19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2012 ÇARŞAMBA 6 HABERLER 12 Eylül davası, Ankara’da başlıyor. Davaya katılma başvurusu 500’e yaklaştı Göstermelik olmasın ABDULLAH GÜL, MÜDAHİL DEĞİL umhurbaşkanı Abdullah Gül’ün müdahillik başvurusu yapıp yapmayacağı soruları üzerine “Öyle bir niyetim yok” dediği öğrenildi. Gül, kapatılan FP’ye genel başkanlık adaylığını açıklarken, 12 Eylül döneminde gözaltına alındığını ilk kez açıklamış ve seçim sürecinde bunu koz olarak kullanmıştı. Gül, “Metris’e götürdüler. Gözüm kapalı sorgulandım 23 saat kadar. On gün sonra Gayrettepe siyasi şubeye götürdüler. İki gece kaldım. Oradan Adapazarı’na götürdüler. Orada kışlada kaldım. Milli Türk Talebe Birliği’nin önde gelenlerinden olduğum için sorguladılar. İşkence görmedim. Bir ay içerde kaldım” demişti. Tarihin İdeolojik Tuzakları “Nasıl afyon, eroin bağımlılığının hammaddesiyse tarih de milliyetçi, etnik ya da köktenci ideolojilerin hammaddesi ya da hammadde deposudur.” Aklımda kaldığı kadarıyla tarihçi Hobsbawm’ın önemli tezlerinden birisi böyleydi. Geçerli, daha doğrusu halk desteği, popülarite bakımından “meşru” bir rejim kurmak istiyorsanız, tarihin deposundan işinize yarayacak bir şeyleri günümüze taşımanız işinizi kolaylaştıracaktır. Kurduğunuz, kurmakta olduğunuz rejimin gereksindiği arka planı orada bulabilir, ideolojik beslenmesini oradan sağlayabilirsiniz. Tehlikesi var kuşkusuz. Herkes de biliyor ki, Osmanlı çoktan yıkılıp gitmiştir ve onun tekrarı artık mümkün değildir. Sözünü ettiğimiz milliyetçi, etnik ya da köktenci, köktendinci ideolojilerin yığınlarla buluşmasının sizin açınızdan da kabul edilemez sonuçları olabilir. Tehlikeli silahlardır kısacası bunlar. ??? Böyle bir zaman aralığından geçtiğimize dair işaretler bugünlerde epeyce fazladır. Kültür dünyamızın, kendilerini bir zamanlar etkisi altında kaldıkları Marksist yaklaşımlarından, Almanların dediği gibi “heimliche Freude gizli bir mutluluk” duyarak kurtarmış olan liberallerinin bugünlerde yaşadıkları hayal kırıklığının nedenlerinden birisi de bu olsa gerektir. Şaşırıyorlar. Nasıl oldu da büyük umutlar bağladıkları, neredeyse “devrimci” ilan ettikleri AKP birdenbire milliyetçi, köktenci bir ideolojinin sahibi oluverdi? Siyasi partiler kendilerine ait bir gelecek tasavvuruna dayanmıyor da, pragmatik bir iktidarda kalma gayreti ile yaşıyorlarsa başvuracakları yer öncelikle tarihin köhne deposudur. Orada yığınları etkileme gücünü yitirmemiş ideolojik malzemeyi rahatlıkla, kolayca bulacaklardır. Rahatlıklarının kaynağı kendilerinin de o görüşlerle büyümüş, eğitilmiş, aydınlanmanın değil, teknolojik modernitenin içine fırlatılmış olsalar bile o günleri unutmamış olmalarına dayanır. Bir iki başarılı ve akılda kalır şiirinin dışında manzum yazarı Necip Fazıl’ın sık sık “zikredilmesinin” ve daha bir başkasının bulunamamasının nedeni budur. ??? Suriye daha elverişli bir fırsat sunabilir mi? Böyle bir eğilimin Dışişleri Bakanı’nın tarih tezlerinde epeyce yer tuttuğunu ve günlük politik söylemine yansıdığını biliyoruz. Ama politika, tarih içinde vücut bulmuyor, günümüzün her bakımdan tehlikeli “modern” dünyasında şekilleniyor. Şam’ın eski bir Osmanlı vilayeti olması, uzun bir sınır, etnik ve dinsel milliyetçiliğin oralarda ve buralarda derin etkisi işleri kolaylaştırmıyor, zorlaştırıyor. Daha da önemlisi ama, bölge ile ilgili ihtirasları yüz yıllardır süren Batı’nın elindeki araçların tehlike derecesinin pek yüksek olmasıdır. Öyle anlarda yığınlar için pek yararlı bulduğunuz ideolojik böbürlenmeleri kullanmayı Batı’nın pek sevdiğini unutur, kendinizden geçerseniz, elinizde, dilinizde pek elverişli görünen silahların ansızın size karşı çevrildiğini görmeniz de pek muhtemeldir. Pek acı olur. ??? Tarihe fazla güvenmeyin. Tarihteki kahramanlıkların “modern” kapitalist emperyalist dünyada işe yarayacağı pek çok açıdan kuşkuludur. Kuşkuludur, çünkü “serbest piyasa” ne ekonomik ne de politik ve ideolojik olarak o kadar serbesttir. Kendinizi çok özgür, bağımsız ve her şeye hâkim gördüğünüz anda gerçeğin hiç de öyle olmadığını fark ediverirsiniz... Ama iş işten geçmiş olur. Bu uyarı, Marksizmin gölgesinden kurtulunca pek mutlu olan liberallerimiz için de geçerlidir. Hatta en çok onlar için geçerlidir... C 12 Eylül davası, bugün saat 09.30’da Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlıyor. Davaya katılma başvurusunda bulunanların sayısı 500’e yaklaştı. Dün TBMM, Başbakanlık, CHP, BDP ve MHP mahkemeye başvurarak katılma dilekçesi verdi. TBMM’den yapılan açıklamada, askeri müdahalenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1961 Anayasası’na göre yasama yetkisinin TBMM’de olduğu belirtilerek “Sanıkların gerçekleştirdiği askeri müdahale ile kaynağını anayasadan almayan yetkiler kullanılarak TBMM’ye ait yasama yetkisi, zor ve güç kullanılarak elinden alınmış, anayasal görevi yapması engellenmiştir. Bu nedenle TBMM, sanıklara isnat edilen Evren ve Şahinkaya yargılanacak. suçun birinci derece mağdurudur” denildi. Başbakan Tayyip Erdoğan, konuyla ilgili olarak “12 Eylül darbesine yönelik dava açılabilmesiyle ilgili süreci de biz başlatmış ve neticelendirmiştik. Müdahil olarak gayet yakın takip edeceğimiz bu davanın, ülkemiz ve milletimiz için hayırlı sonuçlara vesile olmasını diliyorum” açıklamasını yaptı. EVREN’İN KOLU KIRILDI A nkara GATA’da kalınbağırsak ameliyatı olan ve tedavisi süren Kenan Evren’in duruşmaya bir gün kala kolunu kırdığı öğrenildi. Evren’in yakın zamanlarda görülecek duruşmalara katılması beklenmiyor. Eski BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu da müdahillik için başvurdu. CHP: Gerçek yargılama istiyoruz HP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan ve parti adına davayı izleyecek olan avukatlar Şenal Sarıhan ve Celal Çelik, mahkemeye giderek 14 sayfalık dilekçeyi mahkeme kalemine verdi. Tarhan, “Davaya müdahil olmamızın nedeni CHP’nin bu davanın gerçek bir mağduru olması. Aynı zamanda bir yargılama illüzyonu ile karşılaşmamak içindir. Türkiye tarihinde böylesine önemli, acı dönemden sadece iki generali sorumlu tutarak kaçamayız, kurtulamayız. İki HP’nin başvurusunda, darbe nedeniyle partinin kapatıldığı, mallarına el konulduğu ve yöneticilerinin tamamına yakınının tutuklandığı belirtildi. Dilekçede Alparslan Türkeş’in 4.5 yıl haksız ve suçsuz olarak kasten tutuklu kaldığı ileri sürüldü. M B MHP DE 12 EYLÜL’DE ZARAR GÖRMÜŞ C general yargılanarak 12 Eylül’ün aklanması sürecinin yaşatılmasını istemiyoruz. Darbecilerin gerçekten yargılanacağına ilişkin kuşkularımız var. Gerçekten darbenin arkasındaki zihniyet, bugün darbeyle palazlanarak bizi yöneten, ülkeyi gericileştiren, darbenin tamamlayıcısı zihniyetin yargılanması gerekir. Bunun tanıklığını yapmak için bu davanın içindeyiz.” ‘Arınç resim yapsın’ Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın önceki gün Bakanlar Kurulu sonrasındaki açıklamalarının anımsatılması üzerine Tarhan, “Sayın Arınç’ın bir an önce emekli olmasını ve Marmaris’te resim yapmasını tavsiye ederim. Darbe zihniyetinden palazlanmış ve darbenin beslediği bir zihniyetin bugün muktedir olduğunu ve o muktedirlerin başında da Sayın Arınç’ın olduğunu düşünüyoruz” karşılığını verdi. Tarhan, Meclis Başkanı Çiçek’in davaya katılma isteğini samimi bulmadığını söyledi. Tarhan, “Eğer o darbe olmasaydı bu gün o bulunduğu yerde olabilir miydi Sayın Meclis Başkanı? Bunu da tartışmalıyız. Muhalefetin sesini kesmesi halinde tutuklu milletvekilleri sorununun çözüleceğini ima etmesini son derece yanlış buluyorum. Bu aynı zamanda bir itiraftır. Ben eski darbecilerin hükümetleri fethetttiğini hatırlıyorum ama zamane darbecileri galiba muhalefeti feshetme kaygısı yaşıyorlar. Muhalefeti susturma kaygısı yaşıyorlar. Dileyelim ki halkı feshetmesinler bu zamane darbecileri...” BDP: AKP İKTİDARI DA YARGILANMALI DP’nin başvurusunda, müdahil olma istemine, “cunta yönetimi” tarafından çıkarılan Siyasi Partiler Yasası gereğince, BDP’nin devamı olduğu siyasi gelenekteki partilerin kapatılması gerekçe gösterildi. Darbe anayasasıyla ülkeyi yöneten tüm siyasal kurumların da cunta yönetiminin ortağı olduğu savunularak AKP hükümeti sorumlularının yargılanması istendi. ‘AKP 12 Eylül’ün prematüre çocuğu’ Haber Merkezi Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) üyeleri bugün başlayacak 12 Eylül davası öncesinde Ankara’da ABD Büyükelçiliği’ne yürüdü. ANKARA Emek ve meslek örgütleri, “Bu oyunu biz bozacağız. Darbecilerden hesabı emekçiler soracak” sloganlarıyla dün öğle saatlerinde Yüksel Caddesi’nde toplandı ve sloganlarla ABD Büyükelçiliği’ne yürüdü. Grubun önü Kennedy Caddesi ile Atatürk Bulvarı’nın kesiştiği noktada po A KENAN EVREN YERİNE ‘ÖZGÜRLÜK BULVARI’ dana’nın Merkez Çukurova Belediyesi’nin CHP’li meclis üyesi Erdal Yıldırım’ın verdiği önergeyle Evren’in ismini taşıyan bulvarın adı oybirliğiyle “Özgürlük Bulvarı” olarak değiştirildi. lis tarafından kesildi. Emekmeslek örgütü temsilcileri burada yaptıkları açıklamalarda, yalnızca Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmasını “takıyye” olarak değerlendirdi. KESK Genel Başkanı Lami Özgen, “AKP 12 Eylül’ün ve ABD’nin prematüre çocuğudur. Hesap sorma yalnızca iki generalle değil, darbenin plan layıcısı ABD ve Genelkurmay’dan hesap sormakla olur” dedi. İSTANBUL 78’liler Girişimi, Halkların Demokratik Kongresi, Alevi Bektaşi Federasyonu, TÜM İGD ve Üniversite Üyeleri Derneği’nin de aralarında olduğu 12 Eylül’ü Yargılama Platformu üyeleri, Harbiye Askeri Müzesi önünde bir araya geldi. Platform adına açıklamayı okuyan 78’liler Girişimi’nden Nimet Tanrıkulu, darbenin 2 kişiden ibaret olmadığını söylemek için Ankara’da olacaklarını söyledi. Açıklamanın ardından gruptakiler Taksim Meydanı’na kadar mahkemeye çağrı bildirisi dağıttılar. Adana’da da 12 Eylül darbesi protesto edildi. ‘KCK, PKK’nin çatı yapılanması’ İDDİANAME KABUL EDİLİRKEN ERSANLI İÇİN 18 YILDAN 38 YILA KADAR ZARAKOLU İÇİN 7.5 YILDAN 15 YILA KADAR HAPİS İSTENDİ İstanbul Haber Servisi Terör örgütü PKK’nin çatı yapılanması KCK’ye yönelik operasyonda gözaltına alınan 147’si tutuklu 193 kişi hakkında, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Adnan Çimen’in hazırladığı 2401 sayfalık iddianame, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nce oybirliği ile kabul edildi. Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın da aralarında bulunduğu 51 kişinin örgüt yöneticisi olduğu ileri sürülen iddianamede, yayıncı Ragıp Zarakolu’nun “örgüte yardım etmek”, 141 kişinin ise “örgüt üyesi olmak” suçlarından cezalandırılması talep edildi. KCK’nin, PKK ve diğer uzantıları da içine aldığı, PKK’nin devletleşme projesi olduğu ileri sürüldü. İddianamede, Ersanlı’nın 18 yıldan 38 yıla kadar, Zarakolu’nun da 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Zarakolu’nun oğrof. Ersanlı’nın BDP’nin bütün siyaset akademilerinin kuruluş ve işleyişinde görev aldığı, organizasyonunu sağladığı, burada ders verecek öğretim görevlilerini temin ettiği belirtildi. Ersanlı’nın Kadıköy’deki 1 Eylül 2011’de polisin müdahale ettiği Dünya Barış Günü etkinliğine katılan Gülten Çatalbaş ile yaptığı telefon konuşması da iddianamede yer aldı. Çatalbaş’ın polisin gazla müdahale ettiğini belirtmesi üzerine Ersanlı’nın ‘Allah kahretsin ya’ diyerek tepki göstermesi suç delili olarak gösterildi. İddianamede gazeteci Nuray Mert’in Ersanlı ile yaptılu Deniz Zarakolu’nun ise 22.5 yıla kadar hapsinin istendiği iddianamede, diğer sanıklar için 7.5 yıl ile 118.5 yıl arasında hapis cezaları talep edildi. Örgütte Murat Karayılan’dan sonra gelen 3 kişilik “KCK Yürütme Kurulu” üyesinden biri Ali Durç DTCF’de satırlı saldırı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi’nde (DTCF) öğrenim gören solcu öğrenciler, ülkücülerin saldırısına uğradı. Ülkücülerin satırlı darbeleri sonucunda yararalanan iki öğrenci, İbni Sina Hastanesi’ne kaldırıldı. Polis ise olaylara geç müdahale etti. haber.sol.org’un haberine göre, bir polis satırla saldıran ülkücü gruplar için, “Delikanlı adamlarmış, satır kullanmışlar” dedi. P ‘Allah kahretsin ya’ suç delili gösterildi Prof. Dr. Ersanlı ğı telefon görüşmeleri de yer aldı. Mert’in güvenlik güçlerinin terör örgütüne yönelik gerçekleştirdiği operasyonlar nedeniyle “canının çok sıkıldığını ve çok sinirli olduğunu” beyan ettiği belirtilerek “Ersanlı’nın da bu görüşlere katılarak ‘Evet yani. Yani şimdi bombalandı diyorlar’ dediği, devletin yasal savunma mücadelesinin savaş gibi takdim edildiği” savunuldu. İddianamede Ragıp Zarakolu’nun “terör örgütünün hiyerarşisi içerisinde yer almamakla birlikte bilerek ve isteyerek terör örgütüne yardım ettiği” belirtildi. Zarakolu terör yuvası olan kurumları legalleştirmekle suçlandı. ilgilendiren bir yapılanma olmadığını, İran’da PJAK, Irak’ta PÇDK ve Suriye’de PYD ile dörtlü bir uluslararası proje olduğunu belirterek “Bulundukları ülkede, birleşik bağımsız Kürdistan yapılanmasının zeminini oluşturmayı amaçlıyorlar” ve 22 kişi firari sanık olarak gösterildi. ‘KCK Türkiye Meclisi Sorumlusu’nun Avrupa’da bulunan sanık Sabri Ok, KCK İstanbul İl Yürütme Sorumlusu’nun ise sanık Mümtas Aydeniz olduğu iddia edildi. Savcı Çimen, KCK’nin Türkiye’yi dedi. İddiananamede “KCK, terör örgütü PKK/KCK’nin ana, üst çatı yapılanmasıdır. İdeolojik temelinde ‘Demokratik Konfederalizm’ fikri yatmaktadır” denildi. Savcı, devletleşme sürecinde olan örgütün KCK vatandaşı olarak gösterdiği kişilerden vergi aldığını öne sürerek zorla vergi faaliyetinin ise BDP’ye bağış olarak yansıtıldığını iddia etti. İddianamede, siyaset akademilerinin, PKK/KCK terör örgütüne eleman yetiştirmek amacıyla kurulduğu, örgütün dağ kamplarındaki eğitimlerin benzerlerinin verildiği ileri sürüldü. Akademi sonunda, katılımcıların bir kısmının kırsal alandaki silahlı militanlara katılmak üzere gönderildiği öne sürüldü. BDP’nin hukuksal durumunun takdiri için iddianamenin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderileceği bildirildi. İddianamede “Haydar” kod adlı bir gizli tanığın ifadesine de yer verildi. Nevruz baskını: 38 gözaltı ? İstanbul Haber Servisi İstanbul’daki izinsiz Nevruz kutlamaları sırasında çıkan olaylara ilişkin polis ekipleri yaklaşık 40 adrese operasyon düzenledi. Özel harekât ve çevik kuvvet müdürlüklerine bağlı polislerin de destek verdiği eşzamanlı operasyonda 38 kişi gözaltına alındı. Şüpheliler, sağlık kontrolünün ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. . Şanlıurfa’da Öcalan alarmı ? ŞANLIURFA (Cumhuriyet) İçişleri Bakanlığı tarafından yasak kararı alınan Abdullah Öcalan’ın doğum günü kutlamaları öncesi Şanlıurfa’da güvenlik önlemleri en üst seviyeye çıkarılırken kente 5 bin asker ve polis takviye olarak gönderildi. Öte yandan her yıl Öcalan’ın doğum günü için yasal izin isteyen ve etkinliği organize eden TUHADFED Başkanı Zübeyde Teker ve 4 kişi gözaltına alındı. Ömerli köyüne gitmek isteyen BDP milletvekilleri köye sokulmadı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle