27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 12 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir A Manisa A Denizli A Zonguldak PB Sinop PB Samsun PB Trabzon Y Giresun Y Ankara B 30 37 31 32 36 36 38 27 25 27 26 24 31 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B A A A A PB PB PB 29 30 27 36 35 34 37 37 36 36 31 27 26 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih PB Berlin Y Budapeşte B Madrid B Viyana PB 16 19 19 20 21 21 23 27 30 30 37 33 33 Belgrad A 38 Sofya A 34 Roma A 33 Atina A 34 Zürih B 30 Moskova PB 21 Aşkabat Y 32 Taşkent B 40 Baku Y 25 Bişkek Y 35 Tiflis Y 27 Kahire A 35 Şam B 38 Ülkemizin kuzeydoğu kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karadeniz kıyıları ile Artvin çevrelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Rüzgârın Marmara ve Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvetli olarak eseceği bekleniyor. 24 AĞUSTOS 2011 ÇARŞAMBA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Ağustos GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Muammer Kaddafi ile ilgili haberleri yansıtıyor. Arap Baharı’nda devrilen; Zeynel Abidin Binali (Tunus), Ali Abdullah Salih (Yemen), Muammer Kaddafi (Libya), Hüsnü Mübarek’ten (Mısır) sonra, İslam veya Hıristiyan olsun, bütün dünya devletleri koro halinde, şimdi “Sırada kim var” sorusunu yanıtlıyor: Beşşar Esad! Arap Baharı rüzgârı nedense Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinde esmiyor. Demokrasinin erdemi bu ülkelerde söz konusu değil. Bu iki Arap ülkesi adeta özel himayeye layık ülke. Aylardır Arap dünyasında diktatörlere baş kaldıran halkların verdiği mücadeleyi siyasetçimiz, medyamız, aydınlarımız hararetle destekliyor. Bu ülkelerdeki tek adama karşı kanlı savaşlar verilerek sonuç alınabiliyor. Kitlesel tezatları yansıtan gösteriler izlendi. Örneğin Trablus’taki Yeşil Meydan’da yıllardır, hatta iç savaşın hararetli günlerinde bile müthiş kalabalıklar Kaddafi lehine görkemli gösteriler yaptı. Muhalif güçler Trablus’u ele geçirince aynı meydanda bu kez Kaddafi aleyhine gösteriler izlendi. Bu olaylar ve sonuçlar geçmişimizi anımsatıyor; geçmişi unutmayan insanlara. İçimizdeki kimileri demokrasimizin kuruluş gün ve tarihini anımsamamayı yeğliyor. Türk Baharı bundan 62 yıl önce bir mayıs ayının 14’üncü günü yaşandı. O gün 27 yıl ülkeyi yöneten tek parti, tek şef; yerini çok partili demokratik rejime bıraktı. Ne sokaklarda meydanlarda muhalif kalabalıklarla devletin silahlı güçleri çarpıştı ve ne de muhalefetin diktatör diye tanımladığı Milli Şef, Çankaya’da kalmakta direndi. Milli Şef; 1945’ten itibaren tam beş yıl, adeta nakış işler gibi, duyarlı bir kuyumcu gibi, her yıl çok partili demokratik rejime geçişin yeni bir aşamasını gerçekleştirdi. Tarihte belki de eşine rastlanmayan bir siyasal ve kişisel özveriyle, nitekim düşük Arap liderlerinin bir türlü aynı düzeye gelemediği olgunlukla devleti… …dürüst adil bir genel seçim sonucu 14 Mayıs 1950 Pazar günü… …eliyle muhaliflerine teslim etti. Gelmiş geçmiş Batılı ve Arap diktatörlerinin; Hitler’in, Mussolini’nin, Binali’lerin, Salih’lerin, Kaddafi’lerin, Mübarek’lerin karanlık yüzlerini yansıtan resimlerinin karşısında… …Bugünlere ulaşan Türk demokrasisinin kurucu lideri ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün onurlu portresi duruyor. Velakin: Bugün Batı’yla ahenk içinde Arap diktatörlüklerine karşı devletin olanca ağırlığıyla karşı çıkanlar; Çankaya’daki AKP’li ve Başbakanlık’ta RTE ve arkalarında aynı ağzı kullanan ikinci sıradaki parti yöneticileri, bakanlar… …onların değirmenine su taşıyan yandaş, yalaka vs. kişiler, Arap Baharı’nı övgüyle desteklerken… …ne 14 Mayıs 1950’yi, ne Batı’nın Beyaz Devrim adını verdiği demokrasiye geçişin mimarı İsmet İnönü’yü anımsıyor ve ne de Türklerin demokrasiye geçişiyle Arapların demokrasi arayışları arasındaki farklardan, ulusal gurur adına bir gün olsun söz ediyorlar. Zincirlerinden boşalmış, geleceği nasıl olacağı bilinmeyen Arap Baharı’na benzemeyen, ne ki yüzyıllardır sanki yaşamışçasına demokrasiyi sindiren Türk Baharı’nı yaratan ve yaşatanlara şükretmelerinden vazgeçtik; bir gün, bir kez olsun anmıyorlar bile… Zira, onları bugünlere getiren tarihle yüzleşmekten korkuyorlar. Bilirsiniz öyküyü. Mustafa Kemal, “Sıfırı tarif et!” deyince; eğitim ve kültür alanındaki hizmetleriyle derin izler bırakan Hasan Âli Yücel’in, “Sizin yanınızda bendeniz!” yanıtı... …İsmet İnönü’nün yanında bugünküleri akla getirmiyor mu? Muammer Kaddafi’nin iktidardan devrilmesinden saatler sonra Libya’nın Ankara büyükelçilik binasında ilginç gelişmeler yaşandı. Libya’da Kaddafi’ye karşı direniş başladığından bu yana sessizliğe bürünen büyükelçiliğe gelen büyük bölümü öğrencilerden oluşan muhalifler eski rejimin bayrağını yakarken, muhalif hareket olan Ulusal Geçiş Konseyi’nin bayrağını astılar. Kaddafi tarafından 2009 yılında Ankara’ya atanan Büyükelçi Ziad Muntasser’in açıklama yapmasına da muhaliflerce izin verilmedi. Kaddafi, Muntasser’i Libya’nın en büyük inşaat şirketi ‘Arab Union Construction Company’nin yönetim kurulu başkanlığı görevinden Ankara’ya atadı. En temel görevi Türkiye ile Kaddafi yönetimi arasındaki milyarlarca dolarlık inşaat projelerinin takibiydi. Dün görüşme imkânı bulduğum Büyükelçi Muntasser “Altı aydır zor günler geçirdim” diyerek Libya’da yaşanan sıkıntılı süreçte yaşadıklarını şöyle anlattı: çok zor oldu.” Sessizliğimin sebebi ailemdi “Açıklama yapamazdım çünkü bir yandan Türkiye ile Libya arasındaki temaslarda, çözüm fırsatı yakalanabilmesi için benim devrede olmam gerekiyordu. Bir de özel bir gerekçem vardı. O da ailemizin bir bölümünün Kaddafi denetimindeki Trablus’ta yaşıyor olmasıydı.” “Türkiye ile yüzyıllara dayanan sağlam bir ilişkimiz var. Yeni dönemde Türkiye ve Türk işadamları ile eskisi gibi olmalıyız. En kısa sürede Türk şirketlerini yeniden Libya’ya bekliyoruz. Libya’da yarım bıraktıkları işlerini tamamlamalarını çok arzu ediyoruz.” “Türk makamlarınca yönetimine el konan Libya ile Türkiye’nin ortak bankası Arap Türk Bankası’nda dondurulmuş paraların bir bölümü Libya’ya aittir. Ülkemizin yeniden yapılandırılması için bu blokenin bozularak bu paraların yeni yönetime aktarılması gerekir.” Libya’daki yeni yönetim, Kaddafi’nin Ankara’ya özel olarak atadığı Büyükelçi Muntasser’in bizle paylaştığı bu görüşleri bakalım ne ölçüde dikkate alacak? DENİZ FENERİ e.V. DAVASI Kaddafi’nin Ankara Büyükelçisi Muntasser: ‘Ailem çin Sustum’ artık daha demokratik ve daha şeffaf bir yeni döneme girmektedir. Büyükelçilik çalışanları ve Türkiye’de okuyan öğrencilerle dün bir tarihe şahitlik ederek, devrimi birlikte kutladık. Bazı görüş ayrılıklarımız olsa da hepimizin inancı bundan sonra ülkede akan kanın durması ve ülkemizin bir bütün olarak yoluna devam etmesidir.” “Türkiye başından beri bu krizin barışçıl çözümü için çok inisiyatif ortaya koydu. Çatışma esnasında yaptıkları insani yardım için de hem hükümetinize hem de halkınıza minnettarız. Bazı ülkeler başkentlerindeki Libya büyükelçilerini sınır dışı ederken Türkiye bunu yapmadı. Samimi davrandılar bana. Sürekli istişare içinde olduk.” yönündeki iddiaları kabul etmiyorum. Ben ne siyasetçiyim ne de askerim. Libya’nın yurtdışındaki tüm büyükelçileri Kaddafi yönetimi tarafından atanmıştı. Ben mühendis kökenliyim ve Ocak 2009’da buraya gelene kadar Libya’nın büyük inşaat şirketinin başındaydım. İki ülke ilişkilerinin daha da geliştirilmesi amacıyla yollandım. Ulusal Geçiş Konseyi bana ‘gel’ diyene kadar da görevimin başında kalacağım.” Savcılara HSYK kuşatması AL CAN ULUDAĞ Desteğimi açıklayamadım “Benim için hayatımın en zor altı ayıydı. Çünkü ilk safhasından itibaren devrimcileri destekledim ve hatta onlarla iletişim içinde oldum. Ama bunları bazı diğer büyükelçilerimiz gibi çıkıp dünyaya açıklayamamak Libya demokratik ve şeffaf olacak “Libya halkı dün itibarıyla sözünü söylemiş ve 17 Şubat’ta başlayan devrim başarıya ulaşmıştır. Halkımız Kaddafi’nin adamı değilim “Kaddafi’nin adamı Sivas katliamının firari sanığı Erçakmak’ı dinci bir örgütün sakladığı iddia edildi: Katili tarikat gizledi Erçakmak’a ait olduğu iddia edilen cesede yapılan DNA raporları 1 ay geçmesine karşın hazırlanmazken Erçakmak’ın ailesi hakkında zanlıyı sakladığı ve güvenlik güçlerine bilgi vermediği iddiasıyla açılan soruşturma için ise takipsizlik kararı verildi. hazırlanmazken Erçakmak’ın ailesi hakkında zanlıyı sakladığı ve güvenlik güçlerine bilgi vermediği iddiasıyla açılan soruşturma için ise takipsizlik kararı verildi. İçişleri Bakanlık müfettişleri Sivas Cumhuriyet Savcılığı’na yazdığı yazıda geçen günlerde öldüğü ve gizlice Sivas’ta gömüldüğü belirtilen Erçakmak’ın 18 yıl boyunca nerelerde saklandığını, kimlerin sakladığını sordu ve savcılığın elinde varolan bilgi ve belgelerin kendilerine gönderilmesini istedi. Savcılık, Erçakmak’ın nerede saklandığı, kimlerin saklayıp koruduğu hakkında somut bilgi ve belgelere ulaşamazken, çeşitli telefon ihbarları ile Hakkâri’de bir tarikatın Er MEHMET MENEKŞE SİVAS 2 Temmuz 1993’te 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisinin yakılarak öldürüldüğü Madımak katliamının firari sanıklarından ve katliamın “kara kutusu” olarak nitelenen, geçen ay ölen Cafer Erçakmak’ın daha önce Hakkâri’de bir tarikat tarafından gizlendiği belirlendi. Erçakmak’ın zaman zaman Sivas’a ailesinin yanına gidip geldiği de belirtildi. Erçakmak’a ait olduğu iddia edilen cesede yapılan DNA raporları 1 ay geçmesine karşın çakmak’ı sakladığı bilgisine ulaşıldığını belirtti. Erçakmak’ın Sivas’ta ve yurtdışında yaşadığı ve ülkeye giriş çıkış yaptığı yönünde somut bilgi ve belgeye ulaşılamazken zaman zaman Sivas’a geldiği ve bu yönde birçok kez il emniyet müdürlüğüne ihbarların yapıldığı ifade edildi. Sivas’ta, 37 kişinin öldüğü Madımak Oteli’nin yakılması olayına karışan İhsan Çakmak ise 2007’de İstanbul’da yakalanmış ve İstanbul Belediyesi Ulaşım AŞ’ye bağlı bir metro durağında gişe memuru olarak çalıştığı ortaya çıkmıştı. ANKARA HSYK’nin Deniz Feneri e.V. soruşturmasını yürüten üç savcı hakkında inceleme başlatması eleştiri konusu olurken, tartışma yaratacak bir gelişme daha yaşandı. Üç savcıdan ikisinin bağlı bulunduğu Basın Suçları Soruşturma Bürosu’nun sorumluluğu Başsavcı Vekili Nuri Yiğit’ten alınarak, HSYK yedek üyesi Harun Kodalak’a verildi. Kodalak, göreve gelir gelmez savcılarla toplantı yaptı. Savcıların her an görevlerinden alınabileceği konuşuluyor. Soruşturma kapsamında tutuklanan eski RTÜK Başkanı Zahid Akman ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Zekeriya Karaman’ın avukatları, savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren’i HSYK’ye şikâyet etmişti. Bunun üzerine HSYK, iki müfettiş görevlendirerek savcılar hakkındaki iddiaları araştırmayı başlatmıştı. 5 Ağustos’tan bu yana devam eden inceleme ise bir türlü bitirilemedi. Dikkat çeken bir başka ayrıntı ise müfettişlerin çalışma odasının, savcılarla aynı katta bulunması oldu. 137 klasör soruşturma dosyası müfettişlerin elinde bulunduğu için savcılar ihtiyaç duyduğu her belge için müfettişlerin kapısını çalıyor. Bu durum da savcıların baskı altına alındığı yorumlarına neden oldu. Bu süreçte Ankara Adliyesi’nde dikkat çeken bir görev değişikliği yaşandı. Türkaslan ve Yaren’in bağlı bulunduğu Basın Suçları Soruşturma Bürosu, Başsavcı Vekili Nuri Yiğit’ten alındı. Başsavcı İbrahim Ethem Kuriş, Yiğit’in yerine Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu’ndan sorumlu olan HSYK yedek üyesi Harun Kodalak’ı getirdi. Başsavcı Vekili Kodalak’ın, soruşturmayı yürüten üç savcıyla bir toplantı yaptığı öğrenildi. Öte yandan adliye kulislerinde, HSYK’nin incelemesi sonucunda savcıların görevden alınabileceği konuşuluyor. Kodalak’ın görevleri arasında “kendisine bağlı büroların çalışmalarını denetlemek, görevli personelin sicil notlarını doldurmak” bulunuyor. ddianameyi geri gönderebilir Ayrıca kendisine bağlı bulunan savcıların hazırladığı iddianamelerde “hata” görmesi durumunda geri gönderebiliyor. “Adalet Bakanlığı’nın desteklediği listeden” HSYK yedek üyeliğine seçilen Kodalak, dönemin Yargıtay Savcısı ve YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun, kendisine ve derneğe ait telefonların ve bilgisayar yazışmalarının dinlenip izlendiği iddiasıyla MİT, Emniyet ve TİB görevlileri hakkında yaptığı suç duyurusu üzerine açtığı soruşturmada iki kez takipsizlik kararı vermişti. Yeni Müdür ekonomideki olumsuzlukları gösterecek haber istemiyor Ajansta sansür dönemi Eski Başbakanlık Sözcüsü Kemal Öztürk, genel müdür olarak göreve getirildiği Anadolu Ajansı’nın çalışanlarına iktidar karşıtı haber yapılmaması için talimat verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Toplam 52 kişinin görev yerlerinin değiştirildiği, 70’e yakın personele de emeklilik baskısı yapıldığı Anadolu Ajansı’nda (AA) “sansür” dönemi başladı. Yeni Genel Müdür Kemal Öztürk’ün altındaki yöneticilere “ekonomiyi kötü gösterecek nitelikte haber yapılmaması” talimatı verdiği öğrenildi. Görevine başlar başlamaz, muhabirler üzerinde baskı kuran eski Başbakanlık Sözcüsü Kemal Öztürk’ün tartışmalı uygulamalarına her gün bir yenisi ekleniyor. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre, göreve geldikten sonra birim yöneticileriyle sabah toplantıları düzenleyen Öztürk, göreve başladıktan sonra eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in istifa sürecinde yaşanan karmaşanın faturasını bir muhabire kesti. Haber toplantısında ajansın gelişmeyi önce “istifa” sonra “emekliliği isteme” olarak duyurduğunu anımsatan Öztürk, söz konusu haberi yapan muhabirin alanının değiştirilmesi talimatını verdi. Öztürk haberle ilgili tüm isimlerden de savunma istedi. Öztürk, bir diğer toplantıda da birim şeflerinden “ekonomiyi kötü olarak gösterecek nitelikte haber yapılmamasını” istedi. Hata yapan ya da haberine açıklama gelen muhabirin “bir süre dinlendirilmesi” ya da “alanının değiştirilmesi” önerisini getiren Öztürk, bir başka toplantıda da müdürlere “İzmir, ramazan haberi, iftar haberi yaptı mı?” diye sordu. YÖK’TEN SINAV AÇIKLAMASI: YGS ve LYS değişmeyecek ANKARA (AA) YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ile Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) sisteminde kısa vadede değişiklik planlanmadığını ancak “45 yıl sonra birinci basamak sınavı yerine eskiden olduğu gibi olgunluk sınavı yapılabileceğini” söyledi. Üniversitelere yerleştirme sonucunda bu yıl boş kontenjan sayısının geçen yıla göre daha az olduğunu anlatan Özcan, biyoloji, fizik ve kimya gibi temel bilimlerle ilgili bölümlere fazla talep olmadığını, bazı ön lisans programlarının da boş kaldığını kaydetti. Özcan, “Meslek yüksekokullarında bazı bölümler var ki; mesela Su Ürünleri ile ilgili bölümler maalesef öğrencileri çekememiş, bunları açmamaya, açtıklarımızı da birleştirmeye çalışacağız. Bu bir kapatma değil ama başka yere nakletme, birleştirme olacak” dedi. Üniversiteye giriş sisteminde hiçbir değişiklik olmayacağını vurgulayan Özcan, liselerdeki eğitimöğretime paralel olarak ilerde bazı düzenlemeler yapılabileceğini söyledi. Özcan, harç miktarındaki zam oranıyla ilgili de üç alternatifli bir yöntem izlendiğini anlattı. Bunlardan birinin enflasyonun üstünde, birinin enflasyon oranında, diğerinin de enflasyon oranının altında olduğunu ifade ederek, YÖK’ün teklifinin Milli Eğitim Bakanlığı’na sunulacağını ve sonra Bakanlar Kurulu’nda ele alınacağını belirtti. CHP Ankara l Başkanı istifa etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Ankara İl Başkanı Tarık Şengül, görevinden istifa ettiğini bildirdi. Seçimlerin ardından olağanüstü kurultay girişimlerini geri çeken CHP’li muhalifler Ankara’da yeniden harekete geçti. Geçen hafta olağanüstü Ankara İl Kongresi için imza toplamaya başlayan muhalifler, yeterli sayıya ulaştıklarını, hafta ortasında harekete geçeceklerini dile getirdiler. Yaşanan bu gelişmelerin ardından CHP Ankara İl Başkanı Tarık Şengül, istifa ettiğini açıkladı. İl başkanlığı gibi önemli bir görevi sürdürmemin koşullarının ortadan kalktığı düşüncesinde olduğunu belirten Şengül, bu çerçevede 16 yönetim kurulu üyesiyle genel merkezin önünü açmak için istifa ettiklerini açıkladı. Şengül, CHP’nin yenilenme sürecinden güçlenerek çıkacağına inandığını da bildirdi. ‘Cezaevlerinde şiddet sürüyor’ Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD), cezaevlerinde devam eden tecridi ve yapılan saldırıları kefen giyerek protesto etti. Mecidiyeköy’deki Cevahir Alışveriş Merkezi önünde bir araya gelen TAYAD üyeleri, “Hapishanelerde 10 yılda 1758 ölüm! Tecrit can almaya devam ediyor. Siz neredesiniz?” pankartı açarak, “Tecride son”, “Adalet istiyoruz” sloganları attılar. TAYAD adına konuşan Lerzan Caner, “Türkiye hapishanelerinde kan damlıyor. En son Alanya L Tipi Hapishanesi’nde tutulan Gülay Efendioğlu’na saldırı haberini aldık. Türkiye hapishanelerinden kan damladı dediğimiz ajitasyon değil, gerçek” dedi. Caner, saldırıların iktidarın bilgisi ve izni ile yapıldığını savundu. TAYAD’lı aileler açıklama sonrası oturma eylemi yaptılar. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle