19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 OCAK 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA SÖYLEŞİ Güvenlik uzmanı Yarar, Uludere’yi ‘tezgâhlayanlar’ın terörden beklentileri olduğunu söyledi 13 PKK’ye hayat öpücüğü LEYLA TAVŞANOĞLU Güvenlik uzmanı Mete Yarar, Uludere’de 35 sivilin öldürülmesi olayını yorumlarken olayı “tezgâhlayanların” işine PKK’nin bitirilmesinin gelmediğine dikkat çekiyor. Yarar, Uludere’yi, iyice inişe geçmiş bir PKK’ye verilen “hayat öpücüğü” olarak niteliyor. Bir de Ortadoğu’da oyun kuruculuğuna sıvanan Ankara’ya şu uyarıyı yapıyor: “Türkiye taraf olursa bertaraf olur.” Uludere’de 35 kişinin öldürülmesi olayından sonra ciddi bir polemik sürüyor. Taraf gazetesi MİT’in yanıltıcı istihbarat verdiğini ileri sürerken bir başka görüşe göre de ABD Merkezi Haberalma Örgütü CIA, MİT’e eksik ya da yanıltıcı bilgi verdi. Siz bu görüşleri nasıl değerlendiriyorsunuz? M.Y. Size Latin Amerika ülkelerinden birisinde geçen bir öyküyle yanıtıma başlayayım. Bu ülkede bir okulda öğretmen çocuklara, “1476’da ne olmuştu?” diye sorar. Öğrenciler de “Amerika kıtası keşfedildi” deyince öğretmen çıkışır: “Bu ne biçim cevap? Siz Avrupa’da mı yaşıyorsunuz ki Amerika keşfedildi diyorsunuz. Amerika keşfedilmedi çünkü Avrupalılar buraya geldiklerinde biz burada yaşıyorduk. Ama Avrupalı bakış açısına göre Amerika keşfedildi.” Bunu anlatmamın nedeni olaylara hangi açıdan baktığımızdır. Biz bazen iç politikadan baktığımızda bazı şeyleri çok net olarak göremiyoruz. Analiz yaparken önemli olan Aynen öyle. Çünkü TSK yeni bir taktik geliştirdi. Bugüne kadar hiç kullanmadığı hava ve kara kuvvetleri işbirliğini çok üst düzey bir noktaya getirdi. Bugün yapılan operasyonlardaki zayiatın azaltılması ve PKK’nin üzerindeki baskıların artmasının en önemli faktörlerinden birisi hava kuvvetlerinin kara kuvvetleriyle birlikte ortak harekât yapmasıdır. şu soruyu sormaktır: “Bu operasyon ya da daha açık söylemek gerekirse bu tezgâh kime yaradı?” Bu, giderek düşüşe geçen PKK’ye bir hayat öpücüğü mü sundu? Aynen öyle. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) yeni bir taktik geliştirdi. Bugüne kadar hiç kullanmadığı hava ve kara kuvvetleri işbirliğini çok üst düzey bir noktaya getirdi. Bugün yapılan operasyonlardaki zayiatın azaltılması ve PKK’nin üzerindeki baskıların artmasının en önemli faktörlerinden birisi hava kuvvetlerinin kara kuvvetleriyle birlikte ortak harekât yapmasıdır. Yani TSK olması gereken bir sisteme geldi. Bunu ABD çok güzel kullanmış ve terörü pek çok noktada bu şekilde bitirebilmişti. Türkiye’de de bu yapılmaya başlanmıştı. Bu noktada, PKK’nin son telsiz haberleşmelerine baktığımızda neredeyse dışarı çıkamayacak duruma gelen bir örgüt görüyorduk. Böyle minimize edilmiş bir PKK Türkiye’deki herkesin işine gelir. Bu durum Tür ‘TÜRKİYE ORTADOĞU’DA BÜTÜNLEŞTİRİCİ OLMAZSA BÜYÜK BEDEL ÖDER’ Göründüğü kadarıyla bizim dış politikada dinsel kimlik de ön plana çıkarılıyor gibi... Bu coğrafyada yürümez. Bir kere insana hangi dinsel, mezhepsel kimlik diye sorarlar. Böyle bir model baştan yanlıştır ve sizi tam tersi yöne götürür. Önümüzdeki dönem Türkiye’nin Ortadoğu’daki duruşunun yanlış anlamalara yol açmaması çok önemli olacaktır. Türkiye’nin bir mezhep ya da etnik bir grubun gücüyle hareket etmediğini, demokrasisinden güç alan fonksiyonel bir devlet olduğunu ortaya koyması gerekiyor. Bunu yapamazsa bu coğrafyada çok yanlış anlaşılır. Bu yanlış anlaşılmanın bedeli de çok ağır olur. Bu sadece Türkiye açısından değil yaratacağı şok etkisi bakımından da ağır faturaların ödenmesine yol açar. Tabii ki Türkiye bütünleştirici, kavrayıcı olmalıdır. Ama bunu yaparken bir mezhebi mi seçecek yoksa bütün bir coğrafyaya mı hitap edecek? Bir mezhebi seçerse açıkça çok büyük bedel öder. Tayyip Erdoğan’ın Mısır’da Türkiye’nin laiklik modelinin benimsenmesi çağrısında bulunması bu açıdan akılcı bir tutum değil miydi? Çok doğru bir hareketti. Ama bazen söylemlerinizi eylemlerinize de uydurmak zorundasınız. Herkesi kavramazsak sonuçta kendimiz ayrışırız. Türkiye kavrayıcı olursa kazançlı çıkar. ‘Türkiye taraf olursa bertaraf olur’ Siz 2012’nin çok zor geçeceği gibi bir tahminde bulunuyorsunuz. Neden? 2012 herkesin taraf olmaya zorlanacağı bir yıl olacak. Çünkü bugün bu coğrafyada, Rusya ve Çin Şii grubun yanında duruyor. Öte yandan ABD Sünni grubun yanında yer alıyor. Türkiye’nin ise ikisinin de yanında durmadan aktif siyaset yapması lazım. Çünkü Türkiye taraf olursa bertaraf olur. Son bir yıldır bu coğrafyada yaşanan sözüm ona Arap Baharı’nda ABD’nin rolü sizce nedir? Acaba Rusya’nın sıcak denizlere yeniden inme emellerine son vermek mi? Bütün bu yaşananların hepsinin bir amacı, kapsamı, stratejisi var. Bu stratejiyi hazırlarken de domino teorisine dikkat etmek lazım. Çünkü bu domino taşlarından birisi yıkılırsa öbürlerini de yıkar. Hatta ABD de tek başına oyun kurucu değil. Bazen oyun kurarken rakipleriyle de görüşmek, planlar yapmak zorunda. Bugün ABD ve Rusya pek çok konuda çatışma halinde değil. ABD’nin bile oyun kurma konusunda tek başına yeterli olmadığı bir dünyada bazen bizlerin tek başımıza oyun kurma yeteneğimiz var sanısına kapılmamamız gerekiyor. Türkiye daha tek başına oyun kurabilecek kadar büyümedi. Ama Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu sizinle aynı fikirde değil. Türkiye’nin tek başına fevkalade bir oyun kurucu olma yeteneğine sahip olduğuna inanıyor... Bölgesel anlamda oyun kurmaya çalışabilirsiniz. Ama bütün oyuncuları siz seçmiyorsunuz ki. Türkiye’nin tek oyuncusu yine Türkiye’nin kendisidir. Türkiye’nin, kendi gücüne güvenerek kurduğu oyun ancak kendi gücüyle eşdeğerdir. Ama ABD öyle değil. ABD oyun kurduğunda başka bir oyuncuyla birlikte sahaya çıkıyor; başka enstrümanlar kullanmaya başlıyor. Türkiye bu enstrümanları kullanmayı bilmediği sürece o oyunu kuramaz. Dış politika sadece dış politikayla olmaz ki. Dış politikanın yanına ekonomik, askeri gücünüzü, ideolojinizi koyabiliyorsanız, ülke modeli transfer edebiliyorsanız bölgesel bir etki yaratabilirsiniz. Türkiye’nin dış politikası bugün Davutoğlu sayesinde ileri gitmiş olabilir. Ama bunun yanında ekonomisi, askeri gücü ve diğer enstrümanlar gelmediği sürece bunun hiçbir anlamı yok. Bugün çözdüğünüzü sandığınız sorun birkaç gün sonra önünüze devasa boyutlarda yeniden çıkabilir. T.C. ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SATINALMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NDAN Mülkiyeti Büyükşehir Belediyesine ait aşağıda ada, parsel m2’si, cinsi, muhammen bedeli, geçici teminatı, ihale tarihi ve ihale saati yazılı olan taşınmazların satılması işi ihaleye konmuştur. M2’si, Cinsi Muhammen Bedeli Geçici Teminatı İhale Tarihi ve Saati Şartname Bedeli İhale Usulü Odunpazarı İlçesi Sultandere Köyü 2.100,000,00TL 63.000,00TL 25.01.201215.00 250,00TL 2886 D.İ.K. 274 ada 1 no’lu parselde kayıtlı 35/a maddesine göre kapalı teklif usulü 12.259,50m2 arsa Odunpazarı İlçesi Sultandere Köyü 30.000,00TL 900,00TL 25.01.201215.15 100.00TL 2886 D.İ.K. 45 226 ada, 11 no’lu parselde kayıtlı maddesine göre açık 275,00m2 arsa arttırma usulü Odunpazarı İlçesi Sultandere Köyü 60.000,00TL 1.800,00TL 25.01.201215.30 100,00TL 2886 D.İ.K. 45 246 ada, 2 no’lu parselde kayıtlı maddesine göre açık 521,50m2 arsa arttırma usulü Odunpazarı ilçesi Sultandere Köyü 26.000,00TL 780,00TL 25.01.201215.45 100,00TL 2886 D.İ.K. 45 258 ada, 2 no’lu parselde kayıtlı maddesine göre açık 143,00m2 arsa arttırma usulü Tepebaşı İlçesi Esentepe Mah. 18.000,00TL 540,00TL 25.01.201216.00 100,00TL 2886 D.İ.K. 45 10793 ada, 9 no’lu parselde kayıtlı maddesine göre açık 85,38m2 arsa. arttırma usulü İhale yukarıda belirtilen tarih ve saatlerde Büyükşehir Belediye Encümenince, encümen toplantı salonunda yapılacaktır. İhale şartnameleri ihale tarihine kadar mesai saatleri içinde Büyükşehir Belediyesi Satınalma Dairesi Başkanlığı’nda görülebilir, yukarıda belirtilen bedel karşılığında aynı adresten satın alınabilir. İhaleye katılabilmek için isteklilerin: Tebligat adresi, (gerçek kişi ise kanuni ikametgâh belgesi, nüfus cüzdan fotokopisi aslını ihale anında ibraz edecektir), tüzel kişi (oda kayıt belgesi), şartname alındı makbuzu, Gerçek kişilerin T.C. kimlik numaralarını ve noter tasdikli imza sirkülerini. Tüzel kişi ise vergi kimlik numaralarını, noter tasdikli yetki belgelerini ve imza sirkülerini. Vekâleten katılanların vekâletnamesi ile noter tasdikli imza sirküleri ile, Yukarıda belirtilen miktarda geçici teminat mektubu ile şartnamesinde öngörülen diğer belgeleri ile birlikte, kapalı teklif usulüne göre yapılan ihaleye katılacak olanların hazırlanan kapalı teklif zarflarını ihale tarih ve saatinden önce Yazı İşleri Şube Müdürlüğü’ne teslim etmeleri, diğer ihalelere katılacakların istenilen belgelerle birlikte ihale tarih ve saatinde encümen toplantı salonunda hazır olmaları İLAN OLUNUR. (Basın: 795) T.C. KIRŞEHİR (SULH HUKUK MAH.) SATIŞ MEMURLUĞU TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI 2011/57 Satış Aşağıda cinsi, mevki, miktarı yazılı taşınmazların İİK. hükümleri uyarınca açık arttırma sureti ile umum arasında Kırşehir Sulh Hukuk Mahkemesi kaleminde 21.05.2012 tarihinde belirtilen gün ve saatlerde 1. satışı yapılacaktır. Aynı gün alıcısı çıkmaz veya teklif edilen fiyat muhammen bedelin %60’ını karşılamaz ise aynı yer ve saatlerde 31.05.2012 tarihinde 2. satışı yapılacaktır. Bu satışta muhammen bedelin %40’ını karşılamak sureti ile en çok arttırana ihale yapılacaktır. Taşınmazın Yeri; Kırşehirmerkez Değirmenkaşı Köyü Cinsi: Tarla, AdaParsel: 1018, Miktarı: 85.750 m2, Muhammen Bedeli: 58.824,50 TL Satış Saati: 10.0010.10 1 Satış peşin para ile olup, talep halinde alıcıya 10 güne kadar yasal süre verilir. 2Satışa iştirak etmek isteyenlerden %20 teminat alınacaktır. Paydaşların paylarının bu bedeli karşılamaması halinde onlardan da ilave teminat alınarak %20’ye ulaştırılacaktır. 3 Satışta damga vergisi, tellaliye ücreti, tapu masrafları ve %18 KDV alıcıya aittir. 4 Taşınmaz sulu tarım arazisi olup ekili durumdadır. Taşınmazdan 7.374,50 TL değerinde elde edilmesi muhtemel arpa ekilidir. 5 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililer (*) taşınmazlar üzerindeki her türlü hak iddialarını belgeleri ile birlikte 15 gün içerisinde satış memurluğuna bildirmezlerse, hakları tapu siciliyle sabit olmadığı takdirde satış, bedelinin paylaştırılmasından hariç kalacaklardır. 6 Şartnamesi ilan tarihinden itibaren açık olup, masrafı verildiği taktirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir, satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve kabul etmiş sayılacakları, daha fazla bilgi almak isteyenlerin memurluğumuzun 2011/57 satış sayılı dosyasına müracaatları kendilerine tebligat yapılamayan İLHAN TEKELİ, GÜLTEN TEKELİ, OKTAY UÇAR, SERKAN UÇAR, ŞERİFE KARAAĞAÇ, MERYEM ÖZCAN, VAKTURİYE UÇAR ile umuma vesair tüm ilgililere tebliğ olunur. 09.12.2011 (İİK. m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 78684) C MY B C MY B ‘ ‘ kiye’nin huzuru açısından çok önemlidir. İyi de PKK’yi kullananlar açısından baktığımızda ne diyeceksiniz? PKK’yi kullananlar açısından bu memnunluk verici bir durum değil. Bugün bakılması gereken PKK’nin kimler tarafından kullanıldığıdır. Şu anda Ortadoğu’daki bu dönüşüm sürecinde PKK’nin yeri var mı, yok mu? Ayrıca PKK Türkiye’nin hayatiyetinin, gelişmesinin önündeki en yüksek duvar. Bu duvarın yıkılması hiç kimse tarafından istenmez. Özellikle bu Türkiye dışındaki aktörler için geçerlidir. Neden? Çünkü daha PKK tasfiye olduğunda bunun yerine konacak bir aktör bulunmadı. Bu aktör bulunmadığı sürece de PKK’nin bir anda ortadan kalkmasından hiç de hoşnut değiller. Sonuçta PKK’ye bir şekilde hayat öpücüğü verilmesi gerekiyordu. İkinci olarak, bu coğrafyada, ülkelerin kurulması, ülkelerin tarihlerindeki dönüşümlere baktığımızda başlangıçta terör faaliyetleri, ardından da etnik ve mezhepsel olayların patlak verdiğini görüyoruz. Bugün bu süreçte en aktif olarak kullanılabilecek aktör PKK’dir. PKK’nin Türkiye içinde minimize olması Ortadoğu’da da minimize olması anlamına gelir ki bu hiçbir dış aktörün işine gelmez. PKK’ye dediğim gibi bir hayat öpücüğü verildi. Ama bu tezgâhın Türkiye içinden kaynaklanmış olması mümkün değil. Eğer varsa bu tezgâh tamamıyla bir dış operasyondur. Çok da başarılı olmuştur. ‘PKK’yi doğru çözümlemedik’ İki yıl önce dağdan inenler Habur’da sevinçle karşılandı. Aradan iki yıl geçti ve politika değişti. KCK operasyonları başladı. Bu politika ya da taktik değişikliğinin nedeni nedir? Biz çok büyük bir hata yaptık. PKK’yi hep Türkiye’nin iç sorunu olarak gördük. Oysa PKK Türkiye’nin iç sorunu gibi başladı ama dış konjonktürden etkilenen, dış konjonktürü de etkileyebilecek olan bir örgüttür. Bunu böyle düşünmek lazım. PKK sadece Türkiye içinde değil İran’da, Irak’ta, Suriye’de de aktördür. Bu kadar farklı ülkelerde aktör olarak kullanılabilen bir terör örgütünü, bir etnik grubu hiç kimse elinden kolay kolay kaçırmak istemez. Özellikle Türkiye’nin demokrasi yolculuğu sırasında kaza yapması ihtimali olan alan Kürtlere sosyal, kültürel haklarının verilmesiydi. Burada kazayı PKK’de yaparsınız. Bu çok güzel kullanıldı. PKK’yi, hangi PKK sorusunu sormadan çözmek mümkün değil. Suriyeli, İranlı, Iraklı, Avrupalı, Türkiyeli ya da başka bir istihbarat örgütü tarafından manipüle edilen grup mu? Birbirinden farklı emelleri olan gruplardan söz ediyorsak bu sorunun tek bir cevabı olamaz. Peki, çare nedir? Buna hangi PKK diye bakmayacaksınız. Bunun çaresi güçlü Türkiye olmaktır. Hangi PKK sorusuna takılırsanız yanılırsınız. Halkıyla barışık, halkıyla bütünleşen, birlikte yaşama kültürü oluşturan bir Türkiye olamadığınız, hangi PKK sorusuna takıldığınız sürece bu sorunu çözemezsiniz. Bugünkü koşullarda Türkiye bu dediğinizi başarabilir mi? Kolay değil. Dünyada hiçbir demokrasi yolculuğu rahat geçmemiştir. Halkın demokrasi, birlikte yaşama kültürü ne kadar gelişmişse bu o kadar çabuk olur. Ama halkalar zayıfsa zincir en zayıf olduğu yerden kopar. Bugün Türkiye’de en zayıf tarafımız birbirimizi sevmekle ilgili. Bu nedenle çok zor bir süreçten geçiyoruz. T.C. KADIKÖY 2. İCRA CEZA MAHKEMESİ İLAN 2010/558 Ceza Esas Davacı Müşteki Adem Kır vekili Av. Serkan Turanlı tarafından sanık (borçlu) Lütfü Kavasoğlu aleyhine açılan Taahhüdü İhlal davasının mahkememizde yapılan açık duruşmasında verilen ara kararı gereğince, Çayırbaşı köyü Şile/İstanbul adresinde bulunan sanık 34289260688 TC Kimlik numaralı Lütfü Kavasoğlu’na tebligat yapılamadığından dava dilekçesinin tebliğine karar verilmiş olup; sanığa dava dilekçesi ve duruşma günü tebliği ile duruşmanın bırakıldığı 21.02.2012 günü saat 10.00’da CMK.145 ve 253, İİK. 349. md. gereğince belirtilen günde duruşmaya gelmeniz, gelmediğiniz takdirde bu suçtan sorumluluğunuzu kabul edip etmediğinizi ve alacaklının suçtan doğmuş olan zararının tümünü veya bir kısmını veya zararlarını gidermeyi kabul edip etmediğinizi bildirmeniz, uzlaşmayı kabul edip gerekli ödemeyi yaptığınızda davanın düşeceği, aksi halde yargılamaya yokluğunuzda devam edileceği hususu dava dilekçesi tebliği yerine kaim olmak üzere İLANEN TEBLİĞ olunur. 03.01.2012 (Basın: 567)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle