19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM 2012 PAZAR 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y Y Y Y B Y Y B B B B B Y 21 21 23 19 22 23 23 22 22 24 22 23 23 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y B Y PB PB Y Y Y B 21 21 20 23 32 30 23 27 23 24 18 18 15 HABERLER Oslo PB Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn B Münih B Berlin B Budapeşte B Madrid PB Viyana B 10 9 12 14 17 20 22 22 22 15 20 17 18 Belgrad B 22 Sofya B 20 Roma PB 24 Atina B 25 Zürih B 21 Moskova B 12 Aşkabat B 20 Taşkent B 18 Baku A 23 Bişkek B 16 Tiflis PB 16 Kahire B 30 Şam B 28 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 21 Ekim GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Şayet Öcalan’ın Türk vatandaşlığı sürüyorsa TC Başbakanı olarak RTE, her vatandaşımla görüştüğüm gibi onunla da görüşürüm demeye gelen bir şeyler söyledi. Kaç gündür medyamızda terörü sonlandıracak sıcak yaklaşımlardan, Oslo görüşmelerinin başlamış olacağından, son günlerde pek ortalıkta görünmeyen MİT müsteşarının İmralı ile bir araya geldiğinden söz eden dayanağı olmayan, kaynağı belirsiz haberlerden geçilmiyor. Bu arada terörden bıkıp usanan millete umut vaat eden demeçlerin yanı sıra çözüme nasıl ulaşacağımızı müjdeleyen demeçlere de rastlanıyor. Gazetedeki başlık, “Allah’ın izniyle terörü çözeceğiz” diyor. İmza: Meclis Başkanı Cemil Çiçek! Hayli eğlenceli başka demeçler de birinci sayfalarda. Örneğin Hürriyet dün BDP Genel Başkanı Demirtaş’ın Köşk görüşmelerini değerlendirirken “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de giderek boyutlanan terörden ‘rahatsız’ olduğunu” açıkladı. Beş altı yıldır devletin girdiğini çıktısını bilen Cumhurbaşkanı’nın nihayet terörden rahatsız olduğunu bu demeç vesilesiyle öğrenmek doğrusu beni rahatlattı! ??? Cumhurbaşkanı artık terörden rahatsız olduğunu duyuruyor. Başbakan, sona ersin de terör, kamuoyuna ters gelen ne varsa yapmaktan söz ediyor. Meclis başkanı, umutlu, beklenti içinde. Allah’tan izin ha geldi ha gelecek! Ufak tefek engeller var. KCK davası sanıklarının ölüm orucuna dönüşen açlık orucuna son verilmesinin yanı sıra…. …örneğin “İmralı’sız çözüm olmaz” diye dayatan BDP’nin, Öcalan’ın tecritten çıkarılmasını, şöyle dayalı döşeli bir villada yaşamasını, mahkemelerde geçerli dil olarak kullanılacak Kürtçenin ulusal eğitimde de Türkçenin yanı sıra dil olması, demokratik özerklik gibi basit kimi dayatmaları da yaşama geçirildi mi?.. …kuşkunuz olmasın, terör sorununu çözecek yöntemler kapıdadır! ??? İstediğini vererek terörden neden kurtulmayalım? Devir değişti beyler! Kendinize gelin... Zaten RTE sayesinde hızlı, büyük adımlar atarak çağdaş ne kadar anlayış varsa çoğuna kafa tutarak böyyük millet olmadık mı? İşte örnekler: Milli Eğitim’in onayı ile ilköğretim öğrencilerine dağıtılan kitaba göre, Darwin maymuna benziyor. Freud sapıkların babası. Einstein zampara. Afife Jale aşufte gözüyle bakılan gariban. Newton yer çekimini uyuklarken buldu. (Gazetelerden) Bundan sonra kızdığınız birine maymun suratlı deyin de dünyanın kaç bucak olduğunu görün. Lütfen itiraz etmeyin bu olasılığa. Nedeni şu haberde: İstanbul Şişli’de oturan bir hanım, iç çamaşırlarını çalmak ve kendisine sürekli bakmakla suçladığı bir adamı iki kez uyardı. Adam “göz hapsini” sürdürünce şikâyetçi oldu. Şüpheli, suçlamaları kabul etmedi. Hırsızlığa takipsizlik kararı veren savcı, “rahatsız eden bakışlar için tacizden” 2 yıla kadar hapis talebiyle iddianame hazırladı. Elle, sözle taciz zaten yasak!.. Ama güzele güzel diyerek bir kadına devamlı baktın mı, tacizden 2 yıl içeri! Kadın haklarını daha nasıl korusun savcılar?.. ??? Mersin’in Toroslar ilçesi Kaymakamı Kaya Çatak’ın, serbest kıyafet tartışmasına son noktayı koyan, devrim diye nitelenerek okullara tebliğ ettiği çözüm içerikli şu talimatına ne dersiniz? “Öğretmenler beyaz, güvenlik görevlileri siyah, erkek temizlikçiler mavi, kadınlar pembe önlük giyecek önlük belden kuşaklı, çift cepli olacak sol yakada mavi kart üzerine isim yazılacak.” Böyle Milli Eğitim, böyle İçişleri bakanına böyle kaymakam! İyi pazarlar! Binlerce yazı yazmış biri de olsan, daktilo başına oturduğunda nasıl yazacağını bilemezsin. Bellek midir kişiyi şaşırtan, ben nasıl bunca yazıyı yazdım diye apaşıp kalan!.. Dalıp giden. Kitaplara bakarak, pencereden sokağı seyrederek, ikide bir alnına elini çarparak... Nasıl şeydir yazmak, nasıl başlanır, nasıl sonlandırılır?.. Bunu kim söylüyor? Bir ömür boyu yazmış olan biri! Daktilo başındayım, düşünüyorum, karşımdaki kitaplara bakıyor, kendi yazdıklarımı da görünce bir tuhaf oluyorum... Gide ne demişti: “Ben mi yazdım bütün bunları?” Her yazı beni kuşkulara götürür. Nasıl yazdım onca şeyi? Bunca kitabı nasıl doldurdum. Bir tek kişi midir o yazar, yoksa binlerce kişi midir? Bir insanda, çok kişi... Yazar böyle bir şeydir! Tek bir insan değildir. Kimi günlerde belki, ama başka günlerde ise çok yabancı Bir Yazı Yazmak! biri. Kişilik çokluğu!.. Bazı eski yazıları yeniden okurken “Bunu kim yazmış?” diye düşünmek... Anımsamamak geçmişin bir yazarlık gününü. Önünde durur sayısız kupür, hepsi senindir... Birbirini tutan söyleşiler, kiminde de birbirine ters görüşler! Hepsi dolar dolaşır bir noktada buluşur: O da bir kitap biçiminde... Açarsın bir sayfasını, okursun. Ne güzel yazmış dersin ya da ne gereksiz, gevezelik diye çekip atarsın. Çelişkilerin adamıdır yazar! Belli düşünceleri savunsa da, yıllar boyu çevresinde inandırıcı bir kişi olarak tanınsa da zaman zaman kuşkulara kaptırır kendini... Keşke böyle demeseydim, keşke böyle yazmasaydım. Yazarlık diye bir olay var! Ya da yazar olmaya özenmek var. Ne denli yanlış doğru bir şeyler dökülse de kaleminden, yalnızca bir sorudur, bir yanıttır dile getirmek istediği... Binlerce insan gelmiş geçmiş, sonsuzluk olmuş yazma sanatının süresi, daha çok süresizliği. Bir tek satır bile kalabilirse sayfalar dolusu satırlardan, başarıdır yine de. Kalıcı bir yazı yazdım diyebilmek, bir yüreklilik işidir. Sen kendin için yazıyorsan başka! Ama başkaları içinse hiç yazma daha iyi! Bak güzel kitaplar var kitaplıklar dolusu. Yetin onlarla, yazmayı onlara bırak... GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada gelir, hüzünle mırıldanırım: “Ne çok güncel...” Bugün de öyle. Düşündüklerini bilim süzgecinden geçirip, doğruluk terazisinde tarttıktan sonra ödünsüz bir biçimde anlatmayı, yazmayı, tartışmayı görev edinmiş Prof. Kışlalı’nın şahsında bugünkü eksikliklerimizden başlıcası şöyle özetlenebilir: Konuşan aydın eksikliği. Prof. Kışlalı, kendisini üniversite kampusuna hapsetmemiş, bütün Anadolu salonlarını amfi bellemiş bir akademisyen anlatıcıydı. Sıradan bir konferansa bile ciddiyetle hazırlanır, hem güncel gelişmelere değinir hem de herkesin belleğinde olmasını istediği temel doğruları bıkmadan usanmadan vurgulardı. Anadolu’nun orta büyüklükte bir kentine birlikte çağrılmıştık. Konferansın bir konusu olduğunu biliyorduk. Ona güncel bir ek yapıldığını sabah öğrendik. Konferans öğleden sonraydı, kent turu atıp salona geçecektik. Çok rahat anlatabileceği bir konu olmasına karşın kent turunu iptal etti. “Birkaç saat bilgilerimi gözden geçireyim” deyip odasına çekildi. Konferans başlarken salonda ilk aradığı şu oldu; gençler ne kadar? ??? Prof. Kışlalı’nın güncelliği iki açıdan öne çıkıyor: 1 Atatürk’e ve o döneme ilişkin saldırılara güncel gelişmelerle harmanlayarak yanıt verme. 2 Topluma umut verirken bunu somut önerilerle ete kemiğe büründürme. Bugün Atatürk dönemine yönelik karalamaların yöntemleri daha da çeşitlendi. Atatürk’e hiç dokunmuyormuş gibi görünüp yaptıklarının sonuçlarını farklılaştırmaktan araştırmacı kimliğiyle “gizlenmiş bir bilgiyi” ortaya atıp bunun her şeyi değiştirdiğini iddia etmeye kadar ne ararsanız var. Elbette buna yanıt veren, Atatürkçü kimliği öne çıkmış yazarlarımız var ama Prof. Kışlalı’nın dokuduğu kumaş kendine özgüydü. İçindeki ana renklerin yanı sıra mutlak bir ton dünyadan örnekler, bir ton geçmişle bugün karşılaştırması, bir ton polemik bulunurdu. Bu özellikleriyle ele aldığı konular ayrı bir çekicilik kazanırdı. Prof. Kışlalı’nın 1990’lı yıllardaki köşe yazılarından birkaç farklı paragraf aktaralım: “Atatürk’e yönelik saldırılar öylesine haksızlaştı ve çirkinleşti ki, yarattığı tepkinin boyutları da aynı ölçüde büyük oldu. Doğruya yapılan saldırı, doğruyla eğrinin bilincine varılmasını kolaylaştırdı. Ve Atatürk... Belki de yaşamında olmadığı kadar güçlendi.” “Atatürk eskimedi. Çünkü onun devrimcilik anlayışı, sadece eski kurumların değiştirilmesini öngörmüyordu. Sürekli değişen bir dünyada, sürekli en ileri çözümlerin yaşama geçirilmesini de öngörüyordu.” “Sovyetler Birliği demokrasiyi ertelediği için yıkıldı. Şah rejimi, laik ve demokratik bir devrim yapamadığı için tarihe karıştı. Tito’nun Yugoslavya’sı etnik farklılıkları kurumsallaştırmanın, birliğin devamını farklılıklarda aramanın bedelini ödedi.” “Batı, Türkiye’yi ne tamamen içine almak ister ne de tamamen dışlamak... İçine alırsa ‘eşit’ hale gelir. Dışlarsa artık ‘kullanamaz’ olabilir.” Bu değerlendirmelerin güncelliğini okurun yorumuna bırakıyorum. ??? Prof. Kışlalı, şartlar ne olursa olsun toplumdan, insandan hiç umudunu kesmeyen, deyim yerindeyse “militan iyimserlik” diyebileceğimiz bir kişiliğe sahipti. Ödünsüz duruşunun yanına centilmenliği de koyardı. Bu özellikleriyle düşüncelerine katılmayan kişiler de ona saygı duyardı. Prof. Kışlalı’nın yazılarıyla, kitaplarıyla, üslubuyla, kişiliğiyle yeni kuşakların da mutlaka tanışmasını dilerim. Bir köşe yazısında şöyle diyordu: “İnandığım doğruları yazıyorum. O doğruları paylaştıkça da, daha iyi yarınlara dönük umutlarım artıyor.” Cumhuriyet gazetesi yazarı, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin yöneticisineferi, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi, siyaset bilimcisi Prof. Kışlalı öldürülüşünün 13. yılında bilgi ve umut dağıtmaya devam ediyor. BDP’Lİ ÖNDER’DEN ESKİ MAMAK CEZAEVİ MÜDÜRÜ EMEKLİ ALBAY RACİ TETİK’LE İLGİLİ AÇIKLAMA: Bilfiil işkencecimdir İstanbul Haber Servisi TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, 12 Eylül darbe suçları ile ilgili soruşturmada, eski Emniyet Genel Müdürü Refet Küçüktiryaki ile eski Mamak Askeri Cezaevi Müdürü Raci Tetik’i dinledi. Küçüktiryaki, işkence iddialarıyla ilgili “Böyle bir şey varsa ya benden öncedir ya benden sonradır” derken Tetik ile görüşmenin ardından açıklama yapan komisyon üyesi MHP Milletvekili Atila Kaya, “En küçük bir pişmanlık hatta üzüntü emaresi bile göstermeyen bir tavrı var” diye konuştu. Komisyon üyesi BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de Tetik’in “bilfiil işkencecisi olduğunu” söyledi. MHP Milletvekili Kaya, Küçüktiryaki’ye olayların engellenmesi yönünde adımlar atılmadığı yönündeki iddialara ilişkin soru yöneltti. Küçüktiryaki, “Bizim sıkıyönetim komutanlarıyla, onların da bizimle hiçbir ilişkisi olmazdı. Sadece ‘Filan adamı al, filanı ver gibi... Örneğin Ankara emniyet müdürünü görevden alın, filanı yapın’ dediler. Biz buna direndik. Fakat daha sonra istedikleri adamı yaptılar” dedi. Önder’in “Siz Emniyet Genel Müdürlüğü yaptığınızdan emin misiniz?” demesi gülüşmelere neden oldu. Acıbadem’deki TSK Özel Bakım Merkezi’nde Tetik ile yapılan yapılan görüşme de yaklaşık iki saat sürdü. Görüşmenin ardından gazetecilere açıklama yapan komisyon üyesi MHP Milletvekili Ati ‘Pişmanlık ve üzüntüsü yok’ la Kaya, “İşine gelmeyen noktalarda hatırlamıyor ama esas itibarıyla en son; bir vicdan muhasebesi yaptığınız zaman aradan bu kadar zaman geçti, 31 bin insan geçmiş oradan ve bunlardan sadece 4 bini ceza almış, diğerleri beraat etmişler, ‘bu konuda herhangi bir üzüntünüz, bir pişmanlığınız var mı?’ sorusuna ‘Hayır’ diye cevap verdi.” dedi. Komisyon üyesi BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de görüşmenin ardından Tetik ile ilgili şunları söyledi: “Benim bilfiil işkencecimdir. Sadece benim değil, Mamak Cezaevi’nden geçen binlerce insanın da... Ayrıca iki yoldaşımızın da ölümünden sorumlu bir özel harp mensubudur. Kıbrıs’taki görevinden sonra ödüllendirilerek Mamak’a gönderilmiştir.” Terör örgütü PKK Bitlis’teki askeri birliğe saldırı düzenledi 3 korucu şehit Haber Merkezi Terör örgütü mensuplarınca Ortakapı köyündeki askeri birliğe önceki gece düzenlenen saldırıda 3 geçici köy korucusu şehit oldu, 1 asker ile 3 korucu yaralandı. Bitlis Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada, saldırıda geçici köy korucularından Mehmetcan Yeşildağ, Mehmet Reşit Aysal ve İzzetin Bal’ın şehit olduğu, Hatay nüfusuna kayıtlı er Ali Güreşçi ile korucular Vahdettin Kırmızızambak, Ücret Kırmızızambak ve Hilmi Özgen’in yaralandığı kaydedildi. Şehit düşen 3 geçici köy korucusu için dün Bitlis Devlet Hastanesi bahçesinde tören düzenlendi. Bitlis Valisi Veysel Yurdakul, yaptığı konuşmada terörü kınadı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hakkâri’de 3 polisin, Bitlis’te de 3 geçici köy korucusunun şehit olması dolayısıyla, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e “hain saldırıyı kınayan” bir telgraf gönderdi. Terörün bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da yayımladığı mesajda, Hakkâri ve Bitlis’teki terör olaylarını nefretle kınadığını belirtti. Hakkâri’deki çatışmada şehit olan Gaziantepli özel harekât polisi Ertuğrul Polat’ın 4 ay önce evlendiği ve öğretmen olan eşinin 2.5 aylık hamile olduğu öğrenildi. Bu arada Hakkâri’de şehit olan arkadaşlarının cenaze törenine katılmak üzere Van’a gelen 7 polis, dönüş yolunda geçirdikleri trafik kazasında yaralandı. Polislerin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. BALYOZ SANIKLARINA BAYRAM İZNİ VERİLMEMESİNE TEPKİ ‘Bir gün onlar da adalet isteyecek’ İstanbul Haber Servisi Balyoz davası sanık yakınlarının karar açıklandıktan sonra başlattığı “Sessiz Çığlık” eyleminin dördüncüsünü dün gerçekleştirdi. Eylemde 18 yıl hapis cezasına çarptırılan orgeneral Bilgin Balanlı’nın mektubu okundu. Sanık yakınları Silivri Cezaevi’nde bayram boyuncu görüşe izin verilmemesine de tepki gösterek, bunu “tecrit” olarak nitelediler. Eyleme katılan Tümgeneral Ayhan Gümüş’ün kızı Pelin Gümüş “Adalet ve yargı herkes için gerekli sadece bizim için değil, onlar da bir gün adalet isteyeceklerdir” dedi. Vardiya Bizde Platformu adına konuşma yapan Bilgin Balanlı’nın kızı Burcu Balanlı adalet yerini bulana kadar eylemlerini sürdüreceklerini belirterek bu kararları hukuken ve vicdanen kabul etmeyen herkesi desteğe çağırdı. (Fotoğraf: HAZAL OCAK) Savaşa ‘hayır’ dediler ? İstanbul Haber Servisi 395’inci kez bir araya gelen Cumartesi Anneleri, bir bayramı daha yakınlarının akıbetini öğrenemeden karşılayacaklarını vurgulayarak, “Gidecek bir mezarımız bile yok” dedi. 1995’te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız da tüm anne ve babalara “Savaşa tepki gösterin” çağrısı yaptı. 1994’te kaybedilen ve 9 ay önce kemikleri bulunan Vecdin Avcıl’ın ağabeyi de “Yalnızca Suriye’den bahsediyorsunuz. Bizim çocuklarımız insan değil mi?” dedi. Açlık grevine BDP’den destek İstanbul Haber Servisi Türkiye genelinde 58 cezaevinde PKK ve KCK davalarının tutuklu ve hükümlülerinin “Abdullah Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının yaratılması, anadilde savunma ve eğitim hakkının tanınması” talepleriyle başlattığı açlık grevleri 40. gününe girdi. 492 kişinin sürdürdüğü eyleme destek amacıyla aralarında Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak’ın da bulunduğu birçok kişi açlık grevine başladı. Bir günlük açlık grevi eylemi yapan Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’dan açlık grevinde bulunanların taleplerinin dikkate alınmasını istedi. İstanbul’da BDP’nin Sancaktepe ve Büyükçekmece ilçe temsilcilikleri, Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nin İzmir il örgütü, Antalya il örgütü ile Liseli Öğrenci Birliği üyeleri, Kürt siyasi tutukluların kritik sınıra yaklaşan eylemlerine destek için açlık grevine başladı. Diyarbakır’da 25 demokratik kitle örgütü, açlık grevine dikkat çekmek amacıyla Diyarbakır E Tipi Hapishanesi’nin önünde basın açıklaması yaparak ölümler başlamadan sorunun çözülmesini istedi. ‘Bizi yok sayıyorlar’ ? AMASYA (Cumhuriyet) Çorum’un Osmancık ilçesinde Anadolu erenlerinden ve Hacı Bektaş Veli ocağına bağlı Koyun Baba Türbesi ve dergâhı, AKP’li Osmancık Belediyesi tarafından İsmailağa Cemaati üyelerine kiralandı. Alevi örgütleri karara sert tepki gösterdi. Aleviler, kararı “Bu durum Alevilere yönelik asimilasyonun somut bir kanıtıdır. Bu bir saldırıdır, hak ve inanç ihlalinin kendisidir. Bu dergâhın bir an önce Alevilere geri verilmesini istiyoruz, Biz vatandaş değil miyiz, bu haksızlıklar ne zaman bitecek?” sözleriyle eleştirdi. 2 kişiye 762 biner TL ? ANKARA (AA) Sayısal Loto’da numalar “4, 13, 17, 36, 44 ve 46” olarak belirlendi. 6 bilen 2 kişi, 762 bin 767’şar TL, 5 bilenler 2 bin 805’er TL, 4 bilenler 39’ar TL, 3 bilenler 5 TL 85’şer kuruş kazandı. 17 terörist öldürüldü Hakkâri kırsalında devam eden operasyonlarda insansız hava araçları bir grup terörist tespit etti. Kış üslenmesine hazırlanan teröristlere düzenlenen operasyonda 17 PKK’linin etkisiz hale getirildiği bildirildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle