17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 ARALIK 2012 PAZAR 16 Başbakan, üniversite öğrencilerine “parasız eğitim” müjdesi verdiğinde; Türkiye hapishanelerinde 700’den fazla üniversite öğrencisi “parasız eğitim” istedikleri için tutuklanmış, aylardır mahkemeye çıkarılmayı bekliyordu. Hâlâ da bekliyorlar. Başbakan, Türkiye’ye Göktürk2 uydusunun uzaya başarıyla fırlatıldığı müjdesini verdiğinde; yerli uyduyu yapan başarılı TÜBİTAK UZAY ekibinden çoğu ODTÜ’lü 80’e yakın bilim adamı tehdit ve sindirmeyle tasfiye edilmişti. Göktürk2’yi tamamlayan ekibin tam tasfiyesi henüz başarılamadığı için, yerli uydunun fırlatılışını kutlamak amacıyla ODTÜ’ye giden Başbakan’a “ne olur, ne olmaz”, bir polis ordusu eşlik etti. Kimine göre 2500, kimine göre 3600, kesin olan şu ki sayılamayacak kadar kalabalık polis ordusu da yanına “ne olur, ne olmaz” 20 bin kişiye sıkacak kadar biber gazı, vuracak kadar plastik mermi, zırhlı ve tazyikli su aracının yanı sıra, zaten kelle miğfer sayısı kadar cop, kalkan, kelepçe falan almıştı. Buna, demokrasi diyorlar. HHH Askeri darbeleri soruşturuyor ve kovuşturuyorlar. Adalet yerini bulacak mı diye, umutlanıyorsunuz, ister istemez. Ortada yapılmış bir darbe vardı. 650 bin kişinin gözaltına alındığı, 1 milyon 683 bin kişinin fişlendiği, 210 bin davada 230 bin kişinin yargılandığı... 517 kişiye idam cezasının verildiği, 50’sinin asıldığı, 615 kişinin (resmen) işkence altında, 299 kişinin cezaevlerinde öldüğü, 43 kişinin intihar ettiği... 30 bin kişinin sakıncalı diye işten, 14 bin kişinin vatandaşlıktan çıkarıldığı, 3 gazetecinin öldürülüp, 300 gazetecinin saldırıya uğradığı... Hükümetin devrildiği, TBMM ve partilerin lağvedildiği, politikacıların derdest edildiği... 12 Eylül 1980 darbesinin darbecileri yargılanıyor ama yargılanamıyorlar. Zaten alacakları cezalar da şimdiden ne? Kimse bilmiyor. Ama 4 yıldır tutuklu yargılandığı Silivri’de kanser oldu, oğlunu yitirdi, şimdi hastanede ölümü bekliyor. Yarbay Mustafa Dönmez gibi, kiminin evladı öldü, kimi kederden öldü, kimi sağlığını yitirdi zindanda. Dışardaki analar evlat, eşler eş, çocuklar baba hasretine mahkum; içeride babalar çocuklarının, eşlerinin, “Ocak ayında dilekler tutulur. , dostlar için iyi Diğer ay düşmeleri izleni larda suya r.” GEORG CHR ISTO LICHTENBER PH G 2013 Mucize, 2013 Müjde kadük. Ama yapılmamış Balyoz darbesinin sanıkları, yapılmış 12 Eylül darbesi suçlularından önce, en ağır hapis cezalarına çarptırıldılar bile! Kanıtların Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN bazısı kerhen, analarının özlemine... bazısı düpedüz sahteydi. Tanıklar da Beş yıldır süren Ergenekon öyle. Zaten sanıkların kimi de isnat davalarında da kanıtların bazısı kerhen, tarihinde suç mahallinde bile değildi. Ne bazısı düpedüz sahte. Tanıkların kimi gam. Suçsuz bile olsalar askerdiler ya; düzmece, kimi zekâ özürlü, akıl hastası, ömürlerini bir elleri yağda bir elleri balda manipüle. Mahkeme eğleniyor. İpe sapa sürdürdükten sonra ya mahkemeye gelmez iddialar günlerce, saatlerce çıkarılamayacak kadar moruklamış ya dinleniyor. Savunmaya, avukatlar dışarı da ölmüş gerçek darbecilerin yerine atılmadığı zamanlar on beş dakika, mahkum edildiler. sanıklara duruşmaya katılma cezası Buna, adalet diyorlar. verilmediği zamanlar, beş dakika süre HHH veriliyor. TOKİ, Silivri’de duruşma salonları, Buna, hukuk diyorlar. tutukevleri, aşevleri, lojmanları ve HHH camisiyle ‘zindan rezidans’ inşa etti. 2013’te tutuklu ve tutuksuz Türkiye’ye Yargılayan yargıladığıyla birlikte, 2013 mucize, 2013 müjde diliyorum. tutuklayan tutukladığı kadar, ceza infaz Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ın eden cezası infaz edilenle ortak ikamete gözlerinden öpüyor, tanıdık tanımadık zorunlu. tüm Ergenekon sanıklarını ve Balyoz Malatya İnönü Üniversitesi’ni en iyi üniversitelerden biri haline getiren rektör, mahkumlarını, yüreğimle selamlıyorum. Burası mucizeler ülkesidir, 2013 binlerce insana yeniden hayat veren müjdeli yıl, olur mu olur. Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun suçu Ömrümüzden geçenler Sallanan saatlere özenir hayatlar kar aylarında soğuklarla sürüklenirken şehirler hangisi Ankara hangisi İstanbul bulutlarla geçerler unutulmuş ve uzun eski tren seslerine özenir ayrılıklar vardıkları sonda yeniden yola çıkmak isteyen yaşlı kırlangıçlar bu istasyonun yolcuları hangisi kavuşmak hangisi ayrılık hüzünlerle geçerler geçmiş zamanlara özenir yeni yıllar pencereler yükselirken akşamlar iner kentin gürültüsünü örter sarhoş sesleri yüzyıllardır yalnızlara yağar bembeyaz özlemler karışır sabahlara binbir gece masalları acılar umutlar hasretler çaresizce geçerler... A.Kadri Ergin Başbakan’ın İnadı Başbakan ODTÜ’ye ilişkin inadından vazgeçmiyor. En son TRT1, TRT Haber ve TRT Türk’te ortak yayımlanan “Enine Boyuna Özel” programında Taha Özhan, Mustafa Karaalioğlu, İsmet Berkan ve Hatem Ete’nin sorularını yanıtlarken ODTÜ yönetimini eleştirmekten geri duramadı, yanlışını sürdürdü. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar ile yaptığı görüşme inadını kıramamış. Hâlâ ODTÜ yönetimine öğrencilere soruşturma açılması konusunda telkinler veriyor, konuyla ne ilgisi varsa “türbanlı kızları disipline veriyorlardı” diyor. Bununla da yetinmeyip, kimi üniversite rektörleri tarafından kendisine verilen desteği az buluyor, geriye kalan rektörleri ODTÜ’ye karşı açıklama yapmaya çağırıyor. “Eli öpülesi hocalarımızdan tavır koymalarını beklerim. Bunu ilim adına beklerim. İlim adına koymazlarsa asıl o zaman yazık olur” diyor. HHH Başbakan bundan çıkarları olan birileri tarafından yanıltılmış, yanlış konuşmaya, yanlış davranmaya yönlendirilmiş. Örneğin, molotofkokteyllerinden, yakılan araç lastiklerinden, sapanla atılan çelik bilyelerden söz ediyor. Oysa bunlardan hiçbiri öğrenciler tarafından kullanılmamış, elde tek bir delil/kanıt yok. Ateşe verilen bir çöp bidonu var, o kadar. Ha, üzerlerine yüzlerce biber gazı bombası atılan öğrencilerin elleri armut mu toplamış? Hayır! Bombaların boş metal kapsüllerini, çevreden topladıkları taşları onlar da polislere atmışlar. Kesinlikle hoş bir durum olmadığı açıktır; şiddet içeren her olay gibi bu olayın da onaylanır bir yanı yoktur. Öte yandan bu çatışmayı başlatanın, eline verilmiş biber gazlarını, plastik mermileri, sis bombalarını gelişigüzel kullanmayı, orantısız güç kullanmayı alışkanlık haline getirmiş polisin olduğu da bir gerçektir. HHH Başbakan bir de ODTÜ yerleşkesine “dışarıdan gelen” öğrencilere takılmış, eleştiriyor. Oysa üniversitelerin özerk yapılara sahip olduğu tüm demokratik ülkelerde bu son derece doğaldır. Her öğrenci istediği her üniversitede “dışarıdan” gelip konuk öğrenci olarak derslere de girer, etkinliklere de, eylemlere de katılır. Bunun yanlış neresindedir? Ha, “Burası Türkiye’dir!” deyip ülkemize özel bir gerekçeyle kendinizi avutabilir, aklınızın basmadığını eleştirebilir, yanlışınızda direnebilirsiniz. Ne var ki bu ancak sokaktaki insana yakışan bir davranıştır. Türkiye’yi yapay gündemlerle germeye, bu gerginlikleri yaymaya kimsenin hakkı yoktur. Başbakan’ın da! ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI ‘Sarıkamış Destanı’nın 98. Yılında Her yılın bu son günlerinde, 98 yıl önce Sarıkamış’ta soğuğa terk edilerek şehit olan 90 bin Mehmetçiğimizi anıyoruz. Yurdun tüm bölgelerinden gencecik dedelerimizin acımasız bir “savaş inadı” uğruna donarak yaşamlarını yitirdikleri hüzünlü destanı... Gençliğimizde Ruhi Su’yu dinlerken o davudi sesiyle okuduğu şiirin anlamını kavrayanımız çok azdı; “Oltu’dan girdik de Sarıkamış’a Akıl ermez orda yatan üleşe Askeri kırdıran Enveri Paşa Kitlendi kapılar, mekân ağladı..” Ardından söylediği türkünün ise sadece sözlerini “bilir”dik; “Yüzbaşılar, yüzbaşılar, Tabur tabura karşılar, Yağmur yağıp gün değişin, Yatan şehitler ışılar..” Bu sözlerden tarihimizin onurlu bir kahramanlığını andığını anlardık ama ayrıntılarını bilenimiz yine fazla değildi; “İbrişimin kozaları Battın Avşar kazaları Sarıkamış’ta kırıldı Gonca gülün tazeleri” Bizim kuşak, Sarıkamış destanını 1985’te yitirdiğimiz Ruhi Su’dan dinledikten sonra denebilir ki 2000’lere kadar tüm gerçekleriyle öğrenemedi. Ta ki Prof. Dr. Bingür Sönmez, kalp cerrahlığı dışındaki tüm zamanını doğum yeri Sarıkamış’ta 1914’te yaşananların aydınlatılmasına adayıncaya kadar... Peki, Sarıkamış destanının gizli kalması nedendi? Örneğin Çanakkale destanımız gibi, neden her yıl kutsamadık? Bingür Sönmez bu “ayrımcı”lığın yanıtı için, kibarlığından ötürü, “Çünkü zaferle değil, zor anlatılır bir yenilgiyle sonuçlanmıştı” dese de yeterli midir? Yine Ruhi Su’nun türküsündeki deyişle “askeri kırdıran Enver Paşa”nın başlattığı sansüre, neden yıllarca bağlı kalındı? bırakıldılar Korumasız HARBİ SEMİH POROY Bingür Sönmez’le Sarıkamış destanını 6 Aralık Perşembe gecesi Ulusal Kanal’daki İmar Dosyası programında konuşmuştuk. (İstek üzerine yarın gece tekrar yayımlayacağız.) Çarlık Rusyası işgalindeki Sarıkamış’ın 1. Dünya Savaşı’nda geri alınması için aslında UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK ‘ G ’ N O K T A S I kamilmasaracı@gmail.com.tr [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN Sonsuza bembeyaz göçtüler... Almanların zorlamasıyla harekete geçen Osmanlı ordusunun o kış, Allahuekber Dağları’nda aç, susuz kalmasının nedenini de Sönmez meydana çıkarmıştı. Enver Paşa, Sarıkamış’a kışlık elbise, her türlü malzeme, 3 bin asker, hatta 3 keşif uçağı taşıyan 3 yardım gemisini Trabzon’a gönderirken, “nedense” Donanma Komutanlığı’na haber vermemişti. Böylece korumasız kalan gemiler 7 Kasım 1914 sabahı Ereğli açıklarında Ruslar tarafından batırıldı. Buna rağmen, destekten yoksun Sarıkamış kahramanlarına “saldırı emri” verilmesi hazindi... Çünkü 2728 Aralık’ta 90 bin asker soğuktan ötürü tek kurşun bile at(a)madan yaşamlarını yitirdiler... Onları saygıyla ve onurla anıyoruz. T.C. ANKARA 29. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 1 Taşınmazın Tapu Kaydı, Hali Hazır Durumu, İmar Durumu: Ankara ili Keçiören ilçesi Yayla Mah. 30821 Ada 8 Parselde (3. kat) 16 nolu bağımsız bölümdeki 56/819 arsa paylı mesken vasıflı taşınmaz Ankara ili Keçiören ilçesi Yayla Mah. 1419 Sk. 3. No: 17 adresinde 3. kat arka cephe, kuzey, güney ve doğu yönündedir. 3 oda salon, antre, mutfak, banyo, WC ve 3 adet balkondan oluşmaktadır. Dairenin dış kapısı çelik, iç kapıları amerikan panel, pencereler ahşap doğrama ve ısıcamlıdır. Salon ve odaların zemini laminat, duvarlar mat yağlıboya, tavan plastik boya ve kartonpiyerlidir. Mutfak zemini seramik, duvarlar mat yağlıboya, tavan plastik boya ve kartonpiyerlidir. Mutfak mermer tezgâhlı, tezgâh altında ve üstünde laminat dolaplıdır. Banyo ve tuvalet zemini seramik duvarlar fayans kaplıdır. WC’de hela taşı ve antrede ayaklı lavabo, banyoda ayaklı lavabo, klozet ve banyo bataryası mevcuttur. Antre zemini seramik kaplı duvarlar mat yağlıboya, tavan plastik boya ve kartonpiyerlidir. Balkonlardan biri salon biri mutfak biri oda çıkışlıdır. Isınma doğalgaz kombilidir. Net faydalı alanı 110 m2’dir. imarlı. Muhammen Bedeli: 110.000,00 TL Satış Saati: 15.15 15.25 Arası Satış Şartları:1 Birinci açık artırma 04.02.2013 günü yukarıda belirtilen saatler arasında Ankara Adliyesi Mezat Salonu adresinde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış ve paylaştırma giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedele alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 14.02.2013 günü Ankara Adliyesi Mezat Salonu adresinde yukarıda belirtilen saatler arasında ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacakları toplamını, satış ve paylaştırma giderlerini geçmesi ve artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması lazımdır. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde Türk Lirası peşin para veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tapu alım harcı, damga vergisi ile KDV alıcıya aittir. Birikmiş vergiler ve tellaliye ücreti satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu taşınmaz üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaştırmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. İşbu ilan tebligat yapılamayan ilgililere tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (İİK m. 126) Dosya No: 2011/2726 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 82711) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kahra 1 manma 2 raş yöresine özgü, kuşba 3 şı et ve bul 4 gurla yapılan 5 bir yemek. 2/ 6 Dokumacı lıkta atkıla 7 rın geçiril 8 diği uzunla 9 masına di zilmiş ipler... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Atılım, hamle. 3/ 1 A L A B R O S K Üstderinin kalın 2 Y Ö R E B A S E laşması ve sertleş 3 B A S K Ü L mesiyle oluşmuş 4 A V Z E T E T İ K E deri... Yüce, yükE K D AM sek. 4/ Hayvanla 5 L S İ R E T rın girmemesi için, 6 I R K 7 K A V A S Y A R tarla ya da bahçe C İ N E N U kenarına çalı çırpı 8 ile yapılan çit... 9 P A N D A N T İ F Utanç duyma. 5/ Sıvacı aracı... Akdeniz yöresine özgü bitki topluluğu. 6/ Kalın bükülmüş sicim... Erişmiş, ulaşmış. 7/ Kimi üflemeli çalgılarda titreşerek ses çıkaran ince metal yaprak... Cam üretimi ve sanayide kullanılan soda külü. 8/ Müzikte üç ya da daha çok sesin bir arada tınlaması... Başlıca, temel niteliğinde olan. 9/ Aksaray iline özgü, kıyma ve soğanla yapılan bir yemek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir içki... Birçok efsaneye konu olmuş ünlü Frigya kralı. 2/ Karakter.. Geminin zinciri toplayıp demirini kaldırmaya hazır bulunması. 3/ Sevgiliye kavuşma... Toprak damları sıkıştırmakta kullanılan taş silindir. 4/ Yurdumuzda yetişen ve kabuğundan siyah boya elde edilen bir ağaç... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 5/ Lübnan’ın plaka imi... Satrançta bir taş. 6/ Bir nota... Deniz Kuvvetleri’nde bir rütbe. 7/ İskambilde koz... Tirsi balığına verilen bir başka ad. 8/ Manda yavrusu... Şöhret. 9/ Hint mutfağına özgü bir tür omlet... Karışık renkli.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle