23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NİSAN 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Cezaevindeki milletvekiline ‘tehlike’ ve ‘şüpheli durum’ halinde ‘çağrı üzerine’ koruma tahsis edildi 7 Balbay’a ‘telekoruma’ İLHAN TAŞCI ANKARA Ankara Valiliği, 1128 gündür Silivri Cezaevi’nde bulunan gazetemiz yazarı, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’a koruma tahsis etti. Kararda, Balbay’ın “herhangi bir tehlike” veya “şüpheli durum tespit” etmesi halinde 155 Polis İmdat dışında arayacağı telefon numaraları yer aldı. Ankara Valiliği’nin 8 Mart 2012 tarihli tebliğ ettiği kararda, hakkında koruma kararı bulunduğu belirtilerek Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Terörle Mücade Kanunu ışığında 26 Ocak’ta toplanan İl Koruma Komisyonu’nda Balbay’ın durumunun yeniden değerlendirildiği ve “çağrı üzerine koruma” kararının devamına Normal koğuş yanıtına inceleme Adalet Bakanı Sadullah Ergin, gazetemiz yazarı ve CHP Milletvekili Mustafa Balbay’ın normal koğuşa geçme talebinin Cezaevi Gözlem Kurulu tarafından reddedilmesi ilgili olarak kuruldan kararın gerekçesini istediklerini belirtti. Kurulun verdiği kararı inceleyeceklerini kaydeden Ergin, “Bakanlık olarak bu uygulamanın uygun olup olmadığını değerlendiriyoruz” dedi. Balbay, normal koğuşa geçmek için talebinin reddedildiğini açıklarken “Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu, benim normal koğuşa geçme isteğimi reddederken gerekçe olarak işlemiş olduğum suç grubu ve tutuklunun konumunu gösterdi. Ben hükümlü değil tutukluyum. Yargılamam sürüyor. Ama cezaevi yönetim hükmü vermiş” diye tepki göstermişti. mına geldiğinden, tespiti durumunda yönetmelik esaslarına göre hareket edilecektir.” Darbecilerle Hesaplaşırken.. Otuz iki yıl önceki darbenin hayatta kalan iki lideri ile hesaplaşmak için Ankara ağır ceza mahkemesinde önceki gün başlayan dava devam ediyor. Sağcı ya da solcu 12 Eylül’ün mağdurları oldukları için davaya müdahil olmak isteyenler, Evren ile Şahinkaya’nın tutuklanarak kafes içinde duruşmaya getirilmesini önerenler; ilk günden olayı magazin basını için de renkli malzeme haline getirecek adımlar attı. Mısırlıların, eski devlet başkanları Mübarek için uyguladığı çağdışı bir yöntemi bizde de taklit etmek isteyen fantezi meraklıları, Türkiye’nin her açıdan bir hukuk devleti olması gerektiğini unutturmak mı istiyor? Ortamı her gün daha da gererek “bizim çocuklar” için geri sayımı hızlandırmanın koşullarını hazırlayanların ön safında yer alan o dönemin “ülkücü gençlik liderleri” de davanın müdahilleri olmak istiyorlar. 12 Eylül ’80 öncesinde kendisini Doğu’nun fatihi olarak tanıtmaktan mutluluk duyan Yılma Durak ve Ökkeş Şendiller gibi isimlerin müdahillik talebi mahkeme heyetince kabul edilirse acaba duruşmada neler söyleyeceklerdir? Bakarsınız örneğin Erzurum Atatürk Üniversitesi’ndeki anarşik olayların perde arkasını ve Doğu Anadolu’da nereleri, hangi yöntemlerle fethettiğini ya da Kahramanmaraş olaylarının gerçek nedenini, bu açıklamalar sayesinde öğreniriz! Yine onların verecekleri ifadeler ile merhum Türkeş’in konuşmaları sırasında sağ elinde bir orak varmış da, bir şeylerin biçilmesini ister gibi ülkücü gençlere işaret verişinin şifreli anlamı da gün ışığına çıkar. Evren ve Şahinkaya, darbe için düğmeye basmalarının yanı sıra, günümüzde kanıtları bilinen “gerekli ortamı oluşturma senaryosu”nun da mimarları olarak hesap vermelidir. Ancak herkesten önce onlar da böyle bir hesap sormanın sonunda geri kalan ömürlerini cezaevlerinde tamamlamayacaklarından öylesine emin olmalılar ki, 7. Cumhurbaşkanı 12 Eylül’de Başbakanlık koltuğundan “ıskat ettiği” Sayın Süleyman Demirel’in davaya niçin müdahil olmadığını anlamakta güçlük çektiğini alaylı bir şekilde sormuştur? Oysa darbecilerin Başbakanlık koltuğundan ve Isparta milletvekilliğinden düşürmekle yetinmeyerek, lideri olduğu Adalet Partisi’ni kapattığı, Hamzakoy ve Zincirbozan’da bir ay zorunlu misafir ettiği Süleyman Bey, daha sonra Doğru Yol Partisi’nin genel başkanı olarak TBMM’ye girmekle kalmadı. Tekrar ve söke söke başbakan ve cumhurbaşkanı da seçildi. Keza aziz Ecevit de Hamzakoy’dan sonra bugün müzeye dönüştürülen Ankara Cezaevi’nde hem tutuklu hem de hükümlü olarak yattı. Ecevit’in mahkumiyet nedeni 12 Eylül darbecilerine, o tarihte eski siyasetçilerin çoğu tarafından eleştirilen bir eyleme, darbelere meydan okumaya dayanıyordu Ama o da söke söke politikaya devam etti ve başbakanlık yaptı ve darbecilerden rövanşını almış oldu. Ne zamandır gerçekten merak ediyorum: On yıldır tek başına iktidarda bulunan AKP hükümeti, devlet havaalanlarında VIP muamelesi görmesi gerekenlerin sıralandığı protokol listesinde cumhurbaşkanları ve TBMM Başkanı’ndan hemen arka sırada yer alan 12 Eylül’den kalma Cumhurbaşkanlığı Konseyi adındaki oluşumun adını niçin hâlâ kaldırmamaktadır? Evren, havaalanlarında eski cumhurbaşkanı olarak kazanılmış bir haktan yararlanırken Şahinkaya’nın da eski MGK üyesi olarak diyelim ki parlamenterlere tanınmış olan bir haktan daha fazlasına müstahak görülmekte olması, demek ki iktidar büyüklerini rahatsız etmemektedir. Bu konumdan rahatsız olmayışın ardında, gerçeği söylemek gerekirse AKP’nin 12 Eylül’den sonraki dönemde yeniden parlamenter sisteme geçilirken Evren ve arkadaşları tarafından “has evlat” olarak desteklenişi var. Darbecilerin ve başta Evren Paşa’nın Türk İslam sentezi olarak topluma sundukları oluşumu, bugün hangi politik akım ve hangi lider temsil ediyor? Erdoğan sağ elini vicdanının üstüne koyarak cevap versin. ayrılmadan Ankara’dan önce haber verecek karar verildiği vurgulandı. Ankara Valisi adına Fahri Aykırı’nın imzasını taşıyan tebligatta korumanın yöntemi şöyle anlatıldı: “Çağrı üzerine koruma, çağrı timini görevlendirmekle yetkili bir merkezden talepte bulunulması halinde sağlanacak geçici korumayı kapsamakta olup, karar gereğince herhangi bir tehlike veya şüpheli durum tespiti halinde Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne ait ... (telefon numaraları) veya 155 Polis İmdat telefonlarından birine müracaat edildiği takdirde ikametgâha ya da bulunulan adrese koruma görevlisi veya ekibi gönderilecektir. Ancak bu koruma geçici olup, tehlike kalktığı, bertaraf edildiği veya kişinin em niyetli yere intikal ettirildiğinde sona erdiğinden, sadece ihtiyaç hasıl olduğunda koruma talebinde bulunulacağı anlamına gelmektedir. Herhangi bir tehdit veya tehlike olmadığı halde sürekli olarak çağrıda bulunulmaması gerekmektedir. Böyle bir durum koruma kararının amacı ve kapsamı dışında kullanılması anla Mustafa Balbay’ın “il dışına yapacağı gezilerde” ise ilden ayrılmadan 48 saat önce nereye, hangi araçla gidileceği, ne kadar süre ve nerede kalınacağının il valiliğine bildirilmesinin zorunlu olduğu ancak bu durumda dilekçede belirtilen iller ile yol güzergâhında gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasının sağlanabileceği anlatıldı. Ankara Valiliği’nin Mustafa Balbay’ın 6 Mart 2009 tarihinden beri tutuklu olduğundan “bihaber” olduğu verdiği bu kararla ortaya çıkmış oldu. Bilirkişi ‘2007’ dedi Balyoz davasının dünkü duruşması gergin geçti, mahkemeye bilgi veren adli bilirkişi 2003’te kaydedildiği öne sürelen CD’lerin 2007 ve sonrasında kaydedildiğini belirtti HATİCE TUNCER Balyoz Harekât Planı davasında sanık avukatları tanık dinletme ve bilirkişi incelemesi yaptırılması talepleri kabul edilene kadar duruşmalara girmeme tutumlarını sürdürdü. Mahkeme, duruşmalara girmeyen avukatların getirdiği uzman kişilerin dinlenmesi istemini kabul etti. Duruşmada dinlenen adli bilirkişi Tevfik Koray Peksayar, darbe planlarını içerdiği ve 2003 tarihinde kaydedildiği iddia edilen 11, 16 ve 17 No’lu CD’lerdeki dosyaların 2007 ve sonraki yazılım programlarıyla kaydedildiğini söyledi. Sanık avukatları dünkü duruşma açılmadan önce kendilerine ayrılan bölümdeki masaların üzerine cüppelerini bırakarak salondan çıktı. Mahkeme başkanı Ömer Diken, tanık dinletme ve bilirkişi incelemesi taleplerinin bir kez daha reddedildiğini açıklaması üzerine sanıklar “Helal olsun, bravo!” şeklinde bağırarak tepki gösterdi. Diken, “Sanık müdafileri cüppelerini masaların üzerine bırakmışlar, mahkemeyi protesto ediyorlar. Bu durumda yargılama yapılamaz. CMK’ye göre müdafiler davanın zorunlu sujeleridirler. Müdafiler olmadığı sürece deliller hakkında değerlendirmeler, esas hakkındaki savunmalar alınamaz. Peki, ne yapacağız?” dedi. Duruşmaya giren tek avukat olan Ali Sezenoğlu, daha önce mahkemeye raporunu sunduğu Adalet Bakanlığı bilirkişi listesinde ismi yer alan adli bilirkişi Tevfik Koray Peksayar’ın salonda hazır olduğunu, dinlenmesini talep etti. Tutuklu sanık Ömer Faruk Ağa Yarman da Türker Gülüm adlı bilişim uzmanını hazır ettiklerini söyledi. Hazır edilen bilirkişilerin dinleneceğini açıklayan Diken, dinleyici sıralarında sanık avukatlarına 3 bilirkişilik heyeti oluşturmalarını teklif etti. Avukatlar ise bu öneriyi reddetti. Duruşmada öğleden sonra dinlenen Tevfik Koray Teksayar, 11, 16 ve 17 No’lu CD’lerde 20022003 tarihinde kaydedildiği iddia edilen dosların Microsoft Office 2007 ve sonraki yazılım programlarıyla kaydedilmiş olduğunu söyledi. Teksayar, bilirkişi incelemesi yapılan imajların da asıllarının tam kopyası olduğunu söylemenin mümkün olmadığını belirtti. Diken’in TÜBİTAK raporuna ilişkin sorusu üzerine Tesayar şu değerlendirmede bulundu: “Yetersiz, tam anlamıyla gerçeği yansıtmıyor. Dosyalar size bilgi sunuyor ama kapıyı açıp baktığınız zaman farklı şeyler olduğunu görüyorsunuz. Tespitlerinin bir kısmı doğru ama altında yatan detaylar tam anlamıyla incelenmemiş” dedi. Peksayar, Gölcük Donanma Komutanlığı’nda bulunan 5 nolu harddisk üzerinde yaptığı incelemede “solucan” ve “backdoor” denilen iki virüse rastladığını, bu virüslerin kopyalandığı sisteme uzaktan erişim sağlayabildiğini böyledi. Peksayar “Bu virüsler, internete bağlandığında görünüşte masum bir internet sayfası açmak ya da MSN açmak gibi işlemler yaparlar ama arkada bağlandığı adrese kendisini sunucu olarak göstererek dosya alışverişi yapabilir” dedi. Peksayar, TÜBİTAK raporlarını “Yaptıkları tespitler doğru ama CD’lerde oluşturma, veri değiştirme veya silme işlemleri ile ilgili tespitler yapmamışlar” şeklinde eleştirdi. ‘Dosyaları temizledik’ Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yayımlanan bir haberiyle “Devrimci Karargâh örgütüne ilişkin soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği” iddiasıyla yargılanan gazeteci Nedim Şener’i 16 bin 666 lira para cezasına mahkum etti. Dünkü duruşmada hâkim Hasan Gülver, az sayıda kişinin duruşmayı izlemesi üzerine Şener’e, “Ne oldu popülariten azalmış. Seyircilerin azalmış” dedi. Şener de bunun üzerine “Bu son dosyamız. Tutuklanmamın hayrı bu oldu. Dosyalarımızı temizledik” yanıtını verdi. Şener, evinin adliyeye 5 dakika uzaklıkta olduğunu ifade ederek “Jandarmalar götürüp getirirken çok garip oluyordu. Hatta eve uğrayıp bir kahve içelim diye espri bile yapmıştım. Sanki, onları başkası yaşamış gibi geliyor şimdi bana” dedi. (Fotoğraf: AA / MELİKE GALLENKUŞ) Davalar birleşti Başbuğ Ergenekon sanığı oldu İstanbul Haber Servisi Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklu bulunduğu İrtica ile Mücadele Eylem Planı ve İnternet Andıcı davası, İkinci Ergenekon davasıyla birleştirildi. Mahkeme, birleştirme kararında, davanın sanıkları arasında “hukuki ve filili” irtibat bulunduğu iddiasını göz önüne aldı. İki dosyanın birleşmesiyle İkinci Ergenekon davasında 33’ü tutuklu 147 sanık yargılanacak. İkinci Ergenekon davasıyla Andıç dosyasının birleştirildiği haberi üzerine emekli Orgeneral Hurşit Tolon, görüşlerine soran basın mensuplarına “hayırlı olsun” dedi. ‘Balyoz davası perdeleniyor’ Şık ve Şener onur üyesi Kültür Servisi Danimarka PEN Başkanı Anders Jerichow, Türkiye PEN Başkanı Tarık Günersel’e mektup yazarak Nedim Şener ile Ahmet Şık’ı “Onur Üyesi” seçtiklerini belirtti. Şener ile Şık’ın demokrasi mücadelesi sürecinde uğradıkları haksızlığa da değinen Jerichow, yeni soruşturma ihtimali ile tehditler olmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Ayrıca, Danimarka PEN Merkezi olarak bu konuda Türk Adalet Bakanlığı’na çağrıda bulunacaklarını belirtti. Tarık Günersel ise Jerichow’a bir teşekkür mesajı ileterek söz konusu seçimin, Türkiye’deki tüm demokratlar için anlamlı olduğunu belirtti. İstanbul Haber Servisi CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın 3 yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğu İkinci Ergenekon davasına devam edildi. Tutuklu sanık emekli Orgeneral Hurşit Tolon duruşma dışında “Balyoz Planı davası karar aşamasında. 12 Eylül davası, Balyoz Planı davasını perdelemek amacıyla görülüyor” değerlendirmesini yaptı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesindeki küçük salonda görülen davanın 171. duruşması gerçekleştirildi. Davanın dünkü duruşmasında başka suçtan tutuklu bulunan, Ergenekon’dan tutuksuz yargılanan sanık Yüksel Dilsiz’in savunma yaptığı kapalı oturumun görüntülü ve sesli kayıtları sa nıklara izlettirildi. Duruşma başlamadan önce yakınlarıyla uzaktan seslenerek sohbet eden emekli Orgeneral Hurşit Tolon, eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ ve İnternet Andıcı davasının tutuklu sanığı emekli Tuğamiral Alaattin Sevim ile birlikte aynı koğuşta kaldıklarını anlattı. Tolon, Balyoz davasının karar aşamasına geldiğine dikkat çekerek “Balyoz Planı davası karar aşamasında. 12 Eylül davası, Balyoz Planı davasını perdelemek amacıyla görülüyor” diye konuştu. Sanatçılar Girişimi, tutuklu gazeteci, aydın ve yurtseverlere destek olmak için bugün bağlama, gitar ve kitaplarıyla Silivri Cezaevi önünde eylem yapacak. u davalar akordeon gibi oldu Mustafa Balbay ise birleştirme kararının kendileri için sürpriz olmadığını belirterek “Bu davalar artık akordeon gibi oldu. Biz ‘yargılama süreci’ hızlandı derken davalar ekleniyor ve süreç yeniden uzuyor. Şimdi 30 sanık daha eklendi” değerlendirmesini yaptı. Tutuklu sanık gazeteci Tuncay Özkan da “Bu davalar sürecini biz 12 Eylül döneminde de gördük. İçinde delil olmayan davalar bunlar. Balyoz davasında silahı, tankı elinde olanlar için 15 yıl isteniyor. Ben ise bir gazeteci olarak 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyorum. Bunun mantığı yok” diye konuştu. B Sanatçılardan destek İnsan Hakları Komisyonu cezaevi raporunu hazırladı CHP’li Ağababa’dan hasta tutuklular için kampanya Bir topları bile yok AYŞE SAYIN Cezaevlerinde dram ANKARA (ANKA) Cezaevi Raporu hazırlayan CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, hasta tutuklular için önümüzdeki günlerde bir kampanya başlatacak. Ağbaba, Cezaevi Raporunu ve başlatacağı kampanyaya ilişkin mektubunu Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e sunacak. Tekirdağ, Silivri, Bakırköy, Pozantı, Osmaniye, Metris, Malatya’da bulunan cezaevlerine gittiğini belirten Ağbaba, “17 Nisan’dan sonra Bandırma Cezaevi’ne gideceğim. 31 yıl cezaevinde kalan Tahir Can’ı ziyaret edeceğim” dedi. Ağbaba Sincan Cezaevi’nde çocuklarla görüşmek için 5 kez izin istediğini, ancak alamadığını kaydetti. Serap Şimşek adlı tutukluyu Bakırköy Cezaevi’nde ziyaret ettiğini belirten Ağbaba, “Akıl sağlığı yerinde değil. Revirde ziyaret ettim. Bağırsakları dışarıda, elleri karyolaya çarşafla bağlıydı. ‘Sarı bir muhabbet kuşu istiyorum’ dedi. Ben de gönderdim” diye konuştu. Serap için kampanya başlatacağını söyleyen Ağbaba, şöyle konuştu: “Nazire Ayata Civelek. Bir çocuğu var. Ne olmak istiyorsunuz diye soruluyor, ‘Tahliye olmak istiyorum’ diyor. Hediye Aksoy. Gözü görmüyor. ‘Banyo yaparken kayıp düşmemek için kaymayan terlik istediğini’ söylüyor.” VEFAT Baromuzun 22997 sicil sayısında kayıtlı ANKARA TBMM Cezaevi Alt Komisyonu’nun Osmaniye Cezaevi’nde yaptığı incelemelerle ilgili taslak raporunu tamamladı. Rapoda tutuklu ve hükümlülerin “çırılçıplak soyulup makat kontrolü” yapılmasının “insanlık onuruna aykırı” ve “kabul edilemez” olduğu belirtildi. Raporda “robocop” giysili “ani müdahale” gruplarının “olumlu” bulunması dikkat çekti. Raporda bu konuyla ilgili “Robocop kıyafetli ani müdahale gruplarının olayın olmadığı rutin zamanlarda mahkumlara gözdağı verme, onları sindirme amaçlı kullanılmaması kaydıy la bu uygulamanın olumlu olduğunu düşünmektedir” denildi. Raporda, kadın koğuşlarında 2’si kreşe giden toplamda 4 çocuk bulunduğu belirtilerek “Kantinde oyuncak satılmadığından çocuklara oyuncak temin edilememektedir. Annelerin bu talebinin giderilmemesi yönetim anlayışının sorunlu olduğunu göstermektedir. Çocuklar spor için 14 günde 1 saatliğine dışarı çıkarıldıklarını ancak toplarının olmaması nedeniyle bu sürenin de keyifli geçmediğini belirtmiştir. Milletvekilleri koğuşlara girdiğinde çocukların hazır ol vaziyetinde heyeti karşılaması dikkat çekmiştir” denildi. AVUKAT KADİR GÖKÇİMEN vefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi 06.04.2012 Cuma günü (bugün), Maltepe Zümrütevler Narlıdere Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip, Tuzla Aydıntepe Mezarlığı’na defnedilecektir. Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle