Katalog

18 MART 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Türkiye, kazalarda Avrupa’da 1., dünyada El Salvador ve Cezayir’den sonra 3. ülke Kâr cinayetleri ? Türkiye’de son 10 yılda 10 bin 723 işçi iş kazasına kurban gitti. Özellikle inşaatta kayda geçmeyenler de olduğuna işaret eden TMMOB Mimarlar Odası, yüksek kâr hırsı nedeniyle güvenlik önlemlerinin alınmadığına ve denetimin olmadığına dikkat çekti. Ekonomi Servisi Türkiye’de her yıl ortalama 1072 işçi ‘iş kazası’ adı altında hayatını kaybederken son 10 yılda 10 bin 723 işçi iş kazasına kurban gitti. Mimarlar Odası, Türkiye’nin bu rakamlarla, iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada olduğunu bildirdi. Oda, ayrıca kayda geçmeyenler olduğunu da belirtti. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Temsilciliği’ne göre, inşaat sektöründeki iş kazaları dünyada da can alıyor. Buna göre, inşaat sektöründe dünyada her yıl 60 bin ölümcül kaza yaşanıyor ve 10 dakikada bir işçi hayatını kaybediyor. ANKA’nın haberine göre, 10 DAKİKADA BİR İŞÇİ ÖLÜYOR Mimarlar Odası, 2007 2012 arasında Tuzla tersanelerinde ILO Türkiye Temsilciliği’nin tespitlerine göre inşaat sektöründe 500 işçi, Davutpaşa’da kaçak işdünyada her yıl 60 bin ölümcül kaza oluyor ve her on dakikada bir yerinde 23 işçi, Ankara Ostim kişi inşaatta hayatını kaybediyor. Çözüm Senaryoları Türkiye’nin kurtuluşu için AKP iktidarından kurtulmanın gerekliliğine inananların, bu bağlamda farklı beklentileri, temennileri var. Bu beklentilerin, temennilerin başlıcalarını özetlemeye çalışayım: Ekonomik kriz... Çözüm, ekonomik kriz sonucu yoksul, işsiz sayısı artacağından, yaşam koşulları daha da zorlaşacağından AKP’yi destekleyen kitlelerin gerçeği görerek AKP’den uzaklaşmalarıdır. Cemaat parti veya cemaat Sayın RTE çatışması... AKP bir koalisyon, bir ortak yönetimdir. Ortaklar arasında egemenlik veya çıkar çatışması çıkarsa, ortak yönetimin zayıflaması, çatlaması sonucu, AKP ayrışır, destek kaybına, yenilgiye uğrar. Sayın Gül, Sayın RTE’nin su yüzüne çıkmayan çekişmesi... Sayın Gül’ün cumhurbaşkanlığına ısınması, Sayın RTE’nin kişisel yol haritası, anayasa değişikliği ile birlikte başkanlık beklentisi gizli, su yüzüne yansımayan bir çekişmeye neden olmaktadır. Bu çekişme, rekabet, önümüzdeki olası bir cumhurbaşkanlığı siçiminde, Sayın RTE’nin yenilgisine yol açarak, sürecin sonunu getirir. Türkiye’de AB yolunun açılışı, AB’nin, AKP’ye desteğini çekmesi... AB, kendi çıkarları doğrultusunda AKP ve AKP tipi iktidarları destekleme eğiliminde olsa da, bu tür baskıcı, dini bir politika aracı olarak kullanan, dini eğitime yönelen, bir tür şeriat düzeni getirme eğiliminde olan bir parti ile ilkelerinin bağdaşmayacağını görerek desteğini çeker; AKP yönetimi altındaki Türkiye’nin AB’ye güvenemeyeceği iletisini gizli ve açık şekilde vererek, AB destekçilerini harekete geçirerek, AKP’yi sarsmaya başlayarak AKP’nin sonunu hazırlayabilir, çoğu kişi Türkiye’nin AB’ye girişini, Türkiye’nin çağdışı yönetimlere sürüklenmesini önleyecek bir olanak olarak görmekte, bu görüşle AB’ye girişi desteklemektedir. Sayın RTE’nin sağlık sorunu... Sayın RTE’nin sağlık koşulları nedeniyle AKP başkanlığını ya da politikayı bırakması halinde AKP, Sayın RTE gibi çeşitli grupların çimentosunu oluşturabilecek bir başkan bulamayacağından bu olgu partinin dağılma sürecine girmesine yol açar. ??? Benzer veya daha farklı senaryolar da olabilir; hatta gündemden düşmüş olmakla beraber, askeri bir hareketin çözüm olabileceğini düşünenler de bulunabilir. Tüm bu senaryolar, sorunun kesin çözümü için yeterli değildir. Eğer vatandaşların büyük bölümü egemenliğine, bağımsızlığına, özgürlüğüne, toplumsal haklarına sahip çıkmıyorsa, ulusal amaçları yoksa, itici bir moral güçten yoksunsa, ne yaparsanız yapın, nasıl senaryo yazarsanız yazınız sonuç hüsran olur, sorun çözülmez. Halkımız başarabilir mi? Mustafa Kemal Atatürk’ten alıntılar yaparak insanımızın en azından bir bölümünü tanımlamaya çalışayım: “Şurada acıklı bir hakikat olmak üzere arz edeyim ki, memleketimizde külliyatli yabancı parası ve birçok propagandalar cereyan ediyor. Buradaki gaye pek açıktır ki, milli hareketi neticesiz bırakmak, milli emelleri felce uğratmak... Bununla beraber her devirde, her memlekette ve her zaman ortaya çıktığı gibi bizde de kalp ve sinirleri zayıf, anlayışsız insanların yanı sıra vatansız ve aynı zamanda şahsi refah ve menfaatını vatan ve milletin zararında arayan sefiller de vardır.” (Mustafa Kemal, 23 Temmuz 1919, Erzurum Kongresi Açış Konuşması’ndan.) Zaman zaman yapmaya çalıştığım gibi ‘Nutuk’tan alıntı yaparak, günümüze de uygun insan manzarasını betimleyeyim: “Güçsüz ve korkak insanlar, herhangi bir yıkım karşısında millet bir şey yapamaz diye düşünür ve milletin çekingen davranışlarına yol açarlar. Derler ki ‘Biz adam değiliz, kendi kendimize adam da olamayız. Biz kayıtsız şartsız, varlığımızı yabancı eline bırakalım’. Türkiye’yi böyle yanlış yollarda dağılma ve yok olma uçurumuna sürükleyenlerin elinden kurtarmak gerekir.” ??? Günümüzde de ülkeyi bölmek, kendi emellerine hizmet edecek iktidarlar oluşturmak, propagandalarını yapacak, sesyayar olarak kullanılacak kişileri satın almak, yayın organları kurmak amaçlı ülkeye yabancı para girişi var. Birçok örgüt, dernek, TV kanalı, yayın organı, dış kaynaklardan besleniyor. Uçuk bir iddia gibi gelebilir. Ödemeler bilançomuzda kaynağını bulamadığımız AKP döneminde artan bir ‘Net Hata’ ve ‘Noksan’ kalemi var. Bu yolla ülkeye giren yabancı paranın bir bölümünün yabancı devletlerin Türkiye üzerindeki emellerini finanse etmek amaçlı olduğu düşünülebilir. Ortada ‘net hata’, ‘noksan’ yok, tek taraflı kaynak girişi vardır. Vatandaşlarımızın önemli bir bölümü, yabancı parasına, kalp ve kazip şöhretlere, kişisel çıkarlarını kollayan vatansız sefillere, özgüveni olmayanlara, baskılara karşı haklarına, özgürlüğüne, bağımsızlığına sahip çıkmazsa, ülkenin geleceğini de kurtarmak olanaksızlaşır. Senaryolar yazmak yerine, halkı uyarmaya, haksızlıklara karşı çıkmaya çağırmak daha yararlıdır. Halkın aydınlanması, tepki vermesi, haklarına sahip çıkması beklentisi, hayalin, umudun da ötesinde bir ütopya gibi gelebilir. Ancak başka çözüm yolu da yoktur. OSB’de patlama sonucu 20 işçi, Kahramanmaraş Afşin kömür sahasında toprak ‘İşyerlerinin denetimi kayması sonucu 10 işçi, Adana Kozan’da devletin asli görevidir’ baraj inşaatında baraj kapağının patlaması sonucu 10 işçi ve son olarak İstanbul Türk Mühendis Mimar Esenyurt’ta AVM inşaatında çıkan yanOdaları Birliği (TMMOB) Migında 11 işçinin hayatını kaybettiğini marlar Odası’nın açıklamasında denetim boşluğuna dikkat çeanımsatırken “Kamuoyuna yansıkildi. İşyerlerinin denetim ve gözeyanlar dışında, son on yılda iş katiminin devletin asli sorumluluğu zaları sonucu hayatını kaybeden altında bulunduğunu belirten Mimarişçilerin sayısı 10 binin üzerinlar Odası, Çalışma ve Sosyal Güvende” dedi. lik Bakanlığı’nın bu anayasal görevi 2004 yılından beri özel sektöre devretvrupa’nın 7 katı meye çalıştığını belirtti ve şöyle devam etti: “Açılan davalarda verilen kararları Sosyalİş Sendikası’nın daha etkisiz kılmak için sürekli yasa ve yöönce açıkladığı verilere göre de netmelik değişikliği yapılmaktadır. BuTürkiye ölümlü iş kazalarında gün ülkemizde en önemli eksiklik, kadünya üçüncüsü. ILO’nun 82 mu hizmetinde olan işyerlerinin denetülkenin verilerinden derlediği lenmesiyken; iş güvenliği ve iş sağistatistiklere göre Türkiye’de silığı hizmetini yerine getirmeyen kugortalı işçi başına iş kazalarında rumlarıyla ülkemizde ‘sosyal devyaşamını yitiren işçi oranı yüz let’ten söz edilebilir mi? İnsanın binde 15.3. Sadece El Salvador ve en temel haklarından olan yaCezayir’de bu oran daha yüksek. AB şama ve beden sağlığı temiistatistiklerine göre de AB 15 için bu natı devlet. Bakanlığın tüm oran yüz binde 2.5, ABD 27 için yüz binkaza sonuçlarını birkaç de 2.6. Aynı dönemde Türkiye’de iş kazakişiye yükleyerek işin içinden çıkması kalarında yaşamını yitiren işçi oranı yüz binde 18. bul edilemez.” Diğer bir deyişle AB ortalamasının yedi katı. A 3. köprüde geri sayım İstanbul Haber Servisi Çok sayıda meslek odası, sendika ve sivil toplum örgütünün destek verdiği 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu, 3. köprü ihalesinin yapılacağı 5 Nisan günü Ankara’da Karayolları Genel Müdürlüğü önünde “yaşamı ve İstanbul’u savunmak için” eylem yapacak. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi’nde düzenlenen toplantıda platform adına konuşan Prof. Dr. Zerrin Bayraktar, AKP’nin İstanbul’un tamamını sermayenin şantiyesi haline getirmek istediğini vurguladı. Bayraktar, Esenyurt’ta 11 işçinin yanarak hayatını kaybettiğini anımsatarak “Köprüyü yapmaya çalışanlarla sigortasız oldukları anlaşılan inşaat işçilerini yakanlar, kentlerimizi kâr ve rant yaratan inşaat şantiyeleri olarak gören aynı zihniyet sahipleridir” dedi. 3. köprüye rantçı inşaat şirketlerinin ihtiyacı olduğunu dile getiren Bayraktar şunları söyledi: “İstanbul’un trafik sorununu çözmek için yeni köprülere değil, raylı ulaşımla deniz yolunun etkin biçimde kullanılmasına, yani bu ikisinin kesiştiği yeni Haydarpaşa’lara ihtiyaç varken, bunun tam tersinin yapılmasını ibretle izliyoruz; bu tercihin nedeninin cehalet değil kör bir iktidar ve kâr hırsı olduğunu bir kez daha belirtiyoruz.” Orman Mühendisleri Odası’nın 3. köprüye karşı açtığı davanın avukatı Kazım Erkut Güzel de bir yıl önce İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nde açılan davanın hâlâ sonuçlanmadığını ifade ederek ücretin yatırılmasına karşın mahkemenin bilirkişi atamadığını kaydetti. REKOR KATILIM İzmir Enternasyonal Fuarı ile adını duyuran İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin fuarcılık şirketi İZFAŞ’ın, bir diğer büyük fuarı Marble’ye geçen yıl toplam 1160 firma katıldı. Fuarı 55 bin 445 kişi ziyaret etti. İZFAŞ Genel Müdürü Mehmet Şakir Örs, bu yıl ziyaretçi sayısının artmasını bekliyor. SGK’nin kasasına 8 milyar TL girdi Ekonomi Servisi Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yeniden yapılandırma kapsamında düzenlediği 25 milyar 87 milyon 472 bin TL’lik alacağının 7 milyar 772 milyon TL’lik kısmını 2011 yılı içerisinde tahsil etti. Yeniden yapılandırma öncesinde 49.8 milyar TL’lik bir alacağı bulunan SGK, yapılandırma kapsamında bu alacağın 30.3 milyar TL’sini yapılandırmıştı. Yapılandırma sonrası ise bu tutar 21 milyar 897 milyon 337 bin TL’ye inerken, taksitle ödeme tercihleri nedeniyle uygulanan vade farklarıyla birlikte 25 milyar 87 milyon TL’lik tutar ortaya çıktı. KEZ İZFAŞ’IN 18. İ FUARA DÜZENLEDİĞ RİKA ABD’DEN AF KADAR ÜLKELERİNE 60 ÜLKEDEN KATILIM VAR İzmir’in Marble’si 80 milyon dolar getirecek Marble Fuarı, bu yıl da önemli iş olanakları sunacak. ? Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı Marble, 21 Mart’ta 18. kez kapılarını açıyor. Kendi kategorisinde dünyada üç büyük fuar arasında anılan Marble, ekonomiye 80 milyon dolarlık bir canlılık getirecek. Ekonomi Servisi İzmir Büyükşehir’in fuarcılık şirketi İZFAŞ’ın organize ettiği Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı Marble 2012, 21 Mart’ta 18. kez kapılarını açıyor. 5 bin kişiye iş kapısı olan ve Türkiye ekonomisine 80 milyon dolarlık katkı Mehmet sağlaması beklenen fuŞakir Örs ar, 24 Mart akşamına kadar sürecek. İZFAŞ Genel Müdürü Mehmet Şakir Örs, fuar dolayısıyla her gün ortalama 60 TIR’ın İzmir’e giriş yaptığını belirtirken “12 bin ton ağırlıkta taş gelecek. Fuarımız, dünyada büyük ilgi görüyor. Kültürpark’ta yerimiz küçük geliyor. Talepleri karşılamakta zorlandık” dedi. 5 kapalı alanın yanı sıra 4 prefabrike hol ünitesinin inşa edileceği fuar 201 bin metrekareden fazla alan üzerinde düzenlenecek. Yeni taş örneklerinin ilk lansmanı yapıldığı, en yeni teknoloji ürünlerin sektör temsilcileriyle ilk kez buluştuğu ve özel mimari projelerde kullanılan taş uygulama seçeneklerinin sergilendiği Oteller doldu Geçen yıl fuara, 48 ülkeden katılım olurken bu yıl 60 ülkeden katılım bekleniyor. İZFAŞ Genel Müdürü Örs, geçen yıl 86 ülkeden, 4 bin 481’i yabancı toplam 55 bin 445 kişinin ziyaret ettiğini belirtti. Kente olduğu kadar ülke ekonomisine katkı sunan iddialı fuarlar düzenlediklerini kaydeden Örs, İzmir’de pek çok otelin bu organizasyonlar sırasında dolduğunu ifade etti. Örs, şöyle devam etti: “Alan sıkıntısı nedeniyle yer veremediğimiz tüm firmalardan özür diliyoruz. Talep çok yoğun oldu. 75 ülkede tanıtım çalışmalarımız devam ediyor.” İKTİSATÇILAR HAFTASI 21 MART’TA Uzmanlar krizi yorumlayacak Haber Merkezi İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti’nin 36 yıldır aralıksız olarak düzenlediği İktisatçılar Haftası’nda bu sene, “Yüzyılın Başında Değişimin Krizi, Gerçekler, Olanaklar, Sınırlar” tartışılacak. İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti’nin (İFMC), 1974’ten bu yana düzenlediği ve gündemdeki konuları tartışmak üzere akdemisyenleri, siyasileri, işadamlarını, sendikacıları, basın mensuplarını bir araya getiren haftaların 36.’sı, 212223 Mart tarihlerinde İstanbul Üniversitesi merkez binasında yapılacak. İktisatçılar Haftası’nın ilk gününde Prof. Dr. Gülten Kazgan, Prof. Dr. Kerem Alkin, Rıfat Hisarcıklıoğlu, Osman Ulagay, Prof. Dr. Joachim Becker, Vural Öger gibi isimler panelist olarak yer alırken ikinci gün Ortadoğu ve sansür konularının işleneceği oturumlara, basından Mete Çubukçu, Ahmet Hakan ve Ertuğrul Mavioğlu katılacak. 36. İktisatçılar Haftası’nın adalet ve demokrasi konularının tartışılacağı son gününde ise Turgut Kazan, Dr. Orhan Gazi Ertekin, İhsan Eliaçık, Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu gibi isimler bu konudaki görüşlerini dile getirecekler. Türk halıları Çin yolcusu Ekonomi Servisi Türk halı ihracatçıları ilk kez dünyanın en büyük halı fuarı konumundaki Şanghay Domotex AsiaChinafloor Fuarı’na 500 metrekarelik alanda katılıyor. 27 Mart’ta başlayacak ve üç gün serecek fuarda Çin’e yapılan halı ihracatının iki katına çıkarılması hedefleniyor. İstanbul Halı İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Yılmaz “Çin pazarına el halısı ve makine halısıyla girmeliyiz. 2011’de ihracatımız 1 milyar 630 milyon dolara ulaştı. Böyle devam ederse halı sektörü 2023’de 5 milyar dolar ihracatı aşacaktır. Önümüze koyduğumuz hedefi gerçekleştirmek için Çin’de de büyük etki yaratmalıyız” dedi. C MY B C MY B