17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak B Sinop B Samsun PB Trabzon Y Giresun Y B Ankara 30 35 31 32 31 36 36 26 27 28 27 26 29 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B B B PB B Y 28 29 26 30 33 32 35 37 33 34 27 22 21 Oslo PB Helsinki PB Stockholm PB Londra Y AmsterdamB Brüksel B Paris PB Bonn PB Münih PB Berlin PB Budapeşte A Madrid B Viyana A 16 17 16 22 18 21 25 21 23 17 26 33 23 Belgrad B 30 Sofya B 28 Roma B 29 Atina A 35 Zürih PB 24 Moskova Y 16 Aşkabat A 29 Taşkent PB 29 Baku B 28 Bişkek Y 22 Tiflis Y 26 Kahire B 34 Şam A 35 CUMHUR YET 16 EYLÜL 2011 CUMA Ülkemizin kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karadeniz kıyıları ile Artvin, Kars, Ardahan ve Iğdır çevrelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Eylül GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Özgürlükçü demokrasinin nimetlerinden yararlandılar. Dini istismar ettiler. Laikliğin dinsizlik olduğunu savunup, Müslüman halkın sindirmesini sağladılar. Muratlarına erdiler. Bu yoldan iktidara geldiler. Geldiler ve artık dinsiz diye laikliği kötülemenin bir yararı yok! Baş tacı ettikleri “laiklik dinsizliktir” sloganını kapının önüne koyuverdiler. Değişim ve gelişim adını verdikleri, ancak asıl anlamı bugün ikiyüzlülük diye tercüme edilecek bir tablo sergiliyorlar... Başbakan’ın gazetelere manşet olan Kahire mahreçli sözleri gerçeği çağrıştırdı ve aydınlık çağının olmazsa olmaz koşulu laikliği dinsizlik diye tanımlayan bugün iktidardaki kadronun daha önceki yıllarca ısrarla yineledikleri söylemleri bir kez daha anımsamamıza, anımsatmamıza vesile oldu. Laikliği inkâr çağının önde giden isimlerinden olan RTE de zorbalıkla laikliğin bir din gibi ulusa sindirilmek istendiğini savunmuyor muydu? Fakat devir değişti. RTE, ohooo öylesine değişti, öylesine gelişim gösterdi ki, laiklikle ilgili iman dolu, inanç dolu söylemlerini, düşüncelerini çöp sepetine uğurladı. Kimse duyduk duymadık demesin lütfen; o eski laiklik karşıtı söylemleriyle ünlenen RTE gitti. Yerine, Kahire’de olanca gücüyle dosta düşmana, tabii özellikle İslam dünyasına seslenen şu RTE geliverdi: “Laiklik din karşıtlığı değildir… Laiklikten korkmayın!” Batı dünyası laikliği İslam dünyasına salık veren Müslüman mı Müslüman, İslam dedin mi akan suları durduran, üstelik Arap dünyasındaki son girişimlerinden sonra ne isim vereceğini hâlâ kestirmediği RTE’yi bu yanıyla bağrına basmaya hazırlanıyor. Bir yandan da RTE’ye; Ortadoğu’da kanlı mı kansız mı olacağını kestiremediği yeni bir sürece ön ayak mı oluyor diye kuşkuyla bakıyor. Oysa RTE, laiklik adı altında Türkiye’de uygulamaya koyduğu sistemi Araplara salık veriyor: Dini kullanacaksın, laikliği de savunur görüneceksin! Arap aydınlık çağı nedir, ne bilsin? Ulusumuz bile farkında değil. Bakmasınlar RTE’nin laikliği savunmasına… RTE’nin 9 yıllık iktidarında laikliğin içini nasıl boşalttığına tarihsel örnekler tanıktır. Arap kardeşleri; şayet RTE’nin söylediklerinden ders çıkarmak istiyorsanız, işte yıllardır uyguladığı reçete: Bir yandan laikliğin hararetli savunucusu olacaksın. Beri yandan İslam kaynaklı din gelenek göreneklerini topluma dayatacaksın. Ama laikliğin içini boşaltmak için elinden geleni ardına koymayacaksın! Bu arada ülkede yazın, düşünce, konuşma özgürlüğünü, ileri demokrasilerdeki olgulara kavuşturacağını söyleyecek… Fakattt ülkede yazın, düşünce ve konuşma özgürlüğü var sanısıyla muhalefet yapanları bir neden uydurup mahpuslara sürükleyecek… ve sonra demokrasiden, laiklikten korkmayınız diye nutuklar atacaksın! Binlerce özel konuşma internete düştü. Delil diye iddianamelere konu oldu. Bu ahlaksızlığa bu iktidar; RTE’si, bakanları vs’leriyle ses çıkarmadılar. Aaaa, şimdi ne görelim? Başbakan’ın özel temsilcisi olarak MİT Müsteşarı’nın PKK’nin eşkıya şefleriyle Oslo’da yaptığı konuşmalar internete düştü. AKP indinde bu olay birden ahlaksızlık oluverdi. Belgenin yalanlanacak tarafı olmadığına kanıt: Açıklanan belgelerde MİT Müsteşarı, PKK’ye “Bu görüşmelere izin vererek RTE’nin siyasal ‘risk’ üstlendiğini” söylüyor. Başbakan Yardımcısı Bekir Atalay’ın; “Bu işler risk almadan çözümlenmez” diyen açıklaması hem Başbakan’ın düne kadar inkâr ettiği görüşmeleri emrettiğini doğruluyor hem de asli görevini yerine getirerek, RTE’yi bir güzel savunuyor. Başbakan Yardımcısı açıklanan belgeyi incelemekte olan MİT’in bir açıklama yapacağını duyurmuştu ama MİT, açıklama yapmayacağını açıkladı. MİT’in PKK konuşmalarını doğrulayacak veya yalanlayacak bir açıklama yapmasına gerek yok zaten. Kimi yazarlar; örneğin Hasan Cemal, RTE’nin emri ile “doğru olanın yapıldığını” yazıyor. Turgut Özal sürecinde de PKK ile görüşmeleri tezgâhlayan Cengiz Çandar, gizli görüşmelere hem yeşil ışık yakıyor hem de açıklanmasını savunuyor. Mutedil yaklaşım ise; “Oslo görüşmeleri yanlış değil” diyen Mehmet Tezkan! Ne ki; RTE’nin PKK ile görüşmeye ruhsat vererek terör örgütünü muhatap aldığını adı geçenler arasında yazan yok! Mademki PKK ile TC’nin masaya oturmasını yüreklilikle savunuyorlar. Öyleyse… …PKK’nin başkentte bir irtibat bürosu kurmasını neden önermiyorlar? Üstelik kimilerine örgütün bu bürosunda basın danışmanlığı pekâlâ yakışır da! Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Bakanlığının teşkilat yapısını sil baştan yapan kanun hükmünde kararnamenin içeriğini önceki sabah ‘üst üste iki basın toplantısı yaparak’ önce gazete ve televizyonların Ankara temsilcilerine, ardından da eğitim muhabirlerine anlattı. İlk bakışta, eğitimde atılacak her adım on binlerce öğretmeni ve yüz binlerce aileyi ilgilendirdiğinden Dinçer’in ‘sorumlu’ davrandığı düşünülebilir. Milli Eğitim’den ‘Atatürk Tırpanı’na Gerekçe: kiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş vatandaş olarak yetiştirmek üzere, Bakanlığa bağlı her kademedeki öğretim kurumlarının öğretmen ve öğrencilerine ait bütün eğitim ve öğretim hizmetlerini planlamak, programlamak, yürütmek, takip ve denetim altında bulundurmak.” F Ü Z E K A L K A N I N A T E P K L E R S Ü RÜ Y O R Kürecikliler tesisi istemiyor SELAHATT N GÖKATALAY Gece yarısı gelen davet Ancak anımsatmak isteriz ki hükümet, Meclis’ten kaçırarak KHK ile düzenlediği ‘bağımsız ve özerk kurumların bakanlıklara bağlanması’, ‘Tabiatı koruma kurullarının Çevre Bakanlığı’na bağlanması’, ‘azınlık vakıflarının el konulan mallarının iadesi’, ‘sağlıkta Tamgün Yasası’ ve ‘TÜBİTAK ve TÜBA’nın yapısının değiştirilmesi’ gibi her biri son derece tartışmalı düzenlemelerin hiçbirisi için aynı ‘sorumlu’ tavır içine girmedi. Bunun yanı sıra, temsilciler ve muhabirler için düzenlenen iki ayrı basın toplantısının davetinin de toplantıdan sadece saatler önce, hükümetin PKK ile yürüttüğü gizli pazarlığın ses kayıtlarının çıktığı salı günü gece yarısına doğru yapılması dikkat çekiciydi. İnsanın aklına ‘acaba hükümet ses kayıtlarının tartışılmasını önleme ya da ilgiyi o kayıtlardan uzaklaştırma çabası içinde mi’ sorusu gelmiyor değil. Anayasa ve Temel Yasamızda Olması Yeter Şüpheleri bir kenara bırakırsak, Bakanlığın teşkilat yapısıyla ilgili yasanın içeriğine baktığımızda; Milli Eğitim Bakanlığı’nın hizmet birimlerinin yapısı 32’den 12’ye düşürülerek daha koordineli ve hızlı bir çalışma yapısı benimsendiğini, MEB’e kariyer uzmanlık sistemi getirilerek Başkanlık, Hazine ve Devlet Planlama Teşkilatı’ndaki teşkilat yapısına benzer bir sistem kurulduğunu, Öğretmen dışındaki personele ek ders ücreti yerine mesai ve tazminatla ek ödeme yapılmasının getirildiğini görüyoruz. karılması; Eğitim sendikaları ve diğer örgütlerin görüş ve önerilerinin alınmaması noktalarında yoğunlaşıyor. savunması: Gerek yoktu Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine atıf yapan bölümün yasadan neden çıkarıldığını sorduğumuzda, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Emin Zararsız şu yanıtı verdi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin ilkelerinin neler olduğu ve milli eğitimimizde bu ilkelerin hedef alınması gerektiği, hem anayasamızda hem de Bakanlığımızın temel kanununda açıkça yazar. Bu yüzden Teşkilat Kanunu’nda yeniden bunlara yer verilmesine gerek olmadığı düşünüldü. Teşkilat Kanunu’nda doğal olarak örgütlenmeye ilişkin düzenlemelere yer verildi. Yoksa Cumhuriyetin temel ilkelerinden bir sapma düşüncemiz olamaz. Bu ifadelerin yer almıyor olması da milli eğitimimizin temel ilkelerinde bir değişiklik yaratmayacaktır.” Bakanlığın izahı böyle. Teşkilat yapısını değiştirme amacıyla sınırlı bir düzenlemede, durup dururken, Atatürk ve Cumhuriyet ilkeleriyle ilgili ifadenin çıkarılma gerekçesinin kamuoyunu ikna edeceği kanısında değiliz. Bakanlığın Amaçlardan ‘Atatürk’ çıkarıldı Tabii bir de, Dinçer’in “İdeolojik hiçbir yönü yok” açıklamalarına rağmen muhabirimiz Mahmut Lıcalı’nın dünkü haberinde de yer alan çok önemli bir değişiklik var KHK’de. Eski Teşkilat Yasası’nda Bakanlığın görevleri arasında sıralanan şu ifade şimdi tamamen değiştirilmiş durumda: “Atatürk inkılap ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk milletinin milli, ahlaki, manevi, tarihi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Tür Siyasi partiler de tepkili MALATYA Füze kalkanı sisteminin, Malatya’nın Akçadağ ilçesi Kürecik bölgesinde konuşlandırılması kararlaştırılırken, bölgenin bağlı bulunduğu Kepez köyü sakinleri bu karara tepkili. Köylüler, kendilerine herhangi bir açıklama yapılmadan ve de konuyla ilgili bigilendirilmeden füze kalkanını köylerine konuşlandırılmasını dayatma olarak değerlendiriyorlar. Köy muhtarı Kemal Köroğlu da hükümet yetkililerinin, köylerine gelerek füze kalkanını neden kuracaklarını köylülere anlatmalarının bir gereklilik olduğunu belirtiyor. Köy sakinleri, 1964’te de NATO’ya ait radar üssü kurulduğunu ve bu radarın 1995’te Türk askerlerine devredildiğini belirtti. Muhalefet ve örgütler yok sayıldı Bakanlık teşkilatında ve bazı meslek örgütlerinde olumlu değerlendirilebilecek bu unsurların yanı sıra, KHK’ye getirilen temel eleştiriler ise; Muhalefet partilerine danışma ihtiyacı hissetmeden Meclis’ten kaçırılarak KHK ile çı CHP alınan karar üzerine üç gün önce bir protesto eylemi gerçekleştirirken, MHP İl Başkanı Arif Yıldız da “Füze kalkanı İran’a karşı yapılan bir sistemdir. Bu coğrafyada İran’la problemi olan ülke İsrail’dir. İran ile İsrail arasındaki problem için Türkiye’ye füze kalkanı yerleştiriliyor” diye konuştu. BBP Malatya İl Başkanı Cengiz Sancaktar da “Başka devletlerin sopasıyla Müslüman devletlerin kafasına vuracak kadar gaddar değiliz” dedi. Amaç ‘koordineli ve hızlı’ çalışma ‘Adice sindirmeye çalışıyorlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP lideri Devlet Bahçeli, aralarında Ankara Ülkü Ocakları Başkanı Necmi Yıldırım’ın da bulunduğu isimlerin “çete” suçlamasıyla gözaltına alınmasına sert tepki gösterdi. Operasyonun amacının “ülkücüleri adice sindirmeye çalışmak” olduğunu saDevlet Bahçeli vunan Bahçeli, AKP hükümetinin açıkları meydana döküldükçe ülkücülere “komplo düzenlenmeye” çalışıldığını söyledi. Üniversite hastanelerinde ameliyatlar durma noktasına geldi Hastalar perişan S BEL BAHÇETEPE Faruk Çelik: Can yakacağız BURSA (Cumhuriyet) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, özel bir hastanenin açılışına katıldı. Çelik burada yaptığı açıklamada, sağlık sisteminde suiistimal ve israf konusunu çözmek durumunda olduklarını belirterek “Eczanehastane, eczanedoktor, vatandaşeczane ilişkilerinde de şunu ifade edeyim; biraz can yakacağız” dedi. Tam Gün Yasası’nın 26 Ağustos’ta çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yoluyla uygulamaya konulmasının ardından üniversite hastaneleri de sancılı bir döneme girdi. Üniversite hastanelerinde muayenehanesi olan öğretim üyelerine, mesai saati sonrasında özel çalışma haklarına dokunmayan ancak bulundukları hastanelerde mesai saatleri içinde “döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde edilen hizmetlerde çalışmama” şartı getiren, yalnızca “eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunabilme” imkânı veren kararname ile öğretim üyeleri hasta muayene edemeyecek, ameliyat yapamayacak. Kararnamenin öğretim üyelerinin elini kolunu bağladığı, bazı üniversitelerde öğretim üyelerinin istifa ettiği, bazılarının ise emekliliklerini istediği dikkat çekiyor. Ciddi iş yükü ile karşı karşıya olan üniversite hastanelerinde öğretim üyelerinin ameliyatlara girememesi ve hasta bakamaması var olan kuyrukların daha da artmasına yol açacağı, hastaların ciddi mağduriyetler yaşayacağı ve özel hastanelere yönleneceği belirtiliyor. Özellikle genel cerrahi, nöroloji, kadın hastalıkları gibi bölümlerde aksaklıkların yaşandığı, örneğin İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümü’nde kararnameden önce günde 200’e yakın ameliyat yapılırken bu sayının 20’lere düştüğü ifade ediliyor. CHP Parti Meclis Üyesi Prof. Dr. Sacit Yıldız, öğretim üyelerinin ameliyat yapmadan, hasta bakmadan bu hizmetleri vermesinin mümkün olmadığını belirterek “Tıp fakültelerinde, tıbbi hizmet vermeden nasıl eğitim yapılabilir? Asistanlar nasıl eğitilecek” diye sordu. Tıbbi hizmetin eğitimin ayrılmaz parçası olduğunu vurgulayan Yıldız, “Ameliyathanede ciddi bir sorun olduğunda öğretim üyeleri bu ameliyatı yapmayacak mı? Acil durumlarda ne olacak? Hacettepe Tıp Fakültesi üroloji, kalp damar gibi bölümlerde ameliyat sayılarında azalmaların yaşandığı belirtiliyor. Çok sayıdaki üniversitede benzer durum var” dedi. Yıldız, emekliliği gelmeden emekliliğini Son çıkarılan KHK ile üniversite hastanelerinde muayenehanesi olan öğretim üyelerine, mesai saati sonrasında özel çalışma haklarına dokunmayan ancak bulundukları hastanelerde mesai saatleri içinde “döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde edilen hizmetlerde çalışmama” şartı getirildi. isteyen hekimler ile ücretli izne ayrılan hekimlerin bulunduğunu anımsattı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Alper, üniversitedeki öğretim üyelerinde büyük bir moral bozukluğu yaşandığını belirterek söz konusu kararnameyi AKP hükümetinin, hekimlere dayatması olarak değerlendirdi. Alper, KHK ile yeniden getirilen maddelerin Anayasa Mahkemesi kararlarına, hukuk ilkelerine aykırı olduğunu vurgulayarak “Kararname ile ameliyatlar yapamaz, hasta bakamaz hale geldik. Bütün bölümlerde ameliyatların sayısında ciddi oranlarda azalmalar oldu. Bizler yalnız öğrenci mi yetiştiriyoruz? Ameliyat yapmadan nasıl eğitim verebiliriz” diye sordu. TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen ise “Kararname çok yeni. Asıl aksaklıklar biraz zaman geçtikten sonra başlayacak. Üniversitelerde bazı bölümlerde daha şimdiden hiçbir öğretim üyesinin ameliyat ve hasta bakamadığını biliyoruz. Hasta bakmadan eğitim ve araştırma faaliyetleri nasıl yapılabilir? Bu kararname tıp fakültelerini çökertmeyi hedefliyor” dedi. ‘Türkiye Avrupa için rol model’ Ekonomi Servisi ALMAN otomotiv devi MAN SE’nin CEO’su Georg PachtaReyhofen, MAN Türkiye’nin 45’inci kuruluş yıldönümü için Ankara’ya geldi. Ankara Palas’ta düzenlenen kutlama gecesinde konuşan PachtaReyhofen, “Avrupa’nın en hızlı gelişen ekonomisi olup, büyümede dünya ikincisi olan Türkiye, birçok Avrupa Birliği ülkesi için neredeyse rol model durumunda” dedi. Hayırsever işadamı tefeci çıktı ‘ANAYASA MAHKEMES ’NE TAŞIYACAĞIZ’ Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, kararnamenin üniversite öğretim üyeleriyle ilgili maddesinin çok net olmadığını belirterek “Hukukçuların yorumuna göre muayenehanesi olan akademisyen bir tek eğitim ve araştırma faaliyeti yapacak. Peki böyle olursa uygulama olmadan eğitim araştırma faaliyetlerinden söz edilebilir mi? Sorunlar yaşanmaya başlandı, bu önümüzdeki günlerde daha belirgin hale gelecek” uyarısında bulundu. Bazı üniversitelere henüz kararname ile ilgili yazı gitmediği için buradaki hekimlerin özelde de şu an çalışabildiğini anımsatan Aktan, CHP ile görüşeceklerini ve konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını anlattı. Üniversitelerdeki istifaların artabileceğini anımsatan Aktan şu değerlendirmeyi yaptı: “Tedavide zorluk yaşayan, ameliyat olamayan hastalar özele yönlenmek zorunda bırakılacak. Öğretim üyelerine de hasta hiç ulaşmayacak, bu da niteliksiz sağlık hizmetlerinin ortaya çıkmasına neden olacak.” İZMİR (AA) İzmir’de zor durumdaki kişilere verdikleri borca karşılık yüksek faiz işlettikleri ve teminat olarak aldıkları gayrimenkullere zorla el koydukları iddia edilen şebekeye yönelik operasyonda, aralarında kentte okul, kültür merkezi gibi yaptırdığı hayırlarla tanınan işadamının da bulunduğu 15 kişi “tefecilik” suçlamasıyla yargılanacak. Rezidansta yolsuzluk suçlaması İstanbul Haber Servisi Eresin Otelleri’nin sahibi Ahmet Bircan Eresin ve eski Eminönü Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya’nın da aralarında bulunduğu 8 kişi, Büyükçekmece’de rezidans yapımındaki yolsuzluklara ilişkin olarak gözaltına alındı. Zanlılar polis tarafından sorgulanırken, Çetinsaya, polisteki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Tecavüz edip Facebook’a koydular ADANA (Cumhuriyet) Adana’nın İmamoğlu ilçesinde oturan Z.G. (14) isimli kıza, uzun zamandır tecavüz etikleri belirtilen 6 kişi, kız çocuğuyla girdikleri ilişkinin video görüntülerini, sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta yayımladı. Z.G.’nin polise giderek şikâyette bulunması üzerine gözaltına alınan zanlılar, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. ANKARA (AA) Süper Loto çekilişinde bu hafta kazanan numaralar “7, 17, 23, 29, 31 ve 39” olarak belirlendi. 6 bilen 2 kişi 3 milyon 287 bin 861 lira kazandı. Çekilişte 5 bilenler 3 bin 939 lira, 4 bilenler 78 lira, 3 bilenler 6 lira ikramiye kazandı. C MY B C MY B 2 kişiye 3 milyon 287’şer bin TL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle