22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 2 EYLÜL 2011 CUMA ekonomi@cumhuriyet.com.tr 10 EKONOMİ DES, Türkiye’nin kamuya ait araç ve lojmanda en zenginleri bile geride bıraktığına dikkat çekerek önlem istedi Sefaya son verin Ekonomi Servisi Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, kamuya ait 158 bin araç ve 240 bin lojman ve sosyal tesis bulunduğunu belirterek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a kamudaki lojman saltanatı ve araç sefasına son verme çağrısında bulundu. Avcı hizmet özelliği gereği sadece çok sınırlı bazı makam ve kurum görevlilerine lojman ve araç tahsis edilmesi gerektiğini belirtti. Kamuya ait lojmanların satılarak bunun yerine memurlara 150 TL kira yardımı yapılabileceğini belirten Avcı, araçlarında satılarak bunun yerine de ilgili makamlara ulaşım tazminatı ödenmesini önerdi. Kamuya ait taşıt sayısı Japonya’da 10 bin, Almanya’da 11 bin, ngiltere’de ise 12 bin iken Türkiye’de belediyeler, üniversiteler ve özel bütçeli kurumlar dahil kamuya ait 158 bin kara taşıtı var. 158 bin taşıtın dışında devletin kiraladığı araçlar da göz önüne alındığında Türkiye savurganlık ve israf anlamında milli geliri 30 bin dolar seviyesinde olan dünyanın en zengin ülkelerini bile geride bırakıyor. yerine orta halli bir mahallede oturarak Türkiye’ye çok değerli bir mesaj vermektedir” dedi. Devletin lojmanlardan topladığı kira gelirinin lojmanların bakım, onarım, tadilat, kapıcı, güvenlikçi, personel giderleri ve müteahhitlik masraflarını dahi karşılamaya yetmediğini ve bu haliyle sayısı her geçen yıl artan kamu lojmanlarının devletin sırtında tam bir yük olduğunu kaydeden Gürkan Avcı, lojmanların ve kamu sosyal tesislerinin satılmasıyla devlet yöneticilerinin ve kamu görevlilerinin halkla kaynaşmasının sağlanacağını belirtti. Avcı, lojmanların ve araçların satılması fikriyle amacının ekonomiye kaynak sağlamak değil kaynak israfını ve devletin parasının çarçur edilmesini önlemek olduğunu söyledi. Kamuya ait taşıt sayısının Japonya’da 10 bin, Almanya’da 11 bin, İngiltere’de ise 12 bin olduğunu söyleyen DES Genel Başkanı Avcı, “Türkiye’ye gelince, belediyeler, üniversiteler ve özel bütçeli kurumlar dahil kamuya ait tam Türkiye israf cenneti Başbakan Erdoğan’a bu konuda harekete geçilmesi çağrısında bulunan Avcı, “Milletvekili lojmanlarını satarak vekillerin halkın arasında, kira parasını da ceplerinden ödeyerek yaşamalarını amaçlayan Başbakan yine kendisinin de Başbakanlık lojmanı 158 bin kara taşıtı var. 158 bin taşıtın dışında devletin kiraladığı araçlarda göz önüne alındığında Türkiye savurganlık ve israf anlamında milli geliri 30 bin dolar seviyesinde olan dünyanın en zengin ülkelerini bile fersah fersah geride bırakıyor. Devlet, 158 bin aracı satın almak için bütçeden milyar dolarlarca para harcadığı gibi, bu araçların yalnızca bakım, onarımı için yılda 130 milyon TL dolayında masraf yapıyor. Makam ve hizmete tahsisli 158 bin aracı kullanan şoförlerin, tamir, bakım, kayıt ve takip personelinin milyarlarca TL’yi bulan maaşlarını karşılayan devlete bu araçların yalnızca yıllık yakıt masrafı 1 milyar TL’yi geçiyor. Devlet araç kiralamalarına geçen yıl 250 milyon TL civarında para ödemiş” diye konuştu. ÇÖZÜM BAKANLIKLARA KALMASIN Avcı, israfın 75 milyon vatandaşın cebinden çıktığına vurgu yaparak Başbakan Erdoğan’ın bu israf ve saltanata son vermesini beklediklerini söyledi. Maliye Bakanlığı’nın geçen yıl başlattığı sosyal tesislerini satışa çıkarma işlemini hatırlatan Avcı, işin bakanlıkların inisiyatifine bırakılması durumunda sonuç alınamadığını anlattı. Devlette müdür unvanını taşıyan hemen herkese, her kuruma araç ve lojman tahsis edildiğini öne süren Gürkan Avcı, özellikle MEB lojmanlarına dikkat çekerek Bakan Ömer Dinçer’e de “Köy ve mezra okullarının lojmanları dışındaki lojmanlarda bürokrat ve üst düzey yöneticilerin oturduğu, Ankara’daki dahil olmak üzere MEB’e ait sayısı 50 bine dayanan lojmanların, sosyal tesislerin ve öğretmen evlerinin de satılması” çağrısında bulundu. Gürkan Avcı, “Çok sınırlı bazı personele lojman ve araç tahsis edilebilmeli. Bu lojmanlar ve taşıtlar TOKİ maharetiyle piyasa rayicine yakın bir bedelle evi, arabası olmayan memur ve vatandaşlara satılmalıdır veya kiraya verilmelidir” dedi. kinci Beş Yüz Büyük Sanayi Kuruluşunun 2010 Yılı Faaliyet Sonuçları Bir ekonominin başarımını (performansını), büyük firmaların faaliyet sonuçları belirler. Ulusal, makro ekonomiye ilişkin büyüklükler, sonuçta işletmelerin faaliyet sonuçlarının toplamıdır. Bu nedenle büyük firmaların faaliyet sonuçlarını incelemek, yalnız firmaların performansını değerlendirmek açısından değil, ekonominin gidiş yönünü görmek, açıklanan makro büyüklükleri doğrulamak, irdelemek açısından da önem taşır. Değerlendirme yaparken, bir önceki yıl sonuçları ile karşılaştırmak, çoğu kez baz etkisi taşır. Önceki yıl başarılı bir yıl ise karşılaştırmada paydanın değeri yüksek olacağından, değişim yüzdesi düşük hesaplanır. Buna karşı karşılaştırmaya esas alınan yıl, bir kriz yılı ise satışların, üretimin, katma değerin, istihdamın azaldığı ya da yavaş arttığı bir yıl ise, oranlamada paydanın değeri düşük olacağından, değişim yüzdesi yüksek hesaplanır. Bu nedenle firmaların 2010 yılı toplu sonuçları değerlendirilirken 2009 yılının bir kriz yılı olduğu dikkate alınmalıdır. Karşılaştırmaları zorlaştıran diğer bir etken de yıllar itibarıyla fiyat artış hızlarının farklı oluşudur. Bu nedenle cari fiyatlarla yapılan karşılaştırmalar fazla anlam taşımaz, hatta yanıltıcı olabilir. Karşılaştırmaları sabit fiyat temelinde yapmak gerekir. Cari fiyatları, sabit fiyatlara indirgerken, rakamları karşılaştırılabilir hale getirirken, uygun düzeltici, deflatör hesaplamak ayrı bir sorundur. Rakamları sağlıklı bir şekilde karşılaştırılabilir hale getirmeden, reel değişimi yansıtacak deflatör kullanmadan, değerlendirme yapmaya çalışmak en azından eksik kalır. Bu nedenle firmaların 2010 yılı sonuçları, 2009 yılı ile karşılaştırılırken, baz etkisi ve uygun düzeltici (deflatör) sorunu dikkate alınmalıdır. Karşılaştırmalarda diğer bir sorun da, yurtiçi fiyat artış hızı ile, döviz kurlarındaki değişimin aynı yönde ve eş oranda olmamasıdır. Döviz kurlarındaki değişimin, yurtiçi fiyat değişiminden farklı oluşu, özellikle ihracat yapan, faaliyetlerini yurtdışı kredilerle fonlayan firmaların faaliyet sonuçlarını büyük ölçüde etkilemektedir. Vurgulamaya çalıştığımız sorunlara karşın, yine de İkinci Beş Yüz Büyük Sınayi Kuruluşun (İBBK) 2010 yılı toplu sonuçlarını, önceki yıllarla da karşılaştırma yoluyla değerlendirmeye çalışalım. 2010 yılında İBBK’nin, bir önceki yıla göre üretimden satışları, satış hasılatı, dışsatımı artarken kâr ve katma değer artış hızları yavaşlamıştır. Başlıca büyüklük göstergeleri itibarıyla, cari fiyatlarla 20082010 döneminde İBBK genelinde değişim yüzdeleri şöyledir: BÜYÜME GÖSTERGELERİ Varlık (Aktif) Artışı Özkaynak Artışı Üretimden Satış Artışı Satış Hasılatı Artışı Net Katma Değer Artışı Dönem Net Kâr Artışı İstihdam Artışı Sanayiciye göre üç ay içinde üretim ve istihdamda iyileşme olmayacak Petrokimyada yerli üretim olmazsa olmaz Ekonomi Servisi Petkim Genel Müdürü Hayati Öztürk, her yıl 810 milyar dolar petrokimya ürünleri ithalatı yapan Türkiye’de yerli üretim olmazsa petrokimyaya bağlı sektörlerin uzun vadede varlıklarını sürdürmesinin riske gireceğini söyledi. Öztürk, AA’nın sorularını yanıtlarken Socar & Turcas Grubu’nun 2020 yatırım projeksiyonun içinde yer alan rafineri yatırımının temelinin ekimde atılacağını, rafineri, petrokimya, lojistik ve enerji yatırımlarıyla üretimde yerli girdi oranını artıran, pazar payını yükselten bir konuma ulaşmayı öngördüklerini belirtti. Petrokimyada Türkiye’nin net ithalatçı konumda olduğunu, Petkim bir üretirken Türkiye’nin 3 ithalat yaptığını kaydeden Öztürk, Türkiye’nin petrokimya ürünleri için ödediği ithalat faturasının 810 milyar dolar seviyesine ulaştığına dikkati çekti. Cari açığın bir risk oluşturduğu bu dönemde ithalatın artık eskisi kadar kolay olmayacağını ifade eden Öztürk, dünya ekonomisindeki belirsizlikler nedeniyle kur riskinin arttığını söyledi. Petkim’in halen yüzde 20’ler seviyesinde olan pazar payını yapacağı yatırımlarla 2020’de yüzde 40’a çıkarmayı öngördüğünü belirten Öztürk, bunun da bir Petkim daha kurulması anlamına geldiğini ifade etti. Fiyat artışı kaçınılmaz Sanayicilerin geçen yıla göre gelecek 3 aya bakışları üretimde ve istihdamda olumsuz. Sanayiciler arasında gelecek üç ayda ‘üretim hacmim artacak’ diyenlerin sayısı 1 yılda 13 puan, ‘istihdamım artacak’ diyenlerin sayısı 6 puan azaldı. Buna karşın satış fiyatlarını arttırmaya yönelik planlar hazır. Ekonomi Servisi Sanayicilerin üretimde ve istihdamda gelecek üç aya bakışları geçen yıla göre olumsuz çıktı. Sanayiciler arasında gelecek üç ayda “üretim hacmim artacak” diyenlerin sayısı 1 yılda 13 puan, “istihdamım artacak” diyenlerin sayısı 6 puan azaldı. Buna karşın sanayicilerin satış fiyatlarını arttırmaya yönelik planları olduğu görüldü. Merkez Bankası’nın Reel Kesim Güven Endeksi ağustos sonuçlarından yapılan derlemeye göre bu yılın ağustos ayında her 100 sanayiciden 33’ü gelecek üç ayda üretim hacminin artacağını söyledi. Geçen yılın aynı döneminde ise her 100 sanayiciden 46’sı üretim hacminde artış beklentisindeydi. Böylece 1 yılda sanayicilerin üretim hacmi konusundaki beklentilerinin 13 puan azaldığı belirlendi. Bu yılın temmuz ayında ise her 100 sanayiciden 39’unun üretim hacminde bir artış beklediği, 1 ayda sanayicilerin üretim hacimlerindeki artış beklentisinin 6 puan azaldığı tespit edildi. Geçen yılın ağustos ayında her 100 sanayiciden 24’ü istihdamında artış yaşanacağını söylerken bu rakam bu yılın anılan ayında 18’e geriledi. Geçen yıla göre “satış fiyatı artacak” diyenlerin sayısı ise 7 puan arttı. Bu yıl ağustosta her 100 sanayiciden 29’u gelecek üç ayda ürünlerinin satış fiyatının artacağını söylerken geçen yılın aynı döneminde fiyatın artacağını söyleyenlerin sayısı 22. 2008 (%) 2009 (%) 2010 (%) 13.2 4.0 10.5 29.0 5.3 (71.4) (1.2) 10.0 14.1 (1.7) (17.5) 20.2 317.8 (1.4) 22.5 22.5 23.2 24.1 14.3 16.1 6.2 ç pazarda da yılda ortalama yüzde 30’luk büyümeyle pazar paylarını sürekli arttırdıklarını ifade eden Özdağ, bu yıl en az 120 milyon TL ciro hedeflediklerini söyledi. (*) Zararlı kuruluşların zararları indirildikten sonra önceki döneme göre azalışlar ( ) gösterilmektedir. Dönemsel akışı gösteren göstergelerden üretimden satış, satış hasılatı, dönem net kârı, imalat sanayi üretici fiyatları deflatörü, net katma değerde TÜİK’in milli gelir deflatörü ile düzeltildiğinde tablo şu şekli almaktadır: Antalya yatta dünya markası Ekonomi Servisi Lüks yat üretiminde dünyada üçüncülüğe yükselen Antalya’da bu yıl sonuna kadar 20 yat yapılacak. Antalya Serbest Bölge İşleticisi AŞ (ASBAŞ) Genel Müdürü Zeki Gürses, 52 yat firmasının faaliyet gösterdiği Antalya Serbest Bölgesi’nde 11 yılda 187 yatın üretildiğini, yat fiyatlarının 15 milyon dolara kadar çıktığını söyledi. Antalya’nın yat üretiminde marka haline geldiğine işaret eden Gürses, “Dünyanın her yerinde bu yatlar kendilerini gösteriyor. Bu sayı arttıkça, buradaki firmaların sipariş alma gücü de artıyor. Ürettiğimiz yatları tercih edenler arasında dünyaca ünlü işadamları, futbolcular, sanatçılar, hatta Arap şeyhleri bile var” dedi. Saray, AB devlerini satın alma peşinde Uluslararası alanda markalaşma yolunda çalışmalarına hız veren Saray Bisküvi, Belçika ya da sviçre’den çikolata fabrikası satın almaya hazırlanıyor. Günlük 450 ton kurulu bisküvi, kek ve çikolata üretim kapasitesiyle 1200 kişiye istihdam sağlayan firma, birkaç yıla kadar ABD borsalarına da girmeyi hedefliyor. MURAT GÜLDEREN GÖSTERGELER Üretimden Satış Satış Hasılatı Artışı Net Katma Değer Artışı Dönem Net Kâr Artışı 2009 (%) (2.2) (18.4) 18.0 314.6 Sabit Fiyatlarla 2010 (%) 11.3 12.7 10.8 5.5 çekleştirdiklerini anlatarak şöyle konuştu: “Dünyanın en büyük çikolata ve bisküvi üreticileriyle yarışacak teknolojik altyapıya sahibiz. Şu an 20 kişilik ekibin yönettiği ArGe’ye de ciddi yatırımlar yapıyoruz. Halkın karşısına sürekli yeni ürünlerle çıkıyoruz.” Süt ve peynir de üretecek Karaman ve Kırklareli’ndeki fabrikalarında Saray şemsiyesi altında 450 adet ürüne sahip olduklarını söyleyen Özdağ, şöyle devam etti: “Bisküvi, çikolata ve şekerlemenin yanında hayvancılık ve tarım sektörleriyle de ilgileniyoruz. Karaman’da yine meyve suyu, süt ve süt ürünleri imalat yatırımlarına başladık. Süt, 10 milyon dolarlık bir yatırım olacak, ayrıca kaşar peyniri, labne, süt tozu da üreteceğiz. Bunların bir kısmını iç pazarda, bir kısmını da dış piyasalarda satacağız.” Bu yıl 50. yaşını kutlayan Saray Bisküvi, yurtdışında büyümek için AB’de çikolata fabrikası satın alma çalışmalarına başladı. Özellikle İsviçre ya da Belçika’daki büyük çikolata fabrikalarının kapılarını tek tek aşındıran Saray’ın Yönetim Kurulu Başkanı Sami Özdağ, “Dünyadaki kriz Türk şirketleri için aynı zamanda büyük bir fırsat yarattı. Biz ABD ve AB pazarlarını yakından takip edebilmek için İsviçre’de şirket kurduk. Saray International o bölgelerde satın alma ve satış faaliyetlerimizi yönetiyor. AB’de klasikleşmiş bir çikolata markasını biz de bünyemize katmak istiyoruz” dedi. Özdağ, şu an bisküviden çikolataya 450 tonluk kurulu kapasiteyle 80 ülkeye ihracat ger T VN KL ’N N ANNES UMREDE VEFAT ETT Ekonomi Servisi Türk Telekom Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Tivnikli’nin annesi Hatice Cahide Tivnikli, umre ibadetini yerine getirmek için gittiği Suudi Arabistan’da hayatını kaybetti. Medine’de vefat eden Hatice Cahide Tivnikli, önceki gün ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazı sonrasında Medine’deki Cennetül Baki Mezarlığı’nda toprağa verildi. İBBK genelinde 2009 yılında üretimden satışlar satış hasılatı, bir önceki yıla göre cari fiyatlarla dahi azalırken, dönem net kârı ve yaratılan katma değer hızlı artış göstermiş; 2010 yılında ise üretimden satışlar ve satış hasılatı artarken, kâr ve yaratılan katma değerde artış hızları yavaşlamıştır. Bu sonuçlar çelişkili gibi görünse de baz etkisi ve kur değişmeleri dikkate alındığında, sonuçların çelişkili olmadığı görülür. Döviz kurundaki oynamalar, faaliyet sonuçlarını, özellikle satış hasılatı ve dönem kârını büyük ölçüde etkilemektedir. 2008 yılında döviz sepetinin TL’ye karşı, yüzde 31.3 gibi yüksek oranda değer kazanması, özellikle yabancı para ile borçlanan işletmelerde kâr düşüşüne hatta zarara yol açmıştır. 2008 yılında İBBK’nin toplu dönem net kârı cari fiyatlarla dahi yüzde 71.4 oranında azalmıştır. 2009 yılında hızlı kâr artışı, baz etkisinin yanı sıra TL’nin döviz sepetine karşı yüzde 2.3 oranında da olsa değer kazanmasını da yansıtmaktadır. 2010 yılında, İBBK’nin kârlılık oranları bir önceki yıla göre azalmıştır; kârlılık 2002 yılı ile karşılaştırıldığında, özel kuruluşlarda kârlılık göstergelerinin belirli bir değişim göstermediği gözlemlenmektedir. İBBK’nin mali yapısındaki gelişmeler ise başka bir yazımızda incelenmeye çalışılacaktır. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle