27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN 2012 PERŞEMBE [email protected] 12 DIŞ HABERLER Annan: Bölge yeni bir şoku kaldıramaz e yapılacak yanlış e’d riy Su n, na An n çe ge a n’ İra n ’de iye rk Tü racağını kaydetti ğu do r çla nu so k ce ye me ile ed l yü ay tah hesabın (EPA) EKBER KARABAĞ Bermuda Üçgeni: Türkiye İran Suriye Son bir haftada Tahran’la bugüne değin hiç tanık olmadığımız garip bir söz düellosu yaşanırken Suriye sınırında da insanın sürekli yüreğini ağzına getiren gelişmeler oluyor. Kamuoyu tamamıyla “bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” yaklaşımı içinde. Basın ise bilinen soruları gündeme getirmekten fazla bir şey yapmıyor. Etliye sütlüye bulaşmayan, genelde kahvehane düzeyinde konuşulabilecek sorular art arda sıralanıyor: “Böyle nereye sürükleniyoruz?” “Kapıda bir savaş mı var?” “Acaba Türkiye Suriye’ye saldırır mı?” “İyi ama neden? Sebep Esad’ın vaat ettiği reformları yapmaması mı?” vs. Provokasyona bunca açık, bu kadar puslu bir ortamda artık neden sonuç ilişkilerine tam mim koymak kolay değil ama giderek dozu artan doğudaki bu gerilim birikimini anlayabilmek için ben öncelikle, Suriye’den evvel, İran’a eğilmemiz gerektiğini düşünüyorum. TAHRAN Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Kofi Annan, Şam yönetiminin bölgedeki en büyük destekçilerinden İran’da üst düzey temaslarda bulundu. İran, Suriye’deki krizin çözümüne yönelik Annan’ın 6 maddelik planında Beşşar Esad’ın değişmemesinin yer almamasını memnuniyetle karşıladı. Türkiye’nin ardından dün İran’a geçen Annan, Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ve Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Said Celili ile başkent Tahran’da görüştükten sonra, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad tarafından ülkenin güneyindeki Bandar Abbas kentinde kabul edildi. Salihi, Annan ile ortak basın toplantısında, Suriye konusunda Annan’ın hazırladığı barış planına değinerek “Planda, Suriye’de rejim değişiminden ve liderlerinin gitmesinden bahsedilmiyor ve bu memnuniyet vericidir. Sayın Annan, Suriye krizi yönetimini bu şekilde devam ettirirse planlarını desteklemeye devam ederiz” dedi. Suriye halkının özgürlük isteme hakkı oluğunu söyleyen Salihi, “Ancak, bu ülkedeki her değişim Suriye hükümeti tarafından yapılmalı. Nitekim Şam yönetimi ve Esad bunun sözünü vermiştir ve bu konuda yönetime fırsat verilmeli. Yabancıların bu ülkenin iç iş destek isteyen Özel Temsilci Annan, İranlı yetkililerle görüşmesinde öncesinde ateşkes konusunda umutlu olduğu mesajını verdi. Şam’ın Annan’a yazılı güvence verdiği bildirildi. Suriye için Tahran’dan leyebiliriz” dedi. Annan, Suudi Arabistan ve Katar’ın Suriyeli isyancılara silah vermesinin durumu daha da kötüleştireceği uyarısı yaptı. am: Operasyonları durduruyoruz Annan’ın sözcüsü daha sonra yaptığı açıklamada, özel temsilcinin Suriye Dışişleri Bakanlığı’ndan bugün saat 6 itibarıyla operasyonların duracağına dair yazılı güvence aldığını bildirdi. Ancak Suriye silahlı grupların saldırısına yanıt verme hakkını saklı tuttu. Suriye’den dün gelen haberler şiddet olaylarının devam ettiği yönündeyse de, Suriye Savunma Bakanlığı da bugünden itibaren askeri operasyonları durduracaklarını bildirdi. Suriye devlet televizyonunun haberine göre, Savunma Bakanlığı’ndan kimliği açıklanmayan bir yetkili, “Silahlı kuvvetlerin silahlı terörist grupların suç eylemlerine karşı başarılı operasyonlarını tamamlaması ve devlet düzenini sağlamasının ardından perşembe sabahından itibaren operasyonların durdurulmasına karar verilmiştir” dedi. Bir açıklama yapan muhalifler ise Suriye güvenlik güçlerine ait tankların Hama kentinin merkezine girdiği ve Rasta’da saldırı başlattığı öne sürüldü. Rusya ise Suriyeli muhaliflere çağrıda bulunarak, Şam yönetiminin ateşkes adımına karşılık vermesini istedi Ş ekabet gerilimi Gazze ile başlamış İran’da uzun yıllar yaşamış bir diplomat dostumun gönderdiği çok çarpıcı bir yazı duruyor önümde. Yaklaşık iki yıl önce Meir Javendanfar isimli tanımış bir Ortadoğu analizcisi tarafından yazılan yazı; “İran’ın bir sonraki rakibi Türkiye/Iran’s Next Rival Turkey” başlığını taşıyor. Javendanfar’ın yazıyı kaleme aldığı 18 Haziran 2010 tarihinde; Türkiyeİran ilişkileri pürüzsüz görünüyor. Hatta ilişkilerde nerdeyse bir Rönesans dönemi yaşanıyor. Erdoğan’la Ahmedinejad arasından su sızmıyor. Birbirlerine “kardeşim!” diye hitap ediyorlar. Ancak gelin görün ki daha o zamandan ölümcül bir rekabet, alttan alta bu yakınlığı mayınlamaya başlamış. Javendanfar’ın anlattıklarına göre Türkiyeİran arasındaki dişli rekabetin, iki komşuyu karşı karşıya getirebilecek bir “savaş boyutuna” varması olasılığından, ilk kez bizatihi dini lider Hamaney’nin torunu olan Farid al din Hadad Adel adında bir gazeteci bahsediyor. İran’da fazla öne çıkan bir isim olmamakla birlikte, “müesses nizamın” temsilcisi olarak dikkat çeken Hadad Adel; 2010 başında henüz ortada fol yumurta yokken “Bundan sonra İran’a karşı çıkarılabilecek tek savaş, Türkiye üzerinden çıkartılabilir!” şeklinde iddialı bir kehanette bulunuyor. O dönem AnkaraTahran ilişkileri günlük güneşlik olduğundan uğursuz kehaneti kimse ciddiye almıyor. Ancak birkaç ay sonra “İsrail’le Mavi Marmara” krizi çıktığında işin rengi değişmeye başlıyor. Erdoğan’ın Gazze’de edindiği başdöndürücü popülariteyi, İran hazmedemiyor. Türkİran rekabetinde bir dönüm noktası yaratan Mavi Marmara arkasından yaşanan havayı, Javedanfar kısaca!değerlendirmesinde şöyle özetliyor: “Batı’da herkes kurulabilecek bir yeni Türkiyeİran ittifakından çekinirken İran’da Türkiye’ye kuşkuyla bakan ‘Bugünün dostu Türkiye, yarınki rakibimizdir’ gözüyle Ankara’ya yaklaşan çok insan var. Son olay (Mavi Marmara) göz önünde! İran Hamas’a, milyonlarca dolar yardım döktü. Ancak bugün Gazze’de en fazla dalgalanan yabancı bayrak İran’ın bayrağı değil,Türk bayrağı. Yeni doğan bebeklere de insanlar ‘Ahmedinejad’ değil, ‘Erdoğan’ adı veriyorlar. Suriye’yi aynı şekilde bu ülkeye yıllardır nüfuz etmeye çalışan İran ekonomisi değil, Türkler ele geçiriyor. Türkiye serbest ticaret antlaşmasıyla İran’dan pazar payını kapıyor. Erdoğan; (Humeyni’den beri) İran’ın yapmaya çalıştığı şeyi yapmaya çalışarak İslam dünyasının liderliğine oynuyor. Er geç iki ülkeyi karşı karşıya getirecek ve nüfuz alanları üzerinde çatışmaya sürükleyecek olan bir gerçek bu.” İşte Ankara ve Tahran arasında; İstanbul’da yarın yapılması planlanan “P5+1” nükleer görüşmeleri ile Suriye üzerinden patlak veren restleşmenin arkasından böyle bir büyük “nüfuz alanı çatışması” var. Şiddetlenen “nüfuz alanı çatışması”, biz farkına dahi varmadan iki yıl önce Gazze üzerinde boy vermeye başlamış ve “Arap Baharı” sürecinde, yanı başımızdaki en büyük fay hattı Suriye’ye dek ulaşmış. Irak savaşı sonuçlarından yararlanırken Arap Baharı ayaklanmalarının kaybeden yanında bulunan İran’ı, “Suriye”; şimdi çok bıçak sırtı bir yere oturtuyor. İran’ın Suriye’yi kaybetmesi halinde; öteden beri kovaladığı İslam dünyası liderliği ile emperyal düşlerine veda etmesi gerekecek. Bu Tahran için göze alınabilir bir kayıp değil. Esad’a “reformlar” ve “demokrasi” konusunda mütemadiyen fırça çeken Erdoğan oysa ki tam böyle bir ürkütücü şeytan üçgeninin orta yerinde Tahran’a da fırsat düştükçe diplomasi dersleri vermeye kalkıyor. Sonra durup durup “başımızda acaba durduk yerde neden savaş rüzgârları esiyor?” diye soruyoruz. Başbakana, birileri bu konjonktür ve bu coğrafyada porselen dükkânına girmiş bir fil gibi hareket etmekten vazgeçmesi gerektiğini ivedi biçimde söylemeli. R lerine karışmasına karşıyız” diye konuştu. Basın açıklamasında, İran’ın 6 maddelik barış planına destek vermesinden memnuniyetini dile getiren Annan, “Suriye ile özel ilişkileri düşünüldüğünde” İran’ın krizin çözümün bir parçası olmasını umduğunu kaydetti. Suriye’nin jeopolitik olarak önemli bir ülke olduğunu kaydeden Annan, yanlış değerlendirme ve hesaplamaların bölgede kötü sonuçlar doğuracağı uyarısında bulunarak bu bölgenin başka bir şoka daha tahammülü olmadığını ifade etti. Bu sabah 06.00 itibarıyla Suriye’de daha iyi bir durumun olmasını uman Annan, tarafların kabul ettikleri ateşkese uymalarını istedi. “Onlarla da (isyancılar) bağlantıya geçtik ve olumlu yanıt aldık, perşembe günü saat 6 itibarıyla çok daha iyi bir durum görmeyi bek AKİS ÇOHACOPOULOS Yunanistan’da şok tutuklama MURAT İLEM (Fotoğraflar: AFP) ATİNA Ekonomik anlamda zor günlerden geçen Yunanistan’da dün sabah saatlerinde gerçekleştirilen tutuklama operasyonu, tüm ülkede şok etkisi yarattı. Sosyalist PASOK partisinin hemen her iktidara gelişinde sürekli olarak Milli Savunma Bakanlığı görevlerini yapan Akis Çohacopoulos tutuklandı. Yunanistan’a kredi veren Avrupa Birliği, IMF ve Avrupa Merkez Bankası yetkililerinin emri ile geçen yıl yapılan araştırmalarda halen PASOK milletvekili olan Çohacopoulos’un ailesi üzerine kayıtlı 55 dairesi olduğu ortaya çıkmıştı. Bu konuda meclis komisyonuna verdiği ifadenin tutarsızlıklarla dolu olması, eski bakanın gerekçelerinin araştırılmasına neden olmuştu. Atina bölge mahkemesi başsavcısı Eleni Raikou’nun emri ile Çohacopoulos tutuklanarak Atina Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Edinilen bilgilere göre Yunan anayasasının politikacılar ve devlet görevlilerinin yolsuzluk vakalarının hızla yargılanmasını öngören kanun maddesi gereğince tutuklanan Çohacopoulos’un sorgusunu yetkili araştırma savcıları yapıyor. Atina Başsavcılığı’nın geçen aylarda başlattığı yolsuzluk, kara para aklama ve rüşvet soruşturması çerçevesinde daha önce dört kişi hakkında tutuklama kararı çıkartılmıştı. Bu kişilere ülkenin en tanınmış siyasetçisi olan eski bakan Çohacopoulos’un katılması, tutuklamaların daha da genişleyebileceği şeklinde değerlendiriliyor. Yunan basınında yer alan haberlere göre, eski dışişleri bakanı ve halen PASOK partisi milletvekili olarak mecliste bulunan Teodoros Pangalos’un üzerine kayıtlı 58 dairenin bulunması, dikkatleri Atina Başsavcısı’na çevirdi. Pangalos geçen günlerde yaptığı açıklamada önümüzdeki ay yapılacak olan erken genel seçimde milletvekili olmayı düşünmediğini söylemişti. Öte yandan internet medyasında yer alan, Yunanistan parlamentosunda bulunan başta Yeni Demokrasi Partisi olmak üzere tüm siyasi partilerden bazı milletvekillerinin de Atina savcısının büyüteci altına alındığı, bu kişiler hakkında kara para aklama, vergi kaçakçılığı, rüşvet alma iddiaları ile soruşturmaların sürdüğü haberleri kamuoyu tarafından dikkatle izleniyor. Yunanistan’da ikinci demokrasi olarak tanımlanan 1975’te cuntanın yıkılması sonrasında göreve gelen tüm hükümetler, özellikle seçim öncesi dönemlerde oy kazanmak için halka yönelik bazı parasal kararlar alıp, bunları uyguluyorlardı. Sosyalist PASOK’un ilk kez iktidara geldiği 1981 döneminden itibaren dönemin başbakanı Andreas Papandreu’nun uygulamaları sonucu sekiz yıl boyunca hem milletvekilleri hem de önemli devlet görevlilerinin maddi çıkarlar elde ettikleri biliniyor. 1990 yılından itibaren iki dönem iktidara gelen anamuhalefet Yeni Demokrasi Partisi’nin Avrupa Birliği fonlarından gelen paraları şahsi hesaplarına kaydırdıkları, bazı Komünist Partililerin ise Rusya ve Çin’den maddi yardım aldıkları kanıtlanmıştı. İslam dünyası liderliği çatışması Sınırda görevli Türk askerlerinin görüntüleri yabancı medya tarafından da geçilirken Suriyeli göçmenler Türkiye ve Suriye bayrakları taşıdı. Neues Deutschland’a göre Suriye muhalefetinin bir bölümü Türkiye’yi müdahaleye zorluyor Tutuklamalar artabilir ‘Tampon bölge savaşa köprü olur’ OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT Türkiye’nin Suriye’de izlediği gerilimci politika, Berlin’den henüz net bir destek veya tepki alamazken, Alman medyasının, toplumu Türkiye’nin de karıştığı bir askeri müdahaleye hazırlama eğilimi içinde olduğu gözleniyor. Suriye ile Türkiye arasındaki sıcak çatışmanın hızla yaklaştığını belirten bazı haber ve analizlerde, Ankara’nın tansiyonu artıran “tampon bölge” ısrarının “savaşa köprü kurmak” anlamına geldiği belirtildi. Alman Birinci Televizyonu ARD’de gelişmeler dün “şiddetin sonu gelmiyor” başlığı altında haberleştirilirken, haber kanalı N24 “Ankara hükümeti ile Şam rejimi arasındaki ihtilafın giderek sertleştiğini ve bunun bir tehdide dönüş tüğünü” belirtti. Gazetelerin ilk sayfalarından ve manşetten bölgedeki gelişmeleri ayrıntılarıyla, Türkiye’nin merkezi rolünü vurgulayarak vermesi değişik yorumlara neden oldu. Sol liberal Frankfurter Rundschau ayrıntılı analizlerinde “Esad iktidardan kendi arzusuyla ayrılmayacaktır” saptamasını öne çıkarırken, etkili Süddeutsche Zeitung gazetesi geniş bir yorumda “Suriye’de para ve kan akacak” başlığını kullandı. Muhafazakâr Frankfurter Allgemeine Zeitung ise Tahran’ın Esad’ı desteklemekte kararlı olduğunu işledi. Neues Deutschland gazetesi, manşetten kullandığı “Savaşa köprü olarak tampon bölge” başlıklı haberinde, Suriye muhalefetinin bir bölümünün Türkiye’yi açıkça müdahaleye zorladığını spot olarak kullandı. Ülkenin en yüksek tirajlı sos yalist gazetesi, ayrıntılı haberinde, sürgündeki muhalefetin en büyük umudunun Türkiye’nin Suriye sınırında bir tampon bölge kurmak olduğunu hatırlattı. Sol Parti’nin Meclis Grubu Dış Politika Sözcüsü Jan van Aken, Ankara’yı “Suriye’de askeri bir tampon bölge kurmaktan kaçınması” yolunda uyardı. Jan van Aken, Annan Planı ile barış için henüz bir fırsat olduğunu savunurken, Türkiye’nin sürekli tehditleriyle bu fırsatı ortadan kaldırabileceğini belirtti. ii yarımayı Suriye’de kırılacak Almanya’nın en etkili gazetelerinden Süddeutsche Zeitung ise geniş bir değerlendirmesinde, Suriye’nin artık bölgedeki Şii yarımayının en önemli kırılma noktasını oluşturduğunu belirtti. Ş Seçim öncesi Atalay: Plan yürüse iyi olacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, “6 maddelik Annan planı yürürse çok iyi olacak” dedi. Kanal 24’te Hatay Reyhanlı’daki kampa iki gün önce kampa yerleştirilen bir grup ile görüştüğünü anlatan Atalay, şöyle konuştu: “Çok tüyler ürpertici şeyler anlattılar. Birisinin köyünü tamamen yok etmişler. ‘Çobanları bile boğazını keserek öldürdüler. Kimse kalmasın diye’ diyor. Bu vahşet bizim sınırımıza yakın bir yerde devam ediyor.” Atalay, bu bilgileri BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan’a “masa başında diplomatik ilişkiler nedeniyle bu gerçeklerin kaybolmaması için” anlattığını belirterek Annan’ın bir anlamda Suriye yönetimine destek veren Rusya ve İran ile görüştüğünü söyledi. Atalay, “Suriye’deki durumla ilgili olarak uluslararası bir karar alınamazsa ve Türkiye sınırında bu tür gelişmeler yaşanmaya devam ederse Türkiye ne yapacak” sorusuna şu karşılığı verdi: “Sınır içine yönelen bir silahlı müdahale çok ileri bir olay. O konuda Başbakanımız, Türkiye haklıdır. 6 maddelik o Annan planı yürürse çok iyi olacak. Halkın iradesi öne çıkacak. Fakat o olmazsa dünya bir daha düşünecek. Bu defa BM Güvenlik Konseyi’nin de hiçbir mazereti kalmayacak. Şu anda Rusya Dışişleri Bakanı, Suriye’de. Dileğimiz Annan planının başarıya ulaşması ve o taahhütlerin gereğinin yerine getirilmesi. Şu anda Suriye yönetimi oyalıyor.” K. Kore füze fırlatmaya yakın ? Dış Haberler Servisi Kuzey Kore, bu ay fırlatacağını açıkladığı uzun menzilli füzeye yakıt doldurma işlemine devam ettiğini bildirdi. Başkent Pyongyang’ın kuzeyinde bulunan uydu kontrol merkezi direktörü Paek ÇangHo, yakıt doldurma işleminin yakın bir zamanda tamamlanacağını söyleyerek, fırlatma tarihinin “üstleri tarafından belirleneceğini, kontrol merkezinin fırlatma işleminin son safhasında olduğunu” belirtti. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Kuzey Kore’yi uyararak, bu ülkenin füzeyi fırlatması durumunda ABD’nin “uygun” karşılığı vereceğini söyledi, ancak nasıl bir tepki verileceği konusunda açıklamada bulunmadı. Japonya hükümeti de Kuzey Kore’nin fırlatmaya hazırlandığı uzun menzilli füzeyle ilgili olarak kriz masası oluşturdu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle