25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 2012 ÇARŞAMBA [email protected] 10 EKONOMİ Gümrük vergisinin artırılmasının 24 liralık kıymanın fiyatını 30 liraya çıkaracağı ileri sürüldü İthal ette fiyat kaygısı ? Yerli üreticiye yarayacak gümrük vergisi, ithal etin başlangıcı olan 2010’dan bugüne dört kez arttı. Üreticiler, yurttaşın daha pahalı et yiyeceğini belirtirken Eker, artışın tüketiciye olumsuz yansımayacağını söyledi. Ekonomi Servisi Hükümet, yerli üreticiyi korumak için canlı hayvan ve et ithalatında vergi artışına gitti. Ağırlığı 400 kilogramı geçen erkek danalarla 1 yaşında veya daha küçük kuzuların ithalatında gümrük vergisi oranı yüzde 30’dan yüzde 40’a, kasaplık et ithalatında da gümrük vergisi yüzde 70’ten yüzde 100’e yükseltildi. Sektör temsilcileri kararın et fiyatlarını artıracağı görüşünde. Kasaplarda 24 TL’ye satılan kıymanın kilosunun iki hafta içinde 30 TL’ye çıkacağı iddia ediliyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ise vergi artışının tüketiciye olumsuz yansımayacağını söyledi 24 Eylül’deki Bakanlar Kurulu toplantısında alınan bu karar dünden itibaren geçerli oldu. Et ithalatının başlangıcında Nisan 2010’da yüzde 30 ile başlayan gümrük vergisi, devamında 19 Mart 2011’deki artışla yüzde 45, 13 Mayıs’ta ise yüzde 60’a çıkarıldı. Resmi Gazete’de geçen yıl temmuz ayında yayınlanan son ithalat rejimi düzenlemesi ile de yüzde 75’e çıkarılmıştı. Ulusal Kırmızı Et Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yücesan, ithal ette alınan verginin artırılmasının çeşitli kesimlere farklı etkilerinin olacağını söyledi. Buna göre yerli üretici süreçten olumlu etkilenecek. Artan vergilerin tüketiciyi de etkileyeceğini söyleyen Yücesan “İç piyasada tedarik edileceği kadar tedarik edilmeye çalışılacak. Ancak yetmediği takdirde ithalata yönelinecek. Bu durumda daha pahalı et iç piyasaya girecek. Tüketici de daha pahalı et yiyecek” dedi. Etçi Et Yönetim Kurulu Başkanı Emin Arslan da, et ithalatında verginin artırılması ile birlikte iç tüketimde fiyatların artacağı beklentisi içinde. Arslan’ın hesaplamalarına göre ortalama 24 liraya satılan kıyma 30 liraya, kuşbaşı et ise 27 liradan 34 liraya çıkacak. Arslan yeni fiyatların 15 gün içinde oluşmasını beklediğini söyledi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Eker, et ithalatında gümrük vergisindeki artışın tüketiciye olumsuz yansımayacağını söyledi. Türkiye’nin yıllık et tüketimi 1 milyon ton. Söz konusu miktarın 850 bin tonluk kısmı iç piyasadan karşılanıyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 2 milyon 300 bin küçükbaş, 700 bin de büyükbaş hayvan kurbanlık olarak kesiliyor. Avrupa Dikiş Tutmuyor Türkiye, Kürt sorunu, açlık grevleri, Cumhuriyet kutlamalarının gerilimi ile farklı bir gündemi yaşarken Avrupa’da ekonomi, gündemdeki birinci sırasını kolay kolay başka bir şeye kaptırmıyor. Türkiye’nin bayram tatillerine denk gelen günlerde Avrupa’nın, özellikle güneyinde protesto gösterileri, direnişler, grevler vardı. İtalya’nın kuzeyinde hükümetin kemer sıkma politikalarını protesto eden göstericiler Başbakan Mario Monti’nin fuarda konuşma yapacağı Riva del Garda kasabasını altüst etti. Öfkeli protestocular polise şemsiye ve pankartlarla karşı koydu. Polis kalabalığı dağıtmak için cop, kalkan ve göz yaşartıcı gaz kullandı. İspanya’da, Barselona’da ise polise karşı koyanlar bu kez yaşlılardı. Hükümeti kamu alanında yaptığı kesintilerle torunlarının geleceğini karartmakla suçlayan göstericilerle polis arasında zaman zaman arbede yaşandı. Fransa’da da benzer bir eylem vardı. RoissyCharles de Gaulle Havaalanı’nda Air France çalışanları, yüzde 10 oranında küçülmeyi planlayan şirketi protesto etti. Bazı göstericiler gözaltına alındı. Yunanistan’da ise protestolar hiç eksik olmazken bu kez İsviçre bankalarında hesabı olan 2 binden fazla kişinin isminin olduğu listeyi, sahibi olduğu dergide yayımlayan gazeteci Kostas Vaksevanis gündemde. ??? Küresel kriz nedeniyle alınan önlemler ve bankalara sağlanan desteklerin yol açtığı sorunlar, AB üyesi birçok ülkede borçların çevrilebilirliğine yönelik kaygıları bir türlü azaltmadı. Bu ülkelerde artan risk sonucu kredi notlarının düşürülmesi ise borçlanma maliyetlerini yükseltti. Artan faizler bankaların bilançolarında bulunan devlet tahvillerinin değerinin düşmesine, banka bilançolarının kötüleşmesine ve bankacılık riskinin artmasına yol açtı. AB çevre ülkelerinde bozulan mali yapı nedeniyle alınan mali önlemlerin etkisiyle, kamu borçlarının milli gelire oranı, yüzde 60’ı geçmemesi gerekirken ortalama olarak yüzde 90’ı bulmuş, bazı ülkelerde yüzde 120’leri aşmış durumda. Avro bölgesinde 2010’da yüzde 85.4 olan genel devlet brüt borç stokunun GSYH’ye oranı 2012 yılı ortasında yüzde 90’a yükseldi ve 2013 için beklenti ise yüzde 95… A B’NİN 2012 İLK YARI KAMU BORÇ GÖSTERGELERİ, Milyar Avro,% Büyüme Bütçe Borç/ Açığı/ 10 Kamu Mil.Gel, Mil.Gel, yıllık 2.Ç,% Borcu % % faizi,% Avro17 0.5 8517 90 4.1 AB 27 0.3 10840 85 4.5 Yunanistan 6.2 301 150 9.1 20.6 Portekiz 3.3 190 118 4.2 8.1 İspanya 1.3 775 76 8.5 5.9 İtalya 2.5 1982 123.8 3.9 5.1 Fransa 0.3 1833 91 5.2 2.2 Almanya 1 2169 82.8 1 1.6 İngiltere* 0.5 1318 86.4 8.3 Kaynak: Eurostat, Bloomberg (*) Kendi ulusal parasıyla Moody’s Türkiye’yi uyardı: Cari açığı ve kırılganlığı azaltın Haber Merkezi Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, “Cari açık azalır, döviz rezervleri artar veya dış kırılganlık azalırsa not artışını değerlendiririz” açıklamasını yaptı. Moody’s açıklamasında, Türkiye’nin kredi notunun “pozitif” olmasının, Moody’s’in Türkiye’nin kamu maliyesi ve dış şoklara karşı direncini ve ülkenin mali ve makroekonomik dayanıklılığını iyileştirmeye devam edeceği yönündeki beklentisini yansıttığını vurguladı. Türkiye’nin kredi notunun artırılmasına ilişkin olarak açıklamada, “Cari açığın yapısal olarak azaltılması, döviz rezervlerinin artması veya özel sektör dış borçlanmasının azaltılmasıyla dış kırılganlıkların azalması halinde, kredi notu artırımını değerlendiririz” ifadesine yer verildi. Öte yandan, kredi derecelendirme kuruluşunun olumsuz senaryosunda ise “dış kırılganlıkların azaltılması yönündeki gelişmelerin tersine dönmesi halinde kredi notu görünümünün pozitiften durağana çekilebileceği” de belirtildi. Ekonomi Bakanlığı tarafından yayımlanan rapora göre altın yatırımcıları, 2012 sonuna kadar altının ons fiyatının 1.800 dolar seviyesine yükseleceğini, 2013 yılında 2 bin dolar sınırını aşacağını, 2014 sonunda ise 2 bin 400 dolara ulaşacağını tahmin ediyor. ‘Çatışmalar risk’ Moody’s’in, raporundaki siyasi riskler vurgusu ise dikkat çekti. “Türkiye’de laik ve dindar, bölgesel ve etnik çatışmalardan kaynaklanan politik riskler var” diyen Moody’s, bu durumun kredi notu üzerinde tehlike yarattığına işaret etti. Moody’s, “kamu maliyesinde olası bir bozulma ya da yabancı sermaye akışındaki duraksamada kredi notu üzerinde negatif baskı oluşturabilir” uyarısı yaptı. Gözler yine altında ANKARA (AA) Altın yatırımcıları, yıl sonuna kadar altının ons fiyatının 1.800 dolar seviyesine yükseleceğini, 2013’te 2 bin dolar sınırını aşacağını, 2014 sonunda da 2 bin 400 dolara ulaşacağını tahmin ediyor. Ekonomi Bakanlığı’nın raporundan aldığı bilgilere göre mineral, metal ve cevherlerin fiyatlarındaki değişimler incelendiğinde, küresel ekonomik kriz döneminde değer kaybederek 2009 OcakTemmuz döneminde dip yapan ve 175.9 seviyesine inen mineral, metal ve cevher endeksi, bu tarihten sonra yeniden dalgalı bir artış trendine girerek, 2011 OcakTemmuz döneminde krizden sonraki en yüksek seviyesi olan 383.2 düzeyine ulaştı. Ancak bu tarihten sonra küresel talepte, özellikle de Çin’in ithalat talebinde yaşanan gerileme ve Avrupa borç krizinin daha da derinleşmesinin etkisiyle dalgalı bir düşüş eğilimine giren endeks, bu yılın temmuz ayına kadar yüzde 20 oranında değer kaybetti, ocaktemmuz döneminde 298 seviyelerini gördü. 2011 Eylülü’nde altın fiyatları 1.771 dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü. Artışın temelinde, özellikle kriz sonrasında küresel ekonomideki belirsizliklerin sürmesi, Avro Bölgesi borç krizinin derinleşmesi, ABD ekonomisi ve dolara olan güvenin zayıflaması ile altının “güvenilir” bir yatırım aracı olarak görülmesi etkili oldu. 2000’de troy ons başına 500 dolar olan ortalama gümüş fiyatı da 2011 yılı nisanında 4 bin 280 dolar ile tarihi zirvesine ulaştı. Fakat bu tarihten sonra fiyatlar düşerek Temmuz 2012 itibarıyla 2 bin 744 dolar seviyesine geriledi. Ne bitmez öfkeymiş, ne büyük kinmiş, nefretmiş bu... Asla durulmuyor. 29 Ekim’de Ankara’daki alternatif Cumhuriyet kutlamasını düzenleyen, aralarında Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve İşçi Partisi’nin gençlik kolu olan TGB’nin de bulunduğu 40’a yakın sivil toplum kuruluşunu illegal örgüt ilan etti. Tabii ellerinde bayraklarla Ulus’ta toplanarak Anıtkabir’e yürümek isteyen on binlerce insan da, hep birlikte illegal örgüt üyesi olduk dolayısıyla. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu sözleri Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Köşk’te verdiği Cumhuriyet resepsiyonunda söyledi. Tam o sırada salonun bir diğer köşesinde Gül’ün danışmanı Ahmet Sever, Cumhurbaşkanı’nın Ankara Valisi Alaattin Yüksel’i çağırarak göstericilere esnek davranılması talimatı verdiğini söylüyordu. Bugün bakıyoruz Başbakan “Ben Gül’ün böyle bir talimat verdiğine inanmıyorum” diyerek olayı sürdürmeyi yeğliyor. Aynı nefret, eşli resepsiyon polemiğine de yansıyor ve Başbakan, Cumhurbaşkanı Gül’ün geçmişe sünger çekmeyi isteyen tavrının aksine, “Bugüne kadar beni eşimle buraya almayanlar utansın” diyor... Geçen hafta da Kurban Bayramı’nın hemen öncesinde nefret konusunu bu köşeye taşımış ve “Bayramlar ortak değerlerin, kardeşlik, dostluk gibi bağların güçlenmesi gereken özel günler... Halbuki gittiğimiz istikamet tam aksi yöne... Ötekileştirmenin en uç boyutlarına doğru sürüklenen bir ülkeyiz ve toplumumuzun buluştuğu ortak nokta ne yazık ki artık nefret” diye yazmıştım. O zaman Başbakan’ın Yezidiler ile ilgili “Biz Yezidi de olsa teröre bulaşmadığı sürece, insana insan olduğu için yine değer veririz” söylemi; Van depreminin 1. yıldönümünde Bayram, Erdoğan ve Nefret Suçları... (II) Erciş’te yaptığı konuşmada “Biz sizi Kürt olduğunuz için değil, sadece bizi yaratan Allah’tan ötürü seviyoruz” sözleri ve Devlet Bakanı İdris Şahin’in kurduğu cümlesinde eşcinsellikten bahsederken bile “Affedersiniz eşcinseller” diyerek aşağılaması gündemdeydi. Ben de “Nefret suçlarını bizzat AKP hükümetinin politikalarının körüklediği gerçeğini de görmeliyiz” demiştim. Aradan bir hafta geçmeden bu kez ellerinde bayraklarla Anıtkabir’e yürümek isteyen yurttaşı, kendi nefret denizinin içine aldı Erdoğan. Yasak kararını eleştiren, halkın üzerine biber gazı ve tazyikli su sıkılmasını doğru bulmadıklarını yazan gazetecilere nefret kusması da yakındır, merak etmeyin... Ve fitili ilk ateşleyen Başbakan Erdoğan oldu. Öncelikle bunu görmeliyiz. Oysa tüm bunlar yaşanmayabilirdi... Bir tek söze bakardı her şey. Halkın Ulus Meydanı’nda toplanarak yürümesine izin verilseydi ne olacaktı? Muhtemelen bu kadar yoğun bir kalabalık olmayacaktı, AKP karşıtı sloganlar yine atılacaktı ama bayram coşkuyla kutlanacaktı. O kadar... Gündüz Ankara’da yaşananlar İstanbul, İzmir ve Türkiye’nin diğer yerlerindeki katılımı da tetikledi. Peki “Bayramlarda resmi tören tertip edilmesin, halk kutlasın” diyen AKP iktidarı değil mi? O zaman neden yasak kondu? Neden mi? Çünkü iktidarın Cumhuriyet ve Atatürk ile sorunu hâlâ sürüyor. Valilik yasağı bunu tamamen doğruluyor. Bunu görüp söyleyen sadece bizler değiliz, halk da görüyor. Kimse kimseyi kandırmasın. Öyle bir noktaya gelindi ki sadece AKP’nin politikalarını eleştirenler değil, bugüne kadar ona destek verenler de artık bunu ifade etmeye başladılar. Örneğin Nazlı Ilıcak bile dünkü yazısında “Altını çizerek tekrar söyleyeyim. Valilik yasağı, iktidarın, cumhuriyet ya da Atatürk ile bir sorunu olduğu izlenimi yaratıyor. ‘Resmi tören tertip edilmesin, halk kutlasın’ demişlerdi. O zaman neden tazyikli su ve biber gazı sıkılıyor” diye soruyor. Başbakan Erdoğan’ın nefreti o kadar güçlü ki, zehirli okları “kendisi gibi düşünmeyen” herkese ulaşıyor. Nereye kadar sürecek bu? Nefret yok edici bir duygudur. Özellikle de içinde sürekli bu duygu ile yaşayanı bir noktada un ufak edebilir. Ne kadar süreceğini birlikte göreceğiz... Avro bölgesinde gözler hep zayıf halkalar, güney ülkelerinde. Tasarruf önlemleri İtalyanların tepkisini çekerken Monti hükümetine eski Başbakan Silvio Berlusconi’den de baskı var. İtalyan başbakan tüm bu baskılara rağmen önümüzdeki bahara kadar görevde kalacaklarını belirtiyor. Fransa Cumhurbaşkanı François Holland ise OECD’nin Paris’teki binasında uluslararası ekonomi kuruluşlarının yöneticileriyle bir araya gelerek krizi geçiştirmeye dönük görüşmeler yaparken “Merkel’den rol çalıyor” yorumuna yol açtı. ??? Bugüne kadar liderler, krizle mücadele etmek için kurumsal yapının güçlendirilmesi, bankacılık birliği yol haritasının oluşturulması, ortak denetim mekanizmasının kurulması, kurtarma fonlarına esneklik kazandırılması, Avrupa istikrar mekanizmasına bankaları doğrudan sermayelendirme yetkisinin verilmesi konularında birçok karar aldılar. Ancak, bu kararların ayrıntıları ve nasıl uygulanacağına yönelik belirsizlikler devam ediyor. Avro bölgesinde borç krizinin kontrol altına alınamaması, alınan kararların uygulanmaması ve finansal stresin daha da artması, ABD’de mali uçurum ve borç tavanı riskinin ortadan kaldırılamaması ve petrol fiyatlarının daha da yükselmesi, 2012 yılında yüzde 3.3 olarak öngörülen dünya ekonomisi büyüme tahmininin daha da düşük gerçekleşeceğini gösteriyor. AB’deki sıkışmışlık, Türkiye’ye, daralan ihracat ve onun sanayiyi daraltması şeklinde yansıyor. Bu da büyümenin ve istihdamın düşmesi demek. Türkiye, 2013’te, muhtemelen izleyen yıllarda da bu stresi daha fazla hissedecek. 978 milyar Avro’luk bütçe kriz çıkardı! İMKB’de rekor Ekonomi Servisi Avrupa Birliği’nin (AB) 20142020 dönemi için 978.6 milyar Avro’luk bütçe tasarısı üye ülkeler arasında anlaşmazlığa yol açtı. İngiltere, Almanya ve Hollanda başta olmak üzere ortak bütçeye net katkı yapan ülkeler, 100 milyar Avro indirim isterken Doğu Avrupalı üyelerin desteklediği AB Komisyonu geri adım atmamakta kararlı. Öte yandan, Almanya’da işsiz sayısı 20 bin artarak 2 milyon 937 bine yükseldi. Fitch Rating, İtalya’nın Sicilya bölgesinin uzun vadeli kredi notlarını BBB+’dan BBB’ye indirerek görünümü ‘negatif’ yaptı. Japonya’da ise sanayi üretimi, geçen yıla göre yüzde 8.1 oranında geriledi. Ekonomi Servisi İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) 100 endeksi günü önceki kapanışa göre 1.008,50 puanlık yükselişle tarihi kapanış zirvesi olan 71 bin 716,91 puan ile kapattı. İMKB’de hisse senetleri ortalama yüzde 1.43 oranında değer kazanırken toplam işlem hacmi 1.5 milyar lira oldu. İMKB 100 endeksi 2. seansta ilk seans kapanışına göre ise 650.16 puan değer kazandı. İMKB 100’de 25 Ekim 2010 tarihinde görülen 71 bin 777 seviyesi, tarihi zirve olma özelliğini korudu. MERKEZ BANKASI KURLARI DÖVİZ CİNSİ 1 ABD DOLARI 1 AVUSTRALYA DOLARI 1 DANİMARKA KRONU 1 EURO 1 İNGİLİZ STERLİNİ 1 İSVİÇRE FRANGI 1 İSVEÇ KRONU 1 KANADA DOLARI 1 KUVEYT DİNARI 1 NORVEÇ KRONU 1 S. ARABİSTAN RİYALİ 100 JAPON YENİ ALIŞ 1.7928 1.8570 2.3216 2.8794 1.9173 1.7929 6.3228 SATIŞ 1.8014 1.8691 2.3328 2.8945 1.9297 1.8010 6.4061 31 EKİM 2012 EFEKTİF ALIŞ SATIŞ 1.7915 1.8041 1.8485 1.8803 2.3200 2.3363 2.8774 2.8988 1.9144 1.9326 1.7863 1.8078 6.2280 6.5022 1ABD Doları: 0.9638 5.7604 0.9335 6.6593 79.44 1.0002 5.7516 3.7503 Avustralya Doları Danimarka Kronu İsviçre Frangı İsveç Kronu Japon Yeni Kanada Doları Norveç Kronu Suudi Arabistan Riyali SERBEST PİYASA ALIŞ SATIŞ ABD Doları 1.7960 1.8000 Avro 2.3310 2.3350 İngiliz Sterlini 2.8700 2.9200 İsviçre Frangı 1.9100 1.9400 24 Ayar Altın 98.50 98.95 Cum. Altını 622.50 665.50 0.31119 0.31272 0.31097 0.31344 0.26772 0.27051 0.26753 0.27113 1 Avro: 1.2950 ABD Doları 1 İng. S: 1.6068 ABD Doları 1 Kuveyt D.: 3.5562 ABD Doları 0.31110 0.31320 0.31088 0.31392 0.47947 0.48033 0.47587 0.48393 2.2527 2.2677 2.2444 2.2763 GECELİK FAİZLER 1 Günlük Repo 5.00 fonbul.com C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle