23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 ARALIK 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA İNCELEME 9 HAKKINDA DAVA VAR HÂLÂ SORUŞTURMADA Osmanlılarda Sekülerleşmenin Başlaması ‘Hayata Dönüş’te savcı krizi İstanbul Haber Servisi Bayrampaşa Cezaevi’nde 19 Aralık 2000’de 12 kişinin öldürüldüğü operasyona ilişkin soruşturmayı yürüten Savcı Ali İhsan Demirel’in, hakkında dava açılmasına karşın, soruşturmadan alınmaması tepki çekti. Mağdurların avukatları, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Demirel’in soruşturmadan alınmasını talep etti. Avukatların İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede, Demirel hakkında etkin soruşturma yürütmediği ve görevini kötüye kullandığı gerekçesi ile dava açılmasına karar verildiği anımsatıldı. Hakkında 4 yıla kadar hapis istemiyle dava açılması yönündeki karara itiraz eden Demirel ise kararın geri alınmasını istedi. Operasyonun ardından başlatılan soruşturmayı yaklaşık 12 yıldır yürüten Savcı Demirel, 8 sayfalık itiraz dilekçesinde soruşturma sürecini anlatarak kendini savundu. Demirel, “Soruşturmanın uzaması, soruşturmanın karmaşıklığı, kapsamı, dağınıklığı, belirsizliği, tevdi edilen başka işlerin çokluğu, yoğunluğu, ağırlığı, personel yetersizliği gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır” dedi. ? Osmanlılarda sekülerleşme 1606’da Avusturya ile imzalanan Zitvatorok Antlaşması ile başlamıştı. 11 Kasım 1606 tarihinde Avusturya ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan Zitvatorok Antlaşması, Osmanlılarda sekülerleşmenin başlangıcıdır. Çünkü 17 maddelik bu antlaşmanın 2. maddesi gereğince Osmanlı Devleti kuruluşundan beri ilk kez bir Hıristiyan devletini kendisiyle eşdeğer olarak görmeyi resmen kabul ediyordu. Osmanlı Devleti, kuruluşundan başlayarak askeri fetih politikasını İslam dinini yayma amacıyla birleştirmişti. Dolayısıyla Hıristiyanlara karşı Osmanlı savaşları, aynı zamanda gazâ (dini savaş) olarak görülüyordu. Osmanlıların özellikle Kanuni döneminin sonlarına kadar toprak bakımından sürekli genişlemesi, İslam dininin de etki alanının genişlemesi anlamına geliyordu. Bu genel felsefenin ve fiili durumun sonucu olarak da, Osmanlı yönetimi İslam dininin dünyaya egemen kılınmasını kutsal bir görevi olarak görüyor ve diğer dinlere mensup toplulukları ve devletleri de doğal olarak küçümsüyordu. Onların yaşadıkları toprakları da geleceğin egemenlik alanları olarak görüyordu. ‘İsimler bir türlü gelmiyor’ Soruşturmanın aydınlatılmasına yönelik mesai saatleri dışında dahi özveri ve titizlikle, usanmadan, yakınmadan çalıştığını belirten Demirel, devam etti: “Soruşturmanın başından beri yapılan yazışmalara rağmen ölüm ve yaralama olaylarının gerçekleştiği bölümlerde tutuklu ve hükümlülere birebir fiili müdahale grubu olarak görev yapan, özellikle Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı’na bağlı jandarma görevlilerinin sayısı ve isim listeleri temin edilememiştir.” Cihan İmparatorluğu Düşüncesinin Sonu Avusturyalılarla 14 yıl süren savaştan sonra yapılan bu antlaşma sonucunda Osmanlılar birkaç kale ve şehir elde etmekle birlikte ilk kez politik ve manevi bakımdan kendilerini gerilemiş olarak hissettiler. Çünkü o tarihe kadar Osmanlı hükümdarlarıyla aynı derecede sayılmayan ve kendisine kral diye hitap edilen imparatora, bundan sonra çesar (veya imparator) denilecekti. Böylece Hıristiyan bir devletin kralının Osmanlı padişahı ile aynı derecede saygın ve yetkin olduğu kabul edilmiş oluyordu. Zitvatorok Antlaşması, elbette Osmanlıların daha sonraki savaşlarının dini muhtevasını yok etmedi, fakat bu tarihten sonra Osmanlıların İslam dinini dünyaya yayma yönündeki iradeleri çok zayıfladı. (Buna karşılık dış politikadaki bu sekülerleşmenin iç politikada bir karşılığı olmadı. Azınlık durumundaki mezheplere mensup insanlar üzerindeki baskılar devam etti.) Çok yaygın bir anlayışa göre Osmanlılarda sekülerleşmenin başlaması, 18. yüzyılın başlangıcına, Lale Devri’ne (17181730) ait bir gelişme olarak görülmektedir. Şüphesiz III. Ahmet’in saltanat devrinde sadrazam 28 Çelebi Mehmet’in ve oğlu Sait Bey’in Fransa gezisinde gördükleri uygarlık örneklerini bir rapor halinde övgüyle padişaha sunmaları ve ardından da orada inceledikleri matbaayı Sait Bey’in resmi girişimleriyle ve Macar asıllı İbrahim Müteferrika’nın yönetiminde kurmaları, sekülerleşme ve modernleşme bakımından çok önemli gelişmelerdir. 18. yüzyılın ikinci yarısında ise, özellikle deniz ve kara mühendishanelerinin kurulmasıyla başladığını kabul edebileceğimiz modern ve seküler eğitim ve ordu girişimleri, daha sonraki yüzyıldaki gelişmeleri kuvvetle etkileyecek girişimler olmuştur. ihmal edilemeyecek bir önem taşımaktadır. Dış politikada, bilimde ve düşünce dünyasında ve sosyal yaşamda ilk sekülerleşme belirtileri 17. yüzyılda görüldü. Bu nedenle genellikle Lale Devri’ne atfedilen modernleşme ve sekülerleşme başlangıcını, bir asır daha öncesine çekmemiz gerekiyor. 17. yüzyıl bilim ve düşünce dünyasına damgasını vuran Emir Çelebi, Kâtip Çelebi, Şanizade Ataullah Efendi, Ebubekir Efendi ve Hezarfen Hüseyin Efendi, Batı’daki bilimsel gelişmeleri izleyen ve bunları ilk kez Osmanlı dünyasına yansıtan kişiler olmuşlardır. Evliya Çelebi (16111692) de ünlü Seyahatname’sinde Or cudunun kesilerek incelenmesi) yapılmasını tavsiye etmişti. (Osmanlılarda teşrih yasağı 1841’de kaldırıldı.) Hekim Şirvanlı Şemseddin İtaki (ölümü 1632’den sonra) ise, 1632’de Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk resimli anatomi kitabını yayımlamıştı. Bu kitabın hem içeriğinde, hem de anatomi şemalarında Avrupa tıbbının etkisi görülmektedir. Kâtip Çelebi (16081656) de Batılı kaynaklardan yararlanarak Cihannüma adlı bir coğrafya ve kozmoloji kitabı yazdı. Mercator’un Atlasminor’unu da Latinceden Türkçeye çevirdi. Adnan Adıvar, Kâtip Çelebi için “İlk defa olarak Batı ilmiyle sıkı temasa girmeye başlayan ve özellikle o ilmin Ayrıca IV. Mehmet’in saray hekimlerinden Salih Nasrullah (ö. 1670) ve Hayatizade Mustafa Feyzi’nin (ö. Katip Çelebi 1693) hazırladıkları tıbbi eserlerde Batılı kaynaklardan yararlandıklarını biliyoruz. Yine kadın cinayeti! ? DİYARBAKIR (AA) Kayapınar ilçesinde oturan Ömer Vardar (24) ve imam nikâhıyla birlikte yaşadığı Gülcan Kodaş’tan (17) bir süredir haber alamayan yakınları, durumu polise bildirdi. Eve gelen polis, çiftin cansız bedeniyle karşılaştı. İnşaat işçisi Vardar’ın Kodaş’ı tabancayla vurduktan sonra intihar ettiği belirlendi. Oğlunu öldürdü ? AYDIN (AA) Karacasu ilçesi yaşayan Ahmet K. ile oğlu Mehmet K. arasında alacak meselesi nedeniyle tartışma çıktı. Tartışma sonrasında Ahmet K, oğlunu konuşmak için çalıştığı tarlasına çağırdı. Baba oğul arasında yeniden çıkan tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine, Ahmet K, tabancayla oğluna ateş etti. Mehmet K, olay yerinde öldü. Ahmet K, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Kahvehanelerin Sosyal Rolü Osmanlılarda ilk kahvehane 1554’te Tahtakale’de açıldı. Kahve içimi ve kahvehanelerin açılması hızla yayılınca, şeyhülislamın da desteğiyle yönetim kahvehaneleri yasakladı. 16. yüzyıldan önce Osmanlılarda cami ve mescitlerden başka halkın toplanabileceği bir mekân yoktu. Kahvehaneler bu nedenle Osmanlılarda kutsal bir nitelik taşımayan ilk sosyal mekânlar olmuştur. Fakat çoğalmalarıyla yasaklanmaları da bir oldu. Ancak IV. Mehmet’in saltanat döneminde (16481687) nihai olarak serbest bırakıldı. Kahvehanelerin Osmanlı sosyal, siyasi ve kültürel hayatında önemli rolü olmuştur. Buzlu gölette can pazarı ? VAN (AA) Muradiye ilçesinde, yüzeyi buz tutan Alaçay Deresi üzerinde oynarken buzun kırılmasıyla suya düşen Gıyasettin Bedirhanoğlu’nun (12) bulunması için Ankara’dan 15 kişilik Jandarma Sualtı Arama Kurtarma timi gönderildi. Bölgede çalışmalarını sürdüren arama kurtarma ekiplerinden bilgi aldıktan sonra yaklaşık 3 kilometrelik buzla kaplı alanda çalışma başlatan jandarma timi, arama çalışmalarını akşam saatlerine kadar sürdürdü. Çalışmalar havanın kararması nedeniyle sonlandırılırken, bugün sabah aramaların devam edeceği belirtildi. Sekülerleşme Sürüyor ta Avrupa ve Balkanlar’da gözlemlediği uygarlık örneklerinden söz etmiştir. Öte yandan Osmanlılarda kahve içiminin yaygınlaşması ve kahvehanelerin açılması sekülerleşmenin diğer bir boyutunu oluşturuyordu. değerini ve önemini takdir eden ve Batı ilmiyle Doğu ilmi arasındaki seddi yıkmaya çalışan zat olması dolayısıyla, kendisini ‘Türkiye’nin ilim devrimcisi’ diye anmasak bile, Türkiye’de ilim Rönesansının müjdecisi gibi sayabiliriz” demektedir. Ebubekir Efendi, Amsterdam’da 1662’de yayımlanan kapsamlı bir coğrafya eserini IV. Mehmet’in isteği üzerine 1685’te Türkçeye çevirmiştir. Kopernik teorisinden ilk kez bu eserde söz edilmiştir. Hezarfen Hüseyin Efendi (16101691) de yine Batılı kaynaklara dayanarak dünya tarihi yazmıştı. Yunan, Roma, Bizans ve Çin tarihleri, Batılı kaynaklara dayanılarak ilk kez bu eserde yazılmıştır. Yine ilk kez bu kitapta Amerika kıtasının keşfiyle ilgili kapsamlı bilgiler veriliyordu. Osmanlılarda sekülerleşme, 18. ve 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında çok çeşitli boyutlarda gelişerek devam etmiştir. 19. yüzyıl Osmanlı dünyasındaki sekülerleşmenin önemli bir dönüm noktası da, 1839’daki Tanzimat Fermanı’nın ilanıdır. Tanzimat Fermanı, ülkedeki Hıristiyan tebaa ile Müslüman halk arasındaki hak eşitliğini sağlamada önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak aynı hak eşitliği, Osmanlı ülkesindeki Sünni olmayan diğer mezheplere tanınmamıştır. Ülkemizdeki sekülerleşmenin 406 yıllık bir geçmişi vardır. Cumhuriyetin ilanından sonra zirve noktasına ulaşan bu süreç, bazı geri dönüşlere rağmen, ilerlemesini hep sürdürdü. Seküler yaşamın günümüzde karşı karşıya bulunduğu büyük tehlikenin de daha köklü ve kapsamlı bir şekilde aşılacağına hiç şüphe yoktur. Modern Bilimin ve Bilimsel Düşüncenin Başlaması Modern bilimsel düşüncenin gelişmesi, sekülerleşmenin en önemli etkenlerinden biridir. Batı’da başlayan bilimsel devrimin etkisiyle modern bilime ait ilk bilgiler Osmanlı ülkesine 17. yüzyılda yansımaya başladı. Bu asrın en önemli tıbbi eserini yazan hekim Emir Çelebi (ö. 1638), ilk kez ölüler üzerinde teşrih (ölünün vü Hey Tekstil işçilerinden işgal ? İstanbul Haber Servisi İşten atıldıkları için 325 gündür direnişte olan Hey Tekstil işçileri dün CHP Beyoğlu ilçe binasını işgal etti. Parti binasına giren 4 işçi cama “Hey Tekstil işçisinin haklarını çalanlardan hesap soracağız” yazılı pankart astı. Binanın aşağısında bekleyen diğer işçiler de sloganlarla eyleme destek verdi. Tarihimizin İlk Sekülerleşme Asrı Ancak 18. ve elbette 19. ve 20. yüzyıllardaki kadar yoğun olmamakla birlikte, Zitvatorok Antlaşması’yla başlayan sürecin 17. yüzyıldaki bölümü de gözden kaçırılamayacak ve THY’de direnişe devam ? İstanbul Haber Servisi İşten çıkarılan Türk Hava Yolları (THY) işçileri, direnişlerinin 215. gününde Şirinevler Meydanı’nda eylem düzenledi. 26 işçinin işe iade davalarını kazandığını söyleyen Hava İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin, “305 işçi işe geri alınmazsa THY sözleşmesi bitmez, hiçbir güç bize imza attıramaz” diyerek mücadeleye devam edeceklerini vurguladı. Yararlanılan KAYNAKLAR İsmail Hakkı Uzunçarşılı; Osmanlı Tarihi, II. Selim’in Tahta Çıkışından 1699 Karlofça Antlaşmasına Kadar, III. Cilt, I. Kısım, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, XIII. Dizi, Ankara, 1988. A. Adnan Adıvar; Osmanlı Türklerinde İlim, Geliştirilmiş IV. baskıyı hazırlayanlar: Prof. Dr. Aykut Kazancıgil Prof. Dr. Sevim Tekeli, İstanbul 1982.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle