17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 2 EYLÜL 2011 CUMA 4 HABERLER Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri köstebeğinin bir bakanın özel kalemi olduğu yönünde duyum aldığını söyledi Bayramdan Sonra Neler Olacak? Bu yılda bayramda yine şu soru tartışıldı: Bu bayram “Şeker Bayramı” mı, yoksa Ramazan Bayramı mı? Benim yanıtım hazır: Bilemediniz efendim, hiçbiri değil, resmi olsun, dini olsun, Türkiye’deki her bayram gibi bu da “Kurban Bayramı”, her bayramdaki gibi bu kez de yurttaş trafik kurbanı olacak. Bu açıdan bakınca, “Şeker” ya da “Ramazan Bayramı” bitti, Kurban Bayramı sürüyor, tablonun tamamlanması için tatilin son günü dönüşünü bekleyeceğiz, pazartesinden itibaren “normal!” siyasal yaşam başlayacak. 12 Haziran seçimlerinden bu yana bir şey yapılmadığını sananların beklentileri bayram ertesinden itibaren sorunların teker teker ele alınarak, çözüm yollarının aranacağıdır. Böyle düşünenler yanılıyorlar. Yanılıyorlar, çünkü 12 Haziran seçimlerinden bu yana hiçbir şey yapılmadığı düşüncesi gerçeklerle bağdaşmamaktadır. AKP iktidarı hiç boş durmamakta, referandumların seçimlerin ardından hiç vakit kaybetmeden icraatına devam etmektedir. Bu defa da öyle olmuştur, bayram sonrasında da aynen devam öyle olacaktır. Parlamenter demokrasinin, hatta başkanlık sistemlerinin de temel ilkesi olan güçler ayrılığı ilkesi artık AKP tarafından rafa kaldırılmış bulunmaktadır. Ucunun AKP’ye dayandığı söylentileri daha Almanya’daki duruşmalar sırasında ileri sürülen Deniz Feneri sahtekârlığının örtbas edilmesi için gerekenler yapılmaya başlanmış ve dolandırıcılık ve emniyeti suiistimal sanıklarının şikâyeti üzerine Deniz Feneri davasının üç savcısına dosyadan el çektirilmiş ve yerlerine yeni savcılar atanmıştır. Şimdi bu yeni savcıların dosyalara alışması beklenecek ve Deniz Feneri’nin iktidara yakın kişilerinin kayırılması yolunda yeni adımlar atılacaktır. Artık halk arasında şu fıkralar birbirini izlemekte: Küçük hırsızlıklar, el feneri büyük hırsızlar deniz feneri ile yapılır. Fenerler genellikle aydınlatmaya, ama deniz feneri karartmaya yarar. En ziyade husumete mazhar fener Aziz Yıldırım’ın feneri, en ziyade himayeye mazhar fener, deniz feneri. Savcının kofu caka, hası limon satar. Burada bir noktayı özenle vurgulamak isterim. Deniz Feneri davasından alınan üç savcıdan biri olan Mehmet Tamöz şunu açıklıkla söylüyor: Mesleğimi kimseye yaranmak için yapmıyorum. Yaranmak yerine limon satmayı tercih ederim. Değerli okurlarım, bu yürekliliği gösteren son kişi de tasfiye olana kadar, lütfen yargıdan tam olarak umudunuzu kesmeyin! Bu arada, geçen hafta çok önemli konular kanun hükmünde kararname yoluyla Meclis’e danışma gereği bile duyulmadan geçirildi. Biliyorsunuz yasamanın yetkisinin yürütmeye devredilmesi anlamını taşıyan kanun hükmünde kararname yoluna Turgut Özal döneminde sıkça başvurulurdu. AKP, Meclis tatile girmeden aldığı bu yetkiyi 1 Ekim’e kadar kullanacak. Böylelikle bakanlıkların, özerk kuruluşların yapılarında kadrolarında önemli değişiklikler meydana getirecek kimi düzenlemeler, kamuoyu önünde tartışılmadan, Meclis’te müzakere edilmeden geçirilecek. Özerk kuruluşların özerklikleri böyle götürüldü, TÜBİTAK’taki tasarruflar bu yolla yapıldı, dini vakıfların mallarıyla ilgili kararlar bu yolla alındı. Yargı içinde istenenler,12 Eylül’ün referandumun ürünü yeni HSYK ile yaşama geçiriliyor. Diğer alanlardaki düzenlemeler KHK’lerle yapılıyor. 1 Ekim’e kadar geçen süre içinde, bütün bakanlıklar kendi alanlarındaki düzenlemeleri torba yasa benzeri uygulamalarla KHK’lerle yaşama geçirmek üzere sıraya girecekler. Bunun için bayram ertesini bile beklemediler bayramı da kullandılar. Ama bayram ertesi uygulama daha da artacak. Bayramdan sonra bunlar olacak. Bütün amaç, tek şefli, tek sesli, gücü tek elde toplayan bir “Tayyibizm” yaratmak. Şimdi sorunuzu duyar gibiyim: Peki ondan sonra ne olacak? İlahi efendim, o da sorulur mu? ‘Failler AKP ile iç içe’ UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri soruşturmasında arama kararını Kanal 7 yöneticilerine haber veren bürokratın Başbakan Tayyip Erdoğan’a çok yakın olan bir bakanın özel kalemi olduğu yönünde duyumlar aldığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Deniz Feneri’nde yolsuzluğun bedeli 100 milyon doların üzerinde. Faillerin AKP ile iç içe olduklarını herkes biliyor. Ucu AKP’ye dokununca savcıları jet müdahaleyle aldılar. Eğer köstebek bakansa cezası Yüce Divan’dır. Savcılar konuşmalı. Yeni savcılar, bazı önemli belgeleri iddianameden çıkarabilir” dedi. Kulislerde söz konusu bakanın İçişleri Bakanı Beşir Atalay olduğu, Atalay’ın özel kaleminin AKP’li Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ı aradığı, bu yolla arama kararından Kanal 7 yöneticilerinin haberdar edildiği ileri sürüldü. Kılıçdaroğlu, Kenya’dan Ankara’ya dönüş yolunda beraberindeki gazetecilere Deniz Feneri e.V. davasına ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı. Amaç engellemek: Yargıya yapılan müdahaleyi kamuoyunun gözünden kaçırmaya çalışıyorlar. Adalet Bakanı’nın görevden el çektirme gerekçesi kabul edilir gibi değil. Ama asıl gerekçeleri belli. Almanya’da görülen davanın Türkiye’deki ayağının bütün detayıyla ortaya çıkacağını gördüler. Önce savcılar engellendi. Şimdi de nasıl kapatırız aşamasına getirmek istiyorlar. 100 milyon doların üzerinde: Deniz Feneri’nde yolsuzluğun bedeli 100 milyon doların üzerinde. Olay sadece bağış toplama değil. Malzeme yok, sevk yok, faturaların hepsi naylon. Asıl bunlara ulaşılması lazım ve savcılar büyük olasılıkla bunlara ulaşmış olabilir. Köstebek bir bakan: Ben Başbakan’a savcıların böyle görevden alın ‘ ddialar doğru değil’ Cumhuriyet’in aradığı Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz, kendisinin Kanal 7’nin aranacağı bilgisini kanalın Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik’e ilettiği yönündeki iddianın sorulması üzerine, “Mustafa Çelik’i çok eskiden beri tanırım, arkadaşımdır. Ancak böyle bir iddia kesinlikle doğru değildir” dedi. Korkmaz, çişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürü’nü de tanımadığını söyledi. Yenimahalle için inceleme Kılıçdaroğlu, eski CHP Ankara l Başkanı Tarık Şengül tarafından CHP’li Yenimahalle Belediyesi’ne ilişkin gündeme getirilen usulsüzlük iddialarının incelenmesi için Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın’ı görevlendirdiğini belirterek “Aslında o dosya büyükşehir belediyesine ait yolsuzlukla ilgili. Bu karara Yenimahalle Belediyesi’nin itiraz etmemesini de gündeme getiriyor. Ama onlar da kendileri itiraz etse bile kararın geçeceğini ve bu durumda da belediyenin 1 milyon lira harçtan olacağını söylüyor. Bu konuya bakması için yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcımız Gökhan Günaydın’ı görevlendirdim” dedi. Havuzlu villaya alıcı çıkmıyor “Havuzlu villa” olarak nitelendirilen evini satışa çıkardığı daha önce açıklanan Kılıçdaroğlu, hâlâ bir alıcı bulamadığını belirterek “Tatil yapmaya zamanım olmayacağı için satmayı düşündük. Ama alıcı çıkmıyor. Çıksa satacağım” dedi. masının ardında ne var diyorum. Hakaret sayıyor bu sorumu. Ama yanıt veremiyor. Sorumu tekrar ediyorum. Siyasi otorite emrindeki bir köstebek Kanal 7’ye arama yapılacakken haber verdi mi, vermedi mi? Köstebek kim? Yakın çalışma arkadaşın olan bir bakan mı? Bize gelen duyumlar öyle olduğu yönünde. Bu işin içinde bakanın özel kalemi var mı? Bu isimler soruşturma dosyalarında mutlaka vardır. Eğer gelen duyumlar doğruysa ve köstebek bir bakansa. O ismin cezası Yüce Divan’dır. Bu işlerin hep üzeri örtülmeye çalışılıyor. Savcılar konuşmalı: Deniz Feneri soruşturmasını yürütürken görevden alınan savcıların konuşması lazım. Adliye tarihimizde ilk kez bir soruşturma sırasında savcılar iddianame hazırlarken görevden alındılar. Silivri’deki davalar için kaç kez şikâyet geldi, hiçbir adım atılmadı. Ama ucu AKP’ye dokununca bu savcıları jet müdahaleyle aldılar. AKP koruması altında: Faillerin AKP ile iç içe AKP forması altında olduklarını herkes biliyor. AKP onları korumak istediği için dilekçeleri yıldırım hızıyla işleme kondu. Kimin döneminde bağış toplama yetkisi aldılar. Deniz Feneri’ne üstün hizmet madalyası veren hükümet kim? Unutturmayacağız: Yeni savcılar bazı belgeleri iddianameden çıkarabilir. Zaten görevden almanın sebebi de bunu sağlamaktır. Ama bu sürecin her safhası adım adım CHP tarafından izlenecek. Kılıçdaroğlu, basında yer alan köstebeğin dönemin polisten sorumlu konumdaki İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın özel kalemi olduğu iddialarının sorulması üzerine Atalay ismini yalanlamazken “Bilemiyorum elimde bir bulgu yok. Ama soruşturma dosyalarında vardır” yanıtını verdi. 29 Ekim kararı Çankaya Köşkü’nde Cumhuriyet resepsiyonuna geçen yıl katılmayan Kılıçdaroğlu, bu yıl nasıl bir tavır izleyeceğinin sorulması üzerine “Aradan geçen bir yılda değişen bir şey yok. Ama henüz kararımızı vermedik” dedi. Köşk’e aday değilim Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresinin 5 yıl olduğunu ve gelecek yıl Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, kendisinin aday olma olasılığı konusunda, “Siyasi parti genel başkanlarının aday olmasını doğru bulmuyorum. O yüzden ben aday olmayacağım” dedi. Onlar eski şirket ortakları Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile AKP’li Kırıkkale Belediye Başkanı Korkmaz, zanlılar Karaman ve Akman’la şirket kuran isimler. Bu dört ismin kurduğu şirketin bir diğer ortağı ise YİMPAŞ’ın sahibi Uyar AYKUT KÜÇÜKKAYA CHP M LLETVEK L LHAN C HANER: Deniz Feneri AKP’ye ulaştı MERSİN (Cumhuriyet) CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, “Deniz Feneri soruşturması AKP’ye ulaştı ya da ulaşmak üzereydi, onun için ‘dur’ demek gerekiyordu. Bu, iktidarın gözünün ne kadar karardığının son göstergesidir” dedi. CHP Yenişehir İlçe Teşkilatı’nın daveti üzerine kente gelen Cihaner, yaptığı konuşmada AKP’nin dış politikasını eleştirdi. Gazetecilerin Deniz Feneri savcılarının görevden alınmasıyla ilgili sorusunu ise Cihaner, şöyle yanıtladı: “Deniz Feneri gibi, Türk hukuk sisteminin uluslararası saygınlık noktasında da sınav verdiği bir soruşturmada, müfettişler eliyle, HSYK eliyle müdahale ediliyor. Bu artık Türkiye’de rejim değiştirme operasyonunun ne noktaya geldiğinin, siyasi iktidarın gözünün ne kadar karardığının son göstergesidir.” Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağındaki “köstebek” tartışması büyüyor. Başkent kulislerinde söz konusu bakanın İçişleri Bakanı Beşir Atalay olduğu, Atalay’ın özel kaleminin AKP’li Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ı aradığı, bu yolla arama kararından Kanal 7 yöneticilerinin haberdar edildiği ileri sürülüyor. Bu durum, Atalay ve Korkmaz’ın soruşturma kapsamında hapiste olan isimlerle aralarındaki eski ticari ilişkileri sorgulatıyor. 1998 yılında İstanbul’da faaliyete geçen bir şirketin kurucuları arasında AKP’li Atalay ve Korkmaz’la birlikte Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ve eski RTÜK Başkanı Zahid Akman da bulunuyor. Dört ismin beşinci ortağı ise YİMPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar’ın sahibi olduğu başka bir şirket. 2009 yılında Kanal 7 1 Aralık 1998’de stanbul Ticaret Sicili Memurluğu’na yapılan başvuruya göre Nehir Medya Yayıncılık Filmcilik Tanıtım Sanayi ve Ticaret AŞ’nin kurucuları şöyle sıralanıyor: Beşir Atalay Zekeriya Karaman Zahid Akman Veli Korkmaz Y MPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar’ın sahibi olduğu Atlas&Nehir letişim AŞ. yöneticilerini arayarak Deniz Feneri operasyonu kapsamında savcılığın şirketlerde yapacağı arama kararını önceden bildirdiği öne sürülen, ancak bu iddiaları yalanlayan AKP’li Belediye Başkanı Korkmaz’ın adı, 2004 yılında Almanya’daki YİMPAŞ soruşturmasında da geçiyor. Almanya’nın aradığı başkan Korkmaz, YİMPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar’la birlikte bu ülkede dolandırıcılık suçlamasıyla aranıyordu. Korkmaz’la ilgili Darmstadt Savcılığı’nın 18 Şubat 2004 tarihli yazısında, “Bu şahıslar (Uyar ve Korkmaz’la birlikte toplam 5 kişi) hakkında dolandırıcılıktan Darmstadt Savcılığı tarafından tahkikat yapılmaktadır. Bunlar savcılık ve aynı zamanda Yabancılar Dairesi tarafından aranmaktadır” deniliyor. Korkmaz arandığı bu tarihten bir ay sonra, 2004 yerel seçimlerinde AKP’den Kırıkkale Belediye Başkanı seçildi. Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davası kapsamında halen hapiste yatan Euro 7’nin Genel Müdürü Mehmet Gürhan da Almanya’daki YİMPAŞ şirketinde genel müdürlük yapan bir isimdi. Atalay ANAR’ın başındaydı Atalay’ın ise Karaman ve Akman’la kurucuları arasında olduğu şirketin diğer ortağı Atlas&Nehir İletişim AŞ ile de ticari ilişkisi bulunuyordu. 31 Aralık 1997 tarihinde Atlas&Nehir İletişim’in Yönetim Kurulu Başkanı olan Dursun Uyar’ın bu şirketi, ANAR Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin yüzde 99.4’üne sahipti. AKP için kamuoyu araştırmaları yapan bu şirkette Atalay hem yöneticiydi hem de pay sahibiydi. Atalay, ANAR’daki yüzde 0.4’lük hissesini, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra kurulan AKP hükümetinde devlet bakanı olduktan 12 gün sonra sattı. Devletin valisine galoş hizmeti Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa’da Sırameşeler Kız Yetiştirme Yurdu ve Çocuk Evi’ni ziyaret etti. Çocuk evinde incelemelerde bulunan Arınç, girişte ayakkabılarını çıkarıp içeri girerken, Vali Şahabettin Harput’a görevli kadının yere eğilerek galoş giydirmesi dikkat çekti. Seçim bölgesi Bursa’ya bayramlaşma programları kapsamında gelen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eşi Münevver Arınç ve Bursa Valisi Şahabettin Harput ve eşi Funda Harput ile önceki gün Sırameşeler Kız Yetiştirme Yurdu ve Çocuk Evi’ni ziyaret etti. Daha sonra Çocuk Evi’ne geçen Arınç, Vali Harput ile birlikte burada incelemelerde bulundu. Başbakan Yardımcısı Arınç ayakkabılarını çıkararak çocuk evine girerken, Vali Harput’a burada görevli bir kadın tarafından galoş giydirilmesi dikkat çekti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle