Katalog

SAYFA CUMHUR YET 14 AĞUSTOS 2011 PAZAR [email protected] 16 3. AVEA SIRA DIŞI MÜZ K KONSERLER KÜLTÜR CAN YÜCEL STANBUL, ZM R VE DATÇA’DA ANILDI Üç kentte Kudsi Erguner Kültür Servisi Geleneksel ile moderni, yerel ile küreseli harmanlayan usta isimler, “Avea Sıra Dışı Müzik Konserleri” kapsamında müzikseverlerle buluşuyor. “3. Avea Sıra Dışı Müzik Konserleri” Mevlevi Sufi müziğinin en tanınmış yorumcularından, ney ustası Kudsi Erguner ile başlıyor. “Kudsi Erguner Ensemble: Sufiyan” konserleri üç kentte gerçekleşecek. 16 Ağustos Salı günü saat 21.30’da İstanbul Modern’de sahnede olmaya hazırlanan Kudsi Erguner Ensemble, 18 Ağustos Perşembe günü saat 21.30’da Bursa Holiday Inn’de, 19 Ağustos Cuma günü saat 21.30’da da Ankara Cer Modern’de müzikseverlerle buluşacak. Kendi albümlerinin yanı sıra, Peter Gabriel, JeanMichel Jarre, Maurice Béjart, Peter Brook, William Orbit, George Aperghis, Didier Lockwood, İtalyan şarkıcı ve besteci Alice ve Michel Portal gibi pek çok ünlü isimle de ortak çalışmalar yapmış olan Kudsi Erguner, World Music adıyla bütün dünyada büyük ilgi gören müzik akımının en önemli öncülerinden biri. Kudsi Erguner Ensemble: Sufiyan konser biletlerine Biletix satış noktalarından ve www.biletix.com adresinden ulaşmak mümkün. ‘Akşamüstü saat beşte...’ Çınaraltı’nda, Can Yücel’in dostları ve sevenlerinin toplanmasıyla başladı. Genco Erkal, Orhan Alkaya, Nadir Göktürk, Derya Köroğlu, Adnan Özyalçıner, Sennur Sezer, Cengiz Bektaş, Egemen Berköz, İsa Çelik, Nilay Özer, Nilay Özer, Metin Üstündağ’ın da aralarında bulunduğu isimlerin katıldığı etkinlikte, Can Yücel’in evi ziyaret edildi, evinin önünde toplu fotoğraf çekimi gerçekleştirildi. Ardından topluluk, Can Yücel Sokağı’na gitti. Derya Köroğlu burada yaptığı konuşmada, “Can Baba’yı anlatmak çok kolay değil. Dizeleriyle, kimliği ve kişiliğiyle aramızda yaşıyor. Aradan 12 yıl geçmesine karşın öldüğünü anlayabilmiş değiliz. Demek ki hiçbir zaman anlayamayacağız” dedi. Can Yücel’in evi ve sokağının ziyaret edilmesinin ardından, Mülkiyeliler Birliği Lokali’nde Can Yücel şiirleri okundu, sevenleri ve dostları Can Yücel’in kendilerinde bıraktığı etkiyi anlattı. Can Yücel, İzmir Alsancak’taki Miko Kafe’de de anıldı. Şairin dostlarının, sevenlerinin Can Yücel’i anlattığı etkinlikte, müzik dinletisi ve barkovizyon gösterisi de gerçekleştirildi. Can Yücel ayrıca Datça’da, yoğun ziyaretçi akınının yaşandığı “Canevi”nde, “Cantaşı” ve Orhan’ın Kahvesi’nde, bir şölen havasında anıldı. Kültür Servisi Şair Can Yücel, ölümünün 12. yılı olan 12 Ağustos’ta, İstanbul, İzmir ve Datça’da düzenlenen etkinliklerle anıldı. İstanbul’da Kuzguncuklular Derneği tarafından düzenlenen anma etkinliği, “Akşamüstü Saat Beşte” Ahmet Ümit’in ‘Bir Ses Böler Geceyi’ adlı romanı Ersan Arsever tarafından beyazperdeye aktarılıyor lk politik gerilim filmi ALPER TURGUT Ahmet Ümit’in “Gece ve Sis”inin ardından 1994 tarihli “Bir Ses Böler Geceyi” romanı da sinemaya uyarlanıyor. Filmin senaryosunu da yazan yönetmen Ersan Arsever, ocak veya şubat ayında gösterime girmesini planladıkları “Bir Ses Böler Geceyi” ile ilgili olarak “Filmin festivallere katılmasından daha önemli olan 70 milyonun bu filmi seyretmesidir” diyor. Alevi kültürünün altını çizen, sola göndermeler yapan film, sık geri dönüşlerle paralel kurguyu, korku öğesi taşıyan sürpriz bir finale taşıyacak. Cem Davran, Merve Dizdar’ın başrolleri sırtladığı filmin kadrosunda Ali Sürmeli, Gün Koper, İpek Tenolcay, Rıza Akın, Müfide İnselel, Recep Yener, Turgay Tanülkü gibi isimler var. Tokat Zile ve çevre köylerinde üç haftalık çekimden sonra İstanbul’a gelen film ekibi, Yedikule, Kasımpaşa ve Samatya’nın ardından eski Beykoz kundura fabrikasında set kurdu. Filmin son çekim gününde, “Bir Ses Böler Geceyi” setine ziyaretçi olduk. Biz sorduk, yönetmen Ersan Arsever, yazar Ahmet Ümit, oyuncular Cem Davran, Merve Dizdar ve Ali Sürmeli yanıtladı. İsviçre televizyonlarında uzun filmde birbirine karışan hayatların, Türkiye’nin yakın tarihini, 12 Eylül darbesinin öncesi ve sonrasını beyazperdeye taşıyacağını söylüyor. Ahmet Ümit de, Türkiye’de ilk kez gerilim hikâyesi üzerinden politik film yaptıklarını vurguluyor. yıllar yönetmenlik ve yapımcılık görevleri üstlenen Ersan Arseven, Avrupa’daki Alevi dernek ve vakıflarında yöneticilik yaptığını vurgulayarak, “Benim ailem beş nesil önce Çorum’dan göç eden Alevi bir aile. Aman Alevi olduğunu söyleme kimseye diyen bir aile. Artık Türkiye çok değişti. Ama kısa bir zamanda değişti. Şimdi yaşananları hatırlamak ve irdelemek lazım… Filmde bir Alevi gencin yaşadıklarıyla üniversite araştırma görevlisinin geçirdiği trafik kazası mistik bir hikâyeye dönüşüyor. Birbirine karışan hayatlar, Türkiye’nin yakın tarihini, 12 Eylül darbesinin öncesi ve sonrasını beyazperdeyle buluşturacak” dedi. Yönetmen Arsever, Yönetmen Ersan Arsever ve Cem Davran sette. ların barıştırıldığı, hayatın anlamının sevgi ve anlayış üzerine kurulu olduğunu temsil eden bu ayin, Aleviliğin ruhunu yansıtıyor. Türkiye’de artık ne Sünniler Sünniliğe ne de Aleviler Aleviliğe tam anlamıyla hâkim değil. Bu yüzden filmin önemi bir kat daha artıyor.” Altı yıllık proje Ahmet Ümit ise uzun zamandır “Bir Ses Böler Geceyi” romanını kendisinin sinemalaştırmayı düşündüğünü çünkü otobiyografik yönleri olduğunu söyledi. Öykünün kahramanı Süha karakterini kendisinden yola çıkarak yazdığını söyleyen Ümit, “Misal, eşimle 1978 yılında öldürülen bir arkadaşımızın cenaze töreninde tanıştık, bu romanın, dolayısıyla bu filmin benim için önemi çok büyük. Türkiye’de daha önce politik filmler yapıldı ancak gerilim hikâyesi üzerinden hiç yapılmadı. Altı yıllık bir proje bu, güzel bir yolculuk oldu umarım varacağımız yer de güzel olacaktır” dedi. Filmin başrol oyuncusu Cem Davran ise böyle bir projeyi beklediğini, içine doğduğu için gelen birçok teklifi geri çevirdiğini, “Bir Ses Böler Geceyi” senaryosunu ve romanını okuduğunda aradığı çalışmanın bu olduğunu anladığını belirtti. ‘Devler’ Lizbon duvarlarında Kültür Servisi Fransız sanatçı Paul Bloas’ın gerçekleştirdiği “Devler”, Lizbon’un çeşitli yerlerinde sokak duvarlarında sergileniyor. Yapıtların karanlık silüetleri, krizden en çok etkilenen Avrupa ülkelerinin zor günleri yansıtıyor. Paul Bloas’un diğer çalışmaları, Londra, Berlin, Beyrut ve Belgrad’da. istiyordum’ ‘Yaşadıklarımı üretmek Ahmet Ümit’in daha önce de romanlarını okuduğunu, ancak “Bir Ses Böler Geceyi” kitabının ardından resmen kafasından vurulmuşa döndüğünü ifade eden Arse ven şöyle konuştu: “Bu yaştan sonra yaşadıklarımı ve içimdekileri toplamak, üretmek istiyordum. Ümit’in romanı bütün bunları içeriyordu. Şok geçirdim. Kitabı seçmemin bir nedeni de Türkiye’de iyi senarist azlığıdır. Bu sıkıntı aslında yurtdışında da yaşanıyor.” Filmde “Görgü Cemi” gibi önemli bir ritüelin konu edildiğini belirten Arseven, şunları söyledi; “Yılda bir kez yapılan ve küs olanların, anlaşmazlık yaşayan Jamiroquai konseri öne çekildi Kültür Servisi Jamiroquai’ın 6 Eylül olarak ilan edilen İstanbul konseri, Avusturya Türkiye maçı ile çakışması nedeniyle bir gün öne çekildi. 5 Eylül Pazartesi günü BKM Organizasyonu ile Burn to Dance Festivali kapsamında gerçekleşecek konser, Turkcell Kuruçeşme Arena’da. BODRUM ULUSLARARASI BALE FEST VAL BAŞLIYOR Bodrum Kalesi’nde bale Kültür Servisi Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından bu yıl 9.’su gerçekleştirilen “Bodrum Uluslararası Bale Festivali”, yarın Bodrum Kalesi’nde, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin “İstanbul Mozaik” adlı eseri ile açılıyor. Türkiye’nin ilk bale festivali “Bodrum Uluslararası Bale Festivali”nin açılış temsili olan “İstanbul Mozaik”te, “Mi Favorita”, “Creatures” ve “2. Senfoni”, seyirciyle buluşuyor. St. Petersburg Boris Eifman Devlet Bale Topluluğu’nun, koreograf Boris Eifman tarafından sahneye konan “Ben, Don Kişot” gösterisi ise 18 Ağustos’ta. Almanya’dan festivale konuk olan Mecklenburg Schwerin Devlet Bale Topluluğu da “Carmen”i Bodrum’a taşıyor. Yaptığı modern koreografilerle de tanınan dünyaca ünlü koreograf Young Soon Hue tarafından sahnelenen eserin temsili 21 ve 22 Ağustos tarihlerinde. Festivalin bir diğer konuğu olan Washington Bale’nin “Rock’n Roll” adlı gösterisi 25 26 Ağustos tarihlerinde izlenebilir. Üç bölümden oluşan programda; Koreograf Trey McIntyre’nin “High Lonesome”, Koreograf Septime Webre’in “Fluctuating Hemlines” ve Koreograf Christopher Bruce’un Rolling Stones’un müzikleri üzerine yaptığı “Rooster” adlı eserler sahneleniyor. Festivalde ayrıca, koreografisini Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Başkoreografı Mehmet Balkan’ın yaptığı “Mevlana’nın Çağrısı” adlı bale gösterisi 29 Ağustos’ta izlenebilir. Festivalin son günleri olan 1 2 3 Eylül tarihlerinde ise 7 erkek kardeşten oluşan İspanyol topluluk Los Vivancos, “7 Kardeş” adlı programla izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor. “Bodrum Uluslararası Bale Festivali”, 3 Eylül’de son buluyor. Atakan Ünüvar, “TRT stanbul Hafif Müzik ve Caz Orkestrası Yıldızları” TRT’nin sanatçıları vardır, dünya çapında. Adlarını bir avuç radyo dinleyicisi dışında kimse bilmez; ne manşetlere çıkarlar ne magazin basınında yer alırlar. TRT’nin sanatçılar vardır, TRT etiketiyle albüm yaparlar; ne kimsenin ruhu duyar ne de albümü yapan sanatçı bunun karşılığını alır; hak ettiği değeri bulur. Zahmet edip de biri ne basına albüm gönderir ne de tanıtımını yapar. Onlarca kaliteli yapım arasında, işte bunlardan biri TRT İstanbul Hafif Müzik ve Caz Orkestrası Yıldızları eşliğinde gerçekleştirilen Atakan Ünüvar albümü. Prens lakaplı saksofoncu Atakan Ünüvar, yıllarını TRT’ye, onun orkestrasına ve sevdalandığı müziğe adamış gerçek bir emektar. Müzisyen Tahsin Ünüvar’ın ağabeyi. Müzik dinleyicileri onu bir zamanların Beş Yıl Ünce Ön Yıl Sonra adlı, 1984 yılında Eurovision Şarkı Yarışması’na da katılan topluluktan hatırlar. Ünüvar, rahmetli orkestra şefi Süheyl Denizci ile birlikte 1982 yılında TRT İstanbul Hafif Müzik ve Caz Orkestrası kurucu üyesi olmuş, 2008 yılında da emekliye ayrılmıştı. Centilmen sanatçı Ünüvar, aynı orkestrayla gerçekleştirdiği albümde, caz standartlarını meşrebince yorumluyor; nostaljik sesi, değerli sazı ve kibar düzenlemeleri aracılığıyla. “What A Wonderful World”den “Night And Day”e, “As Time Goes By”a uzanan 14 parçalık repertuvara İmer Demirer, Neşet Ruacan, Veysel Çadır, Emre Kayhan, Mehmet Sungur, Serkan Özyılmaz, Meriç Demirkol gibi birbirinden değerli müzisyenler ses veriyor. Albümün yapımcısı deneyimli radyocu Caner Beklim. [email protected] The Japanese Popstars Controlling Your Allegiance (Virgin Records) Son yıllarda dans müziğinde canlı performansı görülmesi gereken isimlerden biri olarak öne çıktı The Japanese Popstars. İrlandalı üçlünün The Chemical Brothers ve Underworld gibi bu alanda dünya lideri olmuş grupların yerini alacağı söyleniyor. Kendilerinin de idol olarak kabul ettikleri bu gruplarla aynı lige çıkmaları için 2. albümlerinin yayımlanması gerekti. “Controlling Your Allegiance”, dans pistleri dışında da dinleyebileceğiniz, elektronik müziğin farklı türlerini barındıran bir albüm. Beni albümle ilgili en çok etkileyen şey, grubun tek bir türe odaklanmadan, house, progresif house, disko, tekno, trans arasında sürekli geçişler yapması oldu. Zengin synth kullanımı, güçlü perküsyon ve sağlam baslarla desteklenen sound ile aynı parçanın içinde bile değişen ritimler, albüme belirgin bir canlılık getirmiş. Albümle ilgili bir diğer önemli özellik de, konuk vokal kullanımı. The Cure’un vokalisti Robert Smith, Editors’dan Tom Smith, Blues Explosion’dan Jon Spencer, Chicago house efsanesi Green Velvet, ozan şarkıcı James Vincent McMorrow, M83 ile yaptığı çalışmalardan tanıdığımız Morgan Kibby, indie folk şarkıcısı Lisa Hannigan ve prodüktör/şarkıcı Dot JR, üçlünün bu albümde birlikte çalıştığı isimler. Özellikle Tom Smith ve Robert Smith’in vokalleri, albüme eşsiz bir romantizm ve melankolik hava katıyor. Hiç sıkılmadan tekrar tekrar dinlediğim bu albümü elektronik müzik sevenlere öneririm. www.zulalkalkandelen.com C MY B C MY B