17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 7 ARALIK 2012 CUMA CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin yoksulluğu çeşitli illerde çektiği fotoğraflarla anlattı Dokunulmazlık... “Milletvekili dokunulmazlığı” kavramı, tıpkı “basın özgürlüğü” gibi adı dolayısıyla ilk bakışta yanlış anlaşılmaya çok elverişlidir. İlk duyduğumuzda, dokunulmazlığın, milletvekiline tanınmış bir ayrıcalık olduğunu düşünebiliriz; tıpkı basın özgürlüğünü de basın mensubunun özgürlüğü sanabileceğimiz gibi. Tabii ki dokunulmaz olan milletvekilidir, özgürlükten yararlananlardan biri de gazeteci... Ama bu ayrıcalıkların, esas sahipleri konusunda yanılmamak gerek. Milletvekili dokunulmazlığın asli sahibi değil, onu asıl sahip adına taşıyan aracıdır, tıpkı gazeteci gibi... Her iki halde de hakkın asıl sahibi millettir. Milletvekili ve gazeteci emanetçidirler. PKK militanlarıyla kucaklaşan BDP’liler yüzünden, dokunulmazlıklar konusu şu anda siyasi gündemimizin baş sırasına kuruldu. Dokunulmazlığı tartışırken bir noktayı vurgulamak gerek. Demokrasiler, dokunulmazlık rejimleridir. Orada yalnız milletvekili değil, herkes “dokunulmaz”dır. Bu dokunulmazlık; aksi, adil yargı tarafından delillere dayanarak ispat edilene kadar, yurttaşın masum olduğu, masum insanlara kimsenin dokunamaması demektir. Yani demokraside dokunulmazlık esastır, dokunulurluk istisna... Dokunulmazlıktan dokunulurluğa dönüşmenin koşulları da yasalarla belirlenir. ??? Yani insanlar ”Fikrimi rahatça söylerim, yazarım, onun çevresinde örgütlenebilirim, kimse bana dokunamaz” diyebiliyorsa orada demokrasi vardır; diyemiyorsa yoktur. Başka deyişle demokrasinin kutsal dokunulmazlık kuralı adil yargıyla mümkündür. Adil yargı da yargı bağımsızlığıyla... Yargı bağımsız değilse adil de olamaz. Adil yargı olmayınca da özgürlüklerin dokunulmazlığının güvencesi olamaz. Şu anda ise BDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını emreden Tayyip Erdoğan’ın isteğine karşı çıkan CHP’nin yanı sıra AKP’liler de hoşnutsuzluklarını dile getiriyorlar. Eğilim, tüm dokunulmazlıkların yalnız kürsüyle sınırlandırılması. İlk bakışta, bu çok yerinde bir tavır gibi görünüyor. Öyle ya! BDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırırken hırsızlık, uğursuzluk, sahtekârlık, ihaleye fesat karıştırma gibi suçlamalarla karşı karşıya bulunanları koruyucu kalkan arkasında tutmayı sürdürmenin savunulabilecek bir yanı yok gibi görünüyor haklı olarak. Ama diktaya giden yolların özgürlük olarak gösterilen tuzak taşlarıyla döşeli olduğu bir ülkede, biraz daha dikkatli olmak gerekir. ??? İlk kez bu sütunda 1 Aralık 2012 günkü yazımda, bu konuya dikkat çekmiş ve yargı dokunulmazlığının kürsüyle sınırlandırılması, milletvekillerinin bunun dışında kalan suçlamalarda, yargı önünde hesap vermelerinin ancak bağımsız, adil yargının yürürlükte olduğu ülkelerde anlam taşıdığını, aksi takdirde kıymeti olmadığını vurgulamıştım. Ne yazık ki, bu gerçek hâlâ yeterince kavranmıyor. Oysa şu anda, iktidar milletvekillerinin herhangi bir yargı önünde hesap vermeleri söz konusu değil. Çünkü artık bağımsızlığını yitirerek yandaşlaşan yargının iktidar mensuplarına hesap sorması imkânsız. Deniz Feneri davasına bakın ve söyleyin! “Kim hesap veriyor?” Evet soruyorum: Deniz Feneri mi soruşturuldu, Deniz Feneri’ni soruşturmaya kalkanlar mı? Yargı bağımsızlığının tarihe karıştığı Türkiye’de, pratikte milletvekili dokunulmazlığı yalnızca muhalefeti koruyor. Çünkü iktidarda olanlara dokunabilecek bir yargı yok. Bütün dokunulmazlıkların yalnız kürsüyle sınırlandırılması gibi ilk bakışta kulağa hoş gelecek bir yola saparken çok dikkatli olmak ve bugünkü totaliter dikta iktidarının bu yolda neler yapabileceğini bir kez daha düşünmekte yarar var. ‘İşte muhteşem Türkiye’ ? Tekin, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, fotoğrafların “öteki Türkiye’yi” anlattığını belirtti. Tekin, fotoğrafları bütçe görüşmelerinde de paylaşabileceğini, bazı bakanlara da göndermeyi planladığınısöyledi. deceği yer bile belli değil. Bu çocukların okulda olması gerekmiyor mu?” diye konuştu. AKP’lilere seslenen Tekin, “2001 yılında Başbakan, partisinin tanıtımını yaparken söylediği üç cümle var. ‘Ötekilerimiz olmayacak’ demişti Sayın Başbakan. ‘Yoksulluk, yolsuzluk ve yasak olmayan bir Türkiye’ demişti. Ancak işte muhteşem Türkiye manzarası bu” dedi. Gürsel Tekin, bu manzaraları belirlemek için 81 ilde çalışma yapacağını ve daha sonra bunları kamuoyu ile paylaşacağını söyledi. Fotoğrafları bütçe görüşmelerinde de paylaşabileceğini, bazı bakanlara da göndermeyi planladığını anlatan Gürsel Tekin, “Mesela Sayın Arınç’ın bu konuda nasıl vicdanlı olduğunu biliyorum. En azından Çukurambar’da oturduğu evin camını açtığında onun da rahatsız olabileceği manzarayı görebileceğine inanıyorum. Sayın Fatma Şahin’e de göndereceğim” diye konuştu. 81 ilde çalışma yapacağım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, “Al sana muhteşem Türkiye” adını verdiği toplantıda, yoksulluğu çeşitli illerde çekilmiş fotoğraflarla anlattı. Tekin, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, fotoğrafların “öteki Türkiye’yi” anlattığını belirterek Ankara’da çekilen bir fotoğrafı gösterirken “Burası Çukurambar’da. İki bakanın oturduğu yere yakın. Sadece camlarını açacaklar ve öteki Türkiye’yi görecekler” dedi. İş kazalarına ilişkin fotoğrafları da sergileyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin, Erzurum’da donarak yaşamını yi Tekin Meclis’te düzenlediği toplantıda fotoğrafları basın mesuplarına göstedi. İş kazalarının fotoğrafları tiren 5 işçiyi örnek gösterdi. Tekin, hiç kimsenin bu işçilerin ailelerinin ne yiyip içtiği ile ilgilenmediğini söyledi. İstanbul’da da aynı yoksulluk manzaralarının olduğunu ifade eden Gürsel Tekin, Avrupa Kültür Başkenti’nde adeta dram yaşandığını kaydetti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, başka bir fotoğrafı gösterirken “Yüreğimin parçalandığı bir fotoğraf. Bu çocuklar sabahın dördünde, 20 lira için amale pazarında bekliyor. Gi AKP’Lİ VEKİL İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ÖZALTIN HOLDİNG’E İKİ İHALE BİRDEN Fatma Kotan boşandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Şiddete maruz kalan AKP Ağrı Milletvekili Fatma Salman (Kotan), 1995’ten beri evli olduğu ve 3 çocukları bulunan İdris Kotan’dan boşandı. Anlaşmalı boşanma kararı Sincan 4. Aile Mahkemesi’nce verildi. Duruşma günü daha ileri bir tarihte olmasına karşın Fatma Salman önceki gün Sincan 4. Aile Mahkemesi’ne gitti. Hâkim Tuncay Öztürk de celse açarak davayı gördü. Hâkim Öztürk, “eşleri, geçimsizliği büyütmeden barışmaları, evlilik birliğini sevgi ve saygı çerçevesi içinde devam ettirmeleri yönünde uzlaşma ve sulhe” davet etti. İdris Kotan’ın avukatı, müvekkilinin boşanmakta kararlı olduğunu söyledi. Fatma Salman (Kotan) ise “Evlilik birliğini devam ettirmek, uzlaşmak ve sulh olmak istemiyorum. Boşanmakta kararlıyım” dedi. Öztürk, diğer işlemlerin ardından tarafların boşanmalarına karar verdi. AKP Ağrı Milletvekili Fatma Salman, Meclis Genel Kurulu’na geldi, erkek ve kadın milletvekilleri de Kotan’ın yanına gelerek geçmiş olsun dileklerini iletti. Kotan gazetecilerin soruları üzerine “eşiyle boşandığını, artık ülke ve kadınlara hizmet için işinin başında olacağını” söyledi. Hem HES lisansı hem ray ihalesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, PaluGençMuş arasında akan ve Fırat Nehri ile birleşen Murat Nehri üzerinde hidroelektrik santralı lisansı alan Özaltın Holding’in yaklaşık 744 milyon TL’lik HES arazisi üzerindeki demiryolunun güzergâhını değiştirme ihalesini de aldığını açıkladı. CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında “PaluGençMuş arasında akan ve Fırat Nehri ile birleşen Murat Nehri üzerinde yapılmakta olan HES üzerinden yapılan vurgunla ilgili” açıklamalarda bulundu. Murat Nehri üzerine 4 adet HES yapılmasına karar verildiğini, Özaltın Holding’in Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’ndan lisans aldığını belirten Atıcı şunları söyledi: “Barajın yapılacağı yerde demiryolu hattı var. Normalde bu demiryolu hattının güzergâhını firmanın kendisi değiştirmesi gerekiyor fakat bu işi devlete havale ediyor. Devlet Demir Yolları (DDY) da PaluGençMuş arasındaki 114 km demiryolu güzergâhını değiştirme işini ihaleye çıkarıyor. İhale bedeli KDV’siyle birlikte yaklaşık 744 milyon TL.” Demiryolu hattının değiştirilmesine ilişkin söz konusu ihaleyi, HES lisansını alan Özaltın Holding’in kazandığı bilgisini veren Atıcı, “Yani devlet bu firmaya önce ‘her şeyi sen yapacaksın’ diyor sonra da demiryolu güzergâhını değiştirmesi için yaklaşık 744 milyon para veriyor” dedi. [email protected] CHP, Emlak GYO’nun vergi kaçakçılığı yaptığını iddia etti Bir de kamulaştırma Tüm bunların üstüne demiryolu güzergâhını değiştirme işi için devletin kamulaştırma yaptığını aktaran Atıcı şöyle konuştu: “Ancak kanunlarda böyle bir uygulama olmadığı için acilen bir Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıyor ve 15 Ocak 2012 tarih ve 28174 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıyor. Bu karara göre yaklaşık 4 milyon 458 bin 492 metrekarelik taşınmazın üzerindeki yapılarla birlikte acele kamulaştırılması için DDY’ye yetki veriliyor. Bu kamulaştırma bedelinin ne kadar olduğunu henüz bilmiyoruz.” Atıcı, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a, “Bu işler size yakıştı mı? Yetimin hakkı yenirken hiç mi vicdanınız sızlamadı” sorusunu yöneltti. Atıcı’nın iddialarıyla ilgili olarak aradığımız Özaltın Holding yöneticileri ise telefonlarımıza dönmedi. Bayraktar’a istifa çağrısı İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ve Gaziantep Millekvekili Mehmet Şeker, yüzde 99.5’i TOKİ’ye ait Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın (EGYO) yaptığı vergi kaçakçılığını ortaya koyan yeni bir dosya açıkladı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i inceleme başlatmaya, eski TOKİ Başkanı Bakan Erdoğan Bayraktar’ı istifaya çağıran Erdoğdu, “75 milyonun en önemli sorunu yolsuzluk. Yolsuzlukla mücadelenin önündeki en büyük engel de Recep Tayyip Erdoğan. Bu çok üzücü” dedi. Yeni yolsuzluk dosyasna göre, EGYO’nun yaptığı sözleşme şartlarına göre bütün vergilerin sorumluluğu yüklenici firmalara ait. Milletvekillerinin iddiasına göre binlerce konutun satış rakamı farklı gösterilerek bazı firmalar kollandı, zengin edildi. Örneğin Ataşehir Kentplus projesinde 258 bin liraya satılan bir daire tapu senedinde 30 bin lira, 159 bin liraya satılan bir daire tapuda 20 bin lira, 166 bin liralık konut da 20 bin lira olarak gösterildi. Sadece bu üç taşınmazın satışında bile tapu değeri olması gerekenden toplam 513 bin lira düşük beyan edildi. Bu durum sadece konut satışı ile sınırlı kalmadı, ticaret merkezi ve arsa satışlarında da tekrar etti. Rakamları gerçek gösterip ödeyen firmaların daire başına 678 bin lira arasında değişen vergiler ödendiğini ancak burada rakamların bin liranın altına düştüğünü, yani daire başı ortalama 5 bin lira kayıp olduğunu anlattı. Aykut Erdoğdu, Erdoğan Bayraktar’ın bu uygulamadan haberdar olmamasının mümkün olmadığını dile getirerek “Tapu değerlerinin düşük gösterilmesinde amaç tapu harcının düşük ödenmesi olup bu kaçakçılık suçu on binlerce konut yaptırmış olan EGYO tarafından işlendi” dedi. Meclis’e gitti Başbakan Erdoğan, Muhteşem Yüzyıl adlı televizyon dizisini bir kez daha hedef aldı ‘Tarihimizi böyle görmeyiz’ ŞULE KÖKTÜRK Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Muhteşem Yüzyıl” dizisi konusunda yaptığı çıkışın tartışmaları dinmeden diziyi yine hedef aldı. Erdoğan, “Bizden olmayan birileri son derece kasıtlı şekilde bizim tarihimizi bize böyle anlatmaya çalışsa da biz kendi tarihimizi böyle göremeyiz, görmeyeceğiz” dedi. Erdoğan, seçilme yaşının 18’e indirilmesi konusunda ise Avrupa’nın 12 ülkesinde seçme ve seçilme yaşının 12 olduğunu söyledi. Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlediği “Türkiye İnovasyon Haftası” açılış programında yaptığı konuşmada, medeniyetlerin doğup, büyüyüp geliştiğini ama ölmediğini ifade ederek son birkaç yüzyıldır Batı medeniyetinin ileri geçmesiyle Türkiye’nin kendine güveninin de gerilediğini ifade etti. Tarihimizde nice büyük âlimler ve gönül insanları olduğunu anım satan Başbakan Erdoğan, “Birileri bizim tarihimizin savaştan, kılıçtan, entrikadan, iç çekişmeden, maalesef haremden ibaret olduğunu iddia ediyor. Bizden olmayan birileri son derece kasıtlı şekilde bizim tarihimizi bize böyle anlatmaya çalışsa da biz kendi tarihimizi böyle göremeyiz, görmeyeceğiz” dedi. Erdoğan, şunları söyledi: “Fetih, sevgi medeniyetini yakın, uzak diyarlara taşımaktır. Kılıcın değil kalemin egemenliğine inanmaktır. Onun için İstanbul’un fethinde Bizans’ın hanımları Fatih Sultan Mehmet’i, Akşemseddin’i karşılarken, ‘Başımızda kardinal külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz’ demişlerdir. Çünkü birinde adalet, birinde zulüm vardı. Sanki tarihimiz savaşlardan, entrikalardan ve haremden ibaretmiş gibi gösteriliyor. Bizim tarihimize yön veren kalemden ve kitaptan kimse bahsetmiyor, bahsetmek istemiyor.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle