28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 2012 CUMARTESİ [email protected] 12 DIŞ HABERLER FaşistVatikan sansür ortaklığı Fransa’da Yahudi karşıtı faşistlerden sonra Vatikan da İsa peygambere hakaret ettiği gerekçesiyle Romeo Castellucci’nin “Tanrı’nın Oğlunda Çehre’nin Tanımı” başlıklı oyununun yasaklanmasını istedi ASLI KAYABAL Avrupa Batarken İtalya’nın Giglio Adası sahillerinde karaya oturan yüzen gökdelen “Costa Concordia”nın enkazına baktıkça herkes günbegün batan Avrupa’nın encamını düşünüyor. Geminin adı akıllara en başta Avrupa’yı getiriyor. Güverteleri teker teker AB ülkeleri isimleriyle anılan “Concordia”, Avrupa’da “uyum, barış, birlik” anlamına geliyor. Koca “Avrupa gemisini” göz önünde sulara gömen şuursuz kaptansa vizyon ve yön sahibi büyük liderlerden yoksun kıtanın başı boşluğunu… Kayalarla dolu geminin rotası da, “Acaba bugün Yunan kayası mı çarpacak?”, “Macar kayası mı?” dedirten Avrupa’nın şaşkın yol haritasını düşündürüyor. Müretebbatın çalışma şartları, “sosyal güvenceleriyle” bir zamanlar dünyaya örnek olan Avrupa standartlarının küreselleşmeyle geldiği acı noktayı özetliyor. Ezici çoğunluğu Asya, Güney Amerika ülkelerinden gelen 40 yaş altı mürettebat arasında; Avrupalılar artık ufak bir azınlık. Hal böyle olunca, AB dışı ülkelerden gelen müstahdem haftanın her günü, günde 1214 saat çalışıyor ve saatte ortalama “3 Avro” olan ücretler icabında bir günden diğerine “3 dolara” inebiliyor. Mevsimlere göre değişen “kruvaziyer yolculuğu” fiyatları gibi tıpkı çalışanların ücretiyle de yoyo gibi oynanabiliyor. Geçen hafta battığından bu yana bütün bu kâbus gerçekleriyle kamuoyunun gündemine gelen “Concordia” şimdi böyle çok kasvetli bir metafora dönüşmüş durumda. Geminin “Standard&Poor’s”un (S&P) büyük Avrupa ülkelerinin kredi notlarını indirdiği bir “kara cuma” günü batmış olması bu kasvet duygusunu büsbütün arttırıyor. MİLANO Vatikan, 24 Ocak’ta Milano’daki Parenti Tiyatrosu’nda sahnelenmeye başlanacak “Tanrı’nın Oğlunda Çehre’nin Tanımı” başlıklı oyunda İsa peygamber ve bütün Hıristiyanlara hakaret edildiği gerekçesiyle ünlü tiyatro yönetmeni Romeo Castellucci’nin yönettiği oyunun yasaklanmasını istedi. Ancak yönetmen Castellucci, prömiyeri salı günü yapılacak oyununa sahip çıkarak, yapıtta hiç kimseye hakaret edilmediğini, oyunu hedef alan protestoların Fransız faşistlerince internet sitelerinde alevlendirildiği savundu. Vatikan’dan Papa XV. Ratzinger adına yapılan yazılı açıklamada, yapıtın hemen geri çekilmesi, dine, dini simgelere ve Hıristiyan di ninin değerlerine saygı gütmeyen hiçbir yapıtın sahnelenmesinin Katolik âlem ve inananlar açışından hoşgörüyle karşılanmayacağı vurgulandı. Yönetmen Castellucci, oyunun Rusya’dan Katolik Polonya’ya, Norveç’ten Yunanistan’a kadar birçok ülkede sahnelendiğini ve hiçbir tepki almadıklarını vurgulayarak, oyunu hedef alan tartışmaların Fransa’da Yahudi karşıtı faşist grupların internet sitelerinde alevlendiğini öne sürdü. Fa şist dincilerin İsa portresine dışkı fırlatıldığını iddia ettiklerini, bu iddianın gerçek dışı olduğunu savunan yönetmen, Vatikan dahil herkesin oyunu görmeden mahYönetmen Castello kum ettiklerini (üstte). Oyundan dile getirdi. bir sahne (solda). İtalya’nın Avrupa’da tanınan yönetmenlerinden biri olan Castellucci’nin yapıtında çocukların ressam Antonello da Messina’nın imzasını taşıyan İsa portresine taş fırlattığı sahne, geçtiğimiz sonbaharda Fransa’da sahnelenen oyunun radikal Katolikler tarafından protesto edilmesine neden olmuş, Thèatre de Ville’de sahnelenen yapıta gelen tehditler üzerine tiyatro yönetimi güvenlik görevlilerini çağırmak zorunda kalmıştı. Dizanteriye yakalanan yaşlı bir babanın öyküsünü anlatan oyunun bir başka sahnesinde İsa peygamberin yüzünde “Sen benim Çoban’ım değilsin” yazısının belirmesi de radikal Katoliklerin tepkisini çekmişti. Castellucci, İsa portresine taş atan çocuklar sahnesinin İtalya’da çıkarıldığını anımsatsa da, yapıtın kesinlikle İsa peygamberi hedef alan bir küfre ve hakarete yer vermediğini savundu. Radikal Katolikler, Milano’daki Franco Parenti Tiyatrosu yönetimini tehdit etmeye devam ediyor. Facebook ateistine ceza Dış Haberler Servisi Endonezya’da bir kişi sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta kendini ateist olarak tanımlayınca tutuklandı. Batı Sumatra’da Pulau Punjung’da yaşayan devlet memuru 30 yaşındaki Aleksander An, Facebook’taki sayfasında “Tanrı yoktur” ifadesini yazmasının ardından onlarca kişiden oluşan bir kalabalığın saldırısına uğradı. Polis, bir grup tarafından ofisi basılarak dövüldüğünü duyurduğu An hakkında “dine hakaret” suçlamasında bulunulduğunu belirtti. AFP’ye konuşan bir yetkili An’ın İslama hakarette bulunduğu şüphesiyle alıkonulduğunu söyledi. Polise verdiği ifadede An’ın “Eğer Tanrı gerçekten varsa ve mutlak gücü olsa, dünyayı kötü olaylardan niye korumadı?” sorusunu dile getirdiği kaydedildi. An’ın Müslüman bir ailenin çocuğu olduğu ifade edilirken kendisinin yöneticiliğini yaptığı ateizmin savunulduğu Facebook grubuna 1243 kişinin üye olduğu belirtildi. Tutuklanmasının ardından An’ın Facebook’taki yorumlarının görülmediği ifade edildi. Nüfusun çoğunluğu Müslüman olan Endonezya’da “dine hakaret” suç kapsamında ve bu suçu işleyen kişi için en fazla 5 yıl hapis cezası verilebiliyor. Dış Haberler Servisi Afganistan’da dün 4 Fransız askerinin bir Afgan askeri tarafından öldürülmesinin ardından Fransa bu ülkedeki askeri operasyonlarını askıya aldı. Afgan güvenlik güçlerinden adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, Afgan ordusu üniformasını giyen bir kişinin Kapisa vilayetinin Tagab bölgesinde dün sabah, NATO öncülüğünde görev yapan Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü’ne (ISAF) bağlı Fransız askerlerine ateş açtığını, 4 askerin öldüğünü duyurdu. Aynı yetkili, saldırıda 8 kişinin de yaralandığını söyledi. Saldırganın daha sonra yakalandığı açıklandı. Olayın ardından Fransa Fransa, operasyonları askıya aldı Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Fransız ordusuna, Afganistan’daki bütün muharip ve askeri eğitim amaçlı operasyonlarını askıya alma emri verdi. Sarkozy açıklamasında, Afganistan’daki bütün Fransız birliklerini tamamen geri çekebileceğinin işaretini de vererek, “Fransız askerlerinin güvenliği açık bir şekilde tesis edilmediği takdirde, askerlerimizin erken geri çekilmesi gündeme gelebilir” dedi. Son olayla birlikte, Afganistan’da hayatını kaybeden Fransız askerlerinin sayısı 82’ye çıktı. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen de, 4 Fransız askerinin ölümüyle ilgili başsağlığı mesajı yayımladı. Rasmussen yazılı açıklamasında, “Bu tür trajik olaylar manşet oluyor, fakat bunlar münferit hadiselerdir. Gerçek olan her gün 50 ülkeden 130 bin kişilik uluslararası gücün savaşması ve 300 bin Afgan askerini eğitmesidir” dedi. Üç gençten biri işsiz S&P’nin indirdiği son darbede olduğu gibi her güne başka bir kötü haberle uyanan Avrupa genelinde anlattığım bu “batma duygusu” çok yoğun... Boydan boya kıtada işsizlik artıyor, gelirler küçülüyor, sosyal güvenceler budanıyor, sosyal hizmetler azalıyor, geleceğe olan güvensizlik ve belirsizlik duygusu gözle görülür biçimde tırmanıyor. Aralıkta Strasbourg’a gittiğimde; bu büyük bolluk kentinin vitrinlerinde Noel arifesi “Kapatıyoruz!” ilanı bulunan dükkânların sayısındaki artış karşısında affalamıştım. Strasbourg’dan sonra Roma’da da aynı ilanlarla karşılaştığımda bunun artık iyiden iyiye yaygın bir Avrupa olgusu olduğunu kavramaya başladım. Yıllardır Roma’da yaşadığım mahallede tam üç dükkân art arda kepenk indirdi. Bankalar kolayına artık kredi vermiyor, işyerlerinin kapatılması, iflaslar zincirleme birbirini izliyor, ortalama üç gençten biri iş bulamıyor, emeklilerle yaşlılar ay sonunu getiremiyor, fakirlik yıldan yıla artıyor. Avro alanının 3. büyük ekonomisi İtalya’da nüfusun yüzde 14’ü bundan böyle “fakir” kategorisinde sınıflandırılıyor. Çizme, on yıldır cebelleştiği “0” büyüme hadlerinde ileriye doğru en ufak ilerleme sağlayamıyor. Bu kara tablo içinde her Allah’ın günü Avrupa’nın bir başka köşesinden umutları baltalayan bir kötü haber geliyor: Bir gün iflas eşiğinde Yunanistan’ın köpürttüğü Avro krizi konuşulurken başka bir gün Strasbourg parlementosunun göstermelik yaptırımdan başka hiçbir şey yapamadığı “Viktatör Orban”ın Macaristan’ı gündemdeki ilk sıralara oturuyor. Afgan ordusu üniformasını giyen bir kişi ISAF’a bağlı Fransız askerlerine ateş açtı. Saldırıda 4 asker hayatını kaybetti. (Fotoğraf: AFP) fganistan’ın güneyindeki Helmand vilayetinde de önceki gün bir NATO helikopterinin düştüğü ve 6 Amerikan askerinin öldüğü bildirildi. Taliban sözcüsü Kari Yusuf Ahmedi, helikopteri kendilerinin düşürdüğünü duyurdu. Ancak Amerikalı yetkililerin açıklamasında, helikopterin düştüğü bölgede ilk belirlemelere göre, “düşman faaliyetleri bulunmadığı” ve soruşturma başlatıldığı belirtildi. Helmand’daki Afgan kuvvetlerinin komutanı Sayed Mulook da helikopterin “teknik arıza” yüzünden düştüğünü söyledi. A NATO helikopteri düştü Eroğlu, Denktaş’ın ‘çokuluslu konferanslardan korkarım’ mesajıyla Green Tree’ye gitti Denktaş’ın son tavsiyesi rafının geçen pazar günü ulusal konseylerinde almış laşmaya varmanız oldukça zordur, diye ifade etoldukları bir karar, tabii ki bizim bir anlaşma yap miştir. Genel sekreter’e göre bu görüşmelerin soLEFKOŞA KKTC’nin Kurucu Cumhur mamızı zorlaştırıyor. nu 1 Temmuz 2012’dir. Onun için biz ısrarla gebaşkanı Rauf Denktaş’ın yaşamını yitirmeden nel sekreterden istedik, bu toplantıda da eğer an Bir anlaşma olmasa ne olacak? önce son uyarısı, Kıbrıs konusunda yürütülen mü Bir anlaşma olmazsa, tabii Kıbrıs’ta iki devlet laşamazsak ayrı arzuda bulunacağız. Endgame sizakelere ilişkin oldu. Denktaş, bilincini yitirme gerçeğini dünya tanısa da tanımasa da bir gerçek ola zin icadınız bir cümle, lütfen bu cümleyi uyguladen önce Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na rak görmek gerekmektedir. Rahmetli Cumhurbaş yınız diye bir talebimiz olacak. Her halükârda Kıb“Ben çokuluslu konferanslardan korkarım, kanımız KKTC’yi kurarken elbette yaşatmak için rıs Türk halkı bu müzakerelerden yorulmuştur. Ben dikkat et” uyarısında bulundu. Eroğlu, New kurmuştu. Bunu sık sıkı söylerdi ama yine de 1963 yılında genç bir doktor olarak geldim, 7 ay York’taki Green Tree zirvesine yola çıkmadan bir BM’nin Kıbrıs’la ilgili parametreleri ve kararları doğ sonra olaylar başladı, o gün bugün bu işin içindeiki saat öncesinde sorularımızı yanıtladı. rultusunda bir ortaklık devleti kurma yönünde de uğ yim. Evlendik, çoluk çocuk sahibi olduk, torun sa Denktaş’ın size en son cümlesi ne oldu? raş göstermiştir. 48 yıldan beri görüşmeler devam hibi olduk, torun evlendirdik, hâlâ daha Kıbrıs ko Kendisini sürekli ziyaret ediediyor, bir 48 yıl daha Kıbrıs Türk halkının nusu müzakere masasında, dolayısıyla bunun aryordum. Hatta Green Tree’ye gitbu görüşmeleri takip etme, izleme mecbu tık bir sonu olması lazım. Dünyanın da bu gerçemeden önce geleceğim şeklinde ği görmesi lazım, eğer bir anlaşma olmayacaksa buriyeti yoktur. konuşmamız da olmuştu. O hasta Genel sekreter bunların farkında nu görmek zor değildir. 1 Temmuz’dan sonra nasıl bir tablo öngöyatağında gene esprilerini yapıdeğil mi? yordu. Sonra şunu söyledi: “Ço Farkında. Biz 26 Ocak Cenevre zirve rüyorsunuz? Genel sekreter endgame sözünün arkasında durkuluslu konferanstan bahsedisinde 2011’in, dedik ki, biz mart ayına kayorsunuz, çokuluslu konferansdar yoğunlaştırılmış müzakereleri yapa mazsa, 6 aylık dönem başkanlığı döneminde bir mülardan korkarım, dikkat et.” lım, bir anlaşmaya varabilmek için alver’e zakerenin olması mümkün değil. Böylece 2012’yi Son tavsiyesi buydu. başlayalım. Martta bizi tekrar zirveye çağ tamamlayacağız. 2013’ün Şubat ayında cum Denktaş sonrası nasıl bir Kıbrırsınız ve bu işi bağlarız. Mart geldi geçti, hurbaşkanlığı seçimi olacağına göre, cumhurrıs öngörüyorsunuz? yıl sonu dedik, yıl sonu da geldi geçti, şim başkanlığı propagandası güneyde 23 ay önceden Denktaş Bey büyük bir liderdi. di 2012’ye geldik hâlâ Rum tarafı zaman ka başlayacaktır, şubatta Hristofyas seçilir, AnasFevkalade zeki, akıllı, esprili, ilerizanmaya, 2013’ün cumhurbaşkanlığı se yadis seçilir, kim seçilirse seçilsin, kendi duruEroğlu, Green yi gören, bunun yanında bir TMT çimlerinin sonrasına bu olayı atmaya çalı munu tekrar gözden geçirmek, onlarda başkankurucu üyesi, biliyorsunuz bu bir Tree’den umutlu değil. şıyorlar. lık sistemi vardır, hükümeti kurmak, hükümet yeraltı teşkilatı, yeraltı teşkilatı üye Genel sekreter bunların farkın programını tamamlamak filan derken bir 6 ay da si olmasının yanında şairliği de olan, kitap yazan, ro daysa neden kesmedi? öyle geçecektir. Dolayısıyla 2013’ün Haziman yazan bir üstattı. Siyasetin ve diplomasinin üstat Bize yazdığı mektupta da, takdir edersiniz ki ran’ına geleceğiz demektir bu. larındandır. Ben Denktaş kadar büyük bir müzake Rumlar AB Dönem Başkanı olduktan sonra bir an Bir sürpriz bekleyelim mi sizden? reci gördüğümü anımsayamam bu son de Olabilir, neticede bugüne kadar yapmış virlerde. Çünkü çok kurnaz bir müzakeolduğumuz görüşmelerde esneyen taraf hep reciydi, karşısındakini susturabilen, istediği biz olduk, Rum tarafı ise ben cumhurbaşdoğrultuya çekebilen özelliklere sahipti. kanı seçildikten sonra ortaya koyduğu al Denktaş’ın vasiyeti ile Green Tree’ye tı başlıkla ilgili tavrından, önerilerinden geATİNA (AA) Kimliği belirsiz bir kişi dün Rodos Adası’ndaki gidiyorsunuz... ri adım atmamıştır. Şimdi karşı tarafın ataTürkiye Başkonsolosluğu’nun kapısına bir duyuru asıp benzin Cumhurbaşkanımızın geçmişte gerek cağı adımlara göre biz bir miktar daha esdolu bir bidonu ateşleyerek konsolosluğun avlusuna fırlattı. Makarios’la, gerek Kipriyanu ile yapmış neyebiliriz. Ama tabii ki bir noktaya kadar. Yanmaya başlayan bidon nöbetçi bir polis tarafından Anlaşma da çıkarsa ortaya o daha büoldukları 19771979 doruk anlaşmalarınsöndürülürken binada herhangi bir zarar meydana gelmedi. da esas alınan federal cumhuriyeti, ortak Bidonu söndüren polisin hafif yaralandığı belirtildi. Yunanistan yük sürpriz olur ama şu anda hissettiğim budur: Bizi uzlaşmaz göstererek, lık devletini kurmak, bu mümkün mü deDışişleri Bakanlığı olayı kınayarak, soruşturma başlatıldığını elini kolunu sallayarak AB Dönem ğil mi, bunu bugün söylemek bile mümaçıkladı. Türk Dışişleri’nden yapılan açıklamada da Başkanlığı’na başlamak istiyor. Buna kün değildir. Green Tree’ye giderken de “Yunanistan’daki tüm temsilciliklerimizin güvenliği için fırsat vermeyeceğiz. bütün anlaşma arzumuza rağmen, Rum tagerekli önlemlerin alınmasını önemle bekliyoruz” denildi. BAHADIR SELİM DİLEK Çöküş krizi Batmakta olan Avrupa’nın krizi çok boyutlu ve çok katmanlı. Bu krizlerden ilki ve en önemlisi “kurumsal çöküş/dekadans”. Avrupa’nın kuruluş yıllarını yakından takip eden büyükelçi Gian Paolo Papa; halihazırda yaşanan kurumsal krizin Avrupa’nın şimdiye dek yaşadığı en büyük kriz olduğunu söylüyor. “60’lı yıllar ortasında Ortak Pazar’a meydan okuyan De Gaulle’ün örneğin meşhur ‘boş koltuk’ krizini yaşamıştık. Ancak o Avrupa’nın bir ergenlik kriziydi” diye söze giren Papa ilave ediyor: “Avrupa bugün bir çöküş krizi yaşıyor. ‘Eski Kıta’nın ABD’si’ olmak yerine; ‘uluslar Avrupası’na bir geri dönüş yaşanıyor. Ulus devletler, Brüksel’e devrettikleri yetkileri geri alıyor. Bunu da Avrupa’nın ‘kaptanlığa’ en çok ihtiyaç duyduğu, rüzgâr ve akıntıların tümüyle yön değiştirdiği bir anda yapıyorlar!” Dünyanın ekseni Çin’e, Hindistan’a kayarken gözler Avrupa’nın başında Jean Monnet, Walter Hallstein, Roy Jenkins, Jacques Delors gibi Avrupa vizyonu ve liderliği ile kabul gören güçlü komisyon başkanları arıyor. Oysa yıllardır Avrupa Komisyonu’nun başında böyle bir başkan yok. Mevcut Başkan Jose Manuel Barroso, sadece Ali’nin külâhını Veli’ye, Veli’ninkini Ali’ye giydirebilen yanardöner bir “her devrin adamı” olduğu için; o konumunu muhafaza edebiliyor. Kurumsal kriz ile büyük kitleleri etkileyen sosyalekonomik krize Avrupa’nın yok olan “değerler krizi” de eklemleniyor. Fransa, İtalya gibi Avrupa’nın büyük ülkeleri uluslararası kredi notlamalarında gerilere düşerken bu ülkelerin demokrasileri de yavaş yavaş “AAA” kategorilerinden çıkartılıp “BBB” kategorisine indirgeniyor ve Avrupa’nın ortasında artık “parlamenter diktatörlük” olarak damgalanan bir rejim kuran Macaristan, Avrupa’nın tüm hastalıklarınekonomik, sosyal, kurumsalkesiştiği ortak bileşenine dönüşüyor… Yarın buradan devam ederiz. Rüşdi festivale katılamadı Dış Haberler Servisi Hint asıllı İngiliz yazar Salman Rüşdi (65), Müslüman din adamlarının protestoları ve aldığı tehditler nedeniyle Hindistan’daki edebiyat festivaline katılmaktan vazgeçti. Hindistan’ın önde gelen Müslüman din adamları ve Darululüm İlahiyat Okulu Başkanı Mevlana Abdülkasım Numani, Hindistan hükümetinden, Müslümanların duygularına saygı göstererek “Şeytan Ayetleri” kitabının yazarının Caipur Edebiyat Festivali’ne katılmasına izin vermemesini istemişti. Festivalin organizatörleri, Rüşdi’nin “istihbarat kaynaklarının, Mumbai yeraltı dünyasından tetikçilerin kendisini ortadan kaldırmak için Caipur yolunda olabileceğine dair bilgi aldığını”, bu nedenle festivale katılmaktan vazgeçtiğini belirttiği açıklamasını okudu. İran’ın dini lideri Ayetullah Humeyni, kitap yüzünden Rüşdi hakkında ölüm fetvası vermişti. Türk Konsolosluğu’na saldırı Dempsey, İsrail’de İran’ı görüştü ? Dış Haberler Servisi ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, İran’ın nükleer programıyla ilgili gelişmeleri görüşmek üzere İsrail’e gitti. Dempsey’nin önceki gün başlayan ziyaretinin, ABD’nin, İsrail’in İran’a saldıracağı yönündeki kaygılarıyla ilgili olduğu belirtiliyor. İsrail sık sık, İran’a karşı askeri harekât olasılığını gündeme getiriyor. ABD Genelkurmay Başkanı, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Başbakan Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı Ehud Barak ve Genelkurmay Başkanı Benny Gantz ile bir araya geldi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle