26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2012 PAZAR 8 İstanbul PB Edirne Y Kocaeli PB Çanakkale B İzmir PB Manisa PB Denizli B Zonguldak B Sinop B Samsun B Trabzon B Giresun B Ankara B 27 24 28 24 25 27 23 26 26 25 24 22 24 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S B B B B B B PB PB B Y Y PB 25 21 20 25 26 25 21 21 18 20 12 13 14 HABERLER Oslo K 3 Belgrad Y 14 Helsinki K 3 Sofya Y 21 Stockholm PB 3 Roma Y 18 Londra Y 9 Atina PB 27 AmsterdamY 10 Zürih K 4 Brüksel PB 8 Moskova Y 11 Paris PB 9 Aşkabat Y 21 Bonn PB 8 Taşkent PB 28 Münih Y 7 Baku PB 21 Berlin PB 8 Bişkek PB 23 BudapeştePB 9 Tiflis PB 20 Madrid B 14 Kahire B 29 Viyana Y 6 Şam B 24 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Ekim BDP’Lİ SEBAHAT TUNCEL: Demirtaş, açlık grevleri mitinginde ‘Ölüm istemediğimiz için alanlardayız’ dedi GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Ölümlere izin vermeyeceğiz İstanbul Haber Servisi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve anadilinde savunma hakkı için Türkiye genelindeki cezaevlerinde 46 gündür sürdürülen açlık grevlerine destek vermek amacıyla BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, avukatlar ve tutuklu yakınlarının Bakırköy Cezaevi önünde 3 gün önce başlattığı açlık grevi sona erdi. Açlık grevlerine destek için dün Bakırköy Cezaevi önünde toplanan grup, “Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılsın. Anadilinde eğitim ve savunma hakkı tanınsın” yazılı pankart açarak “Direne direne kazanacağız”, “Selam selam İmralı’ya bin selam” sloganları attı. Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı eylemde konuşan Sebahat Tuncel, “Türkiye’de Kürt sorununu çözmek mümkün. Bunun için siyasi irade gerekli. Bu siyasi irade BDP’de var, blok milletvekillerinde var. Bu siyasi irade ne yazık ki AKP hükümetinde yok, Başbakan’da yok. Başbakan bu iradeyi gösterirse, savaş her an durabilir. Başbakan Esad’a ateşkes çağrısı yapıyor, ama kendi ülkesinde yaşanan savaşa hiçbir şey demiyor” dedi BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de “Bize reva görülen gaz, cop, ölmek. Bu halka ‘ölün’ dediniz de ölmedi mi? Bu halkın en iyi bildiği şey ölmek. Binlerce evladını toprağa verdi. Tıpkı asker anneleri gibi. Bu bir ölüme güzelleme değildir, bu bir barış iradesini selamlamadır” dedi. Sessiz kalanlar suçlu Batman’daki BDP mitinginde yoğun güvenlik önlemlerinin alınması dikkat çekti. CİVAN DEĞER ? Baştarafı 1. Sayfada Anadolu’dan gelen gazeteler duruyordu. İzmir’den 9 Eylül, İzmir’in Urla ilçesi ve çevresinde yayımlanan Pencere, Rize’den düzenli gönderilen Yeni Viçe. Onların altında da bir başka gazete grubu; Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Ercan İpekçi bir sayfalık mektup eşliğinde son 2 yılda 3 kez yayımlanan Tutuklu Gazete’yi göndermiş. O gün Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) Türkiye raporu elime ulaşmıştı. Aynı gün Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König’den bir mesaj almıştım. Türkiye’den, dünyadan art arda gelen haberlerin ortak paydası şuydu: Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü, dünyanın en sorunlu ülkelerini geride bırakacak düzeyde gerilemiştir. ??? Tutuklu Gazete’nin 3. sayısına tekrar göz attım; 24 Temmuz 2011 Pazar günü yayımlanan ilk sayının manşetinde 70 gazetecinin cezaevinde olduğu belirtiliyordu. 10 Ocak 2012 Salı günkü ikinci sayıda hapisteki gazeteci sayısının 97’ye yükseldiği duyuruluyordu. 1 Eylül 2012 Cumartesi günkü üçüncü sayının manşetine göre hapiste 81 gazeteci vardı. Gazetecileri Koruma Komitesi’nin ekim raporunda, 1 Ağustos 2012 itibarıyla Türkiye’deki cezaevlerinde 76 gazetecinin bulunduğu, bunun da dünya rekoru olduğu bilgisi yer alıyordu. Raporu dikkatlice okuyan bir kişi kolayca şu çıkarımlarda bulunabilir: Türkiye’de muhalif gazeteci olmak, hapsi göze almak demek. İktidarın medyaya yönelik baskıcı tutumu, sadece hapis tehdidini değil, medya patronlarını da kapsama alanı içine alacak şekilde her türlü yöntemi içeriyor. Terörle Mücadele Yasası başta olmak üzere yasal düzenlemeler, özgürlükleri korumaya değil, adeta yok etmeye yönelik sonuçlar doğuruyor. Bütün bu uygulamalar sansürün en tehlikelisi olan otosansürü kurumlaştırmış durumda. CPJ yetkilileri rapora ilişkin soruları yanıtlarken, rapordan daha sert ifadeler kullandılar. Bunlardan biri şuydu: “Türkiye yüz kızartıcı suç işliyor...” Bu ifadenin bir adım ötesinin ne olabileceğini kestirmek güç değil. CPJ’nin raporunda ebette ana konu gazetecilerin hapiste olması ama, Türkiye’de medyanın nasıl bir saldırıyla karşı karşıya kaldığını anlatan bölümler akla şu tanımlamayı getiriyor: “Tüm ülke cezaevine dönmüş durumda.” Zaten raporun ana başlığı şöyle: “Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Krizi. Gazetecilerin Hapsedildiği ve Muhalefetin Suç Sayıldığı Karanlık Günler.” ??? Hükümet temsilcileri Türkiye’yi eleştiren bu tür raporlara karşı genellikle şu tepkiyi veriyorlar: “Çöpe atarız!” İktidarın ilk yıllarında dışarıdan daha farklı raporlar geliyordu. Türkiye’de reformcu bir partinin iktidara geldiğine, hızla demokrasinin gelişimini sağlayacak adımlar atacağına ilişkin bir beklenti yaratılmıştı. Bu rüzgârı arkasına alan iktidar, “Dünya bizi destekliyor” propagandasını da ihmal etmiyordu. Her rapor bir bayram havasında karşılanıyordu. Bugün geldiğimiz noktayı Başbakan’ın diliyle yorumlamak gerekirse şöyle diyebiliriz: “Neredeeen nereye!” Raporun medyada yer alma biçimi ise raporu doğrular nitelikteydi. Bu konudaki duyarlılığını bildiğimiz az sayıdaki meslektaşımız krizin ciddiyetini toplumla paylaşırken iktidarın yarı ve tam resmi yayın organları rapora öylesine saldırdılar ki, sansürden beter! Aynı iktidar temsilcileri hızlarını alamayıp iddianamelerde bile yer almayan suçlamalarla hapisteki gazetecilere çamur atma yarışına girdiler. Onlar varken, hükümetin raporla ilgili yorum yapmasına gerek kalmadı. 19. yüzyılın ortasından başlayan basın tarihimiz sansürden suikasta lekeli sayfalarla doludur. Bu günler, çok daha ağır ifadelerle tarihteki yerini alacak. Gazetecilerin hapsini savunanların, buna yönelik uyarıları çöpe atanların tarihteki yeri çöplükten daha kötü olacak. BATMAN Cezaevlerindeki siyasi tutukluların 47. gününe giren açlık grevi eylemine destek ve taleplerine dikkat çekmek için Batman’da BDP öncülüğünde miting düzenlendi. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, ölüm istemedikleri için alanlarda olduklarını ifade ederek “Ölüm oruçları kritik eylemlerdir. Cezaevlerindeki arkadaşlarımız bedenlerini eşsiz bir iradeyle ölüme yatırırken sessiz kalanlar ölümlerden sorumludur” dedi. AKP’ye de seslenen Demirtaş, “Kanunsuzluğu, hukuksuzluğu bir kenara bırakıp hükümet ve devlet gibi davranın. Bakın Ortadoğu’da Kürt devleti kuruluyor” diye konuştu. Batman’daki mitingde yurttaşlar alana sığmadı. Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın posterlerinin açıldığı mitingde çevredeki binaların balkonları, çatıları da mitingi izlemek, mitinge destek vermek isteyen partililerle doldu. Mitinge BDP Eşbaşkanı De yapmayacak mıyız? Hükümetin bu konuda atacağı her adıma destek olmaya da hazırız. Açlık grevindeki arkadaşlarımızın derdi intihar değil, çözüm istiyorlar. Onlar da müzakereye açıklar.” rtadoğu’da Kürt devleti kuruluyor’ Demirtaş, Lozan antlaşmasının Kürtlere anadilinde eğitim hakkı tanıdığını belirterek “Kanunsuzluğu, hukuksuzluğu bir kenara bırakıp hükümet ve devlet gibi davranın; karşınızda bir halk var. Bakın Ortadoğu’da Kürt devleti kuruluyor” dedi. İmralı’ya gitmeleri halinde müzakerelerin yeniden başlayabileceği zemini hazırlayacaklarını iddia eden Demirtaş, şunları söyledi: “Bu kadar basit bir yolu denemek yerine gece gündüz tutuklama, ölüm, kan, işkence, tehditle bir sonuç alamazsınız. Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü ve fikirlerini savunmak suç değildir. Açık açık savunuyor belirtiyoruz. Bir halk önderleri özgür olmadan çözüm sürecine giremez.” Demirtaş’ın konuşmasından sonra miting alanından başlayan yürüyüşe polis müdahale etti. Çok sayıda kişi gözaltına alındı. ‘O Cezaevlerindeki açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla Batman’da BDP’nin düzenlediği miting sonrasında olaylar çıktı. mirtaş’ın yanı sıra BDP’li vekiller, eski Avrupa Parlamenteri Feleknas Uca, BDP’li belediye başkanları ve parti yöneticileri katıldı. ‘Hayatı durdurun’ Mitingde katılımcılara seslenen “Eğer adalet bakanı bir adım atmak istiyorsa biz onu sonuna kadar destekleriz” dedi. Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bakanın Sincan Cezaevi ziyaretinden sonra söyledikleri ölümleri durdurmaz. Adalet bakanı sorunun çözümüne yardımcı olmak istiyorsa daha cesur adımlar atmak zorundadır. Eğer AKP’nin içinde çö zümden, barıştan, vicdandan yana olanlar varsa seslerini yükseltmelidir. Ya o zulüm kalelerini terk etsinler ya da isyan etsinler. Kendi bakanını bile duymayan bir başbakan bu tavrıyla asla iflah olmayacaktır. Bu yüzden milyonlarla alanlara çıkmak zorundayız. Alanlara gelemeyenler hayatı kepenkleri kapatarak, okula gitmeyerek, alışveriş yapmayarak salı günü (30 Ekim) cezaevlerindeki arkadaşlarımıza destek olmak zorundalar. Dışarıdaki Kürtlere sesleniyorum: Bizler için kendi şirin canlarını ölüme yatıran çocuklarımız için bunu İstanbul’da yürüyüş izni yok Açlık grevlerinin sona erdirilmesi için BDP, İHD, EHP, 78’liler Girişimi, Halkevleri ve ÖDP’nin de aralarında olduğu çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü de Kadıköy Altıyol’daki Boğa Heykeli önünde toplanarak İskele Meydanı’na yürümek istedi. Polis yürüyüşe izin vermeyince grup heykel önünde basın açıklaması yaptıktan sonra dağıldı. HDK Sultangazi İlçe Meclisi’nin, Gazi Mahallesi’nde çadır kurarak açlık grevi eylemi de polis tarafından engellendi. RedHack Devrimci Cesaret Birliği, açlık grevlerine dikkat çekmek için bu kez de Sağlık Bakanlığı’nın Facebook sayfasını hack’ledi. RedHack’ten eylem BALYOZ TUTUKLUSU GÜMÜŞ: 19 Ekim 2011 tarihinde kurulan Anayasa Komisyonu bir yılını doldurdu Kalleş bir komplonun esiriyiz İstanbul Haber Servisi Balyoz davasından tutuklu bulunan subay yakınlarının Beşiktaş Barbaros Meydanı’nda her hafta gerçekleştirdiği “Sessiz Çığlık” eyleminde Hava Pilot Tümgeneral Ayhan Gümüş’ün mektubu okundu, tutuklu bulunan subaylar için adalet ve özgürlük çağrısı yapıldı. Barboros Meydanı’nda Balyoz davasında tutuklu bulunan yakınları için bir araya gelen grup, “Cumhuriyetin subayları neden tutuklu”, “Türkiye komutanına sahip çık”, “Balyoz zulmüne son” yazılı dövizler açtı. Bayramlaşmanın ardından Hadımköy’deki askeri cezaevinde tutuklu bulunan Hava Pilot Tümgeneral Ayhan Gümüş’ün ailelere gönderdiği mektubu kızı Pelin Gümüş okudu. Gümüş mektubunda şunları söyledi: “Sessiz çığlığımızı cesurca duyurmaya çalışan mağdur ailelerimiz, bizler insafsız bir iftira, kalleşçe bir komplo ve adil olmayan bir yargılama sonucu esir edildik. Şu anda bedenlerimiz Silivri’de, Hasdal’da, Hadımköy’de, Maltepe’de esir ama çağdaş, demokratik, laik yurtsever düşüncelerimiz özgürce soluduğumuz havada vatanın her köşesinde pervasız bir kuş gibi dolaşmaktadır. İnsanlık onurumuz, bizden çalınmak isteniyor. Oysa çağdaş demokrasilerde insanlık onuru dokunulmazdır. Aşağılamak, hapsetmek değil, demokrasinin asıl fazileti insanlık onurunun yüceliği ve dokunulmazlığı değil midir? Demokrasi bir milletin hak ettiğinden daha iyi yönetilemeyeceğini garanti eden tek yönetim sistemidir. Daha çağdaş, daha adil, daha özgür daha iyi bir demokrasi ve Türkiye için önce adalet. Sonra adalet, ille de adalet.” Taslak aralıkta çıkabilir ? AKP’li İyimaya, iyi niyetle ve gayretle sonuca ulaşmaya çalıştıklarını belirterek aralık ayının sonuna kadar anayasanın iskeletinin çıkabileceğini söyledi. ANKARA (AA) Meclis’te grubu bulunan AKP, CHP, MHP ve BDP’den 3’er üyenin katılımıyla 19 Ekim 2011’de kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu 1 yılını doldurdu. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in Başkanlığı’nı yaptığı komisyonun bazı üyeleri, 1 yıllık performansı değerlendirirken, aralık sonuna doğru yeni anayasanın “iskeletinin” çıkabileceği bildirildi. Adalet Komisyonu Başkanı AKP’li Ahmet İyimaya, iyi niyetle ve gayretle sonuca ulaşmaya çalıştıklarını belirterek, aralık ayının sonuna kadar anayasanın iskeletinin çıkabileceğini söyledi. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, yeni anayasa çalışmaları kapsamında toplumun her kesimiyle görüştüklerini, Türkiye’de sosyal ve kültürel anlamda bir ayrışmanın, nefret ortamının, zihni kopuşun oluştuğunu gördüklerini ifade etti. Kart, “Bunun için de nefret ve ayrışma söylemini geride bırakıp bir ortak paydayı yaratmamız önemli. Bu sorumlulukla görev yapıyoruz” dedi. MHP Milletvekili Faruk Bal, Komisyon’un, 31 Aralık itibarıyla yazımı bitirmeyi hedeflediğini ancak gelinen süreçte bunun mümkün gözükmediğini belirtti. BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, toplumsal barış başta olmak üzere bir Kürt sorunu eksenli gelişen birçok meseleye ancak yeni bir anayasa ile çözüm bulabileceğine inandıklarını belirtti. uçaklar apronda kaldı İstanbul Haber Servisi Türk Hava Yolları’nın (THY) kullandığı network sisteminde dün saat 10.00 civarında meydana gelen yurtdışı kaynaklı arıza nedeniyle seferlerde gecikmeler yaşandı. Sorun saat 17.00’ye kadar sürünce uçaklar kalkamadı. Bu nedenle Atatürk Havalimanı’nda park yeri sıkıntısı meydana geldi. Uçuşlarda 2 saati aşan gecikmeler yaşandı. THY’nin kullandığı network sistemlerinde yurtdışı kaynaklı bir arıza meydana geldi. Sistemde meydana gelen arıza nedeniyle uçakların kalkış yapabilmeleri için gerekli bütün işlemler manuel (elle) yapılınca işlemler zamanında gerçekleştirilemedi. Arıza nedeniyle THY’nin Atatürk Havalimanı’ndan gerçekleştireceği iç ve dış hat seferlerinde 1 ila 2 saat arası gecikmeler meydana geldi. Gecikmeden dolayı yolcular havalimanında THY uçakları ise Atatürk Havalimanı apronunda beklemek zorunda kaldı. Atatürk Havalimanı’nda park yeri sıkıntısı ortaya çıktı. Devlet Hava Meydanları İşletmesi yetkilileri 1735 pistine çıkış yapılan B4 ve B5 numaralı taksi yollarını trafiğe kapattı. Bu alanlar uçak park yeri olarak kullanılacak. THY ‘network’e takıldı ‘Ortak payda gerekli’ Stefan Füle: Müzakerelere canlılık getirmeliyiz Dış Haberleri Servisi AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın salı günü Almanya’ya yapacağı ziyaret nedeniyle Türkiye’nin AB müzakere sürecinde yeniden canlılık kazandırılması gerektiğini belirtirken bunun hem Türkiye hem de AB’nin çıkarına olduğunu ifade etti. Füle, Türkiye’deki reform süreci için AB’nin bir ölçü olarak kalması gerektiğini belirtti. Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir de Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle’nin geciktirme taktiğiyle Türkiye’nin AB müzakerelerinin duraklama noktasına gelmesine katkı sağladıklarını savundu. ‘Yeni Anayasa çözüm olsun’ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle