18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 MART 2012 PAZAR 6 HABERLER CHP lideri Kılıçdaroğlu 4+4+4’ün vurgun yasası olduğunu, TUİK’in rakamlar ile oynadığını söyledi Yolsuzluğu yasalaştırdılar SOSYALİST ENTERNASYONAL’DEN TÜRKİYE’YE YARGI BAĞIMSIZLIĞI UYARISI BM, Rusya ve Çin’e ‘Çiçek’in evrak memuru olduğunu annesine söylemeyin’ ÖZLEM GÜVEMLİ ? Ekonomi konusunda ciddi endişelerinin bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 9 yıldır iktidarda olan AKP’nin elinde tuttuğu medya gücünün de etkisiyle ekonomi alanında pembe bir tablosu çizdiğini ancak gerçeklerin çok daha farklı olduğunu söyledi. ÖZLEM YÜZAK Suriye çağrısı Sosyalist Enternasyonal, Arap Baharı Özel Komitesi’nin İstanbul’da düzenlediği 2 günlük toplantının ardından sonuç bildirgesi yayımlandı. Sosyalist Enternasyonal Başkanı Yorgo Papandreu’nun açıkladığı bildirgede Suriye’deki katliam kınandı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve özellikle Rusya ile Çin’e, uluslararası toplumun Suriye halkını korumak için gösterdiği büyük hassasiyetle aynı çizgide durma çağrısı yapıldı. Bildirgede Türkiye’deki yargı bağımsızlığı konusundaki sıkıntılara da değinildi. 15 Arap ülkesinden siyasi parti, sivil toplum örgütü temsilcisi ve yaşanan devrim sürecinde etkin rol oynayan blogger’lar 2 gün boyunca Hilton Otel’de deneyimlerini paylaşıp geçiş sürecinde yaşanan sıkıntılara dikkat çektiler. Suriye’de yaşanan süreç, toplantının da en sıcak gündem maddesi oldu. Devrim sonrası geçiş sürecinde ilerici aktörleri güçlendirme yollarını tartışmak, Suriye’deki insani ve siyasi krizlere işaret etmek, değişim ivmesini korumak, bölgedeki sosyal demokratlar arasındaki iletişimi güçlendirmek amacıyla düzenlenen toplantının sonunda üzerinde görüş birliğine varılan sonuç bildirgesi, Papandreu tarafından açıklandı. Bildirgede “Esad rejimi değişimin kaçınılmaz olduğunu kabul etmediği için her gün devam etmekte olan katliamları derin acı ve dehşetle izlemekteyiz. İnsan hakları ve demokrasi mücadelesi vermekte olan Suriye halkının yanında güçlü bir şekilde duruyoruz” mesajı verildi. Bildirgede “CHP’nin Türkiye’deki tüm vatandaşların ifade özgürlüğünün garanti altına alınması ve demokratik bir politik sistemin temel koşulu olan yargı bağımsızlığına saygı gösterilmesi mücadelesinin başarıya ulaşması ve Türkiye’nin tüm yurttaşları için sosyal demokrat vizyonu geliştirmesi” dileği de yer aldı. İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in 4+4+4 eğitim yasası teklifini Meclis Genel Kurulu’na sevk etmesini “Rivayet odur ki Cemil Çiçek ‘evrak memuru olduğumu anneme söylemeyin, o beni hâlâ Meclis Başkanı sanıyor’ demiş” sözleri ile esprili bir şekilde değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, Yorgo Papandreu ve Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis Ayala gazetecilerin sorularını yanıtladı. erör ikili görüşmeyle çözülmez’ Başbakan Erdoğan’ın “Terörle mücadelenin bitirilmesi konusunda BDP ile görüşmeye devam edebiliriz” yönündeki açıklamasıyla ilgili Kılıçdaroğlu “Hiçbir engel yok. Görüşmeye devam ederse bundan ancak mutluluk duyarız” değerlendirmesini yaptı. İkili görüşmelerin terörle mücadeleyi sonlandıracağına inanmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu sorunun toplumsal uzlaşmayla çözülmesi gerektiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu Suriye’ye ilişkin soruyu “Türkiye, uluslararası kuruluşların üyesi olan bir ülkedir. Kurucu genel başkanımız Atatürk ‘Savaş, zorunlu olmadıkça bir cinayettir’ demiştir. Türkiye’nin Suriye’ye silahlı müdahalesi doğru değildir. Buna her yerde ve her ortamda karşı çıkarız” diye yanıtladı. Kılıçdaroğlu BM’nin bir karar alması durumunda bir üyesi olarak Türkiye’nin de üzerine düşen yükümlülüğü yerine getireceğini kaydetti. ‘T TBMM gündemindeki 4+4+4 şeklinde kesintili eğitimi düzenleyen yasa önerisinin ekonomik açıdan da bir vurgun yasası olduğunu vurgulayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 2030 yılına kadar eğitimle ilgili tüm alımların kamu ihale yasası kapsamının dışına çıkarılacağını söyleyerek “Çocuklar üzerinden vurgun yapılıyor. 1820 milyar dolarlık bir para ihale yasası kapsamının dışında bırakılacak” dedi. TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nun CHP’li üyelerinin katılımı ile ekonomi gazetecileriyle dün bir toplantı düzenleyen Kılıçdaroğlu, 9 yıldır iktidarda olan AKP’nin elinde tuttuğu medya gücünün de etkisiyle ekonomi alanında pembe bir tablosu çizdiğini ancak gerçeklerin çok daha farklı olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu “Sokaktaki insanın günlük hayatında yaşadığı olumsuz manzara ne yazık ki AKP tarafından çizilen ‘mutlu luk ülkesinden’ çok farklı. 9 yıllık AKP iktidarı küresel şartların görülmemiş düzeydeki elverişliliğine rağmen Türkiye’nin insan ve üretim potansiyelini yeterince değerlendirememiştir” diyerek “Biz bugüne kadar Türkiye’nin yoğun gündemi nedeniyle ekonominin çok fazla öne çıkmadığını görüyoruz. Artık ekonominin de çok fazla öne çıkması gerekiyor” diye sözlerini sürdürdü. Konuşmasında “Ekonomiyi yönettiğini sanan bakanların aslında ekonomiyi yönetmediğini de gayet iyi biliyoruz. AKP grubu tarafından ekonomi yönetilmek isteniyor. Bakanlar çaresiz vaziyette. Öyle görünüyor” vurgusunu yapan Kılıçdaroğlu’nun toplantıda ele aldığı konular özetle şöyle: Tarımda üretim düşerken istihdam nasıl artar: İşsizlik en yoğun olarak AKP döneminde yaşandı. 2011 yılı işsizlik oranı TÜİK tarafından yüzde 9.8 olarak açıklandı ve ilk kez işsizliğin kriz öncesi dönemin al tına indiği vurgusu yapıldı. Buna gerekçe olarak tarımda istihdamın artması gösterildi. Peki tarımda üretim düşerken istihdam nasıl artıyor? Bunun yanıtı neden verilmiyor? TÜİK’in rakamlar ile oynadığı kanısındayım. Yurtdışından bazı çevrelerin Türk ekonomisini övmesinin onların fonlarına yüksek faiz oranlarını vermesinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Umudunu kaybeden kişiler var. Onlar işsiz sayılmıyor. Onları da dahil ettiğimiz zaman yüzde 14 yüzde 15’lerde bir rakam. TÜFE rakamlarındaki büyük sapma: 2011 Orta Vadeli Program’da TÜFE 5.3 olarak belirlenmişti. 2012’de 7.8 olarak belirlendi. Merkez Bankası 8.3 söyledi. Gerçekleşme ise 10.45... 5.3 nerede, 10.45 nerede? Cari açık: 2011 yılı için hükümet tarafından Orta Vadeli Program’da yıllık cari açık öngörüsü 42.2 milyar dolar olarak açıklanmışken gerçekleşen rakam yüzde 65’lik bir sapma ile 77 milyar dolar oldu. ABD’den sonra dünyada en fazla cari açık veren ülke Türkiye. O zaman “Bu tablo ile ekonomi iyi yönetiliyor mu?” diye sormak gerekiyor. Balyoz: Ortalık Karıştı! Eh yani, artık Nazlı Ilıcak da “O zaman TÜBİTAK yanlış rapor verdi” deme noktasına vardıysa, şu sahte Balyoz darbesinden tutuklu subayların üzerindeki demir parmaklıkların açılma zamanı geldi! Hepsi özgürlüğüne, görevlerine ve ailelerine koşmalı! O Nazlı Ilıcak ki, onca sahtekârlığın ortaya çıkmasına rağmen satır satır iddianameyi savunmaya devam etmişti. Burnu kokuyu aldı! Tren ray değiştiriyor. Ilıcak’a: Gerçekleri savunma zamanı, bunu başarabilecek insanlardan birisin! Ezgi Başaran: “İsim vermiim; 1 yıl kadar önce Balyoz davasını savunan birkaç gazeteci büyüğüm, o iddianame çökükmüş diyor şimdi bana, ama yazmıyorlar..” Hadi Hasan Cemal, gerçeklere bir el at artık! ??? Merkez medya gözlerini kapıyor... Yahu hepiniz, “Fatih Camisi bombalanacaktı, binlerce insan tutuklanacaktı, cinayetler işlenecekti” diye başlıklar atmadınız mı? Attınız. Her gün sözde “darbe planı”nın bir maddesini flaş haber vermediniz mi, verdiniz... Bütün bunları gerçekmiş gibi sundunuz mu, sundunuz... (*) Millet buna inandı mı? İnandı... Derken tutuklamalar başladı mı? Evet.. 360 subay sanık yapıldı, 250’si içeride tutuklu, generaline, amiraline kadar her rütbeden.. Darbe planı gerçek olsaydı derdik ki: “Ne yapalım başaramadın... Her şeyin bir riski var!” Ama o “melun hakikat” boy gösterdi Güneş’in ışığında! Ulan ki ulan, ortaya çıktı ki, ortada darbe planı falan yok. Askerlerin her zaman yaptıkları “plan semineri” üzerine, bütün bu tutuklamaları gerçekleştirmek için yazılmış sahte darbe senaryosu var. TÜBİTAK’a rapor verdirilmiş: Evet bu CD(ler), bir oturumda, 5 Mart 2003’te, saat 23:50:42’de kaydedildi. Çünkü senaryo, 2003’te darbe hazırlığı yapıldığını öngörüyor! CD sahte, hepsi sahte, ileri sürülenler sahte! CD’ler 2003’te değil, en erken 2006’da hazırlanmış. Çünkü, 2003’te hazırlandığı söylenen darbe planlarında öyle kayıtlarkuyutlar var ki, 2003’teki gerçeklerle örtüşmüyor. Örneğin CD’lerdeki bir yazı karakteri (Calibri), dünyada ilk 2007’de kullanılmaya başlandı! Bir darbe krokisinin çizildiği program da 2003’te yoktu! Eh yani, en erken 2007’de, sahte delil üretme şebekesi, oturmuş, 2003 yılına ilişkin bir darbe senaryosu yazmış. Her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırarak üstelik! Böyle 1500’den fazla, 2003 yılındaki maddi gerçeklerle zerre kadar örtüşmeyen olgu saptamış durumda avukatlar, uzman incelemeleri... Mesela sokaklar var, ama isimleri 2004’ten sonra belediye kararlarıyla konmuş! Yani 2003’te yoktular! Askeri gemiler var, İstanbul’da değiller, mesela Ege’de görevdeler... Darbe yapacak subaylar o dönemde tamamen başka görevdeler, kimisi yurtdışında... Sahte iddianın bini bir para! ??? İddianame diyor ki: Balyoz darbesini Orgeneraller Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman önledi! Ama sadece iddia! Avukatlar da diyor ki: Öyleyse Özkök ve Yalman’ı çağırın mahkemeye, bunun doğru olup olmadığını soralım. Savcı diyor ki: Gerek yok, yeteri kadar delil var. Mahkeme de karar veriyor: “Davanın gelmiş olduğu safhada yeni tanıkların dinlenmesinin yargılamaya hiçbir katkı sağlamayacağı, dosya içerisinde yeterli bilirkişi raporunun bulunduğu, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olmadığı”.. En önemli iddialar için tanık dinlenmesini ve sahteliği ortaya çıkaran analiz raporlarının dikkate alınmasını istemiyorlar. Neden? Akla şu geliyor: İddiaları çürüten ifadeler ve raporlar dava dosyasına girerse… yandı gülüm keten helva! Belgeler girmemeli ki, savcı esas hakkındaki son mütalaasını, çürüklüğü/sahteliği kanıtlanmış eski iddiaları üzerine kursun ve evet bunlar darbeci, desin.. Mahkeme de dosya içeriği üzerine karar versin... Yo hayır, mahkemenin böyle bir niyetine zerre kadar olasılık tanımıyorum! Olamaz! Onlar davanın sürdürülemez olduğunu şimdiden gördüler, beraat kararı verecekleri için davanın uzamasını istemiyorlardır! Tabii ki bunların hepsi varsayım. Ben gerçeğin nerede olduğunu sanırım biliyorum! ??? Balyoz bavulcuları, CD kayıtlarının 2003’te yapılmadığı olgusu karşısında, “2007’lerde güncellendi” palavrasına sığınıyor. Böylece davayı aslında çökertiyorlar! Çünkü, temel iddia şu: Darbe planını içeren CD 5 Mart 2003’te, saat 23:50:42’de hazırlandı, ekleme çıkarma yapılmadı ve Çetin Doğan’a sunuldu. Darbede görev alacak bütün subay listeleri vb. de 2003 ve öncesini belirliyor. Bavulcuları bunu savunarak “aptallık” ediyor. (**) Ama neyi savunsalar ellerinde kalmış durumda. İki ucu şeyli değnek. Yapacakları tek şey: Alet olduk, bizi kandırdılar diye bas bas bağırmak.. Kılıçdaroğlu dün akşam Bakırköy Belediyesi ve Yeşilköy Ermeni Okulundan Yetişenler Derneği’nin katkılarıyla hazırlanan “Nar Taneleri” isimli oyunun galasına katıldı. (CİHAN ORUÇOĞLU) ‘Merkez Bankası bağımsızlığını kaybetti’ Kayıtdışı istihdam: Türkiye’de kayıtdışı istihdam yüzde 42 oranındadır. Bu ürkülecek bir rakamdır. Kayıtdışı istihdam aynı zamanda insanlık suçudur. Bu rakam İngiltere’de yüzde 2, Almanya’da yüzde 6, Polonya’da yüzde 14, Romanya’da yüzde 28 Sözde kayıtdışı istihdamla mücadele edeceklerdi. 10 yıldır iktidardasınız, bunu azaltacak ne yaptınız? MB iktidara bağımlı: Son yıllarda Merkez Bankası bağımsızlığını kaybetmiştir. Sadece Türkiye’de değil uluslararası çevreler de Türkiye’deki MB’nin iktidara bağımlı olduğunu açıklıkla söyler noktaya gelmiştir. Bu bizim ekonomimiz açısından ciddi bir sorundur. Durmuş Yılmaz dönemini bundan hariç tutuyorum. O gerçek bir Merkez Bankası başkanıydı. Kaynağı belirsiz 12.4 milyar dolar para: “Ödemeler dengesinde net hata ve noksan” diye ortaya 12.4 milyar dolar kaynağı belli olmayan para konuldu. 12 milyar 461 bin dolar para geliyor, hükümet kaynağını bilmiyor. Merkez Bankası, Hazine kaynağını bilmiyor. İnsaf. O zaman sormayacak mıyız, bunlar ekonomiyi nasıl yönetiyorlar? Eğer 12.5 milyar dolarlık bir kaynağın nereden geldiğini bilmiyorsanız kayıtdışı ekonomi artık normal ekonominin, kayıtlı ekonominin önüne geçmiş demektir. Yine firmalar kazanacak Yapişletdevret ihalelerine KDV muafiyeti ve Hazine garantisi getiren yasa önerisinde kapsam genişledi MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Kamu özel ortaklığı ve yapişletdevret ihaleleri için KDV muafiyeti ile yapişletdevlet ihalelerine Hazine garantisi getiren yasa önerisinde kapsam genişletildi. “Yasa maddesi yürürlüğe girmeden önce ihale veya görevlendirme ilanı yayımlanmış ancak teklif alınmamış” ihaleler de KDV muafiyeti kapsamına alındı. “Katma Değer Vergisi Yasası ile Bazı Yatırım ve Hizmetlerin YapİşletDevret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Yasa ve Kamu İhale Yasası’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Önerisi”nin TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeleri sürüyor. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda önerinin çerçeve 1. maddesinde yapılan değişiklikle kapsam genişletildi. “KDV istisnası getirilen yapişletdevret projeleriyle ilgili uygulamada yaşanması muhtemel tereddütlerin önüne geçilmesi ve kapsama dahil olacak projelere açıklık kazandırılması” gerekçesiyle “yasa maddesi yürürlüğe gir meden önce ihale veya görevlendirme ilanı yayımlanmış ancak teklif alınmamış” ihaleler de kapsama alındı. Ayrıca 31 Aralık 2023 tarihine kadar ihale veya görevlendirme ilanı yayımlanacak olanlar da kapsama dahil edildi. “Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce teklifleri alınmış ya da ihalesi veya görevlendirmesi yapılmış işlerde; görevli şirketin veya yüklenicinin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde talepte bulunması halinde mal teslimleri ve hizmet ifaları da katma değer vergisinden müstesna tutulur” denilerek, ihalesi yapılan işler için üç aylık başvuru süresi konuldu. Böylece geriye dönük ihaleler de KDV muafiyetine kavuşturulmuş oldu. Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) alınan bilgiye göre, bu değişiklik kamu özel ortaklığı ile Kayseri, Ankara Etlik, Ankara Bilkent, Elazığ, Yozgat, Manisa, İstanbulİkitelli ve Konya’da inşaa edilecek olan büyük sağlık tesislerine yarayacak. BÜYÜK KULÜP’TE SEÇİM BUGÜN İstanbul Haber Servisi Siyasetçi, işadamı, yüksek bürokratlardan oluşan geniş bir üye yelpazesine sahip olan Büyük Kulüp’te bugün seçim heyecanı var. Külup başkanlığını 16 yıldır sürdüren Duran Akbulut yeniden başkanlık için işadamı Gündüz Kaptanoğlu ile yarışacak. 7 bin 300 üyesi bulunan Büyük Kulüp’te seçimlerde 6 bin 800 üyenin oy kullanması bekleniyor. Gündüz Kaptanoğlu’nun listesinde Ersin Eti, Mustafa Pamukoğlu, Erkan Ülker, Murat Kıncal, Mahmut Naibi, Ayşe Botan Berker, Haşmet Olgaç, Vildan Yirmibeşoğlu, Hilmi Gök, Prof. Dr. Rüstem Olga bulunuyor. Duran Akbulut ise Tevfik Altınok, Necmettin Yılmaz, Metin Baylav, Dr. Mustafa İşçcan, Yasin Ekinci, Selçuk Maruflu, Sevgi Gümüştekin, İnal Aydınoğlu, Mahmut Tanyol ve Hakan Öncel ile başkanlık yarışına yineden giriyor. (**)http://cdogangercekler.wordpress.com/2012/0 3/24/guncellemeiddiasifordummies/ C MY B C MY B (*) Sedat Ergin, Balyoz iddianamesini ayrıntılarıyla inceledi, bir ay boyunca yayın yaptı. Yazılarının esası, bazı aksi durumlar, karşı iddialar, eksik belgeler vb. olsa bile, daha çok, bu darbe planlarının doğru olabileceğine yakın duruyordu. Bu yazı dizisi Sedat Ergin arkadaşımıza, verdiği emeğin karşılığı olarak, Gazeteciler Cemiyeti’nin ödülünü getirdi. Ama Balyoz belgelerinde aylardır yeni bir duruma girildi. İçinde Balyoz planlarının bulunduğu 11 No’lu CD’nin, savcının ve TÜBİTAK raporunun iddia ettiğinin aksine, 2006 veya daha geç bir tarihte hazırlandığı ortaya çıktı! Ayrıca 1500’ü aşkın iddia sahteliği var. Şunu demek istiyorum: Aldığı ödül, Sedat Ergin’e bu durumu yeniden ele alma sorumluluğunu yüklüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle