23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EKİM 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER AKP FORMÜL ARIYOR 9 AKP İzmir teşkilatında yöneticiler ve muhalifler sosyal medyada tartıştı Erdoğan MYK’yi topluyor ERDEM GÜL ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 2023’e kadarki yol haritasında ilk ve önemli durak olarak gördüğü yerel seçimlerin öne çekilmesine ilişkin anayasa değişikliğinin Meclis’te referandum aralığında kalmasının ilk şaşkınlığını atlatan AKP, çözüm formülü için harekete geçiyor. Başbakan Erdoğan, cuma günü anayasa oylamasında yaşanan sürpriz gelişmenin ardından hiçbir değerlendirmede bulunmadı. Erdoğan, süreç boyunca kurmaylarından oylamanın neden 367’nin altında kaldığı, AKP’den oylamaya mazeretsiz katılmayan olup olmadığı, MHP’lilerin tutumu ve ne yapılabileceği konusunda bilgiler aldı. Partide, bu aşamada inisiyatifin artık Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e geçtiği, Gül’ün önündeki referanduma götürme ya da Meclis’e iade etme şeklindeki iki seçenekten birini kullanmak zorunda olduğuna vurgu yapıldı. Gül’ün vereceği bu iki kararla ilgili tüm hukuki seçenekler üzerinde çalışma yapıldı. Olasılıklar halinde yapılan bu çalışmalar hakkında Başbakan Erdoğan bilgilendirildi. ‘Bırakın bu işleri’ FIRAT KOZOK ANKARA AKP 4. Olağan Kongresi’nin ardından tekrar Sosyal İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na getirilen eski İzmir Milletvekili Nükhet Hotar’ın İzmir ziyareti öncesinde il başkanı Ömer Cihat Akay’ın teşkilata gönderdiği “karşılamaya gelin” mesajı kriz yarattı. Akay ile ters düşüp görevinden istifa eden Güzelbahçe İlçe Başkanı Kerim Çetin, sosyal paylaşım ağı Facebook’ta “Dün sayın genel başkan yardımcımızın sinsice gitmesini bekleyenler ne gariptir sahte coşku ile gelmesini bekliyorlar. Pes doğrusu” mesa ? Eski İzmir Milletvekili Nükhet Hotar’ın İzmir ziyareti öncesinde il başkanı Ömer Cihat Akay’ın teşkilata gönderdiği “karşılamaya gelin” mesajı kriz yarattı. jının ardından teşkilat yöneticileri ve muhalifler arasında sert bir tartışma başladı. Kerim Çetin, kişisel Facebook sayfasında yayımladığı yazısında “Dün sayın genel başkan yardımcımızın sinsice gitmesini bekleyenler ne gariptir sahte coşku ile gelmesini bekliyorlar. Pes doğrusu. Keşke il başkanı bugün çektiği mesajı büyük kongre günü destek için de çekseydi de anlasaydık” görüşlerine yer verdi. Partinin İzmir İl Kongresi’nde en çok oyu alan Ömer Cihat Akay’ın başkanlığının seçim kurulu tarafından kaçakçılıktan sabıkası olduğu gerekçesiyle düşürülmesinden sonra mazbatayı alıp il başkanlığı koltuğuna oturan, seçimlerin yenilenmesiyle birlikte koltuğu tekrar Akay’a bırakan Abdullah Tekbaş da Çetin’in yazısına “Zaten yüzü olsa sabıkalı olduğunu anladığı an o koltukta oturmazdı” yorumunda bulundu. Çetin ve Tekbaş’ın eleştirilerine tepki gösteren Akay’ın yönetiminde yer alan Hikmet Tınaztepe “Abdul lah kardeş, yine frensiz gidiyorsun. Sen de o koltukta bir süre oturdun. En azından koltuğa hürmet lazım” deyince Tekbaş daha da sinirlenerek, bu kez “Sana mı soracağım Hikmet?” yazdı. Tınaztepe ise bu mesaja “Abdullah kardeş terbiyeni takın. Sana kardeş diye hitap ediyoruz. Anlayışın buysa vay halimize” yanıtını verdi. Tartışmaya katılan Turgay Ergin ise, “Birileri çıkıp da ilçe teşkilatlarının halini görmüyor. Biz böyle mi seçim kazanacağız, birileri bıraksın bu işleri, İzmir’de kolay kurulmadı bu teşkilatlar. Oturarak olmuyor bu işler. Acele taze kan lazım...” diye isyan etti. Tekzip hakkının kötüye kullanımı İki yıl önce yaptığımız bir haberle ilgili tekzip metnini yasa gereği yayımlıyoruz. Haberimiz gerçek dışı olduğu için değil. Tekzibe neden olan haber, tümüyle gerçek. O halde neden? Tekzip isteyen iki “mağdur”, hukukun gerçek mağdurlar için askıda olduğu bugünün Türkiyesi’nde, yargının korumasına mazhar görülen ender kişiliklerden olduğu için. Bu iki kişiden biri, ODATV operasyonundaki hukuksuzluklar nedeniyle dönemin özel yetkili savcısı Zekeriya Öz ile birlikte görevinden uzaklaştırılıp Ankara’ya tayin edilen Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer. Yılmazer, haberin yayımlandığı iki yıl öncesinin İstihbarat Şube’den sorumlu İstanbul Emniyet müdür yardımcısı. Öteki “mağdur” ise dönemin İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi Müdürü Erol Demirhan. Gerçek hukuk mağdurları için bir türlü işlemeyen, hatta zulüm aletine dönen yargı mekanizması ve bu mekanizmanın aktörleri, özne Ali Fuat Yılmazer ve arkadaşı olunca bir şekilde, hatta yasaya aykırılık bile göze alınarak işletilebiliyor. Tekzip metninin yayımlanmasına ilişkin yargı kararının istihsal ediliş süreci, yargının içinde bulunduğu sefaletin ibreti âlem bir örneğidir. Yargıyı kuşatan, teslim alan zihniyetin Ali Fuat Yılmazergiller söz konusu olunca, neleri göze aldığı, hiçbir yasal dayanağa ihtiyaç duymaksızın keyfe keder kararlar alabildiği de bir kez daha görülmüş oldu. Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan’ın iki yıl önceki tekzip başvuruları, asliye ceza mahkemesi tarafından kesin olarak reddedilmişti. Ama, yaşanmakta olan yasaya, hukuka aykırılıkları görmezden gelen, kılını bile kıpırdatmayan Adalet Bakanlığı, kanunun kendisine açık hukuka aykırılıkları düzeltmek için sunduğu olağanüstü bir yasa yolunu Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan için bir tekzibin yayımlanıp yayımlanmaması konusunda kullanmaktan geri durmadı. Yetkisini bu iki imtiyazlı Emniyetçi için kullanarak konuyu Yargıtay’a taşıdı. Bu ülkede, apaçık hukuka ve kanuna aykırı yargı kararlarını, kendisine yapılan onlarca başvuruya karşın sessizce geçiştiren bakanlık, “mağdurun” adı farklı olunca, farklı uygulama yaptı. Yargıtay’ın yeniden yapılandırılan ilgili ceza dairesi de asliye ceza mahkemesinin kesin kararını bozarak ortadan kaldırdı, tekzibin yayımlanması gerektiğine karar verdi. Hem de hukukun ve yasanın konuyla ilgisi olmayan bir maddesini, kararına dayanak göstermekten çekinmeyerek. Kanun yararına bozma yolu sonucunda Yargıtay tarafından verilen esasa dair kararların, aleyhe sonuç yaratmayacağı kanunda açık açık ve net bir şekilde belirtilmiş olmasına karşın, Yargıtay ilgili ceza dairesi, kanunun gazetemiz açısından uygulanamayacağı ve gazetemizin kanunun korumasından yararlanamayacağı yargısına varmış olmalılar. Özel yetkili birilerinin korunması, kollanması söz konusu olduğunda, hukuk ve yasa güvencesinin geçersiz olduğu anlamına gelen bu karara saygı duymuyoruz. Bununla birlikte, şeklen mahkeme kararı sayılan bu karara uyma yükümlülüğümüz gereği tekzibi yayımlıyoruz. Son söz olarak, Mecelle’de yer alan bir hükmü hatırlatıyoruz: “Mahkeme kadıya mülk olmaz.” ERGİN’E SORU ÖNERGESİ Ancak, AKP için özellikle yerel seçimlerin 27 Ekim 2013 tarihinde yapılması hedefi nedeniyle hız sorunu öne çıktı. Bu arada Erdoğan’ın bugün Azerbaycan’a yapacağı iki günlük ziyaret de hız sorununu boyutlandırdı. AKP’de “Gül’ün kararını bekleyip karara göre adım atma” görüşü benimsenmesine karşın hız sorunu nedeniyle Erdoğan parti yönetimini toplama kararı aldı. Erdoğan, son anda bir değişiklik yapmaması durumunda Azerbaycan ziyaretinden önce bugün partisinin MYK’sini konuyu değerlendirmek ve çözüm arayışlarını görüşmek üzere toplayacak. Toplantıda Gül’ün verebileceği olası kararlar ve bu kararlar çerçevesinde AKP’nin atabileceği adımlar, alabileceği yeni kararlar değerlendirilecek. olası kararı değerlendirilecek Gül’ün Kaypakkaya sorgusu Meclis gündeminde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Kamer Genç, ölüm yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya’nın mezarını ziyaret eden akrabalarının savcı tarafından sorgulanmasını TBMM gündemine taşıdı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi veren Genç, kendisine başvuran Kaypakkaya’nın kardeşlerinin her yıl olduğu gibi bu yıl da mezarı ziyaretlerinin ardından savcılıkça çağrılıp sorgulandıklarını ifade ederek şunları kaydetti: “Merhum Kaypakkaya’nın suçluluğunu gösteren kesinleşmiş bir yargı kararı var mıdır? Ölen bir kişinin aile fertlerince mezarının ziyareti nedeniyle soruşturulmasını izah eder misiniz? Gelecek yıllarda da aynı soruşturmalar devam edecek midir?” ‘Boran yolumuzu aydınlatıyor’ Türkiye sosyalist hareketinin öncülerinden ve eski Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Behice Boran, ölümünün 25.yılında Zincirlikuyu’daki mezarı başında anıldı. “Behice Boran 100 Yaşında Çalışma Grubu” üyesi yoldaşları ve Türkiye Komünist Partisi üyeleri tarafından düzenlenen törende konuşan Boran’ın mücadele arkadaşı Rasih Nuri, Boran’ın ölümüne kadar sosyalist hareketin ileriye gitmesi için çalıştığını söyledi. Türkiye Komünist Partisi adına emekçi kadın bürosu üyesi Özgü Türk de “Bugün Behice Boran’ın mücadelesi TKP’li genç, işçi ve kadın yoldaşlarının yolunu aydınlatıyor. Ülkemiz AKP iktidarı altında zorlu bir dönemden geçerken daha özverili, daha çalışkan, daha inatçı, daha örgütçü komünistler olacağımıza söz veriyoruz” dedi. 30 Eylül 2010 tarihli Cumhuriyet Gazetesi ve internetteki haberle ilgili cevap ve düzeltme ‘Asılsız iddialarda bulunulmuştur’ ? Baştarafı 1. Sayfada Amaca ulaşmak için tehdit, şantaj, iftira ve karalama kampanyası gibi her türlü yöntemin kullanıldığı; tarif edilen bu yolla da Hanefi Avcı’nın tutuklandığı şeklinde tamamen asılsız ve hiçbir mesnede dayanmayan iddia ve isnatlarda bulunulmuştur. Bu iddia ve isnatlar; Ali Fuat YILMAZER ve Erol DEMİRHAN’ın “SAHTE RAPOR VE EVRAK TANZİM EDEREK (astlarına da ettirerek) HÂKİMİ YANILTMAK SURETİYLE ALINAN KARARLARLA Emniyet genel müdür yardımcıları da dahil olmak üzere bazı kamu görevlilerine komplo amaçlı operasyonlar düzenlediklerini” de ileri sürebilecek kadar insaf ve hakkaniyetten uzak bir cüretkârlığa dönüşmüştür. Bostancı’daki 27.04.2009 tarihli operasyonda Emniyet Amiri Semih BALABAN’ın şehit olmasına sebep olan Devrimci Karargâh Terör Örgütüne yönelik olarak geçtiğimiz aylarda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen adli çalışmalar kapsamındaki operasyonda 13 kişi tutuklanmıştır. Keza, yapılan operasyonda, çok sayıda suç unsuru ele geçirilmiştir. Nitekim bu operasyon neticesinde, Hanefi AVCI’da tutuklanmıştır. Devrimci Karargâh Terör Örgütüne yönelik gerçekleştirilen operasyon kapsamında adli makamlar tarafından tutuklanan Hanefi AVCI’nın, doğruluğu hakkında delil dahi gösterilmeyen ve belirli maksatlarda ortaya attığı asılsız itham ve isnatlarının haber görünümü altında kullanılması; müvekkillerin de görev aldığı operasyonlar konusunda spekülasyon meydana getirmekte ve hukuka olan güven duygusunu sarsmaktadır. Bununla birlikte söz konusu tutumun, terörle mücadelede görev alanları hedef gösterici nitelikte olduğu da açıkça görülmektedir. Nitekim özellikle Ali Fuat YILMAZER, uzun süredir birtakım çevrelerin hedefindedir. Yasal yollarla müvekkillerin görev yapmasını engelleyemeyenlerin, bu tür yeni spekülasyonlardan medet umar hale geldikleri de gözlemlenmektedir. Yakın zamanda da bir başka yayın kuruluşu tarafından Ali Fuat YILMAZER’i hedef gösterircesine yayınlar yapılmış olup, bu haberlerin usul ve yasaya aykırı olduğu kesinleşmiş yargı kararları ile saptanmıştır. Bir gazete ve bu gazeteye ait internet sitesinde (yargı kararı gereği) gerçek durum kamuoyu ile paylaşılmıştır. Kısacası, görevlerini yasanın emrettiği hudutlar dahilinde yapmaya devam eden müvekkiller aleyhinde yapılan son provokatif girişimler de tıpkı diğer iftiralar gibi vicdanlardaki yerini elbette alacaktır. İddiaların odağında bulunan telefon dinlemeleri konusunda speküle edilen iddiaların aksine, müvekkillerin sorumluluğu altında yapılan işlemler tamamen yasal mevzuatlara uygun olup, amacı dışında hiçbir uygulama da söz konusu değildir. Şantaj, tehdit, yasadışı dinleme vs. iddialarla itham edilen müvekkiller, görevlerini mevzuatın izin verdiği sınırlar dahilinde ifa etmekte olup, aksi bir durumun olması da esasen mümkün değildir. Özellikle telefon dinlemeleri konusunda, gerekli yasal denetimler de mevzuat hükümleri çerçevesinde etkin bir şekilde ilgili kamu kurumları tarafından yapılırken, ortaya atılan gayri ciddi iddialara itibar etmek olanaksızlaşmaktadır. Esasen bu iftira ve iddiaların, yasal dinlemelerden ve görevlerini layıkıyla ifa eden müvekkillerin bulundukları makamlardan hoşnut olmayan kişilerce ortaya atıldığı da çok net bir şekilde görülmektedir. Yasal ve meşru yollarla amaçlarına erişemeyen bir kısım kişilerin “kara propaganda” yöntemleriyle kamuoyu önünde müvekkiller aleyhine yaptıkları bu linç girişimlerine sessiz kalınması da asla beklenilmemelidir. Şimdiye kadar olduğu gibi müvekkiller; bundan sonra da sorumluluk anlayışlarının gereği içerisinde, maksadı belli bu tür iftiralar karşısında yasal yollarla haklarının savunucusu olmaya devam edeceklerdir. Ezcümle, hukuki ve yasal zeminde hiçbir değer atfedilmeyecek hususların, gerçekmiş gibi maksatlı çevrelerce kamuoyuna farklı izah edilmeye çalışılması, ağır bir hukuka aykırılıktır. Bu husus son derece net olup, sorumlular hakkında gerekli hukuki işlemler ivedilikle ve en etkin şekilde ifa edilecektir. Tüm kamuoyunun bilgisine ve takdirine, vekil edenler Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan adına saygılarımızla arz ederiz.” İstanbul Emniyet Müdürlüğü (İstihbarattan Sorumlu) İl Emn. Md. Yrd. Ali Fuat YILMAZER, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Erol DEMİHAN Vekili Avukat Seyfettin UZUNÇAKMAK. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle