19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER 13 Emirdağ’da Cengiz Pala tarafından ağırlanan Vlaams Belangçılar, Belçika’da hayal kırıklığına uğradı Gent ırkçılara kapıyı açmadı ERDİNÇ UTKU 2012 Mahut filmi nihayet yılbaşı arifesi, TV’de izledim… Şu hani 21.12.2012’de dünyanın sonunu getiren ünlü Maya kehanetini beyazperdeye aktaran filmden bahsediyorum. Mayaların “Long Count” diye bir takvimleri varmış… Efsanevi takvim uyarınca 21.12.2012’ye denk gelen gün, saatte; güneş patlamalarının etkisiyle dünyanın manyetik zırhı bozulacak, kuzeygüney kutupları yer değiştirecek, yerkabuğuportakal kabuğu misali! sıyrılıverecek, sıyrılma neticesinde volkanlar patlayacak, büyük depremler, tufanlar olacak; yer, tam manasıyla yerinden oynayacak, kutsal kitaptaki kıyamet yaşanacak… 2012; kıyametin, alayıvalayla dün gece karşıladığımız yılın sonunda kopacağını söylüyor ve Maya takvimi uyarınca insanlığın sonu olan felaketi... kurgu bilimsel unsurlarla anlatıyor… Sinemalarda gösterime girdiği 2009’dan bu yana üzerinde bu kadar yazılmasa; filme çok sıradan “kurgu bilim” gözüyle bakabiliriz… En son bu minvalde; Steven Spielberg’ün yaptığı “Dünyalar Savaşı” (2005) filmini görmüştük… Günlük yaşamlarının haşır neşiri arasında yuvarlanıp giden alelade insanların, başka dünyalardan gelen ve yeraltında yuvalandıkları sığınaklarından umulmadık anda fırlayarak yerküreye dehşet saçmasını anlatan bir filmdi… Spielberg’ün perdeye uyarladığı öyküde dehşet; “2012 kıyameti” gibi güneşten değil de… yeraltından geliyordu… Filmdeki birçok öğe, bunun ötesinde, nerdeyse aynıydı… Arka planda bahçeli, müreffeh, müstakil evler… “Amerikan rüyasını” temsil eden mükemmel evler içinde zamanın ruhuna uyumlu biçimde! yaşayan ayrılmış, boşanmış çiftler… Aile bağlarındaki çözülmeye karşın çocuklarına çok sıkı sıkıya bağlı ebeveynler… Birden “kıyamete” yakalanıyor! Önce asfaltta izahı mümkün olmayan çatlaklar oluşuyor, derken… evler legolar gibi dağılıp yıkılıyor, kıyıları karşı konulmaz iri dalgalar yutuyor derken sadet… kızılca kıyamet kopuyor… Filme bakarken insan, Hollywood’da bu senrayoların bir seri üretim formülü olmalı diye düşünüyor: Birinci yarı; aile içi melodram+şefkat+muhabbet+süper markette sallanan raf/yerlerde açılan yarık; ikinci yarı, kıyamet+kaçış+aksiyon+gerilim(?)… Bu formülü öyle çok gördük ki, insanda artık sadece esneme duygusu yaratıyor… Ama işin ilginç tarafı, kabak tadı veren bu senaryoların; son yıllarda temcit pilavı gibi, tekrar tekrar öne sürülmesi… Sadece “2012”nin yönetmeni Roland Emmerich’ten; “Bağımsızlık Günü” (1996) ,“Yarından Sonra” (2004) dahil; art arda üç “kıyamet” filmi izledik... Maksat korku olsun, gözler ve tabii cepler dolsun! Korku hiç bu kadar dağları beklememişti… Hollywood senaryoları, Hollywood çok satanlarıyla… korku krallığına hiçbir zaman bu denli çok servis verilmemişti… Son on yıla baktığımızda, 21. yüzyıl eşiğini belirleyen en tayin edici unsurun yoğun “gelecek korkusu” olduğunu görüyoruz… Göz alıcı havai fişeklerle karşılanan “milenyuma” adım atarken daha… hatırlarsanız “milenyum bug” korkularıyla sarsılmıştık. “Y2Kyazılım uyumsuzluğu” yüzünden bilgisayarlar duracak, dünyada kaos olacaktı. İleriye dönük olarak ortaya atılan en büyük kehanet; 1000 yılında olduğu gibi “dünyanın sonu korkularının” insanlığı teslim alması ve buna bağlı olarak dini eğilimlerin depreşeceğine dair ileri sürülen iddialardı. Bana tümüyle akıldışı görünen bu iddialar/kehanetlere o zaman hiç akıl erdirememiştim: Aydınlık çağını yaşayan insanlığın; 2000’ler eşiğinde, 1000 yıl öncesi insanlığı ile bir tutulmasını… hepten saçma bulmuştum. 20002012 aralığı, uygarlığın gerçekte ince bir ciladan ibaret olduğunu gösterdi… 2000’e girer girmez… 11 Eylül ve “terör korkusunun” tetiklediği artçı şoklar yaşadık. Savaşlar, ırkçılık, Ortadoğu’yu baştan sona değiştiren/yeniden şekillendiren jeostratejik depremler derken; ABD/Wall Street’te uç veren ve Batı’yı boydan boya etkisine alan “küresel kriz” çıktı. On yıl önce, Avrupa’nın geleceğine sarsılmaz inancın nişanesi olarak ortaya çıkan “Avro” teklemeye; Batı’nın en baba ekonomilerini bir araya getiren AB içinde ayrışmaya, temellerinden sarsılmaya başladı. “Bir daha asla” denen “faşizmler”, eski kıtanın kalbinde yeniden uyanır oldu. “Refah devleti kazanımları” birer birer yitirilirken, insanlar çeşit çeşit belirsizlik içeren geleceğe çok büyük “korkular” ve “güvensizliklerle” bakar oldular. Dünyanın sıkleti… Batı’dan Doğu’ya kaydı. 2012; dünyanın sonunu getiren “kıyamet” olmasa bile; tanıdığımız, bildiğimiz dünyanın sonu olan bir dönemeçte bizi karşılıyor. Ve ne yazık ki çok büyük belirsizliklerin hâkim olduğu, tavan yaptığı bir ortamda insanlığı teslim alıyor. Bunca kıyamet senaryosunun, bunca prim yapması bundan. Korkulara gene de… pabuç bırakmayacağımız bir yıl dilerim. BRÜKSEL Emirdağ’da krallar gibi ağırlanan ırkçı Vlaams Belangçılar kendi ülkelerinde Türklerin yoğun olarak yaşadığı caddeye giremeyince, hayalkırıklığına uğradılar. Emirdağ’da Belediye Başkanı Cengiz Pala tarafından el üstünde tutulan Belçika ırkçıları, Belçika’nın Gent şehrinde Türklerin yoğun olarak yaşadığı semte giremediler. Emirdağlıların yoğun olarak yaşadığı Gent’te geri dönüş kampanyası el ilanları ve afişlerini dağıtmak isteyen ırkçı siyasilere Türkler engel oldu. Irkçı Vlaams Belang partisinin Gent Şubesi önceki gün “Emirdağ’ın sana ihtiyacı var!” sloganını kullandığı geri dönüş kampanyasını Gent’te Türklerin yoğun olduğu Sleepstraat’ta başlatmak istedi. Sleepstraat’a giden ırkçılar el ilanı ve afiş dağıtmaya çalıştılar. Flaman Parlamento ? Irkçıların yayımladığı el ilanlarında geri dönüş kampanyası hakkında bilgiler ve ayrıntı alabilecekleri adres, telefon numaraları veriliyor. Kampanyaya Türkiye’deki siyasetçilerin olumlu yaklaştığını savunan ırkçılar, Emirdağ Belediye Başkanı Pala’nın talep eden taraf olduğunu yazıyor ve “Pala’nın geri dönüşün somut projeler bazında olması gerektiğini söylediğini” belirtiyorlar. El ilanında Pala’nın Vlaams Belang bayrağı tutarak ırkçılarla birlikte çektirdiği fotoğraf da yer alıyor. su milletvekili, Gent Belediye Meclisi üyesi ve Vlaams Belang Partisi Gent Şubesi Başkanı Johan Deckmyn, Gent Belediye Meclisi üyesi Ortwin Depoortere ve Federal milletvekili Tanguy Veys’in de aralarında bulunduğu ırkçılar Türk bayrakları taşıyan yaklaşık 50 kadar genç tarafından engellendi. Flamanca ve Türkçe olarak “Çürümüş Vlaams Belang defol”, “Burası Sleepstraat, buraya giriş yok”, “Irkçılar defolun” gibi sloganlar atan gençlerden bazıları ırkçılara yumurta attı. Gençler Sleepstraat’ı bir süre trafiğe kapadı. Otomobillere ve yayalara izin verilmedi. Polisin de güvenlik önlemleri aldığı sokakta umduğunu bulamayan ırkçı parti olayların sorumlusu olarak Gent Belediye Başkan Yardımcısı Resul Tapmaz’ı gösterirken, Tapmaz “eylemin sakin bir şekilde gerçekleşmesi için çaba harcadım, bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum” dedi. Tapmaz “Gençler Vlaams Belang’ın kampanya başlatacağını haber almışlar ve birbirlerine SMS’lerle duyurmuş ‘Buraya giriş yok’ lar. Gençleri topladım ve kendilerinden ırkçıların kışkırtma tuzaklarına düşülmemesi için sadece sloganlarla protesto yapılmasını istedim. Vlaams Belang bu kampanyayı Sleepstraat’ta başlatarak Türkleri provoke ediyor” diye konuştu. Vlaams Belang ise konuyla ilgili basın duyurusunda şu ifadelere yer verdi: “Bu Vlaams Belang’ın geçen ay Türkiye’de Ankara ve Emirdağ’da gördüğü misavirperverliğin tamamen tersi bir durum. Vlaams Belang Sp.a’lı Tapmaz’ın daha önce Vlaams Belang hakkında Türk basınında kullandığı yalanlar ve ağır ithamlara ek olarak bugün kışkırtıcı olarak ortaya çıkmasına hatta eylemcilere talimat vermesine kızmıştır. Bugünkü olay bu tür semtlerde Türklerin istediği gibi at oynattığını ve polisin denetiminde kamu düzenini bozabildiklerini göstermiştir. Kampanyamız Türkiye’de çeşitli politikacılar tarafından olumlu karşılanırken Gent’te bu şekilde tepki görmek bizi hayal kırıklığına uğrattı.” Zamanın ruhu: ‘Kıyamet!’ ABD savunma sanayisinin Körfez bayramı Dış Haberler Servisi Suudi Arabistan’a 30 milyar dolarlık taarruz uçağı satışında uzlaşan ABD, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile de 3.48 milyar dolarlık füze ve ilgili teknoloji satışı konusunda anlaşmaya vardı. Pentagon sözcüsü, BAE ve ABD’nin güçlü savunma ilişkisi bulunduğunu ve her iki ülkenin de Basra Körfezi bölgesinin güveni ve istikrarıyla yakından ilgilendiğini belirtti. Sözcü, anlaşma kapsamında ABD’nin BAE’ye 96 füzenin yanı sıra teknoloji ve eğitim desteği vereceğini söyledi. Ayrıca THAAD füze satışını kapsayan anlaşmanın, BAE’nin füze savunma sistemini güçlendireceğini kaydetti. Füzeleri üreten Lockheed Martin şirketi bu sistemi ilk kez bir yabancı ülkeye satacaklarını duyurdu. Körfez ülkeleriyle savunma sistemleri konusunda dev anlaşmalara imza atan ABD’nin amacının bölgede İran’a karşı müttefikleri üzerinden elini güçlendirmek olduğu yorumları yapılıyor. ABD, Suudi Arabistan ile Patriot füzelerinin iyileştirilmesi için 1.7 milyar dolarlık, Kuveyt ile de 900 milyon dolarlık 209 Patriot füzesi satışı anlaşması yapmıştı. Washington önceki gün de Riyad’la 30 milyar dolarlık F15SA taarruz uçağı satışı anlaşması yaptığını açıklamıştı. Suriye’nin birçok kenti önceki gün rejim karşıtı gösterilere sahne oldu. Muhalif kaynaklar güvenlik güçlerinin ateşinde 38 kişinin öldüğünü duyurdu. ‘Gözlemciden keskin nişancı uyarısı’ lediği savunulan “Humus’ta rahatsız edici bir durum yok” ifadesine başta muhalifler olmak üzere birçok kesimin tepkisi üzerine geldi. Yetkililer Debi’nin bu yönde bir açıklaması olmadığını savunuyor. Ürdün’ün de halihazırda sayıları 50’yi aşan gözlemci heyetine 12 kişi ile destek vereceği öne sürüldü. Öte yandan dün Dera’da incelemelerde bulunan gözlemci heyetinden birinin çevrede keskin nişancıları gördüklerini söylediği kaydedildi. El Cezire’nin haberinde gözlemcinin konuyu Suriyeli yetkililere aktararak derhal keskin nişancıların bölgeden çekilmesini istediği aksi takdirde Arap Birliği’nin yeni önlemler alacağını belirtti Eşşebab’a karşı 3. cephe Dış Haberler Servisi Etiyopya askerlerinin Eşşebab militanlarına karşı yeni bir cephe oluşturmak için Somali’deki bir sınır kasabasına girdiği bildirildi. AP ajansı ülkenin batısındaki Beledweyne’den bir bölge sakininin çevrede Etiyopya askerlerini gördüğünü ayrıca Somali güçlerinin de evlerde aramalar yaptığını söylediğini duyurdu. Aynı kaynak Etiyopya ve Somali askerlerinin bölgeye girmesinin ardından yüzlerce sakinin kasabayı terk ettiğini belirtti. Eşşebab’a yakın kaynaklar ise ordu birlikleri ile militanları arasında dün sabah çatışmalar yaşandığını duyurdu. Yapılan yorumlarda Beledweyne kasabasının Somali’nin en güçlü militan grubu Eşşebab’a karşı açılan üçüncü cephe olduğuna dikkat çekiliyor. Somali’de halen Kenya askeri ülkenin güneyinde Eşşebab militanlarına karşı savaşıyor. Başkent Mogadişu’da ise Afrika Birliği askerleri Eşşebab militanlarını büyük oranda kentten çıkarmayı başardı. Dış Haberler Servisi Suriye’ye gözlemci heyeti gönderen Arap Birliği, eleştiriler üzerine yanlış anlaşılmanın ve asılsız ifadelerin önüne geçilmesi için heyetinin kendi açıklamalarını bundan sonra yazılı şekilde yapacağını duyurdu. AA’nın haberine göre açıklamada, Suriye hükümeti ile Arap Birliği arasında 19 Aralık 2011 tarihinde imzalanan protokol gereğince, bu ülkede çalışma yapmak isteyen medya kuruluşlarının ve mensuplarının, Şam tarafından çıkarılacak bir zorluk ile karşılaşmaları halinde birliğe başvuruda bulunmaları gerektiği kaydedildi. Arap Birliği’nin açıklaması geçen pazartesi akşamı Suriye’ye ulaşan heyetin başkanlığını yürüten eski Sudan ordusu komutanlarından Mustafa Debi’nin söy Muhalif cephede birleşme ği ifade edildi. Suriye Ulusal Konseyi yine muhalif cepheden Suriye’de Demokratik Değişim Ulusal Koordinasyonu ile Esad rejiminin devrilmesini amaçlayan ve bu çerçevede “geçiş dönemi”ne ilişkin birlikte çalışılması konusunda önceki gün anlaşmaya vardı. Kahire’de imzalanan anlaşma sonrasında yapılan açıklamada, geçiş döneminde izlenecek demokratik ve siyasi yaklaşımların nasıl olacağının çerçevesinin çizildiği kaydedildi. Gözlemcilerin incelemeleri sürerken önceki gün ülkenin birçok bölgesinde binlerce kişi yönetime karşı gösterilere katılırken muhalif kaynaklar güvenlik güçlerinin ateşinde 38 kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. kilde katılmadığı ve liste vermediği seçimlere, az sayıda da olsa, bu kesime yakın bazı kişilerin bireysel olarak katıldığı izlenildi. Katılımdaki düşüşün bir diğer sebebi olarak yüksek lisans şartının konulması olarak değerlendirilmekte. Başvuruda bulunan aday adayları, Anayasayı Koruyucular Konseyi tarafından yapılan incelemenin ardından seçime katılmaya hak kazanacak. Seçim yarışının, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve ona karşı olan aşırı muhafazakârlar arasında geçmesi bekleniyor. Kutuplar değil ama sıklet kaydı İRAN’DA SEÇİMLER Reformcular seçim yarışına katılmıyor Dış Haberler Servisi İran’da mart ayında yapılacak 9. dönem parlamento seçimleri için ayrılan başvuru süresinin bitimi ile 5395 kişi kayıt yaptırırken reformcu kanadın liste vermemesi dikkat çekti. Geçen döneme kıyasla başvuru oranında yüzde 23’lük düşüş yaşanırken düşük katılımın nedeni olarak reformcuların seçimlere katılmak istememesi olarak yorumlandı. Başta başkent Tahran olmak üzere büyük şehirlerdeki listelerde reformcuların önde gelen isimlerinin olmaması dikkat çekti. Reformcuların organize bir şe Halkımıza; ülkemizde ve tüm dünyamızda silahların sustuğu, insanlarımıza bombaların yağdırılmadığı, kardeşin kardeşe kurşun sıkmadığı, barışın egemen olduğu, Acı ve yoksulluğun olmadığı, barış ve kardeşlik içinde, savaşsız, sömürüsüz bir dünya dileği ile tüm dünya insanlarımıza nice yeni yıllar diliyorum. “Uzaksın, yakınsın, özlenensin Ama bugün değil, yarın gibi bir şeysin sen” Emel Ceren Sıla C MY B Osman Özgüven Dikili Belediye Başkanı Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Fadime Şimşek C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle