27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 2012 CUMA 4 HABERLER Sivas davası sanıklarını savunmasına Aziz Nesin’in oğlu Ali Nesin ve avukat Şenal Sarıhan’dan tepki: Demokrasi Anlayışı ve Basın Özgürlüğü Basında yaprak dökümü bütün hızı ve hüznüyle sürüyor. Geçen hafta Hürriyet’te iki değerli yazar daha son yazılarını yazdı. Dürüst ve hünerli kalemler Özdemir İnce ve Rahmi Turan’ı çok arayacağız. Korkarım ki, bu yazının yazılmasıyla yayımlanması arasında geçen zamanda, başka yayın organlarında yeni yaprak dökümlerine de tanık olabiliriz. Geçiş dönemi adını verdiğimiz aslında “geçemeyiş dönemleri” dışında, Adnan Menderes ve Tayyip Erdoğan dönemleri kadar, kara devirleri olmamıştır, Türk basınının. Her iki dönemde de, basın üzerindeki baskı yöntemleri çeşitliydi. Her şeyden önce ceza yasaları mevcuttu. DP muhalefetteyken kaldıracağını söylediği 141. ve 142. maddeleri ağırlaştırmıştı. TCK’nin 159. ve 161. maddeleri basına sıkça uygulanırdı. Ayrıca basın özgürlüğü vaadiyle geldiği halde, 1954 seçimleri öncesinde çıkarılan ve tanımı iyi yapılmamış kimi suçları içeren, üstelik basına iddialarını ispat hakkı da tanımayan 6334 sayılı basın yasası, basının üzerine balyoz gibi inmişti. Ama basını sindirmeyi amaçlayan iktidarların ona karşı ellerindeki tek koz ceza ve basın yasaları değildir. ??? Adnan Bey iktidarının elinde ekonomik kozlar da vardı. Bunlardan birincisi, resmi ilan ve kâğıt tahsisiyle besleyerek kendine yandaş medya yaratırken aynı yöntemleri karşıtlarına baskı unsuru olarak uygulamaktı. Bunların yanı sıra, çeşitli para cezaları maliye müfettişleri aracılığıyla, yüksek vergi cezaları da uygulanan yöntemler arasındaydı. Şu sözler basın patronu Safa Kılıçlıoğlu tarafından 21.11.1954 günü Ankara’daki Belvü Otel’de, kendisi de basın patronu olan CHP’li Nihat Erim’e söylenmiştir: “Üzerimdeki baskı, çeşitli şekillerde devam ediyor. Hapis hükmü temyizde. Maliye müfettişleri 6 ay defterlerimi incelediler. Uydurma vergiler yüklemeye çalışıyorlar. Şimdi de kâğıt vs. için Ticaret Bakanlığı’ndan ithal lisansı alamıyorum. İzmit Kâğıt Fabrikası ihtiyacı karşılamıyor. İki ay dışarıdan kâğıt getiremezsem gazete kapanır.” İşte demokrasi olarak adlandırılan, Menderes döneminden basın manzaraları. 10 yıllık DP iktidarı, gazetelerin kapandığı, sansürlü çıktığı, basının üzerindeki baskıların yasal, ekonomik ve politik yollardan yoğunlaştığı bir dönemdir. Ne kadar da bugüne benziyor değil mi? ??? Basın ve genelde özgürlük konusunda birbirlerine tıpatıp benzeyen bu iki liderin bir ortak noktaları da, “demokrat olduklarına” içtenlikle inanmaları. Hatta sandıktan birinci çıkanın her şeye hakkının olduğu gibi yanlış ve çok kaba bir demokrasi görüşüne inanan yandaşların da, onları demokrat olarak görmelerinde şaşıracak bir yön yoktur. Tayyip Bey gibi Menderes de, halkın çoğunluğunun kendine oy vermiş olmasını her tasarrufunu haklı kıldığı gibi çarpık ve çağdışı bir demokrasi anlayışına sahipti. Bu görüşte olanların elinde milli irade bir özgürlük ve demokrasi enstrümanı olmaktan çok, çoğunluk diktasının, hatta illa çoğunluk olması bile şart değil, en çok oyu almış olanın tahakküm aracı haline gelmektedir. Bir kez en çok oyu alanın hep haklı olduğu, tasarruflarının her zaman milli iradenin tecellisi olduğu gibi, ölçü ve sınır tanımaz bir hegemonya fikrinin savunucusu oldunuz mu, o zaman muhalif basını da, o milli iradenin tecellisine engel olmaya çalışan demokrasi dışı milli irade karşıtı, tasfiye edilmesi gereken bir güç olarak algılamanız da doğal olur. Gerek Menderes’in gerekse Tayyip Bey’in, çağdışı basın düşmanı tavırlarının temelinde aynı çarpık ve çağdışı demokrasi algısı yatmaktadır ki, bu tür bir algı milli iradeyi de bir baskı aracı haline dönüştürmektedir. Erdoğan saptırıyor İLHAN TAŞCI ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Sivas katliamının kaçakken ölen firari sanığı Cafer Erçakmak’ı kastederek yaptığı “Durun, diyen, engellemeye çalışan insanı medya kurban seçti. Şu anda ölü, ölüyü yargılıyorlar” değerlendirmesine, kıyımdan yaralı kurtulan yazar Aziz Nesin’in oğlu Prof. Dr. Ali Nesin’den kinayeli yorum geldi. Oğul Nesin, “Bu durumda en iyimser tablo şöyle: Cafer Erçakmak başlangıçta en iyi niyetle güruhu engellemeye çalışırken daha son ra psikolojisi bozulmuş, tam tersine kendisi güruhtan etkilenmiş ve sonuç olarak Aziz Nesin’i döverek kalabalığa teslim etmeye çalışmıştır” dedi. Prof. Nesin, şu değerlendirmeyi yaptı: “Birincisi fotoğraf (Erçakmak’ın Aziz Nesin’i itfaiye aracının üzerinden atmaya çalışırken). İkincisi, babamın bu konuda beyanı: ‘Başsavcı soruyor bana; kimden şikâyetçisin? Şöyle yanıt bekliyor benden: Efendim, itfaiye merdivenlerinden inerken beni döven itfaiye erinden şikâyetçiyim. Başka? Beni yere atıp sürükleyen, başımdan yaralayan ve bindirdikleri ara bada döven polisten... Başka? Beni döven encümen üyesi o sakallı adamdan. Böylece figüranlık oyunu tamamlanmış, oynanan oyun bitmiş ve perde kapanmış olacak. Ama benim derdim, bu kanlı senaryoyu yazmış olanlarla. Bu senaryoyu kim yazdı?’Öte yandan Ahmet Turan Alkan’ın 17 Temmuz 2011’de Zaman gazetesinde çıkan Cafer Erçakmak lehine bir yazısı var. Bu durumda en iyimser tablo şöyle çıkıyor: Cafer Erçakmak başlangıçta en iyi niyetle güruhu engellemeye çalışırken daha sonra psikolojisi bozulmuş, tam tersine kendisi güruhtan etkilenmiş ve sonuç olarak Aziz Nesin’i döverek kalabalığa teslim etmeye çalışmıştır.” Mağdur ailelerin avukatlardan Şenal Sarıhan da, Erçakmak ile ilgili kanıtların uzakta olmadığını, dava dosyası açılıp bakıldığında her şeyin görülebileceğini vurguladı. Sarıhan “Bu şahıs ‘durun, yapmayın’ diyen değil, aksine teşvik, tahrik eden, eylemlerin sürdürülmesinin başında olan bir kişiydi” dedi. Erçakmak’ın yakalanamadığına dikkat çeken Sarıhan, “Yargılanmış, ceza almış kişileri Türkiye’ye getirip adalete teslim edemeyen bir iktidarla karşı karşıyayız” dedi. ERDOĞAN’IN ‘TAHRİKÇİ‘ DEDİĞİ HÜSEYİN AYGÜN’DEN SERT YANIT: İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Katliamları yapanlar ‘kindar insan’ idealinizin ürünü milerde yetişen müritlere ANKARA (Cumhuriyet benzemez, kendini savunBürosu) CHP Tunceli Milmayı bilir. Kuyucu Muletvekili Hüseyin Aygün, kenrat’ların, Yavuz Sultan Sedisine “tahrikçi” diyen Başlim’lerin zulmüne boyun eğbakan Tayyip Erdoğan’a “Simemiştir, Erdoğan’a mı bovas’ta katillerin adını mağyun eğecekler” dedi. Aygün, durların yanına yazdıran yaptığı yazılı açıklamada ise Başbakan’ın, bizim tehditözetle şunları belirtti: lere karşı kendimizi savuna“Size göre ben tahrik yapcağımız beyanını provokasHüseyin Aygün mışım, Alevi ve Sünnileri yon olarak değerlendirmeErdoğan’a, “Ülkede birbirine düşürmeye çalışsinde şaşılacak bir yan yokmışım. Söz ettiğiniz ‘O Tuntur” yanıtını verdi. yarattığınız siyasi celi milletvekili’ olarak benim Başbakan Erdoğan, Adıyaortam, Alevi AKP’nin atadığı Tunceli vaman’da tahrik yapılmak istenyurttaşlara yönelik lisi ile dahi bugüne kadar bir diğini öne sürerken “Hüseyin karanlık girişimleri iletişim kurmamışken AdıAygün kentte 200 Alevi eviyaman valisini arayarak olay nin işaretlendiğini duyurdu, olan insanları da hakkında bilgi almamı bekama bu kıvırcık bir yalandı. Soruyorum; sen bu yalanı cesaretlendirmektedir” lemiyorsunuzdur umarım. uyarısında bulundu. Biz, CHP milletvekillerinin niye, ne adına söylüyorsun. ellerinde rahatça yönlendiSen bu tahriki niye yaptın? CHP Tunceli milletvekili internet yoluy rerek istediğini haklı göstermeyi sağlayan la ‘200 Alevi evi işaretlendi’ dedi. Gerçek kolluk kuvvetleri bulunmamaktadır. Dosadece 25 evdi ve tamamı da Alevi evi de layısıyla biz, sadece kendi imkânlarımızğildi” demişti. Aygün, “Kıvırcıklı yalan, ne la topladığımız bilgileri, bu olaydan mağdemek” sorumuza “Danışmanlarından dur olması muhtemel insanlarla, yani duymuştur. Belki İngilizceden çevrilmiş Alevi yurttaşlarla paylaşarak, onlara dutir, ABD’den gelen çok danışmanı var, baş rumu ileterek yeni mağduriyetlerin oluşdanışmanı Stanford’la birlikte çalışıyor” masını engelleyebiliriz. (...) Başbakan’ın yanıtını verdi. Başbakan Erdoğan’ın “nefret durumu, açıkça suçluyken güçlü çıkmave düşmanlığı körüklediğini” vurgulayan ya çalışmaktır. (...) Bütün bu olayların kışkırtma sonucu ya da değil failleri siAygün, “Öfkesi Adıyaman’dan sonra Alevilerdeki büyük uyanıştan kaynakla zin de bir parçası olduğunuz ideolojik alnıyor. Büyük mitingler yapıldı, Alman gının, ulaşmaya çalıştığınız ‘kindar inya’da alacağı ödül iptal edildi. Onun nef sanlar’ idealinin ürünü olan insanlar olretiyle beni hedef gösteriyor. Aleviler ca duğunu unutmayın.” [email protected] CHP’li Hamzaçebi, Erdoğan için Muaviye benzetmesi yaptı: AKP kutuplaştırıyor ANKARA (Cumyeniden karmak ? Erdoğan’ı ‘din endeksli huriyet Bürosu) istemektedir” siyaset yürütmekle suçlayan CHP Grup Başkandedi. Sıffin SavaCHP’li Hamzaçebi, “Milleti vekili Akif Hamzaşı’nı örnek gösteoluşturan ana harcı, Sayın çebi, Başbakan Tayren Hamzaçebi, Başbakan yeniden karmak yip Erdoğan’ın öze“Kuranıkeistemektedir” diye konuştu. likle son zamanlarda rim’in alet edildin eksenli siyaset diği bu savaşın, yürüttüğünü, kendine göre bir İslam İslam toplumunda ilk bölünmeye nedini yarattığını söyledi. den olduğunu” söyledi. Hamzaçebi, dün parlamentoda düHamzaçebi, “Sayın Başbakan, Emzenlediği basın toplantısında, Başbakan evi devletinin Muaviye rolünü üstErdoğan’ın izlediği siyasetin toplumu ku lenmekten şikâyetçi değil. Kendine götuplaştırmak üzerine kurulduğunu, top re bir din yorumu yapıyor. Amerilumun manevi değerlerinde, din ve ka’nın kurucularından Thomas Jefinanç konularında kutuplaştırıldığını ferson, İncil’in kendine göre beğensöyledi. Hamzaçebi, “Adıyaman ve mediği bölümlerini atarak ‘Thomas Erzincan’da Alevi vatandaşlarımı Jefferson İncil’i’ yaratmıştı. Sayın zın evlerinin duvarlarına işaret ko Başbakan da kendine göre bir İslam nulmaktadır. Sayın Başbakan’ın din dini yaratıyor” görüşünü dile getirdi. Ereksenli siyasetinin sonuçlarıdır bun doğan’ı CHP ve onun tarihini hedefine lar. Kültürü parçalarsanız, bunun koyduğunu vurgulayan Hamzaçebi, “Saiçinden sadece dini alıp bununla top yın Başbakan’a bugüne gelmesini lumu bütünleştirmeyi düşünürseniz, öneriyorum. Bütün dünyanın dışladığı milleti parçalamış olursunuz. Milleti Sudan Cumhurbaşkanı El Beşir’i Anoluşturan ana harcı, Sayın Başbakan kara’da kucaklamıştır” dedi. Emniyetçilere ‘Metro’ gözaltısı ? İstanbul Haber Servisi İstanbul’da düzenlenen bir çete operasyonu kapsamında 2 Emniyet müdürü ve 1 polis başmüfettişinin de aralarında bulunduğu 4 kişi gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde ifadesine başvurulan 1’inci sınıf polis müdürünün Bursa’da görevli polis başmüfettişi olduğu, 2’nci sınıf Emniyet müdürünün bir polis okulunda görevli olduğu, müdür yardımcısının ise Bolu’da görev yaptığı öğrenildi. Emekli polisin ise Samsun’da ikamet ettiği belirtildi. Polislerin Metro Turizm’e yönelik gerçekleştirilen operasyon kapsamında gözaltına alındığı ileri sürüldü. 132 bin kişi cezaevinde Denetimli serbestlik tasarısında kapsam genişletildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen Denetimli Serbestlik Tasarısı’nda yapılan değişiklikle düzenlemeden yararlanacak hükümlülerin kapsamı genişletildi. Yapılan değişiklikle koşulları taşımaları durumunda 06 yaş grubunda çocuğu bulunan kadın hükümlülerin 2 yıl; ağır hastalık, sakatlık ve kocama gibi sorunları bulunan hükümlülerin ise 3 yıl önceden cezaevi dışında cezalarını tamamlamalarının önü açılacak. CHP’nin milletvekillerinin tutuksuz yargılanmasına ilişkin önergesi üzerine konuşan CHP’li Kamer Genç, halkın oyuyla seçilmiş kişilerin tutuksuz yargılanması gerektiğini belirtti. Tüzel’in annesi yaşamını yitirdi ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Bağımsız Milletvekili A. Levent Tüzel’in annesi Havva Çağlayan Tüzel yaşamını yitirdi. Havva Çağlayan Tüzel’in cenazesi bugün öğlen Kocamustafapaşa Sümbül Efendi Camisi’nde kılınacak cenaze namazının ardından İstanbul’da toprağa verilecek. Yalçınbayır beyin kanaması geçirdi ? BURSA (Cumhuriyet) Eski Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, Eğridereliler Kültür ve Dayanışma Derneği’nde otururken fenalaştı. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan Yalçınbayır Nöroloji Servisi’nde tedavi altına alındı. Beyin kanaması geçirdiği bildirilen Yalçınbayır’ın sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Hamzaçebi, denetimli serbestlikle ilgili tasarıya destek vereceklerini ifade ederken sözlerini şöyle sürdürdü: “Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak 132 bin kişi var. Son 3 ayda tutuklu ve hükümlü sayısı 4 bin kişi arttı. Mahkumlar ve tutuklular beton zeminlerde yatmaktadır. Amaç, cezaevlerindeki bu sıkışıklığı gidermek, yeni tutuklulara yer açmaktır. Yaklaşık 15 bin kişinin tahliye olacağı hesaplanıyor. 15 bin kişilik ilave bir kapasitenin yaratılması hedeflenmektedir. Amaç, yargı reformu değildir. Türkiye, tutuklu milletvekilleri ayıbını yaşıyor. Buna rağmen bir yargı reformu hazırlığı yok. Hükümet, hukuksuzluk yaratma konusunda adeta yarış halindedir. Silivri’de birçok insan suçsuz yere yatmaktadır. Sayın Meclis Başkanı, tutuklu milletvekillerini ziyaret etmek gibi bir insani görevi yapmaktan bile kaçınmaktadır.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle