23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 KASIM 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bakan Yazıcı’nın ‘göz açtırmayız’ diye övündüğü Esendere Gümrük Sınır Kapısı’nın PKK’nin finans ve propaganda merkezine dönüştüğü ortaya çıktı 5 İLHAN TAŞCI ANKARA PKK’nin hayali ihracatlarla kendi finans merkezine dönüştürdüğü; Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın da “Yasadışı ticaret yapanlara göz açtırmayız, yolsuzluğa ve hukuksuzluğa da asla taviz vermeyiz” diyerek övündüğü,Yüksekova Esendere Gümrük Sınır Kapısı’nın terör örgütünün inisiyatifine bırakılarak “kaderine terk edildiği” ve terör örgütünün hem ticaret hem de propaganda sahasına dönüştüğü ortaya çıktı. Müfettiş raporlarına göre, gümrük sahasındaki Türk bayrağı indirilerek yerine terör örgütü bayrağı bile asıldı. 45 firmanın 400 milyon dolarlık hayali ihracat yaptığı belirlenen Esendere Gümrük Sınır Kapısı’nda yaşanan çarpıcı olayları, gümrük bürokrasisinin en tepe noktasına kadar uzanan yazışma ve ilişkilerin sis perdesini Cumhuriyet aralıyor. Esendere Gümrük Kapısı’na iliş ? Bakanlık müfettişlerinin raporlarında Esendere Gümrük Sınır Kapısı’nın; terör örgütünün inisiyatifine bırakılarak ‘kaderine terk edildiği’; terör örgütünün Türk bayrağını indirerek, gümrük sahası içine örgüt flamasını astığı kaydedildi. kin ihbarları 10 Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi ikişerli gruplarla inceleyerek çok sayıda rapor düzenledi. Ulaştığımız ve dizi haber şeklinde yayımlayacağımız raporlar ve yazışmalar, bir gümrük sınır kapısının “hâkimiyetinin nasıl terör örgütüne” geçtiğini ve bürokrasinin buna nasıl göz yumduğunu gözler önüne seriyor. Durumu bizzat yerinde inceleyen Gümrük ve Ticaret Başmüfettişleri Murat Şanlı, Ayhan Işık, Ali Ortapolat ve Ahmet Ünal’ın hazırladığı raporda; Esendere Gümrük Sınır Kapısı’nın “sık sık terör örgütü sempazitanları tarafından baskına ve tacize uğratıldığı, siyasi malzeme ve rant unsuru haline getirildiği” belirlemesi yapılırken; “Esendere Sınır Kapısı faaliyet alanında yasadışı bayrak ve flama asıldığı, siyasi ve yasadışı sloganlarla terör örgütünün propagandasının yapıldığı” tespitine de yer verildi. Bakanlık müfettişlerinin raporundaki; “Daha da vahimi, bölücü terör örgütü PKK sempatizanları tarafından gümrük sahası içerisindeki bayrak direğinden Türk milletinin ulusal onuru ve bağımsızlığının sembolü bayrağımızın in dirildiği, bu durumu gösterir tutanağın Esendere Gümrük Müdürlüğü’nce Hakkâri Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü’ne gönderildiği, başta (gümrük) müsteşar olmak üzere bakanlığın diğer merkez birimlerine de bilgi verildiği” değerlendirmesi dikkat çekti. Devlet pozisyon almıyor! Gümrük personeline görevini yaparken zorluklar çıkarıldığı, işlemlerin yapılması sırasında başta gümrük muayene memurları olmak üzere gümrük muhafaza amir ve memurlarının, tehdit ve baskı altına alındığı, idarenin işleyemez hale getirildiği anlatılan raporda; “Bu tutum ve davranışların amacının ise kaos ortamı yaratarak idarenin iş ve işlemlerinin sağlıklı şekilde yürütülmesinin engellenmesine yönelik olduğu, bunun bir sonucu olarak da oluşan denetim zafiyeti nedeniyle hayali ihracat ve diğer usulsüzlüklerin artmasına zemin hazırladığı ve dolayısıyla buradan elde edilen haksız menfaatin bölücü terör örgütünün finansmanına gittiği” vurgulandı. Müfettişlerce düzenlenen 31 Mayıs 2012 tarihli raporda ise Esendere’deki kameraların da bozuk olduğu, kantar bile bulunmayan kapıda sorunların sürmesinin en önemli nedeni olarak sınır kapısına ilişkin “devletin net pozisyon almaması” gösterilirken; bu durumun Esendere Sınır Kapısı’nda devlet otoritesini zafiyete uğratarak, sorunların artarak sürmesine zemin hazırladığına işaret edildi. Bölgedeki diğer sınır gümrük kapılarına göre Esendere’de daha fazla yoğunluk yaşanmasının nedenini araştıran müfettişler, ulaştıkları ilginç sonucu raporlarında şöyle anlattılar: “Kapıdan giriş yapan araç sayısındaki artışın çıkış yapan araç sayısına göre daha fazla arttığı, bunun da Gürbulak ve Kapıköy’den çıkış yapan araçların, girişte, denetim ve kontrol bakımından söz konusu gümrük kapılarına nazaran daha gevşek ve daha zayıf halkayı oluşturan Esendere’yi tercih etmelerinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Mevzuatın kapıyı kullananlar lehine aşırı derecede sulandırılmış olmasının yarattığı fırsat ve avantajlardan olabildiğince fazla yararlanıp suiistimal etmek için insanların adeta hücum edercesine kapıya yönelmiş olmaları söz konusu kapıda kapasitenin çok üzerinde suni bir trafiğin oluşmasına yol açtığının tespit edildiği.” AKP’lilerin Adaleti Kendine! TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri süren Büyükşehir Belediyeleri Yasa Tasarısı’nın geçen cuma günkü oturumuna MHP ile AKP arasında yaşanan kavga ve milletvekillerinin birbirine ağır hakaretleri damgasını vurdu. MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın iktidar grubuna yönelik “Sizde biraz namus, haysiyet, onur olsa bu yasanın karşısına dikilirsiniz” sözleri Genel Kurul’u karıştırdı. Bu sözlere sinirlenen AKP’liler, Türkkan’ın üzerine yürüdü. MHP’li vekillerin de Türkkan’ı savunmak üzere yanına gelmesiyle arbede yaşandı. Bazı AKP’lilerin Türkkan’a yönelik “p.ç, o... çocuğu, şerefsiz. Namuzsuz sensin. Kıvırma. Hayvan herif” dediği duyuldu. Meclis Başkanvekili Sadık Yakut, tansiyonun yükselmesi nedeniyle 4 kez oturama ara vermek zorunda kaldı. Meclis idare amirlerinin devreye girmesiyle arbede yatıştırıldığı sırada iktidar grubunda dikkat çeken bir görüntü yaşandı. Türkkan’ın sözlerine en fazla sinirlenen AKP’li vekillerden olan Zülfü Demirbağ, arkadaşları tarafından sakinleştirilmeye çalışılarak yerine doğru götürüldü. AKP Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydın, bu sırada yanından geçen Demirbağ’a sakin olması yönünde bir şeyler söyledi. Ancak Demirbağ, beklenmedik bir şekilde Kemalettin Aydın’a tepki gösterdi ve bağırarak üzerine yürümeye çalıştı. Aydın da sinirlenerek yerinden kalmak için hamle yaptı. İkili arasında yaşanabilecek kavgayı, araya giren diğer AKP’liler önledi. Bu tablo da, Büyükşehir Yasası Tasarısı’nın yarattığı gerginliğin AKP içine de yansıdığını gösterdi. AKP’li TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, MHP’li Türkkan’a kınama cezası verilmesini teklif etti ve anında havaya kalkan ellerle belirlenen AKP oylarıyla Türkkan “kınandı”.Ancak Yakut, Türkkan’a “Haysiyetsiz de sensin, şerefsiz de” diyen AKP Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı’ya “kınama” ve “şerefsiz herif, hayvan herif!” diye hakaret eden AKP Ankara Milletvekili Fatih Şahin’e de 3 birleşim Genel Kurul çalışmalarından “men” cezası verilmesini önerdi. Ancak Türkkan’ı anında “infaz” eden AKP’liler bir kez daha kendilerine Müslüman olduklarını kanıtladılar ve Bahçekapılı ile Şahin’e ceza verilmesine izin vermediler. Davutoğlu, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi denebileceğini belirtti ‘Irak anayasasına uygun’ MAHMUT LICALI ANKARA Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Irak’ın kuzeyindeki federal yönetim için yıllardır resmi makamlarca kullanılan “Kuzey Irak” ifadesi yerine son dönemde kullanılmaya başlanan “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi” ifadesinin Irak anayasasına uygun olduğunu belirtti. Davutoğlu, Türkiye’deki resmi makamlarsa bölge için “Irak Kürt Bölgesel” Yönetimi ifadesinin kullanıldığını kaydetti. MHP Milletvekili İsmet Büyükataman, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde Türkiye’de Irak’ın kuzeyinde yer alan yönetim ve bölge için resmi olarak Kuzey Irak ya da Bölgesel Kürt Yönetimi gibi ifadeler kullanıldığını ifade etti. Büyükataman, Şırnak Valiliği’nden yapılan yapılan bir açıklamada söz konusu bölgeden ilk kez Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi olarak söz edildiğini kaydetti. Büyükataman’ın “Hükümetiniz Kuzey Irak’a bundan sonra Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi mi diyecektir?” sorusuna Davutoğlu verdiği yanıtta, 2005 yılında halkoylamasıyla kabul edilen Irak anayasasının Irak Cumhuriyeti’ni federal bir devlet olarak tanımladığını kaydetti. Davutoğlu, federal devlet içinde Kuzey Irak’taki Dohuk, Erbil, Süleymaniye vilayetlerinden oluşan federe bir bölge bulunduğunu belirterek “Kamu kurum ve kuruluşlarımızca söz konusu bölgeye ilişkin olarak kullanılan terminoloji; bölgeye, coğrafi veya idari birim olarak atıfta bulunulmasına da bağlı olarak çeşitli farklılıklar gösterebilmektedir” diye konuştu. Davutoğlu, bölgeye idari yönetim açısından atıf yapılırken resmi makamlar tarafından yaygınca kullanılan tabirin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi olduğunu ifade etti. Davutoğlu, Irak anayasasında söz konusu bölgenin adının Kürdistan Bölgesi (Kurdistan Region ya da Region of Kurdistan) olarak zikredildiğini kaydetti. Davutoğlu, bu kapsamda valiliğin açıklamasında kullanılan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ifadesinin Irak anayasasına uyumlu olduğunu belirtti. Davutoğlu, “Söz konusu ibareye ülkemizin Irak’ın toprak bütünlüğüne bağlılığını sorgulayıcı anlamlar yüklenmesinin doğru olmayacağı düşünülmektedir” dedi. Davullu, darbukalı iklim değişikliği eylemi Antalya’da bir grup yurttaş, iklim değişikliğine dikkat çekmek amacıyla davullu, darbukalı soyunma eylemi yaptı. Antalya Büyükşehir Belediye binası önünde toplanan Özgürlüğe Pedal Bisiklet Grubu, 350Antalya, Nükleer Karşıtı Platformu ve Çarşı Grubu üyeleri, “Bisiklete entegre toplu taşıma istiyoruz”, “Artık tüketme”, “Ülkemizde 134 bitki ve hayvan türü yok olma tehdidi altında” yazılı pankartlar açtı. Grup üyelerinden 4’ü üzerindeki kıyafetleri çıkarıp, “İklimi değil, sistemi değiştir” yazılı tişört giydi. Grubun daveti üzerine Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın da eyleme katıldı. Fotoğraf: AAHATİCE ÖZDEMİR Elektriği de Olsun, Yolu da... BDP’li Sırrı Süreyya Önder, Meclis’in en “renkli” isimlerinden. Meclis kulislerinde nerede bir “kahkaha” yükseliyorsa, bilin ki büyük olasılıkla orada Önder vardır. Geçen hafta da kuliste bir grup milletvekili ve gazeteciyle sohbet ederken milletvekili adaylığı döneminde yaptığı çalışmalarla ilgili istek ve taleplere ilişkin ilginç bir anısını paylaştı. “Belgesel yönetmeni” olan olan Yeşiller Partisi’nden bir arkadaşı Önder’i, ısrarla Muğla’nın bir köyüne davet eder. “Bu köyü mutlaka görmelisin, ev kerpiçten, elektrik yok, yol yok, bilgisayar yok, televizyon yok... Böcekler bile ilaçlanmıyor, doğal ortamında yaşıyor...” diye de ısrar eder. Önder şimdi “enteldantel” kesimin rağbet ettiği bu tür ortamların hiç de yabancısı değildir. Çocukluğu ve ilkgençlik yıllarında “zorunluluktan” ikamet ettiği benzer koşullardaki evleri anımsar ve yanıtı hiç de arkadaşının beklediği gibi olmaz: “Benim o evlerden kurtulabilmek için 20 sene boyunca anam ağladı. Ne olur beni çağıracağın evin elektriği de yolu da olsun, böceksiz ve temiz olsun...” Korutürk’ün Öngörüsü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken, emekli Büyükelçi CHP Milletvekili Osman Korutürk’ün Irak konusunda yaptığı öngörü bir gün sonra gerçekleşti. CHP’li Korutürk, Irak’ın sıkıştığı zaman Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulayacağını ve yavaş yavaş o noktaya doğru gidildiğini ifade etti. Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki tartışmaları haberleştiren Anadolu Ajansı; Korutürk’ün öngörüsünü “savundu” vurgusuyla abonelerine servis etti. Başka bir deyişle Anadolu Ajansı, Türkiye’nin Irak koordinatörlüğünü yapmış ve Irak’ı çok iyi bilen deneyimli bir diplomatın öngörüsünün önemsenmemesi gerektiği imasında bulundu. Dışişleri Bakanlığı bütçe görüşmelerinden bir gün sonra Irak Bakanlar Kurulu, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) ülkenin güneyinde petrol ve enerji kaynağı arama çalışmaları yapmasını yasakladı. Irak hükümeti adına konuşan Abdul Mehdi el Amidi, mayıs ayında Kuveyt Enerji, TPAO ve Dragon Oil firmalarının konsorsiyumuyla yapılan anlaşmadan TPAO’nun atıldığını söyledi. Korutürk’ün öngörüsü bir gün sonra Türkiye’nin önüne fatura olarak kondu. Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki tartışmalarda kendisine yöneltilen eleştirileri “Ben, öğrencilerime de anlattığım gibi...” diyerek yanıtlayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Korutürk’ün bir gün sonra gerçekleşen öngörüsünden bir ders alıp almadığı ise merak konusu. YÜKSEKÖĞRETİM YASA TASLAĞI’YLA İLGİLİ GÖRÜŞLERİNİ PAYLAŞTILAR Kamu sabote ediyor! Esendere’de yaşanan olumsuzlukların sorumlusu ise raporda “Kapıdaki hukuksuzluk ve düzensizlik kaynaklı usulsüzlüklerin devamından yana olan kamu görevlilerinin, söz konusu hukuksuzluk ve düzensizliklerin en büyük müsebbibi olan güvenlik ve asayiş sorununun çözülmesini istemedikleri için söz konusu problemin çözümüne dönük çabaları bir taraftan destekler gibi görünürken, gerçekte öbür tarafından sabote edici girişimlerde bulunmaktan geri kalmadıkları, sonuçta dakikalar içerisinde çözüme kavuşturulup tesis edilmesi mümkün olan asayiş ve güvenliğin senelerdir çözümsüz olarak sürüncemede bırakılmasında muvaffak olunduğu, bu kapsamda bir taraftan ‘can güvenliğim yok’ diyen personel tarafından yazılan çok sayıda dilekçe ve müzekkereler varken, öbür taraftan eğer can güvenliği yoksa alkışlarla ayakta karşılanması gereken jandarmanın türlü manevra ve danışıklı dövüşlü oyunlarla bir türlü kapıya yaklaştırılmadığının tespit edildiği...” değerlendirmesiyle ortaya konuldu. Esendere Sınır Kapısı’nda yaşananların bataklığa benzeten müfettişlerin değişik zamanlarda düzenledikleri raporlarda; devletin ulusal güvenlik, çıkar ve hazine haklarının korunması ile PKK’nin finans kaynağının ortadan kaldırılması amacıyla, Esendere Sınır Ticaret Merkezi’nin kapatılması istendi. Müfettişlerin raporları, sorumlular hakkında gerekli işlemlerin yapılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na, terörün finansmanı nedeniyle MİT’e ve terör konulu toplantılarında değerlendirilmek üzere de MGK Genel Sekreterliği’ne gönderildi. Üniversiteler YÖK’ün SİNAN TARTANOĞLU taslağına karşı çıktı ANKARA Devlet ve vakıf üniversitelerinin birçoğu, Yükseköğretim Yasa Taslağı’ndaki üniversitelerin Bakanlar Kurulu’ndan ve YÖK’ten temsilcilerin bulunduğu Üniversite Konseyi tarafından yönetilmesi düzenlemesine karşı çıktı. 39 üniversite, yeni yükseköğretim yasası üzerindeki görüşlerini YÖK ile paylaştı. Üniversitelerin görüşleri şöyle: Uzlaşı içinde çalışamaz: Abant İzzet Baysal Üniversitesi, kurumsallaşmış üniversitelerin, 2 üyesinin Bakanlar Kurulu, 2 üyesinin de YÖK tarafından belirlendiği, üyeleri arasında vergi rekortmenlerinin de bulunduğu, Üniversite Konseyi tarafından yönetilmesine şu ifadelerle karşı çıktı: “Konseyin uzlaşı içinde çalışması çok zor. Üniversitenin yapısını ve işleyişini bilmeyen üyelerin üniversiteleri yönetmesi mümkün değil. Rektör üniversite öğretim üyeleri tarafından seçilmeli. Konseyin kuracağı rektör adaylarını belirleme komisyonunun 3 aday belirlemesi ve konseyin bu üç aday arasından birisini ataması ‘her üniversiteye yeni bir YÖK’ çağrışımı yapmaktadır. Ayrıca üniversitelerdeki huzursuzluğu daha da artıracaktır.” Konseyden partizan karar çıkar: Koç Üniversitesi konseyde “siyasi ve partizan kararların alınacağına” işaret etti. Düzce Üniversitesi ise “Üniversite Konseyi bu haliyle devlet üniversitelerini siyasi iradeye bütünüyle bağlı kılmak değil midir? Rektöre hiçbir yetki verilmemiş ama sorumluluk ona ait” tepkisini gösterdi. Diploma makineleri: Abant İzzet Baysal Üniversitesi, özel üniversite kurulması için ise “Denetleme mekanizmasının iyi işlemediği sistemlerde kâr amaçlı yükseköğretim kurumları diploma makinesi gibi çalışmakta, tüm sistemin kalitesini düşürücü olarak etki etmektedirler” değerlendirmesini yaptı. Şaibeye neden olur: Abdullah Gül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Osman Serindağ da özel üniversite düzenlemesini “Üniversitelerin içişlerinde bilgisi olmayan bir müdahaleye ve şaibeli durumlara neden olması gerekçesi ile sakıncalı olabilir” olarak niteledi. Tevhidi Tedrisat’a aykırı: Düzce Üniversitesi dört çeşit üniversite kurulmasının “Tevhidi Tedrisat’a aykırı bir durum oluşturacağını” kaydetti. Ayşe Sayın, Erdem Gül, Mahmut Lıcalı parlamentokulisi@gmail.com DERS PROGRAMINDAN İNÖNÜ ADININ ÇIKARILMASI Dinçer’den ilginç yanıt Haber Merkezi Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ortaöğretim Uluslararası İlişkiler Ders Programı’ndan 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün adının çıkarılmasına ilginç açıklamalar yaptı. CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, 20132014 öğretim yılında uygulanacak ortaöğretim Uluslararası İlişkiler Ders Programı’ndan İsmet İnönü’nün adının çıkarılmasını TBMM gündemine taşıdı. Bilgehan’ın önergesine yanıt veren Bakan Dinçer, “programın kazanımla ilgili bölümünde İnönü’nün adının yer almamasının, Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün öğretim programlarından çıkarıldığı anlamına gelmediğini” ileri sürdü. Bakan’ın yanıtına tepki gösteren Bilgehan, “Dünyanın her yerinde Cumhuriyetimizin kurucuları saygı ve rahmetle anılırken kendi ülkelerinde adlarını silmeye çalışmak hangi gerekçelerle açıklanabilir?” dedi. Fotoğraf: AAEVRİM AYDIN Yolgeçen hanı gibi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle