25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 EKİM 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Tamgün Yasası’yla hekimleri kötüleyerek kaldırılan bıçak parası ya da öğretim üyesi farkı geri geliyor Devlet eliyle bıçak parası ? AKP hükümeti, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 29 Eylül’de yayımlanan Sağlıkta Uygulama Tebliği (SUT) ile bıçak parası olarak adlandırılan farkın alınmasının yolunu açarken ücretlendirmeyi SGK’ye bıraktı. Hekimler, kendilerini kötüleyerek politika üreten hükümetin, kötüledikleri hekimler üzerinden üniversitelere kaynak yaratmaya çalıştığına dikkat çekti. Sağlıkta dönüşümden vazgeçilsin Hekim ve sağlık çalışanları, piyasaya düşürülmüş bir sağlık hizmetinin ‘oyuncusu’ değil, topluma adanmış mesleğin onurlu üyeleri olarak görevlerini performans, ciro, SUT baskısı olmadan yapmak istediklerinin altını çizerek hükümeti Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan tümden vazgeçmeye çağırdı. Caydırıcı mı, Savaş Riski mi? Biraz teğet bakıldığında, yabancı ülkeleri kapsayan savaş tezkeresi, Erdoğan hükümetinin elini kuvvetlendirdi gibi, Esad yönetimi Türkiye ile doğrudan savaşı göze alamayacağına, Suriye’den gelen ilk mesajlar bu doğrultuda olduğuna, Başbakan Erdoğan da savaş çıkarmak gibi bir dertlerinin olmadığını açıkladığına göre, savaş tezkeresinin ancak caydırıcı etkisinin olacağı gibi bir sonuç çıkarılabilir. Gerçekten de Türkiye, iktidarlarının öndeatakkazançlı çıkmak hesaplarıyla Suriye çıkışlarında önde, tek başına kalmış olma konumundan kurtulmak şansını yakaladı mı? Evlerinde can veren ana ve çocuk ölümlerinden sonra ABD, AB ülkelerinden gelen kınama açıklamaları, BMNATO’nun yanımızda kararları, uzman değerlendirmelerinden sonra, “zorunlu” sınırlarını aşan, bizim için anlamlı, destek boyutunda içerikler taşımıyorlar. Türkiye’nin Suriye’de iç savaşa bulaşmadan sınır güvencesi için istediği tampon bölge kararına yanaşan yok. Dahası ABD seçimlerinden sonra Suriye politikalarının değişeceği, Esad yönetiminin gidişini hızlandırıcı aktif politikaların gündeme sokulacağı yolunda bir işaret de yok. Tam tersine ABDAB’nin, kendi öncelikli ekonomiksosyalsiyasal sorunları bağlantılı, Ortadoğu ya da başka bölgelerde doğrudan müdahaleci rol oynama politikalarından uzaklaşma kararlılıkları pekişiyor. Libya’da bir anlamda Kaddafi’nin arkasında hiçbir gücün olmaması bağlantılı gündeme sokulan doğrudan müdahale stratejilerinin bir benzeri, daha dolaylısının bile Suriye için söz konusu olamayacağı savlanıyor. Öte yandan RusyaÇinİran destekleri ne kadar güçlü, somut çıkarlar bağlantılı olsa da bu kadar çok ölümün yaşandığı iç savaş sonrası Esad’ın uzun soluklu iktidarda kalabileceği de akla yakın görülmüyor. Uzun bir sürece oturabilecek ABDAB en azından RusyaÇin’in onay verebilecekleri farklı çözümlerin gündeme sokulabilmesi olasılığının somut reçeteleri olmasa da kokusu geliyor. ??? Sorun, ortalıkta olmayan uzun süreçli çözüm reçeteleri oluşana kadar Türkiye’nin içinde olduğu koşullarda değil mi? Şu güzelim ABD yıldızının BM iyi niyet elçisi olarak Cumhurbaşkanı, bakanlarımızla el sıkışırken sözünü ettiği kış koşullarına kafayı takmış bulunuyorum. Dünün en taze haberlerinde Davutoğlu’nun sözünü ettiği yüz bin sığınmacı sınırının aşıldığı bilgisi vardı. Şunun şurasında zorlu kış koşullarına kaç gün kaldı ki? Bugünün koşullarında bile sürekli bakma yükümlülüğünün çok ağır boyutlar kazandığı Suriyeli sığınmacılara, kış soğuğunda donmayacakları, insanca yaşam koşullarını nasıl sağlayacağız? Zengin kuzey dünyasının, ABDAB’nin umursamadıkları Suriyeli sığınmacılar neden tek başına bizim yükümlülüğümüz? Bizi öne itekleyip sonra çok istikrarlı uzak durdukları Esad’ın düşürülmesi projesinde, çözümü zamana bırakırlarsa, onlar için bedel sayılabilecek tüm adımların atılmasından uzak dururlarsa Suriye’de akan kanın sorumluluğu kimlerin üstünde kalacak? Batı medyası Esad’dan sonra akan kandan en çok kimleri sorumlu tutuyor? Oluşumundan pek de hoşlanmadıkları, demokratik bir cephe oluşturulamadığını savladıkları Esad muhalefetinin maddimanevi desteklenmesinde adres olarak hangi ülkenin siyasi iktidarını gösteriyorlar? Türkiye’nin siyasi iktidarını öne itekleyen Batı’nın siyasi odakları ya susarak ya da “fazla atak, tek başına öne çıktı, kendi başına işler yaptı” ince esprileriyle hangi ülkenin iktidarını doğrudan hedef göstermiş oluyorlar? Arap baharlarında bile istemedikleri sonuçların çıkması sonrası, sorumluluk üstlenmekten kolayca sıyrılmak onların dünyayı yönetme sanatlarındaki ustalık işleri. Farklı kültürler, dinler, mezheplerden çok uzakta, güçlü, ulaşılamaz olmalarının payları kuşkusuz. Arap baharlarında bedel ödeyenlerin örneğin Libya’da onlardan çok bizimkilere kızacakları, kin güdeceklerini öngörmek gerek. Irak işgalinde son dakika tezkere dönüşü ile canı yanan Iraklıların bir numaralı düşmanı, hedefi olmaktan sıyrılmıştık. Yine de akıl almaz bir biçimde Irak’ta bugünün iktidarı içinde, kimi grupların akan kanın doğrudan sorumlusu ABD yerine bize kızmayı yeğlediklerini şaşkınlıkla izliyoruz. Irak’ın içine yönelik iktidarlarımızın siyasi zikzaklarının payı kuşkusuz olsa da tanınan, bilinen, görünen, ulaşılabilen, geçmişin önyargıları ile beslenebilen hedefi seçmek, suçlamak, düşman bellemek toplumsal dinamiklerin doğasında var. Libya’dan getirip baktığımız, otellerimize, hastanelerimize yerleştirdiğimiz insanların beklenmedik öfke ve tepkilerini “nankörlük” olarak tanımlamak, sorunlarımızı ortadan kaldırmıyor. Bize çok pahalıya mal olan Suriyeli sığınmacıların hiç beklenmedik kimi öfkeli tepkilerini de anlamak, hoşgörü ile karşılamak zor. Irak içi çıkar kavgalarında taraf olmakla açtığımız yaraları bilemeden, kimi siyasi kadroları suçlamak, mezhep gruplarının öfkesini anlamak da öyle... Suriye’de üstümüze kalan sorumluluklarla, hele de savaş tezkeresi sonrası bulaşıklığımızla başımıza daha neler neler gelebilir? İptal edilm AKP hükümetinin başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Sağlık çalıDevlet hastanesinde hastaBakanı Recep Akdağ’ın “Bunlae sit er şan doktor ile üniv elerinin özel rın gözü doymaz”, “Çalışmak isüy nelerindeki öğretim ını yasaklayan temiyoruz derseniz istediğiniz ar al m ne aç yere çeker gidersiniz”, “Çalış muayeneha r kararname ile hayata bi e em nl ze dü mesi, mayanı çalıştıracağız, bıçak cak Anayasa Mahke koan iş m ril çi ge parasını kaldıracağız, doktoöz “s i sin de ad kararnamenin 27 m in kararname run elini hastanın cebinden çıer el em nl ze dü nusu karacağız” söylemleriyle tıp fagerekçeile yapılmayacağı” a ipkültesi hastanelerindeki öğretim üyesiyle 19 Temmuz’d lerini yerden yere vurarak büyük tal etmişti. bir tantana ile kaldırdıkları öğretim üyesi fark ücretleri geri dönüyor. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) nusu SUT madde 1: 3.2.1’de ikinci tarafından 29 Eylül 2012 tarihinde ya ve üçüncü basamak resmi sağlık yımlanan Sağlıkta Uygulama Sağlık hizmeti sunucularından … 5 TL ibaTebliği (SUT) ile bakanın kendi de resinden sonra gelmek üzere “Vakıf yimiyle vatandaştan satır parası alın üniversiteleri hariç olmak üzere masına olanak tanınacak. Zira söz ko 2547 sayılı Yükseköğretim Kanu OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA işti nu kapsamında olan üniversitelerdeki öğretim üyesi muayenelerinde artırmaya ve farklılaştırarak uygulamaya kurum yetkilidir” cümlesi eklenerek o çok kötülenen hekimler üzerinden fark ücreti alınması olanaklı hale getirildi. İşler iyi gitmiyor Konuya ilişkin açıklama yapan Türk Tabipleri Birliği Delegesi Dr. Güray Kılıç ve SES İzmir Şube Denetleme Kurulu Üyesi Dr. Ergün Demir, Sağlık Bakanı Akdağ’ın Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yayımladığı son SUT değişikliğinin altında kaldığını dile getirerek AKP hükümetinin bu son SUT ile sağlıkta çelişkili uygulamalarından birisine daha imza attığını dile getirdi. Hekimler, kısaca “Tamgün Yasası” olarak bilinen düzenlemede yurttaşa yansıtılan en önemli değişikliğin, üniversite hastanelerinde öğretim üyeleri adına alınan fark ücretinin kaldırılması olduğunu söyledi. “Anlaşılan sağlıkta işler pek de iyi gitmiyor! Hekimleri kötüleyerek, onlara saldırarak politika yapanlar, şimdi de kötüledikleri he kim öğretim üyeleri üzerinden üniversitelere kaynak yaratmaya çalışmaktadırlar” diyen Kılıç ve Ergün, AKP’nin, sağlıktaki sorunların sorumlusu olarak hekimleri ve tıp fakültesi öğretim üyelerini suçladığını ve onları sağlıkta şiddetin hedefi haline getirdiğini hatırlattı. Oysa aynı hükümetin bu ifadelerin henüz mürekkebi kurumadan, altı ay sonra, geri döndürüldüğünün altını çizen Kılıç ve Ergün, “Katkı payları, bu geri manevrayla Sağlıkta Uygulama Tebliği’nin altında paspas olmadı mı?” yorumunda bulundu. Clio üretimi Bursa’ya kayıyor Ekonomi Servisi Renault, yeni Clio’nun üretiminde Türkiye’nin payını artıracak. Yeni nesil Clio’nun yüzde 70’ten fazlasının Türkiye’de üretilmesi planlanıyor. Fransız işçi sendikalarından iki kaynak, otomobil üreticisi Renault’nun yeni nesil Clio’nun yüzde 70’ten fazlasını Türkiye’de üretmeyi planladığını söyledi. Kararın, Renault’nun sendikalar ve en büyük hissedarı olan Fransa hükümeti ile arasında gerilim yaratması bekleniyor. Fransa’daki Renault sözcüsü dördüncü nesil Clio’nun üretimi konusundaki planlamalar hakkında yorum yapmadı. Fransa’nın ikinci çok satılan arabası olan Clio’nun son neslinin yüzde 41 kadarı Fransa’da üretiliyor. Üretimin yüzde 46’sı Türkiye, yüzde 13 kadarı ise İspanya’dan sağlanıyor. Bütün önergeler Hakİş için TBMM Genel Kurulu’nda; Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı’nın adı bütün partilerin ortak önergesi ile ‘Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası’ olarak değiştirildi MUSTAFA ÇAKIR Turgay Durak (ortada) ödül töreninde, “Projemiz okulişletme odağına oturdu, hem okul hem işletme hem öğrenciler hem Türkiye kazançlı çıktı” dedi. Memleket Meselesi’ne gençlerden çözüm Ekonomi Servisi Koç Holding’in; Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ve Vehbi Koç Vakfı desteğiyle yürüttüğü ‘Meslek Lisesi Memleket Meselesi Projesi’ kapsamında 5 yıldır düzenlenen proje yarışmasının 2012 sonuçları açıklandı. Mesleki eğitim ve istihdam köprüsünü güçlendiren en iyi okulişletme işbirliklerinin belirlendiği proje yarışmasında, Türkiye’nin dört bir yanında otomotiv laboratuvarları kurulmasına öncülük eden projeleri ile Şişli Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi birinci seçilerek 30 bin TL’lik büyük ödülün sahibi oldu. Turgay Durak, “Meslek Lisesi Memleket Meselesi Projesi, tam da hedeflediğimiz gibi yarattığı etki alanıyla dalga dalga gelişiyor. Bu projenin temelinde yer alan okulişletme işbirliklerinin artırılması hedefine yönelik projelerimiz büyük ilgi görüyor. Bu alanda en iyi modeli yaratan okullarımız geleceğe olan ümidimizi artırıyor” dedi. ANKARA AKP, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesine başlanan Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı’nın en kritik maddesi olan “işkolu barajında” yine değişiklik yapacak. TBMM Genel Kurulu’nda hafta içerisinde görüşmelerine başlanan Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı’nın adı, bütün partilerin ortak önergesi ile “Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası” olarak değiştirildi. AKP’nin tasarıya ilişkin değişiklik DİSK Başönergeleri şöyle: kanı Erol Ekici Baraj konusunda anlaşıl“Kendini işçi sendikaları konfederasdı ancak yetki altığı halde yonu olarak tanımlayüzde 1 barajını aşamayayan hiçbir örgütün, işçi cağı için sözleşme imzalasınıfının tarihsel mücayamayacak Türkİş, Hakdelesiyle kazandığı hakİş ve DİSK’e bağlı 10 senların gaspına onay verdika var. Bu 10 sendikadan meyeceğine inanmak yasanın yürürlüğe girdiği istiyoruz. Aksi halde bunu yapanların işçi tarihe kadar işyerinde çosınıfı tarihinde kara ğunluğu sağlayarak toplu sözbir leke olarak leşme çağrısı yapanlar ile yıl sokalacaktır” nuna kadar çağrı yapacaklara yüzdedi. de 1 barajı uygulanmayacak. Hakİş’in 2009’dan sonra kurulan Medyaİş ve Öz Büroİş’in toplusözleşme imzalayabilmeleri için bastırdığı ve formül arandığı biliniyor. ‘Uzlaşı kültürü yok’ CHP İstanbul Milletvekili, eski DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, Meclis’te uzlaşı kültürü olmadığını, CHP olarak hazırladıkları 30 kişinin altında işçinin çalıştığı işyerlerinde sendikal nedenlerle işten atma halinde işe iade davası açabilme hakkına ilişkin önergenin reddedildiğini söyledi. Wenice Kids, iflasa süreklendi ? Yabancı ortakların mal kaçırmakla suçladığı Türkiye’nin yurtdışına açılan ilk çocuk giyim markası Wenice Kid’s’in piyasaya 70 milyon Avro borcu olduğu belirtildi. Ekonomi Servisi Türkiye’nin en parlak çocuk giyim markası konumundaki Wenice Kids’in iflasına karar verildi. Şirketin bir yıl kadar önce yaptığı iflas erteleme başvurusunu mahkeme dün karara bağladı. İflas erteleme dosyasına müdahil olan 400’e yakın alacaklı, şirket sahiplerinin iyi niyetli olmadığını, şirketin içinin boşaltıldığını, mal kaçırıldığı bilgisini mahkeme ile paylaştı. Wenice’nin yabancı ortaklarından biri de dünkü duruşmada “Türk ortaklarımız bizi kandırdı, paravan şirketler kuruldu, mal kaçırdılar” dedi. Wenice Kids, temeli 1993’te atılan Kuşam Tekstil’in geliştirdiği bir markaydı. Oktay Özdemir, profesyonel yönetici olarak girdiği şirkette yüzde 12 pay sahibi oldu; markayı güçlendirdi. Türkiye ve yurtdışında 378 mağaza açıldı. Hedef 500 idi. Ancak işler yolunda gitmeyince yabancı ortak arayışına gidildi. Marka değeri yüksek Wenice Kids’e özel sermaye fonu Eurasia Capital Partners liderliğinde üç fon ortak oldu. Wenice Kids’in yüzde 49 hissesi Hollandalı WncKids Holding’e geçti. İddiaya göre Esenyurt Kıraç’taki depodan 70 kamyon mal hileli bir yöntem ile kaçırıldı. Malların değeri 10 milyon TL. Şirketin Merter ve Avcılar’daki adreslerine ise ulaşılamıyor. Kalan 30 mağaza da ‘Sobe’ ve ‘Joker’ ismine dönüştürülüyor. İş Bankası’na, Japon bankasından 300 milyon dolar kredi Ekonomi Servisi Türkiye İş Bankası, Japan Bank for International Cooperation (JBIC) ile imzaladığı iki yeni kredi anlaşması ile toplam 300 milyon dolar kredi sağladı. Bu çerçevede, JBIC’ten yenilenebilir enerji projeleri ile ilgili Japonya’dan tedarik edilecek mal ve hizmetlerin finansmanına yönelik 100 milyon dolar; Türkiye ve Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika bölgesindeki komşu ülkelere Japonya’dan yapılacak ihracatın finansmanı için 200 milyon dolar tutarında kredi imkânı sağladı. Enerji projelerine yönelik kredi anlaşması kapsamında azami 18 yıl, Japonya’dan yapılacak ithalatların finansmanı için yapılan kredi anlaşması kapsamında azami 10 yıl vadeye kadar kredi kullandırılacak. Öte yandan İş Bankası ve Gülaylar Kuyumculuk yastık altı altınları toplamak için işbirliğine gitti. İşbirliği ile 2013 sonuna kadar 5 ton altın toplanması hedefleniyor. İşbirliği ile “Kuyumcularda Altın Buluşmaları” kapsamında fiziki altın toplama hizmeti verilecek. İş Bankası’nın bu hizmeti ile altını olan yatırımcı, altınlarını İş şubelerinden alacakları MaxiPara Altın Kart ile Gülaylar mağazalarından İş Bankası Altın Mevduat hesaplarına aktarabilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle