25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 NİSAN 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Deniz Feneri soruşturmasında iddianame tamamlandı: Örgüt ve dolandırıcılık yokmuş 5 İnsanlığı mahveden zulmü, baskıyı, gözaltındaki kayıpları, işkenceleri, faili meçhulleri yaşadık hep birlikte. Albay Kazım Çillioğlu’nun ölümüyle ilgili soruşturma çok önemli bir aşamaya geldi. Albay Çillioğlu’nun mezarından çıkarılan kemikler üzerinde yapılan araştırmada, olayın intihar olmadığı, işkence yapıldıktan sonra öldürüldüğü saptandı. ??? Bilirkişinin savcılığa sunduğu 62 sayfalık raporu okuyunca tüylerim diken diken oldu. 17 yıl önce intihar ettiği açıklanmıştı Çillioğlu’nun. Oysa intihar değil cinayetmiş... Kimler öldürdü Çillioğlu’nu? Devletin derin kökleri yerli yerinde mi duruyor yoksa? Niçin yakalanamaz hâlâ Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım? JİTEM, niçin devletin birimleri tarafından kabul edilmez, ortada “ben kurdum” diyen ve diyenler varken! Kim bilir daha nice cinayetler var böyle bilmediğimiz. Onun için boşunadır kıyamet günlerinde mutlu bir sonu aramak. ??? Ölümlere alışkın bir toplumuz... Kimimiz zindanlarda öldü, kimimiz işkencelerde. Kimseden ama kimseden hesap sorulmadı hiçbir zaman. Bakın Bakırköy Kadın Cezaevi’nde, sevgilisiyle birlikte kocasını öldürmekten tutuklu bağırsak kanseri hastası 32 yaşındaki Serap Şimşek, CHP milletvekili Veli Ağbaba’dan muhabbet kuşu istemişti. Ağbaba, daha önce Serap’ı cezaevinde ziyaret etmiş, bir isteği olup olmadığını sormuştu... Bağırsakları dışarıda, bir eli somyaya bağlı olan Serap, Ağbaba’dan ölümle pençeleşirken iki muhabbet kuşu istedi. CHP’li Ağbaba iki muhabbet kuşu gönderdi Serap’a... Ancak idare, iki kuştan birini sakıncalı bulmuş olmalı ki, ötekini Serap’a vermedi... Geçen haftayı yine işkencelerle, ölümlerle, 12 Eylül’le geçirdik. Bu hafta neler olacak bilemem! ??? Mutlu bir son mu arıyoruz, yoksa yaşadığımız toprağa basarken hiçbir şey hissetmiyor muyuz? Duygunun yitip gittiği, insan onurunun ayaklar altında çiğnendiği yıllar ve bugünler... Değişen hiçbir şey yok! Bir buzulun çatlağına benziyor yaşam, yaşamlarımız!.. Cezaevinde bir kadın ölüyor, ayağa kalkın!.. ‘Asıl failler’ aklandı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Deniz Feneri soruşturması, üç savcının dosyadan el çektirilmesinden 8 ay sonra tamamlandı. Eski savcıların, zanlıları gözaltına alırken suçlama olarak yönelttiği “örgüt kurmak ve yönetmek” ile “nitelikli dolandırıcılık” maddeleri iddianame yer almadı. Toplam 20 kişinin sanık olduğu iddianamede, şüphelilerin daha basit suçlar olan “özel belgede sahtecilik”, “kamu görevlisinin sahtecilik suçuna iştiraki” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak”tan cezalandırılması istendi. Böylece, zanlılar için istenen ceza miktarı, Yargıtay’da 11 yıl istemiyle yargılanacak olan Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan’la neredeyse aynı oldu. Diğer yandan “köstebek” iddiası da dahil, 25 kişi hakkında takipsizlik kararı verildi. Türkiye’deki Deniz Feneri soruşturmasını başlatan savcılar Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ün dosyadan alınmasının ardından soruşturmayı yürütmeye başlayan savcılar Veli Dalgalı ve Hakan Pektaş’ın yaklaşık 8 ayda hazırladıkları iddianameyi tamamladı. Ağır ceza mahkemesine sunulacak olan id ALMAN SAVCI İŞARET ETTİ Deniz Feneri soruşturması, ilk olarak 2006’da Almanya’da başlatıldı. Almanya’da “yüzyılın bağış yolsuzluğu” olarak anılan davada bağış paralarını Türkiye’deki şirketlerin hesabına geçirmekle suçlanan sanıklar hapis cezalarına çarptırıldı. Sanıklar, “dolandırıcılık” ve “haksız kazanç elde etmek”ten mahkum oldu. Davanın savcısı Lötz, “asıl faiilerin” Türkiye’de olduğunu belirtti. KÖSTEBEĞE TAKİPSİZLİK İddianamede, soruşturmadaki arama kararını önceden şüphelilere iletmekle suçlanan Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın koruma müdürü Ali Karabağ’ın da arasında bulunduğu 25 kişi hakkında takipsizlik kararı verildi. Sanık olan 20 kişi hakkında da bazı suçlardan kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği öğrenildi. menin kendisine sunulmasından sonra 15 gün içinde onaylamak veya geri göndermek zorunda. Bir Kadın Ölüyor, Ayağa Kalkın!.. Demokrasi... Laiklik... Özgürlük... Çağdaşlık... Yaşam hakkı... Hemen hemen herkesin dilinde bu kelimeler yinelenip duruyor. Aslında bu bir oyundur... Neredeyse gençlik yıllarımdan beri bu kelimeleri duyarım ben... Gazetecilik yıllarımda yine aynı üç kelimeyi kimlerden duymadım ki! Birkaç gün önce Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in açıklamasını izlerken, 20102012 yılları arasında 7 bin 43 üniversite öğrencisi hakkında soruşturma açıldığını öğrendim. ??? Peki 7 bin 43 öğrenciye ne cezası verilmiş? 4 bin 43 öğrenci üniversitelerden uzaklaştırılmış... Bakan Dinçer, İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel’in soru önergesini yanıtlarken söylemiş bu acı gerçeği... Burada asıl acı olan, üniversite öğrencilerinin işledikleri suçlar. Neler mi? YÖK, rektörlük ve hükümetin eğitim politikalarını protesto etmek... Harç, yurtlarda yemek, barınma, ulaşım sorunlarının çözümlenmesini istemek... Anadilde eğitim hakkını savunmak... Okula soda, ekmek, simit, poğaça getirmek... Islık çalmak, halay çekmek, birlikte müzik dinlemek... Afiş asmak, kitap okuma etkinliği düzenlemek, bildiri dağıtıp basın açıklaması yapmak... Say say bitmiyor! Dünyanın hangi gelişmiş, demokratik ülkesinde üniversite öğrencilerinin üzerinde böylesine bir baskı vardır, söyler misiniz? ??? Bir ülkede 500 üniversite öğrencisinin, 100 gazetecinin tutuklanması içinizi acıtmıyor mu? Benim ülkemde kitap okumak sadece 12 Eylül’de suç kanıtını oluşturmuyordu, şimdilerde de durum aynı... Bilim insanları, öğrenciler, gazeteciler “terör örgütü üyesi” ya da “terör örgütüne yardım ve yataklık” suçlamasıyla yaftalanıp zindana atılıyor. Sanki kıyamet günlerini andıran bir dönemden geçiyoruz. Mutlu bir sonu arama çabalarımız yavaş yavaş yok olurken, yüreğimiz titriyor. En fazla 8.5 yıl dianame, UYAP sistemine yüklenmeye başlandı. 526 sayfalık iddianamede 20 kişi sanık olarak yer aldı. Sanıklar arasında eski RTÜK Başkanı Zahid Akman, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriye Karaman’ın yanı sıra Almanya’daki davada ceza alan Mehmet Gürhan, Mehmet Taşkan ve Firdevsi Ermiş de bulunuyor. İddianamede dava açılan sanıklar, “özel belgede sahtecilik”, “kamu görevlisinin sahtecilik suçuna iştiraki” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” ile suçlandı. İddia namede, her iki sahtecilik suçunu düzenleyen maddedeki cezaları yarı oranda indiren TCK’nin 211. maddesinin uygulanması istendi. Böylece, sanıklar “özel belgede sahtecilik” suçundan 6 aydan 1.5 yıla, “kamu görevlisinin sahtecilik suçuna iştiraki”nden 2 yıl 3 aydan 6 yıla, “güveni kötüye kullanmadan” ise bir yıldan 7 yıla kadar hapis istemi ile yargılanacak. Ancak hangi sanığa, hangi suçlamanın yöneltildiği iddianamenin kabul edilmesinin ardından ortaya çıkacak. Mahkeme, iddiana Böylece, hakkında 11 yıl istenen Nadi Türkaslan, birçok Deniz Feneri sanığından daha ağır ceza istemi ile hakim karşısına çıkacak. Deniz Feneri’nin önemli sanıkları Akman ve Karaman kamu görevlisi olmadığı için “kamu görevlisinin sahtecilik suçuna iştiraki”nden suçlanması beklemiyor. Bu durumda, Akman ve Karaman, diğer iki maddeden sorumlu tutulsa bile en fazla 8.5 yıla kadar hapisle yargılanabilecek. Ayrıca Türkaslan’ın, “sahtecilik” suçundan soruşturduğu zanlılar ile aynı maddeden yargılanması da dikkat çekti. Suç vasfının değiştirilmesini, savcıların dosyadan el çektirilmesinin ardından şüphelilerin avukatları istemişti. Eski Deniz Feneri savcıları ise zanlıları “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, örgütü üye olmak, örgütü üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, örgüt içinde hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgütü bilerek ve isteyerek yardım etmek, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik” iddiasıyla soruşturmuştu. Soruşturma 3.5 yılda tamamlandı ürkiye’deki Deniz Feneri soruşturması 8 Eylül 2008’de başladı ve 3.5 yıl sürdü. Ankara Savcısı Nadi Türkaslan, vurgunun Türkiye bağlantılarını araştırmakla görevlendirildi. Soruşturmaya Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ün de dahil olması ile birlikte üç savcı, 13 Ekim 2009’da Kanal 7’nin de arasında bulunduğu 15 ayrı noktaya baskın yaptırdı, çok sayıda belgeye el konuldu. Soruşturmada en önemli adım ise 2011 Temmuz ayında geldi ve gözaltına alınan şüphelilerden Zekeriya Karaman, Zahid Akman, Kanal 7 yöneticileri İsmail Karahan, İzzet Kurum, Ali Solak, Harun Kapuyoldaş ve Muzaffer Şafak tutuklandı. Ancak HSYK, zanlıların avukatlarının şikâyeti üzerine, üç savcı hakkında “evrakta tahrifat” iddiasıyla inceleme başlattı. Ankara Başsavcılığı, savcıları 26 Ağustos 2011’de dosyadan alarak, yerlerine Veli Dalgalı ve Hakan Pektaş’ı atadı. Soruşturmanın koordinatörlüğünü ise HSYK yedek üyesi olan, Başsavcıvekili Harun Kodalak yaptı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, henüz HSYK karar vermeden savcıları suçlu ilan etti. HSYK’nin savcılar hakkında kovuşturma izni vermesinin ardından, tutuklu 9 kişi 21 Ekim 2011’de tahliye edildi. Üç savcı hakkında iddianame hazırlayan Sincan Ağır Ceza Mahkemesi, Türkaslan hakkında “resmi belgede sahtecilik” ve “görevi kötüye kullanmak” iddiasıyla 11 yıla kadar, diğer iki savcı için ise “görevi kötüye kullanmak”tan 2 yıla kadar hapis cezası istedi. İddianameyi 22 Mart 2012’de kabul eden Yargıtay 11. Ceza Dairesi, savcıları 4 Mayıs’ta yargılamaya başlayacak. T Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Wen Jiabao, Pekin’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı resmi törenle karşıladı. (Fotoğraf: EPA) Pekin’de gündem Ortadoğu açısından hakiki manada Dış Haberler Servisi İSTANBUL ‘TEYİT EDİLDİ’ balayı dönemine girildiğinin Çin’i 27 yıl aradan sonra zigöstergesi olduğu” ifade yaret eden ilk Türk Başbakanı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Başbakan Reedildi. Fınghuang TV’nin inRecep Tayyip Erdoğan, Sincep Tayyip Erdoğan ile temaslarda bulunduğu ternet sitesinde de ziyaretin can Bölgesi’nden başlattığı Çin’de, BM Genel Sekreteri Ban Kimun ve Gü“Türkiye’nin yüzünü, Baresmi Çin gezisinde dün Pevenlik Konseyi üyelerinin dışişleri bakanları ile telefon görüşmeleri yapıyor. Edinilen bilgiye göre tı’dan Doğu’ya çevirdiğikin’de Çin Halk CumhuriyeAB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton nin simgesi mahiyetinde olti Başbakanı Wen Jiabao ile ve İran Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Said duğu” yorumu yer aldı. görüştü. İki başbakanın SuCelili, Davutoğlu’nu arayarak nükleer müzakereriye ve İran konusunu görüşlerin İstanbul’da yapılacağını teyit etti. agaj krizi tükleri belirtildi. Öte yandan Erdoğan’ın, Çin devlet televizyonuna göre iki lider Suriye krizi ile İran’a iliş berlerde, Uygur Türklerine yönelik Pekin ziyareti bagaj kriziyle başladı. kin uluslararası tansiyonun nasıl dü asimilasyonu durdurma çağrısı yapan Erdoğan, korumalara ait ve içinde sişürüleceği konusunda görüş alışveri Erdoğan’ın, bölgede “soykırım”la kı lah bulunan bagaj uçaktan indirilşinde bulundu. Çin Başbakanı, Erdo yasladığı ölümlerden ötürü Pekin’i dikten sonra uçaktan ayrıldı. Korumalarla Çinli yetkililer arasında tarğan’ın dokuz milyon Uygur Türkü’nün suçladığını hatırlattı. Geziyi “milat” olarak değerlendiren tışma yaşandı. Başbakanlık korumayaşadığı Sincan Bölgesi’ni ziyaret eden ilk Türk başbakanı olduğunu ha Çin basınına göre bu ziyaret bir dönüm larının silahlarının bulunduğu özel batırlatırken siyasi çevreler, Erdoğan’ın noktasına da işaret ediyor. Doğu ga gaj için getirilen araç uçağa geç yagezisini Sincan’dan başlatmasını “kay zetesinde yer alan yorumda, “Erdo naşınca korumalar Başbakan’ın uçakda değer” olarak nitelendirdi. Ha ğan’ın ziyaretinin iki ülke ilişkileri tan inmesini istemediler. ? Erdoğan Jiabao görüşmesinde Suriye’deki durum ve İran’ın nükleer programı masaya yatırıldı Savcılar yargılanacak ‘Vicdani ret anayasal güvenceye alınsın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na görüşlerini ileten şehit aileleri “sivil şehitlik” düzenlemesi hazırlığına “Kaçakçılık yapandan, bayrak indirenden şehit olmaz” diye tepki gösterdi. Vicdani retçiler ve antimilitaristler ise vicdani reddin anayasal güvenceye alınmasını istedi. Anayasa Uzlaşma Komisyonu bünyesinde oluşturulan Sivil Toplum Kuruluşları, Azınlık Cemaatleri ve Vakıflar Alt Komisyonu’na dün Şehit Aileleri Federasyonu ile vicdani retçiler ve antimilitaristler görüşlerini iletti. Uzlaşma Komisyonu’nun CHP’li üyelerinden Rıza Türmen ile BDP’li Hasip Kaplan dün parlamentoda vicdani retçiler ve antimilitaristlerle birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Türmen, “vicdani reddin askerlikten kaçma bahanesi olmadığını” vurgularken Avrupa Konseyi’nde 47 ülkeden Türkiye ve Azerbaycan dışındaki 45’inde bu hakkın tanındığına dikkat çekti. Kaplan da “Vicdani ret yeni anayasada yer almazsa kadınlara da zorunlu askerlik gelebilir” uyarısında bulundu. B CHP’Lİ TARHAN, 12 EYLÜL DAVASI’NI DEĞERLENDİRDİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ’NDE ÖĞRENCİLERE CEZA YAĞDI ‘Şova izin vermeyiz’ Süresiz uzaklaştırma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan “12 Eylül davasının sembolik kalması, darbecileri aklamaya dönük girişimler yaşanması durumunda engellemek için elimizden geleni yaparız, ama böyle olduğu takdirde yeniden durum değerlendirmesi yaparız” açıklamasını yaptı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hafta sonu Karabük’te yaptığı açıklamada “12 Eylül davası şova dönüşürse müdahillik sürecini gözden geçiririz” mesajı verdi. CHP’li Tarhan da hukuki olarak davanın içinde bulunmaları gerektiğini düşündüklerini belirterek, “Sembolik bir yargılama olacak diyenlere katılmıyoruz, sembolik olmaması için elimizden geleni yapmak istiyoruz. 11 Eylül’ü de 13 Eylül’ü de yargılamaya niyetleri yoksa, sadece 12 Eylül’ü yargılıyorsa biz de durum değerlendirmesi yaparız. Üçü ölü beş generali yargılayarak darbeyi aklamak gibi bir girişimleri varsa, bunun olmaması için elimizden geleni yaparız, ama böyle olduğu takdirde durum değerlendirmesi yapacağız” ifadelerini kullandı. SİNAN TARTANOĞLU Tan’dan Görmez’e: Dini siyasete alet etme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in geçen cuma günü Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi’nde fetva verdiğini belirtti. Dünya tarihinde en tehlikeli işin dinin siyasete alet edilmesi olduğunu belirten Tan, Görmez’in verdiği fetvayla devletin bir memuru gibi hareket ettiğine işaret etti. Tan, şunları dile getirdi: “Cuma günü camide hutbe okudu. Bu hutbede İslam kardeşliğinden bahsetti. En büyük kimliğin İslam ve Müslümanlık olduğunu, alt kimliklerin doğru olmadığını söyledi. Siz rejimin, devletin görevli bir memuru musunuz, yoksa başınıza taktığınız sarığın ve giydiğiniz cüppenin hakkını verecek misiniz?” Görmez’in siyasi bir hutbe okuduğunu, dini siyasi rejime alet ettiğini kaydeden Tan, “Bir daha bölgede herhangi bir yerde konuşma yaparsa hukuk ve nezaket kuralları çerçevesinde yerinde cevabını alacaktır” dedi. ANKARA Ankara Üniversitesi, Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi’ndeki olaylara karıştığı iddiasıyla haklarında savcılık tarafından soruşturma başlatılan 31 öğrenci, dava süreci bitene kadar süresiz olarak okuldan uzaklaştırıldı. CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka, öğrenciler hakkında verilen uzaklaştırma kararının ardından Dekan Prof. Dr. Rahmi Er ile görüştü. 22 sol görüşlü öğrenci hakkında dekana bilgi veren Nazlıaka, “öğrencilerin işçi ailelerin çocukları olduğunu, derslerinde başarılı ve meslek sahibi olmaktan başka bir amaçlarını olmadığını” aktardı. Nazlıaka ayrıca, öğrencilerin “sağ görüşlü öğrenciler tarafından fakülte dışında da tehdit edildiklerini” bildirdi. Prof. Dr. Er ise “Dava süreci sonunda 1 aydan az bir ceza almaları durumunda öğrencilerin okula devamının sağlanacağını” söyledi. Sol görüşlü öğrencilerin ağır cezalık bir durumun olmadığını söyleyen Nazlıaka “Çocukların elinde önceden planlanmış bir şiddet aracı yok. Kendilerini savunurken attıkları bazı malzemeler var. Ancak satırla okula girmek planlı bir suç işlemek anlamına geliyor” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle