18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2012 CUMA 6 Molotof atan çocuğa 39 yıl hapis istemi ? ADANA (Cumhuriyet) Terör örgütü PKK lehine yapılan korsan gösteride polise molotofkokteyli atmak isterken benzin dolu şişeyi elinden düşürünce alevler içinde kalıp yaralanan 14 yaşındaki G.D. hakkında 39 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. G.D. ifadesinde patlayıcıyı 5 lira karşılığında polise atmayı kabul ettiğini söylemişti. HABERLER ‘Çamlıca’ya cami’ projesinin yürürlükteki yasalara göre gerçekleşmesi olanaksız Birinci derece sit alanı OKTAY EKİNCİ Pankart davası 7 Haziran’a ertelendi ? İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Roman vatandaşlarla Abdi İpekçi Spor Salonu’nda gerçekleştirdiği buluşmada “Parasız eğitim istiyoruz, alacağız” yazılı pankart açtıkları için 18 aydır tutuklu yargılanan üniversite öğrencileri Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer’in davası 7 Haziran’a ertelendi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, sanıklara son savunmaları için süre vermişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Üsküdar Belediyesi’ne ait Kandilli Geleneksel El Sanatları Merkezi’ni açarken dile getirdiği “Çamlıca’ya cami” projesinin yürürlükteki yasalara göre gerçekleşmesi olanaksız. İstanbul’un tarihi kentsel siluetini tamamlayan ve birçok şarkılara, türkülere konu olan Çamlıca Tepesi, 1970’li yıllardan bu yana “doğal ve kültürel sit” kapsamında koruma altına alınmış bulunuyor. Tepenin ve kısmen eteklerindeki alanların “sit” kapsamına alınması gerekçeleri arasında “yeni yapılaşmaların önlenmesi”, “tepenin İstanbul’dan görünümün deki topografik özgünlüğünün korunması” ve yine “tepenin kent peyzajına kimlik katan özelliğinin sürdürülmesi” gibi değerlendirmeler bulunuyor. Başbakan’ın tanımladığı 15 bin m2’lik alana tasarlanan bir caminin ise tüm bu özellikleri bozması bir yana, cami yerine bir başka yapıya bile olsa Kültür Varlıklarını Koruma Yasası kapsamında izin verilmesi mümkün görünmüyor. Nitekim aynı yasaklar nedeniyle Çamlıca’daki televizyon kulesine bile uzun yıllar izin verilmemiş, oradaki kaçak TV kulelerinin kaldırılarak tek bir merkezde toplanması koşulu ile projeye yeşil ışık yakılmış TV kuleleri de tahrip ediyor tı. Ancak ilerleyen yıllarda kaçak TV kuleleri varlıklarını sürdürerek sit alanındaki tahribatlarına devam ettiler. Bu nedenle Çamlıca için asıl devlete düşen görev, kaçak TV kuleleri dahil tüm yasa dışı yapıları sit alanından temizlemek, tepenin özgün ve kente kimlik katan karakterinin korunmasını sağlamak olmalıdır. Başbakan’ın sit alanından sorumlu Koruma Kurulu’nun bile görüşünü almadan öngördüğü cami projesi ise, yasalara aykırı olmasının ötesinde, ibadet mekânlarını ihtiyaç için değil gösteriş için yapmanın örneğini oluşturuyor. Bu nedenle sadece imar açısından değil, inanç felsefesi açısından da tartışma yaratmaya aday görünüyor... Kuzu’ya protestoya 13 gözaltı ? ADANA (Cumhuriyet) Anayasa Komisyonu Başkanı AKP Milletvekili Burhan Kuzu, AKP Adana Gençlik Kolları tarafından organize edilen ve Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda düzenlenen “Yeni Anayasa Yapım Süreci” adlı konferansa konuşmacı olarak katıldı. Bu sırada davetli olmadıkları gerekçesiyle içeri alınmayan 20 kişilik grup direnince polis müdahale etti. Çıkan arbedenin ardından göstericilerden 13’ü gözaltına alındı. Kadın, tecavüzcüden olan bebeği dokuz ay karnında taşıyacak, ‘devlet bakacak’ Ya kadının ruh hali? SEVİL ARINAN Kart’ın TBMM’de telekulak kuşkusu ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun CHP’li üyelerinden Milletvekili Atilla Kart, TBMM Başkanlığı’na başvurarak çalışma ofisinde dinleme cihazı araştırması yapılmasını istedi. Kart, ihbarlara dikkat çekerek “Meclis Başkanlığı’nın ilgili birimleri tarafından periyodik olarak çalışma ofisinde inceleme yapılması ve önleyici uygulamaların başlatılmasını” istedi. Dinçer: Sanki çok başarılıydık ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Mehmet Akif İnan İlköğretim Okulu’nun açılış törenine katıldı. Dinçer, 4+4+4 yasasına yöneltilen “öğretmen, derslik eksikliği ve program” eleştirilerine “Sanki her şey çok mükemmeldi, dört dörtlüktü ama yeni çıkardığımız kanunla olumsuz sonuçlar alacakmışız. Sanki çok başarılıydık şimdi bu değişiklikleri yaparsak kötüye gidecekmiş gibi” karşılığını verdi. ANKARA AKP hükümetinin “12 Eylül ürünü” dediği, 10 haftaya kadar kürtaj yapılabilmesini öngören yasanın mimarlarından Başkent Üniversitesi KadınÇocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Ayşe Akın, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a tepki gösterdi. “12 Eylül iktidarını çok zor ikna ettik, yasa değiştirildi. Bakanın dediği gibi aceleye getirilmedi. Anne ölümleri azaldı, gelişmiş ülkeleri yakaladık. Yasadan önce iki kadından biri düşük nedeniyle ölürken, yasadan sonra bu oran binde 5’e düştü. Acaba ‘Bu gelişme kötü mü?, Şimdi ise geriye döneceğiz” dedi. Prof. Dr. Akın, Bakan Akdağ’ın açıklamalarını ilginç bulduğunu, 557 sayılı Nüfus Planlaması Yasası’nın 1965 yılında ihtiyaçtan kaynaklı olarak temellerinin atıldığını kaydetti. Kadınların o yıllarda ilkel yön temler nedeniyle kaybedildiğini söyleyen Akın, “1965 yılında çıkan yasa, kadın sağlığına çok büyük katkı yaptı ve düşüğe bağlı ölümler azaldı. 1975’lerden sonra ise yasanın ihtiyaçlara cevap vermediği anlaşıldı. 1981’de bilimsel araştırmalar yaptık. Dünya Sağlık Örgütü ile araştırma ekibimiz, 5 yıllık çalışmanın sonunda yasanın geliştirilmesine katkı sundu. 1983’te yasa yeniden düzenlendi” dedi. Bakan Akdağ’ın, tecavüz mağduru kadınların çocuklarını işaret ederek “Gerekirse öyle bir bebeğe devlet bakar” açıklamasını da değerlendiren Akın “Kadına; o bebeği doğuracak, bakacak bir makine gibi bakılıyor. Kadın, tecavüzcüden olan çocuğu 9 ay karnında taşıyacak. Ruh hali hiç önemli değil. Elimizde çok bilimsel veri var. Şimdi kürtaj yasaklanacak ve kadınlar yine ölecek” diye konuştu. ‘Arayış içindeyiz’ “Tecavüzden doğan çocuğa devlet bakar” yönündeki açıklamasına açıklık getiren Sağlık Bakanı Recep Akdağ, konunun tartışıldığını, arayış içinde olduklarını belirterek “Eğer annenin hayatı ya da sağlığı ile ilgili durumlar dışında geniş bir kısıtlama getirilecekse, ‘Elbette o çocuğu sahipsiz bırakamayız, o çocuğa devlet bakar’ diyoruz. Ama böyle bir karar almış değiliz” ifadelerini kullandı. Akdağ, 1983 tarihli Nüfus Planlaması Yasası’na ilişkin “12 Eylül ihtilalinden sonra toplumun hiç haberi olmadan, toplumda hiç tartışılmadan meydana çıkmış bir durumdu. Oldu bittiye getirilmiştir. Sağlıklı değildi” değerlendirmesini yaptı. ? Kadınlar terletti Düzenleme ile kürtaj serbestliğinin 4 haftaya indirilmesi iddiası ile ilgili olarak Akdağ, “4 hafta bizim fikrimiz değil. Kim çıkardı, kim konuştu, kim neden tartışıyor bilmiyorum. Benim fikrim, bilimsel kurulun çalışması sonucunda netleşecek” diye konuştu. Akdağ’a soru soran gazetecilerin çoğunun kadın olması ise dikkat çekti. Akdağ’ın sözlerine tepki gösteren CHP’li Gürkut Acar: Akit hedef gösterdi üniversiteden atıldı ? İstanbul Haber Servisi Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Esra Arsan, Yeni Akit gazetesinde çıkan “Üniversitede bir PKK yandaşı” ve “Öğretim üniversitesinden PKK dili” başlıklı haberlerden sonra Bilgi Üniversitesi’nden atıldı. Arsan konuyla ilgili sessiz kalırken, üniversite yönetiminden “Esra Arsan ile ilişkinin kesilmesi Yeni Akit gazetesindeki haberden kaynaklı bir tasarruf değildir. Çalışma ortamımızın verimi adına aldığımız bir karardır” açıklaması geldi. Tecavüz kadar ağır AYŞE SAYIN Araştırmacı özgürlüğü için panel yatışmayınca Uludere bir türlü İki farklı adreste 40 kiloluk patlayıcı ? HAKKARİ / KARS (Cumhuriyet) Güvenlik güçleri YüksekovaDağlıca karayolunda, bir menfezin altında uzaktan kumanda düzenekli mutfak tüpü buldu. İçerisinde A4, TNT ve amonyum nitrat bulunan 30 kilogramlık patlayıcı etkisiz hale getirildi. Kars’ın Kağızman ilçesi Dörtyol mevkisinde ise bölge trafik ve özel harekât timlerinin ortak kullandığı binaya yakın çöpte bulunan düdüklü tencere içerisindeki 10 kilo C4 plastik patlayıcı etkisiz hale getirildi. AKP hükümetinin, tartışmalı bir adımla kürtajı sınırlamaya hazırlanması, New York Times gazetesinde de eleştirilere konu oldu. Uzun yıllar Türkiye’de görev yapan gazeteci Andrew Finkel imzası ile yayımlanan makalede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Her kürtaj bir Uludere” sözleri ile “kadınların tercih hakkını siyasi gündeminin ortasına yerleştirmesinin, trajik sonuçları olabilecek bir hata” olduğu savunuldu. Finkel, “Türkiye’nin Başbakanı, durum kontrolünü mü kaybediyor” sorusu ile başladığı makalesinde Başbakan Erdoğan’ın kürtaj ile Uludere arasında bağ kurmasına dikkat çekerek, “Tek bir vuruş ile Türk kadınının seçme hakkını gündemin ortasına yerleştiriverdi. Bu, trajik sonuçları olabilecek bir hatadır” yorumunu yaptı. Türkiye’de kürtajın hiçbir zaman tartışma konusu olmadığını ifade eden Finkel, Uludere olayı bir türlü yatışmayınca Erdoğan’ın “konuyu değiştirmeye çalıştığını” yazdı. (ANKA) sonuçları olur Kadınlar için ağır ? İstanbul Haber Servisi Sosyoloji Mezunları Derneği, yarın 13.00’te Beyoğlu’ndaki Muammer Karaca Tiyatrosu’nda “Araştırmacı Özgürlüğü İçin” paneli düzenliyor. Prof. İbrahim Kaboğlu “Siyasal İktidarlar / Öğretim Üyeleri ve Öğrenciler”, Prof. Zeynep Gambetti “Makbul Akademisyen ve YÖK’ün Gönüllü Bekçileri”, Doç. Dr. İsmail Beşikçi “Bilim Resmi İdeoloji İlişkisi”, Kiraz Özdoğan ise “Araştırma Özgürlüğü Araştırmacı Dokunulmazlığı” konularında konuşacak. ANKARA Kadına şiddet konusunda CEDAW (Kadına Karşı Her Tür Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Belgesi) Türkiye Komitesi Sözcüsü Feride Acar’ın, “kadına şiddet” konusunda bilgi verdiği TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda “kürtaj” tartışması çıktı. CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın “Annenin başına kötü bir şey gelmişse, o bebeğe devlet bakar” sözlerine tepki gösterdi. Her gün sokak or tasında kadınların öldürüldüğüne ya da şiddete maruz kaldığına dikkat çekti. Acar, “Şiddetin en ağırına, tecavüze uğramış olan o kadına, o çocuğu doğurmasını söylüyor. Böyle bir talep tecavüz kadar ağır bir şiddettir” dedi. Kadınların bu durumdan kurtulmak için yaşamlarını tehlikeye attığına işaret eden Acar, “İstanbul Sözleşmesi” başta olmak üzere pek çok sözleşmeyle hükümetin söylemlerinin çeliştiğini kaydetti. Acar, “Bu yaklaşım faşist ülkelerde olur. Bu mesele kadına istemediği çocuğu doğurtma meselesidir” dedi. AKP’li Zeynep Karahan Uslu ise tartışılan konunun “kürtaj sınırlaması değil, kürtaj sürelerine ait” olduğunu savundu. Uslu, kürtaj karşıtlarının internette ileri aylarda yapılmış kürtaj nedeniyle ölen bebeği gösteren görüntüleri anımsattı. BM CEDAW Komitesi üyesi Feride Acar ise CEDAW’ın kürtaj ve sezaryen konusunda Türkiye’ye yönelik olumsuz görüşü olmadığını belirterek “Şimdi ne derler bilmem. CEDAW kürtajı doğum kontrol yöntemi olarak asla kabul etmez, ancak kadının sağlığına bakar” görüşünü dile getirdi. BBC, “Birçok ülkede üreme hakları konusunda olumlu yönde adımlar atılırken ve kapsamlı kürtaj hakkı konusunda kampanyalar sürerken mevcut yasadan geri adım atılması hem Türkiye genelinde hem de uluslararası alanda tepkilere neden oldu” yorumunu yaptı ve çeşitli örgütlerin kürtaj hakkını savunup Türkiye’yi uyaran açıklamalarına geniş yer verdi. Uluslarararası Af Örgütü’nün Sağlık Hakları Koordinatörü Rajat Khosla, kürtajın dört haftayla sınırlanmasının kürtajı fiilen yasaklamak anlamına geldiğini söyledi. Yasaklamanın ya da kısıtlayıcı yasal düzenlemeler getirmenin kadınlar üzerinde ağır sonuçları olabileceğini belirten Üreme Sağlığı Merkezi’nden Louise Finer ise, eğer kürtaj hakkını kısıtlayan bir yasa çıkarılırsa kadınların güvenli olmayan kürtaj yollarına başvuracağını ve bunun da anne ölümlerine yol açabileceği uyarısını da yaptı. (BBC Türkçe) Kadınlar günü sokakta pazar C MY B C MY B Kürtajın bir hak olduğunu ve tartışılmayacağını söyleyen kadınlar 3 Haziran Pazar günü saat 14.00’te Kadıköy’de buluşacak. Mitinge tüm kadın örgütlerinin katılması bekleniyor. Kadınlar, çağrılarında, “Kadınlar olarak kazanılmış haklarımızı gasp ettirmeyeceğimizi, artan şiddet, baskıya karşı gücümüzü kadın düşmanlarına birlikte gösterelim” diyor. Bakan cesaretlendiriyor ? CHP Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı: Dünyanın hiçbir ülkesinde, tecavüzcüyü cesaretlendiren bir Sağlık Bakanı yoktur. Kadının varlığını üremeyle sınırlandıran, çoğalmayı öne çıkaran anlayış, tarihte bugüne dek tüm totaliter ve faşist eğilimlerin savunduğu ve uyguladığı bir tutum. ? KESK Kadın Birimi: Neoliberal muhafazakâr politikaların taşıyıcısı olan Başbakan, kadınları çocuk üretim fabrikası ilan ederek, topluma üç çocuk yetmez, beş doğurun vaazı vermektedir. Sezaryen ve kürtajı Uludere katliamı ile benzeştirecek kadar ucube fikirlerle karşımıza çıkmaktadır. ? Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi: Türkiye hükümeti, kadınların güvenli ve yasal kürtaj hizmetlerine erişimini kısıtlayıcı herhangi bir düzenleme yapmamalı ve Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin garanti altına aldığı kadın haklarına saygı duymalı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle