25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EKİM 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER TARİHTE BUGÜN İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y B Y Y Y Y Y Y B B B B Y 22 22 23 18 23 23 20 22 21 21 23 22 20 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y B Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y 21 19 18 23 28 26 18 21 16 16 11 15 16 Oslo PB Helsinki Y Stockholm B Londra Y AmsterdamB Brüksel B Paris PB Bonn B Münih B Berlin Y Budapeşte B Madrid PB Viyana B 7 7 8 17 16 18 18 20 15 16 19 23 15 Belgrad B 20 Sofya B 22 Roma PB 23 Atina Y 23 Zürih B 15 Moskova B 5 Aşkabat PB 25 Taşkent B 21 Baku Y 22 Bişkek B 18 Tiflis Y 23 Kahire B 28 Şam B 27 13 MÜMTAZ ARIKAN 23 Ekim GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Mamak Askeri Cezaevi Müdürü emekli Albay Raci Tetik’in komisyonda sorulara verdiği yanıtlar; 12 Eylül dönemindeki işkence olaylarının gerçek yüzünü sergileyen bir örnek. Raci Tetik, komisyon üyelerinin “O dönemde cezaevinde yapılan işkenceleri anlatır mısınız” sorusunu yanıtlarken, dönemin askeri konseyinin emir ve yönetmelik dosyası ile kendisine verilen ödülleri komisyona veriyor ve… “işkenceleri kabul etmediğini”, emirleri yerine getirdiği için “pişmanlık duymadığını” söylüyor... Tetik’in suçlamayı reddederken askeri yönetimden aldığı emirleri yerine getirdiğini söylemesi, savaştan sonra yakalanan, yüz binlerce insanın öldürüldüğü kamplardaki işkence ve ölümlerden sanık Nazi savaş suçlularının, “Verilen emirleri yerine getirdik” içeriğindeki savunmalarını anımsatıyor. Tetik, bizzat işkence yaptığı BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder’i karşısında görünce insancıl bir davranışla üzüntü duyduğunu bile söylemekten kaçınıyor, üstelik hakaret de ediyor. Bu arada yıllardır işkenceye karşı olduğunu, işkencecileri yargıya çıkarmayı başlıca görev bildiğini sık sık yineleyen gelmiş geçmiş hükümetler, kısacası devlet; insanlık suçu işlediği yaşayan tanıkların ifadeleriyle sabit olan Raci Tetik’i yargıya havale edip hesap vermesini sağlayamıyor. Olayın trajikomik tarafı ise devletin yıllarca bulamadığı Tetik meğer Çamlıca Askeri Huzurevi’nde, huzur içinde yaşıyormuş! ??? Darbeler komisyonu yalnız 12 Eylül’deki işkence olaylarını değil, diğer darbelerde de işlenen insanlık suçlarını mercek altına almalı. Ne var ki komisyon yalnız 28 Şubat’a ağırlık veriyor ve ne yazık ki darbelerin öncesini ve sonrasını araştırmaktan, böylece darbeleri öncesi ve sonrasıyla olanca açıklığıyla irdeleyen tarihsel bir görevden uzak duruyor... Basına yansıdığına göre, örneğin 28 Şubat olsa yine yapardım diyen de var… İlk renkli devrim diyen de… O sırada Cumhurbaşkanı olan Demirel’in 28 Şubat’ın mimarı olduğunu ve Genelkurmay Başkanı Karadayı ile birlikte yargılanmalarını isteyenler de… ya da bankaların o dönemde fırsatçılık yaptığını söyleyen de... Fakat komisyonun dinlediklerinin pek çoğu tek yanlı ve daha çok kişisel siyasal görüşlerini içeren açıklamalar yapıyor. Örneğin Fethullah Gülen’in sözcüsü konumundaki yazar Hüseyin Gülerce; komisyonda, Başbakan Necmettin Erbakan’ın Libya ziyaretinde Kaddafi’yle arasındaki görüşmeye tanık olduğunu anlatırken; “O çadırda ben de vardım. Öyle bir komplo vardı ki, orası TC Başbakanı’nı rencide edecek bir çadırdı, bir başbakanın ağırlanacağı yer değildi. Orada Türkiye’ye yazılanlardan çok daha ağır hakaretler vardı. Bir ara Milli Mücadeleciliğim tuttu, şu adama, Kaddafi’ye bir yumruk çak diye aklımdan geçti” diyor. Tepki düşünce aşamasında kalsa bile alkışa değer, ne ki olayın bir aması var: Basına yansıdığına göre, Gülerce; Kaddafi’nin ağır hakaretlerine tepki gösteremeyen, kuzu gibi Libya liderinin ülkesine yönelik hakaretlerine tek bir cümle ile karşı çıkmayarak sineye çeken, sindiren, adeta kumandanı karşısındaki aciz bir er gibi susan, çadırı terk etme erdemini gösteremeyen TC Başbakanı Erbakan’ın duruşuna tek sözcükle değinmiyor. Erbakan’a bir yumruk çakmak içinden geçmiyor. Bir başka örnek, 28 Şubat öncesinin ünlü isimlerinden biri olan RP milletvekili, Erbakan’ın yakın kadrosundan Hasan Hüseyin Ceylan! Komisyona Cumhurbaşkanı Demirel’in 28 Şubat’ın hem prodüktörü hem de aktörü olduğunu söylüyor. Kimi gazetelerin manşetleri ile suçlanıp hakkında davalar açıldığını söylüyor da, RP adına rejimi 28 Şubat’ın eşiğine getiren “etkinliklerin” hiçbirinden söz etmiyor. Başta genel başkanları, RP kadrosu sütten çıkmış ak kaşık! ??? Heyhat! 28 Şubat müdahalesinin darbeye dönüşmemesini sağlayanlar bugün tu kaka!.. Mağdur rolündeki kimileri 28 Şubat’tan nemalanarak bugün cumhurbaşkanı, başbakan! “Fazıl Say Davası” ve “Say, Gericilik, Allaturka Liberaller” başlıklı yazılarıma çok sayıda mektup geldi. Başta değerli hocam Bozkurt Güvenç, “Eline, diline, yüreğine sağlık. Say’ların sayısı çokça değil” diye yazmış. Bozkurt Hoca son kertede iyimser; “Özgürlük kafese sığmaz. Onun için susturulamaz” yorumunu yapıyor... İhsan Kayacan; “Fazıl Say mahkemesini yazmışsınız. Elinize sağlık” dedikten sonra soruyor: “Ama hiç düşündünüz mü Avrupalının ‘Türklerin Mozart’ı’ dedikleri sanatçıyı yargılayanlar acaba Mozart’ı tanıyorlar mı veya evlerinde hiç klasik müzik CD’leri var mı, acaba hayatlarında bir kere olsun bu tür konserlere gitmişler mi?” Zekine Dündar; “Nilgün Hanım yazılarınızı severek okuyorum. Sizinle aynı düşünceleri paylaşıyorum. Türkiye değişmesi mümkün olmayan bir ülke. Tabular yıkılmadıkça hiçbir şey değişmez. Mevsimler değişir, Türkiye değişmez. Beyin olarak değişmemiz gerekiyor. Biz Ömer Hayyam’ın dizelerinden, Mehmet Aksoy’un yapmış olduğu heykellerden korkan milletiz. Olması değil de olmaması gereken yerlerdeyiz” diyor. Say Davası ve Okurlar çı, aydınlıkçı değiller. Olsa olsa meşrutiyetçiler. Menderes, Demirel ne yazık ki bir dönem Ecevit, Çiller, Yılmaz, Özal, Erdoğan yönetimleri geçen 60 yıl içinde, çoğunluktaki halk kesimlerimize, okumuş ve kendine özgü entelektüellerimize; şimdi de CHP’ye bilinç aralıklarından çağ dışı yönelimler işlemiştir. Fazıl Say duruşmalarına katılırlar mı?” dirdiği CHP eleştirime çok içerlemiş. “Bugünkü yazınızda F. Say duruşmasında ‘CHP’nin ortada görünmediğini’ yazmışsınız. İl başkanı Salıcı ve birçok CHP’li oradaydı. Lütfen bu yanlışınızı düzeltin…” diyor; “Sizin gibi ciddi biri nasıl böyle maddi hata yapar da asılsız bir konuyla CHP’ye yüklenir anlaşılmaz!!!.. Sizlerin yazdığınıza inanırsak CHP’yi linç etmemiz gerekir…” diye tepki gösteriyor… İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’nın orada olmuş olması, kuşkusuz iyi bir şey ama el insaf… yeterli mi? Anlatmak istediğim şey budur. Mimar Boz, sanırım ilk yazımı okumamış. “Görünür olmamak” meselesiyle ilgili olarak neyi kastettiğimi orada açmış ve “90’ların ‘düşünce suçu’ davalarında CHP vekillerini görmeyi alışkanlık edinen bir gazeteci olarak, önemli hukukçuları olan ana muhalefet partisinin bu kez niye görünmez olduğunu merak ettim” demiştim… ’90’lı yıllardan bir Metin Göktepe davasını hatırlıyorum mesela. Dava, gözlerden uzak olsun diye Aydın, Afyon’a taşın mıştı. Buna rağmen dava için CHP, Ankara’dan “özel otobüs” kaldırırdı. Oturumların hepsini, başkentten gelen en üst düzey heyetlerle izlerdi… Genel sekreter, genel başkan yardımcıları; partinin en bilinen ve tanınmış simaları, üst düzey hukukçular, bakanlar, tanınmış parlamenterler düzeyinde izlenirdi bu davalar. “CHP yoktu!” derken, ben bu türden bir “farkındalık” yaratan bir temsil gücü ve düzeyini kastediyorum. Bir il başkanı ve bir dizi duyarlı CHP’linin orada olması; bu tür bir “farkındalık” yaratmak için ne yazık ki yeterli değil. Uluslararası basının birinci sayfalardan verdiği, tam sayfa yer ayırdığı bu ölçüde önemli ve “simgesel bir davada” CHP’den benim beklentim; partinin kendisini çok daha güçlü ve kitlesel bir temsil gücüyle ortaya koymasıydı. Bir Emine Ülker Tarhan… Bir İlhan Cihaner… örneğin orada olabilirlerdi… Duruşma kapısında bekleşenler arasında; “Aa.. onlar burada olur sanıyordum. Yoklar mı?” şeklinde hayal kırıklığı ifade eden çok sayıda insan oldu. Ben de o insanlardan biriyim. CHP orada böyle bir temsille bulunmuş olsaydı; emin olunuz ki bunu fark eder ve “demokrasi mücadelemiz” adına kıvançla kayda geçerdik. CEZAEVİNDEKİ VEKİLE TUTUKLAMA Engin Alan kaçamayacak! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Balyoz davası kapsamında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan, 28 Şubat soruşturması kapsamında serbest bırakılması kararına savcının yaptığı itiraz üzerine, 5 ay sonra tutuklandı. Kararı veren özgürlük hâkimi, Silivri Cezaevi’nde tutuklu olan Engin Alan’ın tutuklanma gerekçeleri arasında; yurtdışına çıkış yasağı veya karakola gidip imza atma şeklinde uygulanan “adli kontrol kararı”nın yetersiz kalacağını gösterdi. Yani hâkimlik, Engin Alan’ın, adli kontrol uygulaması durumunda kaçabileceğini iddia etti. Emekli Korgeneral Engin Alan, 28 Şubat soruşturmasının 5. dalgası kapsamında Silivri Cezaevi’nden getirtilerek, 28 Mayıs’ta savcı Mustafa Bilgili’ye ifade vermişti. Tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edilen Alan ve aynı soruşturmada gözaltına alınan emekli Orgeneral Teoman Koman ve emekli Korgeneral Kamuran Orhon serbest bırakılmıştı. İtirazı değerlendiren Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, bu üç asker için “yakalama kararı” çıkarmıştı. Koman ve Orhon, kararın ardından teslim olmuş ve mahkemece karar yüzlerine okunarak cezaevine gönderilmişti. Engin Alan ise Balyoz davası kapsamında tutuklu olduğu için Silivri Cezaevi’nden ancak 5 ay sonra dün sabah saatlerinde Ankara Adliyesi’ne getirildi. Kitlesel temsil zayıf erici davaya itiraz edecek CHP nerede?’ Dava bağlamında yakındığım CHP’nin tepkisizliği üzerine Alp Arslan Telli, Kılıçdaroğlu’na yolladığı bir mektubu bana da göndermiş. CHP’nin gidişatını sorgulayan mektupta, A.Telli; “Say hakkında açılan davanın bugün ilk celsesi” diyerek soruyor: “Bir avuç sanatkârdan başka böylesi gerici bir davaya itiraz edecek, Say’ı yalnız bırakmayacak kurum, kuruluşlar nerede? Cumhuriyet Halk Partisi’nin öncelikli görevlerinden birisi de muhalefeti organize etmek ve güçlü bir yapıyla bu faşizan gidişe karşı çıkmak değil mi? Soruyorum: Nerelerdesiniz?” CHP’li mimar Süleyman Boz ise, “asılsız” diye nitelen ‘G iberaller Cumhuriyetçi değil’ Ülkü Bassoy “Bizim ‘liberaller’ Cumhuriyetçi değiller” diyerek ekliyor: “Cumhuriyet’in uygarlıkçı değer ve uygulamalarını bugün de Fazıl Say’ın müzik ve davranışında yadsıyorlar, AKP’yle örtüşüyorlar. Atatürkçü ve uygarlık ‘L Karar özgürlük hâkiminden Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonundaki sorguya Alan’ın avukatı Yakup Akyüz de katıldı. Eylül 1996 ile Ağustos 2000 arasında Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı yaptığını ifade eden Alan, atılı suçlamalara ilişkin dönemde, sınır ötesinde, Kuzey Irak’ta PKK terör örgütüyle mücadele ettiğini anlattı. “Batı Çalışma Grubu’na dair hiçbir çalışmadan haberdar olmadığını” kaydeden Alan, suçlamaları reddetti. Hâkim Uslu, ifadenin alınmasının ardından Alan’ın, “üzerine atılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni cebren devirmek, hükümetin görevlerini kısmen veya tamamen engellemek, engellemeye teşebbüs etmek, darbeye teşebbüs etmek” suçlamalarından tutuklanmasına karar verildiğini açıkladı. Alan’ın, 7 gün içinde karara itiraz edebileceği de tutanakta yer aldı. Engin Alan’a destek için eşi Emine Nevin Alan ve bazı MHP’li milletvekilleri de Ankara Adalet Sarayı’na geldi. MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri yaptığı açıklamada, Alan ile görüştüğünü, moralinin iyi olduğunu söyledi. Herkes terörist FIRAT KOZOK Emniyet, tanıtım filmiyle her eyleme terör suçu olarak baktığını gösterdi üzerlerinde “Demokrasi”, “Öz? RTÜK tarafından onaylanan filme göre, terör gürlük” ve “Direne direne kaörgütleri genç kızları çiçekle kandırıyor, ANKARA AKP iktidarıyla birzanacağız” yazan pankartlar taşıeleman kazanmak için mitingler likte mitinglerde, eylemlerde uyguyan gençler yer alıyor. Spot film, düzenliyor. ladığı orantısız güç ile tartışma konu“Genç hayatları kurdukları tuzaksu olan polis, hazırladığı kamu spotuyla hak arama mitinglerine bakışını ortaya koydu. RTÜK tarafından onaylanan spot filme göre, terör örgütleri genç kızları çiçekle kandırıyor. Eleman kazanmak için mitingler düzenliyor. yaptıkları çalışmalar anlatılırken her türlü hak arama mitingi de damgalanıyor. Film, “Siz huzurla yaşarken terör örgütleri pusuda bekler. Tehlikelere karşı savunmasızken, avlarına sevgiyle yaklaşır” sözleriyle başlıyor. Terör örgütlerinin “çocukları ailelerinin ellerinden alarak canavarca yuttukları” ifade edilirken de ekrana bir miting sahnesi getiriliyor. Sahnede, larla yok ederler. Tuzakları bozmak için biz her zaman yanınızdayız” ifadeleriyle sona ererken canlı bomba olarak yetiştirilen genç kızın kendini patlatışı sahneleniyor. ‘Tarihe havale ediyorum’ Alan, tutuklandıktan sonra avukatı aracılığıyla gazetecilere, “Kamuoyuna 28 Şubat açıklaması” başlıklı bir metin dağıttı. Açıklamasında, BÇG belgelerinde adının geçmediğini, bu süreçte kendisinin Ankara’da olmadığını ifade etti. Alan, şu ifadeleri kullandı: “Zaten tutuklu bulunan şahsımla ilgili olarak çıkarılan bu ‘Yakalama Kararı’nın maksadının ne olduğu konusunu da kamuoyunun dikkatine sunuyorum. Garantiye aldılar. Ne olur ne olmaz Balyoz’dan çıkarsa, bundan yatmaya devam etsin. TBMM’ye gitmesin. Tüm bu yaşananları tarihe ve aziz milletimin vicdanına havale ediyorum.” Örgütler pusuda RTÜK’ten onay Kamu spotu, 12 Eylül 1980 döneminde televizyonlarda yayımlanan haberleri aratmıyor. Filmde terör örgütlerinin kendilerine üye kazanmak için Bazı RTÜK üyelerinin itirazları üzerine kanlı sahneler filmden çıkarıldı. Ancak diğer itirazlar, AKP’li üyeler tarafından dikkate alınmayınca film bu şekilde yayımlanmaya başlandı. TSK’DEN YENİ DÜZENLEME Asker havadan sevk edilecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Bingöl’de askerlerin sevkıyatı sırasında PKK’nin konvoya saldırısı sonucu 10 askerin şehit olması üzerine yeni bir düzenlemeye gitti. Buna göre terör saldırısı riski olan bölgelerde askerler helikopterlerle sevk edilecek. Genelkurmay Başkanlığı, yeni bir sevkıyat planı hazırladı. Bu konuda bir emir yayımlayan Genelkurmay Başkanlığı, terör saldırısı riski olan bölgelerde asker sevkıyatlarının karadan yapılmaması talimatını verdi. Yayımlanan emirde tezkere alan, izine giden ve birliklerine yeni teslim olan askerlerin helikopterlerle havaalanı olan illere sevk edilmesi istendi. Buna göre kırsal bölgede görev yapan askerler helikopterlerle havaalanı olan il merkezlerine, buradan da uçaklarla gidecekleri yerlere gönderilecek. Birlikleri kritik noktalarda olanlar, belirli dönemlerle helikopterlerle sevk edilecek. Düzenlemeyle muhtemel terör saldırılarının önüne geçilmesi planlanıyor. PKK okul yaktı ? VAN (Cumhuriyet) Yaklaşık 600 öğrencinin eğitim gördüğü Van Gölü İlköğertim Okulu’na saat 01.30 sıralarında gelen, okulun alt sınıflarındaki demir telleri kesip camları kırarak üst kata çıkan teröristler, bilgisayar odası, öğretmenler odası ve idare bölümü ile bazı sınıfları benzin dökerek ateşe verdi. Yaklaşık 40 bin TL’lik zararın meydana geldiği okulda polis, saldırganları bulmak için detaylı inceleme yaparak delil topladı. Ülkücülerden organ bağışı ? ANTALYA (AA) Antalya Ülkü Ocakları üyeleri, Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü’ne gelerek organ nakli formu imzaladı. Antalya Ülkü Ocakları İl Başkanı Serkan Uysal, Antalya Ülkü Ocakları olarak eğitimsel, kültürel ve bilimsel çalışmalarının yanı sıra sosyal sorumluluk projesi olarak organ bağışı kampanyası da düzenlediklerini anlattı. Uysal, Akdeniz Üniversitesi’nin organ nakli operasyonlarında başarılı çalışmalar yaptığını belirterek “Bu çalışmalara duyarsız kalmamak adına bizler de umut kapılarını aralayarak hastalara destek vermek istedik” dedi. Ocağa üye 300 kişinin organ bağışı için form doldurduğunu ifade eden Uysal, bu örnek davranışın diğer sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlara da örnek olmasını istedi. ‘Ülke açık cezaevine dönüştü’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) KESK üyesi bir grup, tutuklu üyeleri için Milli Müdafaa Caddesi’nde toplanarak, Kızılay Postanesi’ne yürüdü. Grup adına açıklama yapan Büro Emekçileri Sendikası (BES) 1 Nolu Şube Başkanı İsmet Meydan,“Giderek daha da otoriteleşen bir rejim inşa ediliyor, tüm muhaliflere dönük operasyonlarla ülkemiz açık hava hapishanesine çevriliyor” dedi. Şemdinli’de operasyon ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Hâkkâri’nin Şemdinli ilçesine bağlı Derecik karayolunun 20. kilometresinde bulunan Boğazköy köprüsü yakınlarında PKK’liler tarafından yola daha önce döşenen mayın, güvenlik güçlerince son anda fark edildi. Mayın kontrollü olarak imha edildi. Diyarbakır’ın Kulp ve Lice ilçelerinde de teröristlere yönelik hava destekli operasyon başlatıldı. Bitlis’te Ortakapı kırsalında konuşlu askeri birliğe saldırıda bulunan ve 3 korucuyu şehit eden PKK’lilere yönelik operasyonda 1 terörist öldürüldü. Şırnak’ta PKK’den kaçan 10 terörist Silopi ilçesinde güvenlik güçlerine teslim oldu. Emniyet’te ‘sendika’ zıtlaşması ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Emniyet’te sendika kurmak için harekete geçen polisler, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar’ın “Üye olana soruşturma açılır” genelgesine karşın geri adım atmama kararı aldı. Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı (EMŞAV) çatısı altında örgütlenen polisler, 15 Kasım’da Polis Sendikası’nın (PolSen) kuruluş di lekçesini Ankara Valiliği’ne vermeye hazırlanıyor. EMŞAV Başkan Yardımcısı Abdurrahman Yılmaz, Yılmaz, “Bundan geri dönüş yok. Biz bunları göze aldık. Gerekirse AİHM’ye gideceğiz” dedi. 15 Kasım gibi kuruluş dilekçesini Ankara Valiliği’ne vereceklerini söyleyen Yılmaz, konuyu İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ile görüştüklerini ve “bayramdan sonra görüşelim” yanıtı aldıklarını söyledi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle