19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 NİSAN 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR MİZAHIN EN İYİLERİ BELİRLENDİ , 15 Shlomo Mintz, tam 50 yıldır dünyanın en ünlü sahnelerinde çalıyor ‘Karikatür’ ödülü Kâmil Masaracı’nın Kültür Servisi Bu yıl yedincisi düzenlenen Mizah Ödülleri önceki gün sahiplerini buldu. Mizah Üretenler Derneği Karar Kurulu, 2011 yılında mizaha zemin hazırlayan önemli olayları beş kalemde değerlendirdi. Törene, aralarında Dernek Başkanı Ergin Gülen, Levent Kırca, Kâmil Masaracı, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, Yılmaz Okumuş, Adem Kılıç, İsrafil Köse, Alper Kul, Ülkü Ayvaz ve Bursa Devlet Tiyatroları’ndan Mustafa Kurt’un da bulunduğu davetliler katıldı. “Usta Mizahçı” dalındaki ödüle, Levent Kırca değer görüldü. “Karikatür” dalında ise gazetemiz çizeri Kâmil Masaracı, karikatürleri ve “Karikatürlü Ev” düşüncesini yaşama geçirmesi ve “Milas Turhan Selçuk Karikatürlü Ev” çalışmaları nedeniyle kazandı. Ödülü, Milas’taki Hacı Ali Ağa Konağı’nı “Turhan Selçuk Karikatürlü Ev”ine dönüştürmesi, ayrıca Turhan Selçuk adına yarışma düzenlemesi nedeniyle Milas Belediye Başkanı Tokat ile birlikte aldılar. Ödüller Ruhan Selçuk tarafından verildi. Kâmil Masaracı “Komedi Film” dalında ise “Sümela’nın Şifresi Temel” filmi ile senaristi Yılmaz Okumuş ve yönetmen Adem Kılıç ödüle değer görüldü. “Tiyatro” dalında ise Reşat Nuri Güntekin’in “Değirmen” isimli romanından, Turgut Özakman’ın oyunlaştırdığı “1914 Sarıpınar” oyunu nedeniyle Genel Sanat Yönetmeni Halil Balkanlar ve Bursa Devlet Tiyatroları’ndan yönetmen Mustafa Kurt ödül kazandı. “Televizyonda Mizah Ödülü”, Levent Kazak’ın senaryosuyla televizyonlarda yer alan “Heberler” adlı yapımın oldu. “Reklamda Mizah Ödülü” “Punto Araba Reklamı”nın olurken, “Bakırköylü Sanatçılar Derneği Münir Özkul Özel Ödülü” ise Ülkü Ayvaz’ın yazdığı, Kemal Başar’ın yönettiği “Külhanbeyi” isimli oyuna verildi. “Karikatürcüler Derneği Özel Ödülü” ise karikatürist Ahmet Öztürklevent’e değer görüldü. Yorumcunun gizli dünyası H Krizdeki Yunanistan’dan İzlenimler Yunanistan’ı on gün arayla doğudan batıya ve tersi yönde iki kez geçtim. Her gün basında bu ülkeyle ilgili yazılanları, söylenenleri izledikçe çökmüş, bitmiş bir ülke görünümüyle karşılaşacağımı umuyordum, öyle bulmadım. Kriz dönemlerinin mutsuz insanları yoktu, sınırdan sonraki ilk yerleşim Dedeağaç’ta. Sahil lokantaları cuma gününün öğle saatlerinde yiyip içerek neşeli sohbetlere dalmış insanlarla doluydu. Benzer zorlu kış koşullarından sonra bizim İpsala sınırına uzanan “duble yol”un delik deşik olmasına karşın, Meriç’in öte yanındaki otoyol sorunsuzdu. Geçen yıllarda bu yolun Adriyatik Denizi kıyısına dek tamamlanmasıyla TIR taşımacılığı için önemli bir kanal açılmış oldu. Yalnız Türk ve Yunan kamyonları değil, Bulgar, Makedon vb. Balkan ülkelerinin araçları da aynı yolu kullanarak yolun bitimindeki Igoumenitsa Limanı’ndan bindikleri gemilerle İtalya’ya ulaşıyorlar. Yakın yıllarda yapılan yeni liman yeterli genişlikte olmasına karşın, geleceğin gereksinimleri düşünülerek daha da büyütülüyor. ??? Yunanistan, kültür hayatımızda Kavafis, Ritsos, Seferis, Elitis gibi şairleri, Theodorakis, Hacidakis, Haris Aleksiu gibi müzikçileri, Angelopoulos gibi sinemacıları ile geniş yer tutar. Kendi sanatçılarımız kadar severiz bu ülke sanatçılarını. Bir ülkeyi tanımlayacak temel niteliklerden biridir kültürel yapı. Bütün diller kadar güzel bir dili, iki bin yılı aşkın bir kültürel geleneği olan bir ulusa ne olabilir ki? Kültür ve gelenekleri yaşatır ulusları, kasalarının dolu ya da boş olması değil. Bugünkü Yunanistan, önce İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşadığı kanlı iç savaşın büyük acıları, ardından Albaylar Cuntası’nın baskı dönemi üzerinde kuruldu. Avrupa Birliği üyeliği ile çağdaş bir refah toplumuna dönüştü. Bu refah toplumunun en çarpıcı yanı, refah düzeyinin toplumun geniş kesimlerine yayılabilmiş olmasıydı. Neredeyse yoksulluğa rastlanmayan bir toplum. Yunanistan toplumu bugün tembel olmakla, sanayi kuruluşları yaratamamış olmakla suçlanıyor. Sanayinin kirliliğine bulaşmadan havası, suyu, toprağı temiz bir refah toplumu yaratılabilmişse sevinmek gerekir. Selanik’te oturduğum bir kahvede, ülkenin bu denli borçlu olmasının ardındaki temel nedeni de öğrendim. Yunanistan’ın yıllar içinde en büyük sorunu yolsuzluklar olmuş. Alınan krediler, fonlar, büyük ölçüde kişisel çıkarlar için kullanılmış. Türlü yatırım projeleri için alınan paralar, kimi ellerde buharlaşmış. Yurtdışı bankalardaki gizli hesaplara akmış. Gizli hesaplar ortaya çıkarılıp bu hesaplardaki servetlere “nereden buldun” sorgusu yapılsa, borçlarının büyük bölümünden kurtulabilirmiş ülke. Bu da kahve insanlarının yaklaşımı. ??? Krizdeki bir ülkede her şey durur diye düşünüyor insan. Yunanistan’da hayat kendi olağanlığı içinde sürüyor. Selanik kordonundaki kahveler, lokantalar cıvıl cıvıl gençlerle dolu. Bahar mevsiminde köylüler topraklarında çalışıyor. Vardar Ovası’ndaki meyve bahçeleri al, pembe, beyaz çiçekler içinde. Gemiler bir limandan ötekine zamanında gelip gidiyor. Sonunda, e yani ne olmuş derseniz, krizdeki Yunanistan’da bizimkilerden çok yüksek olan ücretler düşürülüp bizimkinden çok düşük olan benzin fiyatları da arttırılarak bizimkilere yaklaşmış. Ama halkın kültürel bir geleneğe dönüşmüş günlük yaşama biçiminde belirgin bir değişiklik olmamış. iç bir ressamı tablosunu bitirdiği dakikalarda izlediniz mi ya da bir şairi dizelerini tamamlarken? Bir heykeltıraşı yapıtına son şekli verirken, bir besteciyi son akorları yazarken... Onların bire bir yanında bulunmak, eseri bitirdikleri ana tanık olmak olanaksızdır. Oysa bir müzik yorumcusunun işlevi diğer sanatçılardan çok farklıdır. Yaratıcısının (bestecinin) no Shlomo Mintz tada cansız olarak duran yapıtını yeniden yaratacak, yaşama kavuşlaşırken adeta bir turacaktır. Diğer sanat dallarındaki “trans” haline gireryaratıcılar “seyir” (izlenme) anı geller. diğinde artık kendileri de birer izleyiShlomo prova için etti, konumunu seçti, ci olurlar. Hatta birer eleştirmen olasahneye adım attığınrak izlerler yapıtlarını. Ama müzik rkas Trio’nun ardından dış dünyaya da ışıkları kontrol etti, yorumcusu o anda yaratmaktadır. Ve Konseri konumunu seçti, arkapılarını kapattı. korkunç bir sorumluluk duygusunun dından dış dünyaya Geçen hafta Mehmet Piyanistine ince altındadır: Çaldığı eseri en doğru şekkapılarını kapattı. PiMestçi’nin düzenlediği liyle dinleyiciye ulaştırmak görevini ayrıntıları aktarıyor ve yanisti Sander “Opus Amadeus” başüstlenmiştir. Sittig’e incecik ayrınlıklı festivalde Arkas Stradivarius kemanıyla Karşısındaki izleyiciye ulaştırdığı tıları aktarıyor ve o Trio’yu dinledim. Öncebestecilerin dünyasında ses, kendine özgü olduğu kadar beste tarihi Stradivarius kelikle böyle bir trionun kucinin sesi olmalıdır. Besteciyi çok iyi yol alıyordu. Bach ve manıyla bestecilerin rulmasını ve ona destek anlamak için onun içinde yaşadığı zadünyasında yol alıBrahms sonatlarını olan Arkas Deniz Taşımanın biçemini de çok iyi öğrenmişyordu. J. S. Bach’ın macılığı’nı kutluyorum. çalışırken biz fanilerin tir. 5. sonatını, Haziranda bir yaşına dünyasıyla bütün “Saygı” belki bütün bu işlevi anlaBrahms’ın 3. sonatını basacak olan topluluk ketacak en güzel sözcüktür. Önce besteilişkileri kopmuştu... çalışırken biz fanilemancı Tuncay Yılmaz, ciye saygı, sonra kendine, yaptığı işe, rin dünyasıyla bütün Alman çellist Gustav Risonra da aktardığı kişilere saygı. Doilişkileri kopmuştu. vinius ve piyanist Emre ğal ki her yorum birbirinden farklı Birkaç saat sonra kendisine ulaşabilElivar’dan oluşuyor. Arkas Holding olacaktır. Doruktaki sanatçılar bile diğimde programın sırasını değiştirdi bu değerli üyelerin üçlüsüne sahip aynı yapıtı art arda çaldıklarında fark ğini söyledim. Evet, çünkü Bach ve çıkmakla hem sanatçıları yüreklendirlar çıkar ortaya. O andaki nefes, izleBrahms gibi iki dev besteciyi konsemiş, hem de ülkemize bir oda müziği yiciden aldığı elektrik, o günkü ruh rin ilk yarısına koymakla daha yoğun grubu kazandırmış oldu. hali, küçücük de olsa farklar yaratır. duyguların yaşanacağını söyledi. Beethoven ve Mendelssohn’un Tarihe geçen büyük yorumcuların Konserin ikinci yarısında Dairus arasında yer alan Hasan Uçarsu’nun Milhaud’nun gerçeküstü akımı etkikendine özgü deyişi zaman içinde bir yapıtı konsere ayrı bir renk kattı. sinde, 1920’lerin Parisi’nde besteledi Bundan sonra genç bestecilerimize imza haline gelmiştir. ği “Damdaki Öküz” balesinin keman Arkas adına yapıt ısmarlanması da bu Geçen hafta büyük keman virtüözü uyarlaması, Da Falla’nın “İspanyol Shlomo Mintz’i Albert Long trionun işlevi olmalı. Topluluğun üyeDansı” ve Sarasate’den iki bis parça leri bir arada çaldıkça, konser sayıları Hall’deki provalarda, konserde ve sı vardı. konser sonrasında izlerken böylesi arttıkça oda müziği yapmanın büyülü Bir sanatçının provadan konsere duygular içindeydim. Yorumcuların dünyasında başarıyla ilerleyecekler. doğru değişen profilini izlemek inayıllardır yakınında olmuşumdur. OnUmarım onlar da Borusan Kuvartet nılmaz bir deneyim. Shlomo Mintz ların çalışma süresinin ne denli çileli gibi sınırlarımızın dışında seslerini (1957), tam 50 yıldır dünyanın en ünolduğunu çok iyi bilirim. Konser yakduyurur ve uzun ömürlü olurlar. lü sahnelerinde çalıyor. Büyük sanatçılar onun elinden tutmuş, müzik tarihinin altın sayfalarına geçen nice besteci ve yorumcu ona yol göstermiş. Sayısız konserlerinin yanı sıra en ünlü etiketlerle çıkan pek çok CD’ye imza atmış. Ama o nasıl bir sorumluluktur, hâlâ her konseri bir “ilk” olarak duyumsamak, kim bilir kaç kez çaldığı o yapıtı sanki ilk kez çalıyormuş kadar ciddiye almak! Konser boyunca onun yaydığı elektrik, çıt çıkarmadan dinleyen salona da ulaştı. Herkes sanki bir heykeltıraşın eserini tamamladığı anı izliyordu. Provada ve konserdeki ayrı dünyaların insanı, konser bitip CD’lerini imzalamaya başladığında ve birlikte yemek yediğimizde artık bambaşka birisiydi. Şakalaşıyor, küçük bir çocuğu yanağından öpüyor, her sabah na? Shlomo Mintz prova sıl cimnastik yaptığını anlatıyor, rakıyı susuz içiiçin sahneye adım attığında ışıkları kontrol yor, gündelik kaygılarıyla bizlerden birisi oluyordu. A Tekfen Filarmoni Gülsin Onay’ı ağırlıyor ? Kültür Servisi Tekfen Filarmoni Orkestrası, piyanist Gülsin Onay ile romantik dönem bestecilerinin eserlerinin seslendirileceği bir konserle bahara merhaba diyor. Tekfen Filarmoni Orkestrası daimi şefi Saim Akçıl yönetiminde 10 Nisan Salı akşamı İş Sanat Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek konserde Gülsin Onay, Edvard Grieg’in Piyano Konçertosu’nu Tekfen Filarmoni ile yorumlarken orkestra Mikhail Glinka’nın Ruslan ve Ludmila Uvertürü ile Johannes Brahms’ın 3 No’lu Senfonisi’ni seslendirecek. ÖZPETEK’İN YENİ FİLMİNİN BASIN TOPLANTISI YAPILDI ‘Şahane Misafir’ Türkiye’ye geldi Kültür Servisi Ferzan Özpetek’in yeni filmi “Şahane Misafir”in basın toplantısı dün filmin basın gösteriminin ardırdan yapıldı. Başrollerinde Elio Germano, Margeritha Buy, Cem Yılmaz, Beppe Fiorello’nun yer aldığı filmin toplantısına Ferzan Özpetek ile Cem Yılmaz katıldı. “Bu işin içinde olmak çok neşeliydi” diyen Yılmaz, “Filmdeki oyuncular çok iyiydi. Kimsenin okuduğu senaryoyla ilgili bir kaygısı yoktu. Yurtdışındaki setlerde çalışma koşulları bizim setlerden daha iyi. Herkes çok disiplinli. Ülkemizde de bu şartlarda çalışmayı arzulayan yapımcılar tanıdım. Film setlerinde bu konuda çok da perişan değiliz, ama televizyon dünyasında çalışma şartlarıyla ilgili daha sert bir du rum var” dedi. Ferzan Özpetek de “Oyuncularım kendini sete hazırlıyor. Bu çok önemli. Her filmimde seçtiğim bütün oyuncuları evimde ağırlar, senaryoyu okuyup tartışırız. Benim filmlerim İtalya da ilgi görüyor, ancak filmlerim hiçbir zaman büyük bir seyirci kitlesine açılamıyor. Bunun nedeni de filmlerimin İtalyanca olması” dedi. 6 Nisan’da gösterime girecek film, Sicilya’dan Roma’ya oyuncu olmak için taşınan Pietro’nun evindeki hayaletlerle yaşadıklarını anlatıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle