Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 OCAK 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hayata Dönüş Operasyonu davasında avukatın taleplerini anlattığı sırada hâkim Önen’in uyukladığı görüldü 7 Adalet uykuya daldı 1. ERGENEKON DAVASI Geçmişi Anımsarken... Bugün sizi 143 yıl öncesine götürmeye çalışacağım. Beceremezsem kusuruma bakmayın. Geçmişi anarak bugüne gönderme yapmak gibi bir niyetim yok. Ama siz doğal olarak özgürsünüz. ??? 29 Mart 1869, Divanı Ahkâmı Adliye Nâzırı (Bugünkü Adalet Bakanı) ve Mecelle’yi kaleme alan ekibin başkanı Ahmet Cevdet Paşa’nın Mecelle’nin yazılma gerekçesini ve ilk bölümünü Bakanlar Kurulu’na, sultanın (Abdülaziz) onayına sunulmak üzere verdiği tarihtir. Ahmet Cevdet Paşa’nın Mecelle maddelerinin neredeyse tümünü kaleme alan ya da düzelten kişi olduğu düşünülürse, “Genel Gerekçe Tasarısı”nı yazmıştır demek yanlış olmaz. ??? Ahmet Cevdet Paşa, Genel Gerekçe Tasarısı’nın ilk bölümünde şunları yazıyor. (Osmanlıca fıkıh terimleri dışındaki sözcüklerin yerine parantez içinde Türkçelerini yazdım.. O.E.) “Yüksek makamınızca (bilindiği) üzere fıkıh ilminin (şeriatın usul ve hükümleri) dünya ile alakalı olan kısmı münakahat (aile hukuku), muamelat (alışveriş) ve ukubat (cezalar) kısımlarına ayrıldığı gibi medeni ve (ilerlemiş) milletlerin (anayasaları) da bu üç kısma ayrılıp, muamelat (bölümü) medeni kanun diye isimlendirilir. Fakat bu (yüzyıllarda) ticari muameleler pek fazla gelişmiş olduğundan poliçe ve iflas gibi pek çok hususlar da temel kanundan (ayrık tutulmuş) ve bu (ayrıksı) meseleleri içine alan bir de Ticaret Kanunnamesi tanzim edilmiştir ki ticari hususlarda ona uyulup diğer hususlarda medeni kanuna başvurulur. Mesela bir ticaret mahkemesinde ticaret kanunu (uyarınca) görülen bir davanın (ipotek), (kefil olma) (bir iş için birini yetkili kılma) gibi (ayrıntı) sayılan bazı hususlarında temel kanuna müracaat edilmektedir. Suçların sebep olduğu adi hukuk davalarında da bu yol (izleniyor). Medeni kanunun yerine Devleti Âliye’de (Osmanlı Devleti’nde) eski ve yeni pek çok kanun ve (tüzüklerle yönetmelikler) yapılmıştır. Her ne kadar bunlar bütün (işlemlerin) (çözümüne yeterli) değilse de fıkıh ilminin muamelat kısmı bu husustaki ihtiyaçlara yeter de artar. Ayrıca davaların şeriat ve kanuna (bırakılmasında) bazı zorluklar görülmekte ise de (Yargıtay Hukuk Daireleri), hâkimlerin (başkanlığı) altında şer’i davalara baktıkları gibi (Yargıtay’da) (kurallara) göre görülen (konular) da yine onlar tarafından karara bağlanmakta, bu tip problemler (çözümlenmektedir). Şu kadar var ki (sivil yönetimsel) kanun ve nizamların esas ve kaynağı fıkıh ilmi olarak nizamlara göre bakılan (sorunların) bile birçok (ayrıntıya) dair olan hususları fıkha ait meseleleri (inceleme) ile (eskiden beri çözümleyip gelen) Temyiz Mahkemesi (üyeleri) ise fıkhi meseleleri (gereği kadar bilmediklerinden) güya hâkim efendiler mevcut kanun ve nizamların (dışında) olmak üzere duruşmaları istedikleri kalıba döküyorlar (gözü) ile bakılıp birtakım (kötü sanılara) kapılarak dedikoduya sebep oluyorlar.” ??? Saltanat döneminde kuralların geçerli olabilmesi için sultanların, kendilerine önerilenleri beğenmesi ve üzerine “mucibince amel oluna” yani “Gereği gibi uygulana” yazması gerekiyordu. Ahmet Cevdet Paşa bu nedenle tasarıyı şöyle bitiriyordu. “Yorumu gerektiren meselelerde Müslümanların (başkanı) herhangi bir (söz) ile (uygulanmak) üzere emrederse (gerektirdiği) şekilde (uygulanması) vacip (Allah’ın emri olan farzlara yakın düzeyde) olduğundan (sunuşumuz) yüksek (sultanın vekili sadrazamlıkça) da (doğru bulunursa) ekte (sunulan) Mecelle’nin üstüne halife hazretlerinin (el yazıları) ile (buyruğu) alınmak (üzere...)” ??? Bilmem becerebildim mi? Duruşmada tanık gerginliği İstanbul Haber Servisi Birinci Ergenekon davasında 80’li ve 90’lı yıllarda Alman emniyet teşkilatına muhbirlik yaptığını söyleyen yazar Talip Doğan Karlıbel’in tanık olarak ifadesi tartışmalı bir ortamda alındı. İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, tanık Karlıbel’in “mahkemeyi yanılttığını, sahte belge düzenlediğini” öne sürdü. Davanın 210. duruşmasında yazar Karlıbel’in tanık olarak ifadesinin alınmasına devam edildi. Karlıbel, Almanya’da 19992002 yılları arasında Ergenekon adlı spor faaliyetleri gösteren bir dernek kurulduğunu ifade ederek Alman Anayasa Koruma Teşkilatı (BFV) adlı Alman istihbarat servisinin de bu konuda rapor hazırladığını anlattı. Karlıbel, bu raporlarda Ergenekon Derneği’nin Türkiye’deki Atatürkçü Düşünce Derneği ile iç içe oldukları bilgisinin de yer aldığını ileri sürdü. Tutuklu sanık Perinçek, Alman polis teşkilatındaki rütbeleri gösteren listeyi mahkemeye vererek Karlıbel’in savcılığa verdiği Alman polis teşkilatına ilişkin belgenin doğru olmadığını ve mahkemeyi yanılttığını savundu. Perinçek’in Almanya istihbaratının “Ergenekon” ile ilgili bir rapor olmadığını saptadıklarını ifade ederek “Tanık mahkemeyi kasıtlı olarak yanıltmaktadır” sözleri üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, “Bunu mahkeme değerlendirecek” diye uyarıda bulundu. Tanık Karlıbel, Perinçek’in Alman gladyosuyla irtibatlı olduğunu da öne sürdü. Karlıbel’in kendisiyle ilgili iddiasına ilişkin belgeyi mahkemeye sunmasını isteyen Perinçek, “Sunmadığı takdirde mahkemenin Karlıbel hakkında ‘mahkemeyi yanıltmaktan’ suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum” dedi. Başkan Özese’nin bu isteklerin, taleplerin alındığı duruşmada yapılması gerektiğini belirtmesi üzerine Perinçek, “Mahkeme tanığın istediği şekilde konuşmasın izin veriyor, beni sınırlıyor. Mahkeme taraflı davranıyor” diye tepki gösterdi. Tanık Karlıbel, avukat Vural Ergül’ün soruları sırasında, Alman Narkotik İstihbaratı’nın Türk Emniyeti’nden bazı polis şeflerini dinlediğini söyledi. Karlıbel, “Mesela Türk Emniyeti’nden Atilla Aytek ve Bestan Şener’in 1988 yılında cep telefonlarını dinledik” diye iddiada bulundu. Avukat Ergül’ün “Bir Türk olarak Türk Emniyeti’ni dinlemek sizi rahatsız etmedi mi” sorusu üzerine Karlıbel, “Ben orada işimi yapıyordum” diye konuştu. İstanbul Haber Servisi Hayata Dönüş Operasyonu’nun Ümraniye Cezaevi’ndeki müdahelesinde yer alan 267 jandarma ve görevli hakkında “faili belli olmayacak şekilde adam öldürme”, “birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verme”, “yaralama” ve “kötü muamele” suçlarından açılan davaya devam edildi. Müdahil avukatlar ise sanıkların hiçbir şekilde duruşmaya getirelemediğini ve “mahkemenin yargılamayı dondurduğunu” söyledi. Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada eski taleplerini yineleyen avukat Güçlü Sevimli, Ümraniye Cezaevi’nde keşif yapılmasını, operasyon planında adı geçen yetkililerin dinlenmesini ve sanıkların mahkeme huzuruna çıkarılmasını istedi. Sevimli’nin taleplerini anlattığı sırada üye hâkim Mehmet Ali Önen’in uyukladığı görüldü. Bunun üzerine avukat Se vimli susunca, mahkeme başkanı, söz konusu hâkimin sağlık sorunları olduğunu belirterek avukatın beyanına devam etmesini istedi. Bu konuşmaların ardından uyuklayan hâkim de kendine gelerek “dinliyorum ben sizi, devam edin” diyererek, avukatın taleplerini sıralamasını istedi. Sevimli de mahkemenin söz konusu istekleri değerlendirmesi gerektiğini belirtti. Mahkeme ise Hayata Dönüş Operasyonu kapsamında Çanakkale ile Ankara’da görülen ve hükme bağlanan davaların mahkeme kararlarının istenmesine hükmederek, duruşmayı erteledi. ‘Beraat vermek isteniyor’ Dava sürecini değerlendiren avukat Oya Arslan, Ankara ve Çanakkale’deki davalarda sanıklar hakkında beraat kararı verildiğini anımsattı. Arslan, “Mahkeme bu davada da beraat kararı vermek istiyor olabilir. Ama mahkemenin bu belgelerden önce, Bora ve Atmaca müdahale Planlarını, görüntüleri incelemesi gerekli” dedi. “Dava ile ilgili gerekli hiçbir işlem yapılmıyor” ifadelerini kullanan Arslan, “Sanıklar hakkında ‘zorla getirilme kararı’ çıkarılmalı. 7 yıldır ancak 94 sanık dinlendi. Bugün hiçbir sanık gelmedi. Eğer bu karar çıkarılmaz ise bu dava uzayıp gider” diye konuştu. Sevimli de dava kapsamında hiçbir önemli gelişmenin yaşanmadığını, taleplerinin sürekli reddedildiğini vurguladı. Cezaevlerindeki ölüm oruçlarını sonlandırmak için 19 Aralık 2000 tarihinde, Türkiye’deki 20 cezaevine eşzamanlı düzenlenen “Hayata Dönüş Operasyonu”nda 28 kişi yaşamını yitirmişti. Bayrampaşa Cezaevi’nde de 12 kişi hayatını kaybetmişti. Ümraniye Cezaevi’nde ise 8 kişi yaşamını yitirmişti. KCK DAVASI Arapça için onay MAHMUT ORAL İki gün önce geldi, patlamada can verdi Hakkâri’de meydana gelen patlamada ölen üniversite öğrencisi Zeki Yeşil, Güzeldere Köyü’nde toprağa verildi. Bulvar Caddesi’ndeki patlamada ağır yaralanan ve kaldırıldığı hastanede yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayan Yeşil’in cenazesi, Hakkâri Devlet Hastanesi’nden yakınları tarafından alınarak Çukurcu ilçesine bağlı Güzeldere Köyü’ne götürüldü. Yeşil’in cenazesi burada kılınan cenaze namazının ardından köy mezarlığında toprağa verildi. Yeşil’in, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde İngilizce öğretmenliği bölümü son sınıf öğrencisi olduğu ve yarıyıl tatili sebebiyle 2 gün önce Hakkâri’ye geldiği öğrenildi. Balyoz’da avukatlar Dink kararı sonrasındaki tartışmalara dikkat çekti ‘Karanlık aydınlatılsın’ HATİCE TUNCER ‘1988’de cep dinledik’ Balyoz Harekât Planı davasında sanık avukatları, Hrant Dink’in öldürülmesi davasında mahkeme kararının kamuoyu vicdanında kabul görmediğine dikkat çektiler. Avukat Hüseyin Ersöz, “Hrant Dink davasında mahkeme başkanı olayın arkasındaki karanlığın aydınlatılamadığını söylüyor. Balyoz davasında mahkemeden dijital verilerdeki zaman, mekân ve mantık çelişkilerinin arkasındaki karanlığın aydınlatılması beklentisindeyiz” diye konuştu. Davanın 67. duruşmasında sanıklar ve avukatların talepleri alındı. Avukat Ali Fahir Kayacan, “Bu davalarda adil yargılama ortamı yok. Bu algıyı kırın” dedi. Kayacan dosyadaki delillere ilişkin olarak, “Bu imzasız dijital verilerin ceza hukuku açısından sağlıklı deliller olmadığı ortaya çıkmıştır. Adı geçen sanıklar belgelerin oluşturulduğu tarihlerde yurtdışı görevde veya başka yerde olduklarını ortaya koymuşlardır” dedi. Avukat Ersöz ise dosyadaki çelişkileri ve bilirkişi raporlarını özetledi. Dosyadaki Bilvanis Çiftliği fotoğraflarını örnek olarak gösteren avukat Ersöz, “Fotoğraflar makine ile değil, dijital görüntülerden elde edilmişti. İftira çetesi oluşturma tarihini kurgularken çok büyük hata yapmıştır. Dijital görüntülerin konulduğu arşiv klasörleri, görüntünün oluşturulduğu tarihten önce olamaz” dedi. Avukat Ahmet Koç ise 29 Aralık 2011 tarihinde Habertürk kanalında yayımlanan “Şimdiki Zaman” adlı programa telefonla bağlanan Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu’nun “2002 yılında Çetin Doğan’ın toplantı yaptığını, bunu avukatlar ve sanıkların bilmediklerini, darbeye teşebbüsü Hilmi Özkök, Aytaç Yalman, Başbakan ve MİT’in bildiğini ifade etmiştir. Ayrıca bazı belgeleri kendisinin gördüğünü, bunları avukatlar ve sanıkların bilmediğini, mahkemenin bildiğini” söylediğini anlattı. Koç, mahkeme heyetine “Bizim bilmediğimiz belgeleri bizimle paylaşmayacak mısınız” diye sordu. Kayıtlarının Habertürk’ten istenilmesini talep eden avukat Koç, Özkök, Yalman ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadelerine başvurulmasını, Baransu hakkında ise suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Gazetecilerin tutuklu sanık, emekli Korgeneral Engin Alan’a “neden seçildikten 7 ay sonra milletvekili rozetinin takıldığı” sorusu üzerine Prof. Dr. Özcan Yeniçeri ise “Tahliye bekliyorduk. Tahliye edilmeyince buraya gelip rozetini taktım” diye konuştu. Ergenekon incelenecek ‘Bizimle de paylaşın’ Mahkeme heyeti, Ergenekon soruşturmalarındaki arama kararları ve bilirkişi raporlarını incelemek üzere bu belgelerin ilgili mahkemelerden istenmesini kararlaştırdı. Mahkeme, sanık avukatlarından Salim Şen, Ziya Kara, Oğuz Kayıran, Haluk Peşken, Ali Sezenoğlu ve tutuklu sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın çeşitli duruşmalardaki beyanları nedeniyle Silivri Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. Mahkeme heyeti Dursun Çiçek’in WikiLeaks adlı internet sitesinde yayımlanan belgelerin getirtilmesi talebini, dosyaya bir katkı sağlamayacağı gerekçesiyle reddetti. Toplam 365 sanıklı dava 30 Ocak tarihine ertelendi. DİYARBAKIR Mardin’in Kızıltepe ilçesinde KCK’ye yönelik düzenlenen operasyonda aralarında BDP’li yöneticilerinin de bulunduğu 8 kişi tutuklandı. Şüpheliler arasında bulunan BDP eski yöneticisi Mashar Akman’ın talebi üzerine, savcılık ve mahkemede Arapça savunma yapması kabul edildi. Kürtçe savunma yapmak isteyen diğer şüphelilerin talebi ise reddedildi. Nöbetçi mahkemece tutuklanan 8 kişi Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konuldu. Öte yandan, KCK Türkiye Meclisi davasını izleyen CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi Mahmut Tanal, adliye önünde basın açıklaması yapmasını engelleyen polisle tartıştı. Tanal, oturum başlamadan önce İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı avukat Muharrem Erbey ile tokalaşmak isterken askerler tarafından engellendi. Bunun üzerine askerlerle tartışan Tanal, askerlere kartvizitini göstererek “Ben CHP milletvekiliyim. Bu duruşmayı izlemek için geldim. Sadece sanık Erbey ile tokalaşmak istedim. Ben aynı zamanda Ergenekon davasını da takip ediyorum. Böyle bir şeyi orada görmedim ve yaşamadım. Burada farklı bir şey uygulanıyor. Buradaki asker ve polis sayısı dinleyicilerden daha fazla. Tutuklu sanıkların etrafını sarmışsınız. Diyarbakır halkına haksızlık ediyorsunuz” sözleriyle tepki gösterdi. Duruşmada Muharrem Erbey ile ilgili teyp kayıtlarının okunmasına devam edildi. Erbey, Kürtçe konuşmak istediğinde mahkeme heyeti mikrofonu kapattı. Öğle arasında CHP’li Tanal, adliye bahçesinde basın mensuplarına açıklama yapmak istedi. Ancak polis, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı nedeniyle izin veremeyeceğini söyledi. Buna tepki gösteren Tanal, polisle tartıştı. TUTUKSUZ SANIK ECEVİT, ÖĞRENCİLERİN CEMAAT ELİNE DÜŞMESİNİ ÖNLEMEYİ HEDEFLEYEN PROJESİNİN YASAL OLDUĞUNU SÖYLEDİ ‘Ata Evleri ile ilgili çirkin iddiaları kınıyorum’ HİLAL KÖSE Fotoğraf: NEVZAT TAŞ/AA Ergenekon davasında tutuksuz yargılanan Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi Hamdi Gökhan Ecevit, iddianamede yer alan Ata Evleri projesinin kendisine ait olduğunu belirterek “Bir tane bile Ata Evi açılmadı. Açılmasını çok isterdim. Bu konuda çok çaba harcadım, ama mümkün olmadı. İddianamedeki Ata Evleri’yle ilgili çirkin iddiaları kınıyorum ve reddediyorum” dedi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın dünkü oturumunda savunmasını tamamlayan Ecevit, Ata Evleri’ni bir sosyal sorumluluk projesi olarak hazırladığını ifade ederek “Pro jemde, soruşturma açmayı gerektirecek hiçbir ima yok. Maksadını aşmış olarak kabul edilebilecek söylemler varsa dahi bunlar asla 65 yaşında bir yurttaşın 5 ay Silivri Cezaevi’nde ikamete zorlanmasına neden olamaz” diye konuştu. İddianamede, “Ata Evleri” dokümanında, “Yükseköğrenime yeni başlayan ya da halen yüksek öğrenim gören öğrencilerin tarikatların tuzağına düşmeden, dinci faşizmin esiri olmadan öğrenimlerini tamamlayarak laik Atatürkçü, demokratik sosyal hukuk devleti kazanımlarına sahip çıkarak, Türkiye’nin geleceğinde önemli roller üstlenmelerini sağlayacak bir proje olduğunun” belirtildiğini ifade etti. Ecevit, Ergenekon ve Lobi isimli dokümanlardan hiçbir şekilde haberinin olmadığını ifade ederek şunları söyledi: “Ergenekon’u medyadan okumuştum. Sonradan başımıza çorap örme konusu olacağını bilemezdim. Yasadışı hiçbir oluşumun içinde yer almadım. 2007’de Ankara’da ve İstanbul’da, yasal olarak yapılan cumhuriyet mitinglerine katıldım. Beraatımı talep ederim.” İddianamede Ecevit’le ilişkilendirilen tutuksuz sanık Ömer Sadun Okyaltırık da suçlamaları reddetti. Okyaltırık, hiç hak etmediği halde 3 buçuk ay cezaevinde kaldığını belirterek, “Ben na C MY B C MY B ‘İşimi kaybettim’ muslu bir insanım, terörist damgası yemenin benim için ölmekten farkı yok” diye konuştu. Okyaltırık, tutuklandıktan sonra işini kaybettiğini, uzun süre iş bulamadığını, çocuklarının psikoljik tedavi gördüklerini anlattı. Okyaltırık, iddianamenin “çamur at izi kalsın” mantığıyla hazırlandığını dile getirerek, Ata Evleri projesini kendisinin yazdığını ifade etti. Okyaltırık, taslağın hiçbir yerinde hukuk dışılık bulunmadığını kaydetti. Mahkeme heyeti, iddianamede PKK’li oldukları ileri sürülen bursiyerlerin olay tarihinde sabıkalarının olup olmadığının araştırılmasına karar verdi. Davanın gelecek oturumu 11 Nisan 2012 tarihinde yapılacak.