19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 2012 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yabancıya Taşınmaz Satışı ve AİHM İçtihatları Ad Bulma Zorluğu ÜLKE yönetenler vatandaşların zihnini yersiz ve gereksiz sorularla yormaktan uzak durmalıdırlar. Hele o yer, ivedi çözüm gerektiren bir yığın sorunla dolu bir ülkeyse. Bu çeşit yorgunluklar insanları gerçek sorunlara eğilmekten alıkoyar, enerjilerin ve nefeslerin boşuna tüketilmesine yol açar. Şu günlerde zihinleri yormuş olan sorulara bir bakın, bu son girişimin de dikkatleri dağıtma ve gerçek sorunlardan uzaklaştırma stratejisinin bir parçası olduğunu hemen göreceksiniz, ama olaya ad bulmakta zorlanacaksınız. Çünkü, çok tuhaf. tuz yıl önce sıkıyönetim rejiminde yürürlüğe girmiş bir anayasanın geçici 15. maddesini onca uzun süren uygulamadan sonra kaldırıp hasta iki ihtiyarın darbecilikten yargılanmalarına yol açmış olmak pek büyük bir iktidar başarısı mıdır? Hem de, o dönemdeki küresel ekonominin zorladığı plansızlığın, ona ayak uyduran insafsız sosyal politikanın ve dış oyunlara tutsak düşmüş siyasetçiliğin darbedeki payını yok sayarak. “Simgesel önemi ve yararı var, böyle bir suç işlemenin cezasız kalmayacağını gösterir” denecekse, söyleyin Allah aşkına, cezasız kalmamış tek suç bu mu olacak? “Müdahiller”in, yani işlenen suçtan mağdur olmuş olanların böylesine büyük bir hırs ve hızla mahkemedeki katılma listesine yazılmaya koşmuş olmasını çok anlamlı bir adalet susamışlığı diye yorumlamak kendimizi avutmak değil midir? Bu koşuş, sahnede rol kapma telaşından kaynaklanmıyor mu? Politikacısıyla, iktidarıyla ve ana muhalefetiyle, hukukçusuyla, yazarıyla, çizeriyle böylesine yoğun ve güçlü bir adalet susamışlığı çeken bir toplumsak, özel yetkili mahkemelerden yargısız infaza dönüşen uzun tutuklamalara kadar, hep birlikte düzeltmemiz gereken bir yığın sorunumuz yok mu? öyle bir oyalamada birtakım yararlar görebilen bazı insanlar her toplumda çıkabilir. Ama her toplumda bunların yararsızlığını, boşluğunu, hatta zararlılığını sezen ve gösteren insanların da bulunması beklenir, değil mi? Acaba bizim toplumda öylelerinin kıtlığını mı çekmekteyiz? Yoksa, böyle bir sıkıntı var da büyük medyanın hesaplılığı ya da suskunluğu ve ürkmüşlüğü mü bu komedinin bütün gülünçlüğüyle topluma yansımasını engellemektedir? Kamuoyunda “mütekabiliyet yasası” olarak anılan ve henüz taslak halindeki yeni yasal düzenleme ile yabancıların taşınmaz edinme hakkı genişletilmek istenirken, AİHM içtihatlarının ve uluslararası standartların bir kez daha gözden geçirilmesinde yarar bulunmaktadır. Münci ÖZMEN Emekli Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri nşaat ve emlak sektörü temsil Ek 1 No’lu Protokol’ün birinci cilerinin bir an önce çıkarıl maddesine yansımış ve maddenin masını istedikleri, yabancıya ta ikinci cümlesi; “İster gerçek, ister şınmaz satışının kapsamını ge tüzel kişi olsun, hiç kimse, kamu nişleten ve “karşılıklılık” (müte yararı nedeni dışında ve yasada kabiliyet) koşulunu kaldıran yasa ta öngörülen koşullara ve ‘uluslarsarısı TBMM’de yasalaşmayı bek arası hukukun genel ilkeleri’ne aylemektedir. Kamuoyunda “müte kırı olarak mülkiyet hakkından* kabiliyet yasası” olarak da anılan yoksun bırakılamaz” biçiminde bu tasarının yasalaşması halinde, ya ifade edilmiştir. bancılara taşınmaz satışı yoluyla Hemen kaydedelim ki, AİHM bütçe açığına önemli katkı sağla çeşitli kararlarında, “uluslararası nacağı öne sürülmektedir. hukukun genel ilkeleri”nin sadeYabancılar lehine ciddi değişik ce yabancıları kapsadığını, vatanlikler öngören söz konusu tasarı ha daşların ise bu kapsamdan yararlazırlanırken, getireceği parasal kat namayacaklarını vurgulamaktadır. Yabancının, mülkiyet hakkı ile ilkının doğru hesaplandığı varsayılmaktadır. Aynı şekilde, kamu ya gili olarak, “uluslararası hukukun rarı zorunlu kıldığı zaman, yaban genel ilkeleri” çerçevesinde vacıların mülkiyetindeki taşınmaz tandaştan farklı biçimde korunmaların kamulaştırılması durumunda sı şu konularda kendini gösterödenecek bedellerin ya da tazmi mektedir: 1) Yabancının kamu yararı ile ilişnatların olası tutarları da düşünülkilendirilmesi, vatandaştan farklıdır. müş olsa gerekir. Uluslararası hukuk ve AİHM iç Kamu yararının gerçekleşmesi noktihatları, yabancının mülkiyet hak tasında vatandaşa daha fazla külfet kını, vatandaşın mülkiyet hakkından yüklenebilir. 2) Sosyal ve ekonomik reformlar ayrı tutmakta ve yabancıyı, vatandaşa göre daha fazla korumaktadır. (örneğin, toprak reformu ve benUluslararası hukuk ve AİHM açı zerleri) gündeme geldiğinde, yasından yabancı, yabancısı olduğu ül bancının bu reformlara “yabancı kede yasama faaliyetine katılama kalması” uygun görülebilir. 3) Sosyal adaletin gerçekleşmedığı için, vatandaşa göre daha “kırılgan” (vulnerable) bir konumda sine yönelik uygulamalar çerçevedır. Bu noktada, yabancının gerçek sinde yapılan kamulaştırmalarda, kişi ya da küresel ilişkiler ağı için vatandaşa rayiç bedelin altında tazde güçlü bir şirket olması önem ta minat ödenebilir. Buna karşılık, yabancıya rayiç bedelin altında tazşımamaktadır. Uluslararası hukukun yabancıya minat ödenmesi, yabancıya “aşırı olan bu bakış açısı, mülkiyet hak külfet yüklemek” olarak değerkını Avrupa Konseyi ülkelerinin in lendirilir. 4) Vatandaşın taşınmazının istissan haklarına ilişkin ana sözleşmesi olan Avrupa İnsan Hakları Söz nai ve haklı durumlarda tazminatleşmesi (AİHS) dışında düzenleyen sız olarak kamulaştırılması ola İ O B naklı olsa da yabancının taşınmazının tazminatsız olarak kamulaştırılması olanaklı değildir. 5) Yabancının taşınmazının kamulaştırılmasında ödenecek tazminatın standardı uluslararası hukuka göre belirlenir.** Bu standart, AİHM tarafından uluslararası hukuk çizgisinde, bugüne kadar, rayiç bedelin altında olmayan “uygun” (adequate) tazminat olarak uygulanagelmiştir. Vatandaşın ise kamulaştırılan taşınmazı için bu standartta tazminat talep etme hakkı yoktur. Daha geniş bilgi için, AİHM’nin 8.7.1986 tarihli LITHGOW vd./İngiltere kararına ve Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’nun 21.10.1993 tarihli GASUS DOSIER und FÖRDERTECHNIK GmbH /Hollanda raporuna bakılabilir. Buraya kadar belirtilenler, yasalara uygun ve kamu yararı gözetilerek yapılan kamulaştırmalar için geçerlidir. Yasalara uygun olmayan, keyfi nitelikteki veya kamu yararı gözetilmeden kamulaştırılan, daha doğru bir deyişle, yasadışı el konulan taşınmazlar ise iadeye (restitution); iade mümkün değilse daha yüksek standartta tazminata tabi tutulabilir. Kamuoyunda “mütekabiliyet yasası” olarak anılan ve henüz taslak halindeki yeni yasal düzenleme ile yabancıların taşınmaz edinme hakkı genişletilmek istenirken, AİHM içtihatlarının ve uluslararası standartların bir kez daha gözden geçirilmesinde yarar bulunmaktadır. * Ek 1 No’lu Protokol’ün İngilizce metninde kullanılan “possession” sözcüğü, mülkiyet hakkından daha geniş olup, malik olmayanın kullanım ve yararlanma hakkını da güvence altına almaktadır. ** Bu alanda “Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümü İçin Uluslararası Merkez” (ICSID) ve “Çok Taraflı Yatırım Güvenceleri Ajansı” (MIGA) gibi uluslararası kuruluşların konuya ilişkin çalışmaları bulunmaktadır. Sürek Avı... 32 sene sonra darbe yaptığını hatırlayıp hep birlikte asmak istediğiniz şu Kenan Paşa... O gün Marmaris’te ava çıktı... Arkasında alay komutanı, kaymakam, tapu müdürü, okul aile birliği, çok sayıda koruma, bir bölük kadar gazeteci, kasabanın ileri gelenleri, oda başkan ve üyeleri, esnaf ve sanatkâr birlikleri başkan ve yönetim kurulu... O zamanlar öyleydi... Yani Paşa tüfeği kazara patlatsa, otuz kişi “vuruldum” diye bağıracak... ? Paşa önde, omuzunda çiftesi asılı... Yorumlar yaptılar arkasından gelenler: “Bir atışta ne kadar da çok vuracak kim bilir...” “Eh... O kadar da olsun ama...” “Ne de olsa nişancı...” ? Tabii keklikler yokuştan gelen gürültü ve kalabalığı görüp çoktan gitmişti... Bir şey kıpırdadı bir ara çalıların orada... Paşa attı... Uçuşan market poşetini vurmuştu... Sessizlik oldu... ? Bir saat geçti geçmedi... Değişik yönlerden gelenlerin ellerinde birer keklik vardı. “Paşam vurdunuz” dediler... Saydılar; altı keklik vurmuştu bir atışta... Dünya avcılık tarihinde bir ilk... Bir tane de yolunmuş tavuk vardı hatta... ? Tam değilse bile yaklaşık böyle oldu... Benim yürekli arkadaşım Metin Sertoğlu o günlerde, federasyon başkanı olarak “Eğer vurduysa, para cezası vermeli, çünkü av yasağı vardı” diye tepki göstermişti... ? Çok zaman geçti, her şey değişti... Şimdi... Av; Paşa... Avcı?.. ? Önce el etek öpüp... Görülmemiş yalakalık ve yağcılığı yapıp... Anayasasına yüzde 92 “evet” deyip... Arkasından yıllarca sinip sessiz kalıp... En sonunda da AKP’ye şirin gözükmek için bir anda darbeci avına çıktınız... ? Sürek avı sürüyor... Paşa keklik... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle