19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 16 AĞUSTOS 2011 SALI 4 HABERLER Emekli Büyükelçi Öymen, ‘Karayılan’ bilmecesinde İran’ın Türkiye’ye dört mesaj verdiğini söyledi Bu Öneri Çözüm Değil... Saygın bir akademisyen ve yetkin bir hukukçu olan Hikmet Sami Türk, hiç kuşku duymadığım iyi niyetine karşın politik yaşamında “Hayata Dönüş Operasyonu” denen katliamın siyasi sorumlularından biri olarak, ondan önceki yaşamıyla bağdaşmayan bir vebalin altına girmiştir. Ama Sayın Hikmet Sami Türk’ü bugün söz konusu etmemizin nedeni, artık gerçek yüzü daha da açık şekilde gün yüzüne çıkmış olan “Hayata Dönüş” operasyonu değil, Silivri’de bulunan tutuklu milletvekillerinin durumuyla ilgili yaptığı açıklama. Sayın Türk öncelikle olayı Mustafa Balbay, Mehmet Haberal, Engin Alan ve milletvekili seçilmiş olan KCK tutuklularına indirgiyor. Eski Adalet Bakanı, DHA’ya yaptığı ve dün gazetelerde yayımlanan açıklamasında, CMK’nin 108. maddesine bir fıkra eklenmesiyle sorunun çözüleceğini söylüyor ve değişiklik önerisini şöyle açıklıyor: Tutuklu milletvekili seçildiğinde, derhal serbest bırakılır. Yargılama tutuksuz cereyan eder, dava sonucuna göre işlem yapılır. Şöyle devam ediyor Türk: Bunlar milletvekillikleri sürerken yargılama sonucunda hüküm giyerlerse, ne yapılacağı zaten anayasada mevcuttur. Milletvekillikleri bile düşebilir. Ama beraat ederlerse, hesabını kim verecek? Eğer konuyu milletvekili tutuklularla sınırlı olarak ele almakta beis görmezseniz, öneriyi makul bulabilirsiniz. Ne var ki, sorunun o kadar basit olduğu söylenemez. Sorun ülkemizde tutukluluk kurumunun yargısız infaza dönüşmüş olmasıdır. Acaba ne yapmak gerekir ki, bu kurumu elden geldiğince, kendi normal sınırları içine çekebilsin? Hukuk devletinden ve demokrasiden yana olan kişilerin olaya böyle geniş perspektiften bakmaları daha doğru olacaktır. Yoksa meseleyi yalnızca milletvekilleriyle sınırlı olarak ele alırsak, tüm sakıncaları gidermiş olmayız. Kaldı ki, milletvekili seçilmiş olmakla, delillerin karartılması ve kaçma şüphesinin mevcudiyeti arasında bire bir bağlantı kurmak mümkün değildir. Bu durumda Mustafa Balbay’ı, Tuncay Özkan’dan, Mehmet Haberal’ı Yalçın Küçük ve Soner Yalçın’dan hangi ölçütlere göre ayıracaksınız ki? Ayrıca, Hikmet Sami Türk’ün önerisinin yaşama geçmesi, bir değilse bile, şu anda adları belirli kişilere yönelik bir uygulama olacaktır. Oysa uzun tutukluluk sürelerini önlemek ve aslında istisna olan tutukluluk kararının sanığın lehine uygulanmasını sağlayacak düzenlemeleri yapmak, demokrasi ve hukuk devleti için olduğu gibi sorunun temelden çözümü açısından da daha doğru olur. Tabii ki çözüm yalnızca siyasi iktidarın bunu içtenlikle istemesiyle mümkündür. Ayrıca demokrasilerde olayın yargıya talimat yoluyla (fiilen veriliyor olsa bile) çözülmesini istemek kimsenin aklından geçmeyeceğine göre, konunun bir yasama tasarrufu ile çözülebileceğini de söylemeye bilmem ki, gerek var mı? Siyasi iktidarın en tepesindeki kişiler de, çeşitli vesilelerle, tutukluluk sürelerinin uzunluğundan yakınmışlar, hatta üstü kapalı biçimde de olsa kurumun uygulanma şeklini de eleştirmişlerdir. Bu tür tavırlarla karşılaştığımızda, vurguladığımız bir hususu bir daha belirtelim: Siyasi iktidar, yakınma yeri değildir. İktidar mensubunun elinde erk vardır, içten ise yakındığı hususu değiştirmek üzere harekete geçer. AKP’den de beklenen budur. Zaten yetkililerin çeşitli beyanlarında ileri sürdükleri husus da, ülkenin önceliğinin sorunların demokratik çözümü olduğudur. Tabii burada kimilerinin aklına yalnızca Kürt sorunu geliyor. Oysa sorunların demokratik çözümü ancak bir bütün içinde ele alındığında anlam ifade eder. Sorun Kürtlerin özgürlüğü değil, ama Kürt Türk bütün yurttaşların özgür biçimde demokratik yaşamıdır. Çözüm de ancak bu çerçeve içinde sağlanacaktır. Bir yanda Türk bir yanda Kürt tutukluları ilgilendiren şu sorunun bizatihi kendisi bile bütüncül yaklaşımın zorunluluğunun kanıtıdır. Krizdeki isim Burucerdi BAHADIR SEL M D LEK ANKARA Türkiye ile İran arasında yaşanan “Karayılan” trafiğinin perde arkasından Tahran yönetiminin “ince mesajları” çıktı. İran’ın Meclis Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi ile 90’lı yılların ikinci yarısında PKK’nin bu ülkedeki kamplarına ilişkin önemli müzakereler yürütmüş olan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen, hafta sonu AnkaraTahran arasında PKK’nin ikinci adamı Murat Karayılan’a ilişkin yürütülen diplomasi trafiği ile İran’ın Türkiye’ye özellikle Suriye konusunda dört önemli mesaj verdiğini anlattı. İran’ın diplomaside iyi bir satranç oyuncusu olduğunu belirten Öymen, Tahran yönetiminin, “Ben Kandil’de operasyon yapabiliyorum, senin aradığın adamları yakalayabiliyorum, bunları sen benden isteyeceksin, bana karşı bu kadar talepkâr konumdaysan Suriye konusunda beni rahatsız edecek adımlar atma” mesajlarını ilettiğini söyledi. Diplomaside attığı her adım ile MAHALL : AMAÇ KAMUOYUNA MESAJ VERMEK stanbul Haber Servisi PKK liderlerinden Murat Karayılan’ın yakalandığına yönelik haberler 2 gündür doğrulanamadı. Akşam gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli de, “Kara’lar karıştı” başlığıyla yazdığı köşe yazısında bir süre önce bazı Devrim Muhafızları komutanlarının PJAK tarafından öldürüldüğünü belirtti. Mahalli, ran Devrim Muhafızları’nın Murat Karasaç’ın adında yer alan Murat ve Kara sözcüklerini görünce “Olsa olsa bu Murat Karayılan’dır” diyerek bayram sevinci yaşadıklarını yazdı. Mahalli “Amaçları Türkiye’yi sevindirmek değil, ran kamuoyuna mesaj vermekti” dedi. yaptığı her açıklamanın Dışişleri Bakanlığı’nda kuyumcu terazisi ile tartıldığı Tahran yönetiminin Karayılan konusunda Türkiye’ye ince mesajlar verdiği yorumları ağırlık kazanmaya başlarken, bu bağlamda Karayılan’a ilişkin ilk açıklamayı Meclis Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi’nin yapmış olması dikkat çekti. Brucerdi, 28 Şubat sürecinde İran Ankara Büyükelçisi Ali Rıza Bagheri’nin olaylı Kudüs gecesinde yaptığı konuşma sonrasında Persona non grata (istenmeyen adam) ilan edilmesinin ardından AnkaraTahran hattında özel temsilci olarak görev yapmıştı. Eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan’a yakınlığı ile de bilinen Brucerdi, Milli Görüş içinde önemli bağlantıları olan bir isim olarak da biliniyordu. Hatta Erbakan başbakan olduktan sonra ilk yurtdışı ziyaretini gerçekleştirdiği İran’a gelişinde kendisini havaalanında Burucerdi’nin karşılamasını istemişti. Yaşanan gelişmelerin şifrelerini çözen Öymen, şu değerlendirmeleri yaptı: “İran meselesinde üzerinde durulacak konu şudur: Demek ki İran Kandil Dağı’na operasyon düzenleyebiliyor. İsmi ne olursa orada birtakım üst düzey insanları yakalayıp tutuklayabilecek konumda. İran’ın operasyon düzenleyebildiği Kandil’e Türkiye operasyon düzenleyemiyor. En küçük bir hareket yaptığınızda dünya ayağa kalkıyor, başta ABD ve Irak hükümeti. Ama İran yapınca kimse bir şey diyemiyor.” İranlıların iyi bir satranç oyuncusu olduğunu belirten Öymen, özellikle terörle mücadele konusu olunca Tahran yönetiminin kartlarını çok iyi kullandığını dile getirdi. Öymen, bu bağlamda söylenen sözlere ihtiyatla yaklaşılması gerektiğine işaret ederek İran’ın “Suriye konusunda baskı yaparsan, hele hele askeri müdahaleyi gündeme getirirsen terörle mücadele konusunda seninle işbirliği yapamayabilirim” mesajı verdiğini dile getirdi. Öymen, Tahran yönetiminin vermek istediği mesajları şöyle sıraladı: “Ben Kandil’de operasyon yapabiliyorum, senin aradığın adamları yakalayabiliyorum, bunları sen benden isteyeceksin, bana karşı bu kadar talepkâr konumdaysan Suriye konusunda beni rahatsız edecek adımlar atma.” BDP’LİLERİN YORUMU ‘Hükümetin bilgisi dahilindedir’ Yurt Haberleri Servisi İki gündür TRT ve Anadolu Ajansı’nın gündemi kilitleyen “Karayılan yakalandı” haberine ilişkin BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, “Bu psikolojik bir savaş” derken BDP Siirt Milletvekili Gültan Kışanak da “Bu haberler hükümetin bilgisi dahilinde yapılıyor” dedi. Terör örgütü PKK’nin elebaşlarından Murat Karayılan ile ilgili haberlere BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş tepki gösterdi. Demirtaş, “İran ve TRT işbirliği içinde hareket edip neden böyle bir yalan habere ihtiyaç duyuyor ve bu yalan haberi neden 2 gündür Türkiye’ye pazarlıyorlar doğrusu bunu tartışmak gerekir” dedi. “Bu psikolojik savaşın bir yöntemi ise doğru bir iş yapılmıyor” diyen Demirtaş, Karayılan’ın İran ya da Türkiye tarafından yakalanmasının da Kürt sorununun çözümüne hiçbir şekilde katkı sunmayacağını öne sürdü. Demirtaş olmamış bir olay, yalan bir haber üzerine de sonrası için yorum yapmanın doğru olmadığını söyledi. BDP Siirt Milletvekili Gültan Kışanak ise Karayılan haberlerinin hükümetin bilgisi dahilinde servis edildiğini iddia etti. “Gerçekliği doğrulanmamış bir haber üzerine yorum yapmak yanlış olur, sağlıklı olmaz” diyen Kışanak, “Türkiye’de psikolojik savaş yaratmak için bu tarz haberler sürekli çıkartılıyor. Bu bir taktik. Bu psikolojik savaş muhtemelen hükümet tarafından yürütülüyor. Çünkü devletin resmi kuruluşları TRT ve Anadolu Ajansı üzerinden bu haber yayıldı. Hükümetin bilgisi dahilindedir” diye konuştu. Ayini yöneten Bartholomeos, manastıra girişinde alkışlarla karşılandı Sümela’da 88 yıl sonra 2. ayin Fener Rum Patriği Bartholomeos’un, Türkiye’de akan kan ve ABD’deki 11 Eylül olaylarına vurgu yapması dikkat çekti. AHMET ŞEF K TRABZON Hıristiyan Ortodokslarının kutsal kabul ettiği, Trabzon’un Maçka ilçesi Altındere Vadisi’ndeki Sümela (Meryemana) Manastırı’nda, 88 yıl aradan sonra ilk kez geçen yıl yapılan ayinin ikincisi dün gerçekleştirildi. Ayinde konuşan Fener Rum Patriği Bartholomeos’un, Türkiye’de akan kan ve ABD’deki 11 Eylül olaylarına vurgu yapması dikkat çekti. Bartholomeos, “Meryem Ana’nın yüksek huzurunda toplandık, memleketimizde ve dünyada daimi barışın, dayanışmanın ve hüsnüniyetin tesisi için dua ettik” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verdiği bir günlük izin çerçevesinde yapılan ayin için Bartholomeos ve katılımcılar önceki günden itibaren Trabzon’a geldi. Ayini yöneten Fener Rum Patriği Bartholomeos, manastıra girişinde alkışlarla karşılandı. Ayine ilahilerin okunmasıyla başlandı. Dini ritüellerin yerine getirilmesi ve kutsamanın ardından Türkçe ve Yunanca konuşma yapan Bartholomeos, “Sevgili Müslüman kardeşlerimiz, tarihi Sümela Manastırı’nda bu sene de gelip dua etmeyi bize nasip eden Allah’a hamd olsun” dedi. Başbakan Erdoğan ve hükümete teşekkür eden Patrik, doğumu kutlanan Meryem’in hem Müslümanlar hem de Hıristiyanlar için özel anlam ifade ettiğini belirterek, “Ali İmran suresinde belirtildiği gibi Allah’ın seçtiği, tertemiz ve bütün TÜRKER ERTÜRK: Sümela’da yapılan ayin için katılımcılar önceki günden itibaren Trabzon’a geldi. (Fotoğraf: AA) kadınların üstün kıldığıdır. Geçen sene idrak ettiğimiz ayin, müstesna güzelliğe sahip bu mekânda sevgi ve dostluk hisleriyle buluşmamız ve bir ve tek olan Allah’a dua etmiş olmamız, eminim ki herkes için bir mutluluk vesilesi olmuştur’’ diye konuştu. ünya barışı için dua ettik “Biz bu toprakları paylaşan Müslüman ve Hıristiyanlar ve yurtdışından gelen Ortodoks misafirlerimiz geçen sene de bu sene de Meryem Ana’nın yüksek huzurunda toplandık, memleketimizde ve dünyada daimi barışın, dayanışmanın ve hüsnüniyetin tesisi için dua ettik” diyen Bartholomeos, şöyle konuştu: ‘D “Meryem Ana’nın yüksek huzurunda toplandık ve memleketimizde ve dünyada daimi barışın, dayanışmanın ve hüsnüniyetin tesisi için dua ettik. Norveç’teki trajik olayların şokunu üzerimizden atamadık ve uzun zaman atamayacağız. Komşu ülkelerde kanın akması devam ediyor. Ülkemizde analar evlatları için ağıt yakıyor. Birkaç gün sonra New York’taki vahim olayların onuncu yıldönümü vesilesiyle bütün dünya için çok acı hatıralar tazelenmiş olacak. Kadınların en hayırlısı olan Meryem Ana’nın ayakları önünde, Karadeniz’de, Türkiye’de, burada toplanmış olan biz Hıristiyan ve Müslümanlar bütün dünyaya bir çağrıda bulunalım. Bu çağrı ancak bir kelime olabilir. Barış, barış, barış. Karşılıklı sevgi, karşılıklı saygı. Bunlar tek amacımız, tek duamız ve müşterek gayretimiz ve çabamız olmalı.” Ayine, daha önce açıklandığının tersine bin civarında izleyici katıldı. Ayinin yapıldığı iç avluya 500’ü misafir, 100’ü gazeteci ve görevlilerden oluşan toplam 600 kişi alınırken kalan katılımcılar ayini, vadi tabanına kurulan dev ekrandan izledi. Ayine, Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Gürcistan, Rusya, Ukrayna ile bazı Avrupa ülkeleri ile ABD’den Ortodokslar katıldı. Bartholomeos ve beraberindekiler ayinin ardından Ayasofya Müzesi’ni gezdi. Savaştırmak istiyorlar AL AYAROĞLU Bin kişi katıldı HAKPAR’DA VİTRİN YENİLENDİ Yüklü, İkizören ve Hacımuslu’nun DP’li belediye başkanları CHP’ye katıldı Yalçın Pehlivanoğlu strateji başdanışmanı ERDEM GÜL Çankırı’da Tekin’e yoğun ilgi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çankırı’nın Yüklü, İkizören ve Hacımuslu beldelerinin Demokrat Parti’li (DP) belediye başkanları CHP’ye katıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin CHP’ye geçen belediye başkanlarına partinin rozetini takarken Çankırılılar Tekin’e yoğun ilgi gösterdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, beraberinde Genel Başkan Yardımcısı Volkan Canalioğlu, CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya ve CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’le birlikte dün Çankırı’yı ziyaret etti. Çankırı’ya gelen CHP’li Tekin’i Süleymanlı köyünde kala ANKARA Silivri’de başlayan Balyoz davasının belgelerinde adının karşısında “Erbakan ekibinden” notu bulunan Emekli Tümgeneral Yalçın Pehlivanoğlu, Halkın Sesi Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’a başdanışman oldu. Partisinin yeni vitrininde Kurtulmuş genel başkan yardımcılarının yanı sıra 8 isme de “genel başkan başdanış manı” olarak görev verdi. Kurtulmuş’un, partisinin yeni merkez yürütme kurulunda (MYK) yer alacak 8 başdanışmanı arasında bir de emekli paşa yer aldı. Adı, ilk kez bir orgeneralin ve çok sayıda muvazzaf subayın yargılamalarının dün başladığı Balyoz davasının belgelerinde geçen emekli Tümgeneral Pehlivanoğlu, Kurtulmuş tarafından başdanışman olarak partisinin yeni vitrinine alındı. Tekin, Yüklü Beldesi Belediye Başkanı Çölgeçen, kizören Beldesi Belediye Başkanı Efe ve Hacımuslu Beldesi Belediye Başkanı Tekin’i de makamlarında ziyaret ederek belediye başkanlarına CHP rozeti taktı. balık bir partili grup karşıladı. Daha sonra konvoy halinde Çankırı İl Başkanlığı’na gelen Tekin burada yaptığı açıklamada, CHP’nin belediyelerle ilgili yeni bir yasa tasarısı hazırladığını ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığından gelmesine karşın Türkiye’de birçok belediyenin kapatıldığını, birçok belediyenin de sorunlarının görmezden gelindiğini ifade eden Tekin, CHP’nin kapatılan belediyelerin yeniden açılması için çalışma başlattığını kaydetti. Tekin, CHP’nin Başbakan Erdoğan’a verdiği yanıtların medya tarafından tam olarak yansıtılmadığını kaydetti. Türkiye’de ekonomi ve terör gibi çok önemli meseleler bulunurken bazı medya organlarının bunları gündeme getirmek yerine CHP’nin iç meseleleriyle ilgilendiğini ifade eden Tekin, “Medyanın büyük bir bölümü AKP’nin yayın organı gibi çalışıyor. Bülent Arınç’ın arkasında, diğerlerinin arkasında birer canlı yayın aracı geziyor” diye konuştu. İl başkanlığındaki programın ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin, DP’den istifa ederek CHP’ye katılan Yüklü Beldesi Belediye Başkanı Hidayet Çölgeçen, İkizören Beldesi Belediye Başkanı Mustafa Efe ve Hacımuslu Beldesi Belediye Başkanı İlhan Tekin’i de makamlarında ziyaret ederek belediye başkanlarına CHP rozeti taktı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin, CHP’nin oy oranının düşük olduğu Çankırı’da 3 belde belediye başkanının partilerine geçmesinin sevindirici olduğunu belirterek Türkiye’nin her noktasında CHP’nin gittikçe güçlendiğini söyledi. Tekin’in ziyaretine Çankırılı yurttaşların yoğun ilgi gösterdiği gözlenirken Tekin de ziyaret sırasında yurttaşların sorunlarını dinledi. C MY B C MY B ZONGULDAK Tuğamiral olduğu sırada, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki baskıları protesto etmek için görevinden istifa eden Türker Ertürk, hükümetin Suriye politikasına sert tepki gösterdi. Ertürk, Türkiye’nin Ortadoğu’da bataklığa sürüklendiğini söyleyerek “Terörün merkezi Kuzey Irak’ta Kandil Dağları’nda. Bunu bildiğin halde asıl tehlikeyi görmezden geliyorsun, Suriye’nin içişlerine karışıyorsun. Yok böyle bir dış politika” dedi. Emekli Deniz Harp Okulu Komutanı Tuğamiral Türker Ertürk, ziyaret için geldiği Ereğli’de, gazetemize yaptığı açıklamada, Suriye konusuna değinerek AKP iktidarına ağır eleştiriler yöneltirken CHP’nin de seçimlerde başarısız olduğunu söyledi. Suriye’nin bizim en yakın komşumuz olduğunu belirten Ertürk, “Ortak kültürel değerlerimiz var. Emperyalistler bizi komşumuzla savaştırmak istiyor. Ülkemizde karanlık bir oyun sergileniyor. Adına BOP deyin ne derseniz deyin, bu coğrafyadaki kaynakların üzerine oturmak, buradaki insanları sömürge haline getirmek için. Kuruluş felsefesi 1923’te şekillenmiş cumhuriyet, bu dış politikaya engel. Onun için cumhuriyet tehdit altında. Bugün ülkemizin bağımsızlığı yok. Emperyalistler bölgemizi barut topu haline getirdiler. ABD yıllardır PKK’yi taşeron olarak kullanıyor. Kandil Dağları’ndaki terör yuvası dağıtılmadıkça bu savaş devam eder” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle