19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 OCAK 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 değildir, zirai kazanç Otomobile meraklısınız. Aynı değildir, ücret değildir, otomobili uzun süre kullanmak serbest meslek kazancı yerine, değişik otomobilleri değildir, gayrimenkul kullanmayı tercih ediyorsunuz ve sermaye iradı değildir, bu nedenle de sık otomobil menkul sermaye iradı değiştiriyorsunuz. Dikkat edin vergi değildir ve diğer kazanç ve mükellefi olmanızı isteyebilirler… irat da değildir. Ancak Geçtiğimiz günlerde bu konuda yapılan işlemde sermaye, bir okurumdan mesaj aldım. devamlılık ve organizasyon Okurum, bir mobilya atölyesinde unsurları varsa, bu işlemden sigortalı olarak çalıştığını, otomobile elde edilen kazanç, vergi meraklı olduğunu ve 2011 yılında idaresi tarafından, ticari birden fazla araç değiştirdiğini kazanç olarak belirtmiş. Okuruma, vergi değerlendirilir. Buradaki idaresinden bir yazı gelmiş, yazıda kritik kavram “devamlılık” kavramıdır. özetle otomobil ticareti ile uğraşıldığı bu yanması ihtimali doğuyor. Yani gerçek nedenle beyanname verilip mükellefiyet otomobil meraklıları, sanki oto galerileri Bu kavramla ilgili, vergi idaresinin iki gibi değerlendirilip vergi mükellefi kabulü var. “Yılda devamlılık” veya açtırılması gerektiği, aksi halde cezalı yapılmaya çalışılıyor. “olayda devamlılık”. Yani bir işlem, vergi uygulaması yapılacağı Bu noktada gelin kısaca otomobil birbirini takip eden yıllarda yapılıyor ya belirtiliyormuş. Evet, noterler, düzenli satışından elde edilen kazançların da bir yıl içinde birden fazla yapılıyorsa, olarak vergi idaresine bilgi veriyorlar. vergilendirilmesinden bahsedelim. Gelir “devamlılık” unsurunun gerçekleştiği Bu kapsamda otomobil alım – satım Vergisi Kanunu uyarınca, gerçek ve işlemden elde edilen kazancın ticari işlemleri de bildiriliyor. Vergi idaresi de kişilerin elde ettikleri gelirlerin vergiye kazanç olarak vergilendirilmesi bu bilgilerden hareketle vergi tabi tutulabilmesi için öncelikle bu gerektiği vurgulanıyor. mükelleflerini tespit etmeye çalışıyor. kanunda sayılan 7 gelir unsurundan Geçtiğimiz yıl araç alım – satım Bu çerçevede, otomobil alıp satma birinin kapsamına girmesi gerekir. işlemlerinin masrafları azaldı. İkinci el işlemini bir yıl içinde birden fazla yapan Bir gerçek kişinin 30.000.TL.’ye satın otomobil ticareti ile uğraşan mükellefler şahısların elde ettikleri kazançların da yani oto galeriler, bu masrafların yüksek aldığı bir otomobili 35.000.TL.’te ticari kazanç olduğu iddia ediliyor. Bir satmasından elde edeceği 5.000.TL. olduğu dönemlerde araçları kendi işleme ticari kazanç demek hem gelir kazanç, herhangi bir gelir unsurunun adlarına tescil ettirmeden, satıcıdan vergisini doğuruyor hem de katma kapsamına girmez. Yani, ticari kazanç alıcıya tescilini sağlıyorlar değer vergisini ve komisyon geliri elde gündeme getiriyor. ediyorlardı. Ancak, Otomobil ticareti ile masrafların azalması herhangi bir ilgisi MİLLİ PİYANGO BAYİSİ NASIL SİGORTALI OLUR? üzerine, satışa konu ikinci bulunmayan, sadece el otomobilleri, kendi merak, ilgi ve tercihleri 28 Haziran 1994’ten beri seyyar Milli adlarına ya da işyerlerinde nedeniyle sık otomobil Piyango bayisiyim ve Oda’ya kayıtlıyım. çalışanlar adına tescil ettirip değiştiren, bu arada da 2011’e kadar geçen sürenin BağKur ’a alıcıya satıştan sonra alıcı alım satım arasındaki sayılması ve emekli olmam için ne Sorularınız için maliadına tescilini yaptırdılar. pozitif fark nedeniyle yapmam gerekir? Murat Ayhan ? cozum ismmmo.org. Vergi idaresi de temelde Anamur 1 Ekim 2008 öncesinde Bağkazanç elde eden tr adresine mail atabunları tespit etmeye bilirsiniz. Tüm sorular Kur kaydınız yok ise, bundan öncesini şahısları, oto galerileri çalışıyor yani ticari amaçla eposta ile tek tek ödemek imkânı yoktur. Ancak bu gibi değerlendirip hem cevaplanacaktır. yapılan araç satışlarını tarihten sonra “Gelir vergisinden muaf gelir vergisi hem de tespit edip vergi kayıp ve olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı katma değer vergisi kaçağını önlemeye olanlar” BağKur’lu olabilir. mükellefi yapmak çalışıyor. Ancak bu arada doğru görülmüyor. kurunun yanında yaşın da Asgari Geçim İndirimi’ne devam Ücretlilerin, elde ettikleri ücretin bir bölümü için Asgari Geçim İndirimi (AGİ) uygulanır. Uygulamadan, ücretleri gerçek usulde vergilendirilen gerçek kişiler ile ücret gelirlerini yıllık beyanname ile bildirenler yararlanabiliyor. 2012 yılında da uygulama sürüyor. Aynı anda birden fazla işverenden ücret alınması halinde, AGİ en yüksek ücretin elde edildiği işveren tarafından gerçekleştiriliyor. Bu durumdaki ücretlinin birden fazla AGİ’den faydalandığının tespiti halinde ise; oluşan vergi kaybı ücretliden cezalı tahsil ediliyor. Ücretliler evlilik, çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumunu ise “Aile Durumu Bildirimi”yle işverenlerine iletmek zorunda. Boşanma, ölüm, doğum vb. değişiklik olanlar bunu da bir ay içerisinde bildirmek durumunda. Bu uygulamada “çocuk” tabiriyle ise, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan 18 yaş, veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamışlar kastediliyor. İşverenler de, kendilerinde mevcut medeni durum ve çocuk sayısı ile ilgili bilgiler doğrultusunda, her yıl ocak ayı itibarıyla “Asgari Geçim İndirimine Ait Bordro”yu düzenlemek zorunda. Her bir ücretlinin yararlanacağı asgari geçim indirimi ise ayrı ayrı hesaplanarak bordroda ilgili aya ait sütunda gösterilecek... Otomobil Meraklılarına Vergi Sürprizi Hedef Kulluğa Dönüş!.. Şu hale bakın; hâlâ neleri tartışıyor, hâlâ neler için ahh, vahh ediyoruz... 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı bundan böyle Ankara’ya “hapsedilmiş”, ülkenin geri kalanında gençlik törenleri yapılmayacakmış, bu ne demekmiş?.. Yoksa diğer milli bayramlarımız da sırada mıymış?.. 23 Nisan da kaldırılır mıymış? Peki ya Cumhuriyet Bayramı n’olacakmış?.. Falan, filan... Uyan, ey ahali!.. Gelinmiş olan nokta, yıllardan beri adım adım örülen, oya gibi işlenen stratejinin olağan sonucu... Bu durumda milli bayramların tek tek ortadan kaldırılması da ana stratejinin gayet doğal bir uzantısı!.. Pekii, burada duracak mı?.. Tabii ki hayır!.. Siz daha 1994 yılında “Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet, milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha âdemi merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum” diyen Ömer Dinçer’in, önce Başbakanlık Müsteşarlığı’na getirilmesini, ardından da milletvekili yapılarak Milli Eğitim’in başına geçirilmesini bir tesadüfler zinciri olarak mı yorumluyorsunuz?.. Vallahi çok safsınız!.. ??? Yaşadığımız sürece iyi bakın ama görerek bakın... Bu süreç, Milli Eğitim Bakanlığı’nın giderek “diyanetleştiği”, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ise giderek Milli Eğitim Bakanlığı’nın işlevlerini yüklendiği bir süreç... Bunu gerçekten görmüyor musunuz?!.. Diyanet son birkaç yıl içinde önce “kadına yönelik şiddet” konusunda Diyanet personelinin “ortak bilinç yaratması” şeklinde muğlak bir ifadeyle öne çıkarıldı... Ardından pilot illerde “aile imamlığı” projesi gündeme getirildi... Diyanet İşleri ile Milli Eğitim’in bir diğer ortak projesinde ise imam hatip liselerinden oluşturulacak heyetler ev ziyaretleri yapacaktı!.. Her yıl kutlanan “Camiler ve Din Görevlileri Haftası”nın geçen yılki ana temasını anımsıyor musunuz?.. “Camiçocuk buluşması”ydı!.. Hafta çerçevesinde imamlar ve din görevlileri çocuk yuvaları, Çocuk Esirgeme Kurumları’nı, ilköğretim okullarını ve huzurevlerini ziyaret etmişlerdi... Ardından sıra “Mele” kadrosuna geldi. Yani “Mollalara!” Diyanet’ten sorumlu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ dini konularda kendini yetiştirmiş ancak eğitimi bulunmayan kişiler için 1000 kişilik kadro öngördüklerini duyurdu. Diyanet İşleri Başkanı bu kişilerden sadece imam olarak değil, Doğu ve Güneydoğu’da “Şafi fıkhını öğretme konusunda” da yararlanılacağını açıkladı. Yani ilkokul mezunu bile olmayan mollalardan bin kişilik cemaat kadrosu, Diyanet şemsiyesi altında Anadolu’da resmi faaliyete geçecek!.. Son olarak Diyanet, yarıyıl tatilinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı tüm okullarda öğrenciler, veliler ve öğretmenler için özel umre turu planladı. 24 Ocak’ta 3 bin kişilik bu kafile yola çıkacak.. Bütün bu saydıklarıma, 1+4+4+4 biçiminde sözde 13 yıllık eğitim masalıyla 10 yaşındaki öğrencilerin imam hatip okullarına yönlendirilmesi projesini de eklerseniz ülkenin nereye doğru evrildiğini ya da devrildiğini gayet net bir şekilde görebilirsiniz. Bu projenin adı da bellidir: Hedef 2023 projesi!.. 1923 devrimi kulluktan yurttaşlığa geçiş projesinin miladıydı.. Hedef 2023 projesi de kulluğa dönüşün miladı olarak geçecektir Cumhuriyetin kısa tarihine!.. NOT: Haftaya da olanlar karşısında halkımızın duruşunu anlatacağım... 15 yıl önce, ortada bu iktidarın ve bu yapılanların izi bile yokken yazılmış bir “öngörü” yazısıyla!.. Ulusal Değerlerimiz Ortadan Kaldırılamaz PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Çok hünerli MEB’in Eğitimin Teşkilat Yasası’nın Atatürk ilkeleriyle ilgili maddesi başta olmak üzere ulusal tarihimiz içinde önemli günleri de yok saymaları yetmedi. Bir de Cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana anageldiğimiz önemli milli bayramlarımızın anma ve kutlanmalarından vazgeçilmesi planlarına da girişildiği öğrenildi. İlk gönül yakıcı duyum Ulu Önderimizin Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak kararıyla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığı kutsal günle ilgili, ki bu sadece şenlik günü olmayıp kurtuluş tarihimizde borçlulukla saygıyı yansıtan gündür. Gençliğe armağan edildiği için “Gençlik Spor Bayramı ve Atatürk’ü Anma Haftası” adını taşır. Bu nedenle o günün anılmasından vazgeçilemez. Bu her ilin stadyumunda sportif hareketler ve folklor gösterileriyle kutlanır. Gençliğimize armağan edilen bu önemli bayramla diğer milli bayramlarımızın renk ve fonlarının değiştirilmesi önerileri önce Çankaya’da Cumhurbaşkanlığı Sekreter Yardımcısının yönettiği toplantıda karara bağlanmış. Sonra da MEB tarafından illere gönderilen genelgelerle(!) anma ve kutlamaların, statlardan çıkarılıp sadece okullarda toplanılarak yapılması(!) istenmiş. Bunun nedeni; mayısta havalar soğukmuş, çocuklar üşüyüp hastalanıyormuş; ayrıca eğitimleri de zarara uğruyormuş(!). Hemen sayın bakana arz edeyim; ortaöğrenimim boyunca bu törenlere hiç aksatmadan katılan bir öğrenci olarak nezle olduğumu bile anımsamıyorum. Aksine bu çalışmalardaki vücut gelişimleriyle kız liseleri arasında yaşamımda onur duyduğum, yüksek atlama madalyasına bile sahip olmuştum. Ayrıca; ders başarılarım nedeniyle de o zamanlar her yıl üst üste “iftihar”a geçen öğrencilere takdirle armağan edilen, İsmet İnönü’nün büyük başarısı ‘Lozan Muahedesi’ kitabı o günlerin eğitimine hizmetleriyle yüksek değere sahip Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından imzalanarak bir de altın kalem armağan edilerek ödüllendirilmiştim. Anlaşıldığına göre şimdi öğrencilere onur ve kişilik veren uygulamalar yok ediliyor. Gençlerimize ulusumuzun tarihinden mutluluk ve övünç duymaları çok görülüyor. Böylece ‘Kurtuluş Zaferimiz’in kahramanlıkları azımsanıyor. Bu gidişle anlaşılan önemli ve eğitimde mutlak hatırlatılıp öğretilmesi gereken 29 Ekim, 10 Kasım 18 Mart Çanakkale Zaferi, 23 Nisan vb. günlerimiz, yalnızca tarih say falarında bırakılacak. Buna karşın sivil toplum kuruluşlarından Türkiye Gençlik Birliği (TGB) 19 Mayıs 2012’yi, “Gençliğin Diriliş Günü” olarak ilan ediyor ve dünya gençlerini o gün İstanbul’da buluşturuyor. Ulusalcılarımıza üzüntü veren, gençlerimizde tepki yaratan uygulamalara, karşıtlıkların sonucu, anma ve anlatmalardan vazgeçilmiyor. Bu durumda Milli Eğitim Bakanı’nın istifası gerekmiyor mu? ??? Yeni yılın ikinci haftasında, ulusumuza onur veren üç değerli insanı yitirerek üzüldük. İlkin 13 Ocak akşamı, her yönüyle büyük bir devlet ve dava adamı Rauf Raif Denktaş Hakk’a yürüdü. Atatürk’e derin sevgi ve bağlılığıyla onun Kurtuluş Savaşı’nda tuttuğu yolla, Kıbrıs Adası’nı da ”Anadolu’nun çıkış kapısı olarak nitelemesini” benimseyerek Batı’nın tüm güçlü devletlerinin adanın Yunanistan’a verilmesi istemlerine karşı Kıbrıs’ın bağımsızlık ve özgürlüğünü sağlama mücadelesinde, demir bir irade ve azimle onu örnek aldı. Dirençle Annan planlarına, centilmen yapısıyla soğukkanlılığını kaybetmeden 70 yıl aralıksız dirençle inançlarından vazgeçmedi. Karşı durarak Enosis ve Makarios’la sayısız mücadeleyle Ada Türklerinin bağımsızlığını sağladı. Kıbrıs Türklerinin cumhurbaşkanı oldu. Denktaş’ın davası, Kıbrıs Türklerinin sonsuza dek rehberi olursa, ancak o zaman o da Lefkoşa’da Milli Mukavemet Meydanı’nda, anıtın yanındaki kabrinde rahat uyuyabilir. İkinci kaybımız, Türk futboluyla Fenerbahçe’nin efsane adamı, Lefter Küçükandonyadis , namıdiğer ‘Odinaryüs’ün kaybı oldu. Büyükada’da doğup yaşamının sonuna dek orada yaşayan Rum asıllı alçakgönüllü futbolcumuz azınlık olmasına karşın Atatürk ve Türkiye sevdalısıydı. Öyle ki Atina’da oynanan maçta hiç tereddütsüz, Yunan takımının kalesine şahane gollerinden birini göndermişti. Çevresinde çok sevilen bir vatandaşımızdı. Adanın Kadıyoran Caddesi’nin altında, Lala Hatun Sokağı’ndaki binanın bahçeli zemin katında mütevazı yaşamını sürdürdü. Bisikletiyle dolaşırken, her zamanki uğrak yerinde kahvesini yudumlarken, çay ocağındaki çayını içerken balıkçı dostlarıyla sohbet ederdi. Toprağı bol olsun. Üçüncü iç acıtan kaybımız milli kayakçımız, 17 yaşındaki Aysun Nemutlu . Erzurum’da antrenman sırasında geçirdiği kazada boynu kırılarak yaşamını yitirdi. Ailesine büyük sabırlar diliyorum... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] 1/ Çukurova’da 1 antik bir Kilikya kenti ve kalesi. 2/ 2 Doğu Karadeniz 3 yöresinde haşlan 4 mış mısıra verilen 5 ad... Radyum elementinin simgesi. 6 3/ Körbağırsağın 7 ince bir parmak 8 gibi olan son bölümü. 4/ Bir mal 9 ya da hizmetin piyasaya 1 2 3 4 5 6 7 8 9 sürülmesi... Azerbaycan 1 K U Ş GÖMÜ U ve Kars yöresinde yay 2 İ F A T ONO Z gın telli bir çalgı. 5/ Bo 3 P O R T A L S U ru sesi... Fas’ın plaka 4P L A N O L İ N imi... Yiyecek bulama5A B A A Z A R yan, yoksul kimse. 6/ L İ F Gazetecilik dilinde uy 6 O T U Z S Ü durma habere verilen ad. 7 A R A M İ S 8 D A N A O M M 7/ Çerkezlerin ulusal 9 A N R A F İ N E destanı... At sırtında ve iki takım arasında oynanan bir top oyunu. 8/ Lityum elementinin simgesi... Öne sürülen bir şeyin doğruluğunu göstermede izlenen düşünsel süreç. 9/ Kumaş satan kimse... Kuzu sesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çukurova’da, Türkiye’nin bir deltada oluşmuş en büyük gölü. 2/ Japon lirik dramı... Küçük kitap, broşür. 3/ Alev... Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva. 4/ “Çok önemli kimse” anlamında kullanılan uluslararası kısaltma... Donuk renkli. 5/ James Cameron’un ünlü bilimkurgu filmi... Tantal elementinin simgesi. 6/ Güzel, hoş, latif... Bir avuç dolusu. 7/ Yelkenli bir yarış teknesi. 8/ Nazilerin politikasında Germen ırkından kimselere yakıştırılan ad... “El atına binmiş satıyor” (Türkü). 9/ Hatay ilinde bir ırmak... Et, ciğer gibi malzemelerle yapılan bir yemek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle