18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 EKİM 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 Türkiye, toplum yelpazesi çağın en ilerisinden en gerisine, hatta tarihöncesi kalıntılardan fütürist kurgulara, çok çeşitli fikir ve yaşam biçimlerine açılabilen bir ülke. Ancak bu farklılık, bize sunulduğu gibi toplumsal bir zenginlik değil, hem entelektüel bir yoksulluğun, hem de ortak payda yoksunluğunun ifadesi. Gelir ve kültür uçurumunun fazlasıyla derin olduğu tüm insan toplulukları gibi, üzerinde aynı istemi geliştirdiğimiz, aynı duyarlığı paylaştığımız fazla konu yok. Hepimizin sık sık şikâyet ettiği “her konuda, her kafadan bir ses çıkar” gerçeği, aslında aşırı açılan yelpazenin kırılmış olmasından, ortak payda yoksunluğumuzdan ileri geliyor. Bu kopukluk içinde, Türkiye nüfusunun hiç olmazsa dilek olarak paylaştığı, üzerinde anlaştığı tek düşünce var, o da zaten fikirden çok bir istem: Demokrasi. ? Bir ortak paydamız daha var aslında: Hangi yoldan, yandan ve yönden olursa olsun, “bol para” sahibi olmak. Ama bu dilek, demokrasiden bile güçlü bir istem olsa da düşünce sayılmaz. Oysa demokrasi, gerçekten hepimizin, herkesin çok uzun ve zorlu bir toplumsal tarihten sonra üzerinde ortaklığa vardığı, gerektiğine inandığı bir amacın düşüncesi. “lider böyle olur” diye alkışladığımıza göre; ya biz demokrasiyi anlamıyoruz ya da demokrasi bizi. Sonuç olarak, sevdalılarıyla demokrasi arasında “şiddetli bir geçimsizlik” var. Çok sevip istediğimiz demokrasiyi de tıpkı çok sevip istediğimiz kadınlar gibi vuruyor ve belki de başkasına yar olmasın diye yaşatmıyoruz! ? Kadınlara beslenen şiddetli aşk ile demokrasi aşkı arasındaki tek fark, demokrasiyi, kadın erkek bir olup ortaklaşa dövmemiz. Peki, ya aşkı yanlış anladığımız için anlayamıyorsak demokrasiyi? Ya erkekler kadınları, kadınlar da kendilerini eşit görmedikleri için olmuyor, gelmiyorsa demokrasi? Demokrasinin, her şeyden önce kafaların içinde insan eşitliği, onuru, saygısı olduğunu öğrendiği zaman kadınlar ve erkekler, belki aşk da şiddet görmekten kurtulur, kim bilir? Çünkü demokrasi, yasalardan önce kafaların önünde eşitlik ve düşüncede özgürlük demektir. Tüm önyargılardan, çağdışı öğretilerden, tabulardan bağımsız özgürlük. Ve Türkiye’ye demokrasi, ancak kadın ve erkek eşitliği, bilimsel gerçeklerin yasaklı olmadığı düşünce özgürlüğü ile gelecektir.* *Örtülü Özgürlük (CK Yayınları, 2011) kitabımın önsözünden alıntıdır. “Demokrasi, toplum üy esi her bireyin insan, sadece insan sayıldığı bir hükümet biçimidir.” WILLIAM GODWIN ürkiye Cumhuriyeti, bu ülkede T doğan her yurttaşa kimliğini veren devletin adı ve kuruluşunun Özgürlük, Eşitlik, Demokrasi Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN Yedi karılı, yetmiş çocuklu aşiret ağasından başlık parası bulamadığından abazan gezen çulsuz çobana... Huzuru sağlamak için “bir ikisini sallandırmak”tan yana barışçıldan muktedir eli eteği öpmekten beli doğrulmayan yalakaya... Tarikat müridinden cinci hocaya... Simitçiden AVM’ciye, istisnasız tüm yurttaşlar “demokrasi”nin gerekli olduğuna karar vermiş durumda. ? Düşünün ki ülkemizde, devleti yıkmaya çalışan ayrılıkçı terör örgütü de demokrasi için savaştığını söylüyor, üniter devleti teröre karşı savunanlar da... Ve ilk kez, bunca birlikte, onca ortak, anca beraber kanca beraber, yararında anlaştığımız, istediğimiz, özlediğimiz tek istek, tek ideal, demokrasiyi bir türlü olduramıyoruz bu topraklarda, iyi mi? Olduramadığımız en sağlam kanıtı, az önce saydığım demokratların bizzat kendi halleri! Her kafadan ses çıkan yerde, höt deyince milleti susturup vekillerini “marş marş” kıvamında yürüteni kutlandığı 29 Ekim, her şeyden önce bir yurttaşlık bayramıdır. Devlet başkenti Ankara’da güya T.C’yi temsil ve korumakla görevli makamların yurttaşların bayramına getirdiği yasak, kimliğini taşıdıkları devletin ortak değeri cumhuriyeti bile yurttaşlarla paylaşmadıklarının göstergesidir! Cumhuriyeti kutlayacak cumhuru bir hipodromun alacağı kadarla sınırlayıp Cumhuriyet Bayramı’nı sen, ben, benim oğlan modunda hepi topu 1000 kişilik Çankaya resepsiyonuna indirgemek; bu devleti temsil edenlerin cumhuriyet rejiminin üstüne demokrasiyi koyamadıklarının da resmidir! Cumhuriyetin temeli, tabanı, sahibi cumhur tarafından özgürce, coşkuyla kutlanması, asıl bayramdır! Alternatif olan, cumhurun bayramına tazyikli suyla, biber gazıyla saldıranlara emir vermek ve arka çıkmaktır. Halkın sokaklara dökülmesinden, cumhurun cumhuriyete sahip çıkmasından ancak zorbalar ve diktatörler korkar. Bir de yamakları... Ama 29 Ekim 2012, hiçbir zorbalığın cumhurun önünde duramayacağını, direnemeyeceğini göstermiştir. Kimdir Bu ‘İllegal’ Örgütler? Kimdir Bu ‘Marjinaller’? 29 Ekim Cumhuriyet Halk Yürüyüşü görkemli bir biçimde gerçekleştirildi. Ankara Valiliği’nin yasak kararı, Başbakan’ın ve iktidar sözcülerinin tehditleri kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk on binlerce insanın kararlılığı karşısında etkisiz kaldı. Atılan “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganları ve açılan Türk bayrakları karşısında öfke seline kapılan polislerin biber gazları, tazyikli suları, copları, tekmeleri insanları yıldıramadı. Cumhuriyetçiler, dillerinde sloganları, ellerinde bayraklarıyla Ulus’tan Anıtkabir’e yürüdüler. ??? Tarih, 29 Ekim 2012 günü Ankara’da yaşanan olayları Adalet ve Kalkınma Partisi’nin hanesine olumsuz bir not olarak düşecek. İnsan, hatalarından dersler çıkartır, “Nerede yanlış yaptım” diye düşünür, kendini sorgular. Ne var ki ne AKP’nin ne de Başbakan’ın böyle bir alışkanlığı var. Başlarını iki ellerinin arasına alıp düşünecekleri yerde tam tersini yapıp yanlışlarında direniyorlar. Direndikçe de haksızlıkları daha açık bir biçimde ortaya çıkıyor. Başbakan, Cumhuriyet Halk Partisi’ni “illegal” örgütlerin peşine takılmakla suçlarken Hüseyin Çelik de Cumhuriyet Halk Yürüyüşü’nü düzenleyen kuruluşları “marjinal” olarak niteliyor. Yürüyüşü düzenleyen ve destekleyen kuruluşlara bakıyorum: Atatürkçü Düşünce Derneği, Türkiye Gençlik Birliği, Birleşik Kamuİş Sendikası, Engelliler Konfederasyonu, Eğitimİş Sendikası, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Hacı Bektaş Eğitim ve Kültür Derneği; İşçi Partisi, Demokratik Sol Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi. Buraya bir bölümünü aldığım bu kuruluş, sendika ve siyasal partilerden hangisi “marjinal”, hangisi “illegal”dir? Başbakan ve hükümet sözcüleri özellikle bu kuruluşlardan hangisinin “illegal” olduğunu kamuoyuna açıklamalıdır. ??? Birkaç soru da CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’ya: Sayın Başkan, Taksim Meydanı’ndaki tören sırasında yüksek rütbeli subaylara dönerek, “Sizin korumanız gereken Cumhuriyete biz sahip çıkıyoruz!” diye seslenirken ne düşündünüz? Asker, 12 Eylül 1980’de olduğu gibi bir darbeyle mi koruyacaktı(!) Cumhuriyeti? Halktan umudunuzu böylesine kesin mi kestiniz? Değilse ne demek istediniz? İvedi bir açıklama bekliyoruz. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ‘ G ’ N O K T A S I [email protected] ‘Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyeti’ İngilizler kapattılar; Onca akıl almaz aralarında bir Rum ve bir engellemeye rağmen pazartesi (29 Ekim) günü Rus’un bulunduğu 12 Cumhuriyetimizin 89’uncu bakanını Malta’ya sürdüler. Ermenilere yılını coşkuyla kutlayan devredilen Kars’a ise 30 Karslılar, salı günü de Ekim 1920’de Karabekir’in kentin kurtuluşunun 92’nci yılı bayramını yaptılar... komutanı Deli Halit Paşa Doğu Cephesi Komutanı (Halit Karsıalan) girmişti. Cihangirzade İbrahim Kazım Karabekir Paşa, (Aydın) Bey, sürgünden ilk TBMM’nin kararıyla 29 dönünce 19211927 Eylül 1920’de Ermeni Taşnakların işgalindeki yıllarında Kars’ın Sarıkamış’ı belediye başkanlığını yaptı; 1948’de de kurtarmıştı; 30 Ekim’de hayata veda etti… de Kars’a girilerek Şimdiki ‘Anıt Arpaçay’a kadar ilerlendi... Mezarı’nı önceki Türk ordusunu Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu durduramayan yaptırmış, aynı Ermenistan’la 3 dönemde kent Aralık 1920’de imzalanan ve konseyi binası Arpaçay’ın sınır salonuna da adı verilmiştir. ilan edildiği “Gümrü lk sivil Antlaşması”, TBMM anayasa Hükümeti’nin ilk Cenubi Garbi “uluslararası resmi Kafkas Hükümeti’nin zaferi”ydi; ama tarih Anadolu’ya ilk kez kitaplarımızda “Türkiye” denilen 18 nedense önem maddelik anayasası verilmez... laik ve demokratik Tıpkı Türkiye bir yönetimi Cumhuriyeti’nden 4 yıl benimsemişti. önce Kars’ta Cihangiroğlu İbrahim Cinsiyet ayrımı kurulan yapmadan Aydın Bey “Cenubi Garbi seçme hakkını (Güneybatı) 18, seçilme Kafkas hakkını 25 yaş olarak Cumhuriyeti”nden de belirleyen anayasada, bahsedilmediği gibi.. resmi dil için de “Türkçe” denilerek bakın nasıl lk Cumhuriyet hükümler yer alıyordu: Mustafa Kemal “İtilaf devletleri, Doğu Paşa’nın 19 Mayıs Türkiye illerini alıp başka 1919’da Samsun’a bir millete vermek isterse çıkmasından 4 ay Cumhuriyetimiz önceydi... 1. Dünya Türkiye’den ayrılmamayı Savaşı’nın ardından kesin olarak kabul Osmanlı’nın Güney etmiştir.” (Md.11) Kafkasya’yı Ermenilere “Demokrasi esaslarına terk ettiği “Mondros riayet edilerek seçimler Mütarekesi”yle (30 Ekim tarafsız ve tesirsiz olacak, 1918) ülkemiz Türk’ün şan ve şerefine emperyalistlerce yaraşacak bir şekilde paylaşılmıştı. yapılmasına azami surette Kars’ta 5 Kasım dikkat edilecektir.” (Md.14) 1918’de “direniş” için İşte bu hükümetin toplanan “Milli İslam önderleri, ilerleyen yıllarda Şurası” önce aynı adlı önce Kuvayı Milliye hükümete dönüştü; 17 hareketine; ulusal zaferin Ocak 1919’da da ardından da Türkiye Cihangirzade İbrahim Cumhuriyeti’nin Bey başkanlığında, 60 kuruluşuna destek üyeli meclisi bulunan verdiler... Işıklar içinde Cenubi Garbi Kafkas yattıklarından eminim. Cumhuriyeti kuruldu. (Tarihçi Erkan Karagöz, Artvin, Ardahan, Kars Cumhuriyeti’ni 1 Batum, Gümrü, Kasım Perşembe gecesi Sarıkamış, Nahcivan ve 22.00’de Ulusal Ordubad’ı kapsayan Kanal’daki İmar cumhuriyeti, 13 Nisan Dosyası’nda anlatacak.) 1919’da Kars’ı işgal eden ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN İ HARBİ SEMİH POROY İ HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] 1/ Antalya’nın Ke 1 mer ilçesi 2 ne bağlı 3 turistik bir 4 belde. 2/ 5 Tavır, 6 davranış... 7 Küçük bir alan üzeri 8 ne odak 9 lanmış yoğun ışık 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kaynağı. 3/ Beyaz 1 M İ H A L I Ç etli bir balık... 2 A P İ D O L O J K İ Uzaklık işareti. 4/ 3 R K A P I T A Ş Mozambik’in pa 4 M İ M A M U R ra birimi. 5/ İpek 5 E N E K A K T I İ L ten, sarımtırak 6 L E T O O N dallı nakışlarla iş 7 A G T R A Y I T Ö R A L T E S lenmiş bir tür be 8 9 L A L V U R U yaz kumaş... Parola. 6/ İnsan sesiyle ezgili sesler çıkarma ve müzik yapıtlarını seslendirme sanatı... Tahıl için kullanılan, sekiz kiloluk ölçek. 7/ Şarkı, türkü... Yobaz, gerici. 8/ Harp Akademileri’ne girerek eğitimlerini başarıyla bitirmiş subay. 9/ Yaprakları çay gibi haşlanarak içilen bir Güney Amerika bitkisi... Pokerde, bir oyuncunun önündeki paranın tümü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ankara’nın 8 km güneyinde kurulu sismik gözlem istasyonunun adı. 2/ Büyük erkek kardeş... Büyük sandal. 3/ Kalınbağırsağı anüs yoluyla su fışkırtarak yıkamaya ve bu iş için kullanılan aygıta verilen ad... Telli bir çalgı. 4/ Evcil bir geyik... Bir maddedeki kükürt oranını saptamakta kullanılan aygıt. 5/ Bireyler arasında ortak simgeler sistemiyle gerçekleştirilen anlam ve bilgi alışverişi. 6/ “ kalan bu kubbede bir hoş sada imiş” (Bâki)... Kira. 7/ Belirti... Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek biçimde kullanma sanatı. 8/ Seyrek dokunmuş bir tür kumaş. 9/ Birbirine yakın adalar topluluğu... İskoç erkeklerinin giydiği kısa etek. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle