19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 ‘Toparlanma zor, Türkiye ekonomisi de daralır’ ? Dünyada ekonomik kriz derinleşirken 2011’de büyüme rekorları kıran Türkiye, 2012’de ise daralmanın etkilerini yaşayacak. Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Uygur, “2012, geride kalan yıldan daha kötü olacak” dedi. Ekonomi Servisi Ekonomistlere göre, 2012, Türkiye ekonomisinde daralmanın yaşandığı ve işsizliğin arttığı bir yıl olacak. Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ercan Uygur: Avrupa’da mucizevi bir çözüm olursa o zaman hızlı toparlanma olabilir. Ama benim şahsi düşüncem 2012’nin bu yıldan daha kötü olacağı yönünde. Çünkü Avrupa krizi dünyayı etkilemeye devam edecek. Toparlanma zor görünüyor. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan: AB ülkelerinin yapısal nitelikli sorunlarını aşmadaki tek olanağı emek gelirlerinin düşürülmesidir. Bu da 2012’de küresel ekonomide büyük çaplı bir talep daralması yaşanabileceğine işaret etmektedir. Türkiye 2010 ve 2011’i yoğun yabancı sermaye girişleri ve döviz rezerv kullanımı sayesinde yüksek büyüme ile geçmişti. Ancak 2012’de söz konusu sermaye girişlerinin yavaşlayacağı beklentisi nedeniyle Türkiye ekonomisinin yavaşlama olasılığı son derece yüksek gözükmektedir. Söz konusu yavaşlamanın yumuşak olabilmesi için yurtiçi kredi hacminin genişletilmesi gereği ise enflasyonist kaygılar nedeniyle Merkez Bankası tarafından uygulanmayacaktır. Geriye sadece döviz kurunda daha hızlı aşınmaya (dövizin pahalılaşmasına) dayalı bir net ihracat olanağı kalmış gözükmektedir. 2012’de büyüme hızındaki yavaşlamanın görece sert ve yumuşak olması, döviz kuru ile yurtiçi kredi hacmine bağlı enflasyonist baskıların seyrine bağlı olarak değişecektir. Ekonomist Prof. Dr. Yakup Kepenek: ABD’nin önünde seçim var. Seçimlere giderken ABD sistemi kasıma kadar Obama yönetimi krize yol açmayacak her şeyi yapar. AB kanımca çok doğru bir iş yaptı. Avro’ya güven duyulması yönünde çok ciddi adımlar atmaya başladı. Bu sermayede güven yaratırsa kriz olmaz. Ama sermaye “daha fazla güven istiyoruz, bu kadarı yeterli değil” der ise küresel sermaye ve Uzakdoğu’da yatırım alanları bulursa Avrupa ve ABD’de kriz biraz daha artabilir. Yeni Yıl Beklentileri Bence herkesin yılbaşısı kendi doğum günüdür. Böyle olmakla beraber insanların büyük bir bölümü, belli bir tarihi yılbaşı olarak kabul etmiş ve toplumsal yaşamı da buna göre kurgulamıştır. Yılbaşı olarak kabul edilen günde, geleceğe ilişkin beklentiler, tahminler, dilekler, niyetler, yapılmak istenen işler, ulaşılması öngörülen hedefler açıklanır. Yeni yıla genelde iyimser, azimli, kararlı geçmişe göre daha iyi bir yıl olması temennisi ile girilir. Dilemek, niyetlenme, hedefler koymak iyi de gerçekleştirmek için gerekli irade ve çabayı da göstermek gerekir. Genelde işin çaba, irade, azim yönü eksik kalır. Kuşkusuz insan salt kendi iradesi ile geleceğini belirleyemez, olayları yönlendiremez. Ancak gereken çabayı, iradeyi, özveriyi de göstermek, savaşımı da vermek gerekir. Çabaya, iradeye, özveriye savaşıma karşın istenen sonuçlar da her zaman sağlanamayabilir. İnsan yenik de düşebilir, yenilmiş gibi duyguya da kapılabilir. Ancak belli amaçları varsa, savaşımdan vazgeçmemelidir. Yaşama anlam katan düşünceler, duygular, hayallerdir. Hudayinabit kendi biten bir ot gibi yaşamanın, yaşamı bir esaret gibi kabul etmenin anlamı yoktur. Düşünmemiş, belli amaçlar uğruna çaba göstermemiş, hayal kurmamış, sevememiş, âşık dahi olmamış bir kişi hiç yaşamamış demektir. Lüks araba, marka giyim, villalar, magazinde görünme, maddi servet, içgüdülerin tatmini yaşama anlam katmaz. Hayal, duygu, düşünce, çaba, sevgi, aşk yaşamı değerli anlamlı hale getirir. İnsanların daha yaratıcı, daha duygusal, daha özverili, daha üretici olduğu, düzgün davrandığı bir yaşam düşlediğimden, günümüzün dünya düzeni ile pek bağdaşamadım; kapitalizmi maddi çıkarcı, ‘homoeconomicus’ insan tipini benimseyemedim. ??? İnsanlar genellikle iyimser bakış beklerler. İyi şeyler olacak öngörüsü, müjdesi onları rahatlatır. Kötülüklerin kaynağına değil de kötülükleri açığa çıkaranlara kızarlar. Kötülükler, eksiklikler söylenmese bu tür olaylar sanki yaşanmayacakmış gibi bir duyguya kapılırlar. Bu nedenle insanlara çizilen pembe tablolar daha inandırıcı gelir. İyi şeyler oluyor, olacak öngörüsüne daha sıcak bakarlar. Gerçekçi şeyler söyleyenleri, eleştirenleri şom ağızlı, uğursuz, münafık olarak nitelelerler. Bunları bilmekle beraber 2012 yılı için umutlu tablolar ne yazık ki öngöremiyorum. Astrolog, kâhin, önbilici değilim. Kristal kürem de yok. Yaşananları, yaşanacakları insan öğesi ile açıklamaya çalışıyorum. Belirleyici olan insan davranışlarıdır. Türkiye’nin temel sorununu nitelikli, yaratıcı savaşımcı, özverili, kişilikli insan azlığında görürüm. Tersine bir ayırımla, iyilerin tasfiye edildiğini, en azından bir şekilde dışlandığını düşünürüm. Bu düşünce abartılı bulunabilir, yanlış da denilebilir. Olabilir, ancak olaylara insan öğesi açısından bakan bir kişinin gelecek için iyimser olması da olanaklı değildir. ??? Politika sahnesini izleyin; medya ortada, üniversitelerimize, bürokratlarımıza bakın, sağdan sayın, soldan sayın gerçekten ülkeye hizmet edebilecek, olumlu katkılarda bulunabilecek kaç kişi sayabildiniz. Şimdi böyle bir kadroyla, böyle bir yapı altında gelecekte iyi şeyler olacak iletisini vermek kandırmaca olur. Kişiler, eleştirilere kızacaklarına, eleştiri yapanları dışlamaya, tasfiyeye, bir şekilde cezalandırmaya çalışacaklarına, özellikle belli mevkilerde, orunlarda bulunanların eksikliklerini görüp düzeltmeye çaba harcamaları kendileri açısından da daha akılcı olur. Aktılım ancak insan kalitesini yükseltmekle olur. AVM’ler, dikilen gökdelenler, açılan tüneller, atılan SMS’ler, ithal edilen cep telefonları sayısı, internette gezinti süresi, TV dizileri yaşam kalitesinin yükseldiğinin kanıtı değildir. Yaşamı belki de daha maddileştiren, anlamsızlaştıran gelişmelerdir. Kapitalist düzenin istediği, kapitalist düzene uygun bir insan tipi mi yetiştiriliyor? Teknoloji ürünü oyuncaklarla oynayan, fazla düşünmeyen, duygusal yönü gelişmemiş, verilerle yetinen, yaşam kalitesini marka giymekte, lüks araba kullanmakta, yeni kuşak elektronik aletlerde ya da oyuncaklarla oynamada gören, aşkı cinsel dürtü olarak algılayan, robotlaşmış bir insan tipi... Eğer bu gözlem, bu tanı doğru ise kişi başına yüksek gelir, demokrasi, insan hakları söylemlerine karşın dünyanın geleceğini daha da karartacak bir düzen kuruluyor demektir. Bu beklenti karamsar görülebilir. Herkesin olayları, gelişmeleri, bağımlı medya, bağımlı bürokratların belli odakların gözüyle değil, kendi mantık çerçevesinde irdelemesi, değerlendirmesi uygun olur. Her şeye karşın herkese kendi anladığı şekilde mutlu bir yıl dilerim. Yeni yılda borç kriziyle boğuşan Avrupa’nın parçalanabileceğini düşünen uzman sayısı hızla artıyor Avro 2013’ü göremeyebilir ? Uzmanlara göre, İtalya’da yeni patlak veren resesyonun sonuçlarıyla Fransa’nın kredi notunun da düşürülüp düşürülmemesi, 10 yılını geride bırakan Avrupa ortak para biriminin kaderini belirleyecek. Uzmanlar, sürekli yenilenen ve hacmi büyüyen kurtarma paketlerinin hiç umut vermediği görüşünü dile getiriyor. Merkel ve Sarkozy’nin ısrarla sertleştirdikleri istikrar paktlarının AB anlaşmalarındaki değişikliklerle birlikte sonuç vermeyeceği görüşü ağırlık kazanıyor. OSMAN ÇUTSAY NOTLAR DÜŞECEK BORÇLANMA ZORLAŞACAK luslararası piyasalarda, “rating” kuruluşlarının yeni kredi notu ayarlamalarıyla devreye girmesine kesin gözüyle bakılıyor. Borçlu ülkelere dayatılan tasarruf planlarının, borçlanma sorununu büyüteceği, düşük konjonktür nedeniyle vergi gelirlerinde büyük gerileme yaşanacağı belirtiliyor. AB’nin ikinci büyük ekonomisi Fransa’nın bu nedenle en yüksek kredi notu olan “AAA”yı yitireceği, hatta aynı kaderi Almanya’nın da paylaşabileceği bildiriliyor. Ülkelerin kredibilitesini saptayan Fitch’e göre 2012 yılında yeniden finansman ihtiyacı Avro Bölgesi’nde 1.4 trilyon Avro turarında. Sadece İtalya’nın bile tek başına 357 milyar Avro bulması gerekiyor. Ancak İtalya’nın finansman ihtiyacını karşılayabilecek herhangi bir AB Kurtarma Fonu bulunmuyor. Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) İtalya ve İspanya’yı gayriresmi yollardan desteklemek için bu devletlerin tahvillerini satın alması halinde, AB’de AMB’nin rolüyle ilgili yıkıcı bir tartışmanın kopacağına kesin gözüyle bakılıyor. Durumun vahametine bir örnek olarak tüm Avro ülkelerinin borçları gösteriliyor. Avro devletlerinin toplam borcu halen 8 trilyon Avro tutarında. Avro Bölgesi’nde yüzde 60 olarak belirlenen borçlanma oranına sadık kalınması halinde, bu ülkelerin 3 trilyon Avro’luk borcu karşılaması gerekiyor. Ekonomisi en iyi durumda olmasına rağmen Almanya’nın bile payına borcu kısa vadede silme olanağı yok. Almanya ve diğer daha iyi durumdaki Avro üyelerinin zayıf üyeler için öngörülen yükleri azaltması veya AMB’nin enflasyonu kışkırtacak bir şekilde para yaratmaya yönelmesi gerekiyor. Ancak bu da başka türlü bir ayrışmaya yol açabilecek. U FRANKFURT – Yeni yılda Avro Bölgesi’nin parçalanabileceğini düşünen uzman sayısı hızla artıyor. “2012’de Avro Projesi’ne veda edilebileceği” yorumlarını reddeden Federal Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble, Avro ülkelerinin borç krizini yeni yılda denetim altına alacağı görüşünü savunurken, özellikle Avro Kurtarma Fonu ESM’den umutlu olduğunun altını çizdi. Yeni yılda “sorunları çok büyüyen” Avro Bölgesi’nde her şeye rağmen bir parçalanma beklemediğinin altını çizen Schäuble’nin bu iyimserliği, birçok siyasetçi ve uzman tarafından paylaşılmadı. Federal hükümete danışmanlık yapan iktisatçılardan oluşan “Uzmanlar Kurulu” (Sachverständigenrat) üyesi Prof. Dr. Beatrice Weder di Mauro, ülkenin en çok satan gazetesi Bild’e yaptığı açıklamalarda, 2012’de Avro Bölgesi’nin parçalanmasına da tanık olunabileceğini hatırlatınca, hava iyice gerginleşti. İtalya’da yeni patlak veren resesyonun sonuçlarıyla Fransa’nın kredi notunun da düşürülüp düşürülmemesinin, 10 yılını geride bırakan Avrupa ortak para biriminin kaderini belirleyeceğini savunan uzmanlar, sürekli yenilenen ve hacmi büyüyen kurtarma paketlerinin hiç umut vermediği görüşünü dile getirdi. Finans piyasaları bu tür paketlerden pek de etkilenmezken, Avro Bölgesi’ndeki devlet tahvillerinin yükselen getirileri “yatırımcıların kuşku ve ilgisizliğine yönelik açık birer işaret oldu”. Angela Merkel ve Nicolas Sarkozy’nin, ısrarla sertleştirdikleri istikrar paktları AB anlaşmalarındaki değişikliklerle birlikte fazla bir umut vermedi. ‘Gönüllü’ kopmalar bekleniyor Tasarruf paketlerinin milyonlarca çalışanın canını yaktığı Avrupa’da ekonomisi en iyi durumda olmasına rağmen Almanya’nın bile payına düşen 600 milyar Avro’luk borcu kısa vadede silme olanağı bulunmadığı, hiçbir hükümetin kısa sürede böyle bir başarı gösteremeyeceği savunuluyor. Almanya ve diğer daha iyi durumdaki Avro üyelerinin zayıf üyeler için öngörülen yükleri azaltması veya AMB’nin enflasyonu kışkırtacak bir şekilde para yaratmaya yönelmesi gerekiyor. Ancak bu yolla borç yükünün azaltılmasına da merkezdeki hiçbir ülkenin onay vermesi beklenmiyor. Bu da, Avro Bölgesi’nden gönüllü ayrılmaların veya “atmaların” gündeme geleceğini gösteriyor. T ‘Bölünme herkes için kötü’ lmanya hükümetine danışmanlık yapan “Uzmanlar Kurulu”nun üyesi Prof. Dr. Beatrice Weder di Mauro, 2012 yılında Avro Bölgesi’nin parçalara ayrılabileceği uyarısında bulundu. Bölgede gerilimin sürekli arttığına işaret eden ünlü iktisatçı, “Böyle bir bölünme olmaz demek müm am bir kısırdöngü Merkel hükümeti ve büyük sermaye çevrelerine yakınlığıyla bilinen “Die Welt” gazetesinde yer alan ayrıntılı bir “senaryoda”, Avro Bölgesi’nin tam bir kısırdöngü içine girdiğine dikkat çekildi. Özellikle “İstikrar Paktı”nda yer alan devletlerin finans ölçütlerine uyup uymadıklarının kimler tarafından denetleneceğine yönelik tartışmaların, Avro’yu sarsacağı ileri sürüldü. Analizde, Avro devletlerinin borç krizini kontrol altına alması için izleyecekleri tasarruf politikalarının belki Berlin’i memnun edebileceği, ama ekonomilerin büyümesini sağlayamayacağı kaydedildi. Özellikle Anglosakson dünyasının belirlediği uluslararası finans piyasalarında Almanya’nın tasarruf baskısını, büyümeyi engellediği için fazla ciddiye almadığı, bunun olumsuz sonuçlar doğuracağı vurgulandı. A kün değil” dedi. Bunun tüm üye ülkeler için çok kötü olacağının altını çizen di Mauro, “Siyaset yaklaşık iki yıldır krizi engellemeye ve yangın duvarları çekmeye çalışıyor. Ancak şimdiye kadarki duvarlar yetersiz kaldı” görüşünü savundu. Bu arada dünyanın en büyük bankaları arasında yer alan Deutsche Bank’ın başekonomisti de Avro’nun hayatta kalıp kalmamasının İtalya’ya bağlı olduğunu hatırlattı. Deutsche Bank Başekonomisti Thomas Mayer, Avro’nun kaderini elinde tutan İtalya’nın yeni yılla birlikte derin bir resesyona gireceğini belirterek “İtalya, 2013 Mayıs ayındaki seçimlere kadar bu resesyondan çıkabilirse, Güney Avrupa ülkelerine bir model olarak gösterilebilir” dedi. Mayer, bir Avro ülkesinin bu birlikten ayrılmasının tabu olarak görülmemesi gerektiğini de kaydederek, Yunanistan’da 2012’de yapılacak seçimlerde tasarruf önlemlerine son verecek bir hükümetin seçilebileceğini, bunun da Avro’dan çıkmakla sonuçlanacağını bildirdi. Bu arada birçok uzmanın, Avrupa ekonomisinin motoru konumundaki Almanya’nın 2012’de yüzde 0.5 civarında bir büyüme gösterebileceği ve “krizden ucuz kurtulacağı” tahmininde ortaklaştığı gözlendi. “Uzmanlar Kurulu” üyesi ve başkanı Prof. Dr. Wolfgang Franz da Almanya’nın durumunun görece iyi olduğunu ve küçük de olsa bir büyüme göstereceğini savundu. TOKİ doğuda statlar inşa edecek Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) her branştan sporun yaygınlaşması için Doğu illerine dünya standartlarında spor kompleksleri inşa edecek. İdare, Batman, Sivas, Malatya ve Gaziantep’e dev spor tesisleri yapacak. Batman’a yapılacak komplekste, 15 bin kişilik stadyumun yanı sıra bir kapalı, iki de açık tenis kortu ile 500 seyirci kapasiteli yarı olimpik yüzme havuzu da bulunuyor. Kayısısıyla ünlü Malatya’ya inşa edilecek tesislerde ise kayısıyı andıracak şekilde turuncu rengi baskın olacak. TOKİ, Malatya spor kompleksinin ihalesini 11 Ocak 2012’de gerçekleştirecek. uayene ücpayı alınması, m li ilaçların ım tıl ka e id av Ted çete ve eczanelerin re retlerindeki artış yaşadıkları sorunlar nedede geri ödemelerin artan reçetesiz ilaç pazarının a zl hı l yı ğı önniyle her ar dolara çıkaca gelen ily m 9 1. r da ka n önde 2013’e esiz ilaç pazarını görülüyor. Reçet olan Keymen İlaç’ın Genel ri firmalarından bi al, Türkiye’de reçetesiz ilaç op T lu ut çıktığıMüdürü M ar dolara kadar ücreti ily m 1 an şu n pazarını uayene irçok insan, m nı anlatarak “B yoğun iş temposunda doködememek ya da t kaybetmemek için basit ki tora giderek va rahatsızlıkların çözümünü üğ rd olarak gö ” dedi. çlara yöneliyor de reçetesiz ila zarı Reçetesiz ilaç pa koşuyor 2 milyar dolara TAV, Arabistan’da 2 şirket kurdu TAV Havalimanları, Suudi Arabistan’da Al Rajhi Group CJSC ve Saudi Oger Limited şirketleri ile ortak olarak ‘Tibah Airport Operations Company’ ve ‘Tibah Airport Development Company’ adlı iki yeni şirket kurma kararı aldı. Yapılan açıklamada, yeni şirkette TAV Havalimanlarının yüzde 51, Al Rajhi Group CJSC ve Saudi Oger Limited’in yüzde 24.5’er paya sahip olacağı ifade edildi. Fransız moda de ortaklarından bi vi Louis Vuitton’un kurucu ri olan, bünyes uluslararası mar inde birçok tal’den ortaklık te kayı barındıran L Capitanınan Orka G klifi alan Damat markasıyla borsasından gele roup, şimdi de Frankfurt ğerlendiriyor. O n halka açılma teklifini derk Başkanı Süleym a Group Yönetim Kurulu an Orakçıoğlu, ar Capital’in teklif alarında L in ğerlendirdikleri in de olduğu teklifleri deni borsası için görü belirtirken “Frankfurt şm sa Frankfurt’taki eler olumlu sonuçlanırdedi. Orakçıoğl ilk Türk firması olacağız” u, sunda yurt içinde ayrıca satın alma konutürdükleri grupla ve yurtdışında teklif gör olduğunu da ka ydetti. Damat, Frankfurt borsasına göz kırpıyor Limak, İskenderun Limanı’nı devraldı C MY B İskenderun Limanı’nın 36 yıl süreli işletme hakkının devri için yapılan ihaleyi 372 milyon dolar tutarındaki teklifi ile kazanan Limak, Rekabet Kurulu, Özelleştirme Yüksek Kurulu ve Danıştay onaylarının sonuçlandırılmasının ardından limanı devraldı. Özelleştirme için 425 milyon dolar proje finansman kredisi sağlanan Limak krediyi yatırımların finansmanı için kullanacak. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle