23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EKİM 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 Tunceli’nin Mazgirt ilçesinde yükselen katliam anıtının 17 Kasım’da açılması planlanıyor Çığlık çığlığa bir haykırış Gözyaşları… Bir Madalya… Ve Ölüm… Günümüzün en ünlü sopranolarından Natalie Dessay gözümün önünde değişime uğruyordu: Şen şakrak hoppa bir salon kadınından, aşk ateşiyle yanıp tutuşan bir mutlu çılgınlığa, oradan da sevdiğinin iyiliği için fedakârlığın doruğunda tükenip yok oluşa… O, “La Traviata”nın Violetta’sıydı. Kişiliğinde dört mevsimi yaşayan ve yaşatan kadın… Paris’te sinemadayım. “Traviata et Nous” (Traviata ve Biz) adlı belgesel filmi izliyorum. Ve gözyaşlarımı tutamıyorum. Ağlamam, o kadınının serüvenine, değişimine, ölümüne değil. Gözyaşlarım, tiyatronun ve müziğin gücüne, sonsuzluğuna, ikisinin birbirini etkileyişine… Gözyaşlarım, sanatçıların yeteneğine, azimlerine, yaratıcılığına ve çalışma gücüne… Yeryüzünü daha güzel, hayatı daha yaşanır kılan sanatsal emeğe… ??? Paris’te olma nedenim, bayram tatili değil, kendi dışımda gelişen rastlantılar zinciri… Fransa’da ta 1908’de kurulmuş “Gelişimi Destekleme Vakfı” (Société d’Encouragement au Progres) diye bir kuruluş var. Her yıl tıptan güzel sanatlara, müzikten havacılığa aklınıza gelecek her alanda ödüller veriyor. Bu yıl Fransa’daki Leyla Gencer hayranları, benim İtalya’da yayımlanan Leyla Gencer kitabımı aday göstermişler. Onaylanmış. “Gelin madalyanızı alın” diye haber gelince kendimi Paris’te, Luxembourg Bahçesi’nde, Fransız Senatosu’ndaki ödül töreninde buldum. Sanki bir zaman tünelindeydim. 19. yüzyıla geri dönmüştük. (20. yüzyıla bile değil!) Tavırlar, kılıklar, konuşmalar öyleydi… Yaş ortalaması 80… Göğsüne madalya takılan 50 kişiden biriydim. Kimi madalyasını alırken gözyaşlarını tutamıyordu. Ben ise nostalji girdabında şaşkındım. Teşekkür konuşmamda, madalyamı Sevgili Leyla Gencer’e, sanatsal yaratıcılığa ve günümüzde tüm dünyanın çok ihtiyaç duyduğu barış kültürüne adadım. ??? Paris’te günlerim ve gecelerim sinema, tiyatro, sergiler, müzeler, konserler egemenliğinde… Bunlar arasında koşuşmaktan yorgun düşünce, bilgisayarın başında buluyorum kendimi. Ve işte o zaman… Ne işim var benim burada? Ne işim var sinemada, tiyatroda… Nasıl yiyebilir, içebilir, gülebilir, şakalaşabilir insan bu ortamda… Türkiye haberlerini okuyorum… Boğaz’dan kan akıyor, fotoğrafını gördüm… 58 cezaevinde açlık grevleri… Yaşar Kemal’in çığlığı yüreğimde… Yüzlerce insan ölüme yatmış… Kaçının ölmesi gerekiyor aklımızı başımıza toplamak için… En acısı, en en acısı ise çoğunluğun duyarsızlığı… Sanki böyle bir şey yokmuş, yaşanmıyormuş gibi, (mış gibi) yapılması… Kaç ölüm hükümeti duyarsızlığından döndürecek? Kaç ölüm insanı sarsar? Kaç ölüm gözleri, kulakları açar, dilleri çözer? Kaç ölüm yürekteki buzulları çözecek? İşte bu sorularla kahrola kahrola sabahı buluyorum. Oysa keşke… Keşke gözyaşlarım hep ama hep sanatın, yaratıcılığın, güzelliğin hükmünde olabilseydi… Keşke… Yarın sabah Cumhuriyet Bayramı. Hepinizin Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum. ÖZLEM ALTUNOK Tunceli’nin Mazgirt ilçesinde Kert adıyla bilinen bölge, iki katliam alanının ortası. İrili ufaklı, farklı boyutlarda, kimi üst üste yığılmış beton kübik prizmalardan oluşan 500 metrekarelik bir acı kütlesi yayılıyor Kırklar Dağı eteklerine bugünlerde... Patikalarda ölülerin arasında yürüyormuş gibi bir his... Şimdilik 38 katliamının yaşandığı yerlerden sadece birinde yükselen Dersim Anıtı, sessizce 17 Kasım’daki açılışa hazırlanıyor. Seyit Rıza’nın ölüm yıldönümünde, Başbakan Erdoğan’dan, ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu’na, Avrupa Parlamentosu delegelerinden yazar çizerlere pek çok insan davetli açılışa ama anıt öncelikle devletin özrüyle yetinilmeyeceğinin de göstergesi. En önemlisi ise Dersimlilerin artık ziyaret edecekleri, ağıt yakacakları, acılarını akıtacakları bir yere kavuşmaları. Zaten anıtmezar, halktan gelen talepler doğrultu sunda Mazgirt Belediye Başkanı mutluk kazansın. Kabul etTekin Türkel’in önerisi üzerimek önemli ama hayatın gerne hayata geçirildi. çekliğinde bunu çözmek geİşadamı Özer Özgen’in tüm rekiyor, yaralar ancak böyle finansmanını karşıladığı anıt, sarılır. İnsanların mezarları dünya üzerindeki acıların bile yokken neyin üseşitliğini de sergiliyor tüne barışı kurabir yandan. Özgen’in caksınız ki” diyor, ? Dersimliler ailesi mübadelede “En çok da Derartık, ağıt İstanbul’a gelmiş simlilerin acılayakacakları, acılarını Arnavut kökenli rını, yaslarını akıtacakları bir yere bir aile. Özyaşayabilecekgen’in eşi Kadleri bir alan. kavuşuyor. Seyit Rıza’nın riye Hanım ise günleölüm yıldönümünde açılışı Matem Dersimli. “Benrini dünyaya zer bir katliam yapılacak, devlet erkânının da d u y u r m a k , Kosova’da da davetli olduğu anıtın açılışı, acılarını payyaşandı. Biz de laşmak anladevletin özrüyle yaşlılardan dinmına da geliyetinilmeyeceğinin de yor.” lemiştik aynı hikâyeleri. Bir simge Dersimli Dara göstergesi. elbette Dersim AnıKırmızıtoprak mitı, yıllarca görmezden marlık kariyerinde pek gelinen bir acının, vahçok farklı projeye imza atşetin sessiz simgesi” diyor. mış ama Mehmet Uzun’un Projenin yürütücülerinden Dianıtmezarından sonra bu anıt da laver Eren’in çocukluğu da 38 ayrı bir önem taşıyor onun için. hikâyelerini dinlemekle geç“Anıtmezar sözünü kullanmiş. “Madem devlet geçmimak istemiyorum ” diyor, şiyle yüzleşiyor, bu travma “kaybedilmiş insanların kayölümlere ağıt yakılacak bir sobolmuş mezarlarında Der simlilerin bir araya gelmesi, kendi meşreplerince dua etmeleri, içlerinde birikmiş öfkeyi toprağa akıtmaları için burası.” Amacı duyuları, hisleri harekete geçirmek özetle. “Buradaki insanlar ne yazık ki hesapsız ve hayasızca katledildi. Üst üste düşen insanların kolları bacakları hayvan cesetleri birbirine karışmış. Buradaki düzensizlik de bunu simgeliyor. Amacımız gezenlere bu travmayı hissettirmek” diyor. Dersim 38 Anıtmezarı’nın, 2. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Yahudilerin anısına yapılmış Berlin’deki “Holocaust Anıtı”na benzerliğine dikkat çekilmişti. Bu konuyu mimari olarak değerlendirmeyi yanlış buluyor Kırmızıtoprak, “Biri şehrin ortasında biri katliam bölgelerinde yer alıyor. Malzemenin beton olması benzerlik yaratıyor olabilir ama Holocaust anıtı sessiz bir senfoni ise Dersim Anıtı çığlık çığlığa bir haykırış” diyor. Kırklar Dağı sessiz Kırklar Dağı eteklerinde yer alan anıtın inşaatı, Hazine arazisinde olduğu gerekçesiyle valilik talimatı ile kaymakamlık tarafından bir haftadır durdurulmuş durumda. Anıtın yapımına başlanmadan mevzuat gereği her şeyi yaptıklarını söyleyen Mazgirt Belediye Başkanı Tekin Türkil geçen haftaya kadar bir engel ile karşılaşmadıklarını ancak anıtın bitme aşamasına yakın, anıt yapımının durdurulmak istendiğini belirtmişti. Mazgirt Belediyesi gerekli işlemlerin ardından yapımın bayram sonrasında süreceğini ve anıtın 17 Kasım’a yetişeceğini umuyor. KASIM AYINDA 93 DEĞİŞİK OYUN ANKARA (AA) Devlet Tiyatroları (DT), kasım ayında 8’i yeni oyun prömiyeri olmak üzere, 93 değişik oyun ve 840 temsill sunacak. DT Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre kurumun kasım ayı programında Şifa Meydanal’ın yazdığı, Figen Ayhan Kocakaya’nın yönettiği “Bir Kahve Molası” 6 Kasım’da Stüdyo Sahne’de; Edmond Rostand’ın yazdığı, Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği “Cyrano de Bergerac” 3 Kasım Salı günü Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde; Yves Jamiaque’nin yazdığı, Vladlen Alexandrov’un yönettiği “Ben Ödüyorum” 27 Kasım’da Küçük Ti DT’de 8 yeni oyun yatro’da prömiyer yapacak Ankara DT oyunları. Diyarbakır DT’de Duşan Kovaçeviç’in yazdığı, Engin Altan Düzyatan’ın yönettiği “Dar Ayakkabıyla Yaşamak” 29 Kasım’da Orhan Asena Sahnesi’nde izleyiciyle buluşacak. Antalya DT’de ise Noel Coward’ın yazdığı, Ali Meriç’in yönettiği “Ruhlar Gelirse” 21 Kasım’da Haşim İşçan Kültür Merkezi DT Sahnesi Küçük Salon’da sahnelenecek. Carole Greep’in yazdığı, Ege Aydan’ın yönettiği “Biz Size Hayranız”, 1 Kasım’da Konya DT Sahnesi’nde, anonim bir eserden Nâzım Hikmet’in öyküleştirdiği, Ebru Kara’nın yönetmenliğini yaptığı “Allem Kallem” 1 Kasım’da, Vaclav Havel’in yazdığı, Cem Zeynel Kılıç’ın yönettiği “Bildirim” 27 Kasım’da Van DT Sahnesi’nde prömiyer yapacak. 20. yüzyılın önde gelen geç dönem bestecilerinden Komünist besteci Henze öldü Kültür Servisi Ünlü Alman besteci Hans Werner Henze, dün Almanya’nın Dresden kentinde hayatını kaybetti. 20. yüzyılın önde gelen geç dönem bestecilerinden Henze’nin imza attığı 10 senfonisi bulunuyordu. Besteci özellikle müzik tiyatrosuna kazandırdığı eserlerle tanınıyordu. Çeşitli opera ve bale eserleriyle de tanınan besteci, sosyalist kimliğini de sanatına yansıtıyordu. 1926’da Almanya’da doğan Henze, 1933’te Nazi Partisi yükselişe geçtiğinde çifte bir hayat sürmeye başladı. 1944’te askere alınan ve savaş sonunda İngiltere’deki bir savaş kampında tutuklu bulunan bestecinin babası da bu dönemde öldürüldü. Sosyalist ve eşcinsel kimliği nedeniyle gördüğü baskıların da etkisiyle 1953 yılında ülkesini terk ederek İtalya’ya yerleşti. İtalyan Komünist Partisi üyesi de olan Henze, bu dönemde Ho Chi Minh ve Che Guevara için besteler yaptı. Portecho “Motherboy” (Babajim Records) İki kafadar Deniz Cuylan ve Tan Tunçağ’ın birlikteliğinden oluşan elektrodans müziği ikilisi Portecho, seyrek albüm çıkaran bir topluluk. 2006 yılında “Undertone”u, üç yıl sonra “Studio Plastico”yu, ondan yine üç yıl sonra “Motherboy”u çıkardılar. Kapağında işçi sınıfından gelmeyen, Avrupai tipli bir “anasının oğlu” (Motherboy) resmi var; arkasında deniz botunda görülen. Avrupa’yı seviyorlar, Chelsea’yi de seviyorlar; albüm kayıtlarını yaptıkları New York’u daha çok seviyorlar. Brezilyalı ünlü otomobil yarışçısı Senna, ilham kaynaklarından biri. Şarkılar yine İngilizce. Ama temcit pilavı yedirmiyor Portecho, ilk iki albümün harfiyen benzeri değil “Motherboy”. Benzer bir anlayışın ayak izlerine basarak yol alsa da, farklı retro tatlar sunarak kendini ilginç kılmayı başarıyor. İlk ikisine göre temposu düşük bir albümle karşı karşıyayız. Evde dinlenebilir olma özellikleri daha fazla; eskiye oranla daha olgun. Yaptıkları müziğin ilk örneklerine yüzlerini dönerek bellek tazelemesini gerçekleştiriyor Portecho “Motherboy” ile. Bu tam olarak eskiye dönüş değil çünkü yeniyi de barındırıyor. Her bir parça, bir köşeyi tutmuş kilometre taşından referans taşıyor; Devo’dan Pet Shop Boys’a, Propaganda’dan New Order’a... muratbeser@muratbeser.com Paul Banks “Banks” (Matador) Alternatif rock grubu Interpol’ün vokalisti Paul Banks, 2. solo albümünde son birkaç yıldır turnedeyken yazdığı şarkıları bir araya getirdi. Albümden önce bu yıl yayımladığı “Julien Plenti Lives” adlı EP’yi dinlediğimde, “Böyle başarılı bir EP yapıyorsa, gruptan bağımsız olarak da solo kariyerine devam edebilir” dediğimi hatırlıyorum. Bu defa, Julien Plenti alter egosunu da bir kenara bırakarak, kafasında dönüp duran müziği kaydetmiş Banks. Bana “EP’nin ardından albümü dinleyince aynı görüşte misin?” diye sormanız gerekir. Kimse sormadı ama ben kendi kendime sorup yanıtlayayım. Albümden sonraki hislerim, EP’den sonraki hislerimle aynı yönde ama aynı güçte değil. Yine de Banks, herkesin aklına kazınan Interpol sound’undan ayrı olarak varlığını ortaya koymayı başardı. Şarkı sözlerine baktığımızda, orta yaş dönemine yaklaşan bir insanın pişmanlıkları seziliyor. Fakat yılgınlık yok atmosferde; “Arise, Awake”de “Kurallar değişti / Artık her taraf kazanabilir” diyor. Nitekim albümün kapanışını yapan “Summertime Is Coming”de bırak şüpheyi, çık artık dışarı tavsiyesinde bulunuyor. Bana kalırsa seslendiği kendisiydi; nihayet Paul Banks olarak çıktı karşımıza. www.zulalkalkandelen.com ‘Cumhuriyet Treni’ yollarda... Kültür Servisi Tiyatrokare Çocuk Birimi’nin Cumhuriyetin kuruluşu, Atatürk devrimleri ve Kurtuluş Savaşı hakkında bilgilendirmek amacıyla hazırladığı “Cumhuriyet Treni” adlı müzikli belgesel sahnelenmeye devam ediyor. Nedim Saban’ın danışmanlığında hazırlanan oyun, bir trenin vagonlarında oynanarak, izleyicileri farklı zamanlara taşıyor. Oyun; bugün saat 15.00’te Pendik Neomarin’de, 29 Ekim saat 14.00’te Historia Alışveriş Merkezi’nde sahnelendikten sonra Mersin ve Adana’ya turneye gidecek. Ayrıca, 10 Kasım’da Zonguldak Demirpark Alışveriş Merkezi’nde, 20 Kasım’da Ankara Tiyatro Festivali kapsamında Ankara’da ve İstanbul’da pek çok okulda sahnelenecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle