17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 EYLÜL 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA 13 “Kod uygulaması” başka bir ifadeyle alışlara ilişkin KDV’nin 4 katı tutarında temi“sakıncalı mükellefler listesi” son dönat verilerek genel esaslara dönüş sağlanemde işletmelerin korkulu rüyası halinabilir. ne geldi. En yetkili ağızlarca “kod uyDefter ve belgelerini inceleme elemagulaması kalkacak” denmesine karşın nına ibraz etmeyen mükelleflerden alışlar adeta daha geniş bir çerçevede uyguBu durumda şunlar yapılmalıdır: lanır oldu. Yeni uygulamanın adı ise “Kat1. İlgili dönemlerdeki alışlar banka yoluyma Değer Vergisi İadesi Risk Analizi Prola ya da Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen jesi”. çeklerle yapılmış ve belgelendirilebiliyorsa, Bu proje dayanağını 84 seri numaraalış yapan mükellefin müteselsil sorumlululı Katma Değer Vergisi Genel Tebliğu yoktur. ği’nden almakta. Tebliğ, vergi iadeleri ile 2. Ödemeler, banka yolu ya da çekle yamüteselsil sorumluluk ilkelerini belirliyor. pılmamışsa, söz konusu alışlar için düzeltÖzel ve genel esaslar olarak iki bölümü me beyannamesi vermek suretiyle KDV invar. Olumsuz mükellef olduğu yönünde dirimlerinden çıkarılabilir. tevkifat yapılan alışlardan dolayı mükellefin mütespiti ya da raporu bulunanlar özel esaslara ta teselsil sorumluluğu bulunmamaktadır. 3. Defter belge ibraz etmeyen mükellef hakkında bi oluyor. Diğer bir ifadeyle bu, “kod listesine alıSahte belge kullanan mükelleflerden alışlar olumsuzluk kalkarsa, bu durum vergi dairesine bilnan sakıncalı mükellefler” demek. Sahte belge kullananlar listesine girenlerden mal dirilmelidir. Bu listelerden çıkmak ise başlı başına bir so veya hizmet alan mükelleflerin, yukarıda sıralaTüm bu açıklamalardan sonra bir önemli yönrun. Örneğin yüzlerce mükelleften alışı olan bir iş nanların yanı sıra bu alışların banka yoluyla ya da tem de yargı yoludur. İlgili listeden çıkmak isteletme, alış yaptığı firmalardan birinin sakıncalı ol Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen çeklerle yapılmış yen mükellef, önce vergi dairesi müdürlüğüne başması halinde kendisini de bu listede görüyor. Bu olduğunun vergi dairesine belgelendirilmesi ge vurmalı, bu başvurunun reddi üzerine de işlemin nedenle ticari itibarı bozulan mükellef, listeden çı rekiyor. iptali istemiyle vergi mahkemelerinde genellikle de kabilmek için çeşitli incelemelere muhatap oluyor Adresinde bulunmayan veya mükellefiyeti re yürütmeyi durdurma talepli dava açabilir. Olumya da yargı süreci ile baş başa kalıyor. lu sonuç almak mümkündür. sen kapatılan mükelleflerden alışlar İşte adım adım mükelleflerin başına gelen Danıştay 4. Dairesi’nin, konuyu kişi hak ve hürBu mükelleflerden alışları olan işletmeler şu üç olumsuzluklar ve korkulu rüyadan uyanmak is işlemi yapabilir. riyetleri ile ilişkilendirerek mükellefler lehine verteyenler için izlenmesi gereken yol haritası… 1. Adreste bulunmama veya mükellefiyetin diği karar vardır. Anılan kararda, kod listesine alıSahte belge düzenleyen mükelleflerden kapatıldığı dönemden önceki dönemler için, ya nan mükellefin, gerek vergi dairesinin gerekse de alışlar ni mükellefin faal olduğu dönemlerde yapılan alış ilgili hiyerarşik üst makamların, mükellefleri bu şeMal veya hizmet bedelinin banka kanalıyla ve lar için herhangi bir sorumluluk bulunmamakta kilde kategorize edecek yasal düzenlemeye saya çek yoluyla ödenmiş olması tek başına çare ol dır. hip olmadıkları gibi anayasada buna izin veren bir muyor. Bu olumsuzluktan kurtulabilmek için dört 2. İlgili dönemlerdeki söz konusu alışlar için dü hüküm olmadığı belirtilmiştir. Üstelik bu sınıflanönemli işlem yapılabilir. zeltme beyannamesi vermek suretiyle KDV indi dırmanın, anayasa ile güvence altına alınan temel 1. Düzeltme beyannamesi verilerek söz konu rimlerinden çıkarılabilir. kişi hak ve hürriyetlerine aykırılık teşkil edeceği, su alışlara ait KDV, indirim listelerinden çıkarıla3. Düzeltme beyannamesi verilmezse, olumsuz mükellefin kod listesinde yer alması işleminin hubilir. kuka aykırı olacağı vurgulanmıştır. 2. Düzeltme beyannameAncak bazı yargı kararlarında si verilmezse, olumsuz alışise kod listelerinin hazırlayıcı idari lara ilişkin KDV’nin 4 katı tuişlemler olduğu, yasal tespitlere hız2 Ocak 1960 doğumluyum ve 2 Şubat 1978 tatarında teminat verilerek gelı bir şekilde ulaşabilmek için oluşrihinden beri Almanya’da çalıştım. Bu yıl kesin dönel esaslara dönüş sağlaturulmuş bu listelerin icrai bir etkinüş yaparak 1 aydır Türkiye’de SSK’liyim. Hangi stanabilir. sinin olmadığı, bu haliyle idari daSorularınız için tüde emekli olabilirim? Bircan Çakıcı 3. Olumsuz alışın dönemi vaya konu edilebilecek işlemin malicozum ism zamanaşımına uğramışsa, bulunmadığı yönünde kararlar da Yurtdışı borçlanması en son tabi olunan statümmo.org.tr admükellefin müteselsil soverilmektedir. resine mail ataye göre yapılır. SSK’li çalıştığınız için yurtdışı bilirsiniz. Tüm rumluluğu bulunmamaktaBizce soruna kalıcı çözüm bulborçlanmanız SSK’ye sayılacaktır. Türkiye’de sigorta sorular eposta dır. mak ise; yasal dayanağı yoksun başlangıcınız yok ise, erkek sigortalılar için en az ile tek tek ce4. Söz konusu alışlar için olan olumsuz mükellefler listesi 25 tam yıl, 9000 gün borçlanmanız gerekir. vaplanacaktır. KDV tevkifatı yapılmış ve uygulanmasına son vermekten vergi dairesine ödenmiş ise, ibarettir. SSK’lilerin stirahat Parası ve Şartları Biliyorsunuzdur; hastalanan ya da doğum nedeniyle çalışamayan sigortalılara raporlu bulunduğu sürelerde “istirahat parası” da denilen “geçici iş göremezlik ödeneği” verilir. Hekim raporuna göre verilen ve suiistimalleri önlemek için sınırlandırılan rapor süreleri önemli farklılıklar gösterir. Örneğin ayaktan tedavilerde sigortalıya tek hekim raporu ile bir defada en çok 10 gün istirahat verilebilir ve istirahat sonrasında kontrol muayenesi raporda belirtilmiş ise toplam süre 20 günü geçmemek kaydı ile istirahat uzatılabilir. 20 günü aşan istirahat raporları ise sağlık kurulunca verilir. Sağlık kurulunun ilk vereceği istirahat süresi altı ayı geçemez. Tedaviye devam edilmesi halinde malullük halinin önlenebileceği veya önemli oranda azaltılabileceği sağlık kurulu raporu ile tespit edilirse bu süre de uzatılır. SGK ile sözleşme yapmayan hastane hekimlerinin verdiği istirahat süresi 10 günü geçmeyen raporlar sözleşmeli hastane hekimleri tarafından (çalışamazlık belgesi düzenlenmesi) şartıyla, 10 günü aşan raporlar ise devlet hastanesi sağlık kurulunca onandığı takdirde geçerli olur. Sigortalılara bir takvim yılı içinde tek hekim tarafından ayaktan tedavilerde verilecek istirahat sürelerinin toplamı 40 günü geçemez. Bu süreyi geçen istirahat raporları sağlık kurulunca verilir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca yetki tanınan işyeri hekimi bir kerede en fazla 2 gün istirahat verebilir. İstirahat raporlarında sigortalının çalışıp çalışamayacağı veya kontrol muayenesinin yapılıp yapılmayacağı hususu da belirtilir. Sigortalılar kendilerine verilen iş göremezlik belgelerinin nüshasını, işverenlerine ibraz etmek zorundadır. Raporların nüsha sayıları, yurtdışı tedavileri gibi daha birçok önemli ayağı var, ama sanırım en iyisi yazın bittiği şu günlerde sağlığımıza dikkat edip hastalıktan uzak durmak. ‘Sakıncalı Mükellef’ Korkusundan Kurtulmak Kardeş Özrü! Dün resmen açıklandı: İşsizlik azalmış! Özellikle de gençler arasında iş bulanlar çoğalmış... TÜİK bir de “Yalandan kim ölmüş?” araştırması yaptırsa da... İktidarımızın başına bir hal gelmeyeceğinden millet emin olsa… Bu köşede nacizane önermiştik. Yeni anayasaya, bir tek madde konulmaz ise ne yeni olabilir ne de etkili bir anayasa olabilir: “Resmi yetkililer ile resmi kurumlar halkı eşek yerine koyamazlar! Koyanlar, delilleri karatmasınlar ve kaçmasınlar diye bir eşek ahırında eşek sudan gelinceye kadar tutukluluk cezasına çarptırılırlar.” Evet, ülkemizin tek sorunu, ne terördür ne işsizlik. En dehşetengiz sorun çok affedersiniz, Türk’üyle Kürt’üyle halkı eşek yerine koyma sorunudur. Oslo’dan kaydedilen “uygunsuz kaset” gösterdi ki, AKP (MİT) BDP (PKK) al takke ver külah... Herkes merakta: “Şerefsiz edebiyatı” yapan Başbakan şimdi ne yapacak? Hiiiç! Yapsa yapsa kara harekâtı yapacak! Yeni şehitler yaratma pahasına, eski şehitlerin şerefini kurtaracak. Ama asıl soru güme gidecek: Ne oldu da taraflar tarafsız saha Oslo’da kurulan masayı terk etti? Nerede alış/veriş bozuldu da.. Bir taraf trafik polisi öldürecek kadar yeni kalleşlik türlerine.. Hükümet ise “maydonaz falı”na yöneldi: İçişleri Bakanı’na bakar mısınız? “Kara harekâtı bugün de olabilir, bir saat sonra da...” İşin bir de sinir ötesi yanı var: Demek ki artık sınırötesi harekât, iç işimiz! Anayasadaki tek maddelik boşluktan yaralanan siyasiler yıllarca hem halkı oyaladılar hem de AB’yi... AKP iktidarı ise 9 yıldır, AB’yi uyutamayacağını anlayınca, bu kez Arap/İslam âlemine yöneldi. Tepside yine “Az kuru az pilav!”... Yani bol salçalı “az laiklik az İslam”. Bu kez “Van münit!” sosu ile yedirme kararlılığında. Kalabalıklar, alkış tantana arasında “Az laiklik az İslam!” sofrasına iştahlı gibi.. Ama müesses Arap çevrelerinin bu menöye karnı tok... AKP, Arapların, kadının saç telinin görülmesini “göz zinası” saymasına güveniyor herhalde... Ama Tayyip Bey iktidarının ilk döneminde AB aşkı uğruna “Zina karı kocanın özel sorunudur Kamusal suç değildir!” gerekçesiyle sessiz sedasız “zinayı ceza yasasından çıkardığını” unuttu. Gerçi malum CD’ler yoluyla zina işi, işine pek yaradı. Ama AB işinde hiç yaramadı. Berlusconi dışında hiçbir AB büyüğü Tayyip Bey’i candan kucaklamadı. Çünkü cümle âlem biliyor ki.. Türkiye’de zinanın âlâsı, yani “göz zinası” anlayışı günlük hayata egemen!.. Arap baharı turunda, Mısırlılara “Bizim gibi laik olun!” çağrısı yaparken, bu “az kuru az pilav” çelişkisi ayağına dolaştı… Mısır’ın en güçlü siyasal örgütü Müslüman Kardeşler’in lideri resti çekti: “Zinayı serbest bırakmış bir ülke bize örnek olamaz!” Elin oğlunda bahane çok. Çok şükür Müslüman Kardeşler’in TOKİ patlamasından şimdilik habersiz. YURTDIŞI BORÇLANMA NEREYE YAPILIR? Silivri’de ‘9 Eylül 2011’ MER Ç VEL DEDEOĞLU K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK [email protected] [email protected] C MY B C MY B “1. Ergenekon” duruşmasını izlemek için “9 Eylül” Cuma günü, “Simgesel Eylem Grubu” olarak Silivri’ye giderken, aramızda İzmir’den gelen dostlar da vardı. Onlar, İzmir’in kurtuluşunun 89. kutlama etkinliklerine katılamadılar; ama yine de “tarihsel” bir gün yaşadılar sanırım. Çünkü o gün yargı tarihimizde yer alacağı kesin olan bir “duruşma” izledik hep birlikte. Silivri’de “9 Eylül” Cuma günü “1. Ergenekon” davasının 196. duruşmasında yaşananlar pek inanılacak bir boyutta değildi. Bilindiği gibi, “cuma” günleri tüm sanıkların “talep bildirme” günü; böyle deniyor. Uluslararası “hukuk”a (AİHM); “anayasa”ya; “CMK”ye göre “delil sayılmayan” delillerle, “yıllar yılı” tutuklu olan “İNSAN”lar, cuma günkü duruşmalarda artık “sabır”larının “taşma” sınırını zorladığını açıkça ortaya koymaya başladılar. “9 Eylül” günü ilk söz alan “45 ay”dır tutuklu Av. Kemal Kerinçsiz, “hukuksal” olmayan bu “delil” konusunu iyice deşerken; A. Öcalan’ı sorgulayan, şimdi “üç yıldır” tutuklu Em. Alb. H. Atila Uğur’un “2.8.2011” tarihindeki duruşmasında yaptığı şu vurgulamayı anımsadım: “Telefon görüşmelerine, konuşmalarına dayanan hiçbir delil Öcalan iddianamesinde yer almamıştır!” Bilmem ki, yoruma gerek var mı değerli okurlar? “1. Ergenekon”a “monte” edilmeye çalışılan (Cumhuriyet’e atılan bomba; Danıştay saldırısı; Diyarbakır katliamı; Hrant Dink cinayeti; Hablemitoğlu cinayeti; Fethullah Gülen ve O. Pamuk’a suikast gibi) ekleme davalarla da suçlanan Em. Ybş. Muzaffer Tekin de söz aldı “9 Eylül” günkü duruşmada. Konuşmasının başında: Örgüte (Ergenekon) üyedirler diye bize alçakça ‘iftira’da bulunan Mehmet Metiner’in, bir zamanlar “PKK”nin kasası olduğundan haberiniz var mı? diye Başkan’a sordu. Ardından, M. Metiner’in şimdi AKP’nin milletvekili olarak “TBMM”de yer aldığını; oysa kendisinin “tertip merkezince hazırlanan telefon irtibat şemaları ve cezaevlerinden devşirilmiş iftiracıların” iftiralarıyla tutuklandığını söyleyince; izleyicilerin yoğun alkışı, yargılamanın nasıl gelişeceğinin “göstergesi” oldu diyebiliriz. Ve bir ara M. Tekin’in “Beni menfur Danıştay saldırısıyla irtibatlandırabilmek için lağımdan toplanmış kanalizasyon artıklarından medet umuyorsunuz!” demesi; artık “sabrın taşma sınırı”nı aştığını gösteriyordu; sanıklarla birlikte kendilerinin de “sabrı taşan” izleyiciler yoğun biçimde M. Tekin’i alkışlayınca böyle bir sahne yaşanmasının nedenlerinden pek uzak duran Başkan Özese de “taşan” bir tepkiyle duruşmayı kesti. Güvenlik görevlilerinin (jandarma), alkışlama sürerse “izleyicisiz” yargılama yapılacağını duyurmaları da, bu kez “savunman”ların sabrının taşacağının habercisiydi. “9 Eylül” gününün bu ilk “ara kararı” için verilen arada (ki toplam beş kez ara olacaktı) altı ay önceki ‘28 Şubat’ı anımsamadan duramadım. O cuma günkü 2. Ergenekon duruşmasında “tanık”lıktan “sanık” sandalyesine oturtulan ve 20 Mayıs’ta tahliye edilecek olan Kr. Plt. Tğm. M. Ali Çelebi konuşmasını bitirince kendimizi tutamamış, alkışlamıştık. Başkan Köksal Şengün önce: “Lütfen mahkemeyi başka tedbirler almaya zorlamayın!” dedi; hemen ardından da: “Alkışı dıştan değil, içinizden yapın!” diyerek uyardı. Kuşkusuz buna uymak zordu; oysa, alınan kararlarda hep “tutuksuz yargılama” yönünde oy kullanan Başkan Şengün, “tutukluluğun sürmesi” için “direnen” üye yargıç (şimdi başkan) Özese, üye yargıç (şimdi de üye) Haşıloğlu’na karşı belki de bizi uyarıyordu, başka türlü bir “durum”la karşılaşmamak için. Nitekim “9 Eylül” Cuma günü bu “durum”la karşılaştık ve yaşadık. Ergenekon duruşmalarında artık insanlardaki “sabır” denen “dayanma” gücünün bitip nasıl taştığını gördük. Ayrıca yargılamanın bu doğrultuda gidişinde, karar vericilerin direnmelerinin de ister istemez kendilerini etkileyip, çok tehlikeli olabilecek bir “taşma” aşamasına getirdiğini; dışarı çıkmayı kabullenmek istemeyen izleyicilerin, ansızın çoğalan güvenlik görevlileri (jandarma) ile adeta karşı karşıya getirilmesinde; ardından savunman H. Basri Özbey’in “1520” jandarma ile sarılıp salondan “dışarıya atma” işlemiyle karşılaşmasında görüp “tanık” olduk. Bu sahne, salonda bulunanların yalnızca “bellek”lerine değil “yürek”lerine de kazınacak bir görüntüydü. Bunları bütünüyle algılamak için duruşmaları “kesinlikle” izlemek gerekiyor. Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ [email protected] YUKARIDAN AŞAĞlYA: 1/ Burun ve burun boşluğu hastalıklarıyla uğraşan hekimlik dalı. 2/ Yoksullara yiyecek dağıtan hayır kurumu... Tantal elementinin simgesi. 3/ En uygun zaman ya da durum... Tanık. 4/ Gizli görevli... “Bir de şişesinde balık olsam” (Orhan Veli). 5/ Siyasal ya da ekonomik ilkelerin kökten değiştirilmesini savunan kimse ya da tutum. 6/ Akdeniz’de, İspanya’ya ait turistik bir ada... Geleneksel Japon şarkılarına verilen ad. 7/ Arap abecesinde bir harf... “Yok” sözcüğünün karşıtı. 8/ Şeker üretiminde, billurlaşan şeker alındıktan sonra kalan posa. 9/ Yapıları yıldırımdan koruyan aygıt. SOLDAN SA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ĞA: 1 1/ Hiperaktif çocukları sakinleş 2 tirmekte kulla 3 nılan ilaç. 2/ Bir 4 kimsenin ya da topluluğun baş 5 kalarında bırak 6 tığı izlenim... İz 7 mir kentini oluşturan ilçelerden 8 biri. 3/ 1827’de 9 Osmanlı donan1 2 3 4 5 6 7 8 9 masının yenilgisiyle sonuçlanan deniz sa 1 K O N S O M E F vaşı. 4/ Siper, hendek... 2 A S İ Y A R A R Cilve... Eski dilde su. 3 V E S A N İ Y E 5/ Kokmuş hayvan 4 U L A K İ T S ölüsü... “Yok edin in 5 Ş O P A R R O K sanın insana kulluğunu 6 T S L A L OM / Bu bizim” (Nâzım 7 A C E P A S A L Hikmet). 6/ “Deniza8K İ N E L İ C E yısı” da denilen fok A T E Ş T A Ş türü... Telefon sözü. 7/ 9 Kumru. 8/ İnanç... Tavlada “üç” sayısı. 9/ 1942’de Çanakkale Boğazı açıklarında batan ve 39 kişilik mürettebatının tümü ölen Türk denizaltısı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle