19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NİSAN 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul Y Edirne PB Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon PB Giresun PB Y Ankara 16 22 23 18 23 24 25 18 15 24 24 23 23 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y PB PB B B B B B B B PB PB PB 24 25 20 22 27 22 22 26 22 22 15 10 13 Oslo PB Helsinki K Stockholm K Londra PB AmsterdamY Brüksel PB Paris PB Bonn PB Münih Y Berlin PB Budapeşte Y Madrid Y Viyana Y 5 3 2 13 9 10 13 10 15 12 19 13 11 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y Y B B Y B Y PB PB PB PB B B 22 17 19 21 13 5 26 24 18 22 20 35 30 Ülkemizin kuzey, iç ve batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın güney ve doğusu, Batı Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzeyi ile Samsun, Çorum ve Tekirdağ çevrelerinin sağanak gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığı: Hafta sonuna kadar mevsim normallerinin üzerinde seyredecek olan hava sıcaklığının hafta başında kuzey, iç ve batı bölgelerde azalacağı tahmin ediliyor. 13 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Nisan GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada başta medya, aydınlar, demokratik toplum örgütleri, ortalıkta görünmeyen hukukçular, bilim, ilim adamları ve halk... …32 yıl sonra, başta medya, aydınlar, demokratik toplum örgütleri, daha önce ortalıkta görünmeyen bilumum hukukçular, bilim, ilim adamları… …darbeyi yapan beş generalden hayatta kalan Kenan Evren’le Tahsin Şahinkaya’nın yargı önünde hesap vermeye başladıkları 4 Nisan gününü, “bugünleri de gördük” diye alkışlıyor. Halkımızın yüzde 92’sinin onayladığı yeni anayasayla başlayan dönemde, 32 yıldan bugüne dek darbecilerin yürürlüğe koyduğu seçim yasası ile parlamentolar geldi, hükümetler geçti. Şayet 12 Eylül bir hukuksuzluk abidesi ise; Özal’ın, Demirel’in, Ecevit’in ve hatta bugün yere göğe sığamayan RTE’nin kurduğu hükümetleri; darbelerin ürünü parlamentoları, hükümetleri ve atanan bürokrasiyi meşru kabul etmemek gerekiyor. Darbenin uyguladığı yasalar, seçimler, kurulan hükümetler, çıkarılan yasalar, hukuksal zemine nasıl oturtulacak? Ya da darbeyi sindirmiş Evren anayasasına rekor düzeyde kabul oyu veren halkımızın durumu ne olacak? ??? Dün Hürriyet’teki köşe yazısında Yılmaz Özdil; halkımızın ve toplumun her alanda gösterişli yeri olanların, darbecilerin 1993’den 2011’lere uzanan davranış açılarını bütün çıplaklığıyla ortaya koydu. “Picasso da neymiş, ben de aynısını yaparım o tabloların” diye yola çıkan Evren’in; yağlıboya tablosunu satın almak için işadamlarının yarıştığını, 2002’lerde tablolara rağbetin yittiğini; “güç ondayken (tabloları) 50 milyon. 500. 600. Yok mu arttıran 10 milyar? 105 milyar. 300 milyar, devran dönünce? 600 lira. 500 lira. 14 lira. 5 lira. sıfır... ...2012... Böyle bu işler. Değmesin yağlıboya!” diye özetledi “toplumsal gelişmeyi ve etiği”. ??? Dün 12 Eylül’ü alkışlayanların bugün darbe mağduru dedikleri Süleyman Demirel, “Bugün ‘Demirel’in sesi neden çıkmıyor?’ diyenler; (belgelerle kanıtlanabilir) siz susarken Demirel’in sesi çıkıyordu. Bu sisteme muhalefet etmek bugün 95 yaşındaki bir adama (haklı olarak) bunları sormak değildir, zamanında sormaktır” diyor. O günlere ters düşen bir medyatik olaydan kısaca söz edeyim. 1960’lı, 70’li yıllarda iktidardaki Demirel’i amansız biçimde eleştiren Cumhuriyet; 12 Eylül’den hemen sonra sıkıyönetimlerin elverdiği oranda darbeye karşı vaziyet aldı. Gerekçe şuydu: Sorun Demirel’i savunmak değil, sivil iktidarı darbeyle devirmeye karşı vaziyet almaktı! Bu amaçla Cumhuriyet; 12 Eylül’e öncelikle nasıl gelindiğini sonradan kitaplaşan uzun yazı dizimi ve 1985’lerde sıkıyönetim baskısı altındaki ortamda, 12 Eylül’ü ve başta Evren’i ve komutanları tiye alan “KuDeTa” adlı kitabımı resimleyerek yayımladı. Demirel’in Güniz Sokak’taki bir zamanlar ziyaretçi kalabalığından eşikleri aşınan evinin kapısını birkaç dostuyakını dışında çalanların olmadığı darbenin ilk günlerde; Cumhuriyet’in yıllarca eleştirdiği Demirel’i, Hasan Cemal, Uğur Mumcu ile birlikte ziyarete gittik. RTE’nin ne geçmişindeki ne de bugünkü gerçekleri bilmeden, kenar mahalle gazetelerindeki yazar ve yorumcularından kaptığı sözcükle, “malum” gazete diye ağzı bozuk üslupla sözünü ettiği Cumhuriyet; kimsenin sesinin çıkmadığı o günlerde darbeye karşı vaziyet alan gazeteydi. ??? Sağ sol arasındaki kanlı kavgalardan, toplumsal kargaşalardan, sorunlara çare üretemeyen parlamentodan, Erbakan’ın desteğini çekme tehdidi altında eli kolu bağlı Demirel’in azınlık hükümetinden yaka silker hale gelindiği bir dönemde; 12 Eylül gününü elbirliğiyle onaylamayan yoktu. 12 Eylül’ün ilk gününü desteklediler diye Cumhuriyet’in belli başlı yazarlarının ve benim, darbeyi eleştiren yazılarımızı Evren, 12 Eylül’e karşı çıktılar diye bir kitapta topladı. Bugün 12 Eylül’e demediğini bırakmayanların isimlerine ve yazılarına o kitapta rastlanmıyor. ??? Utanmazlığın bini bir para bugün... Yaşadığımız günler “düşenin dostu olmaz” dedikleri, bugünler olsa gerek!.. Başbakan Tayyip Erdoğan, 2 Mayıs 2010’da AKP Grubu’nda yaptığı konuşmadan bu yana siyasi rakibi CHP’yi, Cumhuriyetin kurucu kadrosunda yer alan ve Atatürk’ün ölümünden sonra ikinci Cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü ve İkinci Dünya Savaşı öncesi tek parti uygulamalarına yönelik bazen hakarete varan ağır suçlamalarla eleştiriyor. Son AKP Grup toplantısında ‘malum gazete’ diye nitelediği Cumhuriyet’in 70 yıl önceki kupürlerini göstererek bu üslubunu sürdürdü Başbakan. İsmet Paşa’nın hayatta olan aile bireyleri artık her hafta yinelenen bu ağır eleştiriler konusunda neler düşünüyor diye merak ettim. Başbakan Erdoğan’ın 2010’den bu yana kullandığı söylem açısından ilginç bilgilere ulaştım. Erdoğan’dan İnönü’nün Torunlarına Siyaset Teklifi beklediğim için kızdı bile o günlerde bana.” Kurucusu olma teklifi aldığı partinin liderinden, neredeyse her hafta ailesine yönelik hakarete varan suçlama ve eleştirileri de şöyle değerlendiriyor: “Tarihin her dönemi yaşandığı koşullar çerçevesinde değerlendirilmelidir. O dönemin Türkiye ve ülke koşulları belli. Ülkeyi savaşa sokmadığı için İsmet Paşa’ya minnet duymak yerine, kıyasıya eleştiriyorlar. Halka dezenformasyon yapıyorlar. Aslında onlar da neyin niçin yapıldığını iyi biliyor. Ama ‘şimdilik’ Atatürk’e uzanamadıkları için İnönü ile uğraşıyorlar. Asıl hedefleri Atatürk... ” AKP yerine önce DSP arkasından da Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün yanında siyaset yapan Hayri İnönü’nün bir de sorusu var Erdoğan’a: “Bize 70 yıl öncesinin gazete kupürlerini gösteriyor ama kendisi daha dün Sudan’da ElBeşir, Libya’da Kaddafi, Suriye’de Esad gibi diktatörlerle can ciğer, sarmaş dolaş pozlar veriyordu. İnsan başkalarına hakaret ederken biraz olsun kendisine bakmaz mı?” Yıl 2009. CHP’nin kalesi olarak adlandırılan il ve Asıl hedefleri Atatürk Yıl 2001. Fazilet Partisi’nde yaşanan kopmanın ardından Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç’ın başını çektiği ‘yenilikçiler’ Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AKP) kurma kararı alır. İslamcılara karşı hassas olan kamuoyunu değiştiklerine ikna için tanınmış isimleri ‘parti kurucusu’ yapma çabasındadırlar. Atatürk Cumhuriyeti’nin, laikliğin simgesi olarak bilinen bazı ailelere teklifler gider. Bu ailelerden biri de İnönü ailesi olmuş! İnönü’nün en büyük torunu Hayri İnönü (Ömer İnönü’nün oğlu) 11 yıl önceki daveti dünkü görüşmemizde şöyle anlattı: “Partiyi kuracakları günlerde çocukluk arkadaşım Cüneyt Zapsu aracılığıyla bana ulaşarak parti programını gönderdiler ve ‘kurucu üye’ olma davetinde bulundular. Hiç şüphem yok ki İnönü soyadını kullanabilmek için bir taktikti bu. Zapsu çok iyi arkadaşım olduğu için nezaketen programlarını aldım. Bir gün sonra da teşekkür ederek tekliflerini reddettim. Hatta eşim bir gün Büyük toruna kuruculuk daveti ilçe belediyeleri kazanmak için gerekli çağdaş ve laik kesimin desteğini sağlayacak isim arayışı başlar AKP’de. Bir kez daha İnönü ailesinin kapısı çalınır. Bu kez, diğer torunlardan Gülsün Bilgehan’a (İnönü’nün kızı Özden Toker’in kızı) teklif gider. 20022007 arası CHP Ankara Milletvekili olan Bilgehan, 2007’de seçilemeyeceği yerden aday gösterildiği için seçimi kaybetmiştir. Kendisine ‘AKP Çankaya Belediye Başkan adaylığı’ teklif edilir. Ancak o da, Hayri İnönü gibi Erdoğan’ın aracılarını eli boş geri çevirir. Son seçimlerde yeniden CHP’den milletvekili seçilen Bilgehan, iddialarla ilgili yorum yapmaktan kaçınarak, “AKP’nin geçmişte aile bireylerimize siyaset davetleri olduğu doğrudur. Görüşümüz belli olduğundan tekliflere gereken yanıtlar verilmiştir” demekle yetindi. KADINLAR TOPLANTIYA KATILMADI Bakan’a mektuplu protesto SEVİL ARINAN slup Mayıs 2010’da değişiyor Erdoğan’ın, İsmet İnönü’ye ve tek parti dönemine ilişkin üslubu konusunda Bilgehan’ın şaşırtıcı bir tespiti de var: “İki yıl öncesine kadar hiç böyle bir üslubu yoktu. Ailemize karşı gayet kibardı. Babam (Metin Toker) öldüğünde, hastaneden eve dönüşümüzde ilk arayan oydu. Erdal İnönü öldüğünde Pembe Köşk’e taziye ziyareti yaptı. Anımsarsanız, kendisine parlamento yolunu CHP açtı. Meclis’te berebar milletvekiliydik, Türkiye’yi Avrupa’da birlikte savunduk. Sonra ne oldu anlamadık. ‘Hitler benzetmesi’ yaptığı grup konuşmasından bu yana aralıksız olarak haksız ve insafsız biçimde İnönü dönemini suçlamayı sürdürüyor.” 2010 yılının Mayıs ayında ne oldu (ya da ne olacaktı) da Erdoğan ana muhalefete eleştirilerinin hedef ve üslubunu değiştirdi acaba? Ü Bilgehan’a Çankaya daveti 57 devlet üniversitesinde 26 bin 616 akademik kadro açığı var ANKARA Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, sığınmaevi yönetmeliğinde yapılacak değişiklikler için gerçekleştirdiği toplantılara davet ettiği Şiddete Son Kadın Platformu’ndan “ret” yanıtı aldı. Bakan Fatma Şahin’e tepki göstermek için “protesto mektubu” gönderen platform, çalıştay önerisinde bulunup “Katılımcı bir yöntem olmaksızın, gerçekten muhatap alınmadığımız sürece ve yönteme itiraz ediyoruz” görüşünde birleşti. Bakanlığın “Kadın Konukevleri Yönetmeliği Taslağı”yla ilgili kadın örgütleriyle bir araya gelmek için düzenlediği 3 günlük toplantı dizisi olaylı başladı. Toplantılara davet edilen kadın örgütleri, taslağın kendilerine haber verilmeden hazırlanmasına tepki gösterirken 237 kadın kuruluşunun oluşturduğu Şiddete Son Kadın Platformu, Bakan Şahin’e protesto mektubu gönderdi. Taslakta eksikler olduğuna dikkat çekilen mektupta, “konukevi” tanımlamasının yanlış bir ifade olduğu belirtildi. Doğru ifadenin “sığınak” olduğunun belirtildiği mektupta, “Sığınmaevi ‘korunmaya muhtaç kişilerin barındırıldıkları yer’ anlamına gelmektedir. Sığınak kelimesi şiddetin yol açtığı vahameti vurgulamak için daha uygundur” denildi. Kadrosuz üniversite MAHMUT LICALI ‘KÜLTÜREL İLİŞKİLERİMİZ YOĞUN’ ANKARA AKP döneminde “Her ile bir üniversite” söylemiyle devlet üniversitelerinin sayısı 55’ten 103’e çıkarken gerekli altyapı ve akademik kadro olmadan açılan üniversitelerde büyük sıkıntılar yaşanıyor. YÖK’ün verilerine göre bugün 57 devlet üniversitesinde toplam 26 bin 616 akademik kadro açığı bulunuyor. AKP iktidarında “Her ile bir üniversite” sloganıyla art arda açılan devlet üniversiteleri gerekli donanım ve akademik kadro açığı nedeniyle yükseköğretim sisteminde “tabela üniversiteleri” olarak tanımlanırken YÖK’ün verileri devlet üniversitelerindeki açığı gözler önüne seriyor. MHP Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun soru önergesini yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in YÖK’ün verilerine dayanarak açıkladığı bilgilere göre Türkiye’deki 103 devlet üniversitesinin 57’sinde 26 bin 616 akademik kadro açığı bulunuyor. Akademik kadro açığı yaşanma 32 aydır tutuklu Ok tahliye edilmedi İstanbul Haber Servisi Sosyalist Gençlik Derneği (SGD) üyesi üniversite öğrencisi Uğur Ok, 2 yıl 8 aydır tutuklu yargılandığı davanın dünkü oturumunda tahliye edilmedi. Balıkesir Üniversitesi Matematik Bölümü son sınıf öğrencisiyken 27 Eylül 2006’da tutuklanan Ok’un, MLKP KGÖ üyesi olduğu ileri sürülüyor. Ok, tutuklandıktan 4.5 ay sonra 6 Şubat 2007’de, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada tahliye edildi. İkinci oturumda ise mahkeme beraat kararı verdi. Yargıtay, beraat kararını Nisan 2009’da bozdu. Beraat kararı veren mahkeme heyeti Aralık 2009’da Ok’un tutuklanmasına karar verdi. Ok ve Salih Çelebi’nin davasının son oturumu dün görüldü. Ok’un kronik akciğer rahatsızlığı nedeniyle katılmadığı oturumda dava 3 Temmuz gününe erteledi. Dinçer Arapça dersini savundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Arapçanın yabancı dil dersi olarak okullarda okutulması ile ilgili olarak “Arapça siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerimizin çok yoğun olduğu, aynı zamanda komşumuz da olan ülkelerin dilidir. Bu nedenle söz konusu yabancı dil, ülkemiz örgün eğitim kurumlarında eğitim öğretimi yapılan dokuz dil arasında yer almaktadır” ifadelerini kullandı. Dinçer, CHP’li Erdal Aksünger’in soru önergesine, tüm yabancı dil öğretim programlarının hem seçmeli hem de zorunlu ders olarak okutulabilmekte olduğunu belirterek “Yabancı dil olarak Arapça dersi öğretim programının kabul edilmesi çizelgeye yeni bir dersin eklenmesi şeklinde olmayıp mevcut yabancı dil çeşitliliğinin arttırılması ve öğrencilere alternatif sunma şeklindedir” yanıtını verdi. yan üniversitelerin sayısı 32, akademik kadro açığıyla ilgili herhangi bir bildirim yapmayan üniversite sayısı ise 14 oldu. En fazla akademik kadro açığı yaşanan üniversite 2 bin 500 açıkla Mersin Üniversitesi olurken Mersin Üniversitesi’ni 1705 açıkla Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi izledi. YÖK’ün verilerine göre 8 üni versitede kadro açığının 1000 ve üzerini geçmesi dikkat çekti. Söz konusu üniversiteler 1000’er kadro açığıyla Afyon Kocatepe, Çanakkale 18 Mart üniversiteleri, 1512 kadro açığıyla Akdeniz Üniversitesi, 1039 kadro açığıyla Ankara Üniversitesi, 1561 kadro açığıyla Hacettepe Üniversitesi, 1080 kadro açığıyla Yüzüncü Yıl Üniversitesi CHP MİLLETVEKİLİ AKKİRAZ Kaza kurşunuyla şehit düştü ? TUNCELİ (Cumhuriyet) Merkeze bağlı Karşılar Jandarma Karakolu’nda sabah saatlerinde nöbet değişimi için silahlara “doldurboşalt” yapıldığı esnada, silahın ateş alması sonucu Jandarma Onbaşı Adem Başoğlu şehit oldu. Başoğlu’nun cenazesi memleketi Kocaeli’ne gönderildi. Şehit askerin annesi Arınç’a “Ben gidip ağlamayacağım orada burada. Ben o haini istiyorum” diye seslendi. Hizan’da patlama: 1 çocuk yaşamını yitirdi BİTLİS (Cumhuriyet) Bitlis’in Hizan ilçesinde oynadıkları bir cismin ellerinde patlaması sonucu 1 çocuk öldü, 1 çocuk ağır yaralandı. Hizan’ın Döküktaş köyü Kayaç mezrasında meydana gelen olayda, 13 yaşındaki Şükrü Erdoğan ile 8 yaşındaki Esmanur Özdemir buldukları bir cismi evlerinin bahçesinde kurcalamaya başladı. Cismin ellerinde büyük gürültü ile patlaması sonucu Şükrü Erdoğan olay yerinde ölürken Esmanur Özdemir ağır yaralandı. Patlama sonrası köylüler sağlık ekiplerinden yardım istedi. Durumu ağır olan Esmanur Özdemir için Tatvan 10. Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı’ndan köye helikopter gönderildi. Esmanur Özdemir, helikopterle Bitlis Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Burada yapılan ilk müdahale ardından Özdemir Batman’a sevk edilirken hayatını kaybeden Şükrü Erdoğan’ın cesedi otopsi için Malatya’ya gönderildi. Bitlis Valisi Nurettin Yılmaz, olayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü, patlamanın neden kaynaklandığının da alınacak ifadeler ve otopsi raporundan sonra belirleneceğini bildirdi. Başbakan’a ‘imam’ sorusu Haber Merkezi CHP İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiraz, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, Manisa Turgutlu’da bir ilköğretim okulunda Caferi imamın Caferi ve Alevi inancını anlatması olayını sordu. Akkiraz önergesinde, Türkiye’nin laik bir ülke olduğunu, imamın din dersine girmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, Erdoğan’a “Cüppe ve sarıkla yaşanan olayı nasıl değerlendirdiğini” sordu. Türkiye Alevilerinin kendilerini Caferi olarak saymamalarına rağmen, Caferi bir imamın Aleviliği anlatmasını doğru bulmadıklarının altını çizen Akkiraz, Başbakan Erdoğan’ın İran ziyaretinde Alevi/Bektaşi/Kızılbaş inanıncının dönüştürülmesi konusunda bu konunun görüşülüp görüşülmediğini sordu. Akkiraz, yaşanan olaydan dolayı Başbakan Erdoğan’a Alevi halkından “Özür dileyecek misiniz?” sorusunu yöneltti. ‘O kurşunu atanı bulun’ ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Hakkâri Şemdinli’de PKK’li teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada şehit düşen Jandarma Üsteğmen Ahmet Ozan Şarlak’ın cenazesi Antalya’ya getirildi. Şarlak’ın cenazesi bugün Manavgat’ta toprağa verilecek. Şehidin babaevini ziyaret eden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Şarlak’ın babası Uğur Şarlak’a başsağlığı dileğinde bulundu. Arınç, şehit evinden ayrılacağı sırada balkondan şehit annesi Gülderen Şarlak, kendisine “Sayın Arınç, o hainleri bulacaksınız. Sizden tek ricam bu. O mermiyi sıkan bulunacak. Yoksa hakkımı hiçbirinize helal etmem” diye seslendi. Rusya: Biri Türk 3 militan öldü ? Dış Haberler Servisi Rusya Federasyonu’na bağlı Dağıstan Cumhuriyeti’nde biri Türk vatandaşı olmak üzere 3 militanın çıkan çatışma sonucu öldürüldüğü bildirildi. Rusya’da iç istihbarattan sorumlu Federal Güvenlik Servisi’nce yapılan açıklamada, militanların güvenlik güçlerine ateşle karşılık vermesi üzerine bir güvenlik görevlisinin de hayatını kaybettiği belirtildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle