19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2012 ÇARŞAMBA 8 İstanbul B Edirne Y Kocaeli B Çanakkale Y İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak B Sinop PB Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara B 20 23 25 19 24 25 26 22 17 21 19 20 21 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B PB PB PB PB PB B B B B B B S 21 22 16 22 27 23 19 23 19 19 12 11 9 Oslo B Helsinki B Stockholm B Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih PB Berlin Y Budapeşte Y Madrid Y Viyana PB HABERLER 7 3 6 10 9 11 13 12 14 7 22 17 20 Belgrad Y 23 Sofya Y 21 Roma Y 18 Atina Y 19 Zürih Y 15 Moskova PB 4 Aşkabat Y 20 Taşkent PB 24 Baku B 14 Bişkek B 22 Tiflis Y 15 Kahire Y 28 Şam B 22 Ülkenin batısı parçalı ve çok bulutlu, öğleden sonra ve akşam Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Çanakkale, Balıkesir’in kuzey ve batı kıyı ilçeleri ile akşam saatlerinde İstanbul’un batı çevreleri sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu geçmesi bekleniyor. Gece ve sabah saatlerinde iç ve doğu bölgelerde yer yer sis hadisesinin görüleceği bekleniyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Nisan GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Dün gazetelerin birinci sayfalarındaki manşet başlıklara bakınca yanıldığımızı anladım. Osmanlı Hanedan Defteri Neslişah Sultan’ın ölümüyle kapanmış... Son Sultan, 1963’te çıkan affın ardından Türkiye’ye döndü. Türk vatandaşı olarak öldü. Prof. İlber Ortaylı, Sultan için “Avrupa aristokrasisinin en entelektüel kadınıydı” diyor.. Dünyaca tanınan soldan ölen bir aydının ardından başsağlığı dileklerini esirgeyen Çankaya’daki AKP’li ile Başbakan; Neslişah Sultan’ın öldüğünü duyar duymaz kaleme kâğıda sarıldılar. Çankaya’daki, “Osmanlı devletini kurarak bir cihan imparatorluğuna dönüştüren Osmanlı hanedanını” övüyor; bu vesile son Sultan’ın İngiliz savaş gemisine binerek yurdunu terk ederken o gün, Osmanlı hanedanının defterini kapattığından, Osmanlı devletinin küllerinden Atatürk’ün Cumhuriyeti yarattığından söz etmiyor. Zaten söz edene de, yazana da rastlanmıyor. Tepeden aşağı devletin alelacele başsağlığı mesajları yayımlamalarına hayret etmemek gerek. AKP ve AKP’den önceki dinci siyasal eğilimlerin Atatürk Cumhuriyeti’ni karalarken Osmanlı’dan övgüyle söz ettikleri yadsınabilir mi? Osmanlı’ya hasreti Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanlığı’na gelir gelmez açığa vurdu. Açıkladığı dış politika ilkeleri, içeride ve dışarıda Yeni Osmanlı diye adlandırıldı. ??? Laiklik, Cumhuriyet, ulus devlet, Atatürk konularında ödün vermeyen yazılarıyla tanınan; Hürriyet’teki son tasfiyenin kurbanı ünlü gazeteci Rahmi Turan; bir ay kadar önce “Padişah Anaları” başlıklı bir yazı yayımladı. Türk ulusunu yüzyıllarca yöneten 36 Osmanlı padişahını doğuran anaların yabancı kökenli olduğunu gözler önüne serdi. Bu listeye göre ilk yabancı kökenli padişah anası, 1’inci Padişah Osman Bey’in karısı Moğol asıllı.. 4. Padişah Birinci Murat’ın annesi Rum Horofira’dan başlayarak, yabancı kökenli padişah anaları birbirini izliyor. Bir rivayete göre Fatih’in annesi, Çandarlı ailesinden Hüma Hatun Türk. Yabancı tarihçilere göre Sırp kralının kızı Prenses Destina. Sonra? Padişah analarında Türk’e rastlanmıyor. Üç Bulgar, sekiz Rum, Polonya, iki Rus, iki Yahudi, iki Venedikli, İspanyol, Sırp, 2 Fransız, Gürcü, İngiliz.. padişah anaları arasında Türk yok! Bir dizi nedeniyle halkımızın hayranlıkla izlediği evlat katili Sultan Süleyman’ın annesi Polonyalı. Polonyalıdan doğma Süleyman’dan sonra tahta oturan İkinci Selim’in anası, entrikalarıyla ünlü Rus kızı (Roksalan) Hürrem Sultan! ??? “Tarih kaynaklarını inceleyerek çıkardığım bu tablo” diyor Rahmi Turan, “Türk ulusunu yüzyıllarca yabancı kökenli kadınların doğurduğu padişahların yönettiğini gösteriyor… …36. padişaha gelindiğinde bilgisayarla yapılan hesaplar, son Osmanlı Padişahı Vahdettin’in damarlarında Türk kanının yüzde 0.6 olduğunu ortaya koydu.” Bu ilginç bilgiler kimi sonuçları da beraberinde getiriyor: Örneğin Neslişah Sultan’ın kökenini. Vahdettin’in karısı İngiliz Henriet’ten olma Sabiha Sultan’ın kızı Neslişah Sultan! Neslişah Sultan; eşi Rusyalı Ermeni İkinci Abdülhamid’in 4. kuşak torunu. ??? Bugünlere dönelim: Sola bakıyorsunuz, parti genel başkanı Kürt. Eşi 4 yaşına kadar Türkçe öğrenmemiş. Sağa bakıyorsunuz, genel başkan Gürcü. Eşi Arap kökenli. Soldaki de sağdaki de Türküm diyemiyor. Çevrenizdeki insanlara bakıyorsunuz: Kimileri Kürt’üm, kimileri Çerkezim, Lazım, Gürcüyüm, Ermeniyim diyor. Anayasanın ilk üç maddesindeki Türk sözcüğünün kaldırılmasında ve yeni anayasaya Türk sözcüğü yerine “Türkiye Vatandaşı” tanımının konulmasında partiler anlaşmış görünüyor. Ha, Türküm, Türküz diyen yok mu? Var efendim var. Yeni anayasayı yapmakla görevli partiler arası komisyonda (21.2.2012): “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür” diyen... ...İstanbul Fener Rum Patriği Bartholomeos!.. Yeni anayasa çalışmalarına TOBB da Anadolu’da düzenlediği “Anayasa Platformu Türkiye Konuşuyor” toplantılarıyla katkı sağlamayı hedefliyor. Son iki ay içinde 8 ilde yapılan 9 toplantıda 3500 vatandaş ile görüşüldü. Toplantıların organizasyonunu TOBB’a bağlı Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) yürütüyor. TEPAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak’ın davetiyle Bursa’da yapılan son toplantıya ilişkin izlenimlerimi paylaşmak isterim: rin kararlarının yerel yönetimler tarafından alınmasından yana. Aynı çoğunluk yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin Türkiye’nin sorunlarının çözümün kolaylaştıracağı düşüncesinde. ŞÜPHELİ ÖLÜMDE YENİ BULGU Sekiz ilde 3500 kişinin ortak görüşü: Her toplantının ortalama 500600 arasında katılımcısı oluyor. Bunların üçte birini o ildeki sivil toplum örgütlerinden gelenler oluşturuyor. Kalan üçte iki ise sıradan vatandaşlar arasından seçiliyor. Bursa toplantısındaki katılımcıları belirlemek için cep telefonu şebekeleri aracılığıyla rastlantısal (random) seçilen 230 bin kişiye çağrı gönderilmiş. Bunlar arasından pazar gününün tamamını yeni anayasa çalışmasına ayırmaya gönüllü olanlar davet edilmiş. Aralarında işçisinden esnafına; ev kadınından öğrencisine; türbanlısından gayrimüslimlerine her görüş, meslek ve inançtan yurttaş var. Toplantılara kadın ve genç katılımı oldukça düşük. 30 yaş altındaki gençlerin oranı yüzde onlar seviyesini bulmuyor bile. Bugüne kadarki en yüksek kadın katılım oranı ise yüzde 34 ile Bursa’da yakalanmış. Eksikliği giderebilmek için Samsun’da sadece gençlerle, Ankara’da da sadece kadınlarla toplantı düzenlenmiş. Bursa’da 230 bin davet Halk ‘Bürokrat Dokunulmazlığına’ Karşı yal haklar, kamu hizmetlerinin niteliği, devletdin ilişkileri, hükümet sistemi, iktidarın denetlenmesi ve yerel yönetimler olarak belirlenmiş. TEPAV İletişim Koordinatörü Nesrin Hocaoğlu’ndan temin ettiğim veriler ışığında, bugüne kadarki 9 toplantıdan çıkan önemli mesajlar şunlar: “Yeni anayasa en çok hangisine katkı sağlamalı?” sorusuna halkın yüzde 55’i ‘adalet’ yanıtını veriyor. Sadece Diyarbakır’da ‘özgürlük’ ile ‘adalet’ başa baş. Diğer illerde ‘Adalet olursa özgürlük, eşitlik, refah ve istikrar da olur’ mantığı hâkim. Ankara, Konya, İzmir’de ‘Adalet, Hukuk, Yargı’, Edirne’de ‘Demokratikleşme ve İnsan Hakları’, Diyarbakır’da ‘Kürt sorunu’, Samsun’da ise ‘terör sorunu’ öncelikli mesele. Kamu görevlilerine yargı dokunulmazlığı getirilmesine istisnasız her ilde halk yüzde 90’ın üzerinde bir oranla karşı. Benzer biçimde milletvekili dokunulmazlığının da daraltılması genel beklenti. Toplum başkanlık sistemine destek vermezken parlamenter sistemin devamından yana gözüküyor. Katılımcıların yüzde 70’i yerel hizmetle Diyarbakır’da yüzde 94, diğer illerde ise yüzde 5560 arası çoğunluk, “Farklı yönelim, tercih ve kökenlere sahip kişi ve grupların ayrımcılığa tabi tutulmaması gerektiğine ilişkin anayasaya açık hüküm konmasından” yana. Toplumu ayrıştıracağı gerekçesiyle farklılıkların isim verilerek yazılmaması görüşü genel kabul görüyor. Farklı grupların (toplantılarda Kürtler, Aleviler, Romanlar, engelliler, eşcinseller olarak dile getirilmiş) kamu hizmetlerinden etkili ve eşit yararlanması için onların farklılıklarını dikkate alan ek düzenlemeler yapılması isteniyor. Bu düzenlemeler Edirne’de ‘Romanlara pozitif ayrımcılık’, Diyarbakır’da ‘Kürtçe hizmet alabilmenin sağlanması’, Ankara’da ‘din hizmetlerinden eşit yararlanma’ şeklinde dile getiriliyor. Farklılık vurgulanmasın Çillioğlu’nun intihar notu sahte çıktı SELAHATTİN GÖKATALAY Genç ve kadın katılımı düşük in dersi ve türbanda uzlaşma yok Sekiz ildeki dokuz toplantıda, toplumun uzlaşı içinde olmadığı saptanan konular ise tahmin edilebileceği gibi din ile ilgili konular: ‘Kamuda türban’ ve ‘din hizmetleri ile din dersinin anayasayla düzenlenip düzenlenmemesi’ ??? Trabzon, Erzurum, Gaziantep ve İstanbul’da yapılacak son dört toplantının ardından ‘Anayasa Platformu’nun sonuçları Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na teslim edilecek. Çalışma, uzlaşı sağlanırsa yeni anayasa, sağlanamazsa mevcut anayasada yapılacak kapsamlı değişiklikler için benzersiz bir Türkiye tablosunu önümüze koyacak. D Bürokrata yargı zırhına ‘hayır’ Her birinde 68 kişinin oturduğu masalarda yaklaşık 50 soru üzerinden tartışmalar yürüyor. Ana bölüm başlıkları; ifade özgürlüğü, birlikte yaşama, ekonomik ve sos Adalet olursa her şey düzelir Yerel yetki sorunları çözer Öğrenciye gardiyan dayağı AYŞE SAYIN MALATYA Tunceli Jandarma Alay Komutanlığı görevindeyken 1994’te lojmanında cesedi bulunan Albay Kazım Çillioğlu’nun yazdığı iddia edilen intihar notunun ve üzerindeki imzanın sahte olduğu ortaya çıktı. Lojmanında intihar ettiği ileri sürülen eski Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu’nun 17 yıl sonra yapılan otopsisi sonunda saçında arsenik, kaburgasında kırıklar bulunmuştu. Albay Çillioğlu’nun ölümünü soruşturan Malatya Özel Yetkili Savcılığı yeni bir bulguya ulaştı. Soruşturmayı yürüten savcılık, Çillioğlu’nun ölmeden önce yazdığı iddia edilen “Bu, Türklüğün var olma mücadelesidir. Bir an önce geniş kapsamlı düşünmeliyiz” yazısı bulunan notu incelenmesi için Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı’na gönderdi. Not üzerinde yapılan laboratuvar incelemelerinde fluaj (yazı izi) olduğu, yani aynı yazının kâğıt üzerindeki başka bir kâğıda yazılmaya çalışıldığı, notun yazılı bulunduğu kâğıtta kalem izleri bulunduğu saptandı. Alınan bulgular neticesinde intihar notunun zorla yazdırılmış olabileceği değerlendirilirken not üzerindeki imzanın da Kazım Çillioğlu’na ait olmadığı belirlendi. Albay Kazım Çillioğlu’na Türk Silahlı Kuvvetleri’nce verilen 2 silahının da, olaydan 3 yıl sonra sahte belgeyle alındığı soruşturma sonucu ortaya çıkmıştı. Sincan Cezaevi’nde, tutuklu bulunan gençlerle birlikte yakınları da şiddete uğradı ÜNİVERSİTELİYE TAHLİYE YOK Çelişkili polis ifadeleri var HİLAL KÖSE ANKARA Sincan Cezaevi’ndeki görevlilerin, Odak dergisi operasyonunda tutuklanan 4’ü üniversite öğrencisi 7 genci, “koğuş değiştirmeye direndikleri” gerekçesiyle dövdüğü, olayı dün öğrenen yakınlarının ise tehdit edilip fiziksel saldırıya uğradığı bildirildi. Koğuşlarının değiştirilmesine itiraz eden Beterin beteri Pozantı gençlerin cezaevi görevlilerince dövüldüğü, dün ailelerin ziyarete gitmeleri üzerine ortaya çıktı. Olayda tutuklu gençlerden TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu içinde oluşturulan Cezaevleri Alt Komisyonu üyeleri, dün Pozantı Cezaevi’nde “taciz, tecavüz ve kötü muamele”ye maruz kaldıkları için Sincan Cezevi’ne nakledilen çocuklarla görüştü. BDP’li Komisyon Üyesi Ertuğrul Kürkçü, 16 çocukla tek tek görüştüğünü belirterek, çocukların koşullarından yakınmadıklarını ve cezaevi yönetiminden bir müdahale olmadığını belirtti. Kürkçü, “Kötü muamelenin minimum düzeyde olduğunu gördük” dedi. Umut Halit Nuray ve Barış Onay’ın ağır şekilde “darp edildiğini” ve 3 günlük “iş göremez raporu” aldıklarını ifade eden aileler, ziyaret sırasında cezaevi yönetimine tepki gösterince arbede yaşandığını, bazı cezaevi görevlilerinin kendilerini Kantindeki yüksek fiyatları boykot eden liselinin okulla ilişiği kesildi Hakkını arayınca okuldan atıldı İstanbul Haber Servisi İstanbul’daki İsmail Erez Endüstri Meslek Lisesi’nde, 7 Mart tarihinde gerçekleştirilen kantin boykotuna katılan lise 3. sınıf öğrencisi Abdülmelik Yalçın, okuldan atıldı. İlçe Öğrenci Disiplin Kurulu, karara gerekçe olarak Yalçın’ın okul müdürlüğünden izin almadan basına bilgi vermesi ve bildiri dağıtmasını gösterdi. Öğrenciler, kantin fiyatlarının yüksek olmasını evden getirdikleri yiyeceklerle “paylaşma masaları” kurarak protesto etti. Okul yönetimi bu duruma sert tepki gösterdi. Okul müdürü, sivil polislerle sınıfa girip kurulan sofraları kaldırttı. Bunun üzerine “Kantin fiyatları pahalı olduğu için karnımızı doyuramıyoruz” yazan bildirileri dağıtan 17 öğrenci hakkında disiplin soruşturması başlatıldı. Soruşturma sonucunda, Yalçın okuldan atıldı. Kararın bozulması için Milli Eğitim Müdürlüğü’ne dilekçe veren Yalçın, “Yanlış bir şey yapmadım. Ailemin de desteğiyle mücadelemi sürdüreceğim ve okula gitmeye devam edeceğim” dedi. “tehdit ettiğini” belirtti. Cumhuriyet’in görüştüğü tutuklu yakınları, cezaevindeki görevlilerin, darp edilen tutuklulardan Halit Umut Nuray’ın annesi Sevgi Nuray’ı “Beni iyi tanı, senin oğlunu ben dövdüm, bu yüzü de unutma” diye tehdit ettiğini belirtirken tutuklu arkadaşlarını ziyarete gelen Murat Bozkurt ve Gizem Bayram’ın ise saldırıya uğradığı bildirildi. Tutuklu yakınlarından Bozkurt, “Arkadaşların yerlerinin değiştirilmesi bahanesiyle darp edildiğini öğrendik. Görüşmemizi bitirdiğimizde, kimliğimizi aldığımız kişi, bize vurmak için elini kaldırdı. Bir tutuklu yakınına da tokat atmaya kalktı.” Bozkurt, aynı görevlinin kendisini “Sen buraya düşersin elbet” diye tehdit ettiğini dile getirdi. Kürt açılımıyla ilgili basın açıklamasına giderken Ümraniye’de 6 Aralık 2009’da gözaltına alınan ve 28 aydır tutuklu yargılanan Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) üyesi üniversite öğrencileri Ali Deniz Kılıç ve Baran Nayır, polis memurlarının ifadeleri dikkate alınarak tahliye edilmedi. Kılıç ve Baran, PKK üyesi oldukları ve molotof bulundurdukları iddiasıyla dün 6. kez mahkemeye çıktı. Duruşmada, öğrencileri gözaltına alan polis memurları Mehmet Güçtekin ve Yalçın Turgut tanık olarak dinlendi. Güçtekin, olayın ayrıntılarını hatırlamadığını söyledi. Mahkeme başkanı yakalama tutanağını okuduktan sonra ise şu ifadeyi verdi: “Olay yerinde polisle çatışan daha büyük bir grup vardı. Bu iki kişi de o grubun içindeydi. 4 kişi ile birlikte gruptan ayrıldılar. Bizi görünce kaçmaya başladılar ve yere bir poşet attılar. Poşeti hangisinin bıraktığını bilmiyorum. Poşet beyazdı. Sanıkların slogan ya da taş attıklarını hatırlamıyorum.” Turgut ise tutanakla çelişen ifadeleri sorulunca şunları söyledi: “Her gün tutanak tutuyorum. Olayları karıştırmam normal. Bu şahısları kaçarlarken yakaladık. Poşeti de ellerinden aldığımızı hatırlıyorum. Hangisinin elinden aldık, poşetin rengini de hatırlamıyorum.” Öğrencilerin avukatı Ercan Kanar, tutanağın sahte olduğunun polislerin ifadeleriyle kanıtlandığını savunarak “Çok zaman geçmediği halde tanıklar olayı farklı anlattılar. Dosyada, ne bir kamera görüntüsü ne bir görgü tanığı var. Poşet üzerindeki parmak izinin sanıklara ait olmadığı anlaşıldı. Polisler de burada kendi tutanaklarını yalanlayacak değiller” dedi. Avukat Murat Ato da polislerin olayın tarafı olduğuna, yakalama yaptıklarında prim aldıklarına dikkat çekti. Ato, tutanakta imzası olan polislerden Ali Aktaş’ın poşetin renginin siyah olduğunu söylediğine işaret ederek tahliye talep etti. Mahkeme tutanakta imzası olan diğer polislerin de dinlenmesine karar verdi ve öğrencileri, suçun niteliği, yakalama tutanakları içeriği, polislerin beyanları ve kuvvetli suç şüphesi gerekçesiyle tahliye etmedi. ‘Prim alan polis taraftır’ Hâkimden Baydemir’e ilginç soru ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da çeşitli tarihlerde yapılan 3 ayrı izinsiz yürüyüşe katıldığı için “terör örgütünün propagandası” suçundan yargılanan Büyükşehir Belediye Başkanı BDP’li Osman Baydemir’in 28 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Mahkeme başkanı, Baydemir’e, “Cenaze töreninde neden Öcalan ve PKK bayrakları altında yürüyorsunuz?” diye sordu. Baydemir, “Düzenlenen etkinliklerde bazen amaç dışına çıkıldığı olmaktadır. Kişilerin taleplerini şiddete bulaşmamak şartıyla dile getirmeleri normal karşılanmalı” yanıtını verdi. HP soruşturma için başvurdu C ‘Kadınları da dikkate alın’ Cezaevlerinin, kadın gereksinimlerini dikkate alan bir düzenlemeyle yeniden yapılandırılması istendi. Doğuş Üniversitesi, Sabancı Vakfı, Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği işbirliğiyle hayata geçirilen “Küçük Adımlarla Büyük Oyunlar Projesi” sonuçları kamuoyuna duyuruldu. Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Yönetim Kurulu İkinci Başkanı Nevin Özgün amaçlarının, kadının evrensel haklarını gözeten tutukevleri oluşturmak olduğunu dile getirdi. Tutuklu yakınlarının şikayeti üzerine CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, iddialarla ilgili Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunarak tutukluların ve yakınlarının “darp sonucu oluşan sağlık sorunlarının giderilmesi” ve failler hakkında soruşturma açılmasını istedi. Öğrencilerin avukatları da suç duyurusunda bulundu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle