26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2012 PAZAR [email protected] 10 PAZAR KONUĞU Avusturya’nın eski Başbakan Yardımcısı Dr. Busek, Suriye krizinde başat ülkenin Rusya olduğunu söylüyor: Avusturya’nın eski başbakan yardımcılarından Dr. Erhard Busek AB’nin kendi derdine düştüğünü söylüyor. Bu durumda Türkiye’nin tam üyeliğinin gündeme gelmesinin beklenmediğine dikkat çeken Busek, “Üye ülkeler ortak bir AB derdine değil, kendi bireysel dertlerine çözüm arayışı içindeler” diyor. Busek bir de Suriye krizinde Ankara’nın izlediği dış politikayla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor: “Çok abartılı. Suriye krizinde gerçek rol oynayabilecek tek ülke Rusya’dır.” AP Bütçe Komisyonu Başkanı Alain Lamassoure geçenlerde Fransız Journal de Dimanche gazetesine verdiği demeçte AB için artık Türk sorunu diye bir şeyin kalmadığını, çünkü her iki tarafın da Türkiye’nin AB üyeliğini istemediğini söylemiş. Lamassoure bir de hızını alamayıp genişleme süreci rafa kalktığına göre “neyse ki” AB’nin sınırları diye bir sorunun kalmadığını da iddia etmiş. Siz Lamassoure’un bu sözlerini nasıl karşıladınız? E.B. Bu son günlerin bir gelişmesi. Hırvatistan’ın tam üyeliği önceden kararlaştırılmış olmasına rağmen şimdi genişleme sürecinin durdurulması isteniyor. Bunun başını da özellikle Almanya çekiyor. Lamassoure da çok net anlaşılabileceği bir şekilde parasal kaygılar nedeniyle bu sözleri söylemiştir. Ben burada kişisel bir görüşümü eklemek istiyorum. Acaba AB’nin küresel çevreye ilişkin rolü nedir, sorusu aklıma geliyor. Buna Ortadoğu, Türkiye de dahil. Acaba AB küresel bağlamda gerçekten ciddi bir rol oynamak istiyor mu? Sanıyorum bulundukları noktadaki rollerinden pek memnunlar. Bu sözlerden AB’nin son yıllarda çok mu içe döndüğünü söylemek istiyorsunuz? E.B. Evet. Birkaç hafta önce uzunca bir seyahat için Orta Asya’daydım. Orta Asya’da AB’nin varlığı hemen hemen hiç hissedilmiyor. Tabii ki Türkiye’nin, geleneksel olarak Rusya’nın, Çin’in etkisini ağırlıklı olarak hissediyorsunuz. AB kendi kendine bu küresel dünyada nasıl bir rol oynamak istediğini sormalı ve doğru yanıtı vermelidir. Şu anda AB’nin çok fazla kendi dertlerine odaklandığını düşünüyorum. Ama bu içe dönüklük ortak bir içe dönüklük değil. Her ülke ayrı ayrı kendi iç sorunlarına bakıyor. Bir çeşit bencillikle davranıyorlar. Özetlemem gerekirse, AB’de olacakları tahmin etmek şu anda çok zor. Yakın bir gelecekte AB’nin çözülmesi tehlikesi olabilir mi? Çünkü kimi çevreler bu tehlikeye de dikkat çekmeye başladı... E.B. Sanmıyorum. Bu konuda epeyce tartışmalar olacaktır. Ama olacak gibi görünmüyor. İngiltere ve Başbakan Cameron da bu doğrultuda bazı söylemler kullanıyor. AB üyeliğini sorgulamak için referanduma gitmekten söz ediyor. Yine de hiçbir şey yapacağı yok. Aslında İngiltere AB’den çıkmaya karar verse hiç de itirazım olmaz. Hatta mutlu bile olurum. Çünkü bir kurumun aynı zamanda hem içinde hem de dışında olamazsınız. İngiltere aynı anda AB’nin hem içinde hem de dışında kalmaya çalışıyor. Bu hiç de hakkaniyetli bir davranış değil. Bakın, ne Avro’ya geçtiler ne de Schengen Anlaşması’na taraf oldular. Hiçbir biçimde AB içinde görünmek istemiyorlar. Ankara politikasını abarttı A P SÖYLEŞİ P O R T R E DR. ERHARD BUSEK Viyana, 1941 doğumlu. Yükseköğrenimini Viyana Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yaptı. 1964’te Hıristiyan muhafazakâr eğilimli Avusturya Halk Partisi’nin (ÖVP) parlamenterler birliğine danışman olarak siyasete atıldı. 1975’te partinin genel sekreterliğine atandı. Aynı yıl milletvekili seçildi. Bir dönem Bilim ve Araştırma, daha sonra Eğitim Bakanı olarak görev yaptı. 199195 arası Avusturya Başbakan Yardımcılığı’yla birlikte Avusturya Halk Partisi Genel Başkanlığı’nı birlikte yürüttü. 20002001 arası Avusturya hükümetinin AB Genişleme Sürecinde Özel Temsilcisi oldu. 20022008 arası Güneydoğu Asya’nın İstikrar Paktı son Özel Koordinatörü olarak görev yaptı. Şimdi hem Güneydoğu Avrupa İşbirliği Girişimi Koordinatörlüğü hem de Tuna Bölgesi ve Orta Avrupa Enstitüsü Başkanlığı görevlerini yürütüyor. LEYLA TAVŞANOĞLU nkara Suriye politikasını çok abarttı. Çünkü Suriye krizinde gerçekten önemli bir rol oynayabilecek ülke Rusya olduğu için kriz Rusya’nın izleyeceği politikaya göre yönlenecektir. utin Ankara ziyaretini gerçekleştirmekte kararlıysa bu, Rusya’nın krizde ne kadar kilit bir rol oynaması gerektiğinin farkında olduğunu gösterir. Esad iç savaşı kazanırsa bile bu bir Pirus zaferi olacaktır. Hata Rum Kıbrıs’ı AB’ye almaktı Bence tam üyelik öncesi Kıbrıs sorununa çözüm ve adanın birleşmesini beklemek gerekliydi. Şimdi bu hatanın bedeli çok ağır ödeniyor. Yani bu sözlerinizden şunu mu çıkarsamamız lazım: İngiltere AB üyesi olmaktan çok ABD’nin bir eyaleti olduğu imajını veriyor? E.B. Aynen öyle. Bu durumda da Londra önemini kaybediyor hiç kuşkusuz. Avro krizi patlak verdiğinde İngiltere Başbakanı Cameron’un şu sözleri çok dikkat çekiciydi: “Avro içinde olmadığımız için kendimizle gurur duyuyorum.” Olabilir, ülkesiyle gurur duyabilir de Avro bölgesiyle ilgili kararlar İngiltere olmadan alınamıyor. O zaman da bu nasıl bir çelişkidir? Peki, bunu nasıl izah ediyorsunuz? E.B. Çünkü Londra’nın iş ve bankacılık merkezi ‘City’ göbekten Avro bölgesine bağlı. Şu anda kimi AB üyesi ülkelerde ayrılıkçı akımlar güç kazanıyor. Örneğin İspanya’da Katalanlar, Basklar, İngiltere’de İskoçlar bağımsızlık istiyor. Bu ayrılıkçı akımların öbür AB ülkelerine sıçramasının beklendiği haberleri var. Nedir bu ayrışma eğilimlerinin nedeni? E.B. Bu ülkelerde merkezileştirilmiş olan farklılıklar artık iyice su yüzüne çıktı. Bakın, Sırbistan’da da ayrılıkçı eğilimler var. Voyvodina Belgrad’la arasına mesafe koymak istiyor. Bakın, ulus devlet dediğimiz oluşumlar artık bölünüyor. Bu da ortak bir Avrupa şansını yakalamak için zemin oluşturabilir. Tamam da AB’nin elitleri olan Almanya ve Fransa bütünlüklerini çok sağlam tutarak orada duruyorlar... E.B. Fransa’nın güneyindeki gelişmeleri küçümsemeyin. Bu bölgeselciliğin yeni bir türü. Bu devletlerin bir anda çeşitli parçalara bölüneceğine inanmıyorum. Ama bir yerde güçlükler varsa gerginlikler de ortaya çıkıyor. Örneğin Katalanlar, İspanya’nın öbür bölgelerinden daha zengin olduklarını ve bundan kendilerinin yararlanmalarının gerektiğini savunuyorlar. Bu takıntı Yugoslavya’nın sonunu getirdi. Bir de Yunanistan’ın dehşetli mali sorunları var. Sizce Yunanistan Avro bölgesinden çıkıp drahmiye geri döner mi? E.B. Yunanistan Avro’dan çıkarsa AB’ye çok daha pahalıya patlar. Yunanistan’ın drahmiye dönmesi mümkün görünmüyor. Yunan bankalarının tahvillerini topladığı için iflasın eşiğine gelen Kıbrıs Rum bölgesinin hali nice olur? E.B. Bir kere bölünmüş Kıbrıs’ın Rum kesimini AB’ye tam üyeliğe almak en büyük hataydı. Bu sadece benim görüşüm değil; genel görüş. O dönemde ülkeniz bile Kıbrıs Rum Kesimi’nin tam üyeliğine evet demişti... E.B. Rum Kesimi oybirliğiyle tam üyeliğe alındı. Ama bence tam üyelik öncesi Kıbrıs sorununun çözümü ve adanın birleşmesini beklemek gerekliydi. Bu hatanın bedeli çok ağır ödeniyor. Kıbrıs Rum Kesimi AB’nin sırtında yük haline geldi. Bu noktada biraz da ülkem Avusturya’dan söz etmek istiyorum. Neyse ki bizde ayrılıkçı akımlar yok. Avro krizini de iyi yönettiğimiz kanısındayım. Ama bölgemizde sorunlar var. Örneğin Macar hükümeti hoş olmayan işler yapıyor. AB ülkeleri milliyetçilik değil bencillik yapıyor Ne gibi? E.B. Bir ara Avusturyalılar Macaristan’dan çok sayıda arazi aldı. Şimdi Macar hükümeti bunlara el koyma girişimleri içinde. Gerekçe de şu: Macar toprağı Macarlara aittir. Giderek milliyetçi olmaya başladılar. Zaten AB ülkelerinde bir süredir ciddi milliyetçilik akımları hissediliyor. Sizce bunun nedeni nedir? E.B. Bence bu milliyetçilik değil bencillik. Bunlar biraz zorda kaldı mı hemen kendilerini kurtarmak için milliyetçilik söylemlerine sarılıyorlar. Viyana lehçesinde çok sevdiğim bir deyim vardır. Herkes kendi çıkarını düşünür, sadece ben kendi çıkarımı düşünürüm, derler. Durum tam da bu. Biz hâlâ bir Avrupa dayanışması dersini içimize sindirebilmiş değiliz. AB ekonomik olarak güçlüyken hiçbir sorun yoktu. Ama bir ayağı sürçmeyegörsün. Avrupa’da dayanışmanın ‘d’sinin olmadığı ortaya çıktı. Özetlemek gerekirse hâlâ tek bir Avrupa yaratmayı becerebilmiş değiliz. Yugoslavya kendi içinden çökertildi Nobel Barış Komitesi’nin bu yılki barış ödülünü AB’ye vermesine ne diyorsunuz? E.B. Doğrusu son derece şaşırtıcı. Obama’ya barış ödülü verilmesinden çok daha şaşırtıcı. Tabii AB’nin iyi bir yüzü de var. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri Avrupa’da savaş olmaması AB projesinin başarısına bağlanıyor. Balkanlar’da meydana gelen kanlı çatışmalar ve Yugoslavya’nın bölünmesi ise ABD’nin parmağı olarak niteleniyor. ABD parmağı deniyor ama Hırvatlar’ı bölünmeye cesaretlendiren Almanya değil miydi? E.B. Ben Yugoslavya savaşı sırasında hükümetteydim ve herkesle de temas ediyordum. Dolayısıyla olayları yakından biliyorum. Hırvatları Almanya cesaretlendirmedi. Bu ayrılıklara Yugoslavya içindeki birtakım yönetici kişiler neden oldular. Sonradan da bu gerçek ortaya çıktı zaten. Aslında Yugoslavya yapay bir devletti. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra dönemin süper güçlerince kurdurulmuştu. Rus bakan Lavrov gereken mesajı verdi Türkiye’nin Suriye krizinde izlediği dış politikayı nasıl değerlendiriyorsunuz? E.B. Çok abartılı buluyorum. Çünkü Suriye krizinde gerçekten önemli bir rol oynayabilecek tek ülke Rusya’dır. Bu kriz Rusya’nın izleyeceği politikaya göre yönlenecektir. Rusya bu gerçeğin farkında. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un son açıklamalarına baktığınız zaman Rusya’nın durumdan hiç de memnun olmadığını anlarsınız. Çinliler Ruslar’ın izinden gidiyorlar. Ankara Şam’a Moskova’dan insani yardım malzemesi götürdüğü söylenen Ermenistan Havayolları Armavia uçağını inişe zorlayarak Moskova’ya ciddi meydan mı okudu? E.B. Evet. Eğer Putin Ankara ziyaretini gerçekleştirmekte kararlıysa bu Rusya’nın krizde ne kadar kilit bir rol oynaması gerektiğinin farkında olduğunu gösterir. Esad’ın iç savaşı kazanacağını sanmıyorum. Ama diyelim ki kazandı. O zaman Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan ve Ankara’nın pozisyonu ne olacak? Esad kazansa bile bu Pirus zaferi olacaktır ki çok tehlikelidir. DARBE KOMİSYONU Hükümet uzun yargılamalara ilişkin müracaatların engellenmesi için düğmeye bastı Baykal dinlenecek ANKARA (ANKA) Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesinde oluşturulan 28 Şubat27 Nisan Alt Komisyonu bayram sonrasında CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ı dinleyecek. Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Kurban Bayramı sonrasında siyasileri ağırlayacak. Darbe ve Muhtıraları Araştırma 28 Şubat27 Nisan Alt Komisyonu 30 Ekim Salı günü CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, Ümmet Kandoğan, Bahattin Şeker ve Deniz Baykal’ı dinleyecek. Komisyon 31 Ekim’de Turhan Tayan, Hasan Celal Güzel, İsmail Kahraman, Mehmet Elkatmış’ın bilgisine başvuracak. Komisyon daha sonra Mehmet Keçeciler ile Ramiz Ongun’u dinleyecek. Komisyonun dinleyeci diğer isimler ise şöyle: Ertuğrul Kürkçü, Ferruh Bozbeyli, Cumhur Ersümer, Rüştü Kazım Yücelen, Salih Kapusuz, Şevket Kazan, Şeref Malkoç, Akın Birdal ve Şükrü Karatepe. AİHM başvurularına iktidar engeli ANKARA (ANKA) AKP hükümeti, Türkiye aleyhine AİHM önünde toplam 15 bin 940 derdest başvurudan uzun yargılama iddiasını içeren yaklaşık 3 bin 500 başvuruyu indirmek için harekete geçti. Meclis Adalet Komisyonu’nda haftaya görüşülecek tasarıyla AİHM’ye yapılmış başvuruların tazminat ödenmek suretiyle iç hukukta çözümüne ilişkin esas ve usuller belirlenirken beş kişilik komisyon müracaatlar konusunda dokuz ay içinde karar verecek. Meclis Adalet Komisyonu’nda 31 Ekim Çarşamba günü Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı görüşülecek. Tasarının genel gerekçesinde bu başvurulardan dolayı AİHM tarafından Türkiye aleyhine verilmiş çok sayıda ihlal kararı bulunduğu belirtilerek AİHM tarafından verilen bu ihlal kararlarının Türkiye’yi her yıl önemli miktarlarda tazminat ödemek zorunda bıraktığına dikkat çekildi. Genel gerekçede AİHM verilerine göre 2011 yılı sonu itibarıyla Türkiye aleyhine AİHM önünde toplam derdest başvuru sayısının 15 bin 940 olduğu belirtilerek “Bunlardan yaklaşık 2 bin 500 adedi uzun yargılama iddiasını içermektedir. Bu sayının 2012 yılı sonuna kadar 3 bin 500’ü bulabileceği tahmin edilmektedir” denildi. Suriye’de yeni Yeni cephe iddiası Dış Haberler Servisi Suriye’de bayram nedeniyle ateşkesin yürürlüğe girmesinden sonra yaşanan çatışmalarda en az 175 kişi öldü. Suriye savaş uçaklarının Şam’ın doğusunda isyancıların elindeki bir binayı vurduğu, en az 8 kişinin burada öldüğü belirtiliyor. Bu olayın ardından isyancılar artık bir ateşkesten söz edilemeyeceğini bildirdiler. Bu arada Suriyeli isyancılarla, Kürt militanların Halep’te çatışmaları sonucu 30 kişi öldü, çoğu isyancıların eline geçmek üzere 200 kişi de yakalandı. Olay, Suriye’de yeni bir cephe açıldığı yorumlarını beraberinde getirdi. Bazı Kürt kaynaklarda Özgür Suriye Ordusu’nun gösteri düzenleyen Kürtleri taradığı belirtildi. Özgür Suriye Ordusu’nun Kürtlerin yaşadığı Eşrefiye ve Şeyh Meksud mahalleleri arasındaki yolları işgal etmesi üzerine sokağa dökülen halkın ÖSO’dan buradaki güçlerini geri çekmesini istediği, bunun üzerine ÖSO’nun yürüyüş yapan kitleye ateş açtığı öne sürülüyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle