19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 OCAK 2012 PAZAR 4 Uludere’dekine benzer olaylara yol açması kaçınılmazdır. Bu gerçeği herkes aklına sokmalı! Bu savaş sürdükçe benzer trajik olaylar olacaktır! Bu gözlem olayı haklı gösterme amacını gütmüyor, tam tersine tekrarının önlenmesi için temelden alınması gereken önlemin ne olduğunun saptanmasını amaçlıyor. Bu savaşın şu ya da bu şekilde bir an önce bitmesi gerekir ki, bu ve benzeri olaylar yaşanmasın. Yoksa yaşanacaktır. Ve birçok kişi de bir yandan timsah gözyaşı dökerken, olayı kendi görüşü veya çıkarı doğrultusunda kullanacaktır. Unutmayın, savaş ortamında her şeyin barış zamanında olduğu gibi olmasını isteyemezsiniz, isterseniz de sağlamayamazsınız. ??? Bölgede bir savaş vardır. Kimi zaman iyi tahkik edilmeden, PKK sanılarak, ateş açılması sonucu onlarca sivil ölmekte, kimi zaman da, “aman, belki gelenler PKK değildir, kaçakçıdırlar” endişesi ile gerektiği anda tepki verilmediğinden onlarca asker şehit olmaktadır. Her ikisinde de sorumlu aranmakta ve bulunan sorumlu da her ikisinde de kaçınılmaz olarak aynı çevre veya çevreler olmaktadır. Son olayı irdelerken, Gediktepe Karakolu, Hantepe, Dağlıca ve Aktütün olaylarını ve öbür PKK baskınlarını, onların ertesinde yapılan eleştirileri, yazılanları anımsamakta yarar var. Amaç, 35 kişinin nahak yere ölümüne neden olayların ve benzerlerinin yeniden olmaması ise eğer, olayı amacımız doğrultusunda saptırmamaya özen gösterip içinde bulunulan koşulları iyi değerlendirmek durumunda olmalıyız. Toplumun haklı infiali karşısında olur olmaz tepkiler göstermek de sorumlu bir davranış değildir. Yine bu olaydan yola çıkarak, klasikleşmiş “Hükümet istifa!” ya da “Bakan istifa!” gibi harcı âlem sloganlara sarılmak da ayrı bir sorumsuzluktur. Kimi çevrelerin Genelkurmay’a yönelik tepkilerini de bunların amaçlarını görmezden gelerek değerlendirmeye kalkmak da saflıktan öte bir aptallıktır. Aptallık ise ne barışı getirir ne de esenliği! HABERLER Arınç, Babacan, Atalay ve Bozdağ son kanun hükmünde kararnameye ve anayasaya uygun atanmadı İstemeden de Olabiliyor Başlığa bakıp “Uludere Faciası”nı “kaza” diye hafife aldığımı sanmayın. Böyle bir davranış vicdansızlık olur. Keza, sınıra doğru gelmekte oldukları sırada hava saldırısında ölenlerin, kanundışı kişiler, yani kaçakçılar olduğunu ileri sürerek “Peki de orada ne arıyorlardı? Kaçakçılık da bir suç değil midir?” diyerek akıbetlerini hak etmiş kişiler gibi göstermeye kalkışmak da vicdansızlık değilse eğer, ülke gerçeklerini hiç tanımamak demektir. Her şeyden önce, kaçakçılık suçunun cezası idam değildir, olsaydı bile bu yargısız infaz şeklinde gerçekleştirilmezdi, kaldı ki, kaçakçılık artık devletin de zımnen kabul etmek zorunda olduğu bir bölge gerçeğidir. Bölge henüz Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde olduğuna göre, aynı zamanda hem ülke gerçeği, hem ülke ayıbıdır. Eğer bölgede (bölge henüz ülke sınırları içinde olduğuna göre, bu aynı zamanda ülke de demek oluyor) insanlar üç kuruş için bu tehlikeleri göze almak zorunda kalıyorlarsa bu kaçakçılık, suçtan çok toplumsal bir ayıptır. Bu yüzdendir ki, lütfen kimse “orada ne arıyorlardı” gibi baştan aşağı utanç vesilesi olan bir soruyu sormasın! Olayın duyulmasının üzerine patlak veren haklı tepkiye gelince: ??? Tepki yukarıda da belirttiğim gibi haklıdır ama akıllı değildir. Tıpkı “Orada ne arıyorlardı?” diyenler gibi, haklı tepkisinin etkisiyle olur olmaz şeyler söyleyenler de bölge ülke gerçekleri ile içinde bulunulan durumun vahametini bilmiyorlar demektir. Hemen belirtelim, bölgede düşük yoğunluklu, Leyla Zana’nın açıklamalarına bakılırsa, (açıklamanın sadece Zana’nın kişisel fikri olmadığını görmek gerek) amacı Türkiye’yi bölmek olan bir savaş sürmektedir. Bu tür çatışmaların yapıları gereği, denetim dışına kayarak Tartışmalı bakanlar IŞIK KANSU ‘Deniz Feneri’nin 1 numarası tahliye edildi Haber Merkezi Almanya’da devam eden “Deniz Feneri e.V.” davasından “şartlı tahliye” haberi geldi. Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre; davanın bir numaralı sanığı Mehmet Gürhan serbest bırakıldı. 29 Aralık’ta Frankfurt’taki evine giden Gürhan’ın daha önce de Noel tatili nedeniyle üç gün izinli olduğu öğrenildi. Mehmet Gürhan, Deniz Feneri için toplanan 41 milyon 423 bin Avro’yu amaç dışı kullanmak ve dolandırıcılık yapmak suçuyla Frankfurt Bölge Mahkemesi tarafından 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün imzaladığı “Bakanlar Kurulu’nun Atanmasına Dair İşlem”de yapılan bir hata, Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay ve Bekir Bozdağ’ın Başbakan Yardımcılıklarını tartışmalı hale getirdi. Konuyu gündeme taşıyan SBF öğretim üyesi Onur Karahanoğulları, “Yeni bir işlem yapılarak bu dört kişinin görevlendirilmesi kaldırılmalıdır. Başbakan, görevinde kendisine yardımcı olacak kişiler istiyorsa, ilgili kanuna uygun olarak bakanlar arasından seçim yapmalı, bunu cumhurbaşkanına teklif etmeli ve cumhurbaşkanının onayı ile görevlendirme yapılmalıdır” dedi. Karahanoğulları, yaptığı hukuksal değerlendirmede, Gül’ün 6 Temmuz 2011 tarihli işleminde “Başbakan Yardımcısı görevlendirmesini onaylama” ve “bakanlıklara listede gösterilen kişileri atama” bulunduğuna dikkat çekerek anayasada “bakan görevlendirme”, yani bir kişinin görevlendirme ile bakan olmasının bulunmadığını kaydetti. Bakan olmayan bir kişinin Bakanlar Kurulu’nda yer alamayacağına da değinen Karahanoğulları, “Başbakana yardımcı bakanlar görevlendirilmesi için kişinin öncelikle anayasanın 109. maddesine uygun biçimde başbakanca seçilmiş ve cumhurbaşkanınca bakan ola Atalay, Babacan ve Bozdağ rak atanmış olması gerekir. Bakan olmayan bir kişinin görevlendirilmesi ve bakanlar kuruluna dahil edilmesi anayasanın 109. maddesine aykırıdır” dedi. Prof. Karahanoğulları, 3 Haziran 2011 tarihinde 643 sayılı kanun hükmünde kararname ile 3046 sayılı yasada değişiklik yapılarak bakan ile devlet bakanı ayrımı kaldırıldığını anımsatarak şunları söyledi: “Bakanlıkların kuruluşunu düzenleyen 3046 sayılı kanunun 4. maddesinin, değişiklik öncesi başlığı ‘Başbakan Yardımcıları ve Devlet Bakanları’ biçimindeydi. Maddede başbakana yardım etmek üzere bakan görevlendirilebileceği kurala bağlanmış ve ayrıca bir de devlet bakanı statüsü oluşturulmuştu. Devlet bakanı olarak atanan kişiler, bakan oldukları için başbakan yardımcısı olarak görevlendirilebiliyorlardı. 643 sayılı KHK bu hükmü değiştirdi ve devlet bakanı statüsünü kaldırdı. 4. maddenin başlı ğı ‘Başbakan Yardımcıları’ oldu. Yeni düzenleme anayasaya uygun. Bakanlar başbakan yardımcısı olarak görevlendirilebiliyorlar. Ancak, görevlendirme işlemi bir bakan ataması değil. Bir bakanın, başbakanın teklifi ve cumhurbaşkanının onayı ile başbakan yardımcısı olarak görevlendirilmesi söz konusu. Fark, bakanlık için atama, görevlendirilme için onay kurumlarının kullanılmasından da anlaşılıyor. Maddenin bu yeni hali, anayasada olmayan devlet bakanı statüsü getirmiş olan eski haline göre anayasa uygundur. Bununla birlikte anayasanın 109. maddesi ve 3046 sayılı kanunun bu hükmü başbakan ve cumhurbaşkanı tarafından yanlış uygulanmış, sonucunda da bakanlar kurulu hukuka aykırı biçimde oluşturulmuştur.” Böylelikle 6 Temmuz 2001 tarihli Bakanlar Kurulu listesinde yer alan Başbakan Yardımcıları Arınç, Babacan, Atalay ve Bozdağ’ın bakan olmadığına değinen Karahanoğulları, “Bu, hukuka aykırılığın giderilmesi için yetki ve yöntem koşutluğu ilkesine uygun olarak yeni bir işlem yapılarak bu dört kişinin görevlendirilmesi kaldırılmalıdır. Başbakan, görevinde kendisine yardımcı olacak kişiler istiyorsa, 3046 sayılı kanuna uygun olarak bakanlar arasından seçim yapmalı, bunu cumhurbaşkanına teklif etmeli ve cumhurbaşkanının onayı ile görevlendirme yapılmalıdır” dedi. Arınç Yargı üyelerinin maaşları eridi ANKARA (ANKA) Yargıç ve savcılara yönelik yapılan anket, yargı üyelerinin aldıkları maaşla “yoksulluk sınırı” altına düştüklerini ortaya koydu. Hâkim ve savcıların kullandığı sosyal paylaşım sitesi “adalet.org”da ekim ayında düzenlenen bir ankete 3 bin 118 hâkim ve savcı katıldı. Bunlarda 1839’u mesleğinden memnun olmadığını ve tekrar seçme şansı olsa hâkim olmayı tercih etmeyebileceğini söylerken, bir başka ankete katılan 2 bin 100 hâkim ve savcıdan 1838’i kendisini ekonomik açıdan özgür hissetmediğine dikkat çekti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle