24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 MART 2012 PAZAR 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir B Manisa PB Denizli B Zonguldak B Sinop B Samsun PB Trabzon PB Giresun PB PB Ankara 17 21 20 19 21 22 21 14 9 14 14 15 17 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB B B B B B B B B B PB 16 16 9 22 24 21 17 21 16 17 8 5 4 Oslo B Helsinki S Stockholm B Londra PB AmsterdamPB Brüksel PB Paris PB Bonn PB Münih PB Berlin B Budapeşte A Madrid PB Viyana B HABERLER 13 4 9 16 13 16 17 17 15 15 19 20 17 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam PB Y B PB PB K B Y B Y Y B PB 18 17 18 20 17 2 19 22 10 14 15 23 24 Ülkemiz genelinde yağış beklenmiyor. Gece ve sabah saatlerinde, iç ve doğu kesimlerde yer yer sis ile birlikte doğu bölgelerde buzlanma ve don olayının görüleceği tahmin ediliyor. Sıcaklık artışları nedeniyle yurdun kuzey, iç ve doğu kesimlerinde kar örtüsü bulunan yerlerde kar erimeleri bekleniyor. Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğu kesimlerinde eğimin fazla olduğu yerlerde çığ tehlikesi bulunmaktadır. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Mart GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada girdi... …küfürler, yumruklar, tekmeler yerini bu kez ağır hakaretlere bıraktı. CHP, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in yetkisini kullanarak yasa önerisinin komisyona iadesini istedi. Yetki tartışmaları sürüp giderken Başkan Çiçek, Komisyon Başkanı Nabi Avcı’ya gönderdiği yazıda, muhalefetin başvurularını gözden geçirmesini istedi. Bu davranış üzerine CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi; belki de Türk parlamento tarihinde bir Meclis Başkanı’na bugüne dek görülmeyen ağır hakaretler içeren bir açıklama yaptı. “Sayın Meclis Başkanı, bugün itibarıyla akil adam konumunda olmayacağını, aciz adam konumunda olacağını kamuoyuna ilan etmiştir” dedi. Yetinmedi. Hem Komisyon Başkanı Avcı’yı hem de Meclis Başkanı Çiçek’i “sanal demokrat” diye niteledi. “Sayın Meclis Başkanı, AKP sıkıştığı anda imdadına koşan, arabanın yürümesini sağlayan bir stepne konumundadır” diye devam etti ve CHP’yi bağlayan şu cümleyi söyledi: “CHP açısından Sayın Çiçek güvenirliğini, itibarını kaybetmiştir.” ??? Hamzaçebi, sıradan bir milletvekili değil. Söylediği her söz, her öneri partisini bağlayan, partisi adına işlem gören sorumlu bir yönetici. Hamzaçebi’nin; Çiçek’in tavrını aciz adamlığa bağlayan, zor durumlarda AKP’ye stepne görevi üstlendiğini vurgulayan sözlerini siyaset dünyamız belki sindirebilir ama; Başkan Çiçek’e CHP’nin güvenirliği kalmadığını ilan etmesi… …üzeri örtülebilecek, üzerinde durulmayacak bir açıklama değil... Zira Grup Başkanvekili Hamzaçebi’nin bu saptaması; kuşku yok, CHP damgasını taşıyor... Üstelik bu saptama, vekâleten görev yaptığı Genel Başkan’ını da bağlıyor. ??? Hamzaçebi’nin açıklamaları veya söylemleri dengeli, dikkatli. Mantık sınırlarını zorlamadı bugüne dek... Ne var ki, CHP’nin Meclis Başkanı’nın güvenirliğini yitirdiğini ilan etmesi beraberinde kimi olası soruları da, beklentileri de gündeme taşıyabilir. Taşıması da gereklidir. Zira Meclis Başkanı; partiler arası yeni anayasayı yapmakla görevli Uzlaşma Komisyonu’nun hem başkanı hem de bu konudaki girişimleri, görüşmeleri partiler adına yürütüyor. Meclis Başkanı şayet sanal bir demokratsa, akil değil aciz bir adamsa ve… …daha önemlisi “sıkıştığı anda AKP’nin imdadına koşan bir stepne” ise CHP: Çiçek’in başkanlığında, partilerin, sivil toplum kuruluşlarının üzerinde anlaşacağı, uzlaşacağı yeni anayasayı hazırlayan komisyonda nasıl üye bulundurabilecek? Uzlaşma Komisyonu’nda yer almaya, görev yapmaya devam edebilir mi? Etmeli mi? Tabii Genel Başkan Kılıçdaroğlu; Hamzaçebi’nin açıklamalarını, örneğin kişisel görüşleridir gibi, yeni bir açıklamayla “düzeltmezse”; doğal olarak bu sorular gündeme girebilir, girmelidir de... ??? Meclis Başkanı Çiçek; Hamzaçebi’nin açıklamalarını “düzeysiz ve seviyesiz” diye yanıtlarken; “akil veya aciz adam olmasına” ulusun karar vereceğini söyledi. Haddini bilmeye çağırıyor Hamzaçebi’yi. Fakat bir başka haber Çiçek’in de yeni anayasadan fazla umutlu olmadığına işaret ediyor. Genç Anayasa Çalıştayı’ndaki konuşmasında; Meclis’teki sürekli gerginlikten yakınıyor; “hoşgörü yok, kavga var” diyor. Nikbin değil, karamsar. Şu cümleleri bu saptamayı doğruluyor: “Anayasa yapım süreci bir iklimdir. Bayram havasına ihtiyaç var. Bu kavga ortamında anayasa yapılsın istiyoruz. Ama konuşamıyoruz. Herkes bulunduğu noktadan bir santim gerilemiyor.” ??? CHP, yeni anayasanın baş yapımcısına güvenmiyor. Meclis Başkanı, “bu iklimde” yeni bir anayasa yapılmasındaki, en azından zorluğa işaret ediyor. Açıklamalara göre; 2012 sonuna kadar yeni bir anayasa hazırlanacak! İleri demokrasi gibi bu da, bir “tevatür” (bir haberin ağızdan ağıza yayılması, yaygın söylenti); hayırlara vesile olur mu acaba? “Devletin yeni Kürt politikası” denilen plan aslında AKP içinde bir süreden beri uygulamaya geçirilen politikanın medya aracılığıyla ifade edilmesi oldu. Bu yeni politika, parti içinde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “2014 planı”nın temel ayaklarından biri olarak değerlendiriliyor. Erdoğan, Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’ndeki görev süresini 7 yıl olarak belirleyip bir daha aday olamayacağına ilişkin yasal düzenlemeyi de yaptıktan sonra, artık AKP’de müzakereci ya da güvenlikçi ve hükümette tüm yollar, bir çizgi ile çıkacak. Takınacağı CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’nin yasayı tavır karşısına çıkarılacak rakibin savunacağı politikada iptal etmemesi durumunda da hiç kuşkusuz belirleyici Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin olacak. yapılacağı 2014’e çıkıyor. 3. Güneydoğu’da halen AKP içi değerlendirmelerde oyların yüzde 4555’ine BDP 2014 seçiminde “Kürt sahip. Geri kalan oyların da sorunu”nun temel tartışma tamamına yakını AKP’nin. Ya eksenlerinden biri olacağı oradaki PKK yanlısı BDP görüşü hâkim. “Habur açılımı” seçmeninin oylarını alacak bir ve “Oslo müzakereleri” gibi politika izleyecek ya da MHP sorunu PKK ile çözme de dahil tüm milliyetçisağcı girişimlerinin fiyasko ile oyları şemsiyesinin altında sonuçlanması, Erdoğan ve toplamak (özellikle ikinci turda) kurmaylarını artık “sorunu nasıl için gayret gösterecek. çözeceklerini” değil “iki yıllık 4. Müzakere politikalarının süreci nasıl yöneteceklerini” düşünür hale getirdi. 2014 hedefi ile AKP’nin Kürt AKRE DİTAS YON YANL IŞI politikası arasındaki ilişki şöyle ayrıntılandırılabilir: Afganistan’da şehit olan 1. 2014’te cumhurbaşkanı rimizin cenaze törenine bazı askerle ilk kez halk tarafından basın kuruluşlarının akreditasyon seçilecek. Anlaşılıyor ki gerekçesiyle alınmaması Başbakan, bundan sonra demokratik olmayan yanlış bir kendisine seçilmesi için uygulamadır. Askeri ve sivil tüm yeterli “yüzde 50 artı 1” kamu kurumlarında, haber alma çoğunluğu sağlayacak hakkının ihlali anlamına gelen bu tür politikalara yönelecek. kurumsal ya da bireysel 2. Erdoğan meydanlara yasaklamalara son verilmelidir. Kürt sorununda ya AKP’de Her Yol 2014’e Çıkıyor içerdiği riskin sıcaklığını, savcılarla yaşanan MİT krizi sırasında ensesinde hissetti Erdoğan. Ayrıca bu politikaların AKP tabanına verdiği rahatsızlığın da farkında. Yeni bir risk üstlenmek yerine kendisini Çankaya Köşkü’ne taşıyacak sağlamcı adımı tercih edecektir. 5. Nitekim bu tercihinin ilk ipuçlarını 12 Haziran seçim kampanyasında gösterdi. Bu süreçte KCK operasyonları yaygınlaştırıldı, BDP’yle köprüler atıldı. 6. Yaşanan fiyaskolar sonrasında dönülen, bu aslında eski politikanın “PR”ı yani halkla ilişkileri yapılmakta şimdi. Bunu yapmak da Habur ve Oslo sonrasında halka izahat dahi yapamayacak konumdaki Başbakan ve yardımcısı Beşir Atalay yerine isimsiz bürokratlara düşmüş durumda. ??? biçimde 2014’te Çankaya’ya taşıma izlenimi veren bu “yeni ama eski” politikanın önemli açmazları var: a. Devletin müzakere edebileceği nitelikte yani PKK’yi yok sayacak bir formata BDP girmez. Başka bir Kürt partisi çıkmasına da PKK izin vermez. b. Diyelim ki bir parti çıktı, o partinin talepleri de BDP/PKK çizgisinin kolektif hak taleplerinin daha azı olan bireysel haklarla sınırlı kalamaz. c. Bugüne kadar PKK’yi sınırları içinde barındırmayı sürdüren Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetimi PKK’yi karşısına almayacaktır. ??? Açıklanan planın Erdoğan’ın “2014 Çankaya” stratejisinin ötesine geçerek Kürt sorununa kalıcı çözüm getirebilme olasılığını tamamen de dışlamamak gerek. Bu ise ancak tek bir şart ile mümkün olabilir: ABD yönetimi, PKK’yi gözden çıkarma kararı alırsa. PKK’nin Suriye’de Esad rejimiyle birlikte hareket ettiği iddiaları gerçekse ve değişmeyecekse, ABD her an yeni değerlendirmeler yapabilir. PKK’nin lider kadrosunun yok edilmesi ya da Kuzey Irak’tan tasfiyesi tüm dengeleri değiştirir. Saydığımız açmazların tümü bir gün içinde çözülür. Kore’de yapılacak ObamaErdoğan arasındaki Suriye zirvesine bir de bu gözle bakmakta yarar var. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Bir ihtimal var Planın açmazları Erdoğan’ı sorunsuz Terörle Mücadele Yasası ve özel yetkili mahkemelerin kaldırılması için eylem yapıldı Milyonlar adalet istiyor HÜLYA KESKİN “Milyonlar Adalet İstiyor İnisiyatifi” İstanbul ve Zonguldak’ta Terörle Mücadele Yasası (TMY) ve özel yetkili mahkemelerin (ÖMY) kaldırılması “Bir İmza da Sen Ver” adlı imza kampanyası başlattı. İnisiyatif üyeleri Beşiktaş’taki Barbaros Meydanı’nda Terörle Mücadele Yasası (TMY) ve özel yetkili mahkemelerin (ÖMY) kaldırılması “Bir İmza da Sen Ver” adlı imza kampanyası başlattı. “Susmayacağız, savaşa, faşizme geçit vermeyeceğiz”, “Adalet istiyo ? AKP iktidarıyla birlikte toplumsal baskının arttığına vurgu yapan “Milyonlar Adalet İstiyor İnisiyatifi” hukuk mücadelesi için imza kampanyası başlattı. ruz” yazılı dövizleri taşıyarak “Faşizme geçit vermeyeceğiz”, “Aydınlar içerde katiller dışarda” sloganlarını attı. Kampanya metnini inisiyatifin düzenlediği eyleme destek veren BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, KESK Genel Başkanı Lami Özgen’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda milletvekili, sendikacı, aydın ve sanatçı da imzaladı. KESK Genel Başkanı Lami Özgen, yıllardır KESK üzerinde süren baskının AKP iktidarı ile arttığını belirtti. Gözaltı ve tutuklamalarla KESK’in mücadelesinin engellenmeye çalışıldığını vurgulayan Özgen, “Milyonlar olarak tüm adaletsizliklere karşı mücadele edeceğiz” diye konuştu. DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu ise adalet tale binin tüm Türkiye geneline yayılması gerektiği belirtti. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay da cezaevlerinde 100 gazetecinin bulunduğunu, bu kişilerden 20’sinin yazıişleri müdürü ve imtiyaz sahibi görevini yürüttüğünü, tutuklu gazetecilerin çoğunun da Kürt olduğunu söyledi. Sivas katliamında yaşamını yitiren Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok da “Ne zaman ki birileri, başkaları için adalet isteğiyle sokaklara çıkarsa, işte o zaman iyi şeylerin olacağını düşünebiliriz” dedi. TAYAD’dan Karadag eylemi İstanbul Haber Servisi Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) üyeleri, tutuklu bulunan böbrek hastası Yasemin Karadağ’ın serbest bırakılması istemiyle tedavi gördüğü Samatya’daki İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde oturma eylemi başlattı. Yasemin Karadağ’ın kardeşi Olcay Karadağ, ERSANLI PANELİNE ENGEL “Hükümetiniz özellikle yargı alanındaki adımlarını öylesine iddialı ifadelerle anlattı ki; bir an ülkemi terk edip Türkiye’de mi yaşasam diye düşündüm...” Biz Türkiye’de kendi derdimize düşüp hukuk sistemimiz içinde adalet aramaktan dışarıdaki yansımaların üzerine çok eğilmemiştik. Elbette medyada yer alan haberlerden edindiğimiz bir dış algı vardı ama, heyetlerle yüz yüze görüşünce tablonun daha vahim olduğunu gördüm. Örneğin bir heyet üyesi bizleri, gazetemizi tanımlarken “ultranasyonalist” dedi. Hemen müdahale etme gereği hissettim. Bunun haklı olmadığını söyledim. Bu tanımlamanın Türkçe karşılığını telaffuz dahi etmek istemediğimi anlattım. Kim gelirse gelsin, nasıl bir izin alınmış olursa olsun, bir saatten fazla görüşme izni verilmiyor. Kısıtlı zamanın önemli bir bölümünü buna ayırmak zorunda kaldım. ??? İktidar koalisyonunun ilk yıllarından itibaren yurtdışında yapılan propaganda iki ayak üzerine oturtuldu: 1 Türkiye’de reformcu bir iktidar var... 2 Bütün reformlara karşı çıkan statükocu bir muhalefet var... Bu propagandadan doğal olarak Silivri davaları da payını aldı. Bütün bu algıların değişmekte oluşu iktidar koalisyonunun hoşuna gitmiyor. Denedikleri yeni propaganda yöntemleri de tutmuyor. Bunun en somut örnekleri yargı alanında görünüyor. Her şey bir yana, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki (AİHM) dosyalar durumu özetlemeye yetiyor. Neredeyse tüm ihlallerde dereceye girmiş durumdayız, uzun tutuklulukta birinciyiz. Adalet Bakanlığı önüne iki seçenek koymuş: 1 Çözüme yönelik adımlar atmak. 2 Vitrini ve imajı yenileyip görüntüyü kurtarmak. Birinci şıkla ilgili üçüncü, dördüncü yargı paketleri konuşuluyor. Siyasal amaçlarla da bezendiği aşikâr bu paketlerin Meclis’ten geçiş halini görmeden yorum yapmak zor. Ancak hükümetin ikinci şıkkı da hiç yabana atmadığını söyleyebiliriz. Bunun ipuçlarından biri AİHM’ye itirazların dondurulması. AİHM’de ihlal rekorunun yanında başvuru rekorunu da elimizde bulundurduğumuz için bakanlık AİHM’ye şunu önerdi: “Biz mevcut iç hukuk yollarının sonuna bir komisyon koyalım. Dosyalar size geleceğine bu komisyona gelsin. Özellikle uzun süren yargılamaları burada sonuçlandıralım. Başvurucunun tazminat hakkının doğması halinde sizin genel olarak öngördüğünüz rakamdan az olmamak üzere ödeme yapalım. Bunun için bize bir yıl süre tanıyın.” AİHM buna olur dedi. Çözüm arayışına önyargıyla bakmak istemiyoruz ama, mevcut yargı yollarını çok iyi işletmek yerine AİHM kapısının önüne bir iç koridor daha koymak ne ölçüde gerçekçi? ??? Adalet Bakanlığı bir adım daha attı, başta AİHM olmak üzere tüm dış bağlantıları doğrudan kendisi yürütme kararı aldı. Dışişleri Bakanlığı geleneksel olarak Türkiye’nin tüm dış konularında devrede. Kültür işlerinden istihbarata, adaletten ekonomiye kadar her alanda kurumlaşması var. İçeride yargı gücünün tümüyle bakanlık çemberinde olması “ileri demokrasi” olarak anlatılmıştı. Bakanlık uluslararası kurumlarda da gücünü kimseyle paylaşmak istemiyor. İster misiniz adalet terazisi de tek kefeli olsun! Fotoğraf: VEDAT ARIK yaptığı açıklamada şunları söyledi: “AKP hükümeti Güler Zere’yi ölümün kıyısında tahliye etti. AKP döneminde cezaevlerinde 2400’den fazla ölüm yaşandı. Yeni bir ölüm kapımızda. Yasemin Karadağ’ın dışarıda tedavi olma hakkını savunuyoruz.” Akademisyen ve öğrenciler okula sokulmadı İstanbul Haber Servisi EğitimSen’in Marmara Üniversitesi’nde KCK davasından tutuklu bulunan Prof. Büşra Ersanlı için düzenlediği “Türkiye’de Hukuk ve Adalet” konulu panele öğrenciler ve akademisyenin girmesi özel güvenlik görevlileri ve sivil polisler tarafından engellendi. Önceki gün düzenlenen panele Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve Orhan Gazi Ertekin konuşmacı olarak katıldı. Haydarpaşa kampusu öğrencisi olmayanların giriş izninin olmadığını söyleyen özel güvenlik birimi, Marmara Üniversitesi öğrencilerinin de kendi okullarına girmelerini engelledi. Özel güvenlik ve sivil polisler masalarla barikat oluşturarak girişleri engellerken akademisyenler uzun süre kapıda bekletildi. Prof. Dr. Ersanlı, kendisi adına düzenlenen panele yolladığı mesajda şu ifadelere yer verdi: “Bugün hukuk adalet yok ama Türkiye hep var. Çoğul haklı ve de hakkaniyetli olacak. Biz vicdanlı aydınlara bağlı olarak…” CHP MİLLETVEKİLİ SAKİNE ÖZ Bakan Şahin’e ‘3 çocuk’ sorusu EMRE DÖKER Galatasaray’da 365. buluşma ? İstanbul Haber Servisi Cumartesi Anneleri 365. kez Galatasaray’da oturma eylemi yaparak yakınlarının bulunmasını, kaybedenlerin cezalandırılmasını istedi. 17 yıl önce gözaltında işkenceyle öldürülen Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak, “Oğlumun katilini istiyorum. Bu Galatasaray’ı bırakmıyorum” diye seslendi. Cezaevinde bulunan Seçkin Aydoğan ciddi şekilde yaralandı Grup Yorum üyesine saldırı İstanbul Haber Servisi Grup Yorum üyesi Seçkin Aydoğan’ın tutuklu bulunduğu Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde saldırıya uğrayarak ciddi şekilde yaralandığı öne sürüldü. Grup Yorum’dan yapılan yazılı açıklamada Doğan’ın, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde Eser Morsümbül ve Onur adlı bir tutuklu ile birlikte dün sabah saatlerinde saldırıya uğradığı belirtilerek şu iddialarda bulunuldu: “Tutsakların her birinde özellikle de Seçkin’de ciddi yaralanmalar olduğunu öğrendik. Arkadaşımız ve diğer tutsakların yaşadığı bu saldırıdan ve bundan sonra başlarına gelecek her şeyden Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi Müdürü, diğer görevliler ve gardiyanlar sorumludur. Hapishanede bir süredir planlı bir şekilde rastgele seçilen bir hücreye girerek yapılan saldırılara böylece bir yenisi eklenmiştir.” Sayısal Loto devretti ? ANKARA (AA) Sayısal Loto’da kazanan numaralar, “2, 9, 11, 19, 23, 46” olarak belirlenirken, 6 bilen çıkmayınca 1 milyon 527 bin 447 lira 41 kuruş haftaya devretti. Çekilişte 5 bilenler 2 bin 679 lira 85’er kuruş, 4 bilenler 37 lira 85’er kuruş ve 3 bilenler 5 lira 55’er kuruş kazandı. İZMİR CHP Manisa Milletvekili Sakine Öz, Adana’da 8 aydır evinin kirasını ödeyemeyen, iki çocuk annesi Emine Akçay’ın dramını parlamento gündemine taşıdı. Sakine Öz, Bakan Fatma Şahin’in yanıtlaması istemiyle TBMM’ye soru önergesi verdi. Emine Akçay’ın cebindeki son parayla aldığı odunların tutuşmaması üzerine, çocuklarını saç kurutma makinesiyle ısıtmaya çalıştıktan sonra intihar ettiğini anımsatan Sakine Öz, “Türkiye’de bir kadının evinde kış günü çocuklarını ısıtacak odunu bulamayacak kadar yoksulluğa düşüp intihar etmesini nasıl karşılıyorsunuz? Bu konuda herhangi bir sorumluluğunuz olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusunu yöneltti. Sakine Öz, “Türkiye’nin krizden etkilenmeyen, dünya ülkesi olan, diğer ülkelere örnek olacak bir ekonomiye sahip olduğu doğruysa; bütün ülkeyi yasa boğan böyle bir intihar neyle açıklanabilir?” diye sordu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle