19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 NİSAN 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 SGK, şehit babasına borç çıkardı YOZGAT (Cumhuriyet) Yozgat Şehit ve Gazi Aileleri Derneği Başkanı Zübeyir Altunok, “1996 yılında SSK’den emekli olmuşsun” denilerek görev malulü şehit oğlundan bağlanan maaşının kesilerek geriye dönük 46 bin lira borç çıkartıldığını söyledi. Altunok, “Yozgat’ta benimle birlikte görev malulü 3 şehit yakınına verilen maaşlar geçen yıl kesildi. Ben çocuğumu bu vatana emanet ettim ve terhisine bir hafta kala Türk bayrağına sarılı cenazesi geldi” dedi. Altunok, çıkarılan borcun emekli maaşının bir bölümü kesilerek tahsil edildiğini ifade etti. AİHM’de 2000’den bu yana kaybedilen işkence davalarında 4.5 milyon Avro ödendi Türkiye’ye ceza yağdı ‘Çanakkale 1915 TIR Müzesi’ Beykoz’da İstanbul Haber Servisi Çanakkale savaşlarına dair malzeme ve görsellerin sergilendiği “Çanakkale 1915 Tır Müzesi” Beykoz’da ağırlanıyor. Hizmete açıldığı günden bu yana yurdu gezen müze, savaş döneminden kalan Türk bayrağı, şarapnel parçaları, Fransız subaylarına ait üniformalar, tüfekler, siper kazmada kullanılan kürekler ve çeşitli fotoğraflar sergileniyor. Müze 8 Nisan 2012 Pazar gününe kadar ziyarete açık kalacak. İstanbul’da bomba paniği İstanbul Haber Servisi Okmeydanı metrobüs durağı yanındaki yeşil alanda şüpheli paket gören yurttaşlar polise haber verdi. Polis ekipleri, şüpheli paketin çevresinde güvenlik önlemi aldıktan sonra bomba imha uzmanını çağırdı. Bomba imha uzmanı, kavanoz içine konulduğu belirtilen bombayı uzaktan kontrollü bir şekilde patlattı. Etkisiz hale getirilen bombanın el yapımı olduğu ifade edildi. Emeklinin ‘fatura’ zaferi SAKARYA (Cumhuriyet) Sakarya’nın Karasu ilçesinde yaşayan emekli Muhsin Şentürk, 17 Ağustos 2011 tarihinde Karasu Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne başvurarak, Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ’nin (SEDAŞ) kanuna aykırı olarak elektrik faturalarında kayıp kaçak ve sayaç okuma bedeli altında ücretler aldığını, bu ücretlerin iptal edilerek daha önce alınan bedellerle birlikte kendisine iade edilmesini istedi. SEDAŞ ise hakem heyetine gönderdiği savunmada, faturada yer alan bedellerin Enerji Piyasası Denetleme Kurulu tarafından belirlendiğini ve yasal olduğunu belirtti. Hakem heyeti, Şentürk’ün faturasındaki kayıp kaçak ve sayaç okuma bedellerinin iptal edilmesine, daha önce alınan bu bedellerin de geriye dönük olarak iade edilmesine karar verdi. SEDAŞ’ın Karasu Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yaptığı itiraz da da reddedildi. Mahkeme, SEDAŞ’ın tüketiciden kayıp kaçak ve sayaç okuma bedeli olarak aldığı paraların iadesine karar verdi. ANKARA (ANKA) İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, AİHM tarafından, 20002011 yılları arasındaki dönemde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Yaşama Hakkı” başlıklı ve “İşkence Yasağı” başlıklı maddelerinin esas yönünden ihlal edildiğine ilişkin toplam 64 başvuru hakkında karar verildiğini, verilen ihlal kararları sonucu başvuru sahiplerine 4 milyon 573 bin 976 Avro ödendiğini bildirdi. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini yanıtlayan Bakan Şahin, Türk Ceza Kanunu’nun 94, 95 ve 256. maddeleri kapsamında; adli yönden 2000 yılından bugüne kadar 53 personele para cezası, 305 personele memuriyetten men, 379 personele hapis cezası verildiğini, 1235 personelin ise yargılama sürecinin devam et mekte olduğuna işaret etti. İçişleri Bakanı, 14 Şubat 2005 tarihinden bugüne kadar idari yönden 2 personele kınama ve uyarma, 55 personele kısa süreli durdurma, 29 personele uzun süreli durdurma cezası verildiğini, 58 personel ile ilgili başlatılan soruşturmaların devam ettiğini açıkladı. Şahin’in, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle belirlenen standartlara uygun olarak üretilen gaz mühimmatının, kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin dağıtılması ve toplumsal karışıklığın bastırılması amacıyla kullanıldığını belirterek “Söz konusu mühimmat nedeni ile doğrudan etkilenerek hayatını kaybeden vatandaşımızın bulunduğuna dair herhangi bir adli rapor bulunmamaktadır” ifadesi dikkat çekti. İlk ve Ortaöğretimin Demokratikleştirilmesine Yönelik Bir Öneri Arthur Schopenhauer, 1788’de Danzig’de doğmuş, 1860’ta Frankfurt’ta yaşama gözlerini yummuş bir filozoftur. Büyük Alman düşünürü Immanuel Kant’ın en değer verdiği öğrencisidir. Aşağıdaki sözler onundur: “Dünya, 15 yaşından küçük çocuklara din dersi vermeyecek kadar dürüst olursa, belki o zaman ona umut besleyebiliriz.” “Dünyaya bakış açımızın sağlam temelleri ve derinlik veya sığlığı çocukluk yıllarında oluşur. Bu görüş daha sonra özenle düzeltilir ve mükemmel hale getirilir, ama özde değişmeden kalır.” “Dünyanın en yoksul insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır.” “Şu dünyayı Tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem doğrusu. Çünkü dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar. Yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: Bunca mutsuzluğu ve bu üzüntüyü ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?” “Dili bir kelime daha fakir kılmak, bir ulusun düşüncesini bir kavramdan yoksun kılmak demektir.” “Dinler ateşböcekleri gibidir: Parlayabilmek için karanlığa gereksinim duyarlar. Tüm dinlerin koşulu yaygın olan belirli bir derecede cehalettir. Ki sadece bu havada yaşayabilirler ancak.” “Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yönetilemez.” “Ölümden sonra, doğduğundan önce neysen o olacaksın.” “Hayat bir parça nakış işlemesine benzetilebilir. Hayatının ilk yarısındaki herkes işlemenin ön tarafını görür, ikinci yarısında ise tersini. İkincisi o kadar güzel değildir, ama daha öğreticidir, çünkü iplerin birbirine nasıl bağlandığını görmemizi sağlar.” Ludwig Andreas Feuerbach, 1804’te Landshut’ta dünyaya gelmiş, 1872’de Rechenberg’de hayata veda etmiş bir Alman filozofu ve ahlakçısıdır. Karl Marx üzerindeki etkisi ve “hümanist ilahiyat” görüşleri ile ünlenmiştir. 19. yüzyıl Alman materyalizminin ilk düşünürü olan Feuerbach’ın temel yapıtı “Hıristiyanlığın Özü”dür. Felsefesi ya da karşı felsefesi, bir hümanizm ve doğalcılık şeklinde gelişen, dine ilişkin eleştirisi, insanlıkla ilgili doğruların bilinçsizce yansıtılmasını ifade eden Feuerbach, felsefeye önce Hegel’in nesnel idealizmini benimseyerek başlamış, fakat daha sonra tinselcilikmaddecilik karşıtlığında, maddeciliğin tarafında yer almıştır. Feuerbach “Gelecek Felsefesinin İlkeleri” adlı yapıtında, “Temel doğadır” der, “Doğanın dışında hiçbir şey yoktur. Her şey gibi, düşünce de, din de doğanın ürünüdür. Düşünce, maddi bir organ olan beyinden çıkmaktadır. Bence maddecilik insanın varlık ve bilgi yapısının temelidir. Ama bir fizyolojistin, bir natüralistin anladığı gibi, varlık yapısının kendisi değildir.” Din, doğası gereği bir “dogmalar bütünüdür”. Feuerbach’a göre, “Dogma, düşünme yasağından başka bir şey değildir.” “İnsan dinin başlangıcı, insan dinin ortası ve insan dinin sonudur” der. İnsanın Tanrı’yı tasarlayıp yarattığını savunur: “İncil’de yazdığı gibi, tanrı insanı tasarlayıp yaratmadı. ‘Hıristiyanlığın Esasları’nda gösterdiğim gibi, insan tanrıyı tasarlayıp yaratmıştır.” ??? TBMM, ilk ve ortaöğretimde Kuranıkerim mealinin ve Hz. Muhammed’in hayatının iki ayrı seçmeli ders olarak okutulmasına ilişkin tasarıyı yasalaştırdı. Herhalde en kısa zamanda Alevilik ve Hz. Ali’nin hayatı, Tevrat meali ve Hz. Musa’nın hayatı ile İncil meali ve Hz. İsa’nın hayatı da seçmeli ders olarak okullara girecektir. Yoksa yurttaşların anayasal eşitliğinden, “herkes için demokrasiden” nasıl söz edilebilir? Herkesten önce demokratlığı, eşitlikçiliği ve insana olan saygısı nedeniyle Başbakan buna izin vermez! Hükümet mutlaka ‘ateistleri ve ateizm’i de dikkate alacak, bu olanağı “Allahsız, kitapsız, imansız” yurttaşlarına da sağlayacaktır. Önerim, Arthur Schopenhauer ve Ludwig Feuerbach’ın yaşamlarının ve düşüncelerinin seçmeli ders programına alınması, ‘ateizmin kökenleri’ başlığı altında hazırlanacak ders kitabında Ernst Bloch’a da mutlaka yer verilmesidir. İnanç ve inançsızlık özgürlüğü adına... Demokrasi adına... Anayasal eşitlik adına... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Yüksel Aksu’ya Teşekkürler Bu yıl 23’üncüsü yapılan Uluslararası Ankara Film Festivali’nde “Entelköy Efeköy’e Karşı” filminin “En İyi Film”; yönetmeni Yüksel Aksu’nun “En İyi Yönetmen”; yine Aksu’ya ait senaryosunun “En İyi Senaryo” ve “Umut Veren Yeni Kadın Oyuncu” olarak da aynı filmdeki rolüyle Ayşe Bosse’in seçilmesi ne anlama geliyor? Bu sonuç, bir filmin tüm yaratıcıları için elbette ki yaşam boyu gurur duyacakları bir başarı ve mutluluk kaynağıdır. “Entelköy Efeköy’e Karşı”nın kadrosuna “köylüler”in de katılması ise sinemada nadiren rastlanacak bir “toplumsal sevinç”e dönüşmüş olsa gerek.. Nitekim Aksu “Bu ödül en az bizim kadar heyecan duyarak rollerini oynayan Egelilere de sinema dünyamızın armağanı olmasını da ayakta alkışlamamız gerekiyor. Çünkü “Anadolu filmi” ya da “köy filmi, köylü filmi” denebilecek yapıtlarımıza yıllardır egemen olan anlayış, hep “Doğu ve Güneydoğu”yu ele alan senaryolar oldu. Elbette çoğu başarılıydı ve aralarındaki sinema sanatımızın doruktaki örnekleriyle gurur duyduk ama Anadolu sadece bu bölgelerimizden mi ibaretti? Ege ise çoğunlukla bu yöredeki kıyı yerleşmelerimize “sığınan” ya da metropol insanının imrendiği o sakin deniz kasabalarımızdaki dingin yaşamlı aşk öykülerine dayalı senaryolarda yeğlenmiştir. Ülkemizin batısında da doğusu gibi önemli toplumsal sorunların yaşandığı; egemen siyasetin çıkarcı politikalar uğruna batıyı da gözden çıkardığı gerçeği ise sine HARBİ SEMİH POROY Kahramanlarımız ve “lider”leri du” derken ne denli içten olduğuna ben tanığım… Çünkü ödüllerin belli olduğu 21 Mart “Nevruz” akşamı Ankara’dan İstanbul’a gelerek Dr. Emel Gökmen ve Mine Kırıkkanat’la Nar Lokantası’ndaki yemeğimize katılmıştı.. Seçici kurul kararını gecenin ilerleyen saatlerinde birlikte öğrenmiştik… Aksu’yu ilk kucaklayanlar da bizler olduk. Kadehlerimizi ödüle kaldırırken ilk yorumlarını dinleme fırsatı da bulduk; “Filmin şansının yüksek olduğunu biliyordum” diyor ve ekliyordu; “ama senaryosunun da ödül alması çok anlamlı; daha çok seviniyorum”. Sinemamızın çok yönlü emektarı Prof. Sami Şekeroğlu başkanlığında Osman Şahin, Çiğdem Vitrinel, Cüneyt Cebenoyan ve Doğan Sarıgüzel’den oluşan seçici kurulunun bu kararı alırken hangi gerekçelere dayandıkları “sinema dili”nde yazılıyor, anlatılıyor… Ancak özellikle senaryosu ile oyuncuları arasındaki başarılı uyum açısından bizim de ödülü kutsamamızın nedenleri var. Öncelikle Yüksel Aksu’nun asıl amacı ve iddiası olan “Anadolu’daki kültür çeşitliliği”nin sinemamıza kazandırılmış ol Bir kültür manifestosu mamızda hemen hiç ele alınmamıştır. Bu nedenle Aksu’nun önceki filmi “Dondurmam Gaymak” ile “Entelköy Efeköy’e Karşı”nın ortak özellikleri, Ege insanının aynı politikalar karşısındaki talihsizliğini yansıtmalarıdır. Anadolu filmlerimizde süregelen “yöresel adaletsizliğe” karşı da adeta “kültürel manifesto” gibidirler. Anımsanacaktır, “Dondurmam Gaymak”ta yerel olanaklarla dondurma yapıp satan köylü bir dondurmacının, bu alanda piyasaya egemen olan tekellere karşı direnişini, yürek burkan ve düşündürücü bir mizahla izledik. “Entelköy Efeköy’e Karşı”da da termik santral kurulmak istenen dünya güzeli bir Ege köyünde, yatırımcıların köylüleri nasıl kandırdıklarını; mutlu sona ise köylerine komşu gelen entellerin açtıkları davada mahkemenin santralı iptal kararıyla kavuştuklarını yine “yerel dil”in güldüren gerçekleriyle seyrediyoruz. Biz de böylesi “çevreci” bir filmi “toplumcu” senaryosuyla sinemamıza kazandıran Yüksel Aksu’ya ve eserin tüm katılımcılarına Çed Köşesi’nin “yılın sanatçıları” ödülünü veriyoruz… HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Karabük ilinde, 1 Türkiye’nin en uzun mağaralarından biri. 2 2/ Yunan rakısı... 3 Aydın ilinde ünlü 4 bir antik kent. 3/ Dil devriminin ilk yıl 5 larında belediye 6 başkanı anlamında 7 kullanılan sözcük... Bir nota. 4/ Yete 8 nek, beceriklilik. 5/ 9 Kaşındırıcı bir deri 1 2 3 4 5 6 7 8 9 hastalığı... Yüksek sesle bağırma. 6/ Halk dilinde 1 K E R A V İ Y E mısıra verilen bir ad... Pa 2 E L A M S E R A sak. 7/ Özbekistan’ın pla 3 B A D A S Z İ L ka imi... Yarı, yarım. 8/ 4 A Z A A K İ K A Şarkı, türkü... İyi yaşa 5 B I R A K I T Ç mak için gerekli her şey. 9/ 6 İ Ğ B A R T A Unsurlar, öğeler... Ren7 Y H A R A B A T yum elementinin simgesi. 8 E M İ R Ç A K I YUKARIDAN AŞA9 A N A V A T A ĞIYA: 1/ Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde bir mağara. 2/ Sıkıntı verme, üzme... Edebiyat. 3/ Yerli bir keçi cinsi... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 4/ Amerika’da yaşayan bir cins yaban öküzü. 5/ Bayındırlık... Türlü müzik araçlarının verdiği sesleri birbirinden ayırt etmeyi sağlayan ses özelliği. 6/ Sıcak bölge ormanlarında yetişen bir tür sarmaşık... Tunceli yöresine özgü, “sac sırımı” da denilen bir tür hamur yemeği. 7/ Vilayet... Genellikle ölülerin ardından söylenen, ağıt niteliğindeki türkü. 8/ Bisikletin atası olan binek aracı. 9/ Posta sürücüsü... Bir cetvel türü. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle