19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2012 PAZAR 14 umhurun Cumhuriyet’i C kutlamasından bile korkup 29 Ekim’de yürümesini yasaklayan ceberrut zihniyet, meğerse kökleri Osmanlı’ya uzanan komplo teorilerinden beslenirmiş… Meğer bizlere yakıştırdıkları “Beyaz Türk” kavramından, cumhuriyetçilere “jakoben” sıfatıyla hakaret ettiklerini sanmalarına, hiçbir gerekçeleri ve zaten saldırı jargonları kendi buluşları değil, taaa Fransız Devrimi’nden beri aydınlığa savaş açan küresel komplocuların ortak diliymiş! Beynimde şimşekler çaktıran, Cumhuriyet düşmanlığının nedenini, niçinini ve karşıdevrimcilerin bilerek ya da bilmeyerek “neye” hizmet ettiklerini anlamamı sağlayan bir kitap okudum: Jön Türkler ve Komplo Teorileri*. Bu kitapla Türkiye’de az rastlanan titizlikte, gerçek anlamda bilimsel bir araştırmaya imza atan yazarı Haluk Hepkon’u yürekten kutluyorum. Çünkü içimde genç kuşak araştırmacılarına, düşünür ve yazarlara ilişkin umut çiçekleri açtırdı. ??? İşte size kitaptan birkaç alıntı: “Birinci Dünya Savaşı sırasında, başta Bolşevik devrimi olmak üzere Avrupa’yı sallayan toplumsal hareketler yüzünden komplo teorileri büyük rağbet görmekteydi. Örneğin Winston Churchill, Illustrated Sunday Herald gazetesinde 1920 yılında yayımlanan Ziomism Versus Bolshevism başlıklı makalesinde, İlluminati’nin kurucusu Adam Weishaupt ile Karl Marx arasında hayali bir ilişki kurguladıktan sonra Bolşevikliğin dünyayı yıkmak için tasarlanmış büyük bir komplo olduğunu öne sürüyordu. Dönemin komplo teorisyenleri arasında Almanya’dan Friedrich Wichtl ve İngiltere’den Nesta Webster’ın, diğer komplo teorisyenleri üzerinde büyük etkisi görülür. Bu iki komplo teorisyeni, 1908 Devrimi ve Ekim Devrimi’nin arkasındaki arasında bir ilişki vardı. Spartakistlerin Yahudi kökenli önderlerinin İlluminati üyesi olduğuna inanan Wichtl, Fransız masonluğunun Abdülhamit’i devirmek için Jön Türkleri kullandığını söylüyordu. Ünlü komplo teorisyeni Nesta Webster’in durumuysa daha da vahimdi. Webster 1910 yılında İsviçre’ye yaptığı bir gezi sırasında birdenbire daha önceki bir yaşamda Fransız kontesi olduğuna ve ailesinin Fransız Devrimi sırasında öldürüldüğüne karar vermişti. Bu tarihten sonra monarşiyi savundu ve her tür devrim fikrine düşman oldu. ??? Webster’a göre 1789 Devrimi Fransız halkının değil; tarih öncesi gnostiklerden İsmailiye’ye, oradan Tapınak Şövalyeleri’ne, İlluminati’ye ve masonlara aktarılan, burada da durmayarak Lenin’e ve Rus devrimine kadar sıçrayan dünya çapında bir komplonun eseriydi. Hıristiyanlık karşıtı bu komploda Yahudiler, Dürziler, gnostikler, masonlar ve sosyalistler işbirliği içindeydiler. Morning Post gazetesi, 1920 yılında Jewish Peril başlığı altında bir makale dizisi yayımladı. Yazarları arasında Webster ve Wichtl’ın da olduğu dizi, aynı yıl The Cause of World Unrest başlığıyla kitap haline getirildi. Kitapta, Jön Türk Devrimi’nin ve Türk ulusal kurtuluş hareketinin, Yahudiler ve masonlar tarafından İngiltere’nin çıkarlarını zedelemek için tezgâhlandığı ileri sürülüyordu...” Nasıl? 1920’den 2012’ye bu ülkenin sürüldüğü mezbahanın iç ve dış tüm anahtarları, bu kitapta var, sayın seyirciler. Okuyan, şok yolunda hiç olmazsa haberdar gidiyor! * Kırmızı Kedi Yayınevi/2012 ** Nazi rejiminin Gestapo ve SS şefi. Nuremberg davasının bir numaralı savaş suçlusu ve soykırım hükümlüsü. Fotoğraf: Ali Arif ERSEN Jön Türkler ve Komplo Teorileri gücün Yahudiler olduğuna; Yahudilerin Osmanlı Devleti’nde ve Rusya’da iktidara geldiğine inanıyorlardı. Yazdıkları senaryoya göre sırada Avrupa ve dünya devrimi vardı. ??? “Doğduğumda öyle çirkinmişim ki, annemin antisemit olmasına ramak kalmış!” WOODY ALLEN SANATÇILAR GİRİŞİMİ ÇAĞRISI: “29 Ekim Pazartesi günü saat 11.00’de Cumhuriyetimizin 89. kuruluş yılını kutlamak için Ankara Ulus’ta, 1. Büyük Millet Meclisi önünde olacağız. Hiçbir siyasal iktidar ya da kurum ulusal bayramlarımızın kutlanmasına engel olamaz. Yasa, vicdan, akıl ve mantık dışı yasaklama kararı geri çekilmezse, çıkabilecek olumsuzluların sorumlusu yasaklama kararını veren kurum ve bağlı olduğu siyasal iktidar olacaktır. Tüm sanatçılarımızı, tüm halkımızı barışçı şölenimize katılmaya çağırıyoruz. Cumhuriyet Bayramı’nda omuz omuza!..” Halkın Cumhuriyet Bayramı’nı Yasaklamak Cumhuriyet, basit anlatımla “ulusun, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği vekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimidir.” Aristo’ya göre cumhuriyet, “genelin çıkarlarını gözeten halk yönetimidir”. Montesquieu ise cumhuriyeti, “birbirine karşı bağımsız ve denetleme esasına göre işleyen yasama, yürütme, yargı organlarına sahip, başında seçimle gelmiş yöneticilerin bulunduğu siyasi rejim” olarak tanımlar. Ne var ki Avrupa’daki baskıcı krallık rejimlerine tepki olarak doğmuş bulunan cumhuriyet rejimi, zamanla cumhuriyete tamamen zıt rejimler tarafından, gerçek yüzlerini örtmek için kullanılmıştır Örneğin, İran İslam Cumhuriyeti, Libya Arap Cemahiriyesi, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti gibi ülkelerin siyasal düzenlerinin “cumhuriyet” ile uzaktan yakından bir ilgileri yoktur. Türkiye Cumhuriyeti ise başında Mustafa Kemal Atatürk’ün bulunduğu muzaffer Kurtuluş Savaşı kadrolarının eseridir. Savaş sonrasının yokluk yıllarında, ağır koşullarında doğan cumhuriyet, hiç kuşku yok ki evrensel cumhuriyet ölçütlerine uymayan kısıtlılıklar içeriyordu. Fakat kararlı cumhuriyetçi kadrolar çok kısa sayılabilecek bir sürede Türkiye’yi ekonomik, toplumsal ve kültürel alanlardaki çabalarıyla evrensel cumhuriyete hazırlamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu 1923 yılından çok partili siyasal yaşama geçildiği 1946 yılına kadar geçen 23 yıl içinde “kısıtlı” bir cumhuriyetten “demokratik” bir cumhuriyete dönüşmüştür. ??? Türkiye Cumhuriyeti demokrasisinin temel güvencesi ise anayasal “laiklik” ilkesidir. Laiklik, demokrasinin aynı zamanda önkoşulu, olmazsa olmazıdır. Fakat ülkemiz nüfusunun büyük çoğunluğunun İslam inancında olması nedeniyle laiklik, cumhuriyet tarihinin her döneminde geriye dönüş tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Çünkü İslam ile laiklik birbiriyle uyuşmaz/bağdaşmaz iki kavramdır. Türkiye, dünyadaki Müslüman nüfus çoğunluğuna sahip ülkeler içinde “laiklik” ilkesini anayasasında koruma altına almış tek ülkedir. Bu ayrıcalığı bugün çeşitli muhafazakâr odak ve çevrelerin kıyasıya eleştirdikleri Mustafa Kemal Atatürk ve ilk cumhuriyetçi kadroların kuruluş yıllarındaki yaptırımlarına borçluyuz. Cumhuriyet Bayramı, salt bir askeri zafer ya da kuruluş kutlaması değil, aynı zamanda laiklik ayrıcalığının insanlara kazandırdığı demokratik özgüven coşkusunun dışa taşırılmasıdır. Bu bağlamda askeri zafer ve kuruluş kutlaması resmi protokolün, cumhuriyetin bir kazanımı olan laiklik ayrıcalığının kutlanması ise halkın bayramıdır. Bugün Ankara’da ilk Meclis’in önünde başlayacak halkın Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının yasaklanma nedeni de budur. Friedrich Wichtl’in Dünya Masonluğu, Dünya Devrimi, Dünya Cumhuriyeti isimli kitabı 1919 yılında yayımlanmıştı. O sırada 19 yaşında olan Heinrich Himmler’in**, Wichtl’ın kitabını okuduktan sonra günlüğüne ‘Her şeyi açıklayan ve kime karşı savaşmamız gerektiğini anlatan bir kitap’ diye not düştüğü biliniyor. Wichtl’a göre İlluminati’nin kurucusu Adam Weishaupt’un kod adının Spartaküs olmasıyla, Rosa Lüksemburg ve arkadaşlarının Spartakistler ismini seçmesi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ‘ G ’ N O K T A S I [email protected] 89 Yıl Önce ‘Bugün’ler Yarın “Türkiye Cumhuriyeti”nin kuruluşunun 89’uncu yılını kutlayacağız... “Ulusal onur”umuz, kuşaktan kuşağa “varlık güvencemiz cumhuriyetimiz”i, bağımsızlığımıza ve çağdaş uygarlık hedeflerimize duyduğumuz “özlem” ve“coşku”yla kucaklıyoruz. Aynı özlem, hiç kuşkusuz “28 Ekim 1923”te doruklardaydı. Bağımsızlığımızı destansı Kurtuluş Savaşımızla kazanmış; ancak “kurumsal kimliği”ni pekiştir(e)memiş; çağdaş uygarlığa “devrimci” adımları atacak bir yönetim yapısına henüz kavuş(a)mamıştık. Mustafa Kemal, bu yeni düzeni “Neue Freie Presse” muhabirine bir ay önceden şöyle açıklamıştı: “Yeni Türkiye Teşkilâtı Esasiye Abdurrahman Kanunu’nun ilk maddelerini tekrar edeyim. Hâkimiyet Şeref bilâkaydüşart milletindir. İcra kudreti, teşriî salâhiyeti milletin yegâne hakikî temsilcisi olan mecliste tecelli ve temerküz etmiştir. Bu iki kelimeyi bir kelimede hulâsa etmek kabildir: Cumhuriyet.” (27 Eylül 1923) Derken haberler Türk basınına da yansıdı. Atatürk’ün 7 Mayıs 1924’te “Cumhuriyet” adını koyduğu “Yeni Gün” gazetesinin sahibi ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Yunus Nadi, 8 Ekim’deki yazısında diyordu ki: “Cumhuriyet idaremiz tasrih ve yakında ilân olunacaktır.” Nitekim 28 Ekim’de kurmaylarını Çankaya’ya davet eden Gazi, yeni rejim için “vaktin geldiği”ni söyledi. İsmet İnönü’yle hazırladıkları anayasa teklifinin 1’inci maddesi “Türkiye Devletinin hükümet biçimi Cumhuriyettir” şeklindeydi. 29 Ekim’de saat 10.00’’da toplanan “Halk Fırkası” teklifi uygun buldu; TBMM’nin 18.00’deki oturumunda ise “Kanunu Esasi Encümeni”nin oya sunulan mazbatası şöyleydi: “Hâkimiyetin bilâkaydüşart millete aidiyeti ve idare usulünün mukadderatı milleti bizzat ve bilfiil idare etmek esasına müstenit bulunması zaten ‘Cumhuriyet’ demektir. Saltanatı ferdiyeyi kat’iyyen dâfi olan bu kelimenin istimali ve Türkiye Devletinin şekli hükümeti cumhurî olması hakkında Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nun tavzih edilmesi hukuken ve maslahaten münasip görülmüştür.” Açıklamanın ardından Kanunu Esasi Encümeni Başkanı Yunus Nadi özetle diyordu ki: “Meclis egemenliği kayıtsız şartsız ulusal bir hükümet şekli kabul etmiştir; adı Cumhuriyettir.” O gece 20.30’da birkaç Atatürk ve Yunus Nadi çekimserin dışında 158 oyla cumhuriyet kabul edildi; 20.45’te de Mustafa Kemal ilk Cumhurbaşkanımız olarak seçildi. Gece yarısı hemen tüm kentlerde yankılanan top atışları da artık yeni bir dönemin başladığını ilan ediyordu. Cumhuriyet Bayramımızı, Osmanlı Devleti’nde de bakanlık yapmış tarihçi Abdurrahman Şeref’in, TBMM Başkanı olarak 89 yıl önceki konuşmasını anarak kutluyorum. Meclis’in en yaşlı üyesi 29 Ekim 1923’te kürsüden diyordu ki: “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Kime sorarsanız sorunuz, bu, Cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad, bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin...” ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN VE 29 EKİM GÜNÜ HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] 1/ Artvin’in Şavşat ilçe 1 sinde, ba 2 lıyla ünlü 3 bir yayla. 4 2/ Avru5 pa’da büyük bir ya 6 rımada... 7 Antalya’da 8 bir plaj böl 9 gesi. 3/ Bir burç adı... Eti lez1 2 3 4 5 6 7 8 9 zetli bir balık. 1 K O C A B A Ş S 4/ Hayvanlara vu 2 O C A K L İ V A rulan damga... Ge 3 C A M A D A N R minin rüzgâr alma 4 A K A B E A K I yan yanı. 5/ Aziz 5 B D E A N A Ç Nesin’in bir tiyatro 6 A L A A F A K İ oyunu... Türk mü 7 Ş İ N A N A Y Ç K A K T E V ziğinde bir makam. 8 9 S A R I Ç İ Ç E K 6/ Karadeniz’in kuzeyindeki iç deniz... Asker. 7/ Bir anayoldan ayrılan yolun başlangıç noktası... Geçirimsiz bir toprak cinsi. 8/ Büyük ve süslü çadır... Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı turistik bir belde. 9/ Artvin yöresine özgü bir halkoyunu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yapraksız ve meyvesiz ağaç... Kimi yiyeceklere lezzet ve renk katmak için eklenen suluca malzeme. 2/ İpekten, sarımtırak dallı nakışlarla işlenmiş bir tür beyaz kumaş... Soyundan gelinen kimse. 3/ İran’da tarihi bir kent... Takadan büyük bir tür Karadeniz teknesi. 4/ Şarkı, türkü... Sütten kesilmemiş sığır yavrusu. 5/ Molibden elementinin simgesi... Bir renk. 6/ Çalı çırpıdan yapılmış kulübe... Bir nota. 7/ Müellif... Yoz beğeni, zevksizlik. 8/ Karakter... Arapların kaynayan yağlı suya un katarak yaptıkları bir tür bulamaç. 9/ Üzerine yazı yazılan tabaklanmış ceylan derisi... Bal, yoğurt gibi şeyler koymaya yarar tahta kova. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle