23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 2012 PAZARTESİ 8 İstanbul B Edirne PB Kocaeli B Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak B Sinop Y Samsun B 7 4 6 9 12 10 9 7 7 8 HABERLER TÜRKİYE Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sivas Antalya Y Y B B Y K B 6 7 5 4 5 3 17 Adana Mersin Erzurum Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B K Y Y Y Y K Y K 15 16 2 9 10 8 10 2 6 0 Oslo K Helsinki K Stockholm K Londra Y AmsterdamY Brüksel B Paris PB Bonn PB Münih B Berlin Y 6 6 2 11 11 14 11 11 11 8 DIŞ MERKEZLER Budapeşte B 5 Madrid B 18 Viyana B 3 Belgrad Y 12 Sofya PB 7 Roma B 16 Atina Y 8 Zürih B 12 Moskova B 15 Aşkabat PB 14 Taşkent B 8 Baku Y 8 Bişkek B 5 Tiflis Y 6 Kahire Y 16 Şam A 14 Tahran B 10 BEDELLİ ASKERLİK UYGULAMASI Bir ordu kaçıyor! BARKIN ŞIK ANKARA Hükümetin 2013 yılı içinde ikinci kez çıkarmaya hazırlandığı bedelli askerlik uygulaması kapsamına 469 bin 850 kişinin girdiği öğrenildi. Bu rakam Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri komutanlıkları bünyesinde bulunan toplam 446 bin 787 mevcudundan daha fazla. 2012 yılı içinde çıkarılan bedelli askerlik uygulamasından 100 bin kişinin yararlanması beklenirken bu rakam 69 bin 327’de kaldı. 2013’te çıkarılacak bedelli askerlik uygulamasından çok daha az kişinin yararlanması bekleniyor. 2012 yılında çıkarılan bedelli askerlik uygulamasından 2 milyar 79 milyon 810 bin TL gelir elde edildi. Yeni çıkacak olan düzenlemede de 30 bin TL para yatıranlar hiçbir şekilde silah altına alınmayacak. 35 yaş üzerinde askere gitmeyen 200 bin kişi, 3035 yaş aralığında ise 269 bin 850 bin kişi bulunuyor. Türkiye’de 1980 sonrasında 4 kez bedelli askerlik uygulaması hayata geçirildi. 1987 yılında çıkarılan bedelli askerlik uygulamasında 40 yaş kriteri uygulandı. 198 bin kişinin yararlanması öngörülen bu düzenlemeden, 18 bin 433 kişi faydalandı. Yararlanma oranı yüzde 9 olarak gerçekleşti. 1992 yılında ise hak sahibi 243 bin kişiden, 35 bin 111 kişi bedelli askerlik için başvurdu. Yararlanma oranı bu sefer ise yüzde 14 oldu. 1999 yılında ise hak sahibi 344 bin kişiden, 72 bin 290 kişi bedelli askerlik yaptı. Söz konusu son uygulamadan yararlanma oranı ise yüzde 21 oldu. Son bedelli askerlik uygulamasında yararlanma yaşı 30 olarak belirlendi ve 465 bin kişi bu kriteri sağladı. Bedelli askerlikten yararlanma oranı yüzde 14.9 olarak gerçekleşti. Radikal gazetesi yazarı Cengiz Çandar, geçen hafta katıldığı 32. Gün programında KONDA araştırma şirketinin yöneticilerine dayandırarak AKP oylarında 7 puanlık düşüş olduğunu açıklamıştı. Ulaştığımız yeni bilgiler, yabancılar tarafından yaptırılan kamuoyu yoklamalarında da benzer tespitler çıktığını ortaya koyuyor. Çalışmaları ABD Kongresi tarafından finanse edilen sivil toplum örgütü konumundaki Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü (IRI) Türkiye’de temsilcilik açtıkları 2010 yılından bu yana düzenli aralıklarla kamuoyu yoklamaları yaptırıyor. Bunlardan bir yıl önce yine bu zamanlar yayımladıkları anket, ilk kez ‘Erdoğansonrası AKP’yi mercek altına almıştı. Tesadüf eseri Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ameliyat dönemine denk geldiği için çok tartışılan ankette, “Erdoğan’’n Köşk’e çıkması durumunda onun başında olmayacağı AKP’nin oyunun düşeceği” sonucu çıkmıştı. Erdoğan sonrasının lider adayları ise Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olarak sıralanmıştı. Amerikan kuruluşunun Türkiye anketi: rim’ diyor. Erdoğan sonrası için ise AKP’ye oy veren seçmenlerin yüzde 38’i Gül’ü partinin başında görmek istiyor. AKP liderliği için sıralanan diğer adaylar ise Numan Kurtulmuş (16), Bülent Arınç (14), Ali Babacan (6) ve Binali Yıldırım (10) olarak sıralanıyor. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Gidişatı Beğenenler İlk Kez ‘Azınlığa’ Düştü 2010’dan bu yana ilk kez yüzde 55’ler seviyesinden yüzde 43’e düşmüş durumda. Buna karşın Türkiye’nin yanlış yönde olduğunu düşünenler ise son 6 ayda yüzde 41’den yüzde 55’e çıkmış. Ankete katılanların yüzde 68’ine göre ülkemizin karşı karşıya olduğu ve öncelikle çözülmesi gereken sorun, ‘güvenlik ve terör’ konusu. İkincisi ise ‘ekonomi ve işsizlik’. düşmüş. Ekonominin kötüye gittiğini düşünenlerin oranı ise aynı süreçte yüzde 35’ten yüzde 41’e ulaşmış. ‘Gelecek bir yıl ekonomi daha iyi olacak’ diyenlerin yüzdesi de şubat ile kasım arasında yüzde 38’den 28’e düşmüş. Ekonominin daha da kötüye gideceğini düşünenlerin oranı ise yüzde 41’e tırmanmış. Ankete katılanlar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün performansını (yüzde 59) hükümet ile Başbakan’ın performanslarının üstünde görüyor. En güvenilen kurumlar arasında da Cumhurbaşkanlığı (yüzde 66), hükümetten (yüzde 55) daha fazla destek sahibi gözüküyor. Erdoğan’ın Köşk senaryosu bu kez de sorulmuş. Seçmenlerin yüzde 45’i Erdoğan dışında birinin liderliğindeki AKP’ye oy vermeyeceklerini belirtiyor. Yüzde 40 ise ‘Veri stanbul’da Kılıçdaroğlu sürprizi Türkiye’nin en popüler lideri olan Erdoğan’ın üç büyük kentte en fazla beğenildiği yer Ankara (yüzde 41). İkincisi ise sürpriz biçimde CHP’nin kalesi bilinen İzmir (yüzde 38). CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da beğenilme oranında Erdoğan’ı kıl payıyla (yüzde 2120) geride bıraktığı tespiti de anketin bir başka sürprizi. Deneklerle görüşmelerin yapıldığı ekim ortası itibarıyla seçim yapılsa AKP yüzde 39, CHP yüzde 19, MHP yüzde 11 ve BDP yüzde 5 oy alıyor. Ankete ‘kararsız’, ‘hiçbiri’ ve ‘bilmiyorum’ yanıtını verenlerin toplamının yüzde 23’ü bulması düşündürücü. ‘İkinci tercihiniz’ sorusunun yanıtında MHP önde yer alıyor. İ sorgulanıyor Ekonomik başarı Gül’e destek artıyor lkenin yönü halkı kaygılandırıyor IRI’nın yaptırdığı Kasım 2012 tarihli çalışma da dikkat çekici bulgulara ulaşmış. Ağırlığını üç büyük kentin çektiği 11 bölgede 2004 kişiyle yapılan anketin öne çıkan sonuçları şunlar: “Türkiye’nin doğru yolda gittiğini” düşünenlerin sayısı Ü İlk kez hükümetin finansal krizle baş etmede başarılı olamadığını düşenenlerin oranı yüzde 50’ye ulaştı. Başarılı bulanlar ise ilk kez yüzde 50 altına (47) düştü. Ülkenin yönüne ilişkin kaygıları ekonomideki gelişmeler de besliyor. Şubat ayında yapılan ankette ‘Ekonomimiz beş yıl öncesine göre daha iyi’ diyenler yüzde 46 iken, kasım ayında bu oran yüzde 39’a aşkanlık’ bilinmiyor Başkanlık sisteminin Türkiye için uygun olduğunu düşünenler yüzde 20, karşı çıkanlar ise yüzde 34 oranında. Ama bunlardan daha fazla kişi, sistemin ne olduğunu bilmiyor: Yüzde 45. ‘B Mahkeme tarafından serbest bırakılan öğrencilerden Can Kaya, Tayyip Erdoğan’ın ‘3 bin 600 polis, 8 tane TOMA ve dünya kadar gaz ve ses bombasıyla ODTÜ’de hâkimiyetini kuramadığını’ söyledi ‘Boyun eğmeyeceğiz’ ALİCAN ULUDAĞ İstanbul Haber Servisi 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan, ODTÜ’de öğrencilere yönelik gözaltı ve baskıları kınadı. Targan yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ODTÜ gençliğinin bilimsel özgürlük savunusuna yönelik polis şiddetini meşru göstermek için bilim dünyasını hedef aldığını belirterek “Öğretim yuvası denince imam hatipleri, bilim denince tefsir ve kelamı, bilgin denince ulemayı ve Saidi Nursi’yi hatırlayan Başbakan özgürlük denince de polis copunu ve biber gazını hatırlıyor” dedi. Yönetim kavramından kendisine biat edilmesini anlayanların, özgürlük deyince her türlü yalana ve zulme başvurarak devrimci öğrencilere yönelik sürek avı yaptığını belirten Targan şunları kaydetti: “ODTÜ, 68’de devrimin kalbiydi. Bugün aklın, bilimin ve yurtseverliğin öncü kalesidir. AKP’nin üniversiteler üzerinde tezgâhladığı karanlık oyunları bozmak üzere, tüm Cumhuriyetçileri ODTÜ’nün yanında yer almaya çağırıyor, iktidarın akla ve bilime karşı şiddet yanlısı tutumunu kınıyoruz.” Onları kahraman ilan ediyorum Haber Merkezi Gazetemiz yazanı Bekir Coşkun, Türkiye’nin dört bir yanından üniversitelilerle bir araya geldiği söyleşide, “ODTÜ’lü öğrencileri yürekten destekliyorum. Onları kahraman ilan ediyorum. O çocuklar kendi geleceklerini tehlikeye atarak bir tavır ortaya koydular” dedi. Coşkun, Genç Akademi’nin düzenlediği “Türkiye’nin Üniversite Buluşması”nda üniversite öğrencilerine “Başarının Sırrı” başlıklı bir konuşma yaptı. Ardından gençlerin sorularını yanıtlayan Coşkun, bir soru üzerine ODTÜ’de geçen hafta yaşanan olayları anımsattı. Coşkun, “ODTÜ’lü öğrencileri yürekten destekliyorum. Onları kahraman ilan ediyorum. O çocuklar kendi geleceklerini tehlikeye atarak bir tavır ortaya koydular. Evet, yasadışı olabilir ama badem bıyık artık sokağa rahat çıkamıyor” diye konuştu. Bugün Türkiye’de yaşananlar karşısında gençlerin tepkisiz kalmaması gerektiğini vurgulayan Coşkun, “Bu tepkiyi siz göstermezseniz kim gösterecek, ben yazmazsam kim yazacak, ODTÜ’lü Barış’ın başındaki yaranın hesabını kim verecek?” diye sordu. 2 bin 700 öğrencinin duvara yazı yazdıkları için tutuklu olduğunu belirten Coşkun, ODTÜ’de meydana gelen olayların sonunda mahkumiyet kararlarının çıkacağını kaydetti. Coşkun öğrencilere, “Peki, ben hiç korkmuyor muyum? Tabii ki korkuyorum. Korku insani bir duygudur. Önemli olan bu duyguya yenilip yenilmemektir. Sizler de korkabilirsiniz ancak korkak olmayın” çağrısında bulundu. TMK kapsamında görevli Ankara 1 No’lu Hâkimi Abdullah Bahçeci, tutuklama taleplerini iki yönden değerlendirdi. Bahçeci, eyleme ilişkin görüntülerden öğrencilerin “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” ve “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçlarını işledikleri yönünde “kuvvetli olguların” bulunduğunu belirterek, haklarında yurtdışına çıkış yasağı koydu. Bu suçlardan tutuklama talebini ise reddeden hâkimlik, haftada bir gün karakola gidip Görüntülerden ‘örgütü’ görmüş imza atmamaları halinde, “hemen tutuklanacakları” uyarısını yaptı. Bahçeci, protesto eylemine ilişkin tutuklama konusunu ise ayrı değerlendirdi. Bahçeci, “Silahla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak görevi yaptırmamak için direnme” ve “kamu malına zarar verme” suçlarından “hürriyeti bağlayıcı cezaların niteliği ve miktarı nazara alınarak bu eylemler yönünden şüphelilerin tutuklanma talebinin reddine” karar verdi. ‘Karizmasını çizdik’ Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğrencisi Can Kaya, serbest kalır kalmaz gözaltına alınmasını ve terörden suçlanmasını mahkeme kapısı önünde Cumhuriyet’e değerlendirdi. Tutuklanmanın ucundan döndüklerini belirten Kaya, şunları kaydetti: “Tayyip Erdoğan, YÖK Yasası öncesinde, dikensiz bir gül bahçesi istiyordu. Biz bunu vaat etmedik. Onun intikamını almak istiyor. AKP’ye hiçbir zaman üniversitelerimizi vermeyeceğiz. Meydan okuyoruz buradan. Tayyip Erdoğan da AKP de üniversitelerimize giremeyecek. Gerekirse yumurtayla, gerekirse kol kola zincir olarak ördüğümüz duvarlarla izin vermeyeceğiz.” Daha önce örgütten açılan Hopa davasından 6 ay tutuklu kaldığına dikkat çeken Can Kaya, “Öyle bir şey ki. Bir buçuk sene önce farklı bir örgüte üye olduğum söyleniyordu. Bugün örgüt üyesi olduğum söyleniyor, ama hangi örgüte üye olduğum söylenmiyor. Yargı bir operasyonel güç haline dönüşmeye başladı. İyice AKP’nin yargısı durumuna gelmeye başladı. Bizim gibi öğrencilere de eğer AKP’nin karşısındaysan, eğer Erdoğan’ın her dediğine boyun eğmiyorsan gösterdikleri tek yer cezaevi. Biz bunu kabul etmiyoruz. Yine meydanlarda olmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ 68’lilerden iktidara kınama ANKARA ODTÜ’deki olaylı protestoya katıldığı soruşturmada gözaltına alınan ve mahkeme tarafından serbest bırakılan Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Can Kaya, “3 bin 600 polis, 8 tane TOMA ve dünya kadar gaz ve ses bombasıyla Tayyip Erdoğan, ODTÜ’ye hâkimiyetini kuramadı. Karizmasını çizdik. AKP’nin üniversiteler üzerindeki hegemanyasını sarstık. Onun intikamını almak istiyor” dedi. Başbakan Erdoğan’ın ODTÜ’de protesto edilmesine ilişkin başlatılan “terör” soruşturmasında yapılan operasyon, tutuklama olmadan son buldu. Arama kararında örgütten hiç bahsetmeyen Savcı Sadık Bayındır, tutuklanmasını istediği 8 şüpheliyi nöbetçi hâkimliğe sevk ederken, evlerinde bol miktarda kitap çıkan öğrencileri “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suretiyle silahlı terör örgütü üyesi olmak, suç örgütü faaliyeti kapsamında yapılan gösteriler sırasında cebirşiddet uygulayarak görevli kamu personeline direnmek, yaralamak, kamu kurum ve kuruluşlarına ait bina, tesis ve araçlarına zarar vermekle” suçladı. Sevk yazısında, öğrencilerin ODTÜ’deki protesto gösterisi ile “Halkı galeyana getirdiği, devletin otoritesini sarstığı, halkı hükümete karşı kışkırtığı” öne sürüldü. yansımasını konu edelim. 13 Aralık’ta cezaevi sınırları içindeki duruşma salonunda şunu hissettik: Türkiye’de avukatlar var! Silivri’de hukuksuzluğa, usulsüzlüğe o kadar çok alışıldı ki bundan ister istemez avukatlar da etkilendi. Bir usulsüzlük karşısında avukatlar itiraz ederken şöyle diyorlardı: “Yürürlükteki yasalara göre bunun usulsüz olduğu kesin ama mahkemenin bizim itirazımızı reddedeceği de kesin.” O zaman niçin itiraz ediyoruz sorusuna verilen ortak yanıtlardan biri şu oluyordu: “Ne olursa olsun, biz hukuk varmış gibi hareket etmek zorundayız. Reddedilse bile bizim itirazımız kayda geçsin.” ??? 13 Aralık’ta duruşma salonunun savunma bölümüne sığamayan 300’den fazla avukat o gün daha farklı bir tutum izledi. Mahkeme, esas hakkında mütalaanın okunmasının kararlaştırıldığı oturumda, araya 2 iddianame sıkıştırıp bir de ek rapor sokmaya girişti. Avukatlar da buna karşı itiraz haklarını kullandılar. Olağan durum, bu usulsüzlüğün devam etmesi, avukat itirazlarının reddedilmesiydi. Öyle olmadı. Avukatlar, haklı olmanın, birlik olmanın, halkla beraber olmanın da getirdiği güçle, “Bu duruşma salonunda savunma makamı da var” dedi. Bunun üzerine mahkeme, avukatların söz alma isteğini kabul etmek zorunda kaldı. Avukatların ardından sanıklar da 15’er dakika konuştuktan sonra mahkeme 17 Aralık günü şu kararı verdi: “13 Aralık’ta duruşma salonunda bulunan avukatlarla ilgili suç duyurusunda bulunulmasına...” Doğrusu bu, sanıklar için hiç de şaşırtıcı bir durum değildi! Şu söz bir kez daha doğrulanıyor: Olağanüstü dönemlerin başlıca özelliği hukuksuzluktur. İşin boyutu, yargının ayrılmaz bir parçası olan savunmayı tümüyle hedef haline getirmeye kadar vardı. Tutuklu yargılanan bir yurttaş olarak, bir yazar olarak, bir milletvekili olarak bütün barolara çağrım şudur: Silivri’deki hukuksuzluğun sembollerinden biri; savnmayı etkisiz hale getirmek, avukatları adeta yargılamanın dekoruna dönüştürmektir. 13 Aralık adalet arama buluşmasının anlamlarından ve sonuçlarından biri buna dur denmesidir. Tasfiye halindeki özel yetkili mahkeme de buna, suç duyurusuyla karşılık vermiştir. Buna sessiz kalmayın. İkinci 12 Eylül darbesinden, yani 12 Eylül 2010 referandumundan sonra hâkimlerin ve savcıların durumu ortada. Şu anda yargının hukuk içinde kalması için çaba harcayan başlıca güç, savunma. Molierac’ın şu sözü avukatlar için anayasa değerindedir: “Avukatlar köle kullanmadılar fakat efendileri de olmadı.” Yüzyılın ötesinden süzülerek gelen bu sözün her çağın etik değerleriyle örtüşen bir gücü var. Bugün Türkiye’de avukatlar, otoriter dayatmaları Mevlana gününde bile su yüzüne çıkan iktidara karşı örgütlü duruş sergiliyorlar. Hükümetin Türkiye Barolar Birliği seçimlerine ilişkin yasayı değiştirmek istemesinin altında yatan gerçek bu! ??? Uygarlık tarihi aslında bir yanıyla hukuk tarihidir. Toplumsal ilerlemenin sonraki çağlara da örnek olduğu dönemlerin ortak özelliklerinden biri, adalet kavramının hak ettiği yere konmasıdır. Tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur. Prof. Mehmet Haberal, 17 Aralık Pazartesi günü mahkemede yaptığı konuşmada Falih Rıfkı Atay’ın, “Atatürkçülük Nedir” adlı kitabından şu paragrafı okudu: “Kanuni Sultan Süleyman medreselerinde, ilahiyatçıların elinde olmakla beraber, bazı müspet ilimler okutulmakta idi. Ulema sınıfı da iltimassız, kayırmasız, dirsek çürüte çürüte yetişmekte ve hiç olmazsa adaleti şimdi bile gıpta edeceğimiz gibi yürütmekte idiler. Kadılar birer dürüstlük sembolü idi. Bir ay süren yargılama zulüm demekti. Bunları yazan bir İspanyoldur ve eseri Kanuni Devri’nde İstanbul adı altında dostumuz Fuad Carım tarafından Türkçeye çevrilmiştir.” Bu dönem de tarihe hukuksuzluğuyla geçecek. Tarih tabii ki buna karşı kimin ne yaptığını da yazacak. Bugün Türkiye’de avukatların bir numaralı müvekkilinin adı şudur: Hukuk (tutuklu). Hepsi Yörük Ali’dir İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’in Buca ilçesinde belediye tarafından yaptırılan “Yörük Ali Efe Rekreasyon Alanı” açılış törenine katılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ODTÜ’de yaşanan olayları değerlendirdi. Yörük Ali Efe’nin hiçbir beklenti içinde olmadan, sadece çocuklarının bağımsız bir Türkiye’de özgürce yaşaması için mücadele ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, “O nedenle her yurtsever biraz Yörük Ali’dir, her ODTÜ öğrencisi bir Yörük Ali Efe’dir. ODTÜ, dünyanın sayılı üniversitelerinden birisidir, bilim insanları orada yetişir. Uzaya oradan aygıt göndereceksiniz, oraya sırtınızı döneceksiniz, olmaz” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle