23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EKİM 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop PB Samsun B Trabzon B Giresun B Ankara B 26 28 29 27 29 31 30 25 24 25 25 26 26 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S B B B B B B B B B B B B 23 24 22 28 31 30 28 31 27 26 31 20 20 Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel B Paris B Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte Y Madrid PB Viyana PB 4 12 10 13 12 11 13 12 12 14 21 18 18 Belgrad Y 26 Sofya Y 22 Roma Y 23 Atina B 27 Zürih Y 11 Moskova Y 10 Aşkabat B 23 Taşkent PB 29 Baku B 24 Bişkek PB 26 Tiflis B 21 Kahire B 32 Şam B 31 13 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 15 Ekim ERGENEKON DAVASI SANIĞI Hilmioğlu oğlunu kaybetti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ergenekon davası kapsamında yaklaşık 3.5 yıldır tutuklu bulunan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu’nun oğlu Emir Hilmioğlu (21), Ankara’da geçirdiği trafik kazası sonucu yaşamını yitirdi. 13. Ağır Ceza Mahkemesi yol izni dahil Hilmioğlu’na cenazeye katılması için kolluk görevlileri refakatinde 4 gün izin verdi. Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi olan Emir Hilmioğlu idaresindeki otomobil, cumartesi günü 20.30 sıralarında Çubuk’tan Ankara’ya dönüyordu. İddiaya göre otomobil, Yenice Mahallesi, Gürsan Cam Fabrikası önünde aynı istikamete giden Fatih Koç yönetimindeki özel halk otobüsüne arkadan çarptı. Çarpmanın etkisiyle hurdaya dönen otomobilin sürücüsü Emir Hilmioğlu olay yerinde yaşamını yitirdi. Otomobilde bulunan arkadaşları Pınar Ertaç ve Burahan Bahadır ise yaralandı. Yaralılar olay yerine gelen ambulanslarla Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Hilmioğlu’nun cesedi savcının yaptığı incelemenin ardından itfaiye ekipleri tarafından sıkıştığı yerden çıkarılarak Halil Şıvgın Çubuk Devlet Hastanesi morguna götürüldü. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı. Geçen hafta açıklanan Avrupa Birliği’nin Türkiye İlerleme Raporu öncesinde Ankara ile Brüksel arasında çetin pazarlıklar yaşandı. Raporun taslağı basına sızınca hükümet Brüksel’de girişimde bulunarak “gerçeği yansıtmadığı ya da sübjektif olduğu” gerekçesiyle bazı bölümlerin değiştirilmesini istedi. Son dakikaya kadar süren pazarlıklarda Ankara’nın bazı taleplerini reddeden AB, bazılarında ise önemli değişiklikler yaptı. Türkiye’nin bir iç işidir.” AB ise hükümetin bu savunmasını dikkate almayarak Ay ile ilgili paragrafı aynen koruma yoluna gitti. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY oplu mezar değil tesadüfmüş T Hükümetten AB’ye İşkenceci Müdür Savunması ‘Selim Ay Bizim İç İşimiz!’ oranları üzerinde etkisi olacağından kaygı duyuluyor” ifadesi yer alıyordu. Bu ifadenin raporun son halinde olmaması, hükümetin değişiklik girişimlerine bağlandı. suçlamalarına maruz kalmış bir polis amirinin İstanbul’da terörle mücadele biriminde kilit bir göreve atanmasını tüm partiler eleştirdi” ifadeleriyle yer aldı. Hükümetin eleştiriye verdiği yanıtta şu ifadeler kullanıldı: “AB Komisyonu bazı basın organlarında eski terör mahkumlarının verdiği ifadelere dayanarak bu eleştiriyi yapıyor. Bahsedilen kişi hakkında ne verilmiş bir yargı kararı ne de AİHM kararı vardır. Bu atama tamamen terörle mücadeledeki deneyimine dayanarak yapılmıştır. Karar ulusal makamların idari tasarrufu olup rgenekon paragrafı yumuşadı Dikkat çekici değişikliklerin başında Ergenekon ve Balyoz davalarına ilişkin paragraf geliyor. Taslak raporda “Hükümetin yargı üzerindeki etkisi ve dava süreçlerindeki eksikler ile soruşturmaların geniş çerçevesi nedeniyle bu davalar hakkındaki şüpheler artıyor” ifadesi vardı. Bu bölümden “hükümetin yargı üzerindeki etkisi” ifadesi çıkarılırken, “davaların demokratik işleyişe katkısı” vurgulanarak son hali şöyle değiştirildi: “Türkiye’deki demokratik kurumların düzgün işleyişine ve hukukun üstünlüğüne duyulan güvenin güçlendirilmesi bakımından bir fırsat teşkil eden bu davalar, yargı süreçlerinin geniş kapsamlı olması ve söz konusu süreçlerle ilgili eksikliklere yönelik ciddi endişeler yüzünden gölgede kalmıştır.” İlk taslakta hükümetin temel eğitimi kesintili hale getiren 4+4+4 yasasıyla ilgili “Kız çocuklarının ilköğretime devam E elim Ay savunması: Karışmayın Türkiye’nin AİHM’de iki işkence davasından mahkumiyet almasına neden olduğu belirtilen Sedat Selim Ay’ın, terörden sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı’na getirilmesi kararı da raporda “Geçmişte işkence ve tecavüz S TSK’yi yıpratma amaçlı olarak hükümete yakın basın organlarında sıkça yer alan ve hatta bakanların bile ziyaret ettiği “Güneydoğu Anadolu’daki toplu mezarlar” meselesi AB raporuna girince buna ilk itiraz yine hükümetten geldi. Ankara’dan AB’ye gönderilen itiraz yazısında “Raporunuzdaki ‘toplumezar’ ifadesi kabul edilemez. Bu iddia temelsizdir. Kazılar sırasında ya da bir inşaat sahasında tesadüfen bulunan insan kemikleri ya da kimliği belirsiz mezarlar toplu mezar diye adlandırılamaz” ifadesi yer aldı. Bu savunmayı da dikkate almayan AB “Güneydoğu Anadolu’daki toplu mezarlar yeterince soruşturulmamıştır” şeklindeki ifadesini değiştirme gereği duymadı. MHP İLE ANAYASA YAPMANIN GÜÇLÜĞÜ Yerel seçimlerin 5 ay öne alınması Başbakan Erdoğan’ın 2014 planının en önemli ayağı. O nedenle yerel seçimlerin öne alınmasını sağlayacak anayasa değişikliğinin 360 oyla referandum aralığında kalması, AKP için son dönemin en riskli gelişmesi. Ama bu krizin bir de MHP ve yeni anayasa süreciyle ilgili boyutu var. AKP, yerel seçimlerle ilgili anayasa değişikliğini MHP ile anlaşarak Meclis’e getirdi. Hatta Erdoğan “MHP ile oylarımız yetiyor” açıklaması yaptı. Gerçekten de AKP’nin 326 sandalyesine ek olarak MHP’nin de 51 milletvekili bulunuyor ve bu toplamda anayasa değiştirecek çoğunluk olan 367’nin 9 fazla üzeri olan 376’yı gösteriyor. Meclis aritmetiği ve Erdoğan’ın milliyetçi söylemindeki artışa bakarak AKP’nin yeni anayasayı da MHP ile yapacağı yorumları çoğalmıştı. Ancak cuma günü yaşanan “yol kazası” bu sayısal toplamın garanti olmadığını, AKP’nin MHP ile yapmaya kalkışacağı bir yeni anayasanın da 367’nin altında kalma riski taşıdığını göstermiş oldu. Kürtlere verilecek haklar konusunda MHP’den; Cumhurbaşkanı Gül’ün dışlandığı senaryolar nedeniyle de AKP’den çıkacak 11 fire, AKPMHP anayasasının geleceğini daha şimdiden tehdit etmeye başladı bile... 4+4+4 eleştirisi çıktı Aynı kaderi paylaştı Ergenekon davasının bir başka tutuklu sanığı Yarbay Mustafa Dönmez de geçen ay oğlu Alp Kağan Dönmez’i (21) trafik kazasında kaybetmişti. Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde okuyan Alp Kağan Dönmez, Azerbaycan’ın başkenti Baku’de staj gördüğü sırada yolun karşı tarafına geçerken bir aracın çarpması sonucu ölmüştü. Dönmez, acı haberi yargılandığı mahkeme salonunda almıştı. Fatih Hilmioğlu, oğlunun cenaze törenine katılmak için bu sabah karayoluyla Ankara’ya gidecek. Emir Hilmioğlu, 16 Ekim Salı (yarın) Ankara Kocatepe Camii’nde öğle namazının ardından defnedilecek. AP Bütçe Komisyonu Başkanı: Türkler de Avrupalılar da istemiyor Türkiye AB için yok ? AB’nin sınırları konusunun kapandığını belirten Fransız parlamenter Lamassoure, “Hırvatistan yakında AB üyesi olacak ama bu küçük ülke sorun oluşturmaz” dedi. Haber Merkezi Avrupa Parlamentosu (AP) Bütçe Komisyonu Başkanı Fransız parlamenter Alain Lamassoure, “Türkler ve Avrupalılar Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğini istemedikleri için” AB açısından “Türk sorunu” diye bir meselenin kalmadığını savundu. Fransa’da pazar günleri yayımlanan “Journal du Dimanche” gazetesine demeç veren Lamassoure, ekonomik kriz nedeniyle Avrupa entegrasyonuna ara verilmesi gerekip gerekmediğine dair bir soruya, “Hırvatistan yakında AB üyesi olacak ama bu küçük ülke 4 milyon nüfusuyla sorun oluşturmaz. AB’nin sınırları konusu da artık kapanmıştır. 2000’li yılların başlarında gündemde olan Türk sorunu ne Türkler ne de Avrupalılar ortak olmak istemedikleri için artık gündemden kalkmıştır” yanıtını verdi. TAZMİNAT DAVASINA RET Yargıtay Tatar ailesini yıktı AYKUT KÜÇÜKKAYA Amirallere suikast soruşturması kapsamında ikinci kez gözaltına alınırken 19 Aralık 2009 günü intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar’ın ailesinin karalama kampanyası karşısında sürdürdüğü hukuk mücadelesinde bir gazeteden kazandıkları tazminat Yargıtay engeline takıldı. Temyiz davasında Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, gazetenin tazminat ödemesine hükmeden yerel mahkemenin kararını onayladı. Daire gazetenin karar düzeltme talebinde ise hem dairenin onama kararını hem yerel mahkemenin kararını bozdu. 16 ile 20 yıl arasında hapse mahkum edilen askerlerin çocukları, “Özel yetkili mahkemeler kapatıldı, mağduriyetini biz çekiyoruz” dedi. (Fotoğraf: ALİ HAYDAR ŞAHİN) ‘Biz de mağduruz’ Balyoz’da yargılananların çocukları, Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun anıtmezarını ziyaret etti İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında yargılanan emekli ve muvazzaf askerlerin çocukları dün 17 Eylül 1961’de idam edilen eski başbakanlardan Adnan Menderes ile bakanlar Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun Anıtmezarında, babalarının çeşitli hapis cezalarına çarptırılmasını protesto etti. Balyoz davasında 20 ile 16 yıl arasında hapis cezalarına çarptırılan Tümgeneral Ayhan Gümüş’ün kızı Pelin Gümüş, Deniz Kurmay Kıdemli Albay Kadri Sonay’ın kızı Ece Akpolat, emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk’un kızı Nil Kutluk, Orgeneral Bilgin Balanlı’nın kızı Burcu Balanlı, emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un oğlu Avukat Selim Yavuz’un da aralarında bulunduğu 30’a yakın sanık yakını Anıtmezarda toplandı. “Mağdur olduk ey halkım unutma bizi”, “Balyoz zulmüne son”, “Balyoz kararları hukuk katliamıdır” dövizleri taşıyan askerler çocukları adına basın açıklamasını Deniz Kurmay Kıdemli Albay Kadri Sonay’ın kızı Ece Akpolat okudu. Açıklamada “Babalarımız haksız suçlama ile mağdur edildi. Biz mağdur edildik. Başbakanımızın ‘devlet içinde devlet oldular’ diyerek güvenmediğini açıkça ifade ettiği özel yetkili mahkemelerce mağdur edildik. Bu mahkemeleri savunan yok, bu mahkemeler kapatıldı; bunun mağduriyetini biz çekiyoruz” denildi. “Mağdur çocukları olarak yapılan haksızlıkları herkese anlatmak için yola çıktık” ifadelerinin yer aldığı açıklamada “Aleni darbe yapmış, tüm partileri kapatmış, parti başkanlarını hapse atmış ve on binlerce genci işkenceden geçirmiş Kenan Evren neden 32 yıldır dışarıda” diye soruldu. 18 yıl hapse çarptırılan Tümgeneral Ahmet Yavuz’un oğlu avukat Selim Yavuz da “Merhum Menderes’in davası neyse bizim davamız da odur. Darbeye biz de karşıyız” diye konuştu. Atatürk, 15 Ekim 1927’de “Nutuk”u okumaya başlamış, 20 Ekim’de tamamlamıştır. Tam 36 saat 31 dakika süren bu okuma, sadece Kurtuluş Savaşı sürecinin birinci ağızdan, kaynağından tarihe mal edilmesi değildir. Anlatım sanatı üzerine akla gelecek neredeyse bütün türleri içine alan çok yönlü bir eserdir. “Nutuk”, bugün de pek çok boyutuyla günceldir, almak isteyene sayısız dersler içermektedir. ??? Okunuşunun 85. yılında “Nutuk” üzerine genel bir ufuk turu yapalım. “Nutuk”, bir yanıyla bağımsızlık destanıdır. Bağımsızlığa böylesine inanmış, bunu başarabilmek için her şeyi göze almış, ancak sabrı ve mantık süzgecini hiç elden bırakmamış, hırsıyla aklı hep birbiriyle barışık olmuş bir lider. Samsun ve sonrasındaki süreçte sadece İstanbul hükümetleri değil, yakın çevresindeki pek çok kişi o koşullarda bağımsız bir devlet kurulabileceğine inanmamış. Atatürk, kendisi inanmakla kalmamış, bıkmadan usanmadan etrafını da inandırmış, İstanbul hükümetleriyle son ana kadar hedef amaçlı işbirliğini zorlamış. “Nutuk”, bir yanıyla halk hikâyesidir. Atatürk, elinde bulundurduğu güç ne olursa olsun halka yaslanmaktan hiç vazgeçmemiş. O günkü ortamda, savaşlardan bıkmış bir halkı yeniden canlandırmak, ona idealler vermek için her yöntemi denemiş. Meşruiyetin sadece ve sadece halktan alınabileceğini düşünmüş. Halkı hiç küçümsememiş. Hep onun temsilcileriyle birlikte hareket etmiş, onlarla karar almış. “Nutuk”, bir yanıyla siyaset bilimi eseridir. Savaşın, siyasetin silahlarla sürdürülmesi olduğu gerçeğini hiç ihmal etmemiş. O nedenle savaşın en ateşli günlerinde bile o anın yanı sıra bir, iki hatta üç hamle sonrasının planlarını kurmuş. Bunu yaparken hem pratikten esinlenmiş hem kitaptan. Kitapla hayatı birleştirip kendi çıkarımlarını üretmiş. Bu anlamda “Nutuk”tan Atatürk’ün iki sözünü aktaralım: “Tarih itiraz edilemez bir şekilde ispatlamıştır ki, büyük davalarda başarı için sarsılmaz bir yetenek ve güce sahip bir önderin varlığı şarttır.” “Cesaretle ileri görüşlülüğün bağdaştırılamadığı yerlerde ve işlerde, sonuç pek parlak da olsa, bunun tez elden tersine döndüğü ve yararsız kaldığı örnekleriyle görülmüştür.” “Nutuk”, bir yanıyla macera belgeselidir. Daha Samsun’a çıkmak için İstanbul’dan ayrılış günlerinden başlamak üzere her aşaması Atatürk’ün hayatına mal olabilecek tehlikelerle doludur. Yolun başını şöyle özetlemiştir: “İstanbul’da kalıp tutuklanmaktansa, Karadeniz’de batıp boğulmayı tercih ettim.” ??? “Nutuk”, Atatürk’ün gençliğe seslenişiyle son buluyor. Bugün başta genç kuşaklar olmak üzere her kesimin “Nutuk”tan öğreneceği çok şey var. Kendisinin de ettenkemikten herkes gibi insan olduğunu, heyecanlar, hayal kırıklıkları yaşadığını yalın ve samimi bir dille anlatan Atatürk, ortaya attığı her iddianın, dile getirdiği her önemli konunun belgesini de göstermeyi ihmal etmemiş. Ben söyledimse inanılır deyip kolaycılığı yeğlememiş. Bir yandan mandacı İstanbul hükümetiyle, bir yandan işgal kuvvetlerinin sinsi planlarıyla, bir yandan Anadolu’daki cehaletle, bir yandan uğradığı ihanetlerle, bir yandan umutsuzlukla uğraşan Atatürk ana hedeflerinden milim ödün vermeden yürümüş. “Nutuk”, her satırıyla bunun kanıtlarıyla dolu. Bugün, Atatürk’ü aşacağını iddia edenlerin, önce ona ulaşabilmesi gerek. Bugün, Atatürk’ün yolundan gittiğini iddia edenlerin önce onu özümsemesi gerek. Bugün, Atatürk’ü silebileceğini düşünenlerin aklından şüphe etmek gerek. ‘Ben de bu yayladan şaha gi Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar gazetemize yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Eğer onama veren Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin onama doğrultusunda karar veren dört üyesinden üçü değişmişse, eğer onama kararına muhalefet şerhi koyan üye şimdiki karara imza atan heyetin başkanı olmuşsa ve bozma kararı muhalefet şerhinin hemen hemen bire bir aynıysa, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne yeni atanan üç üye de blok olarak başkanın görüşü yönünde oy kullanıyorsa… O zaman ‘Ben de bu yayladan şaha giderim.’ Kimse yargı bağımsızlığı konusunda beni ikna edemez.” Aile, gazeteden aldığı 10 bin 500 TL’yi ÇYDD’ye bağışlamıştı. Yargıtay’ın kararının ardından yerel mahkemede yeniden görülecek davanın ilk duruşması yarın Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapılacak. ‘Kıbrıs meselesini başaramadık’ AB’ye Nobel Barış Ödülü verilmesini “Avrupa mucizesinin taçlandırılması” olarak tanımlayan Lamassoure, buna karşılık AB’nin başaramadığı konular olduğunu, bunun başında da Kıbrıs meselesinin geldiğini söyledi. 3. DevGenç şenliği 3. Geleneksel DevGenç Kültür Şenliği, dün Okmeydanı Sibel Yalçın Parkı’nda yapıldı. Bu yıl Sultangazi’de polisin açtığı ateş sonucu ölen Hasan Selim Gönen’e adanan etkinlik, “Geçmişten bu yana DevGenç’li olmak” paneliyle başladı. Şiir dinletisi ve Gençlik Federasyonu’nca hazırlanan “Hasan Selim Gönen” adlı oyunun sahnelendiği şenlikte, DevGenç tarihini anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı, Kardeş Türküler, Apolas Lermi ve Grup Yorum dinleti sundu. (ALİ AÇAR) Türkiye raportörüydü Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği müzakereleri sırasında 19931995 yılları arasında Fransa’nın AB İşleri’nden Sorumlu Bakanı olan Lamassoure, 2001 yılında da AP’nin Türkiye raportörlüğünü yapmıştı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle