19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 NİSAN 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bayraklı Adliyesi önünde toplanan binler, ilk duruşma öncesi sanıklara slogan ve pankartlarla destek verdi 7 İzmir’in davası başladı OZAN YAYMAN/EMRE DÖKER Gazeteleri Okurken... Dün sabah, günün gazetelerini okurken Türkiye’nin manşetine takıldım. Gazete, Yerel Yönetimler ve Aile Sempozyumu’nda konuşan Erdoğan’ın “Gecekondularla çevrilmiş şehirler emanet aldık. Bu evleri yıkacağız. Çocuklarımızın ayağının toprağa değdiği parklar yapacağız” sözlerini büyütmüştü. Birden “Acaba çok eski tarihli bir gazeteyi mi okuyorum?” diye düşündüm. Sonra logonun hemen sol üst yanındaki tarihe baktım. 3 Nisan 2012 Salı yazısı oradaydı. Demek dünkü gazeteydi okuduğum. Ve bu sözleri söyleyen de Başbakanlık’ta onuncu yılına basan, yani kendi deyişi ile ustalık dönemini “idrak eden” birisiydi. O 10 yıllık başbakanlığa, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı da eklerseniz, 1994’lere kadar geriye gidip, kentleşme sorunları üstünde kendisinin kıdemini de tecrübelerini de anımsatmamız gerekecek. 18 yıllık bir kent yönetimi deneyimi, sahibine sadece o meslekten ötürü emeklilik hakkı kazandırmakla kalmaz. Jübile yapılmasını da sağlar. Öyleyse Sayın Başbakan’ın 3 Nisan 2012’de ülkesini ve yaşadığı kenti adeta yeni keşfetmiş haline ne demeli? Soruyu yönelttiğim bir dostum, cevabını bekletmeden verdi: “Buna yeni rantlar arayışı denir” dedi. İktidar partisi, insanları pembe düşler içinde yaşatmanın sırlarını iyi bildiği için düzenlenen herhangi bir etkinliği de o amaçla değerlendiriyor. Erdoğan’ın sözünü ettiğim konuşmasının yapıldığı toplantı “Mutlu Şehirler, Mutlu Aileler” başlığı altında düzenlenmiş. Her insanın, elbette mutlu kentlerde oturmak ve daha da mutlu olmak istediğini hesap eden AKP’nin propaganda mekanizması, 3’üncü Yerel Yönetim Sempozyumu adıyla bir toplantı düzenlerken liderin ağzından böylesine pespembe bir gelecek vaat ediyor. İyi de vaat sahibi parti ülkede 10, o ülkenin en büyük kentinde ise 22 yıldır iktidarda değil midir? Mutlu kentler yaratmak istedi de elini tutan mı oldu? O kentlerde yaşayan ailelere mutluluk hedefiniz dendi de “İstemeyiz” sesleri mi yükseldi? Gecekondular yer yer azalmış olsa da hâlâ kentleri çevrelemeye devam ediyor. Varoşlarda oturanlarla kent merkezlerinin sakinleri arasındaki fark azalmak şöyle dursun büyüyor. Ustalık dönemini sürdüren Erdoğan, kentlerin hangi bölgelerinde hâlâ ikili öğretimin sürdüğünü, hangi yörelerde yolların tümü asfalt iken varoşlarda hâlâ çamurdan geçilmeyen sokakların bulunduğunu, sade yurttaşlardan daha yakından bilecek durumdadır. Ama bakınız nasıl konuşuyor? Sanki iktidarda olan o değildir. “Muhalefet yapmak gerekirse onu da kimseye bırakmaz, biz yaparız” çağrışımına neden olan bu “Yetki aldık. Yıkacağız. Yavrularımızın da ayağının toprağa değdiği parklar yapacağız” vaadi, merhum Ankara valilerinden Tandoğan’ın o ünlü “Komünizm gerekiyorsa onu da biz yaparız” anekdotu ile tıpatıp örtüşmüyor mu? İZMİR İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne geçen yıl düzenlenen iki ayrı operasyonun ardından açılan davanın ilk duruşması dün İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun, “çete lideri” olduğu gerekçesiyle “1 numaralı sanık” olarak yargılandığı duruşmaya, İzmirliler yoğun ilgi gösterdi. Bayraklı Adliyesi önünde toplanan binlerce kişi, “İzmir Aziz’dir Aziz kalacak” sloganlarıyla Kocaoğlu ve 24’ü tutuklu toplam 130 sanığa destek verdi. Mahkemeye sunulan dilekçe ve yapılan açıklamalarda da dosyanın “çete” ve “özel yetkili mahkeme” kapsamlarından çıkarılması istendi. İzmir Adliyesi’ndeki ilk duruşmaya, tutuksuz sanıkların tamamı katıldı. Ayrıca tutuklu yargılanan eski genel sekreter Pervin Şenel Genç, Hilmi Özen, Serdal Selçuk Savcı, Hüseyin Kırmızı, Tülay Azeri, Erhan Bey, Ali Süha Sabuktay, Mehmet Sayar, Cafer Konca, Ömer Devrim Ergin, Hakan Say, Sedat Sakur, Ata Karataş, Mehmet Hulusi Gülşen, Cumhur Yazıcı, Alaattin Eraslan, Muharrem Derbentoğulları, Ferit Faruk Boyacıoğlu, Murat Boyacıoğlu, Gökhan Boğazkesen, Cafer Al, Muzaffer Köse ve firari olan İsmail Yoğurtçu da yer aldı. Sanıkları 70 avukat temsil ederken duruşmayı 50’ye yakın tutuklu yakını, gazeteciler ve CHP milletvekilleri Nurettin Demir, Alaattin Yüksel, Hülya Güven, Musa Çam, Oğuz Oyan, Muharrem İnce, Mehmet Ali Susam, Gökhan Günaydın, Nedret Akova, Sezgin Tanrıkulu, Mehmet Tanal, Birgül Ayman Güler, Mustafa Moroğlu, Rahmi Aşkın Türeli ve Erdal Aksünger, CHP İl Başkanı Tacettin Bayır ve İl Genel Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci de izledi. Ayrıca kentin CHP’li tüm belediye başkanları da adliyedeydi. Duruşmanın öğleden önceki bölümünde sanıkların kimlik tespiti yapıldı. Kocaoğlu hâkim Cahit Kargılı’nın “Ne iş yapar” sorusunu “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı” diye zabıtlara geçirdi. Kocaoğlu, aylık gelirini de 80 bin lira olarak bildirdi. Bu arada dosya çete suçları kapsamında olmasına ve 130 kişi yargılanmasına karşın, salonun güvenliğini yaklaşık 10 ? İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun, “çete lideri” olduğu gerekçesiyle “1 numaralı sanık” olarak yargılandığı davanın ilk duruşması için binlerce yurttaş adliye önünde toplanarak sanıklara destek verdi. Sanık avukatlarının “görevsizlik” talebi mahkemece reddedildi. jandarmanın sağlaması dikkat çekti. Mahkeme başkanı Kargılı’nın, kimlik tespiti sırasında zaman zaman duruşma salonu dışına çıkması, bazı sanık avukatının tepkisini çekti. Tespit sırasında 5 sanığın avukatının olmadığı da belirlendi. Kocaoğlu’nun avukatı Ercan Demir, 55 sayfalık dilekçeyi mahkeme heyetine sunarak “görevsizlik” kararı istedi. Demir, duruşmanın öğleden sonraki bölümünde de hileli delillerle sanıkların suçlandığını, Kocaoğlu’nun imzasının montajlandığını vurgulayarak mahkemeye bu kapsamda belgeler sundu. Ancak mahkeme görevsizlik istemini kabul etmedi. Savcının iddianamenin özetini okumasının ardından 44 sayfalık savunmasına başlayan Kocaoğlu, özgeç Görevsizlik talebine ret mişini okudu. Kargılı’nın “Özgeçmişinizi merak etmiyoruz. Suçlamalar dışında savunma almayacağım” itirazı üzerine de özgeçmişinin savunmasıyla doğrudan ilgili olduğunu söyledi. Yaklaşık bir buçuk saat savunma yapan Kocaoğlu, belediyecilik tarihini anlatarak Büyükşehir Belediyesi’nin hukuki dayanağını ve işleyişini, yasa maddeleriyle açıkladı. Kocaoğlu, “Soruşturmanın amacı konusuna geldiğimizde” dediği sırada mahkeme başkanı, “Geri kalanını yarın okursunuz” diyerek duruşmanın bugün devam edeceğini bildirdi. Balbay: Beni de aranızda hissedin İstanbul Haber Servisi Silivri 1 No’lu Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, İzmir’de görülen davaya ilişkin “Yargılanmakta olan, İzmir’in çağdaşlık, uygarlık, özgürlükle bezenmiş iradesidir” dedi. İkinci Ergenekon davasının duruşmasına katılan Mustafa Balbay, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yolsuzluk iddiasıyla Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da aralarında bulunduğu 130 sanıkla davanın başlaması nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı. Balbay “İzmir yargılanıyor” başlıklı açıklamasına, “Bugün (dün) CHP İzmir Milletvekili olarak Bayraklı’daki adliye binası önünde şunları şöylemek isterdim” sözleriyle başladı. Balbay, Kocaoğlu ve arkadaşlarının yargılandığı İzmir Adliye Sarayı önünde söylemek istediklerini şöyle ifade etti: “Yargılanmakta olan, İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve 129 kişinin şahsında İzmir’dir. İzmir’in çağdaşlık, uygarlık, özgürlükle bezenmiş iradesidir. Tarih mahkemesi, böylesi davaları tersine çevirir. Yargılayanla yargılananlar yer değiştirir. İzmir’in vicdanı, tarihi yakalamış, bu davayı olması gereken yere koymuştur. Bazen yargılanmak, doğruyu haykırma zeminidir. İzmirlilerin bu haykırışında beni de aralarında hissetmelerini dilerim.” Binler dışarıda... 10 gün sürecek davanın ilk duruşmasının başladığı saatlerde, adliye dışında toplanan yaklaşık 10 bin kişi de, alkışlar, sloganlar ve pankartlarla sanıklara destek verdi. Kitle, Kocaoğlu’nu “İzmir Aziz’dir Aziz kalacak” sloganlarıyla karşıladı. Duruşmanın öğle arasında kendilerini destekleyenlere teşekkür eden Kocaoğlu, “İzmirli hemşerilerimizin bize inanması ve güvenmesi çok önemli. Bu kadar büyük bir destek bizim yaşamımız boyunca görebileceğimiz en büyük onurdur... Sanıyorum İzmir Adliyesi’nin en büyük salonunda duruşma yapıyoruz. Onların da imkânları bu kadar” dedi. Sanatçı Genco Erkal da davada İzmir’in yanında yer almak için Adliye önüne geldi. Tutuklu bulunan bürokratların duruşma salonundan Nâzım Hikmet’in “Vatan Haini” şiirini okumasını istemesi üzerine Erkal, kalabalığa bu şiiri seslendirdi. Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu da cüppeleriyle birlikte İzmir Adliyesi önüne gelerek “özel yetkili mahkemelerin” kaldırılmasını istedi. İzmir Tabip Odası, Atatürkçü Düşünce Derneği, DİSK Genelİş ve Belediyeİş sendikalarının yanı sıra, Bademler ve Bayındır tarımsal üretim kooperatifleri, Tire Süt Kooperatifi üyeleri de adliye binasının önüne gelerek başta Kocaoğlu olmak üzere davada adı geçen isimlere destek oldu. Bayındır çiçek üreticileri yurttaşlara bir kamyon dolusu çiçek dağıttı. Sloganların duruşma salonunu rahatsız ettiğinin açıklanması üzerine, sessiz olunması yönünde uyarılar yapıldı. Özellikle kadınların, iddianamede yer alan mandalina alımına gönderme yaparak, mandalinadan toka ve kolye yapmaları dikkat çekti. Duruşmaya öğle arası verilmesinin ardından kurulan sahneden yurttaşlara seslenen CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “İçeride yargılanan İzmir’in boyun eğmemesidir, yaşam biçimidir” diye konuştu. CHP’liler adliye önünde YENİ SALON DA YAPILACAK Balyoz davası sanıklarının avukatları, Erdoğan, Çiçek, Ergin ve Kılıçdaroğlu’na mektup gönderdi ‘Gerçek için çaba harcayın’ Ergenekon’da Silivri’ye yeni F Tipi yapılıyor İstanbul Haber Servisi Ergenekon ve Balyoz davalarının görüldüğü Silivri Cezaevi yerleşkesinin karşısına yeni bir duruşma salonunun yapımı için dün iş makineleri çalışmaya başladı. Yeni duruşma salonunun temmuz ayında başlayacak olan KCK davasına yetiştirilmesi planlanyor. Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nin yanına F Tipi Cezaevi de kurulacak. Çok sanıklı çete ve terör iddalarıyla açılan davaların görülmesi için planlanan bina, 89 dönüm alana kuruluyor. 6 katlı olarak planlanan binada hâkim ve savcı, baro ve basın odasının yanı sıra yemekhane, kafeterya ve otopark da bulunacak. 8 blok cezaevinin bulunduğu yerleşkenin yanındaki araziye ise F Tipi iki yeni blok yapılacağı öğrenildi. yine kapalı oturum İstanbul Haber Servisi CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın üç yılı aşkın süredir yargılandığı 2. Ergenekon davasının 170. duruşmasında tutuksuz sanık Yüksel Dilsiz’in çapraz sorgusuna devam edildi. Mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese, başka suçtan tutuklu bulunan Dilsiz’in talebi doğrultusunda izleyici, sanık ve basın mensuplarını salondan çıkardı. Böylece davanın 1415 Mart, 2 Nisan ve dünkü oturumu olmak üzere 4 duruşması kapalı gerçekleşti. İstanbul Haber Servisi Balyoz davası sanık avukatlarından Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz, Başbakan Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, HSYK üyeleri, Meclis’teki diğer partilerin genel başkanlarına, Türkiye Barolar Birliği Başkanı ile İstanbul, Ankara, İzmir barolarının başkanlarına gönderdikleri mektupta, mahkemenin “hukuksuz uygulamalarda” bulunduğunu savundular. Avukatlar, “Geldiğimiz bu aşamada maddi gerçeğin ortaya çıkarılması konusunda mahkemelerin bu suskunluğu, bu ataleti, bu duyarsızlığı, en çok siyasi iktidarı etkileyecek ve uluslararası kamuoyunda eleştiri odağı durumuna getirecektir” değerlendirmesi yaptılar. ? Siyasi parti liderleri, HSYK ve barolara, “Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması konusunda çabanızı bekliyoruz” çağrısında bulunan avukatlar, TÜBİTAK’ın da “iktidar’ın arka bahçesi haline geldiğini vurguladı. Avukatlar, soruşturma savcılarının dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir hukuksuzluğa imza attğı mesajını verdi. Avukatlar mektuplarında, “Soruşturma savcıları dünyanın hiçbir ülkesinde eşine rastlanmayacak bir ilke imza atarak şüpheli ya da sanık üzerinde ya da kişisel bilgisayarlarında bulunmayan CD’leri kanıt kabul ederek işlem yaptılar ve soruşturma başlattılar” ifadelerine yer verdi. ni belirten avukatlar “Balyoz planları ile ilgili belgelerin hepsi dijital belgeler olup hiçbiri ıslak, kuru ya da dijital imza taşımıyordu. Soruşturma savcıları salt şüpheli ya da sanıkların bu suçu işledikleri konusunda kamuoyu yaratmak için bu CD’leri siyasi iktidarın arka bahçesi haline getirilen TÜBİTAK’a yüzeysel olarak incelettiler” dediler. ‘Belgeler dijital’ Soruşturma savcılarının kendilerine teslim edilen 19 CD’den 11, 16 ve 17 ile numaralandırılan üç CD’nin suç unsuru taşıdığını fark ettikleri ‘Dayatılmış hukuk’ Davaya bakan özel yetkili ağır ceza mahkemesinin 165 kişiyi tutuk lattığını anlatan avukatlar, mektupta, “Oysa mahkeme başkanı yeni atanmıştı ve daha 100 bin sayfalık dosyayı okuyamamıştı. Beşiktaş Adliyesi’nde tutuklamaları kaldıran, tutuklamalara şerh koyan, reddi hâkim taleplerini haklı bulan yargıçlar bir bir gönderilmişti. Beşiktaş artık tekdüze çalışıyordu. Ve de kendi hukukunu dayatıyordu” değerlendirmesinde bulundular. Savunmanın birçok bilirkişi incelemesi yaptırdığını anlatan avukatlar raporları şöyle özetledi: “11 No’lu CD’de resmen 2007’de varsayılan font olarak kullanılan calibri ve cambria karakterlerine rastlandığı, ayrıca gene 2007’de piyasaya sürülen sürümde yer alacak olan XML şemalarının Power Point sunumlarında kullanıldığı tespit edilmiştir” SANATÇILAR SİLİVRİ’DE BULUŞUYOR Sevgili arkadaşlar, sanatçı dostlar, Adalet adı altında oynanan oyunu yerinde izlemek; tutuklu,gazeteci, aydın ve yurtseverlere desteğimizi bildirmek için 6 Nisan Cuma günü 09.30’da Silivri zindanı önünde buluşuyoruz. Silivri’ye kendi olanaklarımızın yanı sıra aynı gün 07.30’da Kadıköy Evlendirme Dairesi, 08.00’de Tarlabaşı Flash TV önünden hareket edecek araçlarla da gidebiliriz. Çok olalım, birlikte olalım. Bağlamamızı, gitarımızı, kameramızı, paletimizi, kitabımızı alıp gelelim. Sanatçı duyarlılığımız ve vicdanımızla Türkiye ve dünya kamuoyu önünde adaletsizliği bir kez daha mahkum edelim. Kıyamçiçek tahliye edildi İstanbul Haber Servisi Devrimci Karargâh davasının dünkü duruşması İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Tutuklu sanık Coşkun Kıyamçiçek tahliye edilirken tutuksuz sanık avukat Özcan Kılıç da iddiaları reddederek “Mesleğini yaptığı için yargılandığını” söyledi. Duruşma 8 Mayıs’a ertelendi. Verilmeyen gazetelere komik gerekçe RİZE (Cumhuriyet) 2. Ergenekon davası nedeniyle 1125 gündür tutuklu bulunan gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’a gönderilen yerel gazeteler bir süredir geri iade edilerek kendisine verilmiyor. Gazetelerin iade gerekçesi olarak “Birden fazla cezaevi olduğundan bilinmiyor. Adres yetersiz. Kabul edilmedi” denildi. Gazetelerin bu ibarelerle geri gönderilmesinin ardından Yeni Viçe Gazetesi dağıtım ve abone sorumlusu Filiz Şan, Mustafa Balbay’ın adres kısmına “CHP İzmir Milletvekili” ibaresi de eklenerek, “Silivri 1 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi Silivri/İstanbul” adresine yeniden gönderildiğini kaydetti. Gazetelerin yeni sayısıyla birlikte yeniden postaya verildiğini anlatan Filiz Şan şunları söyledi: “Biz gazeteci ve bilim insanlarına gazete göndererek, bir kampanya başlatılmasını, ‘ileri demokrasi’de cezaevlerinde tutukluluk halleri devam eden aydınlarımızla bir dayanışma başlatılması gerektiğini düşünüyoruz.” SANATÇILAR GİRİŞİMİ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle