19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 İstanbul Y Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir Y Manisa Y Denizli Y Zonguldak PB Sinop PB Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara Y 7 5 9 9 12 10 9 10 11 12 14 13 3 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S S Y B B S PB PB PB S S S 4 6 2 14 16 16 9 11 8 8 2 3 8 HABERLERİN DEVAMI Oslo B Helsinki Y Stockholm B Londra Y AmsterdamB Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin B Budapeşte B Madrid A Viyana Y 0 4 2 9 4 6 8 5 4 5 6 10 5 Belgrad Y 6 Sofya Y 7 Roma Y 13 Atina Y 14 Zürih Y 5 Moskova K 1 Aşkabat A 7 Taşkent K 3 Baku PB 10 Bişkek K 1 Tiflis PB 5 Kahire A 17 Şam Y 15 Ülkemizin batı kesimleri çok bulutlu, Kütahya dışında Ege bölgesi ile Batı Akdeniz yağmur ve sağanak yağışlı, Isparta, Burdur ve Afyon çevreleri karla karışık yağmur ve kar yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Ülkenin iç ve doğu kesimlerinde gece ve sabah saatlerinde buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis görüleceği tahmin ediliyor. 1 OCAK 2012 PAZAR TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Ocak GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Ekranlardan yüzleri, sesleri bir yıl boyunca eksik olmayan sahne yıldızlarının katılımıyla izlenecek programları duyuran anonslar… İslamcı bir parti iktidara geldiğinden beri, bir kısım basında eksik olmayan bir geleneği; 2011’in son günü dinci Yeni Akit gazetesi bozmadı. “Kim kendini bir kavme benzetiyorsa, o da onlardandır” hadisi şerifin altında “Yılbaşı Hıristiyan Adeti” manşetiyle çıktı. Bu ülkenin nüfusunun yüzde 99.5’i Müslüman. Akit’teki başlığı görünce, önceki gün ve dün başkentin alışveriş merkezlerindeki insan manzaraları aklıma takıldı. Öylesine kalabalıktı ki alışveriş merkezleri; hemen her birinde insan yürümekte zorlanıyordu. İnsanlar hediye almak ya da yeni yılı kutlayacakları gece ev halkına ya da konuklarına özel yiyecek, içecek almakta adeta birbirleriyle yarış ediyorlardı. Bizim insanlarımızdı bunlar; kadını erkeği Müslüman! Akit’in manşetine ve onun gibi düşünenlere bakarsanız; Müslüman halkımız; “bir Hıristiyan geleneği olan yılbaşını, alışveriş çılgınlığına dönüştürerek kutlamaya” hazırlanıyordu. Akit kafasına, o kafa gibi düşünenlere kapılarak hadisi şerifin buyruğunu Müslüman halkımız; “kendini o (Hıristiyan) kavme benzeterek onlardanmış” gibi davrandı… “Hıristiyan inancının bir ürünü olan, dinimizde yeri olmayan yılbaşı kutlamalarına kendini kaptırdı, harama uydu” diye mi yorumlayacağız?.. Dinci çabası, yankısı, etkisi olmayan boş gayret! Laikliği kırpa kırpa bugünlere getiren bu iktidar; kadını kara çarşafa, saç telinden ayak başparmağına dek kapatmayı başardı da, yılbaşına ve o geceye gâvur damgası vurup engelleyecek önlemler almaya cesaret edemedi. ??? Umutlarla girdiği 2011 yılını umutsuz çırpınışlarla geçiren bireylerin; 2012’yi karşılarken bir gece, hiç değilse bir gece, 365 gün yaşadığı sıkıntıları unutmaya çalışmasını çok görebilir miyiz? Oysa, işte; 2011’de sönen umutlar, 2012’yi karşılayan umutlar: 2001’de temel sorunları çözemedik, 2012’de çözeceğiz. İşsizlik büyüdü, küçülteceğiz. Yoksulluk aşırı arttı, düşüreceğiz. Gelir eşitsizliği düzelmedi, düzelteceğiz. Geçim sıkıntısı ağırlaştı, hafifleteceğiz. Bölgesel uçurum açıldı, kapatacağız. Zamlar durmadı, durduracağız. Memur kıvranıyor, işçi homurdanıyor. Kıvranmayacak, homurdanmayacak. Emekli sıkıntıda, kurtaracağız... Geçen yılı olmayacak duaya amin diyerek kapadık. 2012’ye olmayacak duaya amin diyerek giriyoruz. ??? Zengini, az gelirlisi, emeklisi, yaşam koşulları kısıtlı çevreler maddi olanaklarına göre yeni yılı kutluyor. Ya sen diyeceksiniz, ya sen? Soruyu Sözcü’de; Emin Çölaşan, o gecemi dün “Bu Gece” başlığı altındaki yazısında hayret verici bir benzerlik içeriğinde yanıtlıyor. Evindeki yılbaşı gecelerini anlatırken, duygularımı, evimizdeki yılbaşı gecelerimi yazıyor: “Hayatta (benim gibi) en sevmediğim gece, yılbaşı gecesidir” diyor ve şöyle yazıyor: “Bence öteki 365 geceden hiçbir farkı yoktur... Bu geceyi işte bu yüzden sevmem ve hemen her yılbaşı gecesi, (bizde 51 yıldır evliliğimizde eşimle) evde pijamaterlik partisi (!) yaparak zaman geçiririz. Yani evde oturarak, saçma sapan ekran programlarını izleyerek gece yarısını biraz geçince de yatıp uyuyarak.” ??? Yılbaşı yazıları genelde yeni yılı iyi dileklerle kutlayan bir cümleyle sona eriyor. Adet yerini bulsun. Bütün dostların, seven sevmeyen meslektaşlarımın ve elbet, sevgili okurların: Yeni yılı olabildiğince kutlu, mutlu olsun! Bir yıl önce, 31 Aralık 2010’da bu köşede, “Yeni yılda nasıl bir Türkiye?” diye sormuş ve beklentilerimizi sıralamıştık. Listenin başına da “İnsanların haksız, hukuksuz yere fazladan bir gün dahi cezaevi köşelerinde tutulmadığı, tutukluluğun cezaya dönüşmediği bir yeni yıl” diye yazmıştık. Nitekim yıl boyunca, cumhurbaşkanından bakanlara, ziyarete gelen yabancı devlet adamlarından uluslararası örgütler ve sivil toplum kuruluşlarına herkes, Türkiye’nin en temel sorununun “keyfi tutuklamalarla ifade özgürlüğünün kısıtlanması” ve “uzun tutukluluk süreleri nedeniyle tutukluluğun infaza dönüşmesi” olduğunu defalarca dile getirdi. Bu ortak dileğin gerçekleşmesi yönünde yol alınabildi mi derseniz... ??? Malatya Üniversitesi Kimya Mühendisliği son sınıf öğrencisi Erkin Kocaman 7 aydır Adıyaman E Tipi Cezaevi’nde tutuklu. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’ya gönderdiği mektubundan dinleyelim 2011 yılını nasıl geçirmiş? 2012’den en büyük beklentisi ne? “Ülkemizde artan hukuksuzluklara ve keyfi tutuklamalara takılan bir Yeni Yıldan ‘Özgürlük’ Dileyenler İçin... üniversite öğrencisiyim. 3 Haziran’da sabah saat 5.00’te Malatya’daki evimizde gözaltına alınmasaydım bu yıl mezun olacaktım... Bir arkadaşıma “teyze” diye hitap etmem espri değil kod adı olarak algılanmış. Kamuoyuna açık, hiçbir müdahalenin olmadığı yasal basın açıklamaları, Mahir Çayan’ın resimlerini bulundurmak, yasal dergiler, kitaplar hepsi örgüt üyesi olduğumuz iddiasıyla değerlendiriliyor. Oysa ki dergilerin hepsini kitapevlerinden alıp okuyabilirsiniz. Çayan’ın resimlerini herhangi bir gazetede görebilirsiniz.” ??? “ ‘Amerika defol, bu vatan bizim’ başlıklı basın açıklamasını okumak, 1 Mayıs’ta Taksim’de olmak, Güler Zere’nin serbest bırakılmasını istemek, 2000 yılında hapishanelerde yapılan katliamın sorumlularının yargılanmasını istemek de aynı şekilde ‘suç’ teşkil edebiliyor...” “Güler Zere kanser hastasıydı. Onu yaşatmak istemenin nesi suç? Cumhurbaşkanı’nın onayı ile serbest bırakıldı ama yargılanan biz olduk.” “Tatil ilan edilen 1 Mayıs’ta bir milyon kişi işçi bayramını kutlamak için Taksim’deydi. Ben de onlar arasındaydım. Bunun nesi yasadışı?” “1922 Aralık 2000’de arasında hapishanelerde 28 kişi katledildi. Bunu görüp de susmak insanlık mı? Bunu yapanların yargılanmasını istediğim için yargılanıyorum. Bu yıldönümünde birçok televizyon kanalı operasyona geniş yer verdi ve hepsinde de sorumluların yargılanması istendi. Yani aynı suçu işleyen milyonlarca insan var.” “Kısaca açlığın, yoksulluğun, katliamların olmadığı bir ülkeyi en demokratik biçimde talep etmek ‘suç’ teşkil ediyor. Oysa ki bu etkinliklerin hepsi yasal.” ??? “23 Kasım’da 4. duruşmamıza çıktık. İddianameyi hazırlayan polisin ‘evrakta sahtecilik’ yaptığı ortaya çıktı. Tarih ve isimlerin bazıları yanlış yazılmış, bazıları ise onaylatılmadan üzerleri karalanmış olarak iddianameye yansıtılmış. Tüm bunlara rağmen mahkeme heyeti yine ‘tutukluluk halinin devamına’ dedi. Hakkımda örgüt üyeliği ve 6 kez örgüt propagandası yapmaktan ceza istendi. 45 yıl hapis yapıyor bu. Yasal haklarımı kullanmamın bedeli 45 yıl!.. Tutukluluğumun 7. ayına girdik ve 17 Ocak 2012’de karar duruşması var. Sizce nasıl anlatabiliriz suçsuzluğumuzu?” ??? Özgürlüğünden aylardır mahrum bırakılan öğrenci Erkin Kocaman’ın satırları, 2011 beklentilerimizin gerçekleşmesi yönünde tek bir adım dahi atılmadığının çok acı bir kanıtı. Bir yıl önceki yazıyı “Bu dileklerin yaşama geçirilmesi çok mu zor?” diye bitirmiştik. Bir yıl sonra bir daha soruyoruz. Çok mu zor? GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Kardeşi 12 Eylül’ün ardından tutuklanan ve katledilen sanatçı Ali Asker: Darbe koşulları sürüyor ? Ali Asker: “Sanatçı bir ülkenin omurgasıdır, gözü kulağıdır. Dün olduğu gibi bugünde sanatçıya büyük sorumluluklar düşüyor. Yazarlara ve sanatçılara iktidarın tutumu ortada. MEHMET MENEKŞE Tutuklu öğrenci ve kadınlara kart ? İstanbul Haber Servisi Tutuklu öğrencilerle Dayanışma İnsiyatifi ve Barış İçin Kadın Girişimi, cezaevindeki tutuklulara Galatasaray Postanesi’nden yılbaşı kartı gönderdi. Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnsiyatifi adına yapılan açıklamada, Türkiye’de 600 civarında öğrencinin tutuklu olduğun dikkat çekildi. Eyleme CHP milletvekilleri Hüseyin Aygün ve Melda Onur da destek verdi. Aynı yerde, aynı saatlerde toplanan kadınlar ise Uludere katliamını kınadı. AMASYA 12 Eylül askeri darbesinin ardından tutuklanan, kardeşi Ziran Akgün işkencede katledilen halk müziği sanatçısı Ali Asker, 12 Eylül koşullarının günümüzde de devam ettiğini belirterek “Sansürün, baskının egemen olduğu bir süreçten geçiyoruz. Savaşın yaşandığı, kavganın olduğu, en küçük demokratik bir istemden dolayı gencecik insanlarımız, çocuklarımız hiç acımasızca coplarla dövülüp çizmelerle eziliyor ise bunu görmezden gelmek ve söylememek bu ülkenin sanatçısı, aydını için ayıpların en büyüğü olur” dedi. Halk müziği sanatçısı Ali Asker, Amasya’da katıldığı etkinliğin ardından Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Ali Asker, “Sanatçı bir ülkenin omurgasıdır, gözü kulağıdır. Dün olduğu gibi bugünde sanatçıya büyük sorumluluklar düşüyor. Yazarlara ve sanatçılara yönelik mevcut iktidarın tutumu ortada. Ben bu süreci 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ve parlamenter sisteme son veren baskının devamı olarak nitelendiriyorum. Bu ülkede yazarlar da, sanatçılar da kendilerini çok rahat ifade edemiyorlar. Bu zor koşularda bize düşen görev ne pahasına olursa olsun sorunlarımızı söylemek, dile getirmektir” diye konuştu. 353. kez kayıplarını sordular Gözaltındaki yakınlarının bulunması istemiyle yıllardır her cumartesi Galatasaray’da oturma eylemi yapan “Cumartesi Anneleri” 2011’in son oturma eyleminde Başbakan’dan kayıplarının akıbetini araştıracak özel yasayla yetkilendirilmiş bağımsız bir araştırma komisyonu kurulmasını istedi. Kayıp yakınları Uludere katliamını da lanetledi. Cumartesi Anneleri dünkü eylemlerinde Uludere’de katledilen 35 vatandaşı andı. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ve BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da eyleme katılarak kayıp yakınlarına destek verdi. Aygün, eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın ile yaptığı görüşme hakkında bilgi verdi. Çarkın’ın Ayhan Efeoğlu’nun işkence ile öldürüldüğünü anlattığını söyleyen Aygün, “Yine Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün İstanbul’da gözaltına alındıktan birkaç sonra aynı bölgeye götürülerek kafalarına ve enselerine kurşun sıkılarak öldürüldüklerini anlattı” diye konuştu. Dünü bilmemek, köksüzlük. Bugünü yaşamamak, boşluk. Yarını düşünmemek, adı üstünde yarınsızlık. Hangisi yaşama daha büyük anlam katar? Bu bir münazara konusu olsa, her seçeneğin büyük anlatım zenginliği var. Ağaçlama yöntemiyle anlatmak gerekirse; dün kök, bugün gövde, yarın dallar, yapraklar ve meyveler... ??? Yelpazesi en geniş, ucu sonsuzluğa kadar uzanan kavram, yarın. Her şeyden önce umut, yarının çocuğudur. Umut varsa yarını beklemek, yarına hazırlanmak bir anlam kazanır. İçimizdeki umut büyüdükçe, yarın da büyür. O zaman bugün de yarının bir parçası olur. Umut yarının çocuğudur ama, o çocuğu büyütmek, ondan sonsuzluk yaratmak da insanın elindedir. İnsanın belki de en önemli buluşu olan “kitap” da “yarın” için üretilir. Bir yazar ürettiği kitabın hemen yarından itibaren insana ulaşmasını ister. O kitaba ulaşan kişi birikimini yarın bir başkasıyla paylaşmak ister. Hayal, yarının gökyüzüdür. İnsan ne kadar çok hayal kurabilirse, kendisine ait gökyüzü o kadar derin, o kadar mevsimlidir. İnsan bütün buluşlarını önce hayal etmiştir, sonra gerçekleştirmiştir. Yarın duygusu olmasaydı, hayal de olmazdı. Bugünü, yani “an”ı yaşamak, elbette güzeldir, yaşadığını duyumsamaktır; ancak biraz da harcamaktır. Yarını yaşamak, biriktirmektir. Bu anlamda “gelecek üretmek” diye bir kavram ortaya atsak abartmış olmayız. Bir insan gerçek anlamda ne zaman yaşlanmış demektir? Herkesin buna verecek bir yanıtı olur. Benimki şu: Yarın zenginliğini yitirdiği zaman. Yarın, içinde hep çoğul değerler üretir. Bir başka deyimle; yarın yalnız değildir, kalabalıktır. Başta vurguladık, bütün zaman kavramları gibi yarını da ölçen bir değer yoktur. Ama yarın çok değerlidir. İnsan bunun bilincinde olduğu için “yarınını çalmak” deyimini üretmiştir. Ancak insanın yarınına en büyük faydayı ve en büyük zararı kendisi verebilir. ??? İnsan sabah kalktığında ya da akşam günü noktalarken, yarının olmasına bir anlam katabilmeli. Nerede olursa olsun, yaşamın en önemli lokomotifi bu. Ömer Hayyam, Sabahattin Eyüboğlu’nun Türkçeleştirmesiyle şöyle diyor: “Her sabah yeni bir gün doğarken, Bir gün de eksilir ömürden; Her şafak bir hırsız gibidir Elinde bir fenerle gelen.” Evet öyledir ama, her gün elimizde bir de yarın vardır. İnsandaki o yarını kimse alamaz, verirse kendi verir. Yarının iki işçisi vardır; emek ve sabır. Biri alın teri döker, öteki o alın terini biriktirir. Biri olmadan öteki yarımdır. Yeryüzünde hiçbir emek boşa gitmez. Dün, bunun dersleriyle doludur. O yüzden yarın için emek harcamak, aynı zamanda yarını bugünden yaşamaya başlamak demektir. İnsan kendi yarınını yaşadığı topraklarla bütünleştirebilirse; işte o zaman verdiği emek, gösterdiği sabır kadar çoğalır. Yarına anlam yüklemek, insan olmak demektir. Yarın için çaba harcamak, teslim olmamak demektir. Yarın, onu isteyenindir. CHP’Lİ SEZGİN TANRIKULU ‘Şahin istifa etmeli’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) CHP Diyarbakır İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Şırnak’ın Uludere ilçesinin Irak sınırında 35 köylünün öldürüldüğü olayla ilgili “Siyasi sorumluluk İçişleri Bakanı’nın istifa etmesidir” dedi. Tanrıkulu, olayla ilgili Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklamaya sert tepki gösterdi. Tanrıkulu, “İnsan bu açıklamayı okuyunca tüyleri diken diken oluyor. Denildiği gibi sınırın öte tarafı değil, tam da sıfır noktasıdır” diye konuştu. Olay sonrası hükümetin sessiz kaldığını belirten Tanrıkulu, “Ölenler bizim insanlarımızdır. Bu Cumhuriyetin vatandaşlarıdır. Ama tavır, hükümetin bu yurttaşlarımızı bu Cumhuriyetin gerçek yurttaşı görmediği eğilimdedir. Bu olaya bir trafik kazası gibi bakıyorlar, bu yanlış bir planlamadır. Ama bu iş kazasıyla ilgili değildir” dedi. ‘20 yıl sürgünde kaldım’ Darbenin ardından 20 yıl sürgün hayatı yaşadığnı ifade eden Ali Asker, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Avrupa’ya gittiğim yıllarda darbe sonrasında Türkiye’ye iyi bakılmıyordu. Bizler halkımızın barış, huzur, refah içinde yaşaması gerektiğini anlatmaya çalıştık. Ben artık ülkemde gözyaşı dinsin, çığlıklar duyulmasın. Yüreklerdeki yara onarılmaz onu çok iyi biliyorum ama yanan köyler yeniden onarılsın. Başta iktidarda olanlar parti çıkarlarını toplumun çıkarları önüne almamalı, ayrımcılık yapmamalı.” ‘Sahte paketlerle zulüm artıyor’ ? İstanbul Haber Servisi ESP üyeleri, “şairleri, ressamları, akademisyenleri , BDP’yi, makale yazarlarını, sivil toplum kuruluşlarını, düşünce üretim merkezlerini, kültüreğitim derneklerini terörün arka bahçesi” olarak niteleyen İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’i istifaya çağırdı.Taksim Tramvay Durağı’nda bir araya gelen ESP üyeleri hükümetin sahte demokraki paketleriyle zulmünü arttırdığını dile getirdi. LGBTT ve Halkların Demokratik Kongresi üyeleri de Şahin’i önceki gece Taksim’de protesto etti. “Arka bahçenin bütün otları birleşin” sloganıyla biraraya gelen eylemciler Galatasaray’a yürüdü. Cezaevleri doldu taştı Tecride Karşı Mücadele Platformu F tipi cezaevlerinde hak ihlallerinin 2011’de artararak sürdüğüne dikkat çekti İstanbul Haber Servisi Nisan ayında 120 bin olarak açıklanan cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısının son aylarda gerçekleştirilen operasyonlardan sonra 140 binin üzerine çıktığı açıklandı. 2011 yılında cezaevlerinde 31 kişinin yaşamını yitirdiği, mahpusların yıl boyunca sağlık haklarından mahrum bırakıldığı kaydedildi. Tecride Karşı Mücadele Platformu üyeleri, F tipi cezaevlerinde Aralık ayında yaşanan hak ihlallerini dün Taksim Tramvay Durağı’nda açıkladı. Yapılan açıklamada F tipi hapishanelerde tutuklu ve hükümlülerin en temel insani hakı ve taleplerinin yok sayılmaya devam ettiği tecrit politikasının sürdüğü belirtildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle