19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 NİSAN 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER AİHM’YE YAPILAN BAŞVURULARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU DEVLET ALEYHİNE SONUÇLANIYOR 5 aydınlara, devrimcilere, yurtseverlere, sosyalistlere ders verip hizaya getirmek için mi yapılmıştı? ??? Bu darbe ABD’ye “Biz yanınızdayız, emrinizdeyiz, ne isterseniz yerine getiririz” diye mi yapılmıştı? Emekçilerin sendikal hak ve özgürlükleri ellerinden alınırken, Evren Paşa’yla şarap kadehi tokuşturan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nu hoşnut kılmak için mi? Bu dava 12 Eylül faşist askeri darbesinin acısını yüreklerimizden atabilir mi? Benim atmaz! Bu darbe 700 bin kişiyi gözaltına aldırttı, 300 bin kişiyi yargılattı, 50 kişi darağacında asıldı... İdamların bazıları ANAP iktidarda olduğu dönem gerçekleşti. Şaka değil 7 bin idam istendi... Başta Diyarbakır olmak üzere Metris, Mamak, Buca, Aydın cezaevlerinde insanlar öldü, açlık grevleri yapıldı... ??? Bu davaya TSK’den atılan subaylar müdahil oldu mu bilmiyorum... Bildiğim başka bir şey var, o da kontrgerilla... Onlar bu davanın sanıkları arasına girecek mi? Abdi İpekçi cinayetinin sanığını Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçırıp, ona yeşil pasaport verenler ne olacak? Evren ve Şahinkaya’nın yargılanmalarını böbürlene böbürlene yazıp çizen, çığlık atanlara soruyorum: “12 Eylül’ün getirdiği Partiler ve Seçim Yasası, Sendikalar Yasası, YÖK hâlâ hayatımızın içinde değil mi?” Evren ve Şahinkaya’nın avukatları şöyle diyebilir: “Siz Evren ve Şahinkaya’yı şuçluyorsunuz ama 1982 Anayasası bazı değişikliklerle yerli yerinde durmuyor mu? Bu anayasa halkın yüzde 90 oranında oyunu almadı mı? YÖK yasası ve yüzde 10 barajı hâlâ geçerli değil mi? Liderler sultası partiler yasasından ötürü hâlâ sürmüyor mu?” ??? Sermaye sınıfı, siyasetçi ve devlet ürünüdür bu 12 Eylül darbesi... Soygun silahla yapılmış, köleci, her şeye boyun eğen, kaderci bir toplum yaratılmasına neden olmuştur... Bugün biz 12 Eylül’ün hasadını topluyor, AKP iktidarını baştacı ediyoruz! Türkiye adil yargıya hasret AYŞE SAYIN ANKARA Başta Ergenekon ve KCK davaları olmak üzere Türkiye’deki uzun tutukluluk ve yargılamaları süreleriyle ilgili eleştirilerin haklılığını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları ortaya koydu. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, AİHM’ye yapılan başvurulardan, Türkiye aleyhine sonuçlanan davaların büyük bölümünün “uzun tutukluluk ve yargılama süreleri”yle ilgili başvurular olduğuna dik kat çekerek, Türkiye aleyhine verilen kararlarda başı “adil yargılamayı ihlal”in oluşturduğu itirafında bulundu. CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın yazılı soru önergesini yanıtlayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in verdiği bilgiye göre, 2003’ten bugüne kadar 1957 karar Türkiye aleyhine sonuçlandı. Bakan Ergin, bu kararlardan 400 tanesinin uzun yargılamaya, 482’sinin ise uzun tutukluluğu da kapsamına alan “özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali”ne ilişkin olduğunu ifade etti. Türkiye aleyhine verilen ihlal kararlarının ilk sırasında “adil yargılamaya” ilişkin olduğunu belirten Ergin, şu bilgileri verdi: “Ülkemiz aleyhine verilen ihlal kararlarının ilk 3 sırasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) adil yargılamaya ilişkin 6., kişi dokunulmazlığı ve güvenliği hakkına ilişkin 5. ve mülkiyet hakkına ilişkin AİHS ek 1 No’lu protokolün 1. maddesinin yer aldığı bakanlığımız kayıtlarından anlaşılmıştır.” 12 Eylül Yargılanıyor mu? 12 Eylül 32 yıl sonra yargılanmaya başlandı... Binlerce kişi Ankara Adliyesi’nin önündeydi. Aradan 32 yıl geçmiş, buna karşın tüm acılar ve hüzünler unutulmamıştı. Hayatın akışı içinde, kimi dağ yamaçlarında, kimi büyük kentlerde, kimi yurdumun herhangi bir yerinde bu acıları duyumsayan kaç kişi vardı bilmiyorum. Benimse bildiğim bir şey vardı! 12 Eylül askeri faşist darbesini destekleyen kesimler... Politikacısından gazetecisine; işadamından sanayicisine değin etkin adlar... 32 yıl önce darbe şakşakçılığı yapanları unutmamıştık. Onların Evren Paşa’nın sofralarına nasıl konuk edildiğini biliyorduk. ??? 12 Eylül 1980 sabahı nedense akan kan durmuş, ortalık süt liman olmuştu... Nasıl başarılmıştı bu? Oyunun aktörleri, cinayetleri nasıl olmuştu da birden bıçak gibi kesip atmıştı? Bir askeri süreç ve ondan sonra yapılan seçimlerde ANAP’ın iktidara gelmesi... 12 Eylül’ün Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığı sürecinin bitimine dek sürmesi. İnsanın içini acıtan hüzünlü bir öyküdür bu... 32 yıl sonra yurdumun insanına bakıyorum... Sağcısı solcusu, dincisi dinsizi 12 Eylül darbesini lanetliyor. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yargılanıyor... İkisi de yargı önünde değil, çünkü yaşları ilerlemiş ve hastalar... İki başaktör var yaşayan darbeciler arasında. ??? Peki işkenceci polisler, MİT, gardiyanlar, yargıçlar, savcılar nerede? Darbeciler lanetleniyor bugün... Kahrolsun darbeciler! Kahrolsun işkenceciler! Bağıralım, çağıralım, haykıralım! Eyvallah! Bu darbe akan kanın durması için mi yapıldı yoksa beş generalin konsey üyesi olmaları için mi? Bu darbe çocuklara, gençlere, bilim insanlarına, emekçilere, Gül’ün yargılanmasının önünü açan hâkim, bu kararı yüzünden ödediği faturayı kitaplaştırdı Kaçmaz ‘Linç’i yazdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı iken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Kayıp Trilyon” davasından yargılanmasının önünü açacak karara imza atan yargıç Osman Kaçmaz, yaşadığı olayların perde arkasını “Linç” adlı kitabında yazdı. Tanyeri Yayınları’ndan çıkan Linç isimli kitapta, Cumhurbaşkanı’nın dosyasının Sincan’a geldikten iki ay sonra hakkında soruşturma başladığını anımsatan Kaçmaz, “Eğer Cumhurbaşkanı hakkındaki kararım lehte olsaydı, hakkımda açılan soruşturmadan haberim bile olmayacaktı ve incelemede kalacaktı. Hakkımda soruşturma başlatıldığından, Cumhurbaşkanı hakkında karar verdikten bir ay sonra müfettişlerin adliyeye gelmesiyle haberdar oldum” değerlendirmesini yaptı. Başmüfettiş kendi eşini dinletti Son yıllarda çokça tartışılan telefon dinlemelerle ilgili ilginç bir olay da kitapta yer aldı. Kaçmaz, bu olayı şöyle anlattı: “Hakkımda soruşturma başlamadan 8 ay önce, müfettişler genel teftişini yapmışlardı. Bu denetimler yapılırken deviasyon ameliyatı olmuştum. Adalet Komisyonu Başkanı olarak müfettişlerle ilgilenmem gerektiği düşüncesiyle teftiş sırasında kendilerini ziyaret ettim ve raporlu olduğumu söyledim... Hatta Başmüfettiş Mehmet Arı, ‘Deniz suyu deviasyon ameliyatlarına iyi gelir’ demiş, ben de bunun üzerine Ören’e gitmiştim. Ancak hakkımda soruşturma başlatıldıktan sonra bana yöneltilen suçlamalardan birinin de başmüfettiş Arı’nın tavsiyesiyle yaptığım bu seyahate ilişkin olduğunu görünce ? Kayıp Trilyon çok şaşırdım. Çünkü davası nedeniyle bana bu tavsiyeyi soruşturma üzerine yapan Arı, hakkımda soruşturmayı soruşturma geçiren ekibin yargıç Osman Kaçmaz başlatan başındaydı. kitabında kendisi Başmüfettişle o hakkında soruşturma sırada aynı lojmanda oturuyorduk. yürütüp dinleme Eşlerimiz arasında yapan başmüfettişin, komşuluk ve arkadaşlık ilişkisi kendi eşini de vardı. Soruşturma dinlettiğini kaleme sırasında, eşimin aldı. Kaçmaz, kullandığı telefonun odasında jammer da dinlemeye alındığını ve bu bulundurmaktan telefon numarasının yargılanırken dinleme talebinin Arı camilerde jammer tarafından yapıldığını öğrendim. kullanılabildiğine Öyle tahmin dikkat çekti. ediyorum Arı, eşimin telefonunu dinlerken, aynı zamanda kendi eşini de dinlemiş oldu.” İzmir Büyükşehir Belelediyesi’ne geçen yıl düzenlenen iki ayrı operasyonun ardından açılan davanın duruşmasına dün İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşma sırasında CHP’liler, il başkanlığının düzenlediği “mahkeme nöbeti” eylemi kapsamında İzmir Adliyesi önünde toplandı. (Fotoğraf: EMRE DÖKER) Kocaoğlu, İzmir’in davasının ikinci gününde savunmasını sürdürdü ‘Gül’e üç kez başvurdum DDK’yi çalıştırmadı’ OZAN YAYMAN İmama serbest, yargıca suç Makam odasında telefon dinlemelerine karşı jammer (karıştırıcı) bulundurmak nedeniyle yargılanacak olan Kaçmaz, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın jammerla ilgili bir genelgesine kitabında yer verdi. Kitapta yer alan genelgeye göre, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın genelgesinde “Cami ve mescitlerde jammer yani karıştırıcı cihaz kullanılması için müftülüklerce tedbir alınması uygun görülmüştür” denildi. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı üzerine Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda inceleme başlatılmasıyla ilgili olayın ayrıntıları şöyle anlatıldı: “Soruşturmanın genişletilmesi kararını verdikten sonra Türkiye’nin çeşitli illerindeki mahkemelerden, benim kararımın ortadan kaldırılması yönünde kararlar alınıp gönderildiğini tespit ettim. Yaklaşık 50 mahkemeden bu tür kararlar alınmıştı. Bu mahkemelerin birçoğunun kararının birbiriyle neredeyse noktası, virgülüne kadar aynı olduğunu fark ettim. Bu arada boş bir karar örneği elime geçti. Anladığım kadarıyla bu boş karar örneği bütün mahkemelere gönderilmiş.” İZMİR İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, geçen yıl düzenlenen ilk operasyonun ardından belediyede, “bilgisiz”, “art niyetli” kişilerin inceleme yapması üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, Devlet Denetleme Kurulu’nu (DDK) harekete geçirmesi için 3 kez başvurduğunu fakat sonuç almadığını bildirdi. Kocaoğlu, “Ortada bir çeteden söz ediliyor. Bu çetenin büyükşehir belediyesi olmadığı kesin. Benim mahkemeden istemim, bu çetenin kim olduğunu ortaya çıkartmasıdır” dedi. İzmir Büyükşehir Belelediyesi’ne geçen yıl düzenlenen iki ayrı operasyonun ardından açılan davanın duruşmasına dün İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. İkinci gün duruşmasında Kocaoğlu, yarım kalan savunmasını sürdürdü. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 20 bin kişilik bir saygın bir aile olduğunu ve 24 saat İzmirlilere hizmet verdiğini vurgulayarak, “Savcının, 52 vergi denetçisinin ve 8 bilirkişinin bizi suç örgütü olarak be lirlemesini kesinlikle reddediyorum. Eski parayla yıllık 3 katrilyon bütçesi var. 8 yıllık başkanlık yapıyorum. Yani yine eski parayla 2425 katrilyonluk bütçe söz konusu. Bu meblağın 1 kuruşu bile haksız hukuksuz kullanılmamıştır” dedi. Geçen yıl başında 52 vergi denetçisinin belediyeyi incelemeye başladığını ve bu kişilerin 23 ay sordukları sorularla da “maksatlarının anlaşıldığını” söyleyen Kocaoğlu, süreçten Cumharbaşkanı Gül’ün de haberdar olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü geçen yıl mayıs ayında İzmir’den uğurlarken, DDK’den uzman göndererek büyükşehir belediyesinin denetlemesini istedim. Bilgisiz kimselerin belediyeyi ablukaya aldığını ve yetkin kişilerin incelemesini istediğimizi bildirdim. İlgileneceğini söyledi. Aradan geçen kısa süre sonra telefonla görüştük ve istemi yineledim. Yine ses çıkmayınca bu kez kendisine yazılı başvuruda bulundum. Ama DDK’den kimse gelip bizi denetlemedi.” Kocaoğlu, iddianamedeki Balkan Halk Dansları ve Şevval Sam konseri suçlamalarıyla ilgili de, “Belirli bir sanatçının ihalesi olmaz. Sanatçı bir tanedir. Sanatçı otomobil değil ki? İlgili sanatçıyı getirmek istiyorsanız menajeriyle konuşur anlaşırsınız. Suçlamanın yasal dayanağı yoktur” dedi. 5 NİSAN SAVUNMANIN PROTESTO GÜNÜ ‘Çocuklara süt’ suç Okullara dağıttıkları sütün savcılık soruşturmasına konu olmasını “acı bir durum” sözüyle değerlendiren Aziz Kocaoğlu, “Bizim için bu iddianame, eski parayla 25 katrilyonun bir kuruşuna dokunulmadığının belgesidir. İftihar edeceğimiz bir belgedir. Bundan utanç duyması gerekenler bu komployu hazırlayanlardır. Bu suç organizasyonunu yapanları mahkemenin bulup ortaya çıkarmasını istiyorum. Tutuklu arkadaşlarımızın özgür bırakılmasını ve beraatimi istiyorum” diye konuştu. Duruşmada, hâkimle sanık avukatları arasında, usul yönünden zaman zaman sert tartışmalar da yaşandı. Avukatlar adliyede ‘Adalet Nöbeti’ tutacak meleri ve Savunmaya Yönelik İstanbul Haber Servisi 5 Nisan Avukatlar Günü’nde avukatla Uygulamalarını” protesto edecek. Ayrıca Taksim’deki Orhan rın yaşadığı sorunlar protesto ediAdli Apaydın Salonu’nda da “Salecek. Savunmaya Özgürlük Platnık Sandalyesindeki Avukat” formu, KCK soruşturması kapsakonulu panel düzenlenecek. mında avukatların tutuklanmasına karşı bugün Çağlayan’daki İstan‘Avukatlık can çekişiyor’ bul Adliyesi önünde “Adalet NöAvukatlar Dayanışma ve Hubeti” tutacak. İstanbul Barosu’nca kuk Araştırmaları da Silivri Cezaevi Vakfı Başkanı avuYerleşkesi önünde ? Savunmaya kat Uğur Yetimoğbasın açıklaması ve lu ise yaptığı yazılı avukatların sorunlarıÖzgürlük Platformu, açıklamada avukatna yönelik panel düKCK soruşturması ların bürolarının zenlenecek. kapsamında basıldığına, belgeHukukçular, Avulerine el konuldukatlar Günü’nde yaavukatların ğuna, dinlendiklerişadıkları sıkıntıları tutuklanmasına karşı ne hatta terör örgüprotesto edecek. Sabugün Çağlayan’daki tü üyesi suçu kapvunmaya Özgürlük samında yargılanPlatformu tarafından İstanbul Adliyesi yapılan yazılı açıklaönünde “Adalet Nöbeti” dıklarına dikkat çekti. Yetimoğlu, mada, KCK operastutacak. İstanbul “Savunma mesleği yonu kapsamında 36 Barosu da eyleme savunulacak duavukatın tutuklandığı rumda. Avukatlık anımsatılarak şöyle destek verecek. mesleği can çekişidenildi. “Savunma yor” dedi. dokunulmazlığına Özel Yetkili Mahkemelerde ilişkin bilinen tüm ilkeler açık“estirilen korku ortamı”nın avuça ihlal edildi. Tutuklu avukatkatlara da uygulandığına dikkat ların serbest bırakılması, saçekilen açıklamada, “Avukatlar vunma mesleğine yönelik saldıVakfı olarak, savunma hakkırıların son bulması için 5 Nisan na, avukatlık mesleğine ve mesAvukatlar Günü’nde tüm mesleğin onuruna yönelik baskı ve lektaşlarımızı saat 12.00’de tehditlere karşı duracağız. MesÇağlayan’da bulunan İstanbul lektaşlarımızın yanında olacaAdliyesi önündeki nöbete davet ğız. Başta hukukçular olmak ediyoruz.” üzere toplumun her kesimini İstanbul Barosu da “Adalet Nösavunma hakkına ve savunma beti”ne destek verecek. Baro yamesleğine sahip çıkmaya çağırırın ise Silivri Cezaevi Yerleşkesi yoruz” ifadeleri kullanıldı. önünde “Özel Görevli Mahke Haşim Kılıç’a sahip çıktı Bülent Arınç, hukukçu olmamasına vurgu yaptığı Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın hükümeti hedef almadığını savundu CEREN KAYA ANTALYA Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Antalya’da düzenlenen Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu’nda, Ttelevizyon programlarında cinsellik, ayrımcılık, genel ahlak kurallarına ve toplumun moral değerlerine karşı olumsuz bir dil kullanıldığını savundu. Toplantı çıkışında Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın “Siyasetin yargıyı ku şatmasına izin vermeyeceğiz” açıklamasını değerlendiren Arınç, Kılıç’n sözlerinin hükümete yönelik olmadığını belirterek “Sayın Kılıç, özgürlükçü anlayışa sahip bir hukukçudur. Mesleği hukukçu olmasa bile Anayasa Mahkememizin başkanıdır. Yargıyı siyaset kuşatmamalı, siyaseti de yargı kuşatmamalı. Ne yargıya müdahale etmek gibi bir düşüncemiz vardır ne de yasamanın fonksiyonlarını azaltmak gibi bir niyetimiz vardır” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle