17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 ARALIK 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Öğretmen Direnecek mi? Kitap ve Oyuncak Kampanyası Giresun Belediyesi, “kitap ve oyuncak kumbarası” Kadın Aday kampanyasını sürdürüyor. Belediye önüne konulan 2.5 metre yüksekliğindeki dev kumbarada toplanan oyuncaklar ve kitaplar, temizlendikten sonra çocuk hastaneleri ve okullara gönderiliyor. Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu, kampanyaya ilişkin diyor ki: “Vatandaşlarımızın, ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak istedikleri, kullanılmayan kitap ve oyuncakları bir MNG Kargo şubesine gidip ‘Giresun Belediyesi Kitap ve Oyuncak Kumbarası’na gönderim yapacağım’ demesi yeterli. Kitap ve ihtiyaç sahipleri ise 444 4 028 numaralı telefon numarasından veya belediyemizin internet sitesinden bizlere taleplerini iletebilirler.” Yılbaşında çocukları sevindirmek isteyen okurlarımıza duyurulur. Eğitimin ortaçağ karanlığına gömülmesine karşı öğretmenler ve örgütleri nereye kadar dayanabilir, direnebilirler? Eğitimİş Genel Başkanı Veli Demir’e göre, gericilik yasalaştırılsa da ilk ve ortaöğretim müfredatları ile tamamen imam hatibe dönüştürülse de 3 Mart 1924’ün gerisine dönülerek mektepmedrese ikilemi yaratılsa da öğretmenlerin büyük bir bölümü hâlâ cumhuriyetçi bir tavra sahip: “İktidarın tepeden tırnağa kadrolaştığı, kendinden olmayana neredeyse yaşama şansı tanımadığı, ceberutlaştığı bugünde bile öğretmenler, cumhuriyeti ve onun aydınlık yüzünü koruma derdindedir. Dünden bugüne devrimci öğretmenlerin özellikle TÖS ve TÖBDER deneyimi, bugün de onun mirasçısı olan Eğitimİş, cumhuriyetten ve Atatürk’ten yana tutumu ile gericilikle ve kurumlarıyla baş edecek mecale sahiptir. Burada asıl sorun; öğretmen örgütlerinin gericiliğe, bölücülüğe ve ırkçılığa karşı mücadelelerini ortaklaştıramamalarında yatmaktadır. Bu ortaklıkta yandaşlığı tescillenmiş, gerici sendika hariç tam bir birlikteliğin sağlanması işten bile değildir. Burada ayraç, solculuk adına bölücülük ya da sağcılık adına gericilik çukuruna düşmemektir.” Bir öğretmen sendikasının lideri olarak Demir, genç kuşak öğretmenlerde de aynı bilinç düzeyini gözlüyor mu? Türkiye’nin yaklaşık 164 yıllık öğretmen yetiştirme deneyimi ve Köy Enstitüleri gibi özgün bir öğretmen yetiştirme yöntemine yaslanıyor ve diyor ki: “Bugün bu mirasa rağmen, hem YÖK hem de Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen yetiştirme konusunda sınıfta kalmıştır. Ülkemizin öğretmen yetiştirme politikası bu birikime rağmen problemlidir. Elbette cumhuriyetin bütün kurumlarına sızan gericilik, öğretmen yetiştiren kurumlara da sirayet etmiştir. Bunun sonucu olarak yeni kuşak öğret Daktilodan Dijital Kültüre 24 Temmuz Meydanı’na bakan eski eve geri taşınma sırasında kutuları açınca, yıllanmış bir dost çıktı karşıma. İlk daktilom, Olivetti... Daktiloda yazdığımız haberlerde paragraf yeri değiştirmek için makas ve tutkal kullandığımız geliyor aklıma. Öyle kolajlar yapardık ki, çerçeveletip duvara assak günümüzde sanat eseri sayılabilirdi... Kâğıt israf etmemek için önceden oturur, ne yazacağımızı düşünürdük uzun uzun. Bugün ise çoğu gazeteci sadece yazarken düşünüyor, hatta galiba bazıları yazarken bile düşünmüyor, çünkü dijital dünya kafalardan daha çabuk çalışıyor! Teknolojinin hızı gazetecinin işini inanılmaz derecede kolaylaştırdı. Ancak bakıyoruz, derinlik kaybolabiliyor. Kafanızı karıştırmak istemem, eskiyi özlediğimi söyleyemem. Gerçekçi olmak gerek. 20’nci yüzyılın eski medya düzeni yıkılırken bir de baktık ki SMS atabilen, fotoğraf ve video çeken telefonu olan herkes artık haberci... Gazetecinin seçkin olma konumuna ne ağır bir darbe! Dijital ortamda haberin çifte teyidi gibi gazeteciliğin olmazsa olmazı sayılan kavramlar yok oldu. Yeni dijital ahlakta belirsiz kaynaklardan haber sızdırma kültürü kabul gördü. Hatta bazı durumlarda yüceltildi. Dijital kuşak öncesi doğanlar için internete alayla bakmak büyük tehlike. Bilgi ve haberin üretildiği ya da yer aldığı tüm mecraları ciddiye almak zorundayız. Bir de dijital doğumlu çocukların ebeveyni ya da öğretmeni olmak gibi zor bir mesele daha var. Tamamen farklı iki ayrı kültürden söz ediyoruz. Pedagoglar bu farkın yarattığı kuşaklararası çatışmaların kitaplarını yazmaya henüz başladılar. İlköğretim, lise ve üniversitede yaşanan büyük bir zorluk da bu. HHH Çemberlitaş’a yolunuz düşerse Basın Müzesi’ne uğrayın. İroniye bakın ki bu bina sansürün kaldırıldığı 2. Meşrutiyet’in 24 Temmuz 1908’de ilanı öncesinde sansür heyetini barındırırmış. Asıl diyeceğim, Mustafa Kemal’in “Matbuat hiçbir veçhile tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz” sözü asılıdır Basın Müzesi’nde. Gönül isterdi ki, bu söz “tarih” olsun. Klasik medyadan geçtik, internet ortamında sansür kol geziyor. Dijital devrimi ne yönetici sınıfı ne de siyaset sınıfı doğru algılıyor. Bırakın dijital devrimi anlamalarını, gazeteciler içeri tıkılıyor! Genç nüfusuyla övünen bu ülkede binlerce internet sitesi kapalı. 2012’nin ilk altı ayında kapatılan site sayısı 4 bin 400 kadar. Gazete toplatma ve kapatma zihniyeti dijital çağa da filtresiz yansımış. Eski kafa ODTÜ’den yayılan dalganın dijital geri planını göremiyor. Baskı rejimleri bir tuşa basınca yok olmuyor ama baskı arttıkça da dijital refleks güçleniyor. Twitter haksız yere hapiste yatanların ertesi gün salıverilmesine yetmiyor, ama Twitter sayesinde belli konularda protesto eylemleri bazen bir iki saat içinde örgütlenebiliyor. 2013 için bir dileğimiz de dijital kültürü sindirmek, demokrasi ile açılan mesafeyi kapatmak olsun. 24 Temmuz Meydanı’nın ruhuyla değerli okurların yeni yıllarını kutlarım. Not: Konuyla ilgili okuma için Zeynep Atikkan ve Aslı Tunç’un yazdığı “Blogdan Al Haberi” adlı kitabı (YKY) tavsiye ederim. Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, önümüzdeki yerel seçimlerde özellikle Çankaya Belediyesi için bir kadın üzerinde durulduğu söyleniyor. Adından söz edilenlerden Gülsün Bilgehan Toker, aday olmadığını, milletvekili olarak görevlerini sürdüreceğini açıkladı bize. Zaten kadın aday aranıyorsa eğer, milletvekillerinden önce parti meclisinden kimi çalışkan ve birikimli adlar bulunabilir. Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı ya da Seyhan Erdoğdu örneğin... menler, düne göre örgütlülüğe daha uzaktır. Eskinin Köy Enstitüleri ve öğretmen okullarının o idealist, yurtsever, cumhuriyetçi, Atatürk’ün aydınlamacı ideolojisinden yana olan öğretmenleri, elbette bugünün gecekondu üniversitelerinin eğitim fakültesi mezunu öğretmeni ile kıyaslanamaz. Ama hâlâ her şeye rağmen öğretmen toplumun aydını, cumhuriyetin savunucusudur.” Solfasol, Ankara’da bir semtin, bir de “Ankara’nın gayri resmi gazetesi”nin adıdır. Solfasol gazetesinin son sayısında Gülistan Aydoğdu, Ege Mahallesi’nden söz etmiş. Onun deyimiyle, “Cezalı, Melih Gökçek Büyükşehir Belediye Başkanı olduğundan beri hizmet verilmeyen mahalle”den... Gülistan Aydoğdu, Kentsel Dönüşüm çocukluğundaki Ege Mahallesi’ni “Sanki şehirde değil, şehre yakın bir köydeydik” diye tanımladıktan sonra şöyle betimliyor: “Elektrik yok, su yok, yol yok, ulaşım aracı yok. İlkbaharda etraftaki bağlardan bahçelerden meyve, bademlerle karnımızı doyurarak gidiyorduk okula.” Sonraki dönüşüme gelince: “1980’li yılların sonunda bu bölgeyi ilk fark eden Semra Özal’ın Papatyaları oldu. Kışın kalmak üzere dağ evleri yaptırdılar. Şimdi ne halde o evler, bilemiyorum. Şimdi rezidanslar, çok yüksek bloklar, kocaman AVM’ler yapılıyor. Oradaki yoksullara inat olsun, der gibi. Hâlâ ucuz olduğu için belli yerleri göç almaya devam ediyor. Yoksulluk, işsizlik, savrulmuşluk had safhada.” Kentsel dönüşüm dedikleri kıytırık görmemişlik, eşitsizliğin kırbacı olarak yoksulların sırtında şaklamaya devam ediyor... Şiir, Ferruh Tunç’un, “Tunç Ayna” kitabından: “Bizi kılıçtan geçirdiğine göre / Kitaplarımızı olsun oku / Tavan süslemelerindeki başkalığa bir göz at / Madem sayılarla konuşmayı çok seviyor / Gelecekten söz edildi mi huysuzlanıyorsun; Ey tiran, sıfırı keşfet!” Sıfırı keşfettiler, sıra tiranlıkta... Sıfır ODTÜ, Protesto ve İfade Özgürlüğü SADIK ÇELİK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Özgür düşünce ortamının katledildiği kampuslar, üniversite işlevini yitirir. Üniversiteler siyasi iktidarların mikrofonu değildir, olmamalıdır. İktidarın mikrofonu olmayan öğrencileri, hocaları ve akademik yapıları “yazıklar olsun!” diye aşağılamak, sağduyudan, soğukkanlılıktan ve hoşgörüden uzak, hiddetli tavırlar sergilemek ise toplumdaki kutuplaşma, çatışma ve provokasyon ortamını harlamaktan başka bir işe yaramaz. Protesto, şiddete dönüşmediği sürece demokrasi gereği tahammül edilmesi gereken, hele ki terörle aynı kefeye hiçbir biçimde koyulmaması gereken, insan olmaktan gelen bir haktır. Bu hakkını kullanmak isteyen öğrencilere karşı ardı ardına atılan yüzlerce gaz bombası, elektrikli cop, gösterilen orantısız güç… Kol kasları değil beyinleri işleyen ve pırıl pırıl ışıldayarak geleceğe yön verecek olan bu gençlerin varlıklarını cop gücüyle sindirmeye çalışmak, toplumun kendi geleceğine mayın döşemekten farksızdır. ODTÜ’lü hocaların öğrencilerine sahip çıkmasının ardından başlatılan üniversiteyi karalama kampanyaları, son yıllarda ülkeyi saran kutuplaşmanın uzayan kollarının sonunda akademi dünyasına kadar ulaştığının kanıtı kabul edilebilir. Olaylarla ilgili video kaydını bile izlemeden önlerine gelen hazır kınama metinlerine imzalarını basan üniversite yönetimlerine rağmen sağduyusunu koruyan üniversite hocaları ve öğrenciler bu haksızlığa karşı seslerini yükseltebildiği oranda demokrasi için umut var demektir. Özgür akademik çalışmaların gerçekleşmesi için özerklik olmazsa olmaz koşul kabul edilmesi gerekirken en ufak bir muhalif harekette şiddet kullanılarak bastırılmaya çalışılan üniversite gençliğinin, bilim insanlarının bugün yanında durmazsak, farklı olaylar karşısında çok benzer yaklaşımların, aynı baskı ve sindirme faaliyetlerinin sırayla nesnesi olmamız ne yazık ki uzak bir ihtimal değildir. Müjdat Gezen, Edip Akbayram gibi toplumun parmakla gösterilen sanatçılarının katıldığı “Sanatçılar Girişimi” etkinliği tabiri caizse “harcandı”. Katılımcılar arasında yer alan Kemal Kılıçdaroğlu’nun toplantıyı erken terk etmesi eleştirilebilir bir davranış olabilir. Gönül isterdi ki Kılıçdaroğlu destek verdiği böylesine bir gecenin hakkını vererek sonuna kadar orada bulunabilsin, ancak onun toplantıyı erken terk etmesi, hiçbir biçimde Levent Kırca’nın yaptığı tarzda, son derece cinsiyetçi ve hakarete varan bir eleştiriyi haklı gösteremez. Onca emekle beş bin kişinin bir araya getirilme amacını, dilinden dökülen seviyesiz birkaç cümleyle heba ettiği, son derece bayağı ve argo bir dille kadınlara hakaret ettiği ve oradaki onca saygın insanı utandırdığı için yazık... HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] 2013 Her şeye rağmen, insanların, düşünme ve ifade etme özgürlüklerinin sansürlenmeyeceği, protesto özgürlüklerini kullanarak pankart açan genç insanların terör eylemi yapma, örgüt üyeliği gibi suçlardan yargılanmayacağı, buna karşı hiçbir türden şiddet eyleminin elbette meşru müdafaa yolu olarak kabul edilmeyeceği, taşların, sopaların, biber gazlarının, copların, tazyikli suların yerini özgür konuşma, ifade ve tartışma ortamlarının alacağı, toplumun her düzeyinde kutuplaşmanın asgari, hoşgörü ve tahammülün azami düzeyde varlık göstereceği, küresel çıkar çatışmalarının masum insanların ve halkların canına kastetmeyeceği yeni bir yılı çok içten diliyoruz. Dilemekten vazgeçmiyoruz. Herkese mutlu seneler. BULMACA SEDAT YAŞAYAN T.C. SİNCAN 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKUL AÇIK ARTIRMA İLANI 2011/576 Esas Bir ipotek borcundan dolayı aşağıda evsafı ve özellikleri yazılı taşınmazın satışına karar verilmiştir. TAŞINMAZIN TAPU KAYDI: Ankara ili Sincan ilçesi Osmanlı man 4228 ada 1 parselde kayıtlı 11.260,00 m2 arsa üzerine inşa edilmiş 1/150 arsa paylı G blok 4 kat 10 nolu bağımsız bölüm (Sincan ilçesi Osmanlı mahallesi Şebnem sok 14 nolu G blok Erenler sitesi 4 kat 10 nolu daire) TAŞINMAZIN HALİ HAZIR DURUMU: Dairenin giriş kapısı çelik kapıdır. Dairede hol, 3 oda, 1 salon, mutfak, wc, banyo 2 vardır. Dairenin yer döşemeleri marley yer döşeme, duvarları kartonpiyerli alçı sıvalı iç kapılar ahşap ve dış cephe ısıcamlı ahşap doğramadır, ıslak hacimler fayans tuvalet ve banyo boydan boya fayans kaplamadır. Daire kombili kaloriferli sistemle ısıtılmaktadır. Mesken 115,00 m2 dir. İMAR DURUMU: Dosyada mevcuttur. MUAMMEN KIYMETİ: 100.000,00 TL üzerinden satışa çıkarılacaktır SATIŞ ŞARTLARI: 1. Yukarıda özellikleri yazılı taşınmaz açık artırma ile Sincan 1. İcra Müdürlüğü mezat salonunda 18/02/2013 günü saat: 10:0010.05 arasında satılarak paraya çevrilecektir. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüchanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak kaydıyla 28/02/2013 günü aynı yerde ve aynı saatlerde açık artırmaya çıkartılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüchanlı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2. Artırmaya iştirak edeceklerin,tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunun vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir.İstendiğinde alıcıya 10 günü geçmemek üzere süre verilebilir. Satış bedeli üzerinden %1 KDV,ihale damga resmi,alıcı adına tahakkuk edecek 1/2 oranındaki tapu harcı ve tahliye ve teslim masrafları satın alana ait olacaktır. Taşmmazın aynından doğan birikmiş emlak vergi borçları ile tellaliye harcı ve satıcı adına tahakkuk edecek 1/2 oranındaki tapu satış harçları satış bedelinden ödenir. 3. İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililer (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içerisinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaştırmadan hariç bırakılacaklardır. 4. İhaleye katılıp ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve tüm zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5. Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya örneği gönderilebilir. 6. Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş, münderecatını kabul etmiş sayılacakları başka bilgi almak isteyenlerin 2011/576 ESAS sayılı dosya numarası ilemüracaat etmeleri, taşınmazın sicilinde mevcut ilgili konumundaki hissedarlara tespit edilen adreslerine genel, hükümlere göre tebligat yapılamaması halinde İİK’nun 127. maddesi gereğince ilanın gazetede yayımı ile ilgililere tebliğ edilmiş sayılacağı satış ilanın ilanen tebliğine karar verildiği hususu ilan olunur. 17/12/2012 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 82174) Asım Kocabıyık Afyon’un Tazlar köyünde, Cumhuriyet’le birlikte başlayan öyküsü boyunca “üzerinde yaşadığı toprakların kendisine verdiklerini ona geri vermek için” çok çalıştı, ülke ekonomisini uzun yıllar boyunca sırtlayan, bunun yanında sanata, kültüre yaptığı katkılarla da kendisiyle aynı kulvarda yürüyen birçok kişiden ayrılan çok değerli bir isimdi. Başta Asım Kocabıyık’ın ailesine, elbette Borusan Ailesi’ne ve iş dünyasına başsağlığı ve sabır diliyorum. anatçılar Girişiminin Utancı S Ataol Behramoğlu gibi değerli bir ismin başkanlığını [email protected] yaptığı, yine Tarık Akan, SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kısa ve 1 dik kesilmiş 2 saç biçimi. 2/ Çevre, etraf... 3 Kısa bacak 4 lı bir köpek 5 cinsi. 3/ Tu6 zağa düşü rülen şey... 7 Büyük ağır 8 lıkları tart 9 maya yara yan aygıt. 4/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Bir sorunun çö 1 Ş E K E R P A R E zümünü bulma 2 İ V E Z E Ş E L ya yönelik fel 3 F İ R İ K K O B sefe yöntemi. 5/ 4 O N A M A K M İ İlave... Dansta T E O B U S erkeğe eşlik eden 5 N A R T kadın. 6/ Soy... Es 6 İ L A V E 7 Y A İ R İ S A kiden yaşamöyküU N S N sü anlamında kul 8 E L A lanılan sözcük. 7/ 9 R E F A H İ Y E “Acıağaç” da denilen ve sıcak bölgelerde yetişen bir ağaç. 8/ Zeki, akıllı ve uyanık kimse... Çıplak vücut resmi. 9/ İnce bir zincirle boyna takılan değerli takı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Evlerde serinlemek için kullanılan önü açık yer. 2/ Briçte kazanılan her ele verilen ad... Hindistan’da hükümdar ve prenslere verilen san. 3/ Utanç duyma... Oluşturma, yaratma. 4/ İstanbul’da bir kıyı semti... Güney Amerika’daki dağ sırası. 5/ Satrançta bir taş... Nazi partisinin askeri polis örgütü. 6/ Yanardağ kökenli doğal cam. 7/ Mısır’da en eski piramitlerin bulunduğu arkeolojik bölge. 8/ Asker... Kuzu sesi... Nikel elementinin simgesi. 9/ Sürülmemiş tarla... Yeraltında yetişen ve yenilebilen değerli bir mantar cinsi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle