19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EKİM 2012 CUMA [email protected] 18 KÜLTÜR Fatih Akın’ın gösterime giren ‘Cennetteki Çöplük’ belgeseli kesinlikle haftanın filmi Çamburnu çöpburnu olmasın! ? İlk kez Cannes Film Festivali’nde gösterilen “Cennetteki Çöplük”, HES’lerle başı belada olan Karadeniz’in bir ucunda 5 yıldır süregelen doğa ve çevre kıyımına dikkat çeken önemli bir belgesel. Trabzon’un cennetten farksız bir köşesinde, yemyeşil çay tarlaları ve çam ağaçlarıyla kaplı Çamburnu köyünde, yöre sakinlerinin bütün direnmesine hatta belediye reisinin de itirazına karşın devlet eliyle devasa bir çöp toplama ve arıtma tesisi kurulur 2007’de. Köyün tepesinde, eski bir bakır madeninden kalma çukur arazide kurulan tesise, naylon torbadan hayvan leşine, yemek artığından teneke kutuya kadar bölgenin bütün çöpü kamyonlarla taşınıp yığılır ve tesisi inşa eden özel şirket yetkililerinin, ortaya çıkan dayanılmaz kötü kokuya karşı havaya parfüm sıkarak (!) ya da yüksek duvarsetler çekerek önlemeye çalıştıkları büyük bir çevresel felakete maruz kalır yerel halk. Almanya’daki medarı iftiharımız, Hamburglu Fatih Akın’ın ilk kez Cannes’da gösterilen “Der Müll im Garten EdenCennetteki Çöplük”ü, yönetmenin dedesinin kö2007’den beri yaşanan mücadelesine kendi çapında tanıklık ediyor “Cennetteki Çöplük” belgeseliyle, “İstanbul HatırasıKöprüyü Geçmek”ten (2005) yıllar sonra. Kuşkusuz solunan havayı kirleten karbondioksit ve metan gazı tehlikesinin yanı sıra biriken zehirli çöp suyunun yağan yağmurlarla toprağa karıştığı, denize aktığı ve ekili alanları, çay tarlalarını etkilediği yörenin hep kandırılagelen insanları, ağır işçi gibi çalışan kadınları, kahvelerde taştavla oynayan erkekleri, büyük kentlere gitmeyi kafaya koymuş gençleri, şirketçe mahkemeye verilmiş belediye reisiyle yapılmış çeşitli söyleşilere, panoramik çevre manzaralarına dayanan Çamburnu şenliğindeki Şevval Sam konseri ve çay üretimine ilişkin görüntülerle süren bu belgeselin üslubu, eleştiri dozu yüksek bir Michael Moore’vari, ateşli ve keskin muhalefet tarzından yoksun olsa da yeterince etkileyici ve akıcı. Filmdeki “malzemenin” çoğunluğunu çeken kameraman Seyrekbasan’ın katkısının yanı sıra Akın’ın “İstanbul Hatırası”ndan hatırladığımız (Einstürzende Neubauten grubundan) Alexander Hacke imzalı, vurmalı çalgı ağırlıklı, ritmik, gerilimli müziklerin de anlatımına cuk oturduğu “Cennetteki Çöplük”, içerdiği aktivist duyarlılığı ve sorumluluğuyla zaten HES’lerle başı beladaki Karadeniz’in bir ucundaki 5 yıldır süregelen doğa ve çevre kıyımına dikkati çeken, önemli bir belgesel sonuçta. AKP yönetimince getirilen çözümlerin sürekli yeni sorunlar doğurduğu günümüzde, Trabzon’un valilikçe çöp havuzu olarak saptanıp kurban edilmiş Çamburnu yöresindeki çöp sorununun sözüm ona nasıl halledildiğini görüntüleyen bu önemli belgeselin ülkemizde kötü giden bir şeylere (değiştirmese de) en azından ilgi çekeceğini umuyoruz. Manga konserinde şarkılara yerinden coşkuyla katılan gencin camide müezzin olarak ezan okuduğu bölüm gibi ilginç, kişisel sahnelere de sahip “Cennetteki Çöplük” belgeseli, bizce kesinkes haftanın filmi. Zamanın Denizlerine Yollanan Sesler... “Vergilius’un Ölümü” baskıya girdi. Bu demektir ki kırk yılı bulan bir çeviri serüveni artık bu iklimin insanlarının dilinde ortaya çıkmak için gün sayıyor. Umberto Eco, edebiyat eserlerinin çevirisi üzerine bir yazısında şöyle demiş: “Üzerinde durduğumuz her cümle, bir metindir ve bir metni anlamak –özellikle de çevirmek– için bu cümlenin temsil ettiği olası dünyaya ilişkin bir varsayımın kurgulanması gerekir. Yani bir çeviri … tahminlere dayanmak zorundadır ve çevirmen ancak kendisine akla yakın gelen bir tahmin oluşturduktan sonra metni bir dilden ötekine taşımaya girişebilir…” Umberto Eco’nun bu satırları bir yıl kadar önce elime geçti. Ve ben onları okuduktan sonra “Vergilius’un Ölümü” başlıklı çeviri çalışmamın özellikle son on yılında ne yapmış olduğumun bilincine çok daha iyi vardım. Romanın yazarı Hermann Broch, eserinde, Roma’da imparatorluk döneminin kurucusu sayılan Augustus ile Latin dünyasının en büyük şairi sayılan, ünlü “Aineis Destanı”nın yazarı Publius Vergilius Maro’nun dönemlerini kapsayan bir dünya inşa etmişti. Çevirimin başına koyduğum “Bir Çevirinin Hikâyesi” başlıklı yazımda da açıklamaya çalıştığım gibi bu çalışma hayatımın yaklaşık kırk yılına yayıldı. Elbette bu kırk yılın her gününde bu çeviri üzerinde çalışmadım. Ama hayatımın hemen her dönemecinden sonra yine ona döndüm. Eserin çevirisine ilişkin düşünsel çalışmalarım ise bu kırk yıl boyunca kesintisiz sürdü. Başka deyişle ya da Umberto Eco’nun söyledikleri doğrultusunda, “Vergilius’un Ölümü” üzerine, oradaki dünya üzerine varsayımlar oluşturmaktan bir an bile geri kalmadım. Bu durumu, kırk yıl boyunca bu romanda temsil edilen dünya üzerine hayaller kurmaya hep devam ettim, şeklindeki bir söylemle de ifade edebilirim. Zaman oldu, bu kadar çok hayal üretmekten korku duydum; bu kadar çok hayalin beni sürükleyebileceği hayal kırıklıklarının çokluğundan ürktüm. Ama o korku dönemini sanırım çabuk arkada bıraktım. O zaman kesitinin yerine, ne kadar çok hayal üretirsem, sonradan çevirinin tamamını üzerine inşa edeceğim zeminin bir o kadar güçlenip zenginleşeceği inancının geçtiği bir dönem başladı. Çeviri serüveninin son on yılı, işte bu döneme aittir. Bu on yıl, aynı zamanda Yunan ve Roma antikçağları ile felsefenin günümüze kadarki yolunun birlikte harmanlandığı bir romanı çevirebilmek için gerekli birikimi artık iyiden iyiye elde ettiğimden emin olduğum bir dönemdi. Çok önceleri, sanırım bu roman ile karşılaşır karşılaşmaz, kendi kendime bir söz vermiştim: “Ben, ancak günün birinde bu romanı çevirebilirsem kendimi çevirmen sayacağım” demiştim. Yukarıda sözünü ettiğim on yıl, sanırım artık bu hedefe ilerlemeye başlayabileceğime iyice inandığım dönemin başlangıcıydı. Bu çeviri çalışmasının çok önemli bir özelliği de benim açımdan bir tür “ötekiben”in hayat yolunu belirlemesiydi. Çok olumsuz koşullarda hayata başlamış olan “ben”, neredeyse daha ilkgençlik çağında kendini bir kader gibi içinde bulduğu hayatın hiçbir zorlayıcı koşuluna boyun eğmeyeceği, mutlak anlamda özgürlüğü ve kendi çabalarının ürünü olan, “benim” diyebileceği bir “ötekihayat”ı ona layık bir “ötekiben” kimliği ile yaşayabileceği bir savaşım yolunu seçmişti. Kendini “Vergilius’un Ölümü” gibi kırk yılı bulan bir çeviri çalışmasına adamak, benim için böyle bir “ötekiben”in canlı simgesiydi. Elias Canetti’nin Hermann Broch’un 50. yaş günü için hazırladığı söylevde belirttiği gibi, aslında her edebiyat çalışması zamanın denizlerine bırakılmış bir “ses”tir. “Vergilius’un Çevirisi”, bu sözün doğruluğuna kesinlikle inanan bir kalem tarafından sayfalara dökülüp kâğıtlardan yapılma bir gemiye dönüştürüldü ve zamanın denizlerine bırakıldı… yü olan Çamburnu’ndaki en azından havayı kirleten bu çöplüğün kurulma döneminden günümüze kadar süregelen feci durumunu aşama aşama gözler önüne seren, 5 yılda tamamladığı yeni bir belgesel. Sineklerin bulut halinde uçuştuğu, sürekli kuş sürülerinin gagaladığı, sokak köpeklerinin deştiği, vurdumduymaz yöneticilerin ge çici önlemlerle geçiştirip görmezden geldiği, özetle halk sağlığının hiçe sayıldığı bu çevre katliamını, Çamburnulu fotoğrafçı Bünyamin Seyrekbasan’ın kamerasıyla saptayarak kaydeden Fatih Akın, yöre sakinlerinin SYLVIE TESTUD’ÜN ‘BAŞKA BİR KADIN’I YÜZEYSEL VE YAVAN BİR FİLM Binoche hayranlarına Filmekimi’nden piyasaya düşen, Fransız yapımı “La Vie d’une AutreBaşka Bir Kadın”, “La Mome”, “Sagan” gibi filmleriyle parlamış, 20 yıllık oyuncu Sylvie Testud’ün, senaryosunu Frederique Deghelt’in romanından Claire Lemarechal’le birlikte yazarak yönetmenliğine de soyunduğu bir ilk “uzun metraj.” Seksi sekreteriyle (Auri Atika) ilişkisini sürdüren, çizgi romancı ko? Bayat ve casından (Matthieu Kassovitz) boşanma sürecinde olan, 40’lı yaşların başındaki tek çocuklu Marie’nin (Juliette Binoche) bir sabah uyandı özenti bir konuyu ğında kendini 25 yaşında bulması ve son 15 yılını hiç hatırlamaması hikâye eden film, gibisinden oldukça bayat ve özenti bir konuyu hikâye eden “Başka Bir “ikinci bahar” Kadın”, ikinci bahar temalı, Fransız işi bir romantik komedi denemesi. temalı, Fransız işi Marie’nin 25 ve 40 yaşlarını canlandıran, 50’sine merdiven dayamış Juliette Binoche’la iyi yönetmenkötü oyuncu M. Kassovitz bir romantik çiftini bir araya getiren yönetmen Testud’ün yüzeysel ve yavan yakkomedi laşımının ürünü bu komedidram bulamacı filme ancak Binoche denemesi. hayranları katlanabilir. “SKYFALL” TÜRKİYE’DE 2 KASIM’DA GÖSTERİME GİRECEK Yarım yüzyıllık James Bond ASLI SELÇUK ? 5 Ekim dünya Majesteleri’nin gizli ajanı, öldürme yetkisi olan 007 James Bond, 5 Ekim günü 50. ya James Bond gününde şını kutladı. Temelde yazınsal bir olay olan New York Modern Bond’un 50’lerde başlayan serüvenlerinin ba Sanatlar Müzesi Bond şarısı ilk yıllar Büyük Britanya sınırları sergisi açtı, Los içinde kaldı. 007’nin yaratıcısı Ian FleAngeles’ta Bond ming doğru bir zamanda bir toplumun tüm düş kırıklıklarını giderecek ideal kahramanı, müzikleri gecesi egzotizm, cinsellik ve şiddet karışımını bul düzenlendi, Londra’da muştu. Başkan Kennedy’nin Bond hayranlığının kamuoyuna açıklanmasından sonra di geliri UNICEF’e verilen zinin ilk filmi Dr. No 1962’de sinemaya uyar bir müzayede yapıldı, lanır ve 007 böylece sinemanın en etkileyibirçok ülkede ci kahramanına dönüşür. Everything or Nothing: Dr. No’nun gösterimi iki ayrı etki yaratır: The Untold Story of Bond romanları tüm dünyada yeniden gün007 adlı belgesel deme gelir, 007’nin popülaritesi sağlamlaşır. gösterildi. 1960’larda Bond’un etkisiyle birdenbire sinemada, TV’de casus, gizli ajan filmleri yoğun ilgi çeker olur. 007’yi George Lazenby, Timothy Dalton, James Bond, Soğuk Savaş, Yıldızlar Savaşı, uzay, iletişim çağında değişmez amansız düş Pierce Brosnan, Daniel Craig oynarlar. manları Sovyetler Birliği, Kore, Çin, Kızıl Or Bond kadınlarıysa beyazperdenin en seksi kadu, uyuşturucu mafyaları, medya kralları, şirket dınlarıdır. Ünlü şarkıcılar (Shirley Bassey, Tiyöneticileri, uluslararası terör örgütleri, nükle na Turner, Madonna) tarafından yorumlaer terörle, dünyayı ele geçirmek isteyen kötü nan şarkılar hit parçalara dönüşürler. Bond filmleri, kesintisiz dönemin politik olaylarıadamlarla savaşır. Bond’u kamyon şoförlüğünden sinemaya nı, teknolojik yeniliklerini yansıtırlar, popütransfer edilen Sean Connery canlandırır. ler gündemi hiç kaçırmazlar. Soğuk Savaş’ın 1973’te Roger Moore’un Bond olmasıyla di bitmesi, Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla yazide sertlikten çok espriler yer almaya başlar. pımcılar BatıDoğu düşmanlığından vazgeçip ? UZUN HİKÂYE: Etiler Akmerkez Cinema Pink, 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30; Altunizade Capitol Spectrum 14, 11.00 12.15 13.45 15.00 16.30 17.45 19.15 20.30 22.00 (Cuma, C.tesi 23.15); Ataköy Cinemaximum (Ataköy Plus), 11.00 12.00 14.00 15.00 17.00 18.00 20.00 21.00 (Cuma, C.tesi 23.00); Avcılar Pelican Mall Pink, 11.30 12.45 14.00 15.15 16.30 17.45 19.00 20.15 21.30; Bağcılar Site, 11.30 12.45 14.00 15.15 16.30 17.45 19.00 20.15 21.30; Bahçelievler Kadir Has Cine Vip, 11.30 15.00 17.30 20.00 22.30; Bahçelievler Metroport Cine Vip, 11.00 12.15 13.30 14.45 16.00 17.15 18.30 19.45 21.00 22.15 (Cuma, C.tesi 23.15); Bahçeşehir Cinemax, 11.30 12.45 14.00 15.15 16.30 17.45 19.00 20.15 21.30 (Cuma, C.tesi 22.45 24.00); Bahçeşehir Cinemaximum (Akbatı), 11.00 12.15 13.45 15.00 16.30 17.45 19.15 20.30 22.00 (Cuma, C.tesi 23.15); Bakırköy Carousel Cinema Pink, 11.30 12.45 14.00 15.15 16.30 17.45 19.00 20.15 21.30; Bakırköy Cinemaximum (Capacity), 11.00 13.45 16.30 19.15 22.00 (Cuma, C.tesi 23.30); Bakırköy Cinemaximum (Marmara Forum), 11.00 12.30 13.45 15.15 16.30 18.00 19.15 20.45 22.00 (Cuma, C.tesi 23.45); Bayrampaşa Cinemaximum (Forum İstanbul), 11.00 12.15 13.45 15.10 16.30 17.55 19.15 20.40 22.00 (Cuma, C.tesi 23.30); Beylikdüzü Beylicium Favori, 11.30 12.45 14.00 15.15 16.30 17.45 19.00 20.15 21.30; Beylikdüzü Perla Vista Cinema Pink, 11.30 12.45 14.00 15.15 16.30 17.45 19.00 20.15 21.30; Beylikdüzü White Corner Favori, 11.00 12.15 13.30 14.45 16.00 17.15 18.30 19.45 21.00; Beyoğlu Atlas, 11.30 12.45 14.00 15.15 16.30 17.45 19.00 20.15 21.30; Beyoğlu Cinemaximum (Fitaş), 11.00 13.45 16.30 19.15 yeni düşmanlar yaratmaya yönelirler. James Bond artık Rupert Murdoch gibi medya krallarıyla savaşır, mutlak silah erkse artık iletişimi ellerinde tutan büyük para babalarına geçmiştir. 2004’te Sony, 007’yi yapımcısı MGM’den satın alınca Bond daha da köklü değişimlere uğrar. Ian Fleming 20. yüzyılın özünü gerçekten yakalamıştı fakat kahraman şimdi 21. yüzyılla yüzleşmelidir. Böylece senaryolarda aksiyondan çok öyküye, karakterlere yoğunlaşılır, ortaya epey gerçekçi ve duygusal bir ajan kimliği çıkar. Casino Royale’de (2006) Bond güncel gerçeklerden beslenir, kendini arayan, kendisiyle sürekli hesaplaşan bir karakter olur. Yaratıcı yönetmen Marc Forster (Monster’s Ball, Uçurtma Avcısı) Quantum of Solace’i (2008) yönetmek için seçilir. Forster ilk kez ajanın sarsılan psikolojisini sorgular, Bond’u lüksten, kadınlardan, dünyayı kurtarma yöntemlerinden uzaklaştırır, onu ayakları yere oldukça basan birine dönüştürür. Bu da Bond efsanesini daha saygın bir konuma taşır. Eğlencelik olsa da Bond filmleri belli bir bakışla çağdaş dünyanın aynası olmayı seçmişlerdir. Dört yıl sonra 23. film Skyfall’a başlanır. Marc Forster gibi yine saygın bir isim Sam Mendes (Amerikan Güzeli, Revolutionary Road) seçilir. Mendes bu kez öyküyü yönetici M’in (Judi Dench) çevresinde geliştirir. M, geçmişiyle yüzleşmektedir. Merkez MI6 kuruluşundan beri en büyük saldırıya uğrar, asıl hedefse M’dir. Bond’un M’ye karşı bağlılığı sınanacaktır, 007’nin tehdidi bulup yok etmesi gerekmektedir. Londra, İstanbul, Adana, Fethiye ve Şanghay’da çekilen Skyfall’da Daniel Craig, Judi Dench, Javier Bardem, Ralph Fiennes, Naomie Harris, Albert Finney, Ben Whishaw oynuyorlar. Skyfall’la 007’nin 50. yaşı kutlanırken Sam Mendes ilk film Dr. No’ya da gönderme yapıp efsanenin başlangıcına uzanıyor. 5 Ekim dünya James Bond gününde New York Modern Sanatlar Müzesi Bond sergisi açtı, Los Angeles’ta Bond müzikleri gecesi düzenlendi, Londra’da geliri UNICEF’e verilen bir müzayede yapıldı, birçok ülkede Everything or Nothing: The Untold Story of 007 adlı belgesel gösterildi. From Russia with Love’dan (Rusya’dan Sevgilerle/1963) 49 yıl sonra Bond yeniden İstanbul’da. Skyfall Türkiye’de 2 Kasım’da gösterime girecek. 13.40 15.00 16.20 17.40 19.00 20.20 21.40 (Cuma, C.tesi 23.00 24.15); Pendik Cinemaximum (Pendorya), 11.00 12.10 13.30 15.00 16.20 17.45 19.10 20.40 22.00; Suadiye Movieplex, 11.00 12.15 13.30 15.00 16.15 17.45 19.00 20.30 21.45 (Cuma, C.tesi 23.15 24.30); Şişli Cinemaximum (Trump Towers), 11.00 12.20 13.45 15.10 16.30 17.50 19.15 20.40 22.00; Ümraniye Cinemaximum (Meydan), 11.00 12.30 14.00 15.30 17.00 18.30 20.00 21.30 (Cuma, C.tesi 23.30); Zeytinburnu Olivium Cinecity, 11.45 13.00 14.15 15.30 16.45 18.00 19.15 20.30 21.45 (Cuma, C.tesi 23.00 24.15). ? TETİKÇİLER / Looper: Altunizade Capitol Spectrum 14, 11.00 13.30 16.00 19.00 21.30 (Cuma, C.tesi 23.00); Ataköy Cinemaximum (Ataköy Plus), 11.00 11.45 13.45 14.45 16.30 17.45 19.15 20.45 22.00 (Cuma, C.tesi 23.30); Bahçelievler Metroport Cine Vip, 11.00 13.15 15.30 17.45 20.00 22.15 (Cuma, C.tesi 23.15); Bahçeşehir Cinemaximum (Akbatı), 11.15 13.45 16.15 18.45 21.15 (Cuma, C.tesi 23.45); Bakırköy Cinemaximum (Capacity), 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30 (Cuma, C.tesi 24.00); Bakırköy Cinemaximum (Marmara Forum), 11.45 14.15 16.45 19.15 21.45 (Cuma, C.tesi 23.45); Bayrampaşa Cinemaximum (Forum İstanbul), 11.30 14.15 16.30 18.45 21.15 (Cuma, C.tesi 23.30); Beyoğlu Cinemaximum (Fitaş), 11.00 13.30 16.15 19.00 21.45 (Cuma, C.tesi 24.00); Caddebostan Cinemaximum (Budak), 10.50 13.30 16.10 18.50 21.30 (Cuma, C.tesi 24.10); Esentepe Cinemaximum Polonezköy’ün tarihine adanan konser ? Kültür Servisi İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası bu akşam saat 20.00’de Aya İrini’de Polonyalı ünlü şef Tadeusz Strugala yönetiminde konser verecek. Polonezköy’ün 170 yıllık tarihine ithaf edilen konserin programında Michal Kleofas Oginski’nin “Polonez”i, Chopin’in “Piyano Konçertosu No:1”i ve Richard Wagner’in “Polonia” uvertürü bulunuyor. (Astoria), 11.15 13.50 16.30 19.10 21.45; Fatih Cinemaximum (Historia), 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30 (Cuma, C.tesi 23.00); Göztepe Avşar Optimum, 11.00 13.30 16.00 18.30 21.15; Haramidere Cinetech Torium, 11.20 13.50 16.20 18.50 21.20; İstinye Cinemaximum (İstinyePark), 11.00 13.45 16.30 19.15 22.00 (Cuma, C.tesi 24.30); Kadıköy Cinemaximum (Nautilus), 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30 (Cuma, C.tesi 24.00); Kadıköy Rexx, 11.15 13.45 16.15 18.45 21.15; Kozyatağı Cinemaximum (Palladium), 11.30 14.00 16.30 19.00 21.45 (Cuma, C.tesi 24.15); Kozyatağı Cinepol, 11.45 14.15 16.45 19.15 21.45; Kozyatağı Wings Cinecity Trio, 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30 (Cuma, C.tesi 24.00); Levent Cinemaximum (Kanyon), 11.00 13.45 16.30 19.15 22.00 (Cuma, C.tesi 24.00); Maltepe Cinemaximum (Carrefour Park), 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30; Mecidiyeköy Cinemaximum (Cevahir), 11.15 13.45 16.15 18.45 21.15; Nişantaşı Citylife (City’s AVM), 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30 (Cuma, C.tesi 24.00); Pendik Cinemaximum (Pendorya), 11.15 14.00 16.45 19.20 22.00; Ümraniye Cinemaximum (Meydan), 11.00 13.30 16.15 19.00 21.45 (Cuma, C.tesi 23.30). ? BAŞKA BİR KADIN / La Vie d’une autre: Altunizade Capitol Spectrum 14, 11.00 13.15 15.30 17.45 20.00 22.15; Beyoğlu CineMajestic, 11.30 14.00 16.30 19.00 21.15; Caddebostan Cinemaximum (Budak), 11.30 13.50 16.10 18.30 21.10 (Cuma, C.tesi 23.30); Levent Cinemaximum (Kanyon), 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30 (Cuma, C.tesi 24.00); Nişantaşı Citylife (City’s AVM), 12.30 14.45 19.15 21.30 (Cuma, C.tesi 23.45) Uzun Hikâye C MY B C MY B 22.00 (Cuma, C.tesi 23.45); Beyoğlu CineMajestic, 11.30 12.45 14.00 15.15 16.30 17.45 19.00 20.15 21.30; Caddebostan Cinemaximum (Budak), 11.00 13.45 16.30 19.15 22.00 (Cuma, C.tesi 23.40); Esentepe Cinemaximum (Astoria), 11.00 12.15 13.40 15.00 16.20 17.40 19.00 20.20 21.40 (Cuma, C.tesi 23.00); Fatih Cinemaximum (Historia), 11.00 12.15 13.30 14.45 16.15 17.30 19.00 20.30 21.45 (Cuma, C.tesi 23.15); Göztepe Avşar Optimum, 11.15 13.45 16.15 18.45 21.15; Güngören Cinemaximum (Kale), 11.00 12.15 13.45 15.00 16.30 17.45 19.15 20.30 22.00; Haramidere Cinetech Torium, 11.00 12.00 13.30 14.30 16.00 17.00 18.30 19.30 21.00 22.00 23.30; İstinye Cinemaximum (İstinyePark), 10.45 13.30 16.15 19.00 20.30 22.00 (Cuma, C.tesi 23.30); Kadıköy Atlantis, 11.30 12.45 14.00 15.15 16.30 17.45 19.00 20.15 21.30; Kadıköy Cinemaximum (Nautilus), 11.00 12.15 13.45 15.00 16.30 17.45 19.15 20.30 22.00 (Cuma, C.tesi 23.30); Kadıköy Rexx, 11.00 12.15 13.30 14.45 16.00 17.15 18.30 19.45 21.00; Kozyatağı Cinemaximum (Palladium), 11.00 13.45 16.30 19.15 22.00 (Cuma, C.tesi 24.00); Kozyatağı Cinepol, 11.15 12.30 13.45 15.00 16.15 17.30 18.45 20.00 21.15; Kozyatağı Avşar Kozzy, 11.15 12.30 13.45 15.00 16.15 17.30 18.45 20.00 21.15; Kozyatağı Wings Cinecity Trio, 11.45 14.15 15.30 16.45 18.00 19.15 20.30 21.45 23.00 (Cuma, C.tesi 24.15); Levent Cinemaximum (Kanyon), 11.00 13.45 16.30 19.15 22.00 (Cuma, C.tesi 24.00); Maltepe Cinemaximum (Carrefour Park), 11.00 12.20 13.45 15.10 16.30 17.50 19.15 20.40 22.00 Çİ ZE LG ES İ HA FT AN IN Sİ N EM A (Cuma, C.tesi 23.30); Maslak TİM, 11.00 12.15 13.45 15.00 16.30 17.45 19.15 20.30 21.45; Mecidiyeköy (Profilo), 11.00 12.20 13.40 15.00 16.20 17.40 19.00 20.20 21.40 (Cuma, C.tesi 23.00); Mecidiyeköy Cinemaximum (Cevahir), 11.00 12.00 13.45 14.45 16.30 17.30 19.15 20.15 22.00; Nişantaşı Citylife (City’s AVM), 11.00 12.20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle