25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2012 CUMARTESİ kultur@cumhuriyet.com.tr 16 Magnum fotoğrafçısı Eve Arnold öldü ? Kültür Servisi Fotoğraf ajansı Magnum’a kabul edilen ilk kadın foto muhabiri Eve Arnold 99 yaşında hayatını kaybetti. 1940’larda başladığı kariyeri boyunca, aralarında Time ve Life gibi önemli dergilerin de olduğu çok sayıda yayında çalışan Arnold, göçmen işçilerden Kübalı balıkçılara, Elizabeth Taylor, Marilyn Monroe gibi ünlülerden Malcolm X gibi siyasi figürlere kadar pek çok farklı konuyu fotoğraflamıştı. KÜLTÜR Kültür ve Turizm Bakanı Günay, 2013’te ‘kangren sorunların’ çözüleceğini söyledi Sanat için daha çok alan ? Günay, Ankara’nın da İstanbul’un da bugünkü sanat mekânlarından çok daha fazlasına ihtiyacı olduğunu dile getirerek “İstanbul’da uzun zamandır kangren olmuş bazı konuların çözümüne doğru çok önemli ve en geç 2013’te sonuçlarını göreceğimiz adımlar atacağız. İstanbul AKM, Emek Sineması, Ayazağa kültür varlıklarının korunması açısından özel ilgilendiğim konular” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay , İstanbul’da uzun zamandır “kangren haline dönüşmüş” Atatürk Kültür Merkezi ve Emek Sineması’na ilişkin sorunların 2013 yılında çözüleceğini belirterek, “Yakında çok güzel haberler olacak” dedi. Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde, bakanlığın 2011 yılı yayınlarının tanıtıldığı “Türkiye’nin DüşünselSanatsal Birikiminden İzler” adlı etkinlik öncesinde basın mensuplarıyla bir araya gelen Günay, müzede geçen yıla kadar yaklaşık 400 eserin sergilendiğini belirterek “Gerçekten bir müzeye yakışmayacak ölçüde azdı. Şimdi 800’ün üzerine çıktık” dedi. Geçen yıl TÜİK’ten 35, Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nden de aralarında Diyarbakırlı Tahsin, İbrahim Çallı gibi ressamların eserlerinin bulunduğu yaklaşık 85 eser aldıklarını belirten Günay, Sümer Holding’den de 30’dan fazla yeni eserin geleceğini kaydetti. Günay, Ankara’nın da İstanbul’un da bugünkü sanat mekânlarından çok daha fazlasına ihtiyacı olduğunu dile getirerek, “İstanbul’da uzun zamandır kangren olmuş bazı konuların çözümüne doğru çok önemli ve en geç 2013’te sonuçlarını göreceğimiz adımlar atacağız. İstanbul AKM, Emek Sineması, Ayaza ‘Atlas Okyanusu’nda Fırat’ın Salı’ Öbür gün Cemal Süreya’nın ölüm yıldönümü. 9 Ocak 1990’da yitirmiştik onu. Cemal’i anmak için böyle “özel gün”ler gerekmiyor gerçi; ama yine de çağdaş edebiyatımızın ustası çeşitli etkinliklerle bir daha gündeme gelecek. Cemal’le çok uzun bir dostluğumuz oldu. Papirüs’ü birlikte yayımladık. Dergi kapandıktan sonra da dostluğumuzu sürdürdük. Ölümünden kısa süre önce bir şiir yazmıştım onun için. “Atlas Okyanusu’nda Fırat’ın Salı / Zap suyunda Alp çiçeği” diye bitiyordu. Şiirin Broy dergisinde yayımlandığı gün telefon etti bana. Çok duygulanmıştı, ağlıyordu. “Sağol,” dedi. “Beni bu kadar güzel anlatan şiirin için...” Birkaç hafta sonra da öldü. Cenazesinde karşılaştığım Muzaffer Buyrukçu, “Onu ne kadar mutlu ettiğini biliyor musun?” dedi. “Şiirinin fotokopisini yaptırmış, hepimize dağıttı.” ??? Cemal, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının en özgün sanatçılarından biriydi. Doğduğu Erzincan’dan Paris’e uzanan bir yaşam serüveni içinde Maliye Müfettişliği, Darphane Müdürlüğü gibi görevlerde bulundu, ama “temel işi” olarak hep şiiri gördü. Sadece şiirleriyle değil, denemeleri, eleştirileri ve dergiciliğiyle de çağdaş edebiyatımıza yapıtlar kazandırmakla kalmadı, ona yön de verdi. Özellikle, çocuğu olarak nitelediği Papirüs dergisiyle edebiyatımıza yeni çizgiler, taze renkler kattı. Cemal, İkinci Yeni akımının başlangıcında, şairlerin birbirlerine öykündükleri dönemde, başka sanatçıları en çok etkileyen önemli bir edebiyatçı olarak belirdi. Bunun temelinde, artık “başka türlü bir şiir” yazıldığı için değil, kendini daha önceki şiirin çizgileriyle anlatamadığı için “başka türlü bir şiir”e yönelmesi yatıyordu. Onunki, bilinçsizce etkilenmelerin yarattığı bir öykünme değil, bilinçli bir yapılanmaydı. Garip şiirinin duruluğunu koruyarak o duruluğu zenginleştirdi, dilin olanaklarını zorladı. “Türkçeden bir kıl kopar; içinde güneşler, dünyalar, ırmaklar vardır” diyordu. O güneşlerin, dünyaların, ırmakların peşine düştü. Kolaycılıktan hep kaçındı. “Alışılmış”la ilgilenmedi. Şaşırtıcı bir imge düzenini, dizginleri bırakılmış düşgücünün çağrışımlarını yadırganmayan bir anlatım içinde verdi. Kendi sesini hemen buldu; kişiliğini koruyarak o sesi hep geliştirdi. ??? Şiirlerinde ilk göze çarpan, aşk ve cinsellikti: “Erotik bir şiirdir benimki. Sanırım en belirgin özelliğim budur. Dipte tarih içinde uygarlık ve varolma sorunu tartışılır.” Tarihten ve gününün insanından kaynaklanan toplumsalcılığını inceliklerle örülü bir sanat anlayışıyla yansıttı. Anlattığından da, anlatımından da hiç ödün vermedi. Batı şiirini de, Türk şiirini de özümsemişti. “Atlas Okyanusu’nda Fırat’ın Salı, Zap suyunda açan Alp çiçeği”ydi. Dünya şiirinin olanaklarından yararlanırken kendi özünü hep önde tuttu. Şiirin bütün sınırlarını araştırdı; sadece kendisine değil, çağdaşlarına da yeni kapılar araladı. Bu arada “kapalı” önyargısıyla yaklaşılan bir şiirin ne kadar açık olabileceğini kanıtladı. Bu özellikleriyle, İkinci Yeni akımını küçümseyenlerin bile saygıyla andıkları, yadsıyamadıkları bir sanatçıydı. ??? Bir anıyla bitireyim: 1975’te Darphane Müdürlüğü yapmıştı Cemal. Çalışanların çok sevdiği, saydığı bir yöneticiydi. Ama masasının başında uzun kalamadı. Neden mi? Bir gün, dönemin Maliye Bakanı geldi Darphane’ye. Dünya görüşü açısından Cemal’le taban tabana zıttı. Onun yöneticiliğini içine sindiremiyordu. Ziyareti sırasında hesapkitap ve çalışma düzeni açısından bir kusur bulamadı. Yanında Cemal, arkasında çalışanlar binayı dolaştılar. Sonunda, “Burası çok pis,” dedi Bakan. “Olabilir,” dedi Cemal. “Ama siz gelinceye kadar tertemizdi.” Ertesi gün de görevden alındı. Oleg Grabar Sabancı Müzesi’nde anılıyor ? Kültür Servisi Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), önde gelen İslam sanatı ve mimarisi tarihçilerinden Prof. Oleg Grabar’ı anmak üzere yarın 14.0019.00 saatlerinde “Oleg Grabar’ın Türk İslam Sanatı ve Mimari Tarihi Araştırmalarına Katkıları” başlığı ile bir toplantı düzenliyor. Esin Atıl, Ülkü Ü. Bates, Ayda Arel, Gülru Necipoğlu, Tülay Artan, Scott Redford, Oya Pancaroğlu, Çiğdem Kafesçioğlu ve Barry Wood’un birer bildiri ile katılacağı anma günü, Güler Sabancı ve SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer’in ev sahipliğinde gerçekleştirilecek. Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde konuşan Günay, “Yakında çok güzel haberler olacak” dedi. Oyuncu Güniz Bilge yaşamını yitirdi ? Kültür Servisi Tiyatro oyuncusu, müzisyen Güniz Bilge yaşamını yitirdi. İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda misafir oyuncu olan Bilge, 1989 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikal Tiyatro Bölümü, Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji ve Psikoloji Bölümü öğrencisi olan Bilge Boğaziçi Caz Korosu ile Dünya Koro Olimpiyatları’nda (World Choir Games) Çin’de Türkiye’yi temsil etti. Güniz Bilge’nin de içinde olduğu koro Türkiye’ye 1 ikincilik, 2 üçüncülük ve 3 altın diploma ile döndü. ğa... Ne mülkiyetleri bizde ne de projeleri. Ancak bunlar kültür varlıklarının korunması açısından özel ilgilendiğim konular. Yakında çok güzel haberler olacak” dedi. Günay, Ankara AKM için ise “Milli Komite kararını bekliyoruz. Ancak benim görüşüm, içinde kütüphanesi, araştırma ünitelerinin yer aldığı büyük bir müze kompleksinin oluşturulması ve o yapının kaldırılması. Kaldırılması benim verebileceğim bir karar değil. Bu konuda askersivil ciddi bir mutabakat da var. Biz o binanın, AKM ismine layık olmadığı ve Ankara’nın kültür mekânı olarak orada gereksiz bir alanı işgal ettiği görüşündeyiz. Komitenin kararına göre projemizin UPSD, sanatçıları soğukkanlı olmaya davet ederken bazı sanatçılar da sosyal medya üzerinden bakana tepkilerini sürdürüyor Kültür Servisi Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Türkiye Ulusal Komitesi (UPSD), Türkiye’deki sanat ortamının içine düştüğü gergin ortamın soğukkanlılıkla karşılanması gerektiğine dikkat çeken bir açıklama yaptı. “Toplumumuzdan ve en başta sanat ortamımızdan beklediğimiz, tartışmaları kırıcı olmadan, uygarca, seçilmiş sözlerle yapmalarıdır” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, “Bu ülkenin müze ve galerilerinde, sokaklarında yarın yine beraber olacağız. Düşünmeyi bilen insanların olgunluğuyla konulara ve birbirimize yaklaşmak bize yakışır” ifadelerine yer verildi. Öte yandan İçişleri Baka Sanatçılardan birlik çağrısı arkasında durun ve nı İdris Naim Şahin’in sanatı topyekun sanatçıların terörün terör kapsamına “arka bahçesi” olalarak yasakladuğunu ima ettiği yın ya da şunu konuşmasına tepkiler yapın: Bu cümle sosyal medyada da hariç bütün metsürüyor. Çok sayıda ni tersten okuyun sanatçının imza vererek Twitter üze Kutluğ Ataman ve derhal özür dileyerek o koltuğu rinden duyurduğu “Sevgili Bakanımız” baş bırakın. Çünkü şahsınızın lıklı bildiride özetle şu ifa ilgili beyanları; demokratik, laik, sosyal hukuk devdelere yer verildi: “Sayın Şahin, sözlerinizin leti tanımını dolayısıyla kullanıcı alanını ayrıca Ankara’da yeni bir Milli netleştireceğiz. Onun için ivedi şekilde kararı Kütüphane’ye ihtiyaç olduğunu da bekliyoruz” yorumunda bulundu. bildirdi. Göreve başladığı dönemde televizyon ve yazılı basında kültür, sanat ve BAKANLIKTAN YÖNETMELİK HAZIRLIĞI tarihe daha fazla yer ayrılması umudunu taşıdığını dile getirdiğini anımsatan Günay, “MİT’in toplantılarından, Genelkurmay’ın çalışmalarından daha çok, kitapla, müzeyle, kültürle ilgili çalışmalar ve SELDA GÜNEYSU açıklamalar ilgi görANKARA Kültür ve Turizm Bakanlıdüğü zaman Türkiğı’nın Sinema Genel Müdürlüğü tarafından siye’nin farklı bir yere nema filmlerine verilen destek uygulaması argeldiğini anlamış olatık edebiyat alanında da yaşama geçecek. Külcağız” dedi. Günay, tür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan yönetmeliğe göre yazarlara, yazdıkları eserler karşılığında, aynı sinema alanında olduğu gibi belli bir “destek yardımı” yapılacak. Söz konusu yönetmelik için Sayıştay olumlu rapor verdi. Ancak yönetmeliğin yaşama geçmesi için anayasayı hiçe saymasının Maliye Bakanlığı’nın da onay vermesi gereyanında, sanatçılara, ülkekiyor. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müde din özgürlüğü olduğunu dürü Onur Bilge Kula’nın verdiği bilgiye gödüşünmeleri doğal olan re söz konusu yönetmelik şu şekilde uygulaZerdüştlere ve zaten günnacak: Bir yazar, belli bir konuda eser yazmak delik faşizm tarafından süistediğini bakanlığa bildirecek. Bakanlık da tüm rekli taciz edilen eşcinseledebiyat kuruluşlarının temsilcilerinden bir lere hakaret niteliği taşıkurul oluşturacak. Söz konusu kurul, yazarı ve makta, sizden farklı düşüyazacağı eseri incelemeye tabi tutacak. Eğer yanen herkese korku salzarın eseri “teşvike” değer görülürse, yazara makta ve onları terörize belli bir oranda para yardımı yapılacak. etmektedir.” Bildiride imzası bulunanlar arasında Ayürkiye 9 kitap fuarına konuk nur Doğan, Baba Zula, BirÖte yandan Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2012 han Keskin, Bennu Yıldıyılında, ülkemizin kültür, sanat, turizm ve rımlar, Ezel Akay, Harun edebiyatının evrensel kültür değerleri arasınTekin, Hayko Cepkin, Hüda kendisine yer bulması ve Türk yayıncılığıseyin Karabey, Haydar Ernın bulunduğu ileri aşamanın uluslararası alangülen, Kaan Sezgin, Komet, larda tanıtılması amacıyla aralarında Abu DhaKutluğ Ataman, Levent bi, Londra, Frankfurt, Pekin ve Moskova kitap Üzümcü, Oya Baydar, fuarlarının da olduğu 9 kitap fuarına katılacak. Şebnem Ferah, Tilbe SaBennu Yıldırımlar ran, Uğur Polat da var. Yazarlara ‘eser teşviki’ T Müze, İslam sanatı koleksiyonunu Visconti Avlusu’ndaki yeni bölümde sergileyecek Louvre’dan İslam sanatına altın çatı UĞUR HÜKÜM PARİS Paris’teki Louvre Müzesi eylül ayında İslam sanatı koleksiyonunu Visconti Avlusu’nda bir süredir çalışmaları süren yeni bölümde, altın yaldızlı bir çatı altında sergileyecek. Böylece 1989’da Çinli mimar Ieoh Ming Pei’nin tartışmalara yol açan cam piramitlerinden sonra müzeye ilk kez avantgard nitelikli bir bölüm eklenmiş olacak. Konseptini iki ünlü tasarımcı; Mario Bellini ve Rudy Ricciotti’nin geliştirdikleri altın yaldız kaplı çatı, 14 metre yükseklikte ve 135 ton ağırlığında. Pirinç yonga kakmalarla süslü duvarlar ve gün ışığını yansıtacak biçimde tasarlanan çatıdan oluşan yapıda müzenin İslam sanatı koleksiyonunda yer alan 18 bin eser sergilenecek. 11 yıldır Louvre Müzesi’nin müdürlüğünü yürüten Henri Loyrette, “İslam sanatı eserleri çok uzun süre müzenin Oryantal Antikalar Bölümü’nün basit bir kısmı olarak kenarda kalmıştı. Dünyanın en değerli koleksiyonlarından biri olan bu eserleri sergileyecek yeterli ve temiz yerimiz yoktu. Şimdi bunu başarmış bulunuyoruz” sözleriyle eksikliğin altını çizerken, İslam Sanatları Bölümü Sorumlusu Sophie Makariou ise yeni bölümün önemini şu şekilde özetliyor: “Elimizdeki eserler sayesinde Hindistan’dan İspanya’ya, 7. yüzyıldan 19. yüzyıla İslam uygarlığının tüm kültürel kapsamını göstermiş olacağız. 18 bin eserlik gerçek bir hazinenin yanı sıra çok sayıda dekoratif sanat örneğini de gün ışığına çıkarıyoruz.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle